• Sonuç bulunamadı

B. Hinduizm’de Cenaze Töreni (Antyeşti Samskara)

4. Çocukların ve Sannyasinlerin Cenaze Törenleri

Hinduizm’de cenazelerin ortadan kaldırılmasında farklı yöntemler bulunuyor olsa da en çok tercih edilen ritüel cenazenin yakılarak yok edilmesidir. Fakat cesedin yakılmasına gerek duyulmayan bazı özel durumlar da bulunmaktadır. Kutsal kabul edilen sannyasinler224, cüzzamlı veya suçiçeği olan hastalar ve çocukların cenazeleri ortadan kaldırılırken yakılma uygulaması yerine genellikle geleneksel yöntem olan gömme uygulaması tercih edilmektedir.225

Hinduların ölülerini yakarken amaçladıkları şey, ölen kişinin ruhunu arındırmak ve saflaştırmaktır. Bu sayede ölen kişinin bir sonraki bedenine geçişinin kolay ve hızlı olacağına inanılmaktadır. Dünyada yetişkinliğe ulaşmış ve yaptıkları nedeniyle bir karmaya sahip olan bireyler için ölümün ardından ruhun saflaştırılması amacıyla yapılan yakma töreni, Hinduizm’de saf ve günahsız kabul edilen çocukların ve dünya hayatını terk ederek kendilerini Tanrı’ya adamış olan sannyasinlerin ölümü ardından uygulanmasına ihtiyaç duyulmayan bir tören olarak kabul edilmektedir. Çünkü

222 Paṇḍit U.Ve Sri Rama Ramanuja Acharya, Shraddha Prayoga Pustaka, Simha Publications, byy 2014, 3.

223 Chaitanya, 40.

224 Sannyasin, Tanrı’ya ulaşabilmek maksadıyla dünya hayatını terk ederek münzevi bir hayat yaşayan kimseler için kullanılmaktadır (Detaylı bilgi için bkz. Yitik, “Hinduizm”, Dinler Tarihi El Kitabı, 329).

225 Sivaloganathan, 27.

47 Hindulara göre, insani hırslarının peşine düşmemiş olan çocuklar ve kendilerini Tanrı’ya adamış olan sannyasinlerin ateşin temizleyiciliğine ihtiyaçları yoktur. Bu nedenle ölen çocukların ve sannyasinlerin cenazeleri gömülerek veya suya bırakılarak ortadan kaldırılmaktadır.226

Hindular hangi yaştaki çocukların gömüleceği ile ilgili farklı değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Genellikle iki yaşın altındaki227 çocukların gömüleceği ifadesi yaygın olmakla birlikte öğrencilik dönemine228 geçiş yapmamış olan bütün çocukların gömülmesi uygun görülmektedir.229 Çocukların ölümleri ardından ritüel kirlilik süresi üç gün olarak kabul edilmektedir.230

Günümüzde çocuk cenazelerinin gömülmesinin yanı sıra cenazenin ayağına taş bağlayarak bir nehre bırakılması da yaygın olarak uygulanmaktadır.231 Cenaze törenlerinin zahmetli ve pahalı olması da bu durumun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hinduizm’de cenaze törenlerinin hem maddi hem de manevi olarak geride kalanları zorlayan bir süreç olduğu görülmektedir. Geride kalanların cenaze işlemleri için yeterli imkanlara sahip olmaması durumunda ya da sahipsiz cenazelerin ortadan kaldırılmasında tıpkı çocukların cesedinin yok edilmesinde yapıldığı gibi ölen kişinin

226 Kutlutürk, “Cenaze Törenleri”, 189; James B. Robinson, Religions of The Worl Hinduism, Chelse House Publishers, Amerika 2004, 88.

227 Chaitanya, 34.

228 Hinduizm’de ideal hayatın dört evresinin olduğu kabul edilir. Bu dönemler sırasıyla;

öğrencilik dönemi (genellikle 10-25 yaş arası), evlilik ve yetişkinlik dönemi, inziva ve riyazet hayatı dönemi, dini dilencilik dönemidir. Bu üç evre hayatın doğal akış içerisinde kendiliğinden gerçekleşmektedir. Son aşama olarak kabul edilen dini dilencilik dönemi, kişinin kendi isteğine bırakılmakta ve genellikle uygulanmamaktadır (Detaylı bilgi için bkz. Yitik, “Hinduizm”, Dinler Tarihi El Kitabı, 329).

229 Kutlutürk,“Cenaze Törenleri”, 190.

230 https://www.britannica.com/science/death/Hinduism, (09.12.2019)

231 Kutlutürk,“Cenaze Törenleri”, 190.

48 nehre atılması yaygın olarak tercih edilen bir imha yöntemi olarak kabul edilmektedir.232

Tıpkı çocuklarda olduğu gibi sannyasinlerin cenazelerinin ortadan kaldırılmasında da gömülme uygulaması tercih edilmektedir. Sannyasinler, aile ve sosyal hayattan bütün bağlarını kopararak kendilerini din yoluna adayan; ruhsal kurtuluşun peşinde olan kişiler olarak tanımlanmaktadır.233 Bu kişilerin manevi bilgi sayesinde temizlenmiş oldukları için yeniden bedenlenmeyeceklerine inanılmaktadır.234 Ruh yeni bir bedene geçmeyeceğinden dolayı cenazelerin yakılarak ortadan kaldırılmasına gerek duyulmamaktadır.

Cenazenin ortadan kaldırılmasında yakılmanın gerekli olmadığı, bunun yerine gömülme işleminin uygulandığı sannyasinlerin cesedi, derin bir çukura meditasyon pozisyonunda oturur şekilde yerleştirilerek, etrafı çenesine kadar tuzla doldurulmakta ve üzeri toprakla örtülmektedir.235 Toprak, zeminden daha yüksek olacak şekilde bombeli olarak kapatılmaktadır. Bu mezarlar bazen türbe olarak hac yeri haline gelebilmektedir.236 Sannyasinlerin cenazeleri anlatılan şekilde gömülebilmenin dışında, cenaze dualar eşliğinde ayağına bir taş bağlanarak kutsal bir nehre bırakılarak da ortadan kaldırılabilmektedir.237

232 Ondracka, “Antyestii”, Hinduism and Tribal Religions, 4.

233 Chaitanya, 57; Yitik, “Hinduizm”, Dinler Tarihi El Kitabı, 329.

234 Manevi bilgi sayesinde temizlenmiş olduğu kabul edilen kişilerin seçiminde Hinduların oldukça seçici olduğu bilinmektedir. Kurtuluş yollarından birini takip ettiğini iddia eden münzevilerin bazen Hindular tarafından kabul edilmediği durumlarla karşılaşılmıştır (Detaylı bilgi için bkz. Kutlutürk,“Cenaze Törenleri”, 190).

235 Jeff Hay, World Religions, Gale Cengage Press, Amerika 2007, 279; Jones - Ryan, “Funeral Rites”, Encyclopedia of Hinduism, 154.

236 Jones - Ryan, “Funeral Rites”, Encyclopedia of Hinduism, 154.

237 Bhaskarananda, 47-48.

49 C. Ritüel Kirlilik ve Yas Dönemi

Hinduizm’de cenazenin yakılmasının ve kemiklerin toplanmasının ardından eve gelen aile üyeleri yıkandıktan sonra ailenin evde sükûnet içinde ve sosyal olaylardan uzaklaşarak geçirmeleri gereken ritüel kirlilik ve yas dönemi başlamaktadır.238 Hindular yas dönemi boyunca yaptıkları ritüellerin ölümün kirliliğini ortadan kaldırdığına inanmaktadırlar.239 Bu nedenle yas süresinde yapılması gerekenleri özenle gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar. Ritüel kirlilik dönemi Brahmin kastında dokuz gün, Kşatriya kastında on iki gün, Vaisya kastında on beş gün, Sudra kastında bir ay sürmektedir. Yas süresi kastlara göre değişiklik gösteriyor olsa da kutsal metinlerde belirtilenlere uygun olarak Hindular tarafından kabul edilen yas süresi on iki gündür.240

Yas süresi boyunca ölünün yakınları bir arada bulunmakta ve bu süre boyunca akrabalar ve yakınları aileye yemek getirerek onlara destek olmaktadır.241 Yas sürecinde erkekler rahat kıyafetler giymekte; kadınlar ise kollar ve bacaklar kapalı olacak şekilde giyinmektedir. On iki gün süren yas döneminde aile üyeleri sıkı bir perhiz uygulamakta ve ruhlardan korunmak için yatakta uyumamaktadır.242 Ölen kişinin günahlarının yasçılar üzerine yüklendiğine inanıldığı için geride kalan aile üyelerinin kirli oldukları kabul edilmektedir. Bu nedenle ritüel kirlilik süresi sona erene kadar yasçılar kimseyle temas edemez, saç, sakal kesemezler ayrıca yasçıların dua etmeleri ve Vedalardan bölümler okumaları da yasak kabul edilmektedir.243

238 Samarth, 124.

239 Samarth, 129.

240 The Garuda Purana, İngilizce Çev. Ernest Wood - S.V. Subrahmanyam, Global Grey ebooks, 1911, 88, https://www.sacred-texts.com/hin/gpu/index.htm, (23.04.2021); Samarth, 19.

241 Samarth, 124.

242 Chaitanya, 19; Samarth, 130.

243 Firth, 214.

50 Yas döneminde; aile üyeleri festivallere, bayramlara, evlilik törenlerine katılmamakta ve tapınaklara gitmemektedirler.244 İş değiştirmek, taşınmak gibi hayatın akışını etkileyecek büyük kararlar vermekten de uzak durmaları gerektiğine inanılmaktadır.245 Ölünün atalar ülkesine olan yolculuğuna başlamadan önce aileyi izlediğine inanılması, yas süresi boyunca yapılmaması gereken uygulamaların nedenlerini anlaşılır kılmaktadır. Hindular, yas süresinde ailenin yaptıklarını gören ölünün, geride bıraktığı yakınlarının zevk içinde olmadıklarını anladığında atalar ülkesine olan yolculuğunun hız kazanacağına inanmaktadır.246

Yas dönemini en zor şekilde geçiren kişi baş yasçı olan en büyük oğuldur.

Hindular, baş yasçının yoğun ritüeller yapması gerektiğine inanmaktadır. Baş yasçı olarak kabul edilen en büyük oğul, ghee yağı ve şekerden oluşan bir karışımla günde yalnızca bir öğün yiyerek beslenebilmektedir. Yas süresi boyunca kötü ruhlardan korunmak için baş yasçının üzerinde bıçak ya da demir bir nesne taşıması gerektiğine inanılmaktadır. Ayrıca baş yasçı olan kişinin, yatakta yatmaması, bedenin kaygılarını bir kenara bırakmış olduğunun işareti olarak saçlarını tıraş etmemesi ve tırnaklarını kesmemesi gerektiği kabul edilmektedir.247

Yas süresinin sona ermesi için ölümden sonraki on ikinci günde en büyük oğul tarafından Sapindikarana (atalarla birleşme) töreni yapılmaktadır. Erkek evladın olmaması durumunda, ölen kişinin karısı, karısı yoksa erkek kardeşi, aile rahibi ya da yakın bir akraba bu ritüeli gerçekleştirebilmektedir.248 Bu tören ruhun diğer dünyaya

244 What is Hinduism?, 171.

245 “Hinduism”, http://www.econdolence.com/learn/articles/hindu-periods-of-mourning/, (22.11.2019)

246 Samarth, 129.

247 Samarth, 130.

248 The Garuda Purana, İngilizce Çev. Ernest Wood - S.V. Subrahmanyam, Global Grey ebooks, 1911, 74, https://www.sacred-texts.com/hin/gpu/index.htm, (23.04.2021)

51 geçişi ve ölen kişinin ruhunun atalar topluluğuna kabulü amacıyla düzenlenmektedir.

Sapindikarana ritüeli yapılana kadar ölen kişi preta249 olarak isimlendirilmekte ve bu ritüelinden sonra ruhun pitr250 olarak atalar alemine katıldığı kabul edilmektedir.251

Sapindikarana ritüelinden önce ev tamamen temizlenmekte ve eve Hindu rahip çağrılmaktadır. Bu törende ölen kişi adına ölümden sonraki her gün için bir pinda (pirinç topu) yapılmakta ve bu pindalara ek olarak on ikinci günde, baba, büyükbaba ve büyük büyükbabanın adına üç pinda daha yapılmaktadır. Sapindikarana ritüelliyle birlikte ruhun bedeni kabul edilen pinda, atalar adına yapılmış olan üç pinda topuyla birleştirilmekte ve böylece ölen kişinin diğer alemde atalarıyla birleştiği kabul edilmektedir.252 Elde edilen bu büyük pinda topuyla kargalar, inekler ve balıklar beslenmektedir.253

Sapindikarana töreninin sonlanmasıyla birlikte ruhun aileyi rahatsız etmek için ortalıkta dolaşmadığına ve atalar diyarına ulaştığına inanılmaktadır. Ruh tarafından aileye gelebilecek tehlikelerin ortadan kalktığına inanılan bu andan itibaren yas tutma ve ritüel kirlilik dönemi sona ermektedir.254

249 Preta; ölen kişinin fiziki dünya ile bağlantılarının devam ettiği süre boyunca içerisinde bulunduğu forma verilen addır. Yakma ve yas dönemi boyunca aile ile ölen kişinin iletişimde olduğu kabul edilmektedir. Yapılan törenlerle ölen kimsenin fiziki dünya ile bağlantılarının sona erdirildiği düşünülmektedir (Detaylı bilgi için bkz. Chaitanya, 16-17).

250 Pitr; atalar, yeniden doğmayı bekleyen ölenlerin ruhları anlamına gelmekte ve bu ruhların Yama’nın tebaasını oluşturduğuna inanılmaktadır. Pitrlerin yalnızca ruhları ve karmaları bulunmaktadır. Yama’nın huzurunda bulunan bu ruhların kaderi Yama tarafından belirlenmektedir (Detaylı bilgi için bkz. Devdutt Pattanaik, Mit ve Mitya, Çev. Çiğdem Erkal, Doğubatı Yayınları, Ankara 2016, 68).

251 Chaitanya, 21; Antyeshti Samskar Committee, 65.

252 Samarth, 131-132, 144.

253 Samarth, 144; What is Hinduism?, 171.

254 Samarth, 116-123. (Aynı kaynakta, ritüel kirliliğin yakın aile üyeleri için bir aydan bir yıla kadar devam edebildiği ifade edilmektedir. Çünkü ruhun yolculuk halindeyken de geride

52 Yas döneminden sonra ruha yardımcı olacak en önemli ritüelin Shraddha töreni olduğuna inanılmaktadır.255 Saygı ritüeli olarak kabul edilen Shraddha törenini, aile üyeleri ataları için her sene ortak bir yemek düzenleyerek yapmakla yükümlü olduklarını düşünmektedirler.256 Vedik zamanlara kadar uzanan Shraddha ritüelinin atalar diyarındaki yolculukta sembolik olarak ölünün ruhunu beslediğine ve ölüyü koruduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle Shraddha ritüellerinde yapılması gereken yiyecek sunularının her sene düzenli olarak yapılmasının Hinduların atalarına olan görevlerini yerine getirmeleri için gerekli kabul edilmektedir.

kalanların yaptıklarından etkilenebileceği ve tereddüt edebileceğine inanılması bu sürecin uzamasına neden olmaktadır. Farklı bir kaynakta da bu sürecin bir yıla kadar olabileceği bilgisi bulunmaktadır (Detaylı bilgi için bkz. Madhu Bazaz Wangu, World Religions Hinduism, Chelsea House Publisher, Çin 2006, 126-127).; What is Hinduism?, 171.

255 Hinduizm’in sözlü geleneğinde kutsal kabul edilen Mahabharata Destanın’da Shraddha töreninden bahsedilmektedir. Destanda anlatılana göre, savaşçı olan Karna ölüp cennete ulaştığında kendisine yapılan sunuların hep altın ve mücevherlerden oluşması dikkatini çeker.

Fakat Karna’nın beslenebilmesi için gerçek yemek sunularına ihtiyacı vardır. Kendisine yapılan sunularla ilgili Tanrı Indra’ya sorar ve Indra, Karna’nın dünyadayken Shraddha ritüelinde ataları için altın bağışladığını, fakat yemek sunusu yapmadığını söyler. Atalarından haberi olmadığı için bunu yapmadığını söyleyen Karna’ya on beş gün dünyaya giderek ataları için Shraddha ritüelinde yiyecek ve su bağışlamasına izin verilir. Bu on beş günlük zaman dilimi de Hinduizm’de Shraddha ritüelinin gerçekleştirildiği zaman olarak kabul edilmektedir (Detaylı bilgi için bkz. Samarth, 149-150; https://www.britannica.com/topic/shraddha, (05.11.2020).

256 Jones - Ryan, “Funeral Rites”, Encyclopedia of Hinduism, 154; Samarth, 116.

II. BÖLÜM

BUDİZM’DE ÖLÜM ANLAYIŞI VE CENAZE RİTÜELİ

Budizm, M.Ö. VI. yüzyılda Hindistan’ın kuzeybatısında ortaya çıkmıştır.

Siddhartha Gautama’nın öğretilerini merkeze alan bu din, bir yüce varlık ya da Tanrı inancıyla ilgilenmemiş, esas itibarıyla insanlara, acı ve ıstırabın kaynağı olan dünya hayatından kurtuluşun yolunu öğretmeyi amaç edinmiştir.257 Hareketin kurucusu olan ve “aydınlanmış, hakikatin bilgisine erişerek yeniden doğuştan kurtulmuş”258 anlamındaki Buda lakabıyla tanınan Siddhartha Gautama, insanlara bireysel olarak kurtuluşun yollarını öğretmiş ve bunun Tanrı tarafından değil, kişinin eylemleri neticesinde Nirvana’ya ulaşmakla gerçekleşeceğini belirtmiştir.

Buda, öğretilerinde bir cenaze kaldırma yöntemi telkin etmediği için, o dönem Hindistan’da egemen olan cenaze kaldırma şekilleri Budizm’de de uygulanmıştır.

Ancak süreç içerisinde Budizm’in Hindistan dışına çıkarak farklı ülkelerde yayılması esnasında o ülkelerin yerel din ve kültürleri de büyük oranda bu dine geçmiş ve böylece birbirinden oldukça farklı Budizm anlayışları yanında farklı cenaze uygulamaları oluşmuştur. Bu çeşitlilik sebebiyle bütün Budist gruplardaki farklı cenaze uygulamalarını tek tek ele almak hem kaynakların sınırlılığı hem de tezin sınırları açısından zorluk teşkil edeceği için Budizm’deki ölüm anlayışı ve cenaze ritüellerini, bu husustaki uygulamalarıyla dikkat çeken Tibet ve Japon Budizm’i ile sınırlamanın uygun olacağı kanaatindeyiz.

257 Mircea Eliade, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi, Çev. Ali Berktay, Kabalcı Yayınevi, c.

2, İstanbul 2003, 86; Kutlutürk, “Hint Dinleri”, Dünya Dinleri, 203; Ali İhsan Yitik, “Budizm”, Yaşayan Dünya Dinleri, Ed. Şinasi Gündüz, DİB Yayınları, Ankara 2007, 307.

258 Encylopedia of Buddhism, “Buddha, Life of The”, Ed. Robert E. Buswell, Macmillan Reference, Amerika 2004, 82.

54 A. Budizm’de Ölüm Anlayışı

Hint dinlerinin tamamında yer alan reenkarnasyon inancı Budizm’de de bulunmaktadır. Budistler için ölüm nihai bir son olarak kabul edilmemekte, aksine eskiyen ve yıpranan kıyafetlerin değiştirilmesine benzetilmektedir.259 Ölümden sonra giyilecek olan bu kıyafeti belirleyen şeyin ise kişinin dünya hayatında yapmış olduğu eylemler olduğuna inanılmaktadır. Bu sebeple Budizm’de insanın mevcut yaşamının geçmişte yapmış olduğu iradi eylemler sonucunda belirlendiğine, şu anki yaşamında yapıp ettiklerinin ise gelecekteki hayatını şekillendirdiğine inanılmaktadır. Budizm’de bu sebep-sonuç zincirine karma, karma sebebiyle aydınlığa ulaşana kadar yeniden bedenleşmeye ise samsara denilmektedir.260

Budizm’de kurtuluşun bireysel çabayla elde edileceği kabul edilmektedir. Söz konusu olan bireysel çaba kişinin, Buda’nın ortaya koymuş olduğu hakikatleri261 keşfederek sekiz dilimli yola uygun şekilde yaşamasıdır. Bu yollarla ulaşılacağına

259 Ahmet Güç - Aliya Sharafullina, “Tibet Budizmi’nde İnanç Esasları ve Ölüm Ötesi”, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, c. 9, Bursa 2016, 73.

260 Cemil Kutlutürk, “Budizm”, Dünya Dinleri, Ed. Şinasi Gündüz, Milel ve Nihal Yayınları, İstanbul 2019, 207. Budizm’de sabit bir cevher olarak ruh anlayışı olmaması sebebiyle yeniden bedenleşme konusunda bazı tartışmalar bulunmaktadır. Hinduizm’de ruh bir bedenden başka bir bedene geçiş yapıyorken; Budizm’de sabit bir ruhun olmaması reenkarne olan ruhun aynı ruh olmadığı anlamına gelmektedir. Bu nedenle Budizm’in tenasüh öğretisinde bir tutarsızlık ortaya çıkmaktadır. Budizm’de tenasüh yanan bir mumdan başka bir mumun yakılmasına benzetilmiş ve bunun genel nedensellik yasası ile olduğu söylenmiş olsa da bu konuda tartışmalar son bulmuş değildir (Detaylı bilgi için bkz. Ali İhsan Yitik, “Budizm”, Dinler Tarihi El Kitabı, Ed.

Baki Adam, Grafiker Yayınları, Ankara 2015, 366; Kutlutürk, “Budizm”, 208).

261 Buda’nın dört temel hakikatini idrak etmek kurtuluş yolunda atılan adımlardan biridir. Dört temel hakikati şöyle sıralayabiliriz; 1. Hayat acı ve ıstırap doludur. Bunlar dünyevi varoluşun temel özelliğidir. 2. Acı ve sıkıntıların nedeni arzulardır. 3. Acı ve sıkıntıları sona erdirmek, arzu ve isteklerden vazgeçmeye bağlıdır. Bunun yolu ise Nirvana’dır. 4. Arzu ve isteklerin üstesinden gelmek ve Nirvana’ya ulaşmak sekiz dilimli yolu izlemekle mümkündür (Detaylı bilgi için bkz. Abdurrahman Küçük – Günay Tümer – Alparslan Küçük, Dinler Tarihi, Berikan Yayınları, Ankara 2018, 224).

55 inanılan nihai kurtuluş Nirvana olarak isimlendirilmektedir. Nirvana, eşyanın hakiki mahiyetinin anlaşılmasını, arzu, hırs, nefret duygularının yok olmasıyla mutlak huzura ulaşmayı ifade etmektedir.262 Buradan da anlaşılacağı üzere Budizm’de insanların bu dünyada kurtuluşa ulaşmaları istenmektedir. İçinde bulunduğumuz varlık aleminde Nirvana’ya ulaşmış olanların tekrar bedenleşmeyeceğine inanılmaktadır. Nirvana’ya ulaşamamış olanların yeniden bedenleşeceği ve bu döngünün kişi Nirvana’ya ulaşana kadar devam edeceği kabul edilmektedir.263

B. Budizm’de Cenaze Ritüeli

Budizm’in kurucusu olan Buda, acı ve ıstırap olarak algıladığı dünya hayatından tamamen kurtulmaya yönelik bir öğreti ortaya koymuş ancak tecrübe edilemeyen ve mantıkla izah edilemeyen konularda sessiz kalmıştır.264 Bu konulardan biri ölüm ve ölüm sonrasında yapılması gereken uygulamalardır. Budizm’in metinleri ve tarihi verilerden yola çıkıldığında, Buda’nın ölümle ilgili sessiz kalmasının cenaze törenleriyle ilgili çeşitli bakış açılarının oluşmasına sebep olduğu görülmektedir.265

Buda’nın ölüm esnası ve sonrasına dair somut bir önerisi bulunmadığı için Budizm dinine mensup olanlar bu konularda içinde bulundukları kültürün gerektirdiği şekilde davranmaya devam etmişlerdir. Bu durum sonucunda Budizm’e inanan insanlar arasında farklı cenaze ritüelleri ortaya çıkmıştır.266

262 Yitik, “Budizm”, 366; Kutlutürk, “Budizm”, 208.

263 Kutlutürk, “Budizm”, 209.

264 Encylopedia of Buddhism, “Ancestors”, Ed. Robert E. Buswell, Macmillan Reference, Amerika 2004, 20.

265 Paul Williams - Patrice Ladwig, Buddhist Funeral Cultures, Cambridge University Press, New York 2012, 1.

266 Gregory Schopen, Deaths. Funerals and the Division of Property In a Monastic Code:

Buddhism In Practice, Ed. Donald S. Lopez, Princeton University Press, Amerika 2007, 214.

56 Tibet’te Budizm’in yayılması ve güçlenmesiyle yapılan törenlerde ve kutlamalarda hem kendi kültürlerine hem de Budizm’e uygun olacak uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Budizm, içinde bulunduğu toplumun kültürüyle kolayca harmanlanan bir din olması nedeniyle, Tibet’te de kendi kültürlerinin başrolde olduğu bir Budizm ortaya çıkarmıştır. Bu uygulamaların en önemlisini cenaze törenlerinde görülen farklılıklar oluşturmaktadır.

Japonya’daki Budizm ise Japon geleneksel inancı olan Şintoizm ve Budizm’in harmanlanması ile ortaya çıkan Japon Budizmi’dir.267 Japon Budizmi, Şintoizm’in bu dünyaya ait olan inanç ve uygulamalarını Budizm’in ölüm sonrasına ait inanç ve uygulamalarıyla bir araya getirmiştir. Japonların yüzde sekseni Şinto veya Hıristiyan törenlerle evlenirken; yüzde doksanı cenaze törenlerini Budist ayinlerle gerçekleştirmektedirler.268 Tarihi açıdan incelendiğinde de Budizm’in Japonya’da cenaze işlerinde büyük rol oynadığı görülmektedir. Zira Japonların yerel dini olan Şintoizm, ölüm sonrası ile ilgili bir inanç ortaya koymamakta, daha çok bu dünya ile ilgili uygulamalar hakkında bilgi vermektedir. Ölümden sonrası ile ilgili olarak Şintoizm’de yalnızca ruhun bir kamiye269 dönüştüğü inancı bulunmaktadır.270 Oysa Japonya’ya cenaze töreni anlayışını getiren Budizm’in, halk tarafından ilgi görmesinin temel nedeni cenaze törenlerinin uygulanmasında insanlara yol göstermiş olması ve

267 Hüsamettin Karataş, Erken Dönem Japon Budizmi, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, s. 2, Elazığ 2013, 53.

268 A Guide to Japanese Buddhism, Ed. Kodo Matsunami, Japan Buddhist Federation, Tokyo 2004, 24.

269 Kami, Şinto dininde, doğal dünyanın ilahi enerjisini veya yaşam gücünü ifade etmek için kullanılmakta ve bu çerçevede tanrıları, ruhları, ataları, doğa olayları ve doğaüstü güçleri ifade etmektedir. Evrende her şeyin bir kamisi olduğuna inanılmaktadır. Yağmurun kamisi, rüzgar kamisi, deniz kamisi, dağların kamisi vs. (Detaylı bilgi için bkz. Soul Of Japan, An Introduction To Shinto and Ise Jingu, Printed in Japan, Tokyo 2013, 14-15).

270 Kürşat Demirci, “Şintoizm”, DİA, TDV Yayınları, c. 39, İstanbul 2010, 178-179.

57 Japonlara ölümden sonra göklere ve saf topraklara doğma umudu vermesidir.271 Bu nedenle Şinto olanlar bile cenaze törenlerini Budizm’e uygun olarak gerçekleştirmektedir.272 Cenaze törenlerinin yapılması, dua okumaları ve ölen kişinin külleri ile ilgili yapılan her uygulama Japonya’da, Budizm’e uygun olarak

57 Japonlara ölümden sonra göklere ve saf topraklara doğma umudu vermesidir.271 Bu nedenle Şinto olanlar bile cenaze törenlerini Budizm’e uygun olarak gerçekleştirmektedir.272 Cenaze törenlerinin yapılması, dua okumaları ve ölen kişinin külleri ile ilgili yapılan her uygulama Japonya’da, Budizm’e uygun olarak