B e r g a m a a k r o p o l ü
O s m a n B a y a m e k i nBargama müzesi mUdUrU
Milâddan önce Dördüncü yüz yılın sonlarına doğru idi. (İskender Zülkarneyn) in veya (İskenderi Rumi) nln Make-donyadan Hlndistana doğru yaptığı akın, bir çok küçük ve büyük hükümetleri devirmiş, ordularını darmadağın etmişti. Fakat bu çok sürmedi. Büyük Iskenderin ölümü İle uç-suz bucaksız mülkü de parçalandı. Generalleri hayli vuruştu-lar, en son Mısır, Asya ve Makedonya gibi üç büyük parça üze-rinde durdular.
Mısırda, Batlamyoslar (Batlamyos; patlak göz demektir). Anadoluda, Bergama Krallığı.
Makedonyada, Makedonya Krallığı.
İskenderln başkumandanlarından Lisimak. boğuşmalar arasında İskenderln haznesini elde etti ve bu muazzam (bel-ki yüz milyon altınlık) serveti saklamak İçin müstahkem bir yer aradı. İşte bu emniyetli ve dayanıklı yer, Bergama kalesi oldu.
Şimal tarafını yüksek dağlara vermiş, üç tarafı geniş ve münbit ovalara açümış ve İki çayla çevrelenmiş ve denizden
20 - 25 kilometre uzakta hâkim bir tepe... ve bu tepede yük-selen surlar.
İşte Bergama kalesi.
Lizimak, Suriyelilerle yapılan muharebede ölmüştü. Ber-gamamn cesur muhafızı Filcter bunu fırsat bildi ve derhal istiklâlini ilân etti (M. ö. 280). Bu suretle yeni Bergama Kral-lığı kurulmuş oldu.
İskenderln haznesi ile Bergama halkının ve Kralları Atal ve Ömenlerln enerjisi birleşti. Bergama kalesini baştan başa yenileştirdi. Yeni kurulan mabedler, Jimnaslar, tiyatrolar, hamamlar, ağoralar, saraylar, bu tepenin pırlanta tacı oldu. İşte Bergama Akropolü.
Bergama dağı. Uç tarafı sarp bir tarafı mail sathı olan kayalık bir tepedir.
335 rakımında olan bu tepenin uzaktan görünüşü mah-rut biçimindedir.
Bu dağın şark ve cenuba doğru olan meyli gözönüne alı-narak bir çok terasalar yapılmış, duvarlarda bir çok tesisat vücude getirilmiştir.
Bu terasalarda yükselen abideler, yüksek birer sanat ese-ri olmakla kalmamış ayni zamanda her binanın taşıdığı hu-susiyetlerden istifade temini de düşünülmüştür.
Bütün bu maddî ve manevi varlıkları yaratmak için ça-lışan mimarlar bu dağın müstahkem bir mevki olduğunu da ayrıca hesaba katmışlardır. Bu suretle surlarla binalar birbi-rini takviye eden sayısız müdafaa şeddi haline getirilmiştir.
Yarım asırdan fazla bir zamandır yapılan kazı sonuç-larına göre Bergama Akropolünü üç kısma ayırmak mümkün-dür. Bu üç kısım üç büyük surla çevrilmiş bir durumdadır.
1 — Tepe, burası dört terasaya ayrılmıştır. 35 bin metre murabbaı kadar olan bu saha cenuba doğru gittikçe
meyil-En yüksek terasada, saraylar, 200 bin tomarhk (parşö-men üzerine yazılmış) meşhur kütüphane ve bir mabed.
Az altında, Atenapulyas ve Trayan mabedleri, daha al-tında Zeus mezbahı, Diyotlbsus mabedi ve umumi meydan (Agora).
Tepenin garbındakl terasada da (on beş bin kişilik) bir tiyatro (bu tiyatro dünyanın en dik tiyatrosu olup sahnesi de portatifdir) ve Bakûs mabedi. Bu terasalardan birincisi surların diğer ikisi ikinci surların içindedir.
Tepenin şimal tarafında da ayrı bir küçük surla çevril-miş erzak depoları vardır.
2 — Orta, şark ve cenuba bakan saha olup burada henüz hafriyat yapılmamıştır. Bu geniş kısım İkinci surların için-dedir.
3 — Eteklere doğru, burada bir çok terasalar bulunmak-tadır; üç terasada üç jlmnas vücude getirilmiştir. Büyük jimnasın, üstünde Hera mabedi ((büyük mabud Zeus'ım ka-rısı, gözleri çok güzel olduğundan öküz gözlü manasına gelen Hera adı verilmiştir).
Garbında, reyiz ve bereketi temsil eden (Demeter) ma-bedi.
İki tarafında da, sıcak ve soğuk su hamamları. Bunlar İkinci surların İçindedir. Yalnız Jimnas üçüncü surlara ayrılmıştır.
Aşağı doğru ayrı ayrı terasalarda Atalosun evi, ikinci Ağora ve umumi büyük kapı vardır. Bunlar üçüncü surların içindedir.
Büyük kapıdan tepeye kadar parke döşenmiş bir ana yol kavisler çizerek çıkmaktadır.
Bu arada tetkike değer en mühim bir mevzu da su yol-larıdır. 36 kilometre uzaktan getirilen içme suyu yine ayni emek ve intizamla Akropola dağıtılmıştır. Yer yer sarnıçlar da yapılmıştır. Muhtelif yerlerde vücude getirilen kanalizas-yon da ayrı bir ehemmiyet taşır.
Mütehassısların söylediğine göre, Bergama Akropolünün bu plânlı kuruluşunu Atina Akropolunda görmek mümkün değildir; orada, binalar muhtelif zamanlarda ve dağınık bir şekilde yapılmıştır. Fakat Bergamada, ayni derecede ve toplu denecek bir surette inşa edilmiştir.