• Sonuç bulunamadı

Küreselleşme - yerelleşme bağlamında kentleşme ve yerel yönetimlerde vizyon arayışları:2023 Türkiye vizyonu ve sonrası için Kocaeli modeli

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Küreselleşme - yerelleşme bağlamında kentleşme ve yerel yönetimlerde vizyon arayışları:2023 Türkiye vizyonu ve sonrası için Kocaeli modeli"

Copied!
226
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

KÜRESELLEŞME - YERELLEŞME BAĞLAMINDA

KENTLEŞME VE YEREL YÖNETİMLERDE

VİZYON ARAYIŞLARI:

2023 TÜRKİYE VİZYONU VE SONRASI İÇİN

KOCAELİ MODELİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Oktay ERDOĞAN

Düzce

Eylül, 2015

(2)
(3)

I

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

KÜRESELLEŞME - YERELLEŞME BAĞLAMINDA

KENTLEŞME VE YEREL YÖNETİMLERDE

VİZYON ARAYIŞLARI:

2023 TÜRKİYE VİZYONU VE SONRASI İÇİN

KOCAELİ MODELİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Oktay ERDOĞAN

Danışman: Doç. Dr. Zafer AKBAŞ

Düzce

Eylül, 2015

(4)
(5)

III

VE SONRASI İÇİN KOCAELİ MODELİ ERDOĞAN, Oktay

Yüksek Lisans, Toplam Kalite Yönetimi Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Zafer AKBAŞ

Eylül 2015, 211 sayfa

“Küreselleşme”, “yerelleşme” ve “kentleşme ”gibi birbiri ile yakından ilgili ve ilişkili üç kavramın, birbirlerini ve aslında her şeyi az veya çok bir şekilde etkilediği ve belirlediği günümüz dünyasında, devletleri ve dolayısı ile yapısal anlamda devletlerin örgütsel yapısını ifade eden kamu yönetim sistemlerini etkilememesi olanaksızdır.

Bilindiği üzere, kamu yönetim sistemlerinin toplumun gereksinimlerini karşılayan etkin bir araç durumuna dönüştürülebilmelerinin başlıca koşullarından birisi, söz konusu bu sistemlerin gelişen ve değişen koşullara ayak uydurmasını sağlayacak şekilde ve sürekli bir biçimde yenilenerek geliştirilmesidir. Fakat Türkiye’de 2004 yılına kadar yapılan ve “yeniden düzenleme”, “yeniden yapılanma” veya “idari reform” gibi farklı kavramlarla ifade edilen “idarede reform çalışmaları” dar ve kısa vadeli bir bakış açısı ile yapılmış olup, sistemin daha geniş ve daha uzun vadeli bir bakış açısı ile ele alınması ise ancak bu tarihten sonra mümkün olmuştur. “Vizyon” olarak da isimlendirilen bu yeni ve farklı bakış açısı ile hazırlanan “2023 Türkiye Vizyonu” kapsamında başlatılan idari reform çalışmaları ise Türk idari ve siyasi hayatını büyük ölçüde etkilemiştir. Çünkü söz konusu bu reformlar sonucunda «Kocaeli Modeli» ismi ile bilinen yeni bir yerel yönetim modeli Türk siyasi ve idari hayatına girmiştir. Kamuoyunca da bir yerel yönetim reformu olarak bilinen ve on yıl süre ile İstanbul ile birlikte Kocaeli ilinde de uygulandıktan sonra yirmi sekiz büyükşehirde daha uygulanmaya başlayan bu yeni yerel yönetim modeli aslında, Türk Devlet geleneğinde ve devletin görev ile sorumluluklarının dayanağı olan devlet felsefesinde köklü değişikliklere neden olacak bir reform çalışması niteliğine sahip bir çalışma olmuştur.

Bu tez çalışmasının ana temasını, Kocaeli Modeli olarak adlandırılan ve yakın bir gelecekte ülkenin tamamında uygulanması beklenen söz konusu bu yerel yönetim modelinin sadece geleneksel yerel yönetim anlayışını ve yapısını değiştirmekle kalmayıp, Türk idari yapısının geleneksel yönetim felsefesini ve genel yönetim yapısını da etkileyeceği ve değişime zorlayacağı iddiaları oluşturmuştur. Ayrıca, bu model için İstanbul ve Kocaeli illerinin seçilmesinin nedenleri ile Türk yerel yönetim geleneğinin halen oluşamaması gibi daha birçok konu da bu çalışmada ana tema ile ilişkili olacak bir biçimde ele alınmaya çalışılmıştır. Neticede ise köklü bir yerel yönetim geleneği bulunmamasına rağmen oldukça uzun sayılabilecek bir süre örgütlenme tecrübesine ve bunun sonucunda ise merkeziyetçi bir yönetim geleneğine ve buna uygun bir örgüt yapısına sahip olan Türk Devletinin bu yapısının, söz konusu bu reform çalışmalarından genel olarak olumsuz etkilendiği/etkileneceği görülmüştür.

Anahtar Sözcükler: Belediyeler, Büyükşehir Belediyeleri, Kentleşme, Kocaeli, Küreselleşme, Yerelleşme

(6)

IV

VISION AND TURKEY: KOCAELİ SAMPLE ERDOGAN, Oktay

Post Graduate, Department of Total Quality Management Thesis Advisor: Assoc. Prof. Zafer AKBAŞ

September 2015, 211 pages

“Globalization,” “localization” and “urbanization ”such as the concept of the three closely related and associated with each other, and in fact, more or less in a way that affects each other and everything in today's world, states and, consequently, the structural systems in the sense that expresses the organizational structure of the state, it is impossible not to affect the public administration system.

As known, one of the main conditions being able to be converted into an effective tool case that meets the needs of the community of the public administration system, said the development was renewed so as to ensure adapt to evolving and changing requirements of the system and in a continuous manner. But in Turkey, made until 2004, and “refactoring”, “restructuring” or “administrative reform”, expressed with different concepts such as, “in the administration's reform efforts” narrow and short-term perspective are made, and the system of broader and more long-term perspective is to be addressed, however, became possible after this date. "Vision" also called and prepared with different perspectives of this new "Vision 2023 Turkey" administrative reform efforts initiated under Turkish administrative and political life is influenced to a great extent. As a result of these reforms , because these « Kocaeli Model » known by the name of a new local government model has entered the Turkish political and administrative life.Publicized in local government, known as the reform and ten years with then applied in Kocaeli with Istanbul that began to be applied more in the twenty-eight metropolitan new local government model in fact, the philosophy of the Turkish state tradition and the government which is the mainstay of the state's duties and responsibilities will lead to fundamental changes has been working with a reform of qualifications.

The main theme of this thesis, Kocaeli Model, which is expected to be applied throughout the country and in the near future this question will not only change the structure of local governance and local traditional management model,but also Turkish administrative structure that will force to change and affect the structure and general management philosophy traditional management of claims constituted. Also, reasons for the selection of this model for the provinces of Kocaeli and İstanbul with The Turkish tradition of local Government still not occur as many more that will be associated with the main theme in the study in a way that tried to be addressed. After all, although there is not a deeply rooted tradition of a local government, the Organization for quite a lengthy time of experience and as a result, the tradition of a centralized management structure and the organizational structure of the Turkish state appropriately, which has overall negative influencers that would be affected by the reform in question was observed.

Key Words: Municipalities, Metropolitan Municipalities, Urbanization, Kocaeli, Globalization, Decentralization

(7)

V Sayfa ÖZET ... III ABSTRACT ... IV İÇİNDEKİLER ... V KISALTMALAR DİZİNİ ... XI

TABLOLAR LİSTESİ ... XII

ŞEKİLLER LİSTESİ ... XIII

Giriş ... 1 Çalışmanın Konusu ... 2 Çalışmanın Amacı ... 2 Çalışmanın Önemi ... 3 Sınırlılıklar ... 3 Çalışmanın İçeriği ... 3 BİRİNCİ BÖLÜM ... 5

KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA YERELLEŞME VE YEREL DEMOKRASİ .. 5

1.1 Küreselleşme Kavramı Ve Küreselleşme Sürecine Yönelik Yaklaşımlar İle Süreci Hızlandıran Faktörler Ve Boyutları ... 5

1.1.1 Küreselleşme kavramı ve tarihsel gelişimi ... 6

1.1.1.1 Küreselleşme kavramı ... 6

1.1.1.2 Küreselleşme kavramının tarihsel gelişimi ... 8

1.1.2 Küreselleşme sürecine yönelik yaklaşımlar ... 11

1.1.2.1 Aşırı küreselleşmeci yaklaşım ... 12

(8)

VI 16

1.1.3.1 Küreselleşme sürecini hızlandıran faktörler ... 16

1.1.3.1.1 Teknolojik faktörler ... 17

1.1.3.1.2 İdeolojik faktörler... 17

1.1.3.1.3 Ekonomik Faktörler ... 18

1.1.3.2 Küreselleşmenin boyutları ... 19

1.1.3.2.1 Küreselleşmenin ekonomik boyutu ... 19

1.1.3.2.2 Küreselleşmenin siyasi ve idari boyutu ... 20

1.1.3.2.3 Küreselleşmenin teknolojik ve iletişimsel boyutu ... 21

1.1.3.2.4 Küreselleşmenin sosyal ve kültürel boyutu ... 21

1.1.3.2.5 Küreselleşmenin çevresel boyutu ... 22

1.2 Küreselleşme sürecinde yerelleşme ve yerel demokrasi ... 23

1.2.1 Yerelleşme kavramı ve küreselleşme- yerelleşme ilişkisi ... 24

1.2.1.1 Yerelleşme kavramı ... 24

1.2.1.2 Küreselleşme-yerelleşme ilişkisi ... 27

1.2.2 Yerelleşme-yerel demokrasi ilişkisi ve yerel yönetimler ... 28

1.2.2.1 Yerelleşme ve yerel demokrasi ilişkisi ... 29

1.2.2.2 Yerel demokrasi ve yerel yönetimler ilişkisi ... 30

1.2.3 Yerelleşme eğilimini etkileyen faktörler ... 31

1.2.3.1 Küreselleşme ... 31

1.2.3.2 Yönetimde adem-i merkeziyetçilik ... 32

1.2.3.3 Sivil toplum kuruluşları ... 33

1.2.3.4 Serbest piyasa mekanizması ve yeni yönetim anlayışı ... 34

İKİNCİ BÖLÜM ... 36

KÜRESELLEŞME-YERELLEŞME BAĞLAMINDA KENTLEŞME İLE KENTLİLEŞME OLGUSU VE KENTSEL YAŞAM ... 36

2.1 Kent, Kentleşme ve Kentlileşme Kavramları ... 37

2.1.1 Kent kavramı ve tarihsel gelişimi ... 38

(9)

VII 2.1.2.1 Kentleşme olgusu ... 44 2.1.2.2 Kentleşmenin nedenleri ... 46 2.1.2.2.1 Teknolojik nedenler ... 47 2.1.2.2.2 Ekonomik nedenler ... 48 2.1.2.2.3 Siyasal nedenler ... 48 2.1.2.2.4 Sosyo-psikolojik nedenler ... 49 2.1.3 Kentlileşme olgusu ... 50

2.1.3.1 Kentlileşme tanımı ve kentlileşme süreci ... 50

2.1.3.2 Kentlileşme ve demokrasi ilişkisi ... 50

2.2 Küreselleşme-Yerelleşme Sürecinin Kente Etkisi ... 51

2.2.1 Küreselleşme ve kentsel değişim ... 52

2.2.1.1 Kentin mekânsal dönüşümü ... 53

2.2.1.2 Kent yönetimi anlayışının değişimi ... 54

2.2.1.3 Kent yaşantısında benzerliklerin artması farklılıkların azalması ... 55

2.2.1.4 Yoksullaşma- eşitsizlik ve gelir adaletsizliğinin yayılması... 55

2.2.1.5 Kimlik taleplerinin canlanması... 56

2.2.2 Yerelleşme sürecinin kente etkisi ... 57

2.2.2.1 Kent yönetimlerinde yapısal ve işlevsel dönüşüm ... 58

2.2.2.2 Kentsel hizmetlerin sunumunda seçeneklerin değişimi ... 58

2.2.2.3 Kentsel yaşam ve kentlilere yansıyan maliyet ... 59

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 61

YEREL YÖNETİMLERDE VİZYON ARAYIŞLARI: 2023 TÜRKİYE VİZYONU VE SONRASI İÇİN KOCAELİ MODELİ ... 61

3.1. Yerel Yönetim Olgusu Ve Yerel Yönetimlerin Tarihsel Oluşumu ... 63

3.1.1 Yerel yönetim olgusu ... 64

3.1.1.1 Yerel yönetim yaklaşımları-kuramları- ... 65

3.1.1.1.1 Çoğulcu paradigma (pluralist) yaklaşımı ... 66

3.1.1.1.2 Yönetimci paradigma (weberci) yaklaşımı... 66

(10)

VIII

3.1.1.3.1 Temsilcilik (agency) modeli ... 70

3.1.1.3.2 Ortaklık (partnership) modeli ... 70

3.1.1.3.3 Vekâlet (stewardship) modeli ... 70

3.1.1.3.4 Güç-bağımlılık (power-dependence) denge modeli ... 71

3.1.1.4 Yerel yönetim uygulamaları ... 72

3.1.1.4.1 Fransız ya da Napolyon modeli uygulaması ... 72

3.1.1.4.2 Anglosakson uygulaması ... 73

3.1.1.4.3 Kuzey ve Orta Avrupa uygulaması ... 73

3.1.1.4.4 Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri uygulaması ... 74

3.1.2 Yerel yönetimlerin tarihsel gelişimi ... 74

3.1.2.1 Yerel yönetimlerin tarihsel kökeni ... 75

3.1.2.2 Avrupa’da yerel yönetimlerin gelişim süreci ... 77

3.1.2.3 Türkiye’de yerel yönetim geleneğinin oluşması ... 80

3.1.2.3.1 İslamiyet öncesi Türk devletlerinde toplumsal ve idari yapı ... 81

3.1.2.3.2 İslamiyet sonrası Türk devletlerinde toplumsal ve idare yapı ... 83

3.1.2.3.3 Osmanlı devletinin toplumsal ve idari yapısının tarihsel evrimi . 84 3.1.2.3.3.1 Klasik dönem Osmanlı idari yapısı ... 85

3.1.2.3.3.2 Post-klasik veya klasik sonrası dönem Osmanlı idari yapısı . 87 3.1.2.3.3.3 Yeni dönem ve yeni kurumlar: yerel yönetim geleneğinin başlaması 88 3.1.2.3.3.3.1 Tanzimat dönemi (1839-1876) ... 89

3.1.2.3.3.3.2 Meşrutiyet dönemi (1876-1922) ... 92

3.1.2.3.4 Cumhuriyet dönemi Türk idari yapısı ... 94

3.1.2.3.4.1 1921 anayasası dönemi ... 95

3.1.2.3.4.2 1924 Anayasası dönemi ... 97

3.1.2.3.4.3 1961 Anayasası dönemi ... 99

3.1.2.3.4.4 1982 Anayasası dönemi ... 99

3.2 Türkiye’de Yerel Yönetimler Reformu, Nedenleri ve Kocaeli Modeli ... 101

3.2.1 İdari reform kavramı ve Türkiye’de idari reform süreci... 102

(11)

IX

3.2.2.3 Sivil toplumun ortaya çıkışı ve artan demokrasi talepleri ... 109

3.2.2.4 Küreselleşme süreci ... 110

3.2.2.5 Yerelleşme olgusu ... 111

3.2.2.6 Kentleşme olgusu ... 111

3.2.2.7 Uluslararası aktörler ve uluslararası yasal düzenlemeler ... 112

3.2.2.7.1 Uluslararası Para Fonu (IMF) ve WB (WB) ... 114

3.2.2.7.2 Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ... 115

3.2.2.7.3 Birleşmiş Milletler (BM) ... 116

3.2.2.7.4 Avrupa Konseyi (AK) ... 117

3.2.2.7.5 Avrupa Birliği (AB) ... 118

3.2.2.8 Yerel yönetimlerde vizyon arayışları ... 119

3.2.3 Yerel yönetim yasalarında yapılan değişiklikler ve Kocaeli modeli ... 120

3.2.3.1 İdari yapı, ölçek ve idari bağlılıklar ... 122

3.2.3.2 İdari ve mali vesayet ... 125

3.2.3.3 Kararlara ve yönetime katılım ... 127

3.2.3.4 Mali yapıdaki değişiklikler ... 129

3.2.3.5 Görev ve yetki bölüşümünün yeniden düzenlenmesi ... 131

3.3 2023 Türkiye Vizyonunda Yerel Yönetimler ve Kentleşmede Kocaeli Örneği 132 3.3.1 2023 Türkiye vizyonunda yerel yönetimler ve kentleşme ... 132

3.3.2 Kentleşmede Kocaeli (İzmit) örneği ... 135

3.3.2.1 Kocaeli ili genel bilgiler ... 136

3.3.2.2 İdari ve sosyo-ekonomik yapı ... 139

3.3.2.3 Temel Göstergeler ... 146

3.3.2.4 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ... 152

3.3.2.4.1 Teşkilat yapısı ve mali yapı ... 153

3.3.2.4.2 İnsan kaynakları ... 155

3.4 Yeni Büyükşehir Modeli-Beklentiler ve Kocaeli İli Uygulama Sonuçları . 156 3.4.1 Kocaeli modeline dair beklentiler ... 158

(12)

X

3.4.2 Kocaeli büyükşehir modeli ve uygulama sonuçları ... 164

3.4.2.1 İmar hizmetleri ... 165

3.4.2.2 Ulaşım ve toplu taşıma hizmetleri ... 167

3.4.2.3 Su ve kanalizasyon hizmetleri ... 169

3.4.2.4 Çevre hizmetleri ... 170

3.5 Kocaeli Modelinin Türk İdari Yapısına Etkileri ... 172

3.5.1 Genel idari yapıya etkileri ... 173

3.5.1.1 Modelin genel idari yapıya olumlu etkileri ... 175

3.5.1.2 Modelin genel idari yapıya olumsuz etkileri ... 177

3.5.2 Yerel yönetim yapısına etkileri ... 180

3.5.2.1 Modelin yerel yönetim yapısına olumlu etkileri ... 182

3.5.2.2 Modelin yerel yönetim yapısına olumsuz etkileri ... 185

SONUÇ ... 191

(13)

XI

AB : Avrupa Birliği

A.B.D. : Amerika Birleşik Devletleri A.E.T. :Avrupa Ekonomik Topluluğu

A.Y.Y.Ö.Ş :Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı B.B :Belde Belediyeleri

B.M. :Birleşmiş Milletler BŞB :Büyükşehir Belediyesi

BYKP :Beş Yıllık Kalkınma Planı D.P.T. :Devlet Planlama Teşkilatı IMF :Uluslararası Para Fonu

K.A.Y.A :Kamu Yönetim Araştırma Raporu

MEHTAP :Merkezi Hükümet Teşkilatı Araştırma Projesi

NAFTA :Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması OECD :Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı

ÖUKP :Ön Ulusal Kalkınma Planı SAGP :Satın Alma Gücü Paritesi

UNDP :Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı WB :Dünya Bankası

(14)

XII

Tablo 1 6360 Öncesi Ve Sonrasında Toplam Yerel Yönetim Birimleri ... 124

Tablo 2 Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden(GBVG) Pay Verilmesi Hakkında Kanun Paylarının Dağılım Oranları ... 130

Tablo 3 XIX. Yüzyılda İzmit (Kocaeli) Sancağının Demografik Durumu (1914 Nüfus Sayımı) ... 138

Tablo 4 Kocaeli İli Arazisinin Kullanım Durumlarına Göre Dağılımı ... 139

Tablo 5 Kocaeli İli Nüfus Bilgileri (1965-2014) ... 140

Tablo 6 ADNKS’ne Göre Kocaeli İlçe Bazında Nüfus Sayımı (1990-2014) ... 145

Tablo 7 2004-2005 İle 2013-2014 Eğitim-Öğretim Dönemleri İstatistikleri ... 149

Tablo 8 Kocaeli İli Kanalizasyon Hizmeti Verilen Belediye Sayısı Ve Nüfusa Oranı ... 169

Tablo 9 Kocaeli İli Atık Su Arıtma Tesisi İle Hizmet Veren Belediye Sayısı Ve Nüfusa Oranı ... 170

Tablo 10 Kocaeli İli GSM Ruhsatlı Firma Sayısı Ve Ruhsat Sınıfları ... 171

Tablo 11 Türkiye Mülki İdare Bölümleri Envanteri Tablosu ... 182

Tablo 12 Mevcut On Dört Büyükşehir Belediyesi İle Kurulacak On Üç Büyükşehir Belediyesinin Nüfus Ve Yüzölçümü Değişimi Karşılaştırması Tablosu ... 183

(15)

XIII

Şekil 1 Doğu Marmara bölgesinde yer alan illerin insani gelişme endeksleri

(2008) ... 144 Şekil 2Kocaeli Büyükşehir Belediyesi organizasyon şeması ... 154

(16)

Giriş

Günümüzde ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel hayatın tüm alanlarında olduğu gibi kamu yönetimi dâhil yönetimin her alanında da hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Bilgi teknolojilerindeki ilerlemeler başta olmak üzere küreselleşme sürecinin diğer tüm dinamiklerinin, bu değişim ve dönüşümde önemli ve belirleyici bir rolü bulunmaktadır. Yerelleşme süreci ise bu noktada küreselleşme sürecine paralel fakat küreselleşme sürecinin kendi bünyesinde taşıdığı düzenli ve merkeziyetçi yapılanmaya karşı; etnik, dinsel ve dilsel vb. yerel kimlikleri yeniden üreterek ve bunları birbirine ekleyerek daha insanca yaşanacak bir dünyayı oluşturabileceği iddiasını taşımaktadır. Tüm bu gelişmeler karşısında ulus-devletler ise kendi konumlarını bir kez daha gözden geçirmek durumunda kalmaya zorlanmaktadırlar. Neticede, merkezi ağırlıklı yönetim sistemlerinden güçlü yerel yönetimlere, temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye doğru geçişle birlikte kentleşme ve kentlerin yönetimleri konusunda da önemli değişim ve gelişmeler yaşanmaktadır.

Bu noktada tarih boyunca, kültür ve medeniyetlerin doğduğu, geliştiği ve yayıldığı yerler olan kentler, küreselleşme sürecinde ise yerleşim mekânlarından daha öte vasıflar taşıyan merkezler olmuşlardır. Ekonomik ve teknolojik yeniliklerin, bilgi, haber ve fikirlerin akışına yardımcı olan ve bu etkisini her geçen gün çok daha fazla hissettiren kentler ve kent yönetimleri bu süreçte daha ön plana çıkmışlardır. Özellikle sanayi devrimi ile birlikte kentler, toplum yapısını niteleyen bir ağırlık kazanmış ve toplumların kaderi gittikçe artan bir şekilde yeniden kentlerde belirlenmeye başlamıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin tetiklediği bu değişim ve dönüşüm sürecinde birbiri ile bağlantılı birçok yeni sorunla karşı karşıya kalan kamu yönetimi sistemleri ise süreçte yönetilen değil süreci yöneten aktörlerden biri olarak bu sorunlar ile baş edebilmek amacıyla reform yapmak ihtiyacını hissetmişlerdir. Türk kamu yönetimi sistemi de doğal olarak bu sürecin dışında kalamamış, toplumun gereksinimlerini karşılayan etkin bir sisteme sahip olabilmek ve gelişen ve değişen koşullara ayak uydurarak sürekli yenilenmek için daha geniş ve uzun vadeli bir bakış açısına, başka bir ifade ile bir vizyona ihtiyaç duymuştur.

(17)

Çalışmanın ilk bölümünde birbirine zıt iki süreç gibi görünen fakat aksine birbirinin bütünleyicisi olduğu konusunda mutabık kalınan küreselleşme ve yerelleşme süreci irdelenirken; ikinci bölümde ise küresel ile yerelin geçişkenliğinin ve etkileşiminin en yoğun olarak yaşandığı mekânlar olan kentler ve kentleşme olgusu irdelenecektir. Üçüncü bölümde ise küreselleşme süreci ile yerelleşme sürecinin kentlerde oluşturduğu bu değişim ve dönüşümün etkileri, Türkiye’nin 2023 vizyonu kapsamında, 2004 yılından itibaren devam eden yerel yönetim reform çalışmalarının laboratuvarı olarak kabul edilen Kocaeli ili özelinde irdelenmiştir. Kamuoyunca başka isimlerle de bilinen fakat bu çalışmada “Kocaeli Modeli” olarak adlandırılacak bu yeni yerel yönetim modelini literatüre kazandıran söz konusu reform çalışmalarının, köklü Türk Devlet geleneğinde, devletin görev ve sorumlulukları ile ilgili felsefe ve düşüncelerinde yapmış olduğu değişim ve dönüşümün değerlendirildiği sonuç bölümü ile çalışma tamamlanacaktır.

Çalışmanın Konusu

Çalışmada ,“2023 Türkiye Vizyonu” çerçevesinde, 2004 ve sonrasında yapılan yerel yönetim reform çalışmalarının neredeyse konuşulan tek konusu haline gelen “İl Sınırında Büyükşehir Modeli”, “Bütün şehir Modeli” veya “Kocaeli Modeli” isimleri ile de bilinen yerel yönetim modeli tartışılacaktır. Çalışmanın tamamında bu modeli ortaya çıkaran iç ve dış koşullar ile bu modelin on yıllık Kocaeli ili tecrübesi çeşitli boyutları ile irdelenerek köklü bir devlet geleneği olan Türkiye’nin, güçlü ve demokratik yerel yönetim oluşturma çabaları tarihsel perspektifle incelenecektir.

Çalışmanın Amacı

Bu çalışmada öncelikle “Kocaeli Modeli” olarak bilinen yeni yerel yönetim modelinin Kocaeli ilinde on yıl süre ile devam eden pilot uygulamasının neticelerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmanın nihai amacı ise yakın bir gelecekte modelin ülke genelinde uygulanması halinde köklü Türk Devlet geleneğinde ve devletin görev ve sorumlulukları ile ilgili felsefe ve düşüncelerinde hangi değişikliklerin meydana geleceği konusunda bir fikir sunabilmek ve bundan sonra

(18)

yapılacak yerel yönetim reformlarının sınırlarının belirlenmesine bir katkı sağlamak olmuştur.

Çalışmanın Önemi

Çalışmanın önemi, söz konusu reformların yapıldığı tarihten itibaren bu reformlar üzerine yapılan akademik çalışmalardan farklı olarak konunun çok çeşitli boyutları ile ve farklı bir bakış açısı ile ele alınmaya çalışılmasından kaynaklanmaktadır. Bu noktada bir önemli husus ise söz konusu modelin bir nevi laboratuvarı olarak da kabul edilen Kocaeli ilinde, 2012-2015 tarihleri arasında görev yapan bir kamu yöneticisinin gözlem ve incelemelerine dayanılarak konunun bu boyutları ile ele alınmaya çalışılması olmuştur.

Sınırlılıklar

Bu çalışmada modelin Kocaeli ilinde on yıl süre ile devam eden uygulamasının sonuçları ele alınmış, diğer pilot il olan İstanbul’da modelin uygulama sonuçları bu çalışmanın kapsamı dışında tutulmuştur. Modelin Kocaeli ilinde uygulama sonuçları ise başta ekonomik, psikolojik ve sosyal boyutları olmak üzere birçok boyutu ile değerlendirilmeye çalışılmış, bu noktada genel olarak şahsi gözlemlerden yararlanılmıştır.

Çalışmanın İçeriği

Çalışma, üç bölümden oluşmakta olup çalışmanın birinci bölümünde küreselleşme kavramı ile bu kavramın üzerinde yapılan tartışmaları, küreselleşme hakkındaki olumlu-olumsuz yaklaşımları ile küreselleşmeyi etkileyen ve hızlandıran faktörleri açıkladıktan sonra küreselleşmenin boyutları üzerinde durulmuştur. Yerelleşme kavramını, yerelleşmenin etkileri ve yerelleşmeyi etkileyen faktörleri ile yerelleşme politikalarını açıklayıp küreselleşme ve yerelleşme arasındaki ilişkiyi ortaya konarak bu bölüm tamamlanmıştır.

İkinci bölümde, kentleşme ve kentlileşme olgusu ile küreselleşme- yerelleşme sürecinde değişen ve gelişen kentsel yaşam incelenmiştir.

(19)

Son bölüm olan üçüncü bölümde ise ilk olarak yerel yönetim olgusundan ve bu olgunun tarihsel gelişim sürecinden bahsedilmiş, sonrasında ise günümüze kadar olan dönemde Türkiye’de kent yönetiminin nasıl geliştiği üzerinde durulmuştur. Akabinde ise, Cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılı olması nedeniyle oluşturulan “2023 Türkiye Vizyonu” belgesi çerçevesinde bugüne kadar gerçekleştirilen yerel yönetimler ile alakalı reform çalışmaları ve bu kapsamda özellikle 12 Kasım 2012 yılında kabul edilen ve kısaca “6360 sayılı yasa” olarak bilinen yasa ile yapılan reform çalışmaları ana hatları ile irdelenmiştir. Bu kapsamda, 2004 yılından itibaren başlayan tüm bu reform çalışmalarının neticesinde oluşan ve “İl Sınırında Büyükşehir Modeli” , “Yeni Büyükşehir Modeli” veya bu çalışmada olduğu gibi “Kocaeli Modeli” olarak da isimlendirilen modelin, pilot il olarak seçilen “Kocaeli İli” örneği üzerinden uygulama sonuçları irdelenmiştir.

Çalışmanın sonuç kısmında ise “Kocaeli Modeli” olarak adlandırılan yerel yönetim modelinin, yerel yönetimlerin geleneksel yönetim yapısını değiştirmekle kalmadığı, köklü Türk Devlet geleneğinde ve devletin görev ve sorumlulukları ile ilgili felsefe ve düşüncelerde de değişiklikler yapmaya zorladığı tespiti yapılmıştır. Bu nedenle modelin, “2023 vizyonu” ve daha sonraki yıllar için seçilecek bir yerel yönetim modeli olması halinde, modelin çalışmada belirtilen tarihsel perspektife ve çağın şartlarına uygun hale getirilmesinin zorunlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

(20)

BİRİNCİ BÖLÜM

KÜRESELLEŞME BAĞLAMINDA YERELLEŞME VE YEREL

DEMOKRASİ

Küreselleşme ve yerelleşme kavramları son yüzyılda üzerinde en çok konuşulan ve en çok tartışılan kavramların başında gelmektedir. Bilgi Çağı olarak da adlandırılan içinde bulunduğumuz bu yüzyılda, dünyada büyük bir değişim süreci başlamış, dünya bir yandan küreselleşme politikaları ile yeniden kurulurken aynı zamanda yerelleşme politikalarının da güçlendiği gözden kaçmamakta, küreselleşme sürecinde yerelleşme önemini giderek arttırmaktadır. Bu nedenle günümüz dünyasında bu iki kavramın ilişkisini doğru anlamak, XXI. yüzyıl Türkiye vizyonunun nasıl olması gerektiği sorusunun da cevabını verecektir.

Bu bağlamda çalışmanın başında öncelikle küreselleşme kavramı ile bu kavramın üzerinde yapılan tartışmalar, olumlu-olumsuz yaklaşımlar, küreselleşmeyi etkileyen ve hızlandıran faktörler açıklandıktan sonra, küreselleşmenin çeşitli boyutları üzerinde durulacaktır.

Sonrasında ise yerelleşme kavramı, yerelleşme sürecinin etkileri ve yerelleşmeyi etkileyen faktörler ile küreselleşme ve yerelleşme arasındaki ilişki incelenerek çalışmanın bu bölümü tamamlanacaktır.

1.1 Küreselleşme Kavramı Ve Küreselleşme Sürecine Yönelik Yaklaşımlar

İle Süreci Hızlandıran Faktörler Ve Boyutları

Günümüz dünyasının şaşırtıcı derecede bir hızla yaşanan değişim ve dönüşümünü açıklamada kullanılan sihirli bir kavram olan “küreselleşme” konusunda, akademik çevrelerin de ilgisine rağmen ortak bir tanım henüz

(21)

yapılmamıştır. Hatta küreselleşme konusunda bugüne kadar yapılan tüm tanımların ortak özelliğinin “ortak bir tanım üzerinde anlaşmaya varılamamış olmasıdır” demek de bu noktada yanlış olmayacaktır.1 Bu belirsizliğe rağmen bugün neredeyse hemen her konu bir biçimde “küreselleşme kavramı” ile ilişkilendirilmeye devam etmektedir.

Neticede, kompleks bir süreç olan ve paradoksal öğeler de içeren küreselleşme kavramını, ekonomik ve toplumsal sorunların sebebi, sonucu ya da çözüm yolu olarak gören birçok yaklaşım geliştirilerek günümüze kadar konuyla ilgili her kesim kendi alanından bu kavramı tanımlamaya çalışmıştır.2

1.1.1 Küreselleşme kavramı ve tarihsel gelişimi

Küreselleşme kavramını tanımlamanın zorluğunu, bu sürecin ne zaman başladığı konusunda sorulan sorulara verilecek cevaplar daha da arttırmaktadır. Çünkü bu kavramın insanlık tarihi kadar eski bir geçmişi olduğunu söyleyenler bulunmakla beraber, daha yakın bir zamanı yani 1970’li yılları bu kavramın ortaya çıktığı yıllar olarak işaret edenlerde bulunmaktadır. Konu ile ilgili tartışmalar günümüzde de tüm hızıyla sürüp gittiğinden öncelikle küreselleşme kavramı ile bu kavramın nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı konusunda bugüne kadar yapılan tartışmalar ortaya koyularak, bu sürecin tanımlanması noktasında oluşan belirsizlik biraz daha netleştirilmeye çalışılacaktır.

1.1.1.1 Küreselleşme kavramı

Küreselleşme, “Zamanı gelmiş bir fikir” midir?3

Yoksa hala tam olarak tanımlanamayan ve ünlü sosyolog Peter Burger’in deyimiyle Alman kömür endüstrisindeki gerilemeden, Japon gençlerinin cinsel alışkanlıklarını açıklamaya kadar geniş bir alanda kullanılan ve “klişe ”ye dönüşmüş bir kavram mıdır? 4

Eğer küreselleşme şimdiye kadar olmamış ve yaşanmamış ise o halde küreselleşme;

1

Fulya Kıvılcım, “Küreselleşme Kavramı ve Küreselleşme Sürecinin Gelişmekte Olan Ülke Türkiye Açısından Değerlendirilmesi”, Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, Cilt 5, No 1, 2013, s.219-230.

2

Mehmet Kaya “Küreselleşme Yaklaşımları”, Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 13, 2009, s.1-16.

3

Kudret Bülbül, Küreselleşme Okumaları -Ekonomi-Siyaset, Ankara, Kadim Yayınları, 2006, s.161. 4

Veysel Bozkurt, “ Küreselleşme: Kavram – Gelişim ve Yaklaşımlar”, İş, Güç Endüstri İlişkileri ve İnsan

(22)

küresel finans piyasalarından internete kadar her şeyi kapsayan ancak çağdaş dünya insanının durumuna açıklama getiremeyen büyük fakat artık zamanımızın klişesi olma tehlikesi altında olan bir fikirdir.5

Aksine, eğer küreselleşme kökeni çok eski çağlara gitmesine rağmen ileri teknolojik uygulamalar sayesinde bugünkü kadar yoğun ve hızlı işlemediği için ancak bugün yani zamanı geldiği için bu yüzyıla özgü tartışmaların odağına oturan bir kavram ise o halde bu kavramı tüm boyutları ile açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.6

Görüleceği üzere küreselleşme nasıl tanımlanırsa tanımlansın veyahut nasıl algılanırsa algılansın, Anthony Giddens’ın “Bugün, küreselleşmeye değinmeyen hiçbir siyasal konuşmanın tam olmayacağı” cümlesi ile ifade ettiği önemde bir olgudur. Zaten Giddens’a göre şu anda köklü bir tarihsel değişim döneminden geçtiğimize inanmamızı sağlayacak kadar geçerli ve nesnel nedenlerin varlığı da kendisine ait bu ifadeleri desteklemektedir. 7

Küreselleşme kavramı, ekonomik çevreler başta olmak üzere akademik dünyada en çok tartışılan kavramların başında gelmektedir. En basit anlamıyla küreselleşme, “yerkürenin farklı bölgelerinde yaşayan insan, toplum ve devletler arasındaki iletişim ve etkileşim derecesinin karşılıklı bağımlılık kavramı çerçevesinde giderek artması” olarak tanımlanmaktadır.8

Bu noktadan yola çıkıldığında küreselleşme olgusunun, toplumların ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel yaşamlarını yakından etkilediği bu nedenle sadece ekonomik boyutu ile değerlendirilmesi halinde küreselleşme kavramı ile ilgili yapılan tüm tanımların eksik olacağı aşikârdır. Bu tanımlardan David Harvey’e ait olan ve küreselleşme sürecini “zaman-mekân sıkışması” olarak tanımlayan küreselleşme tanımı ile küreselleşmeyi “anlık ve derinliği olmayan bir dünyanın yaratılması olarak tanımlayan” David Morley ile Kevin Robins’nun yaptığı küreselleşme tanımı ilk göze çarpan tanımlardır. Yine küreselleşmeyi “soğuk savaş sisteminin yerini alan uluslararası bir sistem” olarak farklı bir bakış açısı ile daha güncel bir şekilde tanımlayan Thomas Friedman ile birlikte Küreselleşmeyi “hem dünyanın küçülmesi hem de bir bütün olarak dünya bilincinin güçlenmesi” şeklinde tanımlayan Roland

5

Bülbül,a.g.e.,s.161.

6Fırat Bayar, “Küreselleşme Kavramı ve Küreselleşme Sürecinde Türkiye”, Uluslararası Ekonomik Sorunlar

Dergisi, Sayı 32, 2008, s.25-34.

7

Bozkurt,a.g.m.,s.5. 8

(23)

Robertson’a kadar birçok düşünürün daha küreselleşme tanımları göze çarpmaktadır.9

Küreselleşme sürecini açıklamaya yönelik yapılan tanımların bu kadar farklı ve sayıca fazla olmasının nedeni belirtildiği gibi süreci oluşturan unsurlardan herhangi birinin ön plana çıkarılması olarak görülmesine rağmen bir diğer önemli nedende tanımı yapanların ideolojik yaklaşımlarına bağlı olarak bu tanımların yapılması olmuştur.

Tanımı konusunda yaşanılan bu zorluğa rağmen yine de küreselleşme ile ilgili bütüncül bir tanıma ulaşma denemesinde bulunulacak olursa en geniş anlamıyla küreselleşme; “dünyada mevcut uluslararası, ulusal, bölgesel ve yerel katmanlara ait siyasi, ekonomik, sosyal, ekolojik, kültürel ve hatta coğrafik sistemlerin, birbirlerinden farkındalıklarının gün geçtikçe artmasıyla, geçişkenliklerinin ve birbirlerini etkileme güçlerinin de arttığı ve dünya çapında bir “farkındalık ve küreye ait olumlu veya olumsuz gelişmelere bilinçli veya tepkisel cevap verme kültürünün oluştuğu” bir süreç şeklinde tanımlanacaktır.10

Bu tanıma göre küreselleşme aslında; Fransız şair, yazar ve düşünür Paul Valéry’e (1871-1945) ait “Bütün dünyayı hesaba katmadan hiçbir şey yapılamaz oldu.” veciz sözcükleri ile oluşan cümlesinde vurguladığı gibi tüm dünya genelinde farklı boyutlarda da olsa yaşanan bir süreçtir.

1.1.1.2 Küreselleşme kavramının tarihsel gelişimi

Kavram olarak yeni olan küreselleşme, yeni bir olgu değildir. Olgu olarak küreselleşme kavramının, tarih içinde farklı coğrafyalarda yaşayan insan toplulukları arasındaki ilişkilerin tesis edildiği eski zamanlara kadar uzandığı görüşü günümüzde de hala tartışılmakta olup, bugüne kadar yapılan bu tartışmaların ise üç olasılık üzerinden yapıldığı görülmektedir. Bu olasılıklardan birincisi; küreselleşmenin, tarihin başından beridir var olduğu, ancak son dönemde yaşanan hızlı gelişmelerin de etkisiyle bu olgunun daha yeni gündeme geldiği, bir başka ifade ile aslında

9

Nizamettin Biber ,“Sosyolojik Olarak Küreselleşme Nedir ?”, 05 Temmuz 2013, Http :// Blog. Milliyet. Com. Tr / Sosyolojik -Olarak-Kureselleşme-Nedir-/Blog/?Blogno=421305, (Erişim Tarihi 05 Mayıs 2015), .s.1. 10

(24)

küreselleşmenin “zamanı gelen bir fikir olduğu” şeklinde özetlenebilecek görüşlerdir.11

Bu olasılıktan yola çıkan düşünürler, insanoğlunun tarih boyunca yaşadığı bölgede başta güvenlik olmak üzere barınma ve beslenme ihtiyaçlarını;gerktiğinde doğrudan kendisi çevre ile iletişim kurarak, gerektiğinde birlikte yaşadığı diğer insanlarla birlikte toplu olarak ortak bir düşmana karşı birlikte savunma yaparak gerektiğinde ise birlikte üretim yaparak ihtiyaçlarını karşılama güdüsü ile tarih boyunca sürekli iletişim içinde olma ihtiyacı duyduğunu belirtmişlerdir. Neticede, tarihsel süreçte toplumların yaşadığı sosyo-ekonomik tüm gelişmeler ve tehdit algısının düzeyi, bu ortaklık ve iletişim ilişkisinin dönemsel olarak artmasına veya azalmasına neden olmuştur. Bu olasılığa göre küreselleşmenin ilk adımları olarak kabul edilen bu gelişmeler, küreselleşmenin insanlık tarihi kadar eski bir olgu olduğunu ve yeri ve hızı değişse de, küreselleşmenin devamlı bir şekilde var olduğunu göstermektedir. Fakat diğer taraftan, dünyanın birçok bölgesinde günümüzde hâlen birçok topluluk ile aynı düzeyde iletişim ve etkileşim sağlanamadığı için küreselleşme sürecinin bu anlamda dünyanın bir kısmında geçerli olmaya devam etmesi nedeniyle halen sosyal hayatta nüfuz edemediği kısımlar ve buralara ait problemler bulunmaktadır. Bu nedenle bu olasılığın, küreselleşmenin yukarıda verilen tanımına ters düştüğü görüşleri ileri sürülmektedir.12

İkinci olasılık ise; modernleşme ve kapitalizmin gelişmesine paralel olarak küreselleşme kavramının geliştiği ve son yıllarda da hız kazandığına ilişkin iddialardır.13 Bu olasılığa yakın olan düşünürler ise konuya iktisadi ağırlıklı bir bakış açısıyla yaklaşmaktadırlar. Dolayısı ile bu bakış açısı ile küreselleşme, modern toplumun evrenselleşmesi anlamına gelebileceği gibi kapitalizmin günümüzdeki görünümü şeklinde de yorumlanabilmektedir. Ayrıca, sürecin emperyalizmin gelişmesine katkı sağladığı ve bu noktada küreselleşmenin bir anlamda emperyalizmin taşıyıcısı olduğuna dair görüşler de bu olasılık kapsamında dile

11A. Bora Elçin.“Küreselleşmenintarihçesi”,05temmuz2013,http://www.Meritymm.Com/Wp-Content/ Uploads/ 2013/05/Kuresellesme.Pdf (Erişim Tarihi 05 Mayıs 2015), s.1-17.

12

Adnan Aslan, “Küreselleşme ve Din”, Köprü Dergisi, Sayı 77,2002,s.32-48. 13

(25)

getirilmektedir.14 Özetle, bu bakış açısı küreselleşmeyi emperyalizmin XXI. Yüzyıl başındaki adı olarak görmektedir.15

Bu olasılık da küreselleşmeyi salt bir ekonomik olgu olarak kabul ettiği için, günümüzde yaşanan birçok problemin görmezden gelinmesine neden olabileceği riski ile beraber birçok probleme de çözüm üretecek bir paradigmanın oluşmasını sağlayamayacağından güçlü bir olasılık olarak görülmemiştir.

Küreselleşmenin, kapitalizm düzeninin çözülmesi ile ilgili olarak son yıllarda ortaya çıkan yeni bir olgu olduğunun kabul edilmesi gerektiğine dair görüşleri içeren bir diğer olasılık ise üçüncü olasılıktır. Böylece 1960’lı yılların başında kapitalist sanayi toplumunun artık sonunun geldiği, sanayi ötesi toplum veya modern ötesi toplumun oluştuğu yeni bir çağa, yani “Bilgi Çağına”, girildiğine dair görüşler ileri sürülmüştür.16Buna göre, XX. yüzyılın sonlarına doğru toplumların yeni teknolojik gelişmelerle birlikte artık imalat endüstrisine bağımlılıklarının azaldığı, bilgi eksenli yeni endüstrilerin ortaya çıktığı bu nedenle sanayi ötesi topluma geçildiği belirtilmektedir. Böylece 1970’li yıllardan itibaren modernliğin de sona erdiği iddia edilmiş ve artık 1980’li yıllardan sonra modern ötesi bir toplumun ortaya çıktığı görüşleri ile birlikte “post-modernizm” ve “bilgi toplumu” gibi kavramlar tüm dünyada yaygınlaşan önemli kavramlar olarak bu süreçte ortaya çıkmıştır. 17

Buna göre küreselleşme süreci üç evreden geçerek günümüzdeki halini almıştır. XIX. yüzyılın sonlarından itibaren 1914’lere kadar olan evre birinci evre, 1914’lerden 1945-50’lere kadar olan evre ikinci evre ve 1945-50 sonrası dönemleri kapsayan ve günümüze kadar uzanan evre ise üçüncü evredir. XIX. yüzyılın sonlarından 1914’lere kadar geçen birinci evrede, küreselleşmenin, özellikle iktisadi anlamda, oldukça ileri bir seviyede olduğu görülmektedir. Çünkü belirtilen dönemde bugünkü anlamıyla uluslararası ticaretin önündeki engel ve tarifeler yok denecek seviyelerdedir. Küreselleşme sürecinin derinleşerek küresel entegrasyonun

14

Muhlis Özkan,“KüreselleşmeveYerelleşme”,12 Mayıs 2009,<Http :// Daha fazla siyaset .Blogspot. Com. Tr/2009/05/Kuresellesme-Ve-Yerellesme.Htm> ,(Erişim Tarihi 05 Temmuz 2015), s. 1.

15

Baskın Oran, Küreselleşme ve Azınlıklar, Ankara, İmaj Yayınevi, 2001, s.67. 16

Elçin,a.g.m.,s.1-17.

17Nazım Yiğit Günay,“Sanayi Ötesi Toplum Kavramlaştırmaları”,29 Ocak 2009,

Http :// Blog.Milliyet.Com.Tr/Sanayi-Otesi-Toplum-Kavramlastirmalari/Blog/?Blogno=158909 , (Erişim Tarihi 15 Mayıs 2015), s. 1.

(26)

yayılmasını sağlayan bu olumlu hava, 1914’lerden 1945-50’lere kadar süren ikinci evrede tersine dönmüştür. Çünkü I. Dünya Savaşı ile başlayan, “1929 Dünya Ekonomik Bunalımı” ile devam eden ve II. Dünya Savaşı’nın bitmesi ile sona eren dönemi içeren bu evrede, küresel entegrasyon ciddi bir biçimde sekteye uğramıştır. 1945-50 sonrası dönemde, özellikle 1980 sonrasında ise küreselleşme büyük bir ivme kazanarak benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaşmıştır. Çünkü ekonomik anlamda uluslararası ticaret hacmi ve uluslararası sermaye akımlarının hızı bu evrede tahmin edilemeyen seviyelere bir anda ulaşmıştır. Öte yandan özellikle II. Dünya Savaşı’nın oluşturduğu travmatik havanın da etkisi ile uluslararası ve bölgesel ilişkiler ile birliktelikler ivme kazanmış, teknolojik anlamda yerkürenin hemen her kesimini etkisi altına alan bir “iletişim devrimi” yaşanmıştır. 18

1.1.2 Küreselleşme sürecine yönelik yaklaşımlar

Küreselleşme kavramı ile ilgili olarak birçok tanımın yapıldığı, yapılan bu tanımların ise ya tanımı yapanların ideolojik yaklaşımlarına ya da süreci oluşturan unsurlardan herhangi birinin daha ön plana çıkarılması esasına dayandığı daha önce de belirtilmişti. Küreselleşme süreci, küresel ile yerel olan arasındaki etkileşim ve küreselleşmenin sonuçları gibi daha birçok konuyu içine alan “küreselleşme olgusu” hakkında yapılan tüm çalışmalar bu olguyu açıklamaya yönelik farklı yaklaşımları ortaya çıkarmıştır. Literatürde çok daha farklı şekillerde de gruplandırıldığı bilinen bu yaklaşımlar, Held ve Mc Grew’ın çalışmasında sunduğu “üçlü gruplandırma” kapsamında ele alındığı takdirde her üç grubunda kendince küreselleşme kavramını tanımladığı fakat yaşanan bu süreci hiç birinin kökten ret etmediği görülecektir. Bu yaklaşımlar arasındaki temel farklılığın ise olgulardan ziyade temsil ettikleri dünya görüşlerinden kaynaklandığı bilinmektedir.19

Bu üçlü gruplandırmaya göre, küreselleşme kavramına olumlu yaklaşanların oluşturduğu birinci grup “Aşırı Küreselleşmeci Yaklaşım (Hiperglobalist)” taraftarlarından, bu süreci çok şiddetli eleştiren ve olumsuz yaklaşanlardan oluşan ikinci grup “Kuşkucu Yaklaşım (Sceptic)” taraftarlarından ve küreselleşme sürecine daha tarafsız yaklaşanların oluşturduğu üçüncü grup ise “Evrimsel-Dönüşümsel Yaklaşım (Transformationalist)” taraftarlarından oluşmaktadır. 18 Bayar,a.g.m.,s.25-34. 19 Elçin,a.g.m.,s.1-17.

(27)

1.1.2.1 Aşırı küreselleşmeci yaklaşım

Bu grup taraftarları, küreselleşme belirtilerinin ortaya çıktığı belli tarihsel kırılma noktalarını tespit ederek eski çağları dahi “ön-küreselleşme (pre-globalisation)” dönemi olarak adlandırmışlardır. 20 Bu yaklaşıma göre, tarihte ilk kez gerçekten küresel bir uygarlık kurulmaktadır. Çünkü dünya artık tek bir pazara doğru gitmekte olup, ulusal ekonomilerin yerini artık uluslararası üretim ağlarından oluşan küresel bir ekonomi almaktadır.21

Aşırı küreselleşmeci grupta yer alan bir düşünür olan Kenichi Ohmae’ye göre uluslararası ekonomik sınırlar eskiye göre önemsiz hale gelerek dünya tamamen sınırları olmayan bir ekonomiye doğru yol almaktadır. Ohmae, insanların, uzun süredir yoğunlaşan sınır ötesi iletişim, seyahat ve tüketimleri sayesinde küresel bir bakış açısına ulaştığını, teknolojik devrimin de dünya ekonomilerini büyük ölçüde etkileyerek, özellikle de maliyetlerdeki yaşanan önemli düşüşlerin firmaların iş yapma süreçlerini rekabet avantajı elde etmeleri yönünde değişikliğe mecbur bıraktığını iddia etmektedir.22

Aşırı küreselleşmecilere göre piyasalar artık devletlerden daha güçlü hale gelmişlerdir. Bu nedenle, Sanayi Devriminin bir ürünü olan ulus devlet ise bu noktada küreselleşme sürecine paralel olarak önemini yitirmeye başlamış ve artık günümüzde küresel piyasa mekanizması politikanın yerini alarak hükümetlerden daha rasyonel çalışmaya başlamıştır.23

Ulus devletlerin otoritesindeki bu gerileme, diğer kurumlar ile birliklerin ve yerel /bölgesel otoritelerin artarak yaygınlaşmasına yol açmış, ulus devlet ise ekonomiyi küresel oyunun gereklerine uygun biçimde yönetmekten başka seçeneği olmayan bir konuma düşmüştür. Böylece, ulusal hükümetlerin en önemli görevi ekonomi politikalarının toplumsal sonuçlarını yönetmek ve toplumsal sonuçlarını karşılamak olmuştur. Fakat bu arada küresel düzenin uyumlu işlemesi için gerekli olan küresel kurumların henüz yeterince gelişmediğini “Aşırı küreselleşmeciler ”in bile kabul ettiğini belirtmekte fayda görülmektedir. Bu nedenle, aşırı küreselleşmecilere göre bu süreçte iniş-çıkışların

20

Duygu D. Kürkçü,“ Küreselleşme Kavramı ve Küreselleşmeye Yönelik Yaklaşımlar”, The Turkish Online

Journal Of Design, Art And Communication - Tojdac, Volume 3 Issue 2,2013,s.1-11.

21

Osman Ulagay, Küreselleşme Nereye? ( Perşembe Konferansları)< Www.Rekabet.Gov.Tr/File/?Path...Pdf>, (Erişim Tarihi 20 Mayıs 2015),s.85-108.

22

İpek Cebeci, “Küreselleşme Yaklaşımları Kapsamında Küreselleşme Sürecinin Tarihsel Değerlendirmesi”,

Sosyoloji Konferansları Dergisi, Sayı 43,2011,s.359-385.

23

(28)

olabileceği ama küreselleşmenin durdurulması ya da geriye çevrilmesinin asla söz konusu olamayacağı belirtilmektedir. Yani, özetle Aşırı Küreselleşmeciler, küreselleşmenin geri dönülemez bir şekilde devam edeceğini ve sonunda gerçekten bir küresel toplum, küresel ekonomi, küresel devlet, küresel kültür oluşacağını, yani her şeyin küreselleşeceğini savunmaktadırlar.24

1.1.2.2 Kuşkucu yaklaşım

Küreselleşme karşıtı olarak da adlandırılan bu grupta yer alan düşünürler ise genel olarak küreselleşme konusundaki düşüncelerin yeni olmadığını iddia ederler. Konuyu bu yönde ele alan Kuşkucu Yaklaşımı benimseyenler (Sceptic) küreselleşmenin yüzyıllar boyunca sürmekte olduğunu, bazı gelişmelerin küreselleşmenin sadece derecesini ve kapsadığı alanı değiştirdiğini belirtirler.25 David Held ve arkadaşlarınca “küreselleşme kuşkucuları” veya “küreselleşme karşıtları” olarak tanımlanan bu grup için Anthony Giddens “şüpheciler” kavramını kullanmıştır. Küreselleşme karşıtı denildiğinde akla ilk gelen isimler Naomi Klein ve Noreena Hertz’dir. Ayrıca diğer şüpheciler arasında sayılan Samir Amin, Noam Chomsky, Samuel Huntington, Paul Hirst, Graham Thompson, Joseph Stiglitz, Antonio Negri, gibi isimlerde küreselleşmeyi büyük ölçüde eleştirenler arasındadır.26

Kuşkucular, XIX. yüzyılda da, önemli derecede para ve mal hareketinin oluşmuş olduğunu ve XIX. yüzyılda insanların pasaport bile kullanmadıklarını iddia etmektedirler. Bu nedenle kuşkucular, dünya ekonomisinde duvarların kaldırılması yönündeki günümüzde yaşanan gelişmelerin, yüz yıl öncesine benzer bir duruma geri dönüşten başka bir şey olmadığını iddia ederek, bu nedenle küreselleşmenin yeni bir süreç olmadığını belirtirler.27

Hatta “Klasik Altın Standardı” ile karşılaştırıldığında dünya ekonomisinin bugün daha az entegre olduğunu, bu nedenle ekonominin küreselleştiğini değil uluslararasılaştığını savunduklarından milli hükümetlerin işlevlerinin azaldığı görüşünü reddederlerken uluslararası ekonomik ilişkilerin paralelinde hükümetlerin düzenleyici rolünün de daha önemli hale geldiğini iddia

24 Ulagay,a.g.m.,s.85-108. 25 Kürkçü,a.g.m.,s.1-11. 26 Cebeci,a.g.m.,s.359-385. 27 Bozkurt, a.g.m.s.1-7.

(29)

etmektedirler.28 Ayrıca, küreselleşme sürecinin karşısında gelişen bölgeselleşmeni eğilimini ise küreselleşmenin bir ara istasyonu değil tam aksine alternatifi olduğunu, dünyanın küresel bir uygarlık yerine, yeni anlayışlar çerçevesinde bölünmeye doğru gittiğini düşünmektedirler. Yani aslında, küreselleşme sürecinin ekonomik ya da teknolojik gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan bir olgu olarak bir bütünleşmeyi değil, farklı kültürler, farklı uygarlıklar ya da bölgeler arasında yeni çatışmaları beraberinde getirdiğini iddia etmektedirler.29

1.1.2.3 Evrimsel-dönüşümselci yaklaşım

Küreselleşme Sürecine daha tarafsız yaklaşanların oluşturduğu bu grup Evrimsel-Dönüşümsel Yaklaşımcıların (Transformationalist) grubudur. Rosenau, Scholte, Friedman, Habermas ve Hirst&Thompson ve Giddens gibi teorisyenlerinin de arasında bulunduğu bu grup, küreselleşmeyi modern toplumları ve dünya düzenini yeniden şekillendiren hızlı sosyal, siyasal ve ekonomik değişmelerin arkasındaki ana siyasal güç olarak görmektedirler.30

Aşırı küreselleşmeciler ve küreselleşme karşıtları ile kıyaslandığında ise bu yaklaşım taraftarları küreselleşmenin yörünge haritasını çizerek geleceğe yönelik bir iddia ortaya koymamaktadırlar.31

Bu grup, küreselleşme sürecinin çok boyutlu bir dönüşüm sürecinin yalnızca bir boyutu olduğunu ve halen yaşanmakta olan bu sürecin nasıl sonuçlanacağını ise şimdiden kestirmenin mümkün olmadığını savunmaktadırlar. Bunlara göre dünya halen nasıl sonuçlanacağı şimdiden kestirilemeyen hızlı ve kapsamlı bir değişim-dönüşüm süreci yaşamaktadır. Küreselleşme ise itici güç olarak bu sürece yön vermektedir. Neticede, bu süreçte ülkelerin içişleri ile dışişleri arasındaki ilişkiler ayrımı giderek belirsizleşmekte, ikisi çoğu zaman iç içe geçmektedir. Ancak bu grupta yer alan düşünürler, etki alanını tarihte benzeri görülmemiş biçimde yaygınlaştıran küresel bir sistemin oluşmakta olmasının tek bir küresel toplumun oluşmakta olduğu anlamına gelmediği hususunu da gözden kaçırmamışlardır. Çünkü bu düşünürlere göre, ülkeler ve uluslar kendi farklılıklarını korumakta, bunlardan bazıları bu düzen içinde öne çıkarken bazıları da 28 Cebeci,a.g.m.,s.359-385. 29 Bozkurt,a.g.m.,s.1-7. 30 Bozkurt, a.g.m.s.1-7. 31 Kürkçü,a.g.m.,s.1-11.

(30)

giderek daha fazla marjinalleşmekte, bunun sonucunda da yekpare bir toplum oluşamamaktadır.32

Tam da bu noktada ulus devletler ve hükümetler; gücünü, işlevlerini ve yetkilerini yeniden tanımladıklarından, ulus-devletin sonunun geldiğini kabul eden aşırı küreselleşmecilerle aslında bu konuda hiç bir şeyin değişmediğini kabul eden küreselleşme karşıtlarına karşın dönüşümcüler yeni bir “egemenlik rejimi” ileri sürerek her iki grubunda değerlendirmelerini reddetmektedirler. Bu bağlamda, dönüşümcülere göre bugün egemenlik hakkı, daha az coğrafi sınırlarla tanımlanmış ve daha karmaşık uluslar üstü ağlarla biçimlendirilmiştir. Yani, ulus devletler egemenlik haklarını; ulusal, uluslararası ve yerel örgütler arasında yeniden paylaşmışlardır. Bu konuda Giddens ise “Ulus-devletler ve buna bağlı olarak ulusal siyasi liderler hala güçlü müdürler, yoksa dünyayı şekillendiren güçler karşısında büyük ölçüde eli kolu bağlanmış bir konuma mı gelmişlerdir? Sorusunu yöneltmiş ve bu soruya yine kendisi “Ulus-devletler gerçekte hala güçlüdürler ve siyasal liderlerin de dünyada oynayacak büyük rolleri vardır. Ama aynı zamanda, ulus-devletin gözlerimizin önünde yeniden şekillenme sürecini de kimse yadsıyamaz” şeklinde bir cevap vererek konuya farklı bir boyut daha kazandırmıştır. 33 Diğer bir ifadeyle, yenidünya düzeninde sistem salt “devlet odaklı” bir sistem olmaktan çıkmıştır. Fakat bu durum, tahmin edildiği üzere ulusal devletin önemini azaltmamış, aksine yaşanan karmaşık süreçte ulusal strateji belirlemek ve küresel düzen karşısında gereken önlemleri almak için ulus devletin rolünü yeniden belirlemiş ve ulus devletin görevlerini geçmişe göre belki daha da ağırlaştırmıştır. 34

Küreselleşme süreci konusunda “kuşkuculardan” ziyade “aşırı küreselleşmecilere” daha yakın duran “evrimsel-dönüşümcüler” ile diğer iki görüş arasındaki temel farklılıklar, olgulardan ziyade temsil ettikleri dünya görüşlerinden kaynaklanmaktadır. Dönüşümcüler, ulus-devlet hükümetlerinin otorite ve güçlerini yeniden yapılandırdıklarını kabul ederken, ulus devletin "sonunun geldiği iddiasını ve hiçbir şey değişmedi" tezlerini asla kabul etmemektedirler. Aslında tam da bu noktada; aşırı küreselleşmecilerin “küresel düzene yakın olma görüşü” ile 32 Ulagay,a.g.m.,s.85-108. 33 Kürkçü,a.g.m.,s.1-11. 34 Ulagay,a.g.m.,s.85-108.

(31)

kuşkucuların “ulus-devlet vurgusu”nun bir sentezi niteliğinde olan, dönüşümcülere ait “ulus-devletin, küresel düzene entegre olacak şekilde yeni rol ve sorumluluklar üstlenmesi” görüşünün daha gerçekçi olduğu ortaya çıkmaktadır. Bununla beraber küreselleşmeye yönelik yaklaşımları daha iyi anlayabilmek için onu ortaya çıkaran faktörlere ve boyutlarına daha yakından bakmanın da faydalı olacağı düşünülmektedir.35

1.1.3 Küreselleşme sürecini hızlandıran faktörler ve küreselleşmenin boyutları

Küreselleşme kavramının tarihsel gelişim sürecinden bahsedilirken bu sürecin üçüncü evresi denilen 1945-50 sonrası dönemde ve özellikle de 1980 sonrasında, sürecin baş döndürücü bir hıza kavuştuğundan bahsedilmişti. Temelde küreselleşmeye ivme kazandıran en önemli faktör ise teknolojik anlamda yerkürenin hemen her kesimini etkisi altına alan “iletişim devrimi” olarak kabul edilmektedir. I&T (Information and Technology) yani “bilgi teknolojisi” ismi ile de anılan ve hayatın her alanına uygulanabilme imkânından dolayı etkisi oldukça geniş olan bu faktörün yanında ideolojik ve ekonomik faktörler başlıkları altında iki ayrı faktöründe bu sürecin hızlandırılmasında değişen düzeylerde etkisi bulunduğu kabul edilmektedir.

Bu kısımda önce bu faktörleri irdeleyecek, sonrasında ise bu kavramı çalışma konusu yapan farklı disiplinlerin kendi perspektifleri açısından kavramı ele almaları sonucunda ortaya çıkan birbirinden farklı boyutları ile küreselleşme kavramı incelenmeye devam edilecektir.

1.1.3.1 Küreselleşme sürecini hızlandıran faktörler

Günümüzde ağırlıklı görüş, küreselleşmeyi doğuran faktörler arasında bazılarının önde geldiği hatta tek faktörün tüm bu süreci belirlediği görüşüdür. Yani teknolojide yaşanan olağanüstü değişim ve gelişmelerin sürecin tek belirleyicisi olduğu iddiasına dayanan bu görüş, küreselleşme sürecinin ve küreselleşme olgusunun oluşumunun başlangıcını 1980’li yılların başından itibaren ele almak gibi yanlış bir düşünceye de kapılmaya neden olabilecektir. Bu tür bir yaklaşım, Aşırı

35

(32)

Küreselleşmeci bir yaklaşım olup, küreselleşmenin diğer boyutlarının gözden kaçırılmasına neden olabilir. Bu nedenle teknolojinin etkisini azımsamadan, teknolojik gelişmeler faktörünü, küreselleşme süreci hızlandıran etmenlerden biri ve en önemlisi olarak görmek ve diğer faktörler ile birlikte incelemek daha doğru olacaktır.36

Çünkü küreselleşme olgusunun, bilgi ve teknolojide yaşanan devrim niteliğindeki gelişmelerden çok daha önce başladığı, bu nedenle bu faktörü ve buna bağlı diğer faktörlerin tamamını hızlandırıcı etmenler olarak görmenin daha doğru olacağı düşünülmektedir. Küreselleşme sürecinin ortaya çıkmasında ve bu sürecin baş döndürücü bir şekilde hızlanmasında etkili olan bu faktörleri Teknolojik Faktörler, İdeolojik Faktörler ve Ekonomik Faktörler ana başlıklarıyla üç grupta toplamak mümkündür.

1.1.3.1.1 Teknolojik faktörler

1980’li yıllardan itibaren bilgi teknolojilerinin yaygınlık kazanması ile dünyada bilinen anlamı ile mesafe kavramı ortadan kalkmıştır. Çünkü sürekli gelişen ve değişen bilgi teknolojisi, zaman ve mekân boyutu ile bir farklılık algısını ortadan kaldırmıştır. 37

Kısaca, küreselleşme sürecinde etkili ama olmazsa olmaz koşul olmayan bilgi teknolojileri, uluslararasındaki değişim ve dönüşüm sürecinde küresel dönüşümü hızlandırmaya devam ettirmektedir. Ancak, günümüz dünyasının küresel iletişim devriminin ilk aşamalarında olduğu konusunda görüşler de dikkatlerden kaçmamalıdır.38

1.1.3.1.2 İdeolojik faktörler

Küreselleşmenin hız kazanması ve yaygınlaşması açısından en önemli ideolojik faktör Doğu Blok’unun yıkılması (1989) olmuştur. Doğu blokunun yıkılmasının en önemli sonucu liberal piyasa ekonomisine yönelik güven duygusunun artmasıdır. Zaten çok kısa bir süre içinde de çok da maliyetli olmasına rağmen, devletçi ekonomiler de serbest ticaretin ve yabancı sermayenin nimetlerinden faydalanma çabası içine girerek bu süreci desteklemişlerdir. Bir diğer

36

Ulagay,a.g.m.,s.85-108.

37Ozan Sarıyıldız, Küreselleşme Sürecinin Ulus-Devlet Üzerine Etkileri ve Türkiye, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,2008,s.12.

38

(33)

ifade ile duvarların yıkılmasının ardından, küreselleşmenin önündeki en büyük engellerden biri daha böylece aşılmıştır. 39

1.1.3.1.3 Ekonomik Faktörler

1973 ve 1979 yıllarında yaşanan iki “petrol krizi” sonrasında gelişmiş ülke ekonomileri ve diğer tüm dünya ekonomileri, 1929 büyük ekonomik krizinden sonra en önemli durgunluğu yaşamışlardır. Rekabet imkânları iyice daralan gelişmiş ülke piyasalarında, dış piyasalara açılma arayışı başlamıştır. Bunun üzerine, gelişmekte olan birçok ülke de içine girdiği krizden kurtulmak için IMF desteği ile ülkelerinde yapısal uyum programlarını uygulamaya koymuştur. Özetle 1973 ve ardından 1979 Petrol Krizlerine karşı başlayan darboğazdan çıkış arayışları sonucunda, Amerika Birleşik Devletleri’nden başlayarak diğer Batılı ülkelere ve ardından tüm dünyaya yayılma eğilimi gösteren “liberalleşme” politikaları 1980’lı yıllarda daha da artmıştır. Özellikle teknolojik gelişme ve özel olarak da bilgisayar teknolojisi alanında ortaya çıkan gelişmelerin etkisi ile finansal sermaye etkinlikleri ve küresel iletişim sürekli artma eğiliminde olmuştur. Değişim ve dönüşüm süreci bu şekilde gelişmiş ekonomilerde sorunsuz yaşanmış olmasına rağmen, gelişmekte olan ülke ekonomilerinde gelişmişlik farkları nedeniyle farklı problemler ortaya çıkarmıştır.

Küreselleşmenin hızlanmasında bir diğer ekonomik faktör olan bölgesel ekonomik bütünleşmelerinin etkisine de değinmek gerekir. Bilindiği üzere dünya ekonomisi günümüzde; Avrupa Birliği (AB), Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA), Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN), Latin Amerika Entegrasyon Topluluğu'nun (ALADI),Güney Amerika Ortak Pazarı (MERCUSOR), Asya Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) gibi ekonomik bütünleşme örnekleriyle yapılanmıştır. Bu noktada, bu ekonomik birliklerin başta küreselleşmeyi desteklemediği görüşü hâkim olmuştu. Örneğin; Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)'nin karşısında Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA)’nin kurulması, AET’nin güçlenerek AB aşamasına gelmesi gibi gelişmelerin akabinde NAFTA’nın kurulması ile bölgesel milliyetçiliğin yerleşerek küreselleşmeyi engelleyeceği görüşleri

39Ahmet Gökdere, “Küreselleşmeye Genel Bakış”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt 1,Sayı 1,Güz 2001,s.71-101.

(34)

güçlenmişti.40

Görüleceği üzere, bu faktörler küreselleşme sürecini hızlandıran etkenler olmanın yansıra, küreselleşme olgusunu çok yönlü ve çok daha karmaşık hale getirerek tartışmaları daha da arttırmıştır. Fakat bu sonuç bile bu olgunun günümüz dünyası için temel referans noktası olmasını önleyememiştir.

1.1.3.2 Küreselleşmenin boyutları

Son yıllarda küreselleşme üzerine yapılan çalışmalar yoğunlaştıkça uzun bir süre sadece ekonomik boyutu öne çıkan küreselleşme olgusunun aslında toplumsal yaşamın birçok alanını etkileyen bir oluşum olduğu anlaşılmaya başladı. Çünkü söz konusu olan bu durum, artık tek yönlü olmaktan öte çok yönlü, karmaşık ve küresel bir boyutta bir olgudur.41 Konuya bu çerçeveden yaklaşıldığında, küreselleşmenin boyutlarının genel itibariyle; ekonomik, siyasi, sosyal-kültürel, teknolojik ve iletişimsel boyutu ile çevresel boyut olarak sınıflandırılması mümkündür. 42

1.1.3.2.1 Küreselleşmenin ekonomik boyutu

Küreselleşme daha öncede belirtildiği üzere uzun bir zaman sadece ekonomik boyutu ile öne çıkmış bir kavramdı. Ekonomik küreselleşme kavramı ile kast edilen tüm ülke ekonomilerinin entegrasyonudur. Yani son kertede dünyanın tek bir pazarda bütünleşmesini ifade eder. 43

Ekonominin küreselleşmesinde 1947’de kurulan Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) bulunmaktadır. Gümrük tarifeleri ve kotaların kaldırılarak uluslararası ticaretin dünya çapında serbestleştirilmesi sağlanmıştır.(Bugün GATT’ın yerine Dünya Ticaret Örgütü (WTO) aynı görevleri üstlenmiştir). Elbette teknolojik (iletişim ve haberleşme) gelişmelerin de önemli etkisi ile taşıma maliyetleri düşmüş, uluslararası pazar daha kolay izlenir bir hale gelmiştir. WTO ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi uluslararası kuruluşların da katkıları ile dünya ekonomisinde sağlanan liberalleşme hareketleri ekonomik küreselleşmenin yayılmasını sağlamıştır. Bu süreçte diğer önemli bir gelişme ise yeni uluslar üstü (çokuluslu) şirketlerin

40

Gökdere,a.g.m.,s.77.

41Mehmet Yunus Çelik, “Boyutları ve Farklı Algılarıyla Küreselleşme”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler

Dergisi, Sayı 32),2012,s.58.

42

Elçin,a.g.m.,s.1-17. 43

(35)

doğmasıdır. Bu gelişmede, küreselleşme sürecinin gelişimini ve küresel alana yayılmasını sağlamıştır.44

Çünkü günümüzde büyük ölçüde çok uluslu şirketlerin yönlendirdiği küresel bir ekonomik düzen, dünyanın her yanında etkinliğini başarıyla sürdürmektedir. Diğer taraftan çok uluslu bu şirketler vesilesiyle ülkelere gelen yabancı sermaye ulusal sermayeyi de etkilemiş, bu yabancı şirketlerle birleşen yerli girişimcinin de ulusal sınırlar ve ulusal çıkarlar çerçevesinden uzaklaşarak dünya ekonomisiyle bütünleştiği iddiaları da yayılmaya başlamıştır. Böylece ulusal niteliği zayıflayan ulusal şirketlerin sayısı bu birleşmeler yoluyla her geçen gün artarak küreselleşme sürecinin ekonomik boyutunu derinleştirerek, ekonomik alanda süreci hızla ilerletmektedir. 45

1.1.3.2.2 Küreselleşmenin siyasi ve idari boyutu

Küreselleşmenin bu alandaki etkileri “ulus devlet” kavramının değişimi ve geleceği çerçevesinde yaşanmaktadır. Çünkü bu süreçte ulusal sınırların yok olacağı, sermaye, ürün ve işgücü üzerindeki her türlü kısıtlamanın kalkacağı ve bu noktada ulus devlet kontrollerinin de azalacağı hatta tamamen kalkacağı iddiaları ileri sürülmektedir. Bu iddiaları güçlendiren gelişme ise büyük ekonomik güce sahip çokuluslu firmaların bu tür düzenlemeleri yaptırabilme yönündeki baskı gücüne kavuşmalarıdır. 46Ulus devlet kavramını sadece bu ekonomik gelişmeler değil, toplumların başta insan hakları, demokrasi, çevrenin korunması ve silahsızlanma ile ilgili kaygıları da zayıflatmaktadır. Çünkü küreselleşme süreci; devletin küçültülmesi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, insan hakları ve temel özgürlüklerin dikkate alınması, bireylerin devletten özerk ve sivil alanların mümkün olduğunca geniş tutulması gibi birçok kavramı popüler hale getirmekte ve artık merkezi devletin gücünü ve bürokratik yapıyı sorgulamaktadır.47 Tüm bu gelişmeler neticesinde; devletin küçülmesi, özelleştirme, siyasal ve sosyo-ekonomik reformların yapılması gibi stratejik adımlar ülkelerin temel politikaları haline gelmektedir.48

44 Çelik,a.g.m.,s.58. 45 Özkan,a.g.m.,s.1. 46 Elçin,a.g.m.,s..1-17. 47

Mehmet Aktel, “Küreselleşme Süreci ve Etki Alanları”, SDÜ İİBF Dergisi, Cilt 6, Sayı 2, 2001,s.200. 48

(36)

1.1.3.2.3 Küreselleşmenin teknolojik ve iletişimsel boyutu

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde 1980'li yıllardan itibaren ivme kazanan gelişmeler sonucunda oluşan yeniliklerin her alanda kullanımının yaygınlık kazanması ile küresel dönüşüm daha önce görülmedik bir hızda ve düzeyde hızlanmıştır.49İnternet başta olmak üzere bilgi iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ve yine bilişim düzeyinde tüm dünyada ülke sınırlarının ortadan kalkması olarak anlamlandırılan teknolojik küreselleşme, sanayileşme stratejilerini de önemli ölçüde etkilemekte, işgücü piyasalarını ve istihdamı da değişikliğe uğratmış bulunmaktadır. Yani bilgi ve iletişim teknolojileri faktörünün de etkisi ile bilgi çağında küreselleşme süreci; mal ve hizmetlerin, bilginin, sermayenin ve insanların giderek daha akışkan hale geldiği; ekonomik, teknolojik, sosyal, politik ve kültürel etkileşimin daha yoğun biçimde yaşandığı bir süreçtir. 50

1.1.3.2.4 Küreselleşmenin sosyal ve kültürel boyutu

Bu süreçte, diğer faktörlerinde etkisi ile toplumlar arasında karşılıklı iletişim ve etkileşim de yoğunluk kazanmıştır. Bu süreçte yurttaşlık kimliği gibi genel kimlik yapılarının yanında; farklı etnik, dinsel, sosyal ve siyasal kimlikler de yer almaya başlamış fakat diğer taratanda tüketim ve popüler kültür gibi etkenlerle toplumlar birbirine benzeme sürecine girmiştir. İletişim ve bilişim teknolojisinin sunduğu imkânların da etkisi ile değişik ülkelerde yaşayan farklı kültürlere sahip insanlara tek tip yaşam koşullarının dayatılması ve tek tip ürünlerin dünyanın her bölgesinde aynı anda tüketime sunulması kültürel anlamda benzerliklerin sayısını arttırmıştır. Tüm bu gelişmeler küreselleşmenin sosyal ve kültürel hayat üzerinde etkileri olarak gösterilmektedir.51

Örneğin, İngilizcenin küresel dil haline gelme yolunda hızla ilerlemesi, dünyanın farklı birçok bölgesinde aynı müziklerin dinlenmesi gibi olgular kültürel açından bir küreselleşmeye işaret etmektedir. İşte bu ve benzeri koşullar, küreselleşmenin toplumsal ve kültürel anlamda da kendisini göstermeye başladığının kanıtıdır.52 49 Çelik,a.g.m.,s.58. 50 Çelik,a.g.m.,s.58. 51 Elçin,a.g.m.,s.1-17. 52 Kıvılcım,a.g.m.,s.219-230.

Referanslar

Benzer Belgeler

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi (2020d), Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Görev ve Çalışma

Kendisi de eski bir ASK İ çalışanı olan Hacı Baydar ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından ilk kez 1969 yılında oluşturulan Işıklı Baraj

Gideceği yer şehirmiş. Buradan çok değişikmiş. Orada insan sayısı buradakinden çok çok fazlaymış. Birbirine bitişik bir sürü dükkân, dükkânlarda ne ararsan varmış.

“Yerel Yönetimlerde Çalışma İlişkileri: Sakarya Örneği” başlığını taşıyan bu tez çalışmasında; öncelikle Türkiye’de çalışma ilişkilerinin değişimi

X\JXODPDODUÕQD VWUDWHML SODQODUÕQGD \HU YHUHUHN EX DODQGD SURMH YH SURJUDPODU JHOLúWLUHUHND÷ÕUOÕN YHUPHNWHGLU$\QÕ ]DPDQGDNDQXQODUGDYHNDONÕQPDSODQODUÕQGDGD NDPX NXUXP

Çayırova Belediyesi sınırları içerisinde atıkların kaynağında ayrı toplanması çalışmalarına yönelik tüm cadde ve sokaklara ambalaj, evsel, cam ve tekstil

Bu dönemde Avrupa Birliği’nin yerel yönetimlere bakışı ve Türkiye’den beklentileri çerçevesinde Türkiye’de yerel yönetimlerin özerkliği ve katılım

Turgutreis İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi projesi ile denize deşarj edilecek olan arıtılmış atıksu, ileri biyolojik arıtma işleminden geçerek azot ve fosfor