• Sonuç bulunamadı

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI TERÖRİZMİN DEĞİŞEN YÖNÜ VE EL KAİDE’NİN SOSYO-KÜLTÜREL YORUMU Yüksek Lisans Tezi Gökay HAVABULUT Ankara - 2007

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI TERÖRİZMİN DEĞİŞEN YÖNÜ VE EL KAİDE’NİN SOSYO-KÜLTÜREL YORUMU Yüksek Lisans Tezi Gökay HAVABULUT Ankara - 2007"

Copied!
170
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI

TERÖRİZMİN DEĞİŞEN YÖNÜ VE EL KAİDE’NİN SOSYO-KÜLTÜREL YORUMU

Yüksek Lisans Tezi

Gökay HAVABULUT

Ankara - 2007

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI

TERÖRİZMİN DEĞİŞEN YÖNÜ VE EL KAİDE’NİN SOSYO-KÜLTÜREL YORUMU

Yüksek Lisans Tezi

Gökay HAVABULUT

Tez danışmanı Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI

Ankara - 2007

(3)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SOSYAL ANTROPOLOJİ ANA BİLİM DALI

TERÖRİZMİN DEĞİŞEN YÖNÜ VE EL KAİDE’NİN SOSYO-KÜLTÜREL YORUMU

Yüksek Lisans Tezi

Tez danışmanı

Prof. Dr. Kurtuluş KAYALI

Tez Jürisi Üyeleri:

Adı Soyadı: İmza:

………. ……….

………. ……….

………. ……….

………. ……….

………. ……….

Tez Sınav Tarihi: …/…/2007

(4)

İ Ç İ N D E K İ L E R

KISALTMALAR ... III

ÖNSÖZ ... 1

GİRİŞ ... 3

I. BÖLÜM TERÖR VE TERÖRİZM KAVRAMI ... 8

1. Tanım Sorunu ... 8

2. Terörizmin Tanımı ... 9

3. Terörizmin Amacı ... 12

4. Terörizmin Unsurları ... 13

4.1. İdeoloji Unsuru ... 13

4.2. Örgüt Unsuru ... 15

4.3. Eylem (Şiddet) Unsuru ... 16

5. Terör Türleri ... 17

5.1. Amaçlarına Göre Terör Türleri ... 19

5.1.1. Devlet Terörü ... 19

5.1.2. Devlete ve Siyasal Sisteme Karşı Terör ... 20

5.1.2.1. Sol (Devrimci – Yıkıcı) Terör ... 20

5.1.2.2. Ayrılıkçı (Bölücü) Terör ... 22

5.1.2.3. Sağ (Dini Motifli) Terör ... 23

5.2. Uygulama Alanına Göre Terör Türleri ... 24

5.2.1. İç ( Yerli ) Terör ... 24

5.2.2. Uluslararası Terör ... 25

6. Terörizmin Tarihi Süreci ... 26

6.1. Başlangıç Dönemi ... 26

6.2. Fransız İhtilali ve Terör Kavramının Ortaya Çıkışı ... 27

6.3. 19. yy’da Terörizm Kavramının Gelişmesi ... 28

6.4. 20. Yüzyılda Yaygınlaşarak Gelişmesi ... 29

6.5. 11 Eylül Saldırıları ve Terörizmin Küreselleşmesi ... 32

II. BÖLÜM ULUSLARARASI TERÖR ... 33

1. Uluslararası Terör Kavramı ... 33

2. Devlet Destekli Terör ... 34

3. Uluslararası Terörün Kaynakları ... 36

4. 11 Eylül Saldırıları İle ABD Politikalarının Etkisi ... 37

5. Uluslararası Terörün Önlenmesine Yönelik Hukuki Çalışmalar ... 40

6. Sonuç ... 42

III. BÖLÜM TÜRKİYE’DE TERÖR ... 44

1. Türkiye’de Terörün Tarihsel Gelişimi ... 44

1.1. İdeolojik Terör Dalgası (1980 öncesi terör) ... 1.1.1. 1920-1960 Yılları Arası ... 1.1.2. 1960-1980 Yılları Arası ... 45 46 47 1.2. Ermeni (ASALA) Terörü ... 49

1.3. Etnik/Bölücü Terör Dalgası (1980 sonrası terör) ... 51

1.4. Din (İnanç) Temelli Terör Dalgası (1990 sonrası terör) ... 53

(5)

2. Türkiye’de Terörün Kaynakları-Sebepleri ... 57

2.1. Ekonomik Nedenler ... 2.2. Siyasal ve Yönetime İlişkin Nedenler ... 2.3. Sosyo-Kültürel Nedenler ... 2.4. Eğitim Sisteminden Kaynaklanan Nedenler ... 2.5. Psikolojik Nedenler ... 59 61 62 65 68 3. Sonuç ... 70

IV. BÖLÜM DİN ve DİNİ MOTİFLİ TERÖR ... 73

1. Dinin Tanımı ... 73

2. Dinsel Şiddet ... 78

3. Dini Radikalizm – Fundamentalizm ... 80

4. İslam Dininin İdeolojik Yorumu ... 84

5. Dini Motifli Terör Kavramı ... 87

5. 1. “İslami Terör” Kavramı Çerçevesindeki Tartışma ... 5. 2. İslam Dışındaki Dinlerde Terör Eğilimli Hareketler ... 88 92 6. Sonuç ... 97

V. BÖLÜM EL KAİDE TERÖRÜ ... 100

1. El Kaide Kavramı ...

2. Usame Bin LADEN ...

3. El Kaide’nin Dini Referansları ...

100 101 106 3.1. Abdullah Azzam ve Etkisi ...

3.2. Selefilik-Vehhabilik ve İbni Teymiye Etkisi ...

4. El Kaide’nin Yapılanması - Unsurları ...

4. 1. Merkez (Çekirdek) El Kaide...

4. 2. Yerel İslami Gruplar ...

4. 3. El Kaide İdeolojisinden Etkilenen Gruplar ...

5. El Kaide’nin Amacı, Stratejisi ve Eylemleri ...

6. El Kaide’nin Türkiye Uzantıları...

6. 1. 15-20 Kasım 2003 İstanbul Eylemleri ...

6. 2. Mason Locası Eylemi ...

6. 3. Louai Sakka’nın Eylem Girişimi ve Yakalanması ...

6. 4. Türk Halkının El Kaide’ye Bakışı ...

106 108 110 112 112 113 114 116 116 119 120 121 7. El Kaide’nin Ortaya Çıkmasındaki Faktörler ...

7. 1. ABD Politikalarının Etkisi ...

7. 2. İsrail Devletinin Kuruluşu ve Filistin’in Durumu ...

7. 3. Müslümanların Yaşadığı Topraklardaki Çatışmalar ...

7. 4. “İslamofobia” ve Müslümanlara Yönelik Uygulamalar ...

8. Sonuç ...

122 124 127 130 133 136 VI. BÖLÜM

SONUÇ ...

KAYNAKÇA ...

ÖZET .....

ABSTRACT ...

140 147 161 163

(6)

KISALTMALAR

A.g.e. : adı geçen eser AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

ASALA : Ermenistan’ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu Bkz. : Bakınız

BM : Birleşmiş Milletler

C. : Cilt

Çev. : Çeviren

DHKP-C : Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi EGM : Emniyet Genel Müdürlüğü.

ETA : İspanya Bask Bölgesi Kurtuluş Ordusu FIS : İslamî Selamet Cephesi

FKF : Fikir Klüpleri Federasyonu

İBDA/C : İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi İCCB : İslami Cemiyet ve Cemaatler Birliği İHÖ : İslami Hareket Örgütü

IRA : Kuzey İrlanda Kurtuluş Ordusu.

Md. : Madde

MLKP : Marksist Leninist Komünist Parti

No. : Numara

PKK : Kürdistan İşçi Partisi

s. : Sayfa

S. : Sayı

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği TDK : Türk Dil Kurumu

TKP/ML : Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist TİKKO : Türkiye İşçi - Köylü Komünist Ordusu.

TKP : Türkiye Komünist Partisi

USAK : Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu Yay. : Yayınları-Yayınevi

(7)

ÖNSÖZ

Terör ve şiddet; tarihin en eski dönemlerinden itibaren sorunlara çözüm olacağı zannedilerek çokça başvurulan iki yöntem olarak karşımıza çıkmıştır. Ancak terör uygulayanlar; siyasi, kültürel, ekonomik, sosyolojik, ideolojik ve dinsel dayanaklar altında bu faaliyetlerini meşrulaştırılmak istemişlerdir.

Bu noktada, dinler; tarihin ilk zamanlarından küreselleşmenin hemen hemen herkesi etkilediği günümüze kadar hep istismar edilerek bir meşruiyet aracı olarak kullanılmıştır.

Terörizm için gereken en önemli silah, tam bir inanç ile hedefe kilitlenme duygusudur. Bu silahın farkında olan kötü niyetli kişiler de, dinleri yada inançları bir motivasyon aracı olarak kullanarak veya bazı dinlerdeki kutsal sayılan kavramları kendi çıkarlarına göre yorumlayarak amaçlarına ulaşmaya çalışmışlardır.

Gelişen teknoloji ile birlikte terör de gelişmekte ve globalleşmektedir, böylece teröre karşı yapılacak mücadele her geçen gün zorlaşmaktadır. İnsanlar artık belirli olmayan, ne zaman ve nerede ortaya çıkacağı öngörülemeyen terör eylemleri ile karşı karşıyalar.

Bu noktada özellikle 11 Eylül 2001’de ABD düzenlenen saldırılar sonrasında, dünya genelinde en çok tartışılan konuların başında; ‘islami terörizm’ ve El Kaide merkezli terör gelmektedir. El Kaide’nin terör uygulamasının yanında, dini argümanların istismarı temelinde şekillenmesi konunun önemini daha da arttırmaktadır.

Günümüz itibariyle yayılmaya devam eden, hatta dinler ve kültürler arasındaki ön yargıları körükleyen bu sorunun, kalıcı yöntemlerle çözüme kavuşturulması, temelinde bulunan sosyo-kültürel etkenlerin doğru bir şekilde belirlenmesiyle mümkün olabilecektir.

Bu araştırma ile de; uluslararası terör sorunu ve özellikle çözüm yöntemlerine katkı sağlayacak doğru tespitlere ulaşabilmek amacıyla, El Kaide merkezli terörün sosyal nedenlerinin ortaya konulmasına çalışılmıştır.

(8)

Araştırmanın hazırlanmasında karşılaşılan en büyük sınırlılık olarak, konu ile ilgili ‘gizlilik’ kaydı bulunan resmi belge ve verilerden yararlanamamış olunması gösterilebilir. Ancak, literatür taraması sonucu bulunan yerli ve yabancı çok sayıda kaynaktan elde edilen veriler değerlendirilerek bir sonuca ulaşılmıştır.

Çok gündemde olan ve neredeyse dünyanın her ülkesini ilgilendirir hale gelen El Kaide terörünü tam ve eksiksiz olarak ortaya koymak pek de mümkün değildir.

Fakat araştırmamızın bu haliyle de okuyuculara faydalı olacağı düşünülmektedir.

Bu noktada, araştırmanın hazırlanmasında başından beri teşvik edici katkıları olan, akademik titizliği ile projemi okuyup gerekli düzeltmeleri yapan ve değerli fikirleriyle yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Kurutuluş KAYALI’ya şükranlarımı sunuyorum.

Ayrıca, yüksek lisans eğitimim süresince kendilerinden çok istifade ettiğim hocalarım Prof. Dr. Zafer İLBARS ve Servet USLAN’a katkılarından dolayı teşekkürü bir borç bilirim.

(9)

GİRİŞ

Ülkemizin terörün her türüne maruz kaldığı ve bu konuda acı da olsa tecrübeler yaşadığı bilinen bir gerçektir. Ancak terör tehlikesinin bütün dünya tarafından anlaşılması, özellikle 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de gerçekleştirilen saldırılar ile olmuştur.

Terör içeren hareketlere tarihin çok eski dönemlerinde bile rastlamak mümkündür. 2000’li yıllara gelindiğinde ise, terörizmde yeni bir aşamaya ulaşmıştır.

El Kaide tarafından 11 Eylül 2001 günü ABD’de gerçekleştirilen saldırılar ile El Kaide merkezli olarak uluslararası terör ve “islami terör” konularının yoğun biçimde tartışılmasına başlanılmıştır.

Hiçbir dinin özünde terör olmasa da, farklı dinlere mensup kişilerce, din kullanılarak terörizm uygulanmıştır. Müslümanlar içerisinde de, İslam dininin değerlerini, eylemlerini meşrulaştırmak amacıyla kullananların bulunduğu bir gerçektir. Ancak günümüzde anlaşıldığı gibi, bu tür terör sadece Müslümanlarca değil farklı dinlerin mensuplarınca da uygulanmış/uygulanmaktadır. Bu noktada bütün dinlerle olduğu gibi İslamiyet ile terörizmi ilişkilendirmenin uygun olmadığı düşünülmektedir.

Hatta bu yanlışlığın devam ettirilmesinin El Kaide vb. radikal grupların çıkarına olduğu, dinler ve kültürler arası ön yargıları körüklediğini belirtmekte yarar vardır.

Bu doğrultuda, “islami terörizm” yerine, İslam dininin eylemlere meşruiyet aracı olarak kullanılmasını vurgulayan “dini motifli terör” kavramının uygun olduğu düşünülmektedir.

Gündemdeki bu tartışmaların, El Kaide hakkında çok fazla yanlış bilgi ve değerlendirmeye dayandığı görülmüştür. Bu kapsamda en dikkat çeken nokta ise, El Kaide’nin ortaya çıkmasında ya da insanların bu örgüt adına şiddet eylemlerine girmelerinin temelinde, İslam dininin değerlerinin bulunduğu yönündeki yanlış kanaatin yaygınlaşmaya başladığıdır.

(10)

Geçmişte terör örgütleri tarafından hayal edilemeyecek şeyleri yaparak, uluslararası alanında bir çok karmaşaya sebep olan El Kaide şiddet eylemlerini meşrulaştırmak amacıyla İslam dinini kullanmaktadır.

Ayrıca El Kaide’nin kökeninde, dinsel gerekçelerden ziyade bazı güncel soyso- kültürel faktörlerin etkili olduğu düşünülmekte olup, bu husus araştırmamız içerisinde irdelenmeye çalışılmıştır.

Araştırmamızda; öncelikle terör konusu üzerinde durulmuştur. Terör kavramının genel tanım ve unsurları, uluslararası terör ve Türkiye’de hakkında bilgi verilmiştir. Akabinde El Kaide örneğinin incelemesi amacıyla din kavramı irdelemiştir. Devamında terörizm ve din arasındaki ilişkiye ışık tutulmuştur. Son olarak da El Kaide hakkında ayrıntılı bilgi ve tespitlere yer verilerek, El Kaide’nin ortaya çıkmasındaki etkenler üzerinde durulmuştur.

Bu noktada, son yıllarda çok gündemde olan uluslararası terörün yen boyutu El Kaide ile ilgili yaptığımız bu araştırmamızın gelecekte yapılacak çalışmalara fayda sağlaması en büyük dileğimizdir.

Altı ana bölümden oluşan araştırmamızın birinci bölümünde;

“Terör ve Terörizm Kavramı” başlığı altında terörizmin tanım sorunundan başlayarak, terörün tanımı, amacı, türleri, unsurları ve tarihi sürecine değinilmiştir.

Bu kapsamda öncelikle terörizmin tanım sorunu üzerinde durulmuş, bunun temel nedeninin her devletin kendi çıkarlarına göre bir tanım yapmasından kaynakladığı, bu hususun da terörizm ile mücadeledeki en önemli sorunlardan biri olduğu belirtilmiştir. Akabinde bir hareketin terör olarak nitelendirilebilmesi için gerekli olan ideoloji, örgüt ve eylem (şiddet) şeklindeki üç unsur anlatılmıştır.

Terörün tanımında olduğu gibi, bir çok tasnife tabi tutulduğuna değindikten sonra, belli başlı terör sınıflandırmalarına yer verilmiştir. Bu noktada konumuz olan El Kaide ile iniltili olan "Devlet Terörü ile Devlete ve Siyasal Sisteme Karşı Terör"

ve "İç (Yerli) ve Uluslararası Terör" türleri hakkında bilgi aktarılmıştır.

Bu bölümün sonunda, terörizmin tarihi süreci; Başlangıç Dönemi, Fransız İhtilali ve Terör Kavramının Ortaya Çıkışı, 19. yy’da Terörizm Kavramının

(11)

Gelişmesi, 20. Yüzyılda Yaygınlaşarak Gelişmesi, 11 Eylül Saldırıları ve Terörizmin Küreselleşmesi şeklinde (5) ana evreye ayrılarak ele alınmıştır. Bu noktada, El Kaide tarafından geçekleştirilen 11 Eylül eylemleri ile yerel bir anlam taşıyan terörizmin, küresel bir hale geldiği vurgulanmıştır.

‘Uluslararası Terör’ başlığını taşıyan ikinci bölümde;

Uluslararası terör kavramının tanımı ve içeriği, bu tür terörün kaynakları ve 11 Eylül saldırıları ile ABD politikalarının etkisi üzerinde durulmuştur.

Bu bölümde öncelikle uluslararası terörün tanımına değinilmiş, burada da terörün tanımlanmasında bulunan zorluğun aynısının geçerli olduğu belirtilmiştir.

Akabinde uluslararası terörün devlet destekli terör ile birlikte değerlendirilmesi nedeniyle, bu tür terör üzerinde durulmuştur.

Uluslararası terörün kaynaklarına da yer verilmiş, bu konuda küreselleşmenin ve ABD’nin yanlış politikalarının etkili olduğu ifade edilmiştir. Bu itibarla özellikle 11 Eylül eylemleri ve bu saldırılar sonrasında ABD’nin Afganistan ve Irak’a yönelik müdahalelerinin yanlışlığına değinilmiştir.

Bölümün sonunda, uluslararası terörün önlenmesine yönelik hukuki çalışmalar aktarılmıştır.

“Türkiye’de Terör” başlığını verdiğimiz üçüncü bölümde;

Genel olarak Türkiye’de terörün tarihsel gelişimi ve terörün kaynakları aktarılmaya çalışılmıştır.

Bu doğrultuda, ülkemizdeki terör tarihinin; Cumhuriyet’in ilanından itibaren, ideolojik terör (1980 öncesi terör), Ermeni (ASALA) terörü, etnik/bölücü terör (1980 sonrası terör), din (inanç) temelli terör (1990 sonrası terör) ve El Kaide bağlantılı uluslararası terör (11 Eylül 2001 sonrası) şeklindeki beş terör dalgasından oluştuğu belirtilerek, konu bu başlıklar altında incelenmiştir.

Akabinde Türkiye’de terörizmin iç kaynakları üzerinde durulmuş, bunlar da;

ekonomik, siyasal ve yönetime ilişkin, sosyo-kültürel, eğitim sisteminden kaynaklanan ve psikolojik olmak üzere (5) ana başlık altında sınıflandırılarak ele alınmıştır.

(12)

“Din ve Dini Motifli Terör” başlığı taşıyan dördüncü bölümde;

Çalışmanın merkezine oturan El Kaide örgütünün temelini oluşturduğu söylenen din ve dini motifli terör kavramları üzerinde durulmuş, diğer dinlerdeki terör eğilimli hareketlere de değinilerek “islami terör” kavramı üzerindeki tartışma incelenmiştir.

Bu doğrultuda, ilk olarak sosyolojik, antropolojik ya da materyalist düşüncede dinin tanımlarına yer verilmiştir. İnsanlık ile birlikte ortaya çıkan din kavramının, tarifi en güç kavramlardan biri olduğu ve dini bütün özellikleriyle kuşatacak bir tarifin henüz yapılamadığı belirtilmiştir.

“Dinsel şiddet”, “dini radikalizm-fundamentalizm” konuları hakkında bilgiler aktardıktan sonra “İslam dininin ideolojik yorumu” üzerinde durulmuştur. Bu noktada, terör örgütlerinin eylemlerini dini bir çerçeveye sokarak, hem kendi üyelerine eylemlerinin doğruluğuna inandırmaya hem de sempatizanlarına ve halka haklılıklarını ispat etmeye çalıştıkları hususu ifade edilmiştir.

Bu bölümün sonunda, “İslami terör” kavramı tartışılmış, bu noktada öncelikle bütün dinlerde şiddet/terör kullanan gruplar bulunabileceği belirtilerek, eylemlerini meşrulaştırmak için dini kullananların sadece Müslümanlar olmadığı, diğer dinlerden örnekler verilerek anlatılmış, “dini motifli terör” kavramının kullanılmasının daha uygun olduğu ifade edilmiştir.

“El Kaide terörü” başlığı taşıyan beşinci bölümde;

Günümüz itibariyle tüm dünyada en çok konuşulan terör örgütü El Kaide hakkında bilgilere yer verilmiştir. Bu kapsamda, ilk olarak sözlük anlamı üzerinde durulmuş, akabinde El Kaide’nin ortaya çıkışı Usame Bin LADEN’in hayatı ekseninde ele alınmıştır. Devamında El Kaide’nin eylemlerini meşrulaştırmak için dini istismar eden referansları irdelenmiştir.

El Kaide’nin yapılanması hakkında bilgi verilmiş, bu noktada örgütlenmenin

“Merkez-Çekirdek El Kaide”, “Yerel İslami Gruplar”, “El Kaide İdeolojisinden Etkilenen Gruplar” şeklindeki üç unsurdan oluştuğu, ayrıca El Kaide’nin klasik bir örgütlenmeden oldukça farklı olduğu ve bir örgütten ziyade bir ideoloji olarak görülmesi gerektiği vurgulanmıştır.

(13)

Akabinde, El Kaide’nin Türkiye uzantıları hakkında bilgi aktarılmıştır. Önce 15-20 Kasım 2003 İstanbul eylemleri, 9 Mart 2004 Mason Locası saldırısı, 2005 yılında Louai SAKKA’nın eylem girişimine değinilmiş, sonrasında Türk halkının El Kaide’ye bakışı incelenmiştir. Bu kapsamda yapılan bazı anketlere yer verilerek, gerek LADEN gerekse El Kaide’nin Türk halkı tarafından itibar görmediği belirtilmiştir.

Bu bölümün sonunda, El Kaide’nin ortaya çıkmasındaki faktörler üzerinde durulmuş, bu noktada El Kaide’nin temelinde dini gerekçelerden ziyade, güncel sosyo-kültürel bazı unsurların etkin olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla ABD’nin yanlış ve saldırgan (emperyalist) politikaları, İsrail ile Filistinliler arasındaki anlaşmazlık, Müslümanların yaşadığı bölgelerdeki çatışmalar, “İslamofobia” ve Müslümanlara yönelik uygulamaların etkili olduğu değerlendirilmiştir.

Altıncı ve son bölüm olan sonuç bölümünde;

Geçmiş bölümlerde incelenen bütün hususların bir derlemesi ve değerlendirilmesi yapılarak, ana fikirlerin üzerinden tekrar geçilmiştir.

Alan çalışması yapmaya pekte elverişli bir konu olmadığı için kuramsal inceleme olarak tasarlanan araştırmamız; uluslararası terör, “İslami terör” ve El Kaide hakkında ayrıntılara dikkat eden gelişkin bir yaklaşım sunmaktadır.

(14)

I. BÖLÜM

TERÖR VE TERÖRİZM KAVRAMI

1. Tanım Sorunu

Günümüzde globalleşmenin etkisi ile gündeminin ilk sırasında yer almasına rağmen, terörün tanımı konusunda konsensus mevcut değildir. Kimi ülkelerin

"terörist" dediğine, başka ülkeler "özgürlük savaşçısı" diyebilmektedir.1 Tanımlar siyasal rejim sistemi nedeniyle ülkeden ülkeye değişebilmekte, milletlerarası alanda da ülkelerin konu ile ilgili konum ve düşünceleri değişiklik gösterdiğinden mutlak bir tanıma ulaşmak mümkün olamamaktadır.2 Hatta bazen aynı devletin değişen zaman içinde farklı tanımlar yaptığı bile görülmektedir.3

Terör kavramının tam olarak tanımlanamamasının nedenlerinden birinin de, terörizmin çok yönlü ve karmaşık olmasının yanı sıra, konu üzerinde araştırma yapanların yönelimine göre; değişik terör olaylarını "meşrulaştırma ve gayri meşru kılma" çabalarından kaynaklandığı söylenmektedir4. Terör, terörizm, terörist ve terör örgütü konularındaki tanımlar; çoğunlukla bakılan tarafın verdiği anlamı yansıtmakta, diğer bir ifadeyle bir tarafa göre vatan haini ve terörist olan, karşı tarafa göre bir kurtuluş veya özgürlük savaşçısı, kahraman veya bir din savaşçısı (mücâhid) olabilmektedir.5

İtalyan akademisyen Franco FERROCUTI, bu konuyu "terörzmin nisbiliği ve ex post facto tabiatı yüzünden bir tanımı yapılamamaktadır” şeklinde yorumlamaktadır.6 Hatta Paul B. HENZE de, terörizmin basit tanımlanabilecek bir kavram olmadığını, bu terimin bir göreceliği olduğunu, bir bakıma geniş bir spektrum içinde hafif veya had şekillerde tezahür edebilen sosyo-politik bir hastalık olarak tanımlanabileceğini ifade ettikten sonra, "...kızamık veya çiçek hastalıkları gibi bir tek nedene derhal teşhis edilebilecek bir virüse veya bakteriye

1 P. Heymann, “Dealing with Terrorism”, Internatıonal Security, C. 26, S.3 (2001), s.24

2 M. Ş. Alpaslan, Kriminoloji ve Hukuk Açısından Tedhişçilik, Tekin Yay., 1983, İstanbul, s. 3.

3 S. Başeren, “Terörizm: Kavramsal Bir Değerlendirme ve Mücadele”, Türkiye Araştırmalar Dergisi, 1998, s 1.

4 P. Schlesinger, Medya, Devlet ve Ulus, Ayrıntı Yay., 1994, İstanbul, s.32.

5 A. Çağlar, “Türkiye'deki Terör Örgütlerinin Yapısal Özellikleri”, Strateji Dergisi, S. 2(1995) s. 123.

6 F. Ferracutı,17-18 Nisan 1984 Uluslararası Terörizm Sempozyumu’na sunduğu “Terörizm Teoriler”

başlıklı tebliği, s.218, Aktaran; N. Tavlaş, “Terörü Tanımlamak”, Strateji Dergisi, S. 2(1995), s.127.

(15)

bağlanabilecek bir hastalık da değildir.Daha ziyade çeşitli nedenlerden ileri gelebilen kanser gibidir" demektedir.7

Günümüzde, terörizmin ortak bir tanımının bulunmaması, yani “tanım sorunu”

terörle mücadele etmeyi güçleştiren etkenlerin başında sayılmaktadır.8 Nitekim sürekli ve nitelikli bir uluslararası ceza mahkemesi kurulması için 1998 yılında toplanan Roma Diplomatik Konferansı'nda; soykırım suçu, savaş suçları, saldırı ve insanlığa karşı suçlar gibi ciddi suçlar, kurulması öngörülen mahkemenin yargı yetkisine dâhil edilirken, terörizmin tanımının üzerinde fikir birliği oluşmadığı için kapsam dışında bırakılmıştır. Bu nedenle de 2002’de faaliyete başlayan Uluslararası Ceza Mahkemesi bugün terörizm suçu faillerini kovuşturma yetkisi yoktur.9

Netice itibariyle, kavramlar etrafında bile bir araya gelinemediğinden, sorunlarda çözüm üretilebilmesi ve belli bir toplumsal birliğin oluşturulması çok zordur. Barışın sağlanması ve demokrasi kuralları içerisinde her düşüncenin ifade bulabilmesi açısından, kavram karmaşasının ortadan kaldırılması zorunludur.10

2. Terörizmin Tanımı

Latince "terrere"den gelen terör sözcüğünün, "korkutmak, dehşete düşürmek, korkup kaçırmak, caydırmak" gibi anlamları vardır.11 Türkçe'deki karşılığı,

"korkutma, yıldırma ve tedhiş" anlamına gelmektedir.12 Ancak bu husus, yoğunluk olarak büyük çaplı, birey ya da bireylerin ruhsal yapılarını birden bire kaplayan korku durumunu ve şiddet halini ifade etmektedir.13

Terör sözcüğünün ilk tanımlarından birisine, “Academie Française”

sözlüğünün 1798 ekinde rastlanılmaktadır. Buradaki tanımda; Fransız İhtilalinden sonra, 1791 Temmuz ayından 1793 Mart ayına kadar olan sürece atıf yapılmakta ve

7 P. Henze, Terörizmle Başa Çıkmak, NATO İstanbul SISAV Tarafından 4-5.10.1982 de düzenlenen Seminer, Doyuran Matbaası, 1983, s.121.

8 P. Heymann, a.g.e, s.24.

9 C. Çakmak, “ABD’nin Uluslararası Terörle Savaşı Üzerine Bir Değerlendirme”, Stratejik Öngörü, S. 7(2005), s. 85.

10 S. Dilmaç, Terörizm Sorunu ve Türkiye, EGM Yay., 1997, Ankara, s.25.

11 C. Güzel, Korkunun Korkusu: Terörizm, Silinen Yüzler Karşısında Terör, Ayraç Yay., 2002, Ankara, s. 15.

12 Türk Dil Kurumu (TDK), Türkçe Sözlük, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988, Ankara, s. 1459.

13 A. Çağlar, “Terör ve Örgütlenme”, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Dergisi, S.3(1997),s.119.

(16)

bu devirde şiddet yöntemleri uygulandığı belirtilerek, o dönem tedhiş (terör) rejimi olarak isimlendirilmektedir.14

Kavramın, ansiklopedik-sözlük anlamına bakacak olursak, Meydan Larousse Ansiklopedisi'ne göre, terörizm, "ihtilâlci grupların giriştiği şiddet eylemlerinin tümü, tedhişçilik, bir hükümet tarafından uygulanan şiddet rejimi"dir.15 Ana Britannica'da ise terörizm, "siyasal bir hedefe ulaşmak amacıyla devlete, halka ya da bireylere karşı sistemli şiddet eylemlerine başvurma”16 şeklinde tanımlanmaktadır.

Yukarıdaki ansiklopedik tanımların yanı sıra bilim adamları ve yazarlar da terörizm üzerinde değerlendirmeler yapmışlardır. Bu çerçevede; Siyaset bilimci ve terör konusundaki çalışmaları ile tanınan Doğu ERGİL'e göre terörizm, "kaçırmadan cinayete kadar uzanan ve amacı sindirme olan şiddet eylemlerine verilen addır."17 Başka bir eserinde ise "dehşet salmak için girişilen seçilmiş ve planlı eylem ve/veya eylem tehdidi"18 olarak tanımlamaktadır. Ceza Hukukçusu Sulhi DÖNMEZER.

"...şiddetin, sosyal, ulusal, ırki, dinsel fesat çıkarıcı ve diğer maksatlarla ve sosyal sınıflar arasında çatışma ve savaşı tahrik etmek üzere planlı ve hukuk dışı olarak kullanılması" şeklinde bir tanım yapmaktadır. 19

Kent-siyasal şiddet ilişkisini inceleyen Ruşen KELEŞ ve Artun ÜNSAL terörün tanımı konusunda şu sonuca varmaktadırlar. "kısacası terörizmin başlıca amacı siyasal iktidarı ele geçirmek isteyen güçlerin onu yıpratmak ve bir arada sindirdikleri yığınları da sahipsiz kaldıkları inancına yöneltmek için, şiddet eylemlerinden yararlanmaktır”.20 Görüldüğü üzere bu ifade bir tanım olmaktan ziyade terörizmin başlıca amacından söz ederek mahiyeti konusunda bir fikir oluşmasını sağlayıcı bir nitelik taşımaktadır.

Ülkemizden görüşler aktardıktan sonra, yurtdışındaki bazı otoritelerin fikirlerine değinirsek; İsrail eski Başbakanlarından Benjamin NATENYAHU’nun,

14 M.Ş. Alpaslan, Kriminoloji ve Hukuk Açısından Tedhişçilik, Tekin Yay., 1983, İstanbul, s. 1.

15 Meydan Larousse Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Meydan Yay., 1973, İstanbul, C. 12, s. 83.

16 Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Hürriyet Matbaacılık, 1999, İstanbul, s. 549.

17 D. Ergil, Türkiye'de Terör ve Şiddet, Turhan Kitabevi, 1980, Ankara, s.1.

18 D. Ergil, Kırık Aynada Kendini Arayan Türkiye, Doruk Yay., 1997, s.210.

19 S. Dönmezer, “Her Yönüyle Tedhiş”, Son Havadis, 10.11.1977.

20 R. Keleş, A. Ünsal, Kent ve Siyasal Şiddet, SBF Yayını, 1982, Ankara, s. 3.

(17)

terörizmi, demokrasilerin içerisinde yeşeren bir hastalık olarak gördüğü belirtilmektedir.21

Hollandalı siyaset bilimci Alex P. SCHMİD’e göre ise;22

"Terörizm, bireyler veya devlet aktörlerince kurulan tam veya yarı-yasadışı gruplar tarafından kullanılan ve suikastın aksine şiddetin doğrudan hedeflerinin ana hedefler olmadığı öfke ile beslenen tekrarlanan şiddet eylemidir. Şiddetin insan hedefleri genelde rastgele (fırsat hedefleri) veya hedef bir topluluk içinden (temsilci veya sembolik hedefler) seçilir ve bir mesaj gönderici işlevini görürler.

Tehdit ve şiddete dayalı teröristler (örgüt) arası iletişim süreçleri, kurbanlar ve ana hedefler ana hedefi manipüle etmek için kullanılır."

Yapılan tanımlarda terör ve terörizm kavramlarının birbirine karıştırıldığı belirtilmektedir.23 Bu noktada değindiğimiz tanımlamalar; her ne kadar terör tanımı olarak verilmişse de asıl vurgulananın terörizm olduğu görülmektedir.24 Ancak her iki kavram birbirinden farklıdır. Kısaca, terörizm; siyasal amaçlar için örgütlü, sistemli ve sürekli terör kullanmayı yöntem olarak benimseyen bir strateji anlayışıdır.25 Örneğin, herhangi bir linç olayında ya da trafik kazasında terör bulunmakla beraber terörizm yoktur. Terörizmden söz edebilmek için aynı siyasi amaca yönelmiş bir dizi terör olayının varlığı gereklidir. Birbiriyle bağlantılı olmayan terör hareketlerinin de toplumdaki dehşet ve korkuyu arttıracağı şüphesizdir. Ancak bu terörizmden söz etmek için yeterli değildir.26 Bir diğer ifadeyle, terör; uzun süreli bir korku ve dehşet durumu, terörizm ise; bu durumun ortaya çıkarılmasını amaçlayan stratejiye vurgu yapmaktadır. Terör bir eylem biçimi iken, terörizm bir doktrin olarak karşımıza çıkmaktadır27. Burada vurgulanması gereken bir diğer husus da, terör ile şiddetin de birbirinden farklı olduğudur.28

21 H. Köni, “İsrail Sağının Terörü Önlemedeki Görüşleri”, Uluslararası ilişkiler ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, C.3, S.2 (1996), s 7.

22 Uluslararası alanda en kapsamlı ve sıklıkla atıfta bulunulan akademik terörizm tanımlarından biri olarak kabul edilen bu tanımlanma için, SCHMİD’in elli bilim adamının yardımından faydalandığı ve farklı 109 terörizm tanımının bir sentezini aldığı iddia edilmektedir Bknz: A.P. Schmid, A.J.Jongman, Political Terrorism, New Brunswick, NJ: Transaction Books, 1988, s. 28.

23 N. Alkan, Gençlik ve Terörizm, TEMUH Yay., 2002, Ankara, s.13.

24 A. Çağlar, a.g.e, s. 121.

25 http://www.yesil.org/teror/terortanim.htm (15.04.2006)

26 N. Tavlaş, a.g.e., s.128–129.

27 E.Yüksel, Medya Gerçeği, Gerçek Yaşam ve Terör Haberciliği,Çizgi Kitabevi,2004,Konya, s 45.

28 Adi şiddet’te, amaç bir varlığa zarar vermek ya da onu yok etmektedir. Oysa terörist için, şiddet bir amaç değil araçtır. Örneğin; sıradan bir katil, bir insanı “ölmesini istediği için” öldürür. Terörist içinse, önemli olan; o insan ya da insanlar değil, onları öldürdüğü zaman toplumda yaratacağı etkidir.

Bir trene bomba koyduğunda, trende kimlerin olduğu, ölecek olanların kimliği “doğrudan” bir önem taşımaz. Bu nedenledir ki; şiddetsiz terör olmaz, ama her şiddet de terör değildir. Ayrıntılı bilgi için

(18)

Bu tanımları genişletmek ve çoğaltmak mümkündür. Ancak gerek değindiğimiz gerekse değinmediğimiz tanımlarının incelenmesi neticesinde; tarihten günümüze kadar karşılaşılan bütün terör hareketlerini kapsayacak bir terör tanımı yapmanın neredeyse imkânsız olduğu anlaşılmaktadır.

3. Terörizmin Amacı

Terörizm; bir yöntem, taktik, strateji, bir bakıma da savaş biçimidir, bu noktada anlamsız ve mantıksız değilse, bir amacı var demektir. Toplumun ve dolayısıyla toplumu yönetenlerin direncini kırmak için “ortak korku yaratmak”, daha doğrusu

“dehşet salmak” amacına yöneliktir.29

Ancak, terör örgütlerinin amaçlarında, ideolojilerine ve faaliyette bulundukları ülkelere bağlı olarak farklılıklar bulunmaktadır. Genel olarak, terörizmin amacının;

hedef aldığı rejimi yıkarak, yerine kendi ideolojileri doğrultusunda yeni bir yönetim tesis etmek oluşu, terör örgütlerinin gücü dikkate alındığında anlamsız görülmektedir. Hiç bir zaman 5-10 kişilik küçük grupların oluşturduğu örgütlenmelerin, karşılarında bulunan binlerce kişilik güvenlik güçlerini yenmeleri, onlara karşı başarı kazanmaları beklenemez. O halde terörizmin ve teröristlerin siyasi rejimi yıkmaktan başka amaçlarının da olması gerekir.30

Diğer bir deyişle, terörün amacı; hedef olarak seçtiği kişileri veya eşyalara verdiği zararın çok daha ötesinde, topluma ve devlete yönelik mesajlar içermektedir.

Terörün amacı tek başına şiddet değil, bu şiddet yoluyla kamuoyunda oluşturmak istediği baskı ortamı ve bu ortamın sağladığı korku ve yılgınlık ile kendisine taraftar bulmaktır.31 Nitekim Ahmet Taner KIŞLALI konu hakkında "terörizm hesaplı bir şiddettir. Amacı, olabildiğince çok insan öldürmek değil, kitlelerin eylemlerinden etkilenmesini sağlamaktır. Kitlelerin dehşete kapılmasını, bir umutsuzluk içinde teröristin isteklerine boyun eğmesinden başka çare olmadığını düşünmesini sağlamaktır” şeklinde ifadelerde bulunmaktadır. 32

bakınız; Y. Altuğ, Terörizmin Anatomisi, Altın Kitaplar Basımevi, 1995, İstanbul, s.19; A. T.

Kışlalı, Siyasal Sistemler, Siyasal Çatışma ve Uzlaşma, İmge Yay., 1998, Ankara, s. 37.

29 http://www.yesil.org/teror/terortanim.htm (15.04.2006)

30 S.Dilmaç, “Global Tehdit: Terörizm ve Türkiye’ye Etkisi”, Polis Dergisi, S.40 (2004) s 359.

31 İ. Bal, Prevention of Terrorism in Liberal Democracies - A Case of Turkey, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Leicester University, 1999, s .54.

32 A. T. Kışlalı, Siyasal Sistemler, Siyasal Çatışma ve Uzlaşma, İmge Yay., 1998, Ankara, s. 37.

(19)

4. Terörizmin Unsurları

Her ne kadar konsensus sağlanan ortak tanımı bulunmasa da, terör ve terörizm konusunda (190)'dan fazla tanım bulunduğu, bu tanımlar içerisinde; % 83,5 oranında şiddet ve baskıdan söz edildiği, % 65 oranında terörün siyasi içeriğini kapsadığı, % 51 oranında sindirme ve baskı içerdiğini, % 46 oranında korkutma olduğu, % 41,5 oranında ise psikolojik baskı yaratmaktan söz edildiği belirtilmektedir.33 Kısaca bu sayılanların terörün unsurları olarak saymak yanlış olmayacaktır.

Bu noktada, bir eylemin terör olabilmesi için ERGİL'e göre; şiddet veya zor kullanımı, bir siyasal amaç güdülmesi, dehşet veya korku salma, tehdit, toplumda uyandırılan psikolojik etki veya üçüncü kişilerden (teröristler ve kurbanlar dışında) beklenen yaygın tepki şeklindeki (5) unsurun bir arada olması gerekmektedir.34

Ayrıca genel olarak terörizm ile ilgilenen araştırmacılara göre; terörizmin varlığından söz edebilmek için öncelikli olarak ideoloji, örgüt ve eylem olarak tasnif edilen temel (3) unsur aranmaktadır.35 Başka bir deyişle, terör suçunun oluşabilmesi için; devletin-milletin birliğine ve temel düzenine yönelik bir amacın olması (ideolojik boyut), illegal bir örgüt tarafından gerçekleştirilmesi (örgütsel boyut), korkutma, yıldırma, sindirme amaçlı eylemlerin (eylemsel şiddet boyutu) olması gerekmektedir.36

4.1. İdeoloji Unsuru

İdeoloji, insanın doğayı ve toplumları açıklamaya yönelik duygularını, düşüncelerini, tutumlarını içeren düşünce ve fikir sistemi olarak tanımlanır.37 Diğer bir tanımlamaya göre ideoloji, bütün toplum yapısını ve işleyişini kapsamına alan ve belli bir insan doğası anlayışına dayalı olarak, belli bir siyasetle ve pratik bir eylem programını içeren, düşünce ve inanç sistemidir.38 Şerif MARDİN ise, ideolojiyi;

33 H. Tolon, “Terörizm ve Terörizm ile Mücadelede Alınması Gereken Tedbirler”, Stratejik Öngörü, S. 7 (2005), s. 7.

34 www.teror.gen.tr. (15.04.2006)

35 S.Dilmaç, 2004, a.g.e., s 360.

36 TEMÜH Daire Başkanlığı, “Din-Lâiklik ve İstismarı”, Polis Dergisi, S. 17 (1998), s. 80.

37 S.Kızılçelik, Y.Erjem, Açıklamalı Sosyoloji Sözlüğü, Saray Medikal Yay., 1992, İzmir, s. 273.

38 Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Hürriyet Gazetesi Yay., 1994, İstanbul, s. 259.

(20)

"sistematik bir fikir yapısı veya anlatısı olarak ya da gerçekleri olduğu gibi yansıtmayan bir fikir yapısı" olarak tanımlamaktadır.39

İdeolojiler, yüklendiği anlam ne olursa olsun, toplumlarda önemli bir fonksiyonu icra etmektedirler. İdeoloji, toplumlardaki hayat tarzını ve ilişkileri belli bir zemine oturtmak suretiyle insanların niçin yaşadıklarını, hedef ve amaçlarının ne olduğunu açıklık getirmeye çalışır. Özellikle toplumların buhranlı zamanlarında, onlara bir hedef göstererek karamsarlığa düşmemelerini, hayata küsmemelerini ve zor hayat şartları karşısında dayanmalarını sağlayan itici bir güçtür. Bu nedenle, toplumlar sürekli bir ideolojiye sahip olmak, toplumu yönetenler de topluma sahiplenebilecekleri bir ideoloji göstermek zorundadırlar.40

Terör örgütlerinde ideolojinin işlevine değinirsek; kısaca, terör örgütleri için ideoloji, yapılanmalarının dayanak ve hareket noktasını oluşturduğundan, "olmazsa olmaz" bir unsur olarak kabul edilmektedir. İdeoloji, hareketin rehberidir.

Uygulanacak şiddet olaylarının tip ve hedefleri, grubun eleman kazanma ve şiddet kampanyalarında işleyeceği konular, hep ideolojiye göre belirlenir.41 Nitekim ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütlerinin, kuruluş ve örgütlenme aşaması bir yayınevinin etrafında bir araya gelen insanların yazdığı kitaplar, çıkardıkları gazete ve dergilerle başlamakta ve devam etmektedir. Çünkü bir örgütün faaliyet yürüttüğü toplumun içerisinde taban bulabilmesi ve eleman kazanabilmesi, ancak ideolojik olarak kabul görmesinden geçmektedir.42

Bir terörist organizasyonda siyasi bir fikir etrafında, belirli bir hedefe yönelik hareket eden insanlar bulunması gerekmektedir. Ancak, burada ideolojiyi çok geniş anlamı içerisinde almak bizi yanıltabilir. Zira her türlü yapılanma, yıkıcı olsun veya olmasın, bir ideoloji taşımaktadır. Dolayısıyla ideolojinin varlığı, her durum için terörizm olarak değerlendirilmemelidir. Terörizm kavramı içerisinde ele alacağımız ideoloji, yıkıcı bir hareket tarzını benimsemiş, mevcut sisteme bir tepki olarak, şiddet vasfı ile birlikte ortaya çıkan, siyasal hedefleri bulunan ideolojidir. Siyasal amacı

39 Ş. Mardin, İdeoloji, İstanbul, 1992, s. 13.

40 S. Dilmaç, 1997, a.g.e., s. 72.

41 The Internatıonal Association of Chief of Police, Terörist Suçların Soruşturmasına Analitik Yaklaşımlar, An IACP Training Program, s.1.

42 N. Alkan, Psikolojik Harekât, Terörizm ve Polis, TEMÜH Yay., 2000, Ankara, s. 103.

(21)

olmayan, ideoloji unsurunun yer almadığı, şiddet içeren bir hareket, terör olarak adlandırılamaz. Bu durum, örgütlü suç kapsamında ele alınan bir konudur.43

Bu doğrultuda, dünyada ve Türkiye'de terör örgütlerine kaynaklık eden ideolojiler; Marksist-Leninist (Komünist), milliyetçi (etnik) ve dini kaynaklı olmak üzere üç ana başlık altında değerlendirilebilir.44 Ancak, terör örgütleri farklı ideolojilere sahip olsalar da; mantıkları hemen hemen aynıdır. Mevcut farkların ise genel de, kullanılan tema ve ideolojik söylemden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, terör örgütlerinde ideolojinin işlevi; örgütün varlığına ve eylemlerine meşruiyet sağlama, örgütsel birliği koruma, propaganda aracı olarak kullanma, örgütün devamlılığını sağlama, diğer terör örgütleriyle ilişki kurma ve dışa açılma, insanların duygusal arayışlarına cevap verme şeklinde ifade edilebilir. 45

4.2. Örgüt Unsuru

Örgüt ile ideoloji birbirinden ayrılmayan iki halka gibidir. Terör olayında ideoloji beyin gibi ise, örgüt vücut gibidir ve birbirini tamamlamaktadır.46 Gerçekten bir terör örgütünün başarıya ulaşabilmesi için, örgütlenme vazgeçilmez bir unsurdur.

Nitekim bir örgüt yayını; örgütlenmenin, ideolojik mücadelenin en yoğun ifadesi olduğunu belirtmektedir.47

Örgütün sözlük anlamı; "ortak bir amaç yada eylemi gerçekleştirmek için bir araya gelmiş kurumlar ya da kişilerin oluşturduğu birlik"48 şeklindedir.

Terörle Mücadele Kanunu'nda ise örgüt; "iki veya daha fazla kişinin aynı amaç etrafında birleşmesi"49 olarak nitelendirilmektedir. Esasında bu tanım geniş şekliyle, Türk Ceza Kanunu ve ceza hükümlerini içeren özel kanunlarda geçmektedir ve buralarda topluluk, çete veya silahlı çeteyi de kapsamına almaktadır. Bir diğer ifadeyle bu kanunlardaki örgüt tanımları daha ziyade illegal örgütlenmeler anlamında kullanılmaktadır. Bu doğrultuda, örgütsel yapı içerisinde, terör amaçlı bir eylemin düşünülüp plânlanmasından gerçekleştirilmesine kadar birçok kişi bulunmaktadır.

43 S. Dilmaç, 1997, a.g.e., s. 66.

44 S. Dilmaç, 2004, a.g.e., s 360.

45 Geniş bilgi için bkz: G. Korkmaz, Terör ve Medya ilişkisi, TEMÜH Yay., 1999, Ankara, s.47–71.

46 A. Kuyaksil, “Türkiye’de Terör ve Terörün Kaynakları”, Polis Dergisi, S. 40 (2004), s 94,

47 Ü. Özçelik, “Örgütlenme Yaşam Bilimidir”, Yaşamda Alternatif Dergisi, S. 1(Eylül 1998) s. 33.

48 Türk Dil Kurumu (TDK), Türkçe Sözlük, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988, Ankara, s. 926.

49 İ. Pınar, Son Değişiklikleriyle Terörle Mücadele Kanunu, Seçkin Yayınevi, 1996, Ankara, s. 9.

(22)

İşte, aynı amaç etrafında bir araya gelerek terörizmi kullanan grup veya yapılanmaları terör örgütü olarak adlandırmak mümkündür.50 Ayrıca, terör örgütlerinin, genelde legal; (kültür merkezi, yayınevi, dernek ve vakıf ekseninde), illegal (gizli örgütlenme) olmak üzere iki şekilde örgütlendiği belirtilen hususlar arasındadır.51

4. 3. Eylem (Şiddet) Unsuru

Terörün diğer iki unsur kadar önemli olan son unsuru eylemdir. Eylemin sözlük anlamı; "belli bir amaca yönelik iş, hareket veya davranıştır.”52 Terör örgütleri, örgütlenme aşamasında, belirli bir alt yapı oluşturduktan sonra, kamuoyuna kendilerini duyurarak dikkatleri sözde mücadelelerine çekmeye çalışırlar. Bu aşamada örgütler, savundukları amaçlarını en iyi vurgulayacak hedef tespiti ile eylem safhasına giriş yaparlar.53

Mao Tse-Tung'a göre; "tarihte, kuvvet ve şiddetin kullanılmadığı veya kullanılacağı tehdidinin yapılmadığı çok az direnme ve devrim hareketi başarı kazanmıştır".54 Bu nedenle çoğu örgüt, belirli bir aşamadan sonra silahlı şiddet eylemlerini hareketlerinde temel alırlar. Örneğin; PKK da, örgütlenme aşamasını belirli bir seviyeye getirdikten sonra ilk defa 1984 yılında, Eruh ve Şemdinli İlçelerindeki köy baskınları ile kamuoyunun dikkatini çekmeye çalışmıştır.55

Terör örgütleri bakımından eylem, içinde mücadele ettikleri ülkenin toplumsal yaşamına müdahale etmek, gündemi belirlemek için giriştikleri yasal ve yasadışı hareketlerdir. Eylem sadece silahlı saldırılar ya da kitlelerin katıldığı yürüyüşlerle sınırlı değildir. Okul işgalleri, korsan gösteriler, duvar yazıları, afiş, pankart asma, yasal partileri işgal, oturma eylemleri, cezaevi direnişleri, ölüm oruçları gibi pek çok biçimleri vardır. Ani, bazen kendiliğinden oluşan eylemler de dahil olmak üzere her eylem türü ayrı bir önemi taşır. Bize anlamsız gelen birçok eylemin terör örgütleri

50 A.Çağlar, a.g.e. ,s 124.

51 N. Alkan, 2002, a.g.e., s.12.

52 Ansiklopedik Siyasi Terimler ve Örgütler Sözlüğü, Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneği Yay., 1993, Ankara, s. 47.

53 S.Dilmaç, 2004, a.g.e., s 360.

54 The Internatıonal Association of Chief of Police, Terörist Suçların Soruşturmasına Analitik Yaklaşımlar, An IACP Training Program, s.6

55 S. Dilmaç, 1997, a.g.e., s. 187–188.

(23)

açısından kendi iç mantığı ve düzeni bulunur. Bunlardan daha da önemlisi, eylem özellikle de silahlı eylem, terör örgütlerinin varlığının temel şartıdır.56

Eylemsiz bir terör örgütünün varlığını sürdürebilmesi çok zordur. Eylemsizlik belli bir süre sonra örgütleri çürümeye sevk ettiğinden, her örgüt derecesi farklı da olsa eyleme, yani şiddete yönelmektedir.57 Dolayısıyla terör örgütleri, sansasyonel eylemlere, ilk zamanlar adını kamuoyuna duyurmak amacıyla, daha sonra da varlığını devam ettirebilmek için başvurmaktadırlar. 58 Bu çerçevede, terör örgütlerinin eylem biçimleri; saldırı, bir yerin basılması, bir yerin işgali, pusu kurma, sokak eylemleri, grev ya da boykot eylemleri, silah ve cephâne depolarının soyulması, mahkumların kurtarılması, adam öldürme, intihar saldırıları, açlık grevleri, cezaevi infaz memurlarını rehin alma, adam kaçırma, sabotaj ve propaganda mahiyetli eylemler olarak belirtilebilir.59

Terör örgütlerinin gerçekleştirdikleri eylemleri sadece bir tek amaç içerisinde değerlendirmek mümkün değildir. Örgüt, eylemler ile birden fazla fayda elde etmeyi planlamaktadır. Bir genelleme yapmak mümkün olmamakla birlikte düzenlenen her eylemde bir amaç daha fazla ön plâna çıkmakta veya esas nedeni teşkil etmektedir.

Bu sebeple, terör örgütlerinin eylemlerini değerlendirirken örgütlerin stratejileri, içinde bulundukları dönemi ve eylem şekillerini iyi analiz etmek gerekmektedir. Bu doğrultuda, terör örgütleri açısından eylemlerin; varlığını duyurma, gücünü gösterme, kendinden yana olmayanları sindirme, taraftarlarına moral verme, devletin otoritesini sarsma, devleti halka baskı yapmaya zorlama, üyelerinin eğitilmesi, örgüt üyeleri üzerinde otorite kurma ve disiplin sağlama, kaos yaratma gibi amaçlarının olduğu söylenebilir.60

5. Terör Türleri

Terörizmi sınıflandırmak, terörizmin nedenlerini, ortaya konuş biçimini, etkilerini anlamak bakımından, ayrıca etkilerini azaltmak ve kontrol etmek yönünden yararlıdır. Ancak terörizmin değişik tanımlamaları yapıldığı gibi çok sayıda tasnife

56 G. Korkmaz, a.g.e., s.45.

57 S. Dilmaç, 1997, a.g.e., s. 107.

58 N. Alkan, 2002, a.g.e., s.14.

59 G. Korkmaz, a.g.e., s.47.

60 N. Alkan, 2002, a.g.e., s. 14.

(24)

tabi tutulduğu görülmektedir. Bu husus da standart bir sınıflamasının yapılabilmesini güçleştirmektedir.61 Bu kapsamda, bazı terör sınıflandırmalarını-türlerini sıralarsak;

ERGİL’e göre terör, aşağıdan ve yukarıdan olmak üzere ikiye ayrılır. Terör;

egemen sosyo-politik güç yapısına uyumlu, yani onun ürünü ise “yukarıdan terör”, egemenlerin dışında bir güçten kaynaklanan, sistemi özellikle devleti kontrol edenleri çökertmeye yönelik ise “aşağıdan terör” söz konusudur.62

DÖNMEZER de terörü; iç ya da milletlerarası, adi hukuk çerçevesinde ya da siyasi-sosyal, doğrudan doğruya ya da dolayısıyla, hükümetler ya da devletler tarafından yapılan şekilde (4)’lü bir sınıflandırmaya tabi tutmuştur.63

DİLMAÇ ise terörü; çıkış nedenlerini göz önünde bulundurarak “devlete ve siyasal sisteme karşı terör” ve “devlet terörü” şeklindeki iki ayrı kategoride inceler.

Devlete ve siyasal sisteme karşı terörü; bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını hedef alan terör hareketleri olarak belirtir. Devlet terörü kavramının ise, tartışmaya açık bir konu olduğunu vurgulayarak, devletin kendi koyduğu kurallara uymadan hedeflerine karşı başvurduğu şiddet eylemleri olduğunu ifade etmektedir.64

Ayrıca, eylemlerin gerçekleştirildiği yere göre, terörizm; iç ve uluslararası terörizm olarak sınıflandırabilir. Kısaca, iç terörizm; tek bir ülkenin sınırları içerisinde kalan ve yerel kişi ve gruplarla gerçekleştirilen terör eylemleri, uluslararası terörizm ise; birden fazla ülkenin topraklarını ve vatandaşlarını içeren terörizmdir.65

Örneklerden anlaşılacağı üzere, belli yönlerinin ön plana çıkarılması sonucu, terörizm zengin tasniflere tabi tutulmuştur.66 Bu noktada belirtilmesi gereken husus, yapılan sınıflandırmaların kesin ve mutlak olmadığıdır.67 Terör türleri zaman zaman çeşitli bakımlardan çakışabilir, iç içe geçebilir, belirgin özellikleriyle bir tür

61 M. S. Denker, Uluslararası Terör ve Türkiye, Boğaziçi Yay., 1997, İstanbul, s 5.

62 D. Ergil, 1980, a.g.e., s. 2.

63 İ. Akbulut, “Terör ve Tasnifleri”, Türk İdare Dergisi, S. 399 (1993), s 50.

64 S. Dilmaç, 1997, a.g.e., s 131-134.

65 D. Ergil, “Uluslararası Terörizm”, AÜ SBF Dergisi, C. 47, S 3-4 (Haziran-Aralık 1992) s. 140.

66 WARDLAW’a göre; şahsi amaçlar uğruna yapılan hareketler (adi suçlar), askeri amaçlar için yapılan hareketler (gerilla operasyonları), politik amaçlar doğrultusunda yapılan hareketler (psikolojik savaş) şeklinde (3) tip terör vardır. Asaf HÜSEYİN ise terörü; politik, bireysel ve kriminal terörizm olmak üzere (3) gruba ayırır. SCHMİD ve GRAAF’da terörizmi; siyasal terörizm, kriminal terörizm ve idiosyneratic (kendine) terörizm şeklinde (3)’e ayırmışlardır. Ayrıca, baskıcı terör, savunmacı terör ve hücum terörü, siyasal terörizm, devrimci terörizm, ikinci derecede devrimci terörizm, bastırıcı terörizm, seçici terör-rastgele terör, ideolojik terör ve etnik terör gibi birçok tasnif yapılmıştır.

67 G. Korkmaz, a.g.e., s. 34

(25)

içerisinde belirtilmesi gerekirken başka yönleri dolayısıyla diğer türler arasında değerlendirilebilir. Bu düşünce çerçevesinde biz de terörü, uygulayan güç ve yöneldiği amaç bakımından; "Devlet Terörü ile Devlete ve Siyasal Sisteme Karşı Terör", etkilediği ülke sayısı, eylemi gerçekleştiren teröristlerin nitelikleri ve terörist hareketin yayıldığı alan bakımından; "İç (Yerli) ve Uluslararası Terör" olarak ayrılmasının daha uygun olacağı düşüncesindeyiz.

5.1. Amaçlarına Göre Terör Türleri 5.1.1. Devlet Terörü

Genel manada terörün hedefi, şahıslar ve halk yığınlarından çok onların üzerinde bir kurum olan Devlet'tir. Ancak teröre hedef olmasının yanında, terörizm ve teröristler; devleti devamlı olarak çemberin içerisine çekmeye çalışarak, devleti terörün içinde göstermek istemişlerdir. Bunun gerçekleşmesi demek, bizzat devletin terör yapması ve desteklemesi anlamına gelmektedir. Günümüze kadar hiç bir devlet bunu kabul etmemiş ve bundan kaynaklanan sorumluluğu üstlenmemiştir.

Diğer yandan her devlet milli menfaatleri doğrultusunda, komşu ülkeler öncelikli olmak üzere, gücü oranında diğer ülkelerdeki sosyo-ekonomik ve politik oluşumları etkisi altına almaya, iç dinamiklerinde meydana gelecek değişiklikleri kontrol etmeye çalışmaktadır. Uzaktan kumanda da denebilecek bu yöntem, "daha az masraf ve riskle daha çok fayda" parolası ışığında hemen hemen her devlet tarafından uygulanmaktadır.68

Devletin en belirgin özelliklerinden biri, kuvvet kullanmanın tekelinde olmasıdır. Ancak rejimler arasında zor kullanmanın nitelikleri, derecesi ve tipi bakımından büyük farklılıklar vardır.69 Nazi Almanya’sı, Şah dönemi İran’ı, bu uygulamaya örnek gösterilebilir.70 Yönetimini ellerinde bulunduranlar, etkinliklerini

68 Y. Toker, S. Dilmaç, Psikolojik Harekât ve Propaganda, EGM Yay., 1992, Ankara, s.13.

69 J.Linz, Totaliter ve Otoriter Rejimler, Siyasi İlimler Türk Derneği Yay., Sevinç Matbaası, s 64.

70 Nazi Almanya'sında çoğu Yahudi olmak üzere 6 milyon, Stalin döneminde SSCB'de 20 milyon civarında insanın teröre kurban verilmesi, devlet terörünün ne kadar yaygınlaşabildiğini göstermektedir. Daha yakın zamanlarda, İran Devrimi esnasında yaşananlar, Afganistan'da Taliban Hareketi'nin yaptıkları ve Suriye'de rejime muhalif oldukları gerekçesiyle Hama şehrinin askerler tarafından kuşatılıp, 20 Bin kişinin öldürülmesi devlet terörünün günümüze yansıyan önemli örnekleri sayılır. O. M. Öztürk, Suriye Üzerine Politik/Askeri Bir Değerlendirme: Türkiye-Suriye İlişkileri, Türkiye ve Orta Doğu, Gündoğan Yay., 1997, Ankara, s.64–65.

(26)

yitirmemek kaygısıyla, resmi kuruluş ve gruplar aracılığıyla şiddete başvurarak, karşıtlarını yok etmeyi ya da sindirmeyi amaçlar ise, devlet terörü ortaya çıkar.71

Devlet terörünün en önemli özelliği, muhalif kabul edilen halk kesiminin bir ayrım gözetmeden uygulanabilmesidir. Suçlu yahut sorumlu olmasalar dahi, öyle olduğuna inanılması terör uygulanması için yeterlidir. Nitekim Nazi Almanya'sında Yahudiler bu şekilde hedef seçilmişlerdir.

İnsan haklarına saygılı demokratik rejimlerde dahi devlet, zaman zaman zor kullanmak durumunda kalabilir. Bu tür rejimlerde, zora başvurma istisna olup, zora başvurmanın amacı; toplumda huzursuzluk çıkaranlara karşı toplumu koruma yönündedir. Ancak terör bütün otoriter ve totaliter rejimlerin ortak özelliğidir.72

5.1.2. Devlete ve Siyasal Sisteme Karşı Terör

Örgütlü kişi ve gruplarca, "toplumsal düzene, devlet, siyasal iktidar ve siyasal kurumlar gibi simgelerine yöneltilen şiddet eylemleri" devlete karşı terör olarak ifade edilmektedir.73 Farklı uzman ve yazarlar tarafından “aşağıdan terör” veya “tabandan terör” olarak da isimlendirilen bu terör türünden; kısaca devlet dışı varlıklardan yani kişi-gruplarca devlete ve siyasal sisteme yönelik yapılan terör anlaşılmaktadır.

Devlete karşı terör; sosyal-siyasal düzenin başka bir düzene dönüşümünü öngören devrimci terör, statükoyu korumaya çalışan tutucu terör veya ülkenin belli bir parçasının koparmayı amaçlayan ayrılıkçı-bölücü terör olarak ortaya çıkabilir.74 Bu noktada, araştırmamızda, devlete ve sisteme yönelik terör hareketleri; konumuz göz önünde bulundurularak, sol (devrimci) terör, sağ (dini motifli) terör ve ayrılıkçı (bölücü) terör hareketleri olarak (3) başlık altında incelenecektir.

5.1.2.1. Sol (Devrimci – Yıkıcı) Terör

Türkiye’de olduğu kadar dünyada da terör örgütlenmelerinin ideolojik temelini genellikle Marksizm-Leninizm-Maoizm’den yani komünizm ideolojisinden aldıkları anlaşılmaktadır. Komünizmin adı terörizm ile birlikte anılmış, ideolojik ve felsefi yönünden çok bu yönü ile tanınmıştır. Ruhunda devrimcilik unsurunu taşıması,

71 R.Keleş, A. Ünsal, Kent ve Siyasal Şiddet, 1982, Ankara, s.4.

72 G.Korkmaz, a.g.e., s. 34.

73 R. Keleş, A. Ünsal, a.g.e., s. 92.

74 D. Ergil, 1980, a.g.e., s. 3.

(27)

insanları yaşadıkları sisteme isyana teşvik ve silahlı mücadeleye itmesi, terör ile özleştirilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu kavramın temelinde; sınırsız, sınıfsız, özel mülkiyetsiz, eşit bir toplum bulunmaktadır.75

Bu noktada, Marksist felsefeye dayalı bir toplum yaratmak için, mevcut düzen ve onun dayandığı toplumsal kurumları, kökten değiştirmeyi amaçlayan grupların uyguladıkları şiddet eylemlerine Sol (Devrimci - Yıkıcı) Terör denilmektedir.76 Söz konusu terör örgütleri, demokratik yollarla mevcut sistemi değiştiremeyeceklerini düşündüklerinden, teröre başvurduklarını ifade etmektedirler.77

MARKS ve ENGELS, toplumların zamanla birbirini izleyen tarihi aşamalardan geçtiği teorisini ortaya atmışlardır. Her tarihi aşama ekonomik sistemle belirlenmiştir. Her aşamada toplumu oluşturan çeşitli kuvvetler, kurulu düzene karşı ayaklanarak toplumun bir sonraki tarihi aşamaya geçmesini sağlamışlardır.78 MARKS, ENGELS sonra da LENİN; tarihin doğal hareketinin silahlı mücadele ile hızlanabileceğine inanmışlardır. Bunun sonucunda ise; şartların uygun olduğu zamanlarda ve yerde devrimin oluşturulması yani silahlı mücadelenin başlatılması fikri geliştirilmiştir. Böylece, şiddet, ideolojinin bir unsuru olarak kabul edildiğinden, Marksist-Leninist kökenli bütün örgütlerde, devrime uygun şartların oluşturulabilmesi terör kaçınılmaz olmuştur.79

Bir diğer ifadeyle, Marksist-Leninist düzen, ister yumuşak metotlarla ister darbe ve kanlı ihtilallerle, isterse tepeden inmeci yollarla değerlendirilsin, mevcut anayasal düzeninin ve rejimin tamamen değiştirilmesi amacını taşır. Bu amaca ulaşmanın yolu, tonu farklı olmasına rağmen, yine terörden ve eylemden geçer.80 Nitekim Mahir ÇAYAN’a göre, halk savaşı; politikleşmiş bir askeri savaştır ve Türkiye, emperyalizmin işgali altında olarak yorumlandığından, silahlı mücadelenin objektif şartlarının her dönem var olduğu kabul edilmektedir.81

Ancak örgütler genelde terör yaptıklarını kabul etmezler ve bunun faaliyetlerini illegal göstermeye çalışmaktan kaynaklandığını belirtirler. Nitekim DHKP/C

75 A. Kuyaksil, a.g.e., s. 95.

76 M. Gündüz, Basın ve Terör, Saray Kitabevi, 1996, İzmir, s. 64.

77 S. Dilmaç, 1997, a.g.e., s.131.

78 A. Kuyaksil, “Uluslararası Sistem ve Terör”, Polis Dergisi, S. 22. (2000), Ankara, s. 512.

79 A. Kuyaksil, 2004, a.g.e., s. 95.

80 M. Erkal, Sosyoloji (Toplumbilimi), 1998, İstanbul, s. 368.

81 M. Çayan, Bütün Yazılar, 1979, İstanbul, s.261-263.

(28)

(Devrimci Halk Kurtuluş Parti/Cephe) terör örgütünün lideri Dursun KARATAŞ’ın takma bir ad ile yayın organları olan bir dergideki yazısında, kurtuluş hareketlerinin emperyalizm tarafından engellenmesi ve mahkûm edilmesi amacıyla “terörizm”

suçlamasıyla gayri meşru duruma düşürülmek istendiğini ileri sürmektedir.82

Bu terör örgütlerine örnek olarak; Uruguay’daki Tupamorolar Hareketi, Brezilya’daki Milli Kurtuluş Ordusu, Halkın Devrimci Ordusu, Sekiz Ekim Hareketi, Halk Kurtuluş Harekâtı, Brezilya Devrimci Komünist Partisi, Meksika’daki Halk Silahlı Kuvvetleri gösterilebilir83. Ülkemizden ise; sayıca çok olmasına rağmen aktif olarak faaliyet yürüten DHKP/C (Devrimci Halk Kurtuluş Parti/Cephe), TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist), MLKP (Marksist Leninist Komünist Parti) terör örgütleri örnek verilebilir 84.

5.1.2.2. Ayrılıkçı (Bölücü) Terör

Ayrılıkçı-bölücü terörde amaç belirli bir bölgeyi bağlı olduğu ülkeden kopararak bağımsızlık kazandırmaktır.85 Bölme, sözlük anlamı olarak, "ayırma, parçalama" şeklinde açıklanmaktadır.86 Bölücülük ise, "bir bütün olan toplumun unsurlarının, ayrı ırk, ayrı din ve ayrı mezhep olduklarını iddia ederek toplumu bölmek amacıyla yapılan faaliyetlerdir."87

ERGİL, bölücü terörün kaynağının "azınlıklar" olduğu görüşündedir.

Azınlıkların veya azınlık psikolojisi içerisindeki kitlelerin teröre başvurmasında, içinde yer aldıkları ulusun, eşit bir üyesi olmak için verdikleri mücadelede, şiddeti etkin bir araç olarak görüp kullanmalarının önemli rol oynadığını belirtmektedir. 88

Bu tür terör de dikkat çeken en önemli husus; terör hareketlerinin haklılığını sağlamak için fazla ideolojik yorumlara girilmemesidir. Hareketin temelinde, sağ veya sol bir ideolojinin olması ya da sosyalist, dini veya etnik eğilimlerin ön plana çıkarılmasının ehemmiyeti bulunmamakta olup, ideolojik tercih terör örgütünün

82 M. A. Baran, “Emperyalist ve İşbirlikçilerinin En Büyük Yalanı: Terörizm”, Kurtuluş Dergisi, S.20 (Haziran 1995), s. 3-4.

83 R, Moss, Latin Amerika’daki Şehir Gerillaları, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı, 1975, s.24.

84 N. Alkan, 2002, a.g.e., s. 21.

85 G. Korkmaz, a.g.e., s. 38.

86 Türk Dil Kurumu (TDK), Türkçe Sözlük ,Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988, Ankara, s. 344.

87 Anonim, Türkiye'de Yıkıcı ve Bölücü Akımlar, K.K.K.lığı Yay., 1982, Ankara, s.43.

88 D. Ergil, 1980, a.g.e., s.8.

(29)

faaliyetlerine her bakımdan destek sağlama noktasında önem taşımaktadır.89 Nitekim bölücü terör örgütü PKK kurulduğu ilk yıllarda Marksist-Leninist bir çizgide kendisini tanımlarken, 1990'lı yıllardan itibaren dini ve etnik eğilimleri daha çok kullanarak kendini açıklama yoluna gitmiştir. Bu durumun oluşumunda, 1980'li yıllarda aktif olan terör örgütlerinde sol fikirlerin ağırlıkta olması ve Doğu Bloku ülkelerinin ayrılıkçı terör hareketlerini "Milli Bağımsızlık Savaşı"yla eşanlamlı tutarak desteklemeleri etkili olmuştur.90 Ancak benzer ideolojiye dayalı ülkelerin çöküşüyle birlikte terör örgütünü, halkın ve diğer ülkelerin desteklerini alma noktasında din ve etnik kimliği daha yoğun kullanmaya yöneltmiştir.

Hangi ideolojiye dayanırsa dayansın her bölücü hareket, kendisini meşru gösterme çabası içerisindedir. Meşruiyet kazanmak için de kendisiyle "self- determination" (ulusların kendi kaderini tayin hakkı) ilkesi arasında bir bağ kurmaya ve haklılığını uluslararası kuruluşlar nezdinde ispatlamaya çalışmaktadır.91

Bu terör hareketlerinde bir diğer önemli unsur ise; ülkenin içi ve dünya kamuoyunu etkilemektir. Bu nedenle propaganda faaliyetlerinin ayrı bir yeri bulunmaktadır. Bu bakımdan ayrılıkçı terör örgütleri açısından kitle iletişim araçlarının kullanımı büyük önem taşımaktadır. Nitekim demokratik ülkelerdeki ayrılıkçı terör hareketlerinin, dışa kapalı (basın hürriyetinin bulunmadığı) totaliter ülkelerdeki hareketlere oranla etkinliklerinin daha fazla olduğu görülmektedir.92

Dünyada İngiltere'ye bağlı Kuzey İrlanda'da (IRA)93, İspanya'da; Katalanlar ve Bask Bölgesini ayırmaya çalışan (ETA)94, Fransa'da Brotonlar ve Korsikalilar, Kanada'da Fransız asıllıların yaşadığı Quebec'de, Quebec Kurtuluş Cephesi (FLQ), Ülkemizde ise PKK: bölücü-ayrılıkçı terör örgütleri içerisinde değerlendirilmektedir.

5.1.2.3. Sağ (Dini Motifli) Terör

Belirli bir ırk ya da dinin üstünlüğüne dayalı, onu; tek ve egemen ideoloji konumuna getirmeyi amaçlayan grupların uyguladıkları şiddet hareketlerine sağ terör

89 G. Korkmaz, a.g.e., s. 38.

90 A. Yayla, “Terörizm: Kavramsal Bir Çerçeve”, A.Ü.SBF Dergisi, C. XLV, (Aralık 1990.), s 336.

91 E. Gürses, Ayrılıkçı Terörün Anatomisi, IRA-ETA-PKK, Bağlam Yay., 1997, s 12-13.

92 G. Korkmaz, a.g.e., s. 41.

93 Bkz: L. Özçağatay, Kuzey İrlanda ve IRA, Papirüs Yay., 1998, İstanbul.

94 Bkz: E. Herria, İspanya Siyasi Tarihinde Bask Milliyetçiliği I-II, Doğan Kitapçılık, 1999, İstanbul.

Referanslar

Benzer Belgeler

“ağır sanayiye yönelme” temaları, siyasi sloganlar düzeyinden planlama sürecine ve gerçeğe intikal etmeye başlamıştır 334. Bu dönemde, uygulanan ithal ikamesine dayalı

Buna karşın tüketici etnosentrizmi ise tüketicilerin ülke önemli olmaksızın yabancı menşeili ürünlere karşı olumsuz tutum sergilemesi ve yerli ürünleri

Toplumsal değişimde öncü rol oynadığı kabul edilen “çift kariyerli ailelerde” kadın ve erkeğin karşıt cinse ait geleneksel rol kalıplarını ne ölçüde

6 Benzer şekilde, 1970’li yıllarda Sovyetler Birliği’nde askeri araştırmacılar tarafından ortaya atılan ve Soğuk Savaş sonrası dönemde özellikle Körfez

Üçüncü ve son bölümde de Avrupa Birliği’ne uyum sürecinin bir sonucu olarak düzenlenmiş kanunlar ve kamu yönetiminde halkla ilişkilerin uygulayıcıları olan

Gerçek vekaletsiz iş görme haricinde gerçek olmayan vekaletsiz iş görme çeşitlerinden sadece iş sahibinin yasaklamasına rağmen iş görülen ve işin iş

Bunlar: Karşılıklı sözleşme, ortaklık benzeri sözleşme 87 ve karma (karşılıklı sözleşme ve ortaklık sözleşmesi karışımı) sözleşmedir 88. 87 “Gerçekten

Bu görüşe taraftar yazarların yanı sıra, zincirleme suçu suç tekliği kapsamında değerlendirmelerine rağmen, af kanununun etkileri bakımından teselsülün