• Sonuç bulunamadı

3.2 Türkiye’de Yerel Yönetimler Reformu, Nedenleri ve Kocaeli Modeli

3.2.3 Yerel yönetim yasalarında yapılan değişiklikler ve Kocaeli modeli

3.2.3.5 Görev ve yetki bölüşümünün yeniden düzenlenmesi

Yerel yönetim kanunlarında yapılan değişikliklerden önce belediye, büyükşehir belediyesi ve il özel idaresi yönetim birimlerine verilen görev ve sorumlulukları ilgili oldukları her bir kanunda ayrıntılı bir biçimde ve liste halinde sıralanırken, değişiklikten sonra ise ayrıntıya girmeden, konular itibarıyla görev ve sorumluluklardan bahsedilmiştir. Bu kanunlarda böyle bir usulün takip edilmesinin nedeni olarak ise, yerel yönetimleri sınırları içindeki yerel tüm hizmetlerde genel yetkili ve daha üst bir konuma getirmek olarak belirtilmiştir. Böylece mahalli müşterek nitelikteki her türlü görev ve hizmetin belediyelerce yapılması esası benimsenerek, hizmette halka yakınlık veya yerellik anlamına da gelen, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın “Subsidiarity” ilkesinin gereği yerine getirilmiş olacaktır. 342

Buna göre belediyelerin görev ve yetkileri ağırlıklı olarak genel kanun nitelikli 5393 sayılı kanun olmak üzere 5216 sayılı Kanun da, hizmet alanları ve görev grupları itibariyle ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri arasındaki görev ve yetki bölüşümüne ilişkin temel ilkeler ise 2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile düzenlenmiştir. Bahsedildiği üzere yapılan değişikliklerle birlikte geleneksel yerel yönetim anlayışına ters fakat çağa uygun bir değişiklik yapılmış,5393 sayılı kanun ile “Genel Yetki İlkesi” kabul edilmiştir.343

Bu ilke esas alınmak sureti ile ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın öngördüğü yerel yönetim anlayışına uygun olarak yeni görev, yetki ve yükümlülükler de bu yasalarda düzenlenmiştir. Kent bilgi sistemi ve coğrafi bilgi sisteminin oluşturulması, kadın ve çocuklar için koruma evleri açılması, gıda bankacılığının kurulması gibi yeni görev ve yükümlülüklerin yansıra, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetler de belediyelere bırakılmıştır.

Görüleceği üzere bu değişikler neticesinde, ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları ile beraber yetkilerinin de kısmi olarak artışı söz konusudur.

342

Zengin,a.g.m.,s.99. 343

Hasan Dursun ,“Belediye Dizgesine Getirilen Yeniliklere Genel Bir Bakış”, TBB Dergisi, Sayı 70, 2007,s. 359-426

Büyükşehir belediyesinin rolü ise daha merkeziyetçi bir yapının korunması yönünde olup uyum ve koordinasyonun sağlanmasını amaçlamayan bir roldür.344

3.3 2023 Türkiye Vizyonunda Yerel Yönetimler ve Kentleşmede

Kocaeli Örneği

Çalışma bu noktadan itibaren, 2023 Türkiye vizyonu belgesinde devletin ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda belirlediği diğer hedefler bir tarafa bırakılarak, genel ve yerel yönetimler için 2023 vizyon belgesinde belirlediği hedeflerin tartışılması ile devam edecektir. Sonrasında ise çalışma; sanayi devrimi, sanayileşme ve modernleşme ile devam eden ve kentleşme ile tamamlanan süreci ya da kısaca batılılaşma veya çağdaşlaşma serüveni olarak da adlandırılan süreci, belirtilen bu sıraya birebir uymasa da bu sıraya en yakın bir şekilde yaşayan kentlerden biri olan Kocaeli İli incelenerek devam edecektir. Bu noktada Kocaeli ilinin “pilot il ” olarak seçilmesine kadar geçen süreçte Kocaeli ili tarihsel perspektifte ele alınacak olup, yeni büyükşehir modeli için Kocaeli ilinin neden pilot il olarak seçildiği sorusuna da bu bölümde cevap aranacaktır.

3.3.1 2023 Türkiye vizyonunda yerel yönetimler ve kentleşme

Ülkeleri geleceğe güçlü bir şekilde taşıyan ve herkes tarafından paylaşılan, sürükleyici ve ulaşılabilir bir bakış açısı olarak tanımlanan vizyon kavramı, bu yönüyle bir çekim gücü oluşturarak ülkenin tüm dinamiklerini aynı merkeze toplamayı da başarmaktadır. 345

Türkiye’de ise 1980’lerde özellikle ekonomik hayatın canlandırılması politikaları çerçevesinde sekizinci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'la birlikte hayatımıza giren vizyon kavramı hızlı bir şekilde kamuoyunca da benimsenerek, artık toplumda birçok kişi ve kurumun aktif bir şekilde katıldığı vizyon arayışları bir tür “Vizyon Savaşları”na dönüşmeye başlamıştır. “Türkiye’nin Stratejik 2023 Vizyonu”, “2023 Türkiye Vizyonu” veya “Vizyon 2023” isimleri ile de bilinen ve

344

Ferit İzci ve Turan, Menaf Turan, “Türkiye’de Büyükşehir Belediyesi Sistemi ve 6360 Sayılı Yasa İle Büyükşehir Belediye Sisteminde Meydana Gelen Değişimler: Van Örneği”, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi

Dergisi, Cilt 18, Sayı 1, 2013,s.134.

345

kamuoyu tarafından en çok bilinen vizyon ise, Türkiye’yi, Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyet seviyesine ulaşma hedefi doğrultusunda cumhuriyetin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılına hazırlamayı hedef seçen bir vizyondur. Buna göre, ülkeyi 2023 yılına bugünden hazırlamak, ulusal hedefleri koyarak bunlara ulaşacak yol haritasını belirlemek üzere başlatılmış üst ölçekli bir planlama ve uygulama projesi olan “Vizyon 2023”, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’ndan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne, diğer devlet kurumlarından siyasi partilere ve sivil toplum kuruluşlarına kadar bütün aktörlerin de içinde yer aldığı bir çalışmadır.

Bu nedenle, 2023 yılı; Türkiye için stratejik bir odaklanma noktası olup kalkınma planlarından hükümet programlarına, ulusal programlardan, siyasi partilerin seçim beyannamelerine kadar sayısız belgede kendisine yer bulmuştur. Fakat bahsedilen sayısız bu kadar belgeden sadece 30 Eylül 2012’de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin hazırladığı ve kamuoyuna ilan ettiği altmış üç maddelik “AK Parti 2023 Siyasi Vizyonu-Siyaset, Toplum, Dünya” başlıklı resmi belge ile 06 Temmuz 2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Onuncu Kalkınma Planı(2014- 2018) bu çalışmada ele alınacaktır. Söz konusu iki belgeden altmış üç maddelik “AK Parti 2023 Siyasi Vizyonu-Siyaset, Toplum, Dünya” başlıklı belge incelendiğinde, 346

2023 yılı hedeflerinin; ekonomik, sosyal ve siyasal konuları kapsayacak şekilde oluşturulduğu, ana temanın ise “Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın ilk on ekonomisinden birisi olması” üzerine kurgulandığı anlaşılmaktadır. Bu ana tema çerçevesinde belirlenen ekonomik alt hedeflerinden bazılarının ise; Türkiye'nin milli gelirinin iki trilyon dolar seviyesine ve kişi başına gelirin ise 25.000 $’a çıkarılması, ihracat rakamlarının 500 milyar dolara, dış ticaret hacminin ise bir trilyon dolara çıkarılmasıdır. Bu belgeye bahsi geçen ekonomik hedeflerin yanı sıra, siyasete katılımın önündeki tüm engellerin kaldırılması, temsilde adaletin sağlanması için tedbirler alınması, başkanlık, yarı başkanlık ve partili cumhurbaşkanı konularının tartışılması, yeni bir anayasanın ülkeye kazandırılması gibi toplumsal ve siyasal dönüşümü sağlayacak başka hedeflerde koyulmuştur.

Aynı belgede yerel yönetimler ile alakalı olarak ise öncelikle yerel yönetimlerde insan ve hizmet odaklı yönetim anlayışına sahip ve vatandaşların

346

yönetime daha fazla katılımını sağlayarak bu yolla idarenin de denetlemesini sağlayacak bir yerel yönetimin hedeflendiği belirtilmiştir. Yönetimde merkezileşmeden uzaklaşarak, yetkileri merkezi birimlerden doğrudan hizmet sunan yerel birimlere devretmeye yönelik tutumun ise devam ettirileceği bu belgede ayrıca ifade edilmektedir. Kentleşme sürecine yönelik olarak ise büyükşehir belediye sisteminin yeniden ele alınarak, kamu hizmetlerinin sunumunda il düzeyinde koordinasyon sağlanacağını, böylece nüfusun yaklaşık %70’nin, yani 55 milyon vatandaşın büyükşehir belediyesi sınırları içine alınarak kentleşme sürecine bir ivme kazandırılmak istendiği görülmektedir. Kırsal nüfusun yaşamını sürdürdüğü köylerin ise daha modern yerel yönetim anlayışı çerçevesinde ele alınacağı yeni bir köy kanununun çıkarılacağı ve neredeyse %95’i deprem bölgesi olan ülkede köyden kente göç nedeniyle baskı altında kalan şehirlerin kentsel dönüşüm ile ihtiyacının giderileceği ifade edilmektedir.

2023 Türkiye Vizyonu için bu çalışmada dayanak kabul edilen diğer temel belge ise “Onuncu Kalkınma Planı(2014-2018)’a bakıldığında ise, planda sık sık Türkiye’nin 2023 hedeflerine vurgu yapılmakta ve bu planın hükümetin 2023 vizyonunu daha detaylı hale getirecek bir plan olarak, dünya çerçevesinde yaşanan küresel kriz sonrası dünya şartlarında Türkiye'nin yeniden kendini konumlandırması açısından stratejik bir takım tercihlerini ortaya koyması için önemli bir doküman olduğu kabul edilmektedir. Planda bu durum; “Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda, toplumu yüksek refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir kilometre taşı olarak, küresel ekonomide geleceğe dönük risklerin ve belirsizliklerin sürdüğü, dünya ekonomisinde değişim ve dönüşümlerin yaşandığı, yeni dengelerin oluştuğu, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında güç dengelerinin yeniden şekillendiği” cümleleri ile ifade edilmiştir. Planın hedefleri ve politikaları başlığı altında ise “mahalli idareler” alt başlığıyla durum analizi yapılarak, mahalli idarelerin mali sürdürülebilirliği sağlanmış bir yapıya kavuşturulması temel amaç olarak belirlenmektedir. Özetle, başta yeni kurulan büyükşehir belediyeleri olmak üzere tüm yerel yönetimlerde görev alan personelin çağdaş yönetim teknikleri konusunda bilgi ve uygulama kapasitesinin artırılması hedeflenmiştir. Ayrıca, büyükşehir belediyelerinin genişleyen görev alanları sebebiyle, su ve kanalizasyon idareleri başta olmak üzere tüm birimlerin hukuki ve kurumsal alt yapısının yeniden

düzenleneceği ve yerel yönetimlerin mali yapılarının güçlendirmekle beraber hesap verilebilirliğinin de arttırılacağı belirtilmektedir. Bu noktada mahalli idarelerin hizmet standartlarının uygulaması konusunda merkezi yönetimin etkili denetiminin sağlanacağı; vurgulanmıştır.347

Neticede, Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümü olan 2023 yılına kadar uzanan bu süreçte, dünyada meydana gelecek hızlı değişimler de göz önünde bulundurularak Türkiye’de ekonomik ve toplumsal dönüşümlerin yönlendirilmesinde bu iki temel belge ile bu belgelere dayanarak yapılacak düzenlemelere göre yerel yönetimlerin konumunun belirleneceği anlaşılmaktadır.