• Sonuç bulunamadı

istanbulun plânı. Ürbanist Mimar Burhan Arif

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "istanbulun plânı. Ürbanist Mimar Burhan Arif"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K o c a i s t a n b u l ; K e n d i n e has o l a n b i i n y e s i l e , a n c a k k e n d i s a n a t k â r e v l â t l a r ı n ı n e n eyi k a v r ı y a b i l e c e ğ i bir e t ü t d ü r

Ş e h i r c i l i k :

i s t a n b u l u n p l â n ı .

Ü r b a n i s t M i m a r B u r h a n A r i f

İstanbul şehri, Belediye kanununun 30 un- cu maddesindeki hükmü tatbik edebilmek için en nihayet dört ecnebi mütehassısa bir fikir mü- sabakası için müracaat ettiği malûmdur. İstan- bula davet edilenler meyanmda bu ay zarfında gelip tetkik yapan Almanyanm Essen şehrinden

«Ergetz» adlı zat tetkikini bitirip avdet etmiş- tir Mumaileyhin Steedtebau isimli küçük bir eseri tetkikimizden geçti. Ahiren gelen Fransız ışehircisi Alfred Agache da tetkikini yapmakta-

dır. Mumpileyh te harpten sonra «Dunkerk»,

«Puvatiye» gibi şehirlerin plânını yaptıktan son-

|ra, Cenubî Amerikada »San Paolo», «Ria de Ja-

!

n er o» daki bütün mesaisini «Comment on re- constitue uxıe ville» namında bir, ve «La reno- welation de une Capitale» adlı iki ciltlik bir e- seı- neşretmiştir. [ * ]

[*] Paris, 51 ruc de la Scine, L i b r a i r i e d ' a ı c h i t e c t u r c .

Mr. Agache, bu iki eserinde zikrettiği veç- hile mezkûr mevzular etrafında biri mühen- dis mektebinde ve diğeri Güzel San'atlar aka- demisinde iki konferans vermektedir.

Gelmesi beklenen diğer mütehassıslar yine Fransız Mösyö Lambert ve Paris hususî mimarî yüksek mektebinin müdürü ve Urbanisme ens- titüsünde «Art et techn:que Urbaine» hocası o- ı lan Profesör «Henri Prost» dır. Bu malûmatı

verdikten sonra kendi yerli düşüncelerimizin

| tesbitine devam edelim.

Alâkası olan icraat mercileri bilmiyoruz.

Mecmuamızın aynı sütunlarında şimdiye kadar münteşir fikirlerden ne dereceye kadar rande- man alabiliyorlar. Onların İstanbul hakkındaki kanaatlarına mecmuamız saha olmakla mesle- ğimiz şüphesiz istifade edecektir.

(2)

1000 m e t r e d e n B a y a z ı t v e S ü l e y m a n i y e c i v a r ı : K r i s t a l b i r e r z ü m r ü t p a r ç a s ı g i b i hak o l m ı ı ş iki c a m i n i n a r a s ı n d a , m e y d a n l a r muhiti a r a z i y e uymaksızın bir b a ş k a m i k y a s d a tatbik e d i l m i ş t i r . A v r u p a i v e y a n l ı ş tatbik e d i l m i ş bir m i k y a s ile bizim ş e h i r l e r i m i z i n T ü r k l ü ğ ü n e has o l a n bir

m i k y a s için b u n d a n d a h a b a r i z bir m i s a l ~ o l a m a z

j İstanbul'un plânları, sırf kendine has farika- ları olan bir âlemdir. Bu plânları ne Fransız ne Alman ve ne de Amerika plânlarına benzetmek {büyük bir hata olur.

Belki bu plânı sağlam ve muvaffak olmuş bir neticeye isal için, tarihte garpta bu şehre müşabih bir bediî ve tarihî hayat yaşamış olan ve kendisine' menşe itibarile yakın olan şehir- lerin zamanımıza kadar geçirdikleri istihaleler- den ve yarın için düşünülen imar ve inkişaf plânının ne surete elde edildiğinden bir ibret dersi almak faideli olur.

İstanbul'a en yakın, bir Atina ve Roma mi- salleri var; ve tıpkı İstanbul'un bu günkü vazi- yetinde bulunan Roma'da, bir vakitler nice f i - kir ve müsabakalardan sonra faşist belediyesi- nin şöyle başını önüne koyup belki 60 senede tatbikatını düşünebileceği o koca Mussolini Ro- masmın plânı şöyle yapılmıştır: [ * ]

[ i j B e l e d i y e meeırraası 80/8, S a y ı s ı n d a b u h u s u s t a

•irdiğim izalıat vardır.

Güzel San'atlar müdirinin bulunduğu ve san'atkâr mimarlardan mürekkep bir komis - yon Roma'yı dolaşıp ve onun bel kemiği olan ,«Via» larmı çektiği ıztırap ve sıkıntıyı bilfiil ye-

rinde konsülte ederek sırf Roma'nın bediî ihti- yaçlarının ve kendi evlâtlarının doğurduğu plâ- nı tesbit etmişti. «Kampidoglio» da, beynelmilel şöhret ve isim ispekülasyonundan dağmıyanvebu şehirde büyüyerek hayatını katan münevver sa- natkârlarının teşhir edilen eserlerini gördüm.

Bir elimde «Ulstein»in Roma hakkında, âbide- ler ve bütün şehirde hali hazırda yapılmakta o- lan «restauration» işlerini teşrih eden kitabı, bü- tün şehri tetkik ederek bu son plânm şehre na- sıl tatbik edileceğini ve diğer eksik yapılanlar- la mukayesesini gördüm.

Bütün bu tetkikat bana şehirciliğin 19 un- cu asırdan, Hosmann'dan Le Corbusier'ye, Al- lee promenade'dan Viale Mussolini'ye varınca- ya kadar geçirdiği senelerin tecrübesini anlattı.

Öğrendiğimiz yine bir şey var ki en fena bir

(3)

tul

y., • ' . - f

V H -v ı ( İM. 11; » V 11 —

4 %

fikir ve san'at telâkkisi dahi olsa, şehircilikte senelerce bir metot ve disiplin tahtında tatbiki bütün Fransız şehirlerinde olduğu gibi bize

«bitmiş bir şehir» tipini verir.

«Uııe ville finie» diye yapılan veingiliz mü- nevverlerinin çıkardıkları bu izafede iki mecazi mana vardır. Biri: bütün hıfzıssihha ve tech'nk itibarile artık tefessüh etmiş; ikincisi: gecen a- sırlarm ve bilhassa Rekoko ve 19 uncu asırla- rın şehirciliğinin ve bediiyatının en son kemali- nin artık nihayet bulduğu bir şehir demektir.

Agache'in eserleri için de aynı şeyi söyli- yebiliriz; Eski şehirlerin merkezlerinde, yapılan, sokakların tadilât ve muhitin inkişafında eski şekillerin muhafazası, kapalı poligonlar belki bir dereceye kadar müsamaha edilebilir, lâkin/^l artık düz ve şerbet arazide kayıtsızca bir şehir birincinin inkişafı yapılmak lâzım geldiği za- man artık bu günkü tekniğin tekâmülünü, sey- rü seferin tarakkiyatmı inkâr etmek istemiyen bir sehirci serbest düz regülâtörler ile çalışmak- tan başka bir şeyi kabul edemez.

1ANIÎUL

i s t a n b u l 2 0 s e n e d e n b e r i bir y a k a d a n d i ğ e r y a k a y a g ö ç e t m i ş v a z i y e t t e d i r . İ s t a n b u l 125 bin n ü f u s B e y o ğ l u 152 bin n ü f u s ( R e s m i b e l e d i y e i s t a t i s t i k l e r i n d e n ) S u l t a n a z i z d e v r i n d e B a y a z ı t İatanbulun m e r k e z i idi. B u g ü n i s e T a k s i m v e c u m h u r i y e t m e y d a n ı d ı r . A c a b a yarın î ş t a n b u l d a , m a n e n bir r i v e g a n c h e v e Lâtin k a r t i l e r i gibi kültür v e ilim v e s a n a t y a k a s ı , B e y o ğ l u n d a d a lüks bir ( la rive

d r o i t e ) v ü c u d e g e t i r m e k kabil o l m a z mı?

(4)

200 m e t r e k ö p r ü d e n : G a l a t a i s t a n b u l i n i ş e - h i r c i l i ğ i n d e bir y a r a d ı r .

( C o r n e d ' u r e ) ^ d e n i l e n h a l i ç e a c a b a 200 s e n e s o n r a l e ( C o r n e e n f e r ) , l e ( C o r n e c n b e t o n ) mu d e n i l e c e k ?

200 m e t r e d e n b o z d o ğ a n k e m e r i v e V e f a civarı, H a l i ç e n a z ı r bu y a m a ç y ı l d ı z m e y d a n - lar, kapalı p o l i g o n l a r l a k â ğ ı t ü z e r i n d e d e ğ i l , a n c a k n e f s i t a b i a t ı n d a m ü n d e m i ç f a r i k a l a r ile y ü k s e l t i l i p , b a h ç e i ç e r i s i n d e m ü n f e r i t e v l e r v e bol y e ş i l l i k s a h a l a r i l e e v t e r a s a l a r yapılarak v e e v p a r a n ı n s a r f i l e m e v k i t a t b i k e k o n a c a k s u r e l i h a l l e r b u l u n a c a k bir ş e h i r -

cilik s a h a s ı d ı r .

(5)

Y i n e aynı illet. B e d i i m i k y a s s ı z l ı k

P a r i s - d e , ( ç i t e ) in t e m i z l e n e r e k , ( n ö t r e D a m e ) ın e t r a f ı n ı n açılması y e n i l e ş m e k i s t e y e n ş e h i r c i l i ğ i n , 50 s e n e e v v e l ilk z a f e r i d i r .

V e r s a y F r a n s ı z ş e h i r c i l i ğ i n i n t a h a c c ü r e t m i ş bir m i s a l i d i r . V e lâkin bu. g a i b i n g ü z e l l i ğ i d i r S i z d e d e ş e h i r l e r i m i z i n b ü r y e l e r i n e ırıisai o l a c a k T o p k a p ı s a r a y ı n ı n b ü t ü n h e y e t i m i m a r i y e s i v a r d ı r .

B u g ü n i s e m o d e r n ş e h i r c i l i ğ i n k a t e h ı ı i ş o l d u ğ v ı m e r h a l e l e r e nazaran s ö y l s n i l m e ğ e d e ğ m e z .

(6)

Y u n a n l ı l a r b i l e k e n d i e s e r l e r i n i k e n d i l e r i y a p ı y o r l a r . A t i n a " S t a d y u n ı „ v e c i v a r ı b u n a m ü n t e h i y o l l a r , b i r e r h a r i k a d ı r .

R o t e r d a m , r e n n e h r i n i n a ğ z ı n d a bir d e m i r k a n a l ı d ı r .

T o p o a r a f j a : l a m ür, han iler vardır, bu bir h e n l e s i hakikaltır.

( S t a d y o m a r k a s ı n d a y e n i a ç ı l a n y o l )

159

(7)

İ s t a n b u l S a r a y içini v e b a b ı â l i t a r a f ı e t ü d ü Mimar B u r h a n Arif

Bu gün şehir plânı artık, ne bahçeler tan- ziminde bile modası geçmiş ornnemen şekiller- le boyanıp duvara asılacak bir levha ve ne de projeksion camından geçecek bir propaganda vasıtasıdır. Bizim Hereke halılarımız da bunlar- dan daha fazla güzel «ornement techniği» var- dır,

«San Paolu» gibi kültürsüz, cansız, esersiz, fikirsiz ve söylendiği gibi dakikada bir evin in- şa edildiği görülen bir Amerikan şehrinde bu za- manda vustaî bir plân yapmak zannedersek a- yıptır.

*

İstanbul plânında, Roma şehri ile mukaye- se edilecek çok faideli neticeler alınabilir. Ro~

ma'ya nazaran İstanbul şehri bünyesinin has- talığı daha müzmin. Roma'nın tabiati coğraf - yasının ve Antik Barok ve modern şehirleri ay- nen Tibre nehrinden, Kampidoglio sundan, es- ki Porta Pia, ve Via Apria surlarına benzer. İs- tanbul'da bir çok daha müşkül manialar var:

Haliç, Marmara, Surlar şehrin poyraza maruz boş tepeleri ve bütün bunların Türk İstanbul ve modern şehircilik ile münasebetleri, ancak seh- har ve müşfik bir şehirci elinin okşayıcı retuş- larile, bu müz'iç intizamsızlıktan kurtulup çalı- şan birer uzviyet olmak ister.

Başka bir münasebetle İstanbul'un kendine has olan bünyelerini izah etmiştim. [ * ]

[1] T i i ı k ş e h i r l e r i n i n b ü n y e s i ; m i m a r 1-932.

1 — İstanbul şehrinin hiç bir ecnebi, şark- lı olmadıkça, her sokağını bilip ve duyup uzun

müddet yaşayıp orada çalışmadıkça kavrıyamı- yacağı kendine mahsus bir bediî mikyası vardır;

bu mikyas hem de o kadar güzel olarak mesafe ve şekil mikyasıle tevem gitmektedir.

Bu sebepten dolayı biz Türkler, değil şim- [diki beton binalarla belki yüz senedenberi İstan- Jbul ile yabancı kalmıya başladık.

Bu bediî mikyası biz yavaş yavaş kaybetme- jğe başladık. Daha Selimiye kışlasını ve daha bir 'çok bütün kışlaları, daha sonra Tıbbiye mekte- ı bini, Düyunu umumiyeyi, Ayasofya'nm önünde-

ki Adliye dairesi binasını, ve en nihayet Yenica- miin muhitini boğan binaları ecnebilere sipariş etmeğe başladığımız günden itibaren bu mikya- j sı kaybetmiye başladık.

Ecdadlarımız • da, Süleymaniyenin önündeki Sinan'ın tek kat çarşılarında, İstanbul'un bü- yük kapalı çarşılarında, Topkapı sarayının mut- fak dairesinin denizden beliğ ifadesinde, Bağ- dat kasrında, şehirciliğin büyük düşünceleri yok mu idi? Bunları yapan mimarlar Ayasofya- nın yanma, nefis bir (silouet) deki hamam yeri- ne acaba bir kaç kat han yapamazlar mı idi?

Galata kulesinin yanına ister betondan bir nazire daha çıkmağı düşünen emlâk sahipleri bulunabilir, ister Taksim bahçesinde otururken boğazın nazirsiz manzarasına bakarak Ayazpa- şadan gelen bir «Remblai» mn Panurama bah- çesine veya bostanların içine daldığını görelim.

(8)

Zevk sahibi İstanbullular «Melling»in kitabın- da gördükleri İstanbul'a çoktan veda ettiler.

_ Tabiatla, şehirle alâkasını kesmiş Cihangi- rin yüksek binaları arasındaki küllük sahalara bol selvi dikip yetiştirelim! Her dar bir kovuk- ta yetişmesi kabil olan mübarek ağaç, zaman ile asri bir Karacaahmet elde etmiş oluruz değil mi?

2 — İstanbul için yapılması lâzım gelen en şuurlu bir plân onu herkesten daha iyi anlamış olan evlâtlarının ergeç yapabileceği bir plândır.

A — Bir kere, şüphesiz İstanbul'dan ideal bir Vaşington plânı çıkarmağı düşünmek gele- cek asırlar için bile kabil değildir.

B — İkinci, bu kadar nüfuzsuzluğa göre da- ğınık bir şehirde nihai tatbikat plânları, semt semt ve gerek, mahallen etüd edip çalışarak parcel halinde tesbit etmekle kabil olur, Geriye umumî hatlar kalır, bu ana hatlar da mütehas- sısların en maruflarının konsültasyon yapma- sı faideli olabilir. Ve lâkin netice itibarile, bir hastanın emrazının menşeini, müzmin itiyatla- rını tabibi müdavisinin daha iyi bileceği tabiîdir.

Temenni edelim ki, mütehassıslar raporlarında teşhisi iyi koyarlar.

Bizce İstanbulun en ıztırap çeken bir uzvi- yeti umumî meydanlardır: Bunların cümlesinin

muhtelif devirlerde geçirdiği istihaleyi ve her köşesinde mevcut en küçük bir san.at eserinin muhafaza ve aynı karakteri ve asaleti mimariyi haiz olan yeni binaların ve mevkilerinin kıy - (metlerini vermeği biz İstanbul'lualr ancak bili- iri?; Yangın kulesinden görmenin verdiği bir em-

jpression bi rşehri tedavi için kâfi bir empres-

\sion değildir.

! Lâalettayin bir meydanı ele alalım:

Eminönü!

Burayı süsliyen Yenicami ve kemerli geçi- din üzerindeki mahfel ve revaklar dünyanın en güzel san'at eserlerindendir. Ne antika ve ne de bildiğim götik eserlerden hiç bir bediî misli yoktur Türk mimarisinin bilhassa bu devrinin eserlerini ancak bir (San Lorenzo), bir (Siena) katedrali, Floransa (Babtistero) su ile kıyas e- dilebilir.

Mimar Kemal Bey merhum Yenicami için

«İstanbulun, bahçe cihetini de ihtiva eden ve hâlâ bakiyesini gördüğümüz surların arkasından yükselmek üzere düşünülmüş bir eser diye tav- sif eyler. Bu meydanı yapmak için mevcut en gedikte şüphesiz bütün iki adanın ve Valde ha- nının istimlâki icap edecektir. Bugünkü modern bir adamın isticali ve otomobil ile her giden, her güzeli uzaktan da yakından da iyi görmek ister. Yenicami surların yıkılmasile güzelliğin- den bir şey kaybetmiş değildir. Bu çirkinlik yer- lerine yayılanların aynı bediî fasileye mensup olmayışındandır. Bu boşalacak meydanı bir hen- desi rivak ile süslememiz ve müruru uburun bu geniş mustatili meydanın ortasında bırakma- mız kabildir. Bu takdirde revakm bir dıl'ı cami- in harimini tahdit edecektir ki pek muvafıktır.

Aynı zamanda uzaktan bakıldığı zamanda da en ön plânda camiin büyüklüğü için bir mikyas o- lacaktır.

Her âbidemizin etrafında birer mimari mih- ver ister. Ve bu mihver şüphesiz her yerin hu- susiyetine göre bir şekil olmak ister.

Müteakip nüshalarda belli başlı meydanla- rın birer teşrihini yapacağız.

Referanslar

Benzer Belgeler

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu

Böylelikle, stadyum hududunun, poyrazda uğrı- yacağı uzunluğa karşı, günbatıda mahdut bir yeşillik müstevisi vardır.. Bilhassa, bu satıh, amudî dalgalı

Esasen yalnız tazyike çalışan malzeme ile iyi ça- lışılmış olmak şartile üstüste konmuş iki çeki t a - şına da bir san'ât eseri denilebilir.. Sinan, eserini taş

Bu suretle, günbatı hududu, Alâettin caddesi isti- kametinde ve gündoğudan gelen sokak köşesine kadar 100 m.. uzaklığında, bahçe

[r]

Ange kilisesinin suya akseden pek adî bir

B u yeni teessüs eden semtlere bittabi doğrudan doğruya istanbuldan gelenleri de ilâve et- mek lâzımdır.. Moda caddesinin güzergâhının ön

Türk Şarlarının, ekonomik ve idari durumu ile bir giden milli bir şehir mimarlığının teessüsü dileğile, bu şehrin plânı üzerinde düşünceleri incelemeği de bir