İletişimin Temel
Kavramları
Gösterge
Saussure, göstergenin aynı sistem
içindeki diğer göstergelerle ilişkisini öne çıkarır. Örneğin çocuk göstergesinin
anlamı diğer göstergelerden nasıl ayırt
edildiğine bağlı olarak belirlenir.
Gösterilenler, gerçekliği anlayabileceğimiz biçimde sınıflandırmak için kullandığımız zihinsel kavramlardır. Bir kategori ile
diğerleri arasındaki fark doğal değil, yapaydır.
Gösterge
Gösterge
Saussure’a göre anlamı en iyi belirleyen şey, bir göstergenin dışsal gerçeklikle olan
ilişkisinden çok, o göstergenin diğer göstergelerle ilişkisidir.
Saussure, göstergelerin nedensiz doğası
üzerinde durur. Bir başka deyişle, gösteren ile gösterilen arasında zorunlu bir ilişki olmadığını ifade etmiştir. İlişkiyi belirleyen uzlaşımdır.
Uzlaşım, göstergelerin toplumsal boyutudur.
Gösterge
Saussure, göstergelerin içinde düzenlendiği iki yol belirlemiştir.
Bunların ilki, paradigmadır. Bir
paradigma, içlerinden bir tanesinin kullanılmak üzere seçildiği bir
göstergeler dizgesidir.
İkincisi ise dizimdir. Bir dizim, seçilen
göstergelerin birleştirildiği iletidir.
Gösterge/Paradigma
Paradigma, bir dizgedir. Seçim bu dizge içerisinden gerçekleştirilir. Örneğin
harfler yazılı dilin paradigmasını meydana getirir.
Paradigmanın iki özelliği:
1)
Bir paradigmadaki tüm birimler ortak özelliklere sahip olmalı.
2)
Paradigmadaki her birim, diğerinden
kolayca ayırt edilebilmeli.
Saussure’un paradigmatik ve dizimsel
ilişkilerine dair kuramları, göstergelerin işleyiş biçimlerini anlamaya yöneliktir. Saussure temel olarak dilsel sistemle ve bu sistemin
göndermede bulunduğu gerçeklikle ilişkilenme biçimi üzerinde durmuştur. Ancak okurla nasıl ilişkilendiği meselesini ihmal etmiştir.
Saussure’un takipçisi Roland Barthes onun ihmal ettiği bu konuya odaklandı.
Barthes’ın kuramının merkezinde
anlamlandırmanın iki düzeyi düşüncesi vardır.
Roland Barthes
Düzanlam
Anlamlandırmanın birinci düzeyidir.
Bu düzey,
göstergenin, göstereni ve gösterileni arasındaki ilişkiyi
göstergenin dışsal gerçeklikteki göndergesiyle olan ilişkisini betimler.
Barthes, bu düzeyi düzanlam olarak adlandırır.
Düzanlam göstergenin ortakduyusal, aşikâr anlamına gönderme yapar.
Barthes’ın yaklaşımı içinde
anlamlandırmanın ikinci düzeyinde göstergeler üç yoldan işler:
1.
Yananlam
2.
Mit
3.
Simge
Yananlam
Yananlam, göstergenin kullanıcılarının duygularıyla ya da heyecanlarıyla ve kültürel değerleriyle buluştuğunda
ortaya çıkan etkileşimi betimler. Bu,
anlamların öznelliğe ya da en azından
öznelerarasılığa doğru kaydığı andır.
Mitler
Barthes’a göre mit, bir kültürün, gerçekliğin ya da doğanın bazı görünümlerini açıklamasını ya da anlamasını sağlayan bir öyküdür.
Barthes’a göre bir mit, bir şey üzerinde
düşünme, onu kavramlaştırma ya da anlamanın kültürel yoludur. Barthes miti, birbirleriyle ilişkili kavramlar zinciri olarak düşünür.
Barthes, mitlerin temel işlevinin tarihi doğallaştırmak olduğunu söyler.
Bir kültürdeki hiçbir mit evrensel değildir.
Simge
Bir nesne, uzlaşım ve kullanım aracılığıyla başka bir şeyin yerine geçmesini mümkün kılan bir anlam kazandığında simge haline gelir. Ferrari, zenginlik simgesidir. Bir
filmde bir adam Ferrari’sini satmak
zorunda kaldığında, bu, o kişinin işindeki
başarısızlığının ya da servetini yitirmesinin
bir simgesi olabilir.