Memurluk... Çıraklık... Dük- kâncılık. Seneler geçiyordu ve Adnan Saygun çaresiszlik için deydi. Fransızca bir armoni ki tabı bulmuş onu Türkçeye çevi riyor ve kendi kendini yetiştir- yordu.
Nihayet önünde sihirli bir â- lemin kapıları açıldı: M illî Kü tüphane... İzmir M illî kütüphane sine memur tâyin edi-en genç heveslinin ilk olarak musikî raf larım karıştırdığını tahmin eder siniz. Burada 31 ciltlik büyük Fransızca bir ansiklopedinin kendisini alâkadar eden kısımla rını sayfa sayfa, satır satır ter cüme etmeğe başladı. Sonun da 6 ciltlik bir eser elde etti. Bu tercümelerin bir kısmım bana da gösterdi. Yarabbi ne kadar i büyük bir itina ve titizlikle her M çizginin üzerine nasıl da titriye- rek yazmıştı onları 1 Bir elinden 1 tutan, bir yol gösteren, bir ışık * serpen olsa diye beklemekten u- sanmış ve her şeyi kendi kendi ne öğretmeğe azmetmişti, bes belli.
Kendini iyi yetiştirdi. 1925 da Ankaraya giderek musikî mual lim mektebinin imtihanlarını ver. di ve İzm ir lisesine musikî hoca sı oldu.
Adnan Saygun istediğine eriş miş, .musikîyi meslek edinmiş ti. Ama kendine nasıl mücadele dolu, çetin, meşakkatli ve çap raşık bir yol seçmiş olduğundan acaba haberi var mıydı?
1928 de bir imtihana girerek Parise gitti. Orada 3 sene devrin en meşhur hocalarından ders a- lan genç musikişinas bu sefer Musikî Muallim mektebine hoca oldu. 1934 de mektebin lâğvedil mesiyle Riyaseticumhur orkest rasının şefliğine geçti. A z son ra da hastalandı.
O zamana kadar muhitiyle bir hayli çarpışmış olan Adnan Bey bu sefer de hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldı. Tam 7 ay yattı ve iki defa ameliyat oldu. 1936 . 1939 da İstanbul Kon- * servatuannda çalıştı. 1947 de ise Ankara konservatuarına
kompo-Konuşan: Nihal Y E GiN O B A LI
0
Z A M A N L A R İzmirde bir kırtasiyeci dükkânı vardı. Dükkânı Adnan adında genç bir lise mezununun babası, oğlu iş tutsun diye açmıştı. Ama Adnan’ın aklı işte değil, piya sada, musikideydi. Günlerden bir gün babasına,«Dükkânda balem kâğıt satı yorum da niçin nota satmıyo rum?» diye sordu. «Nota da kâ ğ ıt!»
Böylece dükkânda nota da satmağa başladı. Iş notayla kal madı. Adnan:
«N otaları alanlar dinlemek de istiyorlar,» diye allem kallem e- derek babasını dükkâna bir piya no getirmeğe razı etti.
Artık elinizdeyse o kırtasiye ciden alış veriş edin! Kapıdan i- çeri bakıp bir şey isteyen her müşteri bir tok cevap alıyordu: « Y o k !» Zira Adnan sözüm ona müşterileri için getirttiği piya nonun başından kalkmağa oir tür lü kıymadığı için bütün müşteri leri savıyordu.
Bir sene sonra dükkânın i f lâs edip kapanmasına şaşmamak lâzım.
Kırtasiyeci dükkânı işletmek büyük bestekârımız Adnan Say- gun’un liseyi bitirdikten sonra, musikî mesleğine intisap edin ceye kadar değiştirdiği 25 işten ancak bir tanesidir. Adnan bey dükkânı açmazdan evvel İzmir postanesinin mektup gişesinde ve su şirketinde memur olarak dükkânlarında da çırak olrak ça lışmıştı.
Musikî istidadı Adnan Sayguna ailesinden geçmiş değildir. Ken disi küçük yaştanberi aşırı bir derecede duyduğu musikî mera kının gelişmesinde İzmir idadi sinin büyük rol oynadığını söy lüyor. Bir bakıma bu mektep müstesna bir yerdi. Bir kere bu rada hevesli çocuklara her türlü çalgıyı öğreten musikî üstatları vardı. Sonra bütün çocuklara uydurma ve baştan savma değil de, hakikî solfej öğretilirdi. Bu idadîye 4 yaşında giren Adnan 6 yaşında solfeje ve 12 yaşında da piyonaya başladı.
Piyonaya başlar başlamaz bes tekâr olup kendini musikîye ver mek istediğini anladı. Daha o zamandan ufak tefek, basit bes
Aslen Macar olan Nilüfer hanım, genç Tiirk bestekârının bir ese rini tenkid etm eğe gelm işti... Fakat sonunda evlendiler... Res m
bu mes’ut karı kocayı gösteriyor.
Siz öyle diyorsunuz amma efendim... Benim hayatımda okuyucuları alâkadar edecek hiç bir
şey yok ki...
HAYATTA MUVAFFAK OLMUŞ ADAMLARIMIZ
Musiki mesleğine kat’î olarak intisap edinceye ka dar yirmi beş çeşit işe girip çıkan Adnan Saygun, babasının: «Dikkat et oğlum ... A ç kalırsın...» şek lindeki nasihatlerine aldırmaksızm her türlü mah rumiyeti göze alarak idealine kavuşmak için gece li gündüzlü çalışmış, nihayet dünya ölçüsünde bir bestekâr olduğunu ispat etmek başarısını göster m iştir. Aşağıdaki yazıda onun hayatım ve kendi
kendini nasıl yetiştirdiğini okuyacaksınız.
telerde elini denemeğe başladı. Kom pozisyon çalışmak istiyordu .ama o zamanlarda İzm ir’de ki tap neçde? H oca nerde?
Onun musikî düşkünlüğü ailesi tarafından fena karşılanmakla beraber musikîyi meslek edinme sini kimse istemiyordu. Dersler den bilhassa matematikte pek kuvvetli olan küçük Adnan zih nini musikî sevdasına kaptırın- caya kadar doktor olmak hülya ları kurardı. Hülya bile denmez a, düşünürdü işte. Liseden mezun olunca babası.
«Seni istediğin fakülteye gön dereyim oğlum,» dedi.
ı«Aç kalırsın!» diye onu kan dırmağa çok çalıştı fakat sonun da oğlunun arzusuna boyun iğ- mek zorunda kaldı.
Tah a T o ros Arşivi
* 0 0 1 5 2 1 6 9 0 0 0 6 * —