• Sonuç bulunamadı

III. BÖLÜM

1. Türkiye’de Terörün Tarihsel Gelişimi

1.4. Din (İnanç) Temelli Terör Dalgası (1990 sonrası terör)

Anayasamızın 2.maddesinde ifadesini bulan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyeti yıkarak yerine İslam Devleti kurma amacıyla, kutsal dini duyguları sömürmek suretiyle taraftar toplayan radikal dini terör; soğuk savaş döneminin anti-komünist stratejisinin taktiksel faaliyetleri içinde palazlanmış olup240, Türkiye’yi pençesine almak üzere 1980’lerde, dış destekli olarak ortaya çıkmıştır.241

236 A. Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru, C. 2, s.127.

237 Yeni Asır, 08.02.2002.

238 S. Dilmaç, 2004, a.g.e., s 365.

239 Sanık Abdullah Öcalan Davası Gerekçeli Kararı, Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi, İmralı 1999, s. 206.

240 G. Aydıner, a.g.e., s 6.

241 E. Kongar, 2002, a.g.e., s 92.

1979 İran devriminin etkisi ile birlikte dünyada siyasal İslamcılık canlılık kazanmış, yeni İran’ın yönetiminin rejimi ihraç politikaları ile birlikte radikal İslam anlayışı fikirsel bazda etkin şekilde yayılmaya başlamıştır.İran ve Ortadoğu orijinli yazarların eserlerinin yaygınlaşması radikal düşüncelerin gelişmesine katkı sağlamış, böylece dağınık ve küçük gruplar oluşmaya başlamıştır. 1990’lara gelindiğinde ise bu gelişmelerin sonucu olarak, Türkiye radikal dini terör örgütlerinin eylemleriyle tanışmıştır.242 1990’lı yıllardan itibaren Hizbullah, İHÖ (İslami Hareket Örgütü), İBDA/C (İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi), İCCB-AFİD (İslami Cemiyet ve Cemaatler Birliği-Anadolu Federe İslam Devleti) gibi radikal dini terör örgütlerinin eylem ve faaliyetlerinin yoğunluğu görülmüştür.243

Bu terör dalgasının etkisi ile 1990-93 yılları arasında Çetin EMEÇ ve Turan DURSUN’un, daha sonra ise Bahriye ÜÇOK, Muammer AKSOY ve Uğur MUMCU gibi aydınların suikasta uğramaları gibi saldırılar gerçekleştirilmiştir.244 Ardından 1999 yılında Prof.Dr.Ahmet Taner KIŞLALI’nın öldürülmesi245 gibi eylemler; faili meçhul olarak kayıtlara geçmişken, bu suikastların Tevhit Selam/Kudüs Ordusu terör örgütünce gerçekleştirildiği belirlenmiş ve failleri yakalanmıştır.246

1993 yılından itibaren, özellikle Diyarbakır, Batman, Bingöl, Mardin gibi illerde PKK ile mücadele platformunda eylemlerine başlayan Hizbullah terör örgütünün faaliyetleri artış göstermiştir. Ancak, 2000 yılında örgüte yönelik İstanbul’da yapılan operasyonda, örgüt lideri Hüseyin VELİOĞLU’nun ölü ele geçirilmesiyle, örgüt hakkında bilinmeyenler ortaya çıkmış, yapılan operasyonlar ile örgüt büyük yaralar almıştır. Özellikle örgüt ideolojisine karşı olanlar, örgüt aleyhinde beyanlarda bulunanların kaçırılarak emsali görülmemiş şekilde elleri ve ayakları bağlanıp gömüldükleri mezar evler ortaya çıkarılmıştır. Şüphesiz, Hizbullah’ın en önemli eylemlerinden biri de Diyarbakır Emniyet Müdürü A.Gaffar OKKAN ve 5 polis memurunun 2001 yılında şehit edilmesidir. 247

242 S. Dilmaç, 2004, a.g.e., s 365.

243 Z. Küçükkaya, a.g.e., s 363-372.

244 S. Dilmaç, 2004, a.g.e., s 365.

245 E. Kongar, 2002, a.g.e., s 93.

246 Z. Küçükkaya, a.g.e., s 363-372.

247 A.g.e., s 363-372.

1990’ların ortalarından itibaren ise dini motifli terör dalgası, Alevi-Sünni, laik-antilaik ve radikal-geleneksel gibi iç çatışma boyutunda kendini hissettirmiş, ancak vatandaşlarımızın sağduyulu yaklaşımlarıyla tehlike engellenmiştir.248 Bu dönemde Hizbullah’ın yanı sıra, İHÖ, İBDA/C ve İCCB-AFİD gibi bazı dini motifli terör örgütlerinin de eylem ve faaliyetleri görülmüştür.249 Böylece dini temelli terör dalgası Türkiye’nin gündeminde öne çıkarak etkinlik kazanmıştır. Özellikle Hizbullah, gündemde farklı nitelemelerle yer almış, güvenlik güçlerinin bile suçlandığı görülmüştür.Ancak, yapılan başarılı operasyonlar sayesinde bu dönemdeki terör dalgası etkisizleştirilmiş, büyük ölçüde ideolojik alana sıkıştırılmıştır.250

1.5. El Kaide Bağlantılı Uluslararası Terör Dalgası (11 Eylül Sonrası) Dünya, tarihinin en büyük terör olaylarına 11 Eylül 2001 günü, kaçırılan yolcu uçaklarının, ABD’yi hedef alan eylemleri ile tanık olmuştur. Saldırı sonrasında, ABD terör ile savaş amacıyla Afganistan’a ve Irak’a askeri müdahaleler yapmış, ancak El Kaide bağlantılı unsurlarca; farklı bir çok ülkede büyük eylemler gerçekleştirilmiştir.

Kısaca 11 Eylül sonrasında iki ülke işgal edilip, birçok lideri yakalanmasına rağmen El Kaide eylemleri globalleşerek/artarak devam etmiştir.

Nitekim 15 Kasım 2003 günü Neva Şalom ve Beth İsrail Sinagogları, 20 Kasım 2003 tarihinde ise; HSBC Bank Genel Merkezi ve İngiliz Başkonsolosluğu’na El Kaide bağlantılı bir grup tarafından, (4) ayrı intihar saldırısı gerçekleştirilmiş, eylemler sonucu; (59) kişi hayatını kaybetmiş, (700)’ün üzerinde şahıs da yaralanmıştır. 251 Saldırı, Ülkemiz terör tarihinde karşılaşılan en büyük eylem olarak kayıtlara geçmiştir. Eylem sonrası gerçekleştirilen operasyonlarda; eylemlerin failleri yakalanmış olmakla birlikte, saldırılarla ilgili (71) kişinin yargılanarak çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır.252

15-20 Kasım 2003 eylemlerini gerçekleştiren grup; cihat amacıyla yurtdışına çıkan ve aldığı siyasi-askeri eğitim sonrasında Selefi anlayışı benimseyen Habib

248 S. Dilmaç, 2004, a.g.e., s 365.

249 Z. Küçükkaya, a.g.e., s 363-372.

250 S. Dilmaç, 2004, a.g.e., s 365.

251 G. Aydıner, a.g.e., s 6.

252 Sabah, 17.02.2007.

AKDAŞ liderliğinde oluşturulmuştur.253 Ayrıca eylemcilerin tamamına yakınının, 1996-2001 yılları arasında El Kaide örgütünün Afganistan’daki kamplarında eğitim gördükleri anlaşılmıştır.254 El Kaide liderleriyle bağlantıya geçen grup üyelerine, Afganistan’daki kamplarda LADEN ile yardımcıları tarafından, “Türkiye’de ABD ve İsrail hedeflerine yönelik eylem yapılması” şeklindeki teklifinin yapıldığı, bu kapsamda teklifi kabul eden Habib AKDAŞ ve çevresindekilerce, gerekli finansın sağlanması sonrasında saldırıların gerçekleştirildiği öğrenilmiştir.255

Bu noktada, 11 Eylül 2001’de ABD’de gerçekleşen saldırılar ile birlikte, dünya genelinde dini motifli terör dalgasının öne çıktığı, 2003 Kasım ayında İstanbul’da meydana gelen eylemler ile de Türkiye’nin terörün uluslararası boyutu yani küresel terör dalgası ile tanıştığı söylenebilir.256

Nitekim daha İstanbul saldırılarının tartışmaları devam ederken, İstanbul Kartal’da bulunan Mason Locasına 9 Mart 2004 günü El Kaide sempatizanı iki kişi tarafından intihar eylemi düzenlenmiş, ancak fazla başarı sağlayamamışlar ve biri eylemci olmak üzere iki kişinin ölümüne neden olmuşlardır.257 Habib AKDAŞ grubu ile aynı ideolojiyi paylaşan bu grubun da Afganistan’da ki kamplarda eğitildikleri görülmüş, ancak El Kaide ile örgütsel bağlantıları tespit edilmemiştir. Şahıslar, 15-20 Kasım saldırılarından etkilendikleri ve cesaret bulduklarını, böylece eyleme girdiklerini ifade etmişlerdir.258

Gerçektende, ülkemizde El Kaide örgütü yanlısı şahıslar için, 15-20 Kasım eylemlerinin bir dönüm noktası olduğu ve cesaret kazandırdığı söylenebilir. Bu tarihten itibaren, 15-20 Kasım 2003 ve 9 Mart 2004 Mason locası saldırılarını gerçekleştiren örgütlenmeler haricinde, El Kaide ideolojisinden etkilenerek eyleme yönelen bazı küçük gruplar deşifre edilmiştir.259 Ayrıca, El Kaide’nin Irak’taki lideri Ebu Musab El Zerkavi’nin yardımcısı olan ve 15-20 Kasım 2003 İstanbul

253 Ş. Aslan ve D. Tosunoğlu, Dehşet Senaryosu İstanbul’daki İntihar Saldırılarının İç Yüzü, Güncel Yayıncılık, İstanbul, 2004, s 86.

254 Türkiye’de yakalanan El Kaide mensuplarının ayrıntılı ifadeleri için bkz. M.Faraç, El Kaide Turka, Ş. Aslan ve D.Tosunoğlu, Dehşet Senaryosu İstanbul’daki İntihar Saldırılarının İç Yüzü, E. Demirel, Ölüm Arabaları, F. Mercan, Savaşçının Dönüşü.

255 Ş.Aslan ve D. Tosunoğlu, a.g.e., s 87-88.

256 S.Dilmaç, 2004, a.g.e., s 362.

257 E. Demirel, Ölüm Arabaları, IQ Kültür Sanat Yay., 2004, İstanbul, s 216.

258 Ş.Aslan ve D. Tosunoğlu, a.g.e., s 222.

259 Hürriyet, 04.05.2004.

eylemlerinin finansörü Louai SAKKA; Antalya/Alanya’da İsrail’li turistlere yönelik saldırı hazırlığındayken 06.08.2005 günü yakalanmıştır.260

Öte yandan, 27.06.2006 günü El Cezire televizyonun da, El Kaide örgütün iki numaralı ismi Ayman El Zewahiri tarafından; ‘‘ABD yönetiminin kendisine sadık gruplar oluşturmak amacıyla İslamiyet’i çarpıttığı, laik yapısı nedeniyle de Türkiye’nin buna örnek teşkil ettiği ve şeriat hükümlerini uygulamaya cesaret edemeyen gruplarca yönetildiği, ayrıca Türkiye’nin İsrail’i tanımasını ve ABD üslerine izin vermesini de eleştirilerek, Müslümanlar’ı direnişlerine devam etmeye çağırdığı’’ şeklinde Türkiye’yi tehdit edici ve hedef gösterir mahiyette ifadelerin yer aldığı bir açıklama yayınlamıştır.261 Bu ifadeler açıkça göstermektedir ki, Türkiye;

demokratik, laik, çağdaş devlet yapısı ile El Kaide örgütün hedefi konumundadır.

Dünya’daki gelişmelerin de etkisiyle, El Kaide merkezli uluslararası terör dalgası, uzun bir süre daha Ülkemizde etkisini hissettirecektir. Konu hakkındaki ayrıntılara, El Kaide ile ilgili bilgileri aktaracağımız ileriki bölümlerde yer verilecektir.