• Sonuç bulunamadı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI"

Copied!
109
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

HİNDUİZM VE BUDİZM’DE CENAZE RİTÜELİ

Yüksek Lisans Tezi

Raziye Betül Dikmen

Ankara – 2021

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

HİNDUİZM VE BUDİZM’DE CENAZE RİTÜELİ

Yüksek Lisans Tezi

Raziye Betül Dikmen

TEZ DANIŞMANI Prof. Dr. Mehmet KATAR Dinler Tarihi Öğretim Üyesi

Ankara – 2021

(3)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

FELSEFE VE DİN BİLİMLERİ ANABİLİM DALI DİNLER TARİHİ BİLİM DALI

HİNDUİZM VE BUDİZM’DE CENAZE RİTÜELİ

Yüksek Lisans Tezi

Tez Danışmanı : Prof. Dr. Mehmet KATAR

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı : İmzası :

Prof. Dr. Mehmet KATAR ……….

Doç. Dr. Şevket ÖZCAN ………..

Doç. Dr. Cemil KUTLUTÜRK ………..

Tez Sınavı Tarihi……….

24.06.2021

(4)

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü’ne,

Dinler Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet KATAR danışmanlığında hazırladığım “Hinduizm ve Budizm’de Cenaze Ritüeli (Ankara 2021)” adlı yüksek lisans tezimdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu, başka kaynaklardan aldığım bilgileri metinde ve kaynakçada eksiksiz olarak gösterdiğimi, çalışma sürecinde bilimsel araştırma ve etik kurallarına uygun olarak davrandığımı ve aksinin ortaya çıkması durumunda her türlü yasal sonucu kabul edeceğimi beyan ederim.

Tarih:

Adı-Soyadı ve İmza Raziye Betül DİKMEN 12.07.2021

(5)

i İçindekiler

KISALTMALAR ... iii

ÖN SÖZ ... iv

HİNDUİZM VE BUDİZM’DE CENAZE RİTÜELİ ... 1

GİRİŞ ... 1

A. Antik Dinlerde Cenaze Ritüelleri ... 3

1. Antik Roma’da Cenaze Ritüeli ... 3

2. Antik Yunan’da Cenaze Ritüeli ... 6

3. Antik Mısır’da Cenaze Ritüeli ... 9

B. Yaşayan Dinlerde Cenaze Ritüelleri ... 14

1. Yahudilikte Cenaze Ritüeli ... 14

2. Hıristiyanlıkta Cenaze Ritüeli ... 18

3. İslam’da Cenaze Ritüeli ... 21

4. Zerdüştlükte Cenaze Ritüeli ... 24

I. BÖLÜM ... 27

HİNDUİZM’DE ÖLÜM ANLAYIŞI VE CENAZE RİTÜELİ ... 27

A. Hinduizm’de Ölüm Anlayışı ... 27

B. Hinduizm’de Cenaze Töreni (Antyeşti Samskara) ... 30

1. Ölüm Anı Yaklaştığında Yapılan Uygulamalar ... 33

2. Ölüm Sonrası Yapılan Uygulamalar ... 35

3. Cesedin Ortadan Kaldırılması İçin Yapılan Uygulamalar ... 39

4. Çocukların ve Sannyasinlerin Cenaze Törenleri ... 46

(6)

ii

C. Ritüel Kirlilik ve Yas Dönemi ... 49

II. BÖLÜM ... 53

BUDİZM’DE ÖLÜM ANLAYIŞI VE CENAZE RİTÜELİ ... 53

A. Budizm’de Ölüm Anlayışı ... 54

B. Budizm’de Cenaze Ritüeli ... 55

1. Ölüm Anı Yaklaştığında Yapılan Uygulamalar ... 57

2. Ölüm Sonrası Yapılan Uygulamalar ... 61

3. Cesedin Ortadan Kaldırılması İçin Yapılan Uygulamalar ... 66

C. Ritüel Kirlilik ve Yas Dönemi ... 73

SONUÇ ... 77

BİBLİYOGRAFYA ... 81

ÖZET ... 98

ABSTRACT ... 99

(7)

iii KISALTMALAR

: Ankara Üniversitesi Bkz. : Bakınız

byy : Basım yeri yok

c. : Cilt

Çev. : Çeviren

DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı

Ed. : Editör

ER : Encyclopedia of Religions İÜ : İstanbul Üniversitesi

MSGSÜ : Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

s. : Sayı

SBE : Sosyal Bilimler Enstitüsü TDV : Türkiye Diyanet Vakfı TİB : Türkiye İş Bankası

ts : Tarihsiz

TTK : Türk Tarih Kurumu

Vol. : Volume

(8)

iv ÖN SÖZ

Ölüm, muhakkak ki bütün canlılar için kaçınılmaz bir sondur. Çiçeklerin solması, yaprakların dökülmesi gibi insanlar da dünya hayatında geçirecekleri sınırlı vakti tamamladıklarında bu dünyadan ayrılmaktadır. Fakat burada insanları diğer canlılardan farklı kılan şey ölümü bilmesi, düşünmesi ve ona bir anlam verme çabası içerisinde olmasıdır. Ölümü anlamlandırma çabası içerisinde olan insan, dinlerin sunduğu ölüm sonrasına dair inançlar sayesinde ölümü bir son olarak görmemektedir.

Ölümü bir son olarak kabul etmeyen dinlerin ortaya koymuş olduğu cenaze ritüeli uygulamaları esasında bizlere ölümün bir geçiş niteliğinde algılandığını göstermektedir. Dinlerin ortaya koymuş olduğu cenaze ritüellerinde görülen farklılıklar ise dinlerin hayata ve ölüme dair farklılıklarını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda insan hayatını bir ömürden ibaret gören ve ölüm sonrasını ahiret hayatıyla ilişkilendiren dinlerin cenaze törenleri ile hayatı tekrarlayan bir süreç olarak yorumlayan dinlerin ölüme yüklediği anlam ve bu çerçevede sergiledikleri cenaze uygulamaları değişmektedir. Bu çerçevede Hinduizm ve Budizm gibi dinlerde ölümden sonra ruhun yahut bilincin mevcut bedenin dışında yeni bir bedende dünyaya dönmesi yahut dünya hayatından tamamen kurtularak mutlak huzura kavuşması inancı bulunmaktadır. İki dinde de öldükten sonra başlayacak olan bu yeni hayat için ölenlerin ardından geride kalanların yerine getirmeleri gereken cenaze ritüellerinin etkili olduğu kabul edilmektedir. Dolayısıyla cenaze törenleri, hem ölen kişiye karşı yerine getirilmesi gereken son görevin tamamlanmasını hem de geride kalanların vicdani olarak rahatlamasını sağlamaktadır.

Hinduizm ve Budizm dinlerinin ölüm anlayışı ve buna bağlı olarak gerçekleştirdikleri cenaze ritüelleri incelendiğinde, cenaze ritüeli ve cesedi ortadan

(9)

v kaldırmanın geride kalan yakınların ölen kişi için yerine getirmeleri gerekli kabul edilen son bir sorumluluk olduğu ortaya çıkmaktadır.

Cenaze törenleri, yukarıda bahsettiğimiz özellikleri sebebiyle dinlerin hayata ve ölüme bakışını ortaya koyması yanında, dinlerin insan hayatına verdiği değeri ortaya koyması açısından da önemli bir gösterge teşkil etmektedir. Bu durum özellikle hayatı döngüsel bir süreç olarak algılayan ve ölümü ya dünya hayatına yeni bir bedende dönüş ya da bu geliş gidişlerin tamamlanması halinde dünya hayatından tamamen kurtuluş olarak algılayan Hint kökenli dinler açısından da özel bir önem arz etmektedir. Ancak konunun bu önemine rağmen, Hinduizm ve Budizm’de cenaze, defin veya ortadan kaldırma uygulamalarının bilimsel bir biçimde ele alınıp karşılaştırmalı olarak incelenmediğini tespit ettik. Bu eksiklik nedeniyle Hinduizm ve Budizm’in cenaze kaldırma yöntemlerini ve bu çerçevede yapılan ayin ve törenleri tez konusu olarak çalışmaya karar verdik.

“Hinduizm ve Budizm’de Cenaze Ritüeli” başlıklı tezimiz giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde genel olarak dinlerde ölüm anlayışı ve cenaze ritüellerinin yanı sıra antik dinler ve yaşayan dinlerdeki cenaze ritüelleri ele alınmıştır.

Birinci bölümde, Hinduizm’de ölüm anlayışının nasıl olduğu ve ölümün gerçekleşeceği beklenen an itibariyle başlayan cenaze ritüelleri detaylarıyla ortaya konmuştur. İkinci bölümde, Budizm’de ölüm anlayışı ve bu çerçevede ortaya çıkmış olan farklı cenaze törenleri ele alınmıştır. Budizm’e ait tek tip bir cenaze ritüeli ve ceset ortadan kaldırma uygulaması tespit edilememesi ve kaynakların sınırlı olması sebebiyle çalışmamızda Budistlerin farklı kültür ve coğrafyalarda gerçekleştirdikleri cenaze ritüelleri incelenmiştir. Tibet ve Japon Budizm’indeki cenaze ritüellerine ve cesedin ortadan kaldırılma şekilleri esas alınmıştır.

(10)

vi Araştırmamızda, Türkçe ve İngilizce kitap, makale ve ansiklopedi maddelerinden yararlanılmış ve elde edilen bilgiler Dinler Tarihi’nin deskriptif yaklaşımına uygun bir biçimde objektif olarak kaleme alınmıştır.

Tez çalışmamda akademik birikimleri ile bana yol gösteren, gelecekteki çalışmalarımda bana vermiş olduğu bilgilerden sıkça faydalanacağımı bildiğim ve çalışmamın bilimsel temeller ışığında şekillenmesi için defalarca okuyup değerlendirmede bulunarak değerli bilgilerini ve zamanını benimle paylaşan kıymetli danışman hocam Prof. Dr. Mehmet KATAR’a teşekkürü bir borç biliyor ve şükranlarımı sunuyorum. Çalışmamı hazırlarken tezimi okuma zahmetinde bulunan ve her zaman yanımda olan arkadaşım Arş. Gör. Ebru PINAR’a, çalışmam süresince kütüphane yolunda beni yalnız bırakmayan yol arkadaşım Rumeysa BABACAN’a ve desteklerini her zaman yanımda hissettiğim aileme teşekkürlerimi sunuyorum.

Raziye Betül DİKMEN Ankara 2021

(11)

HİNDUİZM VE BUDİZM’DE CENAZE RİTÜELİ

GİRİŞ

Ölüm, dünyaya gelen her canlının başına gelecek olan bir gerçektir. Bütün canlıların başına gelecek olan bu gerçeğin farkında olan tek canlı olarak insanoğlu ölümü kabullenmekte zorlanmış ve buna yönelik açıklamalar getirmiştir. Genelde farklı dini anlayışlar içerisinde dile getirilen bu açıklamalar, ölümün sadece mevcut hayattan ayrılarak bir başka bedende tekrar dünyaya gelmenin yahut bir başka âlemde var olmanın başlangıcı olduğunu dillendirmiştir. İnsanlar da genelde dinlerin yaptığı açıklamalar çerçevesinde birtakım uygulamalar geliştirmiştir. Bu uygulamalar hem ölenin dünyadan ayrılışı ve cenazenin kaldırılışı hem de ölenin bir başka bedende veya bir başka âlemde varlığını kolaylaştırıcı olduğuna inanılan tören ve ayinlerden oluşmuştur.

Ölüm ve cenaze ritüelleri insanlığın var olması kadar eski bir konudur. Ölen kişinin bu dünyadan ayrılarak başka bir dünyada yaşamaya devam edeceği ve ona saygı gösterilmesi gerektiği inancı Neandertellerin zamanına kadar uzanmaktadır.1 O zaman başlayan ölü gömme uygulamaları zaman içerisinde gelişip değişerek günümüze kadar gelmektedir.2 Bu gün hala ölen kişiler için toplum tarafından kabul gören bir cenaze töreni yapılmaması durumunda ruhun geride kalanları rahatsız edeceği inancı cenaze törenlerinin titizlikle yapılmasının nedenlerinden birini teşkil etmektedir. Çünkü cenaze

1 Yakın zamanda Kenya’da bulunan ve yaklaşık yetmiş sekiz bin yıllık olduğu düşünülen çocuk mezarı, Neandertellerin’de ritüel olarak cenaze töreni yaptıklarının işareti olarak görülmektedir (Detaylı bilgi için bkz. Jamie Shreeve, “Child’s Grave is The Oldest Human Burial Found in Africa”, National Geographic, https://t.co/nh6YLG29AM?amp=1, 2021, (29.06.2021)

2 Abuzer Kızıl, “Antik Dönem Yunan Dünyası’nda Ölüm Kavramı Ve Bununla İlgili Bazı Betimler”, Uluslararası Amisos Dergisi, c. 2, s. 3, 2017, 33.

(12)

2 törenleri bir geçiş ritüeli olarak kabul edilmekte ve yapılan törenlerin bu geçişi kolaylaştırdığına inanılmaktadır.3

Ölüm bazı dinlerde ahiret hayatının başlangıcı bazı dinlerde ise başka bir bedene geçişin ilk adımı olarak kabul edilmektedir. Her iki anlayışta da ölümün bir son olmadığı aksine yeni bir yolculuğun başlangıcı olduğu anlaşılmaktadır. Ölümün bir son olmaması ölümden sonrasına bir hazırlığın gerektiğinin işareti olarak kabul edilmekte ve bu hazırlığın son basamağını da cenaze ritüelleri oluşturmaktadır.

Ölenin ardından gerçekleştirilen cenaze ritüeli yalnızca bedene uygulanan bir dizi kuralı kapsamakla kalmayıp aynı zamanda ortaya çıkan inançlar ve ritüeller neticesinde şekillenen sosyokültürel bir olay olarak karşımıza çıkmaktadır.4 Bu nedenle farklı kültür ve dinlerde cenaze törenleri birbirinden farklı şekilde uygulanmaktadır. Uygulamadaki farklılıklara rağmen genel hatlarıyla cenaze törenleri; ölünün bir sonraki hayata ya da bedene huzur içinde gitmesini sağlayacak hazırlıkları, cenazeye katılacaklarla birlikte son görev kabul edilen cenaze ritüelinin yapılmasını ve geride kalan yakınlarının ölen kişinin ardından geçirdikleri yas süresini kapsamaktadır.

Canlıların somut bir gerçeği olan ölümü insanların algılayış şekli hem hayatı nasıl anladıklarını hem de cenaze törenlerinde yaptıkları uygulamaların nedenlerini ortaya çıkarmaktadır.5 İnsanların ölümü ve hayatı farklı şekilde anlamaları sonucunda ölülerin ortadan kaldırılma şekilleri de değişiklik göstermektedir. Tezimizin ilerleyen sayfalarında dinlerde uygulanışlarına göre ele alarak detaylıca anlattığımız cesedi

3 John C. Holt, “Assisting The Dead By Venerating The Living”, Buddhism Critical Conceps in Religious Studies, Ed. Paul Williams, c. 1, Routledge Press, New York 2005, 147.

4 Roland Robertson, “Funeral Rites: An Overview”, ER, Second Edition, Ed. Lindsay Jones, Thomson Gale Corporation, vol. 5, Amerika 2005, 3233.

5 M. Yüksel Erdoğdu-Mustafa Özkan, “Farklı Dini İnanışlardaki Bireylerin Ölüm Kaygıları ile Ruhsal Belirtiler ve Sosyo-Demografik Değişkenler Arasındaki İlişkiler”, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi 14(3), Malatya 2007, 172.

(13)

3 ortadan kaldırma yöntemleri; toprağa gömme, yakma ve vahşi hayvanlara yem etme şeklindedir. Bu uygulamalardaki temel amaç, ölen kişiye karşı geride kalanlar olarak son görevi yerine getirmek, onu gittiği aleme veya yeni başlayacağı hayata hazır göndermek ve geride kalanların ölüm kirliliğinden kurtulmasını sağlamaktır. Bu uygulamalar toplumun inandığı din ve içinde bulunduğu kültürün etkisiyle kendisini farklı şekillerde göstermektedir.

A. Antik Dinlerde Cenaze Ritüelleri

Eski çağ olarak da bilinen Antik çağın insanlık tarihi ile başladığı ve genel kabule göre Batı Roma İmparatorluğunun yıkıldığı tarih olan 476 yılında sona erdiği kabul edilmektedir.6 Bu döneme ait bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen eserlerden, dönemin filozof ve yazarlarının metinlerinden bizlere ulaşmaktadır. Yapılan kazılarda çıkarılan mezar kalıntıları, lahitler, değerli eşyalar bizlere o dönemde ölülere uygulanan cenaze ritüelleri ile ilgili bilgiler vermektedir. Kazıların yardımıyla ölülerin ortadan kaldırılmasında hangi yöntemi tercih ettikleri tespit edilmekte ve yazılı kaynaklarla da bu bulgular ilişkilendirilerek ölüm anlayışı ve cenaze töreni uygulamaları ile ilgili bilgiler ortaya konulmaktadır. Bu bilgiler ışığında Antik Dönem denilince akla gelen ilk üç medeniyet olan Roma, Yunan ve Mısır’da uygulanan cenaze ritüellerini bu bölümde ele aldık.

1. Antik Roma’da Cenaze Ritüeli

Ölüm ve cenaze törenleri bir dinin ortaya çıkmasında ve gelişmesinde en çok etkiye sahip olan iki temel hakikattir. Canlılığın ortaya çıkmasıyla var olacağı kesinleşen ölüm, her canlının kaçınılmaz sonunu gözler önüne sermektedir. Ölümün bilinmezliği nedeniyle insanlar tanrılara ve tanrıçalara sığınmakta ve ölümden sonra var olacak bir

6 Bülent İplikçioğlu, Eskiçağ Tarihinin Ana Hatları, Marmara Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1990, 15-18.

(14)

4 hayatın tasvirini yapmaktadır. Antik Roma dünyasında da ölümden sonra var olmaya devam etme isteği, ölenlerin ardından yapılan törenlerin ve ölülerin korunması için yapılan mezarların ortaya çıkmasına neden olmuştur.7 Ayrıca cenaze törenleri ölen kişiye duyulan saygı ve sevginin ifadesi olarak da kabul edilmiştir.8

Roma’da ölüm felsefesi ile ilgili kabul edilmiş dini ve felsefi bir temel olmamakla birlikte cenaze törenleri yasalarla belirlenmiş şekilde gerçekleştirilmiştir.9 Antik Roma’da cesetlerin ortadan kaldırılması için yakma veya gömme türü uygulamalar yapılmıştır. Romalılar yaşamın mezarda da devam ettiğine inanıyorlardı.10 Bu nedenle onlar mezarda huzurlu olmaları, evlerindeymiş gibi hissetmeleri amacıyla ölülerini uzanır pozisyonda ve eşyalarıyla birlikte gömmüşlerdir.11 Fakat imparatorluk döneminin başladığı MÖ 1. yüzyıldan sonra gömülme uygulaması eski bir yöntem olarak kabul edilmeye başlanmış ve cesedin yakıldıktan sonra küllerin bir kap içerisinde saklanması uygulaması tercih edilmiştir. Ayrıca nadir de olsa Mısır’dan kalma mumyalama benzeri işlemlerin zengin kişiler için uygulanmıştır.12

Antik Roma’da ölümü yaklaşan kişinin ailesi onun etrafında toplanır ve ölümü beklenen kişi çıplak olarak toprak zemine yatırılırdı.13 Ölümün gerçekleştiğine kanaat getirildikten sonra öldüğünden emin olmak için kişinin adı söylenir ve cevap gelmediği takdirde kişinin öldüğü kabul edilirdi. Bu andan sonra yapılacak olan uygulamalar

7 A. Tolga Tek, “Antik Literatür ve Yazıtlardan Örneklerle Roma Dünyasında Ölüm”, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Anadolu Sanat Dergisi, s. 12, 2002, 121.

8 Aynur Civelek, “Roma Cenaze Törenleri ve Ölü Gömme Gelenekleri”, Arkeoloji ve Sanat Dergisi, s. 124, Arkeoloji Sanat Yayınları, 2007, 71.

9 Civelek, 71.

10 Haluk Çetinkaya, “Roma ve Bizans İmparatorluklarında Ölüm Algısı ve Mezar Türleri”, MSGSÜ SBE Dergisi, s.3, İstanbul 2011, 19.

11 Tek, 123.

12 Çetinkaya, 19-20.

13 Civelek, 72.

(15)

5 cenaze ritüelinin ilk bölümünü oluşturuyordu. Ceset, yakınları tarafından yıkanıp, güzel kıyafetler giydirildikten ve koku sürüldükten sonra defin için evden çıkarılıncaya kadar baş tarafına kandiller ve çiçeklerle bezenmiş olan yüksek bir yere yerleştirilirdi.14 Kaynaklarda cesedin ortadan kaldırılmasına kadar geçecek olan sürenin ne kadar olduğu ile ilgili net bilgiler bulunmamaktadır. Fakat ölünün “pis” kabul edildiği Roma’da yalnızca zenginlerin cenazelerinin bekleme süresinin uzun olabileceği kabul edilirdi.15 Ceset evden çıkana kadar geçen bu sürede kadınlar ağıtlar söyler hatta bazen bu iş için kiralanan ağıtçılar kendilerine zarar verecek şekilde yüz ve göğüslerini parçalarlardı.

Zira Antik Roma’da ölenin ardından ağıt yakılması cenaze töreninin olmazsa olmazı olarak kabul edilirdi.16

Evde yapılması gereken hazırlıklar tamamlandıktan sonra cenaze törenine katılacak olan kadın ve erkeklerin bir arada yürüdüğü cenaze alayı oluşturularak ölenin huzura ereceğine inanılan mezar yerine gidilirdi.17 Ayrıca cenaze alayında yakın arkadaş ve akrabalardan başka müzisyenler de bulunurdu.18 Cenazenin ortadan kaldırılma yöntemi olarak yakılmanın tercih edildiği durumlarda, ceset eşyaları ve hediyelerle birlikte odun üzerine yerleştirilir ve odunlar tutuşturularak ceset yakılırdı. Ceset yandıktan sonra küller üzerlerine şarap dökerek söndürülür ve geride kalan cesedin parçaları bir kavanozda yahut sandıkta toplanırdı. Bu sandıklar mezara benzer yapılara ölünün diğer yaşamında kullanacağı düşünülen eşyalarıyla birlikte gömülürdü.19 Cenaze törenlerinde gömülme gerçekleştirilmeden önce toprağın ölünün bedenine hafif gelmesi için dua

14 Civelek, 72; Çetinkaya, 19.

15 Civelek, 73.

16 Çetinkaya, 19; Louise Cilliers, “Burial Customs And The Pollution Of Death İn Ancient Rome: Procedures And Paradoxes”, Acta Theologica 26 (2), byy 2017, 138.

17 Çetinkaya, 19.

18 Civelek, 73.

19 Civelek, 78.

(16)

6 edilirdi. Duadan sonra ya ceset ya da yakılmanın ardından geride kalanlar gömülür ve cenaze töreni tamamlanmış kabul edilirdi.20

Cenazenin ortadan kaldırılmasından sonra cenaze yemeği verilirdi. Ölünün ardından üçüncü gün ve yasın son bulduğuna inanılan dokuzuncu günde de ölüyü anmak için yemek verilirdi.21 Yasın son günü gömülerek ortadan kaldırılan ölüler için mezarlığa yiyecek, içecek bırakılırdı. Bu tören ölen kişinin doğum günlerinde ve öldüğü günlerde döngüsel olarak uygulanırdı.22

2. Antik Yunan’da Cenaze Ritüeli

Her toplumda olduğu gibi Antik Yunan’da da cenaze törenleri hem ölen kişi hem de geride kalanlar için büyük önem taşımaktaydı. Onlar ölenler ile yaşayanlara arasında sadece ince bir perde bulunduğuna ve gerekli törenlerle huzura erdirilmeyen ruhların intikam için geri dönerek yaşayanlardan intikam alacağına inandığı için bu törenlere daha özel bir önem vermekteydi. Bu nedenle ölen kişinin huzura ermesi için geride kalanlar cenaze törenlerini dikkatli bir şekilde yerine getirmekteydi.23

Ölüm gerçekleştikten sonra yapılması gereken uygulamaları aile üyelerinin gerçekleştirmesi gerektiğine inanılırdı. Bir kişi öldüğünde bedenin ortadan kaldırılmasına kadar yapılanlar kadınların görevi olarak belirlenmişti. Kadınlar ilk olarak cesedin gözlerini kapatır ve çenesini bağlayarak bedeni yıkamak için hazırlardı.

20 Halid Lepan, Eskiçağda Kremasyon, İÜSBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2019, 47.

21 Çetinkaya, 20.

22 Civelek, 76.

23 Kızıl, 33.

(17)

7 Ceset yıkandıktan sonra çeşitli yağlar sürülerek giydirilirdi. Son olarak çiçekler ve mücevherlerle süslenen ceset prothesis24 sürecine hazır hale getirilmiş kabul edilirdi.25

Prothesis sonlanana kadar ceset kalaslardan yapılmış olan bir yatağa ayakları kapıya bakacak şekilde yerleştirilirdi.26 Bu süre genelde bir gün boyunca sürmekteydi, ancak aristokratlar için süre uzayabiliyordu. Prothesisin yapılmasındaki amaç, ölünün yakınları ve sevdiklerinin ölen kişiye karşı son kez saygı sunmalarına izin vermekti.27 Prothesis süresiyle birlikte ağıtlar da sona ermekte ve gecenin ardından doğan güneşle birlikte ceset, cenaze alayıyla mezarlığa götürülmekteydi.28 Yakın aile bireylerinden altmış yaş üstünde olan kadınların da katılabildiği bu alayda erkekler önden ilerlerken kadınlar erkeklerin hemen arkasından ilerlerdi.29 Mezarlık alanına gelindiğinde sessiz bir şekilde ceset toprağa indirilir ve gömülme işlemi gerçekleştirilirdi.30 Ceset gömüldükten sonra ölünün öteki dünyada huzurlu olması için mezar sunuları yapılırdı.

Çeşitli sıvılar veya meyveler koyularak da gerçekleştirilebilen sunuların en değerlisinin insan ve hayvan kanı ile yapılan sunular olduğu kabul edilirdi. Bu sunular sayesinde ölünün geride kalanlara musallat olmayacağına inanılırdı.31

24 Prothesis, ölünün bedeninin sergilenmesi anlamına gelmektedir. Ölen kişinin evinde gerçekleştirilen bu süreç Antik Yunan cenaze ritüelinin olmazsa olmazı olarak kabul edilmektedir (Detaylı bilgi için bkz. Kızıl, 37).

25 Donna C. Kurtz - John Boardman, Greek Burial Customs, Thames and Hudson, Londra 1971, 144.

26 Louise Cilliers, “Burial Customs, The Afterlife and The Pollution of Death in Ancient Greece”, Acta Theologica 26 (2), byy 2015, 73.

27 Seda Karaöz Arıhan, Karia Bölgesi Ölü Gömme Adetleri, AÜSBE, Antropoloji Anabilim Dalı, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2007, 41.

28 Charles Freeman, Mısır, Yunan ve Roma, Çev. Suat Kemal Angı, Dost Yayınları, Ankara 2003, 218.

29 Lepan, 31.

30 Arıhan, 42.

31 Kızıl, 41.

(18)

8 Ceset gömüldükten ve sunular yapıldıktan sonra yas tutanlar cenaze evine giderdi.

Cenaze evine dönen yakınların kendilerini arındırmaları için evin girişinde ölünün çıktığı evin dışında bir kaynaktan doldurulmuş su kabı bulundurulur ve ölenin yakınları eve girmeden önce bu suyla arınarak cenaze yemeği vermeye hazır hale gelirlerdi.

Cenaze yemeği büyük bir sessizlik içerisinde yenilir ve ölen kişinin ruhu için de bir tabak bırakılırdı.32 Cesedin ortadan kaldırılmasından sonraki üçüncü ve dokuzuncu günlerde de mezar ziyaret edilerek ölü için sunular yapılırdı. Bu sunuların ardından cesedin gömüldüğü gün yapıldığı gibi cenaze yemeği verilirdi.33

Cenaze ve yas sürecinde yapılması gereken bütün uygulamalar tamamlandıktan sonra geriye yalnızca yaslıların yas süresinin dolması kalıyordu. Yas süresinin tam olarak ne kadar olduğu bilinmemekle beraber genellikle otuzuncu günün sonunda yas bitmiş kabul edilirdi. Cenazenin ortadan kaldırılmasından otuz gün sonra aile normal yaşantısına dönebilirdi. Fakat cenaze töreni ve yas döneminin sona ermesiyle ailenin sorumluluklarının bittiği kabul edilmezdi. Yıllık olarak gerçekleştirilen anma törenlerinde ailelerin mezarları ziyaret etmesi, çiçekler bırakması da ölenlerin ardından yapılması gerektiğine inanılan uygulamaları oluştururdu.34

Antik Yunan’da cenazelerin yaygın bir biçimde gömülerek ortadan kaldırılması yanında yakma uygulamasının da olduğu belirtilmektedir. Yakma uygulamasının yapıldığı dönemler incelendiğinde uygulamanın detayları ile ilgili net bir bilgi bulunmamakta, fakat genellikle evden uzakta gerçekleşen ve savaş gibi toplu ölümler sonucunda uygulandığı ifade edilmektedir. Bunların dışında zaman zaman ailelerin de bireysel olarak ölülerini yaktıkları ya da seçkin kişilerin cenazelerinin yakıldığı

32 Kızıl, 41-42.

33 Pelin Taş, Antik Dönemde Ionıa Bölgesindeki Ölü Gömme Gelenekleri, Pamukkale Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Denizli 2016, 10.

34Kurtz - Boardman, 147.

(19)

9 belirtilmektedir. Ölülerin yakılmasından sonra geriye kalan küllerin ise kaplar içerisine konularak mezarlıklarda muhafaza edildiği bilinmektedir.35

3. Antik Mısır’da Cenaze Ritüeli

Antik Mısır dendiği zaman aklımıza ilk gelen şey bütün ihtişamıyla hala varlığını korumakta olan piramitlerdir. Piramitler Mısırlıların ölümden sonraya verdikleri değerin bir işaretidir. Zira onlar bu dünyadan daha çok ölümden sonra var olacağına inandıkları hayatları için çalışmış ve bunu da mezarlarının her bir detayını özenle yaparak gözler önüne sermişlerdir. Bu nedenle Mısır ile ilgili bize ulaşan pek çok bilgi, ölen kişilerin hayat hikayelerinin mezar ve tapınak duvarlarına resmedilmiş olması yoluyladır.36

Mısır’da ölümden sonrasına büyük değer verilmesi hem mezar ve tapınakların özenli işçiliğinden hem de ölen kişinin sonraki hayatı için gerekli olduğuna inanılan mumyalama uygulamasının detaylarından anlaşılmaktadır. Antik dönem cenaze ritüelleri içerisinde kendisinden en çok bahsettiren ve merak uyandıran mumyalama uygulaması Mısır’ın sahip olduğu ölüm inancının bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır.

Mısır’da ölümden sonra bir hayat olduğuna ve bu hayat için de gerekli olan şeyin iyi korunmuş bir beden olduğuna inanılması, ölen kişinin vücudunun korunması zorunluluğunu doğurmuştur.

Mumyalama uygulamasının yapılış nedeni ve detaylarının ardında Osiris’in ruhunun, karısı İsis tarafından diriltilerek ölüler diyarının tanrısı yapıldığı efsanesine dayanmaktadır.37 Efsane sayesinde Mısırlılar ölülerinin öte dünyada varlığını devam

35 Lepan, 27-29; O.T.P.K Dickinson, “Ancient Greece”, Encyclopedia of Cremation, Ed.

Douglas J. Davies-Lewis H. Mates, Ashgate e-Book, İngiltere 2005, 6-7.

36 A.H. Sayce, Antik Mısır ve Babil Tanrıları, Çev. Şebnem Duran, İlya İzmir Yayınevi, İzmir 2013, 27.

37 Efsaneye göre Osiris kardeşi Seth tarafından bir tabuta hapsedilerek nehre bırakılır. Osiris’in karısı ve kız kardeşi olan İsis, Osiris’i bulur ve onu saklar. Fakat bu durumdan haberdar olan Seth, Osiris’i bulur ve onu parçalara ayırarak farklı yerlere atar. İsis, Osiris’in parçalarını

(20)

10 ettirebilmesi için fiziksel bedenin korunması gerektiğine inanmış ve mumyalama işlemini gerçekleştirmişlerdir. Zaman içerisinde farklılıklar gösteren ve gelişen mumyalama, Mısırlıların cenaze ritüellerinin ve mezarlarının çokça dikkat çekmesine neden olmuştur.

Antik Mısır’da biri öldüğünde evdeki kadınlar yüzlerine çamur sürer, dövünerek sokaklarda gezer ve yaslı olduklarını bu şekilde belli ederlerdi.38 Bu yas tutmanın ardından ceset, ölünün hayata dönmesi için son kez girişimde bulunması için rahibe götürülürdü. Rahibin girişiminin sonuç vermemesi durumunda kişi ölmüş kabul edilir ve cenaze için hazırlıklar başlardı. İlk olarak ceset yıkanır ve mumyalama işlemi için bu işle görevli kişiye teslim edilirdi.39

bularak onları balmumuyla birleştirir ve çeşitli baharatlarla cesedin çürümesini önler. Ardından bedene keten bezler sararak gömer. Gömüldükten sonra öte dünyada Osiris’in bedenini bularak büyülü sözlerle onu canlandırır. Tam olarak canlılığını kazandıktan sonra Güneş Tanrısı Ra, Osiris’i öteki dünyanın kralı yapar. Böylece Osiris ölüler ülkesinin tek hakimi olur ve ölüleri yargılar (Detaylı bilgi için bkz. E.A. Wallis Budge, Mısır’da Ölüm Sonrası Fikri, Çev. Rengin Ekiz, Ege Meta Yayınları, İzmir 2001, 48; Annamarie Schimmel, Dinler Tarihine Giriş, Kırkambar Yayınları, İstanbul 1999, 43; Donna Rosenberg, Dünya Mitolojisi, Çev. Komisyon, İmge Kitabevi, Ankara 2003, 260-270; George Hart, Mısır Mitleri, Çev. Mehmet Sait Türk, Phoenix Yayınları, Ankara 2008, 47).

38 Herodotos, Herodot Tarihi, Çev. Müntekim Ökmen, TİB Yayınları, İstanbul 2012, 156.

39 Erkan Konyar, Eski Mısır Tarihi, İÜ Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, İstanbul ts, 350.

Mısırlılar, mumyalama işlemine başlamadan önce ölü bedenleri sıcak kuma yatırarak bedenin kurumasını ve bu sayede çürümesini önlemişlerdir. Başlangıçta basitçe gerçekleştirilen cesedi ortadan kaldırma işlemi M.Ö. 1500lü yıllarda oldukça detaylı bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır (Detaylı bilgi için bkz. Douglas J. Brewer- Emily Teeter, Mısır ve Mısırlılar, Çev.

Nihal Uzun, Arkadaş Yayınevi, Ankara 2017, 179-180). Bedeni korumak için daha iyi kabul edilen mumyalama işlemi geliştirilmiştir (Detaylı bilgi için bkz. Aaron Asadi, All About History Book Of Ancient Egypt, Imagine Publishing, Avustralya 2015, 122).

(21)

11 Mumyalama işleminde ceset cenaze odasına yerleştirmeden önce yetmiş gün boyunca natron (sodyum karbonat) ve zift karışımında bekletilirdi.40 Bu beklemenin ardından iç organlar (karaciğer, akciğer, bağırsaklar ve mide) rahip tarafından bir cam ile vücudun sol tarafına açılan küçük bir kesikten çıkarılır ve yıkanarak içerisinde natron (sodyum karbonat) bulunan ve kanopik adı verilen kavanozlara yerleştirilirdi.41 Kalp idrakin merkezi, duyguların yeri olarak kabul edildiği ve ölümden sonra da ona ihtiyaç duyulacağı düşünüldüğü için vücutta bırakılır ya da mumyalanarak tekrar vücutta ait olduğu yere konulurdu.42 Mısırlılar, burundan soktukları bir çubuk ile beyni parçalayarak dışarı çıkarır, fakat bunu tamamen başaramadıkları için geride kalan kısmını ilaçla eriterek yok ederlerdi.43 Gözlerin yerine de camdan yapılmış olan gözbebekleri yerleştirilirdi.44

Organların çıkarılmasından sonra vücut tekrar natron ile kaplanır ve tamamen kuruması için kırk gün bekletilirdi. Ardından bir kez daha vücudun elastik kalması amacıyla ceset Nil’de yıkanır sonra da reçine sürülerek keten bezlerle sarılırdı. İlk önce

40 Peter le Page Renouf, Mısır’ın Ölüler Kitabı, Çev. Erhan Altunay, On Bir Yayınları, İstanbul 2018, 103.

41 Bu kavanozların kapakları, Osiris ve İsis'in oğlu olan Horus'un dört oğlunun başını temsil eden figürler şeklindeydi. Bu kavanozlardan insan başlı olan İmset karaciğer, Babun başlı Hapi akciğer, şahin başlı Kebehsenuef bağırsaklar ve çakal başlı Duamutef mideyi korumak için kullanılırdı (Detaylı bilgi için bkz. Hakan Sivas, Eski Mısır Uygarlığı, Eski Mezopotamya ve Mısır Uygarlığı, ed. Kemalettin Köroğlu, Açık Öğretim Fakültesi Yayını, Eskişehir, 2013, 136).

Organların çıktığı yerler hurma şarabı ve bitkilerle yıkanır, karnın içi balmumu, tarçın, kavrulmuş lotus tohumları, sedir yağına batırılmış kumaş tamponlar, antiseptik yağlı cisimlerle doldurularak kesik kapatılırdı (Detaylı bilgi için bkz. Renouf, 103).; Asadi, 122.

42 Asadi, 122; Brewer - Teeter, 181. On İkinci Hanedandan sonraki dönemlerde, mumyalanmış olan cesetlerin kalbinin bulunduğu yerde scarab (bokböceği) şeklinde tılsım yerleştirilmiş olduğu bilgisi bulunmaktadır. Mısırlılar, bu tılsımın değişimi simgelediğine ve onun yeniden doğuşa kadar cesedi kötülüklerden koruduğuna inanmış oldukları için mumyalama işleminde tılsımı kullanmışlardır (Detaylı bilgi için bkz. Sayce, 69-70).

43 Herodotos, 156.

44 Renouf, 103.

(22)

12 baş ve boyun daha sonra el parmakları ve ayak parmakları ketenlerle sarılırdı. Kollar ve bacaklar da ayrı olarak keten şeritlerle sarılır ve birbirlerine bağlanırdı. Burada yapıştırmak için sıvı reçine kullanılırdı. Keten sargılar yapılırken aralara muska ve takılar koyularak bedenin öte dünyaya olan seyahatinde korunduğuna inanılırdı.45 Vücuda uygulanan mumyalama işleminin bu şekilde tamamlandığına inanılırdı.

Mumyalamanın ardından vücuda uygun, saman ve çamurdan yapılmış karışımla hazırlanan karton kafes içerisine mumya yerleştirilirdi. Reçine ve tebeşir tozundan üretilen başka bir karton kafes üzerine özellikle yer altı tanrısı Osiris’in olduğu bazı renkli desenler çizilirdi.46 Rahibin ölü üzerinde gerçekleştirdiği son uygulama olarak kabul edilen ölünün ağzını açma uygulamasıyla ölünün tekrar konuşabilmesi, yiyebilmesi ve vücudunu kullanabilmesinin mümkün hale geldiğine inanılırdı.47 Bu ritüelin ardından ceset ahşaptan yapılan bir tabut içerisine yerleştirilir ve tabutun üzerine ruhun vücudu tanıması için ahşap ya da değerli madenlerden bir baş figürü yapılırdı.48 Tabuta yerleştirilen ceset değerli eşyalarıyla birlikte mezara konulur ve mezar mühürlenirdi.49

Bütün bu gösterişli ve zahmetli olan işlemlerin yanı sıra fakir olan ölülerin mumyalama işlemi oldukça basite indirgenerek yapılmaktaydı. Cesetler çengellere asılarak içleri boşaltılır ve yaklaşık beş ceset alabilecek büyük teknelerin içine atılırdı.50 Yaklaşık yetmiş gün tuzlu bir karışımda bekletildikten sonra ailesine teslim edilirdi.51 Böylece mumyalama işleminin sona erdiği kabul edilirdi. Cenaze sahipleri cesetleri bir

45 Asadi, 123.

46 Asadi, 125.

47 Konyar, 351.

48 Asadi, 125.

49 Konyar, 351.

50 Renouf, 103.

51 Herodotos, 157.

(23)

13 tabuta yahut öküz derisine sarar ve üzerine de birkaç büyülü formül yerleştirirdi. Ölen kişinin dünyada ne kadar fakir olursa olsun, büyülü formüller sayesinde ölüler mahkemesinde tanrılar nezdinde eşit olacağına inanılırdı.52 Mumyalama işleminin basit ve karmaşık olması ölünün diğer dünyadaki durumunu olumsuz etkileyen bir etmen olarak görülmüyordu. Çünkü mumyalama işleminde önemli olan cesedin çürümesini önleyebilmekti. Cesedin çürümesinin önlendiği cenaze törenlerinin başarılı şekilde gerçekleştirildiğine inanılmaktaydı.

Antik dinlerde uygulanmış olan cenaze ritüelleri, ölümün insan hayatında her zaman önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca yapılan cenaze ritüellerinde yalnızca cesedin ortadan kaldırılması değil, aynı zamanda belirli ritüeller yaparak ölen kişinin ruhunun huzurlu olması ve geride kalanları rahatsız etmemesi de amaçlanmıştır.

Bu açıdan bakıldığında cenaze ritüellerinin hem ölenler hem de geride kalanlar için yerine getirilmesinin zorunlu olduğuna inanılmıştır.

52 Renouf, 103.

(24)

14 B. Yaşayan Dinlerde Cenaze Ritüelleri

Antik din ve toplumlarda olduğu gibi günümüz din ve toplumlarında da ölüm, ölü bedeninin kaldırılması ve bu çerçevede yapılan cenaze törenleri önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu dinlerden Hinduizm ve Budizm’deki cenaze törenleri tezimizin asıl konusunu oluşturduğu ve her iki dindeki cenaze törenleri ayrı birer bölüm olarak inceleneceği için bu kısmında Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi dinlerin cenaze törenler ele alınacaktır.

1. Yahudilikte Cenaze Ritüeli

Yahudiliğin kutsal metni Tevrat’ta ölüm ve ölüm ile ilgili net ve kesin yargılar bulunmamaktadır. Bu nedenle ölüm ve ölü gömme törenlerinin Yahudiliğe eski Mezopotamya halklarından geldiği daha sonra toplumda oluşan anlayış ve uygulamaların Yahudi sözlü yasası olan Talmut’ta yer aldığı düşünülmektedir.53 Yahudiler, Talmud’da geçen bilgiler ışığında asıl olanın dünya hayatı değil, ölüm sonrası gidilecek olan hayat olduğuna inanmaktadır. Bu çerçevede ölüm vakti geldiğine inanılan kişinin çevresinde ailesi, sevdikleri ve bir haham bulunmaktadır.54 Yanında bulunanlar ölümü yaklaşan kişinin günah itirafında bulunması için ona yardımcı olmakta ve Yahudiler için kutsal kabul edilen “Şema İsrael” duası okunmaktadır.55 Duaya eşlik edebiliyorsa ölümü yaklaşan kişinin de duaya eşlik etmesi beklenmektedir.

Dua okunduktan sonra üç kez “Tanrı’nın saltanatının görkemliliğine sonsuz hamdolsun”

anlamında İbranice duayı okumaktadır.56 Öldüğü düşünülen kişinin başında sekiz

53 Dinler Tarihi Ansiklopedisi, Ed. Ercan Arıklı, Gelişim Basım ve Yayım A.Ş., c. 2, İstanbul ts, 464.

54 Arıklı, 464; Rabi Nisim Behar, Dini Uygulama Rehberi, Çev. Mordehay Yanar, Gözlem Gazetecilik Basım ve Yayın A.Ş., İstanbul 2009, 383.

55 Şinasi Gündüz - Hakan Olgun - Mahmut Salihoğlu - Elif Tokay, Dinler Tarihi, İÜ Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi, İstanbul ts, 117.

56 Arıklı, 464.

(25)

15 dakika beklenmekte ve burnunun altına bir tüy koyularak kişinin ölüp ölmediğinden emin olunduktan sonra cenaze ritüeli başlamaktadır.57 Ölen kişinin bir erkek evladı varsa gözlerini ve ağzını kapatmanın onun sorumluluğunda olduğuna inanılmaktadır.58

Ölümü gerçekleşmiş olan kişinin ne zaman defnedileceğiyle ilgili kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte mümkün olan en kısa sürede defnedilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Fakat günümüzde uzaktan gelecek olan yakınların olması gibi durumlarda cesedin bekletilmesine müsaade edilmektedir. Ayrıca Yahudilerin özel günleri olan Şabat, Roş Haşana, Yom Kipur, Yom Tov zamanlarında da cenaze töreni yapılmamakta

ve ceset bu günlerde bekletilmektedir.59 Ölümün gerçekleşmesinin ardından geride kalanlar ölen kişinin hazırlıklarını yapmaya başlamaktadır. İlk olarak cesedin bedensel temizlikleri yapılmakta ve ceset bet ha-metager denilen gasilhanede yıkanmaktadır.

Cenazenin defin için hazırlıklarını chevra kaddisha denen ve bu işle görevli kişiler yapmaktadır.60 Bedensel temizliklerinin tamamlanmasının ardından ceset beyaz bir kefene sarılmaktadır. Günümüzde Diaspora Yahudileri ölülerine kefen yerine kıyafet giydirmeyi tercih etmektedir.61 Bu durumda cesede giydirilen kıyafetlerin sade, gösterişsiz ve özellikle cepsiz olması makbuldür. Çünkü ölüm ile birlikte bütün insanların eşitlendiği kabul edilmekte ve cebinin olmaması da bu dünyadan hiçbir şey götürülemeyeceğini göstermektedir.62 Kefenleme ya da giydirilmenin ardından

57 Harry Rabinowicz, “Death”, Encyclopedia Judaica, Ed. Fred SKOLNIK, Macmillan Reference, vol. 5, Amerika 2007, 513.

58 Behar, 384.

59 Mustafa Güre, Dinlerde Geçiş Dönemleriyle İlgili İnanç ve Uygulamalar, AÜSBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2015, 82.

60 “Chevra Kaddisha”, Death and Afterlife A Cultural Encylopedia, Ed. Richard P. Taylor, ABC CLIO Publisher, California 2000, 239.

61 Güre, 78-79.

62 “Funerary Customs, Jewish”, Death and Afterlife A Cultural Encylopedia, Ed. Richard P.

Taylor, ABC CLIO Publisher, California 2000, 137.

(26)

16 gömülmeye hazır olan ceset sade, çivisiz ve işlemesiz bir tabuta yerleştirilmektedir.

Tabutun içerisine İsrail’den getirilmiş toprak koymak bir Yahudi geleneği olarak uygulanmaktadır. İsrail’de yaşayan Yahudiler ise genellikle tabutsuz olarak gömülmektedir. Ölüm ile bütün insanların eşit duruma geldiği kabul edildiği için cenaze törenlerinin de gösterişsiz yapılması gerektiği düşünülmektedir.63

Gömülmek için bütün hazırlıkları tamamlanmış olan cesedin gömülme sorumluluğu yakınlarına aittir. Yakınlarının olmaması durumunda Yahudi cemaati bu sorumluluğu üstlenmektedir.64 Defin hazırlıkları tamamlandıktan sonra ceset, tabutla veya tabutsuz aile ya da cemaat tarafından mezarlığa götürülmektedir. Günümüzde yalnızca hahamların ve chevra kadişaların tabutları omuzlarda taşınsa da ilk zamanlarda bütün cenazelerin omuzda taşınarak mezarlığa götürüldüğü bilinmektedir.

Mezarlığa getirilen cenaze Tevrat’tan bölümler okunarak mezara indirilmekte ve ölen kişinin yüzü tekrar dirilişin olacağına inanılan Süleyman Tapınağına dönük şekilde mezara yerleştirilmektedir.65 Cenaze yerleştirildikten sonra cenazeye katılanlar,

“Yerinde huzur içinde yatsın” diyerek ölüye olan sorumluluklarını yerine getirmektedirler.66 Gömülme işlemi tamamlandıktan sonra cenazeye katılanlar için cenaze yemeği verilmektedir.67

Geleneksel Yahudilikte insanın Tanrı suretinde yaratıldığına inanıldığı için cesedin yakılmasına izin verilmemektedir. Fakat günümüzde Liberal Yahudiler arasında

63 Ramazan İnci, İlahi Dinlerde Cenaze ve Defin, Süleyman Demirel Üniversitesi SBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2019, 21; Salime Leyla Gürkan, Yahudilik, İsam Yayınları, İstanbul 2015, 182.

64 Güre, 82.

65 Hayrullah Örs, Musa ve Yahudilik, Remzi Kitabevi, İstanbul 1966, 395; Mahmut Aydın, Anahatlarıyla Dinler Tarihi, Ensar Neşriyat, İstanbul 2013, 336.

66 Güre, 84.

67 Arıklı, 466.

(27)

17 cesedin yakılarak ortadan kaldırılması olan kremasyon uygulanmaktadır.68 Krematoryumlarda yakılarak ortadan kaldırılan ceset, yakılma alanına gelene kadar gömülme ile aynı uygulamalara tabii olmaktadır. Yakılmanın ardından geride kalan yakınların külleri gömecekleri ya da dağıtacakları kararını verdikleri zamana kadar krematoryumda depolanmaktadır.69

Ölünün defninin ardından geride kalan yakınlar için avelut denilen yas süreci başlamaktadır. Bir kişinin yedi yakını olarak kabul edilen babası, annesi, oğlu, kızı, erkek kardeşi, kız kardeşi ve eşi öldüyse bu kişinin yas tutmasının zorunlu olduğu kabul edilmektedir.70 Bu kişilerin keria olarak adlandırılan uygulamayı yapması ve kıyafetlerinin kalp ile boyun arasında bir yerinin çakı ile kesmeleri gerekmektedir. Bunu yapmayan kişilerin cezasının ölüm olduğuna inanılmaktadır. Onlar bunu yaparken de

“Baruch ata Adonai, eloheinu melech ha’olam, dayan ha’emet – Gerçek ve Doğru Yargıç; Sen Tanrımız; Mübareksin” duasını okumaktadır.71

Yahudilikte yas sürecinin üç aşaması bulunmaktadır. Sırasıyla aninut, şiva ve şeloşimdir. Kişinin ölümünden toprağa verilene kadar geçen süre olan aninut sürecinde

kişi yalnızca cenaze işleriyle ilgilenmektedir. Bu dönemde hiç kimse geride kalanları teselli etmemektedir. Yasın ikinci dönemi olan şiva yedi gün sürmekte ve yasın en yoğun olduğu dönem olarak kabul edilmektedir. Şiva döneminde ölenin ruhuna saygıdan dolayı evde bir mum ya da lamba yakılı bulundurulmaktadır.72 Bu süreçte yaslı kişilerin tıraş olması, çalışması, yıkanması, kösele ayakkabı giymesi ve Tevrat okumasının yasak olduğuna inanılmaktadır. Şiva süresi boyunca ölenin yakınları için

68 Gürkan, 182.

69 Rabbi Alexandra Wright, On Death And Mourning A Guide, Liberal Judaism, byy ts, 6.

70 Behar, 390.

71 Behar, 395.

72 Gürkan, 183.

(28)

18 eve yemek getirilmesi ve onların teselli edilmesi makbul sayılmaktadır.73 Son yas dönemi olan şeloşim cenazenin defnedilmesinden sonraki otuz günü kapsamaktadır. Bu süreçte yaslıların tıraş olması ve eğlenmesi hala yasak hükmündedir. Bu otuz günlük süre sona erdiğinde yas döneminin de sonlandığı kabul edilmektedir.74

2. Hıristiyanlıkta Cenaze Ritüeli

Hıristiyanlık günümüzde en fazla mensubu olan din olarak çok farklı coğrafyalarda farklı şekillerde yaşanmaktadır. Üç büyük mezhebi olan Hıristiyanlık içerisinde çok sayıda küçük cemaatler de bulunmaktadır. Bütün bu bölünmeler sonucunda dini uygulamalar konusunda da bazı farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Fakat bütün farklılıklara rağmen her Hıristiyan ölen yakınlarını en makbul şekilde uğurlamak istemektedir. Hıristiyanlar öldükten sonra bedenin yok olduğuna fakat ruhun ölümsüz olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle her toplumda olduğu gibi Hristiyan toplumlarında gerekli ritüelleri yapmaktadırlar.75

Hıristiyanlıkta ölümü yaklaşan kişi için yapılması gereken ilk şeyin son yağlama olduğu kabul edilmektedir. Katolik ve Ortodoks Hristiyanların sakrament olarak kabul ettiği son yağlama ritüeli, ölümü yaklaşan kişi için son derece büyük önem taşımaktadır.

Ölümü yaklaşan kişiye şifa vermek, onun günahlarının affını istemek, vadesi dolmadıysa tekrar sağlığına kavuşmasını dilemek için Havarilerin İsa’dan aldıkları yetkiyle son yağlama ritüeli uygulanmaktadır.76 Protestanlar son yağlamayı sakrament olarak kabul etmedikleri için ölümü yaklaşan kişiye bu ritüeli uygulamamaktadır.77

73 Ömer Faruk Harman, “Matem”, DİA, TDV Yayınları, c. 28, Ankara 2003, 128.

74 Gündüz ve diğerleri, 118.

75 İnci, 49.

76 İnci, 51.

77 Güre, 132.

(29)

19 Son yağlama ritüeli yapıldıktan sonra iyileşemeyen ve son nefesini vermiş olan kişi için artık cenaze hazırlıkları yapılmaya başlanmaktadır. Hıristiyanlıkta ölünün gömülmesi ölümün gerçekleştiği gün yapılmamakta ve cenaze en az bir gün bekletildikten sonra gömülmektedir.78 Bu bekleme süresinde ölünün göğsünün üzerine bir haç koyulmaktadır.79 Beklemenin olduğu gece aile ve yakınları cesedin etrafında toplanarak dua etmektedir.80 Bekleme süresinin ardından ceset cenaze hazırlıklarının yapılacağı cenaze evine götürülmektedir. Cenaze evinde temizlenen, tercihe göre kefenlenen ya da kıyafet giydirilen ceset, elleri bedeni ile bir haç oluşturacak şekilde göbeğinin üzerinde birleştirilerek tabuta yerleştirilmektedir.81 Batı Hıristiyanlığında cesedin güzel görünmesi ve geride kalan yakınlarının ölümü daha kolay kabullenmesi için makyaj yapılmaktadır.82 Ölünün bedeni tabuta yerleştirildikten sonra ölüyü görmek ve dua etmek isteyen kişiler onu son kez ziyaret edebilmektedir. Ziyaretin ardından tabut görevli olan din adamının öncülüğünde mezarlığa götürülmektedir.83 Ölünün başı doğuya gelecek şekilde mezara yerleştirilmekte ve toprak atılmaya başlanmaktadır.84 Ortodokslar ise mezarın kapanmasının ardından gömülen bedenin ayak kısmına denk gelecek şekilde haç yerleştirmektedir.85 Ölünün gömülmesinden önce ya da sonra görevli kimse ölen kişi ve ailesi hakkında bir konuşma yapmaktadır.

78 Arıklı, 333.

79 Güre, 138.

80 Constance Jones, Huzur İçinde Yatsın, Çev. Mehmet Gürsel, Dharma Yayınları, İstanbul 2004, 34.

81 İnci, 57; Güre, 138.

82 Güre, 140.

83 Arıklı, 333.

84 Mehmet Katar, “Hıristiyanlıkta İsa’nın Doğumu ile İlgili Kutlamaların Ortaya Çıkışı”, İslamiyat Dergisi, c. 3, s. 4, Ankara 2000, 125; Tanju Gökçöl, Dinler Tarihi Ansiklopedisi:

Hıristiyanlık, c. 2, Medya Ofset, byy ts, 98.

85 İnci, 59.

(30)

20 Hıristiyanlıkta ölülerin yakılarak ortadan kaldırılması erken dönemde uygulanmamaktadır.86 Katolikler, cesedin yakılarak ortadan kaldırılmasının eski pagan inancına ait olması ve bedenin ruhun kutsal mekanı olarak kabul edilmesi nedeniyle başlangıçta bu uygulamayı yasaklamıştır. Fakat bu yasak bir süre sonra yasak kaldırılmıştır. Ortodokslukta ise bedenin dirilişine olan inanç sebebiyle cesetlerin yakılmasına izin verilmemektedir.87 Fakat günümüzde hem Katolik hem de Ortodoks Hıristiyanlar ölülerini ortadan kaldırmak için yakma uygulamasını tercih edebilmektedir. Özellikle Protestan Hıristiyanlar arasında yakılma oldukça yaygın bir şekilde uygulanmaktadır.88 Yakılan kişinin külleri toplanarak bir yerde saklanabildiği gibi bu küller havaya serpilerek de ölen kişiye karşı son görevin yapılmış olduğu kabul edilmektedir.89 Ölüleri ortadan kaldırmak için gömmeyi ve yakılmayı uygulayan Hıristiyanlar bunların dışında mumyalama yöntemini de tercih etmektedir. Nadiren uygulansa da İngilizlerin belirli kurallara uygun şekilde mumyalama işlemini yaptırdıkları bilinmektedir.90

Her toplumda olduğu gibi Hıristiyanlar da ölenlerin defnedilmesinin ardından bir yas süreci geçirmektedir. Perhiz şeklinde ilerleyen yas süreci ruhun bedeni terk ettiğine inanılan kırkıncı günde sonlanmaktadır. Bu süreçte ailenin yakınları yaslılar için yemek getirmekte ve aileyi teselli etmek için onları yalnız bırakmamaktadır. Kırkıncı gün yapılan anma töreni en önemli tören olarak kabul edilmektedir. Ortodokslar ölünün ardından üçüncü, dokuzuncu, kırkıncı günlerde anma töreni gerçekleştirmekte kırkıncı

86 Arıklı, 333.

87 Timothy Ware, Ortodoks Kilisesi: Doğu Hıristiyanlığına Giriş, Çev. Mehmet Katar – Arif Gören, Eskiyeni Yayınları, Ankara 2019, 263.

88 Güre, 139.

89 İnci, 60.

90 Mustafa Ünal, “İngiltere’de Ölüm İnançları ve Ölü Kaldırma Adet ve Kuralları”, Geçmişten Günümüze Mezarlık Kültürü Ve İnsan Hayatına Etkileri Sempozyumu, Mezarlıklar Vakfı Yayınları, İstanbul 1999, 484.

(31)

21 gün yapılan anma törenine ise özel bir önem vermektedir.91 Kırkıncı günde yapılan anma töreninin ardından Hıristiyanlıkta yas süreci sona ermiş kabul edilmektedir.

3. İslam’da Cenaze Ritüeli

İslam dininde Habil ve Kabil kıssası ile insanoğlunun ölüleri nasıl defnedileceğinin öğretildiği kabul edilmektedir.92 Kur’an aracılığıyla insanlara öğretilen cesedi ortadan kaldırma yöntemi, ölüye karşı geride kalanların son görevi olduğu ve ölen kişinin yeni hayatının başlangıcı olarak kabul edildiği için İslam’da bu konu detaylı şekilde ele alınmıştır. Definlerde ortak amaç aynı olsa da her dinde olduğu gibi İslam dininde de kültür ve geleneklerde olan farklılıklar sebebiyle uygulamada değişiklikler gözlemlenebilmektedir.93

Ölüm anı yaklaşmış olan kişinin vücudu kıbleye dönük olacak şekilde sağ tarafına ya da başı yükseltilerek ayakları kıbleye gelecek şekilde sırt üstü olarak yatırılmaktadır. Bu kişinin yanında bulunanlar kelime-i şehadet getirerek ölümü yaklaşan kişiye telkinde bulunmaktadırlar. Fakat kelime-i şehadet getirmesi için kişinin zorlanması doğru kabul edilmemektedir.94 Ölüm anındaki kişinin hararetini almak için su verilmesi uygun görülmektedir.95

Ölümü beklenen kişi son nefesini verdikten sonra göz kapakları ve ağzı kapatılarak çenesi bağlanmaktadır. Elbiseleri çıkarılmakta ve beden tamamen kapanacak şekilde örtülmektedir. Ceset ayakları kıbleye doğru uzatılarak sırt üstü

91 Güre, 140-141.

92 Hz. Adem’in oğlu Kabil, kardeşini öldürdükten sonra cesedi ne yapamayacağını bilemez ve tam bu sırada Allah ona bir karga gönderir. Karganın, ölü bir kargayı nasıl toprağın altına gömdüğünü gören Kabil de kardeşinin bedenini aynı yolla toprağa gömerek ilk defin işlemini gerçekleştirir. (Maide 5/27-31)

93 Mustafa Uzunpostalcı, “Defin”, DİA, TDV Yayınları, c. 9, İstanbul 1994, 86.

94 Mehmet Şener, “İslam’da Cenaze”, DİA, TDV Yayınları, c. 7, İstanbul 1993, 354.

95 Lütfi Şentürk - Seyfettin Yazıcı, DİB İslam İlmihali, DİB Yayınları, Ankara 2015, 229.

(32)

22 yatırılmakta ve cesedin elleri iki yanına uzatılmaktadır. Ölünün karnının şişmemesi için karnına bıçak ya da makas gibi demir bir malzeme koyulmaktadır.96 Cesedin bulunduğu odada güzel kokular bulundurulması ve tütsülenmesi uygun görülmektedir.97

Ölümden sonra ilk hazırlıkların tamamlanmasının ardından defin işlemine geçilmesi gerekmektedir. İslam’da cesedin defin için uzun süre bekletilmesi uygun görülmemektedir. Ölümün duyurulması ve cenazeye katılacakların toplanabileceği bir bekleme süresi yeterli kabul edilmektedir.98

İlk hazırlıkları tamamlanan ceset yıkanması ve kefenlenmesi için akrabaları ya da ehil kişiler tarafından kapalı bir yere götürülmektedir. Ölen kişinin hemcinsleri bu işlemleri gerçekleştirmektedir. Ceset avret yerleri kapalı olacak şekilde yüksek bir yere koyulmaktadır.99 İlk olarak ağız ve burnuna su verilmeden abdest aldırılmakta ve bunun ardından beden sabunlu ılık su ile yıkanmaktadır.100 Ölü yıkandıktan sonra kurulanarak secde yerlerine ve kefene güzel kokular sürülmektedir. Erkekler için üç, kadınlar için beş parçadan oluşan yakasız, dikişsiz düz beyaz renkli bezler kullanılarak kefenlenen ve tabuta yerleştirilen ceset, cenaze namazının kılınması için hazır kabul edilmektedir.101 Cenaze namazı, geride kalanların ölen kişinin günah ve kusurlarını affı için yapılan son bir dua olarak kabul edilmektedir.102 Tabut, cemaatin önüne yani kıble yönünde

96 Şentürk - Yazıcı, 229.

97 Şener, 354.

98 Fikret Karaman, “Cenaze Defni ve Kabir Ziyareti Üzerine Bir İnceleme”, Diyanet İlmi Dergisi, c. 35, s. 2, 1999, 22-23.

99 Şener, 355.

100 Şentürk - Yazıcı, 229; Şener, 355.

101 Mehmet Keskin, “Kefen”, DİA, TDV Yayınları, c. 25, Ankara 2002, 184-185.

102 Şentürk - Yazıcı, 231.

(33)

23 musallaya konulmaktadır.103 Cenaze namazı bir imamın önderliğinde, ölen kişi için niyet edilerek kılınmaktadır.104

Cenaze namazı kılındıktan sonra tabutun dört yanından tutularak ceset mezarlığa götürülmektedir. Cenazenin arkasından gelen cemaatin yüksek sesle zikir getirmesi, Kur’an okuması kabul edilmemekte; sessiz bir şekilde yürümeleri ve ölümü düşünmeleri, kalben zikretmeleri tavsiye edilmektedir.105 Mezarlığa geldikten sonra ceset kabre yerleştirilinceye kadar cemaatin ayakta durmasının sünnet olduğuna inanılmaktadır. Kabrin, cesedin yırtıcı hayvanlar tarafından kazılıp çıkarılamayacak kadar derin olması gerekmektedir. Açılan kabrin alt kısmında kıble yönünde ölünün konulabileceği bir lahit oluşturulmaktadır.106 Ölü bu lahit içerisine tabutsuz olarak ve yüzü kıbleye gelecek şekilde yerleştirilmektedir. Ölünün üzerine toprak gelmemesi amacıyla lahit kısmı tahtalarla kapatıldıktan sonra mezar toprakla doldurulmaktadır.107 Cesedin eşyasıyla gömülmesi ve cesedin çürüyüp toprağa karışmasına engel olduğu için zaruri olmadıkça tabutla defnedilmesi uygun görülmemektedir. Cesedin defnedilmesinden sonra mezarın yerinin belirlenmesi için baş ve ayakucuna taş koyulması uygun görülmektedir.108

Cenazenin defnedilmesinden sonra mümkünse aileye hemen taziyede bulunmak uygun görülmektedir. Akraba ve yakınların cenaze evine yemek götürmesi dinen onaylanmaktadır.109 Taziyenin üç gün içerisinde yapılması ve tekrar edilmemesi gerekmektedir. Çünkü bu durum geride kalanlarının üzüntüsünün yenilenmesine neden

103 DİB İlmihali, DİB Yayınları, c. 1, Ankara 2006, 360; Şentürk-Yazıcı, 232.

104 Şentürk - Yazıcı, 233.

105 Şentürk - Yazıcı, 236; Uzunpostalcı, 86.

106 Karaman, 27.

107 DİB İlmihali, 367.

108 Uzunpostalcı, 86.

109 Şener, 357.

(34)

24 olmaktadır.110 İslam dininde diğer dinlerde olduğu gibi bir yas süresi bulunmamaktadır.

Ölümün hayatın bir gerçeği olduğu ve geride kalanların bu durumu kabullenerek yaşamaya devam etmeleri gerekmektedir.

İslam’da insanın doğası gereği ölen kişinin arkasından ağlamak ve üzülmek olağan kabul edilmektedir. Fakat kişinin kendisine zarar verecek derecede ileriye gitmesi, sesini yükseltmesi ve çirkin şeyler söylemesi uygun görülmemektedir. Bu davranışlar cahiliye adetleri olarak görülmekte ve yapılmalarının ölen kişiye azap vereceği hadislerle bildirilmektedir.111 Ölen kişilerin arkasından Kur’an okumak, onlar için dua etmek, kabir ziyareti yapmak dinen uygun görülmektedir.

4. Zerdüştlükte Cenaze Ritüeli

Zerdüştlükte bir kişinin öleceği büyük ölçüde hissedilince son görevlerin yerine getirilmesi için bir rahip çağrılmaktadır. Bu sırada öldükten sonra giydirilecek olan kıyafet ya da kefen yıkanarak hazır hale getirilmektedir. Rahip geldiği zaman ölümü beklenen kişinin bilinci açıksa rahip kişinin yakınları ile birlikte ona bir tövbe yaptırmaktadır.112 Kişi bu tövbeye katılamayacak durumda ise ya da rahibin gecikmesi halinde aile bireyleri Aşem Vohu113 duasını okuyarak kişiyi rahatlatmaktadır.114

110 Şentürk - Yazıcı, 238.

111 Karaman, 27.

112 Jivanji Jamshedji Modi, The Religious Ceremonies and Customs Of The Parsees, Book- Sellers Publishers, Bombay 2011, 43.

113 “Kutsallık (Aşa) bütün iyiliklerin en iyisidir: o ayrıca mutluluktur. Ne mutlu mükemmel kutsallık ile birlikte mübarek kişiye!” (Detaylı bilgi için bkz. Nevfel Akyar, “Zerdüştilikte Ahiret İnancı ve Cenaze Törenleri”, Uludağ Üniversitesi SBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa 2018, 109).

114 Akyar, 109.

Referanslar

Benzer Belgeler

elindeki taş son derece değersiz bir taş diye yeniler kuyumcu ve sonunda çocuk tam çıkacakken kadın omuzuna tutar o taşı ben satın almak istiyorum der ve en değerli

Bu tezin amacı, Leibniz ve Berkeley‟nin, algı ve kalkülüs meselelerini ele alıĢ biçimlerinde ortaya çıkan birtakım paralelliklere dikkat çekmektir. Bu amaçla, öncelikle

Physical Layer: WATA does not specify the wireless physical layer (air interface) to be used to transport the data.. Hence, it is possible to use any type of wireless physical layer

Şekil 3.1 Taguchi kalite kontrol sistemi. Tibial komponent için tasarım parametreleri. Ansys mühendislik gerilmeleri analizi montaj tasarımı [62]... Polietilen insert

Tablo Tde de gi\rlildiigii gibi IiI' oram arttlk<;a borulardaki su kaybulda azalma olmaktadlL $ekil 2'de IiI' oranlanna bagh olarak beton borularda meydana gelen su

 - İnsanlar arasındaki toplumsal ilişkilerin yapısını, grup olarak insan davranışlarını inceleyen bilim dalıdır.  - Toplumun içinde yaşayan

Sporları hava yolu ile yayılır.Enfeksiyon hasat öncesi, hasat sırasında veya sonrasında olabilir.. Birincil

Eğer eğrilik tensörü R, sıradaki (3.3.1) eşitliğini sağlıyorsa hemen hemen kosimplektik bir manifolda genelleştirilmiş tekrarlayan manifold denir.. Böylece ispat