• Sonuç bulunamadı

KİTÂB-I MUKADDES TE VE KUR ÂN-I KERİM DE YAHYA PEYGAMBER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KİTÂB-I MUKADDES TE VE KUR ÂN-I KERİM DE YAHYA PEYGAMBER"

Copied!
218
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (TEFSİR)

ANABİLİM DALI

KİTÂB-I MUKADDES’TE VE KUR’ÂN-I KERİM’DE YAHYA PEYGAMBER

DOKTORA TEZİ

Hatice KORKMAZ

ANKARA – 2011

(2)

T.C.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (TEFSİR)

ANABİLİM DALI

KİTÂB-I MUKADDES’TE VE KUR’ÂN-I KERİM’DE

YAHYA PEYGAMBER

Doktora Tezi

Danışman: Hazırlayan:

Prof. Dr. Salih AKDEMİR Hatice KORKMAZ

ANKARA – 2011

(3)

ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM BİLİMLERİ (TEFSİR)

ANABİLİM DALI

KİTÂB-I MUKADDES’TE VE KUR’ÂN-I KERİM’DE

YAHYA PEYGAMBER

Doktora Tezi Hatice KORKMAZ

Tez Danışmanı : Prof. Dr. Salih AKDEMİR

Tez Jürisi Üyeleri

Adı ve Soyadı: İmzası:

………. ………..

………. ………..

………. ………..

………. ………..

………. ………..

………. ………..

Tez Sınavı Tarihi: …./…./…….

(4)

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik davranış ilkelerine uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim. (……./……./2011)

Adı – Soyadı:

………

İmzası:

……….

(5)

ÖNSÖZ……….1

KISALTMALAR………..3

GİRİŞ………5

A. ARAŞTIRMANIN KONUSU VE ÖNEMİ………....6

B. ARAŞTIRMANIN AMACI………...7

C. ARAŞTIRMANIN MATERYAL VE METODU………...9

D. ARAŞTIRMANIN PLANI………...10

I. BÖLÜM HZ. YAHYA PEYGAMBERİN SOYU VE HAYATI 1. YAHYA (A.S.)’IN KÜNYESİ……….12

2. ZEKERİYA (A.S.)’IN SOYU VE MESLEĞİ………..14

3. ZEKERİYA (A.S.)’IN HZ. MERYEM’İ HİMAYE ETMESİ…………...16

4. ZEKERİYA (A.S.)’IN EVLAT ARZUSU………...17

5. ZEKERİYA (A.S)’IN ŞEHADETİ………...21

6. YAHYA (A.S.)’IN DOĞUMU VE ÇOCUKLUĞU………22

7. YAHYA (A.S.)’IN PEYGAMBERLİĞİ………..24

8. YAHYA (A.S.)’IN FAZİLETLERİ………..25

9. YAHYA (A.S.)’IN İSA (A.S.)’A TABİ OLUŞU………...28

10. YAHYA (A.S.)’A VERİLEN BEŞ EMİR………30

11. YAHYA (A.S.)’IN ŞEHADETİ………...32

12. YAHYA (A.S.)’IN MUCİZELERİ………...35

II. BÖLÜM KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA PEYGAMBER 1. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA (A.S) İLE İLGİLİ AYETLER……..39

2. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA’IN SOYU...………...58

3. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA PEYGAMBER………...59

4. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA’NIN RESULLÜĞÜ………..63

(6)

5. KİTÂB-I MUKADDES’TE VAFTİZ………...69

6. KİTÂB-I MUKADDES’TE MESİH BEKLENTİSİ………71

7. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. İSA’NIN HZ. YAHYA’YI ÖVGÜSÜ……….72

8. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA’NIN KRAL HERODES İLE MÜCADELESİ………...74

9. KİTÂB-I MUKADDES’TE HZ. YAHYA’NIN ŞEHADETİ………..78

10. SİNOPTİK İNCİLLERDE HZ. YAHYA PEYGAMBER KISSASI…………...81

10.1. Hz. Yahya’nın Çağrısı……….83

10.2. Hz. Yahya ve Halka Vaazı………...84

10.3. Vaftizci Yahya ve Kral………86

10.4. Hz. Yahya’nın Hz. İsa’yı Övgüsü………....87

10.5. Hz. Yahya’nın Hz. İsa’yı Vaftiz Etmesi………..88

10.6. Hz. Yahya’nın Görevi………..90

10.7. Hz. Yahya’nın Halkı Hz. İsa’ya Hazırlaması………..92

10.8. Hz. Yahya’nın Allah’ın Kanunlarını Öğretmesi………..94

10.9. Hz. Yahya’nın Ölümü………..96

10.10. Yuhanna İncilinde Hz. Yahya………..101

III. BÖLÜM KUR’ÂN-I KERİM’DE HZ. YAHYA PEYGAMBER 1. KUR'ÂN-I KERİM'İN VAHİY SÜRECİNDEKİ YERİ..………..106

2. HZ. YAHYA (A.S.) İLE İLGİLİ AYETLER VE TEFSİRLERDEKİ YERİ....111

2.1. Âl-i İmran Suresi 38-41. Ayetler ve Tefsirlerdeki Yeri………..111

2.2. En’am Suresi 84-85. Ayetler ve Tefsirlerdeki Yeri………133

2.3. Meryem Suresi 1-15. Ayetler ve Tefsirlerdeki Yeri………136

2.4. Enbiya Suresi 89-90. Ayetler ve Tefsirlerdeki Yeri………166

SONUÇ……….171

HZ. YAHYA İLE İLGİLİ RESİMLER………177

EKLER………..202

ÖZGEÇMİŞ………..203

KAYNAKÇA………204

(7)

ÖNSÖZ

Kur’ân-ı Kerîm yüce Allah tarafından son peygamber olan Hz. Muhammed'e gönderilmiş son kitaptır. Mesajı evrenseldir. Kendinden önce gönderilmiş olan kutsal kitapları doğrulayıcı olarak gönderilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm'in daha önceki peygamberlerin öğretilerini tekrar eden ve doğrulayan, tahrif edilenleri tashih eden ve önceki kitaplarda olmayan hususları ilave ederek tamamlayan bir özelliğe sahiptir.

Kur’ân'ın amacı Allah'ın emir ve buyruklarını insanlara en doğru şekilde anlatmaktadır. Peygamberler de örnek kişilikleri, temiz aile yapılarıyla bu yolda mükemmel birer insandırlar. Vahiy süreci Hz. Adem Peygamber ile başlamış ve Hz.

Muhammed ile son bulmuştur. Bütün peygamberler yüce Allah'ın mesajını insanlara ulaştıran örnek insanlardır.

Tevhid inancı vahye dayanan dinlerin temelidir. Tevhid inancı, Allah'ın varlığını, birliğini, tüm yetkin niteliklerin kendisinde toplandığını, eşi ve benzeri bulunmadığını bilmek ve buna inanmaktır. Kur’ân-ı Kerîm'de ismi geçen ve geçmeyen bütün peygamberler tevhid inancını tebliğ ve tasdik etmek için gönderilmişlerdir. Hz. Yahya da bu peygamberlerdendir.

Hz. Yahya peygamber soy olarak çok temiz, mübarek bir aileye mensuptur.

Zekeriyya peygamber babası, Hz. Meryem ise teyzesinin kızıdır. Hz. İsa ile de kuzendir.

Doktora tez çalışmamızda kutsal kitaplarda Hz. Yahya Peygamberin ele alınmasının sebebi, Hz. Yahya'nın kendi bütünlüğü içerisinde doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamaktır. Kur’ân-ı Kerîm ve Kitab-ı Mukaddes araştırmamızın temel kaynağıdır. Hz. Yahya'nın hayatını objektif olarak ana kaynaklara inerek incelemek, bilimsel metotları olabildiğince kullanmak bu çalışma için büyük bir önem arzetmektedir.

Bu araştırma ile insanlık için çok önemli bir şahsiyet olan Hz. Yahya'nın gerçek anlamda tanınmasına katkı sağlamak ve onun evrensel mesajını tüm insanlığa

(8)

duyurmak amaçlanmıştır. Aynı zamanda Hıristiyanlık ve İslam dininde ortak olan noktalar tespit edilmek suretiyle dinler arası diyaloga katkı sağlanmış olacaktır.

Bu araştırmada gerek Hıristiyanlar tarafından gerek Müslümanlar tarafından çok sevilen Hz. Yahya Peygamber ele alınacaktır. Her iki kutsal kitaptaki tarihsel süreç İnciller'de tahrifat olsa bile bir kaç nokta Kur’ân-ı Kerîm'deki ayetlerle örtüşmektedir.

Bu çalışmada engin bilgi birikimi, hoşgörüsü, hayata her zaman olumlu yaklaşımı ve kendini gerçekleştirme boyutu ile bizlere model olan saygıdeğer hocam Prof. Dr. Salih Akdemir’e; örnek kişiliği, çalışma azmi ve yardımseverliği ile bizlere her zaman destek veren değerli hocam Prof. Dr. Musa Yıldız’a ve tez çalışmamı hazırlamamda bana güç veren değerli arkadaşım Tuğba Elidemir’e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.

Bu çalışmayı canım aileme ve sevgili çocuklarım Kerem ve Selim’e ithaf ediyorum.

Hatice KORKMAZ Ankara-2011

(9)

KISALTMALAR

a.e. : aynı eser

a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale a.g.t. : adı geçen tez a.m. : aynı makale a.mlf. : adı geçen müellif Ar. : Arapça

a.t. : aynı tez bkz. : bakınız bs. : baskı

byy. : basım yeri yok c. : cilt

Chr. : Christian h. : hicrî

Isl. : Islam(ic) krs. : karşılaştır lit. : literally mat. : matbaa

M.Ö. : Milattan Önce M.S. : Milattan Sonra n. un. : nomen unitatis nsr. : nesreden

ö. : ölümü pl. : plural

prep. : preposition s. : sayfa

s.o. : someone s.th. : something srh. : serheden

TDK : Türk Dil Kurumu TDV : Türkiye Diyanet Vakfı

(10)

tsz : tarihsiz

YKY : Yapı Kredi Yayınları üniv. : üniversite

vb. : ve benzeri vd. : ve digerleri yay. : yayınları yb : yazarı belirsiz yy : yüzyıl

(11)

GİRİŞ

Tevhid inancı vahye dayanan bütün dinlerin temelini oluşturur. Çünkü ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’den, son peygamber Hz. Muhammed’e kadar, Hz.

Yahya da dahil olmak üzere, bütün peygamberler hep aynı gerçeği bildirmişlerdir.

Tevhid ise her şeyin yaratıcısı olan Allah’ın birliğine iman etmek, yeryüzünde O’ndan başka tapılacak, yardım istenilecek ve boyun eğilecek otorite tanımamaktır.

Bütün peygamberler, öncelikle bu gerçeği bildirmek için gönderilmişlerdir. Hz.

Yahya da bunlardan biridir.

Bütün peygamberler, birbirlerini tasdik ederler. Kur’ân-ı Kerîm’in bir çok yerinde vurgulandığı üzere, en son peygamber Hz. Muhammed (sav.) Tevrat’a ve İncil’e karşı çıkmak için değil, fakat onları doğrulamak için gönderilmiştir. Hz.

Yahya da aynı şekilde Tevrat’ı ve İncil’i doğrulayan ve bulunduğu dönem itibariyle her ikisine göre de hüküm veren bir peygamber olmuştur. O halde, peygamberlerin çeşitli zamanlarda, insanlara bildirdikleri dinin esasında hiçbir değişiklik söz konusu değildir.

İsimleri farklı olsa da Allah katında geçerli olan tek bir din vardır ki o da İslam’dır. Bütün Allah elçileri, tarih boyunca hep aynı dini tebliğ etmişlerdir. Bunun böyle olması gayet tabidir. Çünkü hepsi de aynı kaynaktan gelmektedir. Vahiy kaynakları aynı olunca, konularının da bir olması kaçınılmazdır.

Hz. Adem başta olmak üzere bütün peygamber tevhid gerçeğini tebliğ etmek için görevlendirilmişlerdir. Hz. Yahya peygamber de bu yüce görevle şereflendirilen peygamberlerdendir. Soy olarak çok mübarek, peygamberlerle dolu bir aileye mensuptur. Babası Hz. Zekeriya'dır. Dedeleri soy olarak Hz. İbrahim'e dayanmaktadır. Hz. İsa ile kuzen olmaları, her ikisinin de peygamber olması yüce Allah'ın bir lutfudur. Hz. İsa'ya peygamberlik gelince Hz. Yahya'nın peygamberliği son bulmuştur. Bu intikal dönemini yaşaması, görevini layıkıyla yerine getirmesi, o zamanki İsrail toplumunu Hakk'a davet etmesi Hz. Yahya'nın vahiy süreci içerisindeki çok önemli rollerindendir. Hz. İsa ile Hz. Yahya'nın peygamberlik gibi çok güzel bir görevle şereflendirilmelerinin arkasındaki manayı araştırmak, tarihsel

(12)

süreç içerisindeki yerini tespit etmek büyük bir önem arzetmektedir.

Peygamberler tarihine bakıldığında bunun bir kaç örneğine rastlamak mümkündür. Örneğin, Hz. Musa ile Hz. Harun aynı zamanda bu yüce görevle şereflendirilmişlerdir. Hz. Harun kardeşi Hz. Musa'ya her anlamda destek olmuş, Allah'ın emir ve yasaklarının İsrailoğullarına anlatılmasında onu yalnız bırakmamıştır. Aynı şekilde Hz. Yahya da Hz. İsa’ya ilk tabi olan kişi olmuş ve onu desteklemiştir.

Bu araştırmada gerek Hıristiyanlar tarafından gerek Müslümanlar tarafından çok sevilen Hz. Yahya'nın Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerîm’de nasıl yer aldığını inceleyeceğiz.

Vahiy sürecinin bir bütün olması nedeniyle Kitâb-ı Mukaddes ayetlerinde Hz.

Yahya’yı ele alacağımız gibi, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı olarak gönderilmiş olma ve daha önce gelen peygamberlerden ve onların tebliğlerinden söz etmesi hasebiyle Kur’ân-ı Kerîm ayetlerinde de Hz. Yahya’yı ve onun davetinin özelliklerini inceleyeceğiz. Böylece Kur’ân ayetlerinin doğru anlaşılmasında tefsir ilmine bir nebze de olsa katkı sağlayacağımızı ummaktayız.

A. ARAŞTIRMANIN KONUSU VE ÖNEMİ

Tarihin her döneminde insanlar ilâhî buyruklar vasıtasıyla uyarılarak her iki dünya yaşamındaki şeref ve üstünlüğünü koruması için gerekli olan tedbirlerin alınması ve mutluğun sağlanması konusunda gerekli mesajlara muhatap olmuşlardır.

Bu süreç içerisinde peygamberler vasıtasıyla gönderilen bu ilâhî mesajların oluşturmuş olduğu kutsal kitaplar, insanlığa her zaman birer rehber olmuşlardır.

Ancak bu ilâhî rehberler zincirinin birkaç halkası dışında bütün halkaları dağılarak tarih sahnesinden ve insanlığın hafızasından silinerek yok olmuşlardır. Bu halkalardan en önemlisi, en sonuncusu ve asla kıyamete kadar değişmeyecek olanı Kur’ân-ı Kerîm’dir.

Kur’ân-ı Kerîm kendinden önceki kutsal kitapların doğrulayıcısı ve tamamlayıcısıdır. Nitekim Maide Suresi 48. ayette bu durum şöyle bildirilmektedir:

(13)

koruma altına almak üzere, gerçeği bildiren kitabı indirdik…” İnsanlık için çok büyük bir öneme sahip olan bu yüce kitabın metninin, aynı şekilde muhataplara sunulurken hedeflemiş olduğu gerçeğin ortaya çıkması için bizlerin çok büyük bir emek sarfetmesi gerekmektedir.

Kur’ân’ın gerçekleri insanlara sunulurken elbetteki gerçeği arz etmenin çeşitli yol ve yöntemleri kullanılmıştır. Bunlardan birisi de tefsir araştırmalarıdır. Kur’ân-ı Kerîm’i anlama çabaları tefsir ilminin doğmasına yol açmıştır. Tefsir ilminin iki temel çalışma alanı vardır. Bunlar tarihsel ve dilsel incelemelerdir.

Kur’ân-ı Kerîm’in muhtevası içerisinde peygamberler, onların hayatları, diğer insanlarla ilişkileri önemli bir yer işgal etmektedir. Günümüz insanlarına hitap edilirken tarihi süreç içerisinde yaşamış olan toplumların hayatından izler bulmak da söz konusudur. Peygamberlerin hayatları, kavimleri ile mücadeleleri bizlere önemli mesajlar vermekte ve buralardan ders çıkarılmasına vesile olmaktadır.

Hz. Yahya’nın tüm insanlık için ibret dolu bir hayatı vardır. Gerek Hıristiyanlar, gerekse Müslümanlar tarafından çok sevilen bir peygamberdir. Kutsal kitaplarda Yahya Peygamber konusunu, en iyi şekilde anlamaya çalışarak Kur’ân’ın sunmuş olduğu ilâhî mesajın ortaya çıkmasında bir pay sahibi olmayı ümit ederek, araştırma konusu olarak ele almayı düşündük.

B. ARAŞTIRMANIN AMACI

Kutsal kitaplarda Yahya Peygamber konusunu seçmemizin sebebi, Yahya Peygamberin hayatı ve mesajının kendi bütünlüğü içerisinde doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamaktır. Yahya peygamberin hayatının ve mesajının tarihsel süreç içerisindeki tefsir kaynaklarına ne şekilde yansıdığını ortaya çıkarmak asıl amacımızdır.

Bu çalışmamızda Hz. Yahya ile ilgili konuların Kutsal kitaplar içerisindeki yerini ve dağılımını ortaya koyarak, her iki dinde de Hz. Yahya’nın mesajının bir

(14)

bütün olarak anlaşılmasını sağlamak amaçlanmıştır. Hz. Yahya’nın hayatı, onun vermek istediği mesajlar araştırmanın ana konusudur.

Maddeler halinde tezimizde ortaya konulmaya çalışılacak hipotezleri şöyle sıralayabiliriz :

Kuramsal Hipotezler:

1. Hz. Yahya ile Hz. İsa’nın aynı zamanlarda aynı bölgede yaşayan iki peygamber olmasının mesajı açıklanacaktır.

2. Hıristiyan ve İslam alemi tarafından çok sevilen, inançta ortak bir peygamber olan Hz. Yahya (a.s.)’ın hayatının incelenmesi, mesajının ele alınması dinlerarası diyaloğa katkı sağlayacaktır.

3. Her iki din için ortak noktalarda buluşmak insanlığa katkı sağlayacaktır.

4. Gayrimeşru ve ensest ilişki şeklinin toplumsal boyutu, cinayete kadar gidebilecek kötü sonucu bu çalışmada incelenmiştir.

5. Dini kurallar özde (nesebi) soyu düzenliyor. Hz. Yahya da bunu korumaya çalışmıştır.

6. Psikolojik boyutta ise kişisel hırsların nelere mal olduğu bu çalışmada incelenmiştir.

7. Kur’ân-ı Kerîm’in daha iyi anlaşılması için Kitab-ı Mukaddes’te bulunan tarihsel bilgi birikimine müracaat etmek fayda sağlayacaktır.

8. Kur’ân-ı Kerîm’in mesajı evrenseldir. Kendisinden önceki ilâhî vahiy ürünlerine sahip çıkmış, aynı mesajı devam ettirmiştir.

9. Özde bütün semavi dinlerdeki mesaj aynıdır. İnsanları iyiye, doğruya, güzele ulaştırmak.

10. Yüce Allah’ın çocuklara verdiği değer.

Pratik Hipotez:

1. Hz. Yahya’nın Hıristiyanlığın şekillenmesindeki önemi.

2. Hıristiyanlık ve İslam dininde Yahya peygamber ve O’nun nasıl peygamber olduğuna dair ortak noktalar bulmak mümkündür.

3. Hz. Yahya’nın da babası gibi peygamberlerle dolu bir aileden gelmesinin hikmeti.

(15)

5. Hz. Yahya’nın intikal döneminin bir peygamberi olmasının önemi ve Hz.

İsa’ya ilk tabi olan kişi olması.

6. Vaftiz olayının ne zaman ve nereden ortaya çıktığı, Hıristiyanlıkta Yahya peygambere neden Vaftizci Yahya denildiği.

C. ARAŞTIRMANIN MATERYAL VE METODU

Araştırmanın ilmi sonuçlara ulaşabilmesi ana kaynaklara inilmesine bağlıdır.

Kaynaklara inilmeden doğru sonuçlara ulaşmak mümkün değildir. Biz söz konusu çalışmamızda öncelikle, her iki dinin ana kaynaklarına inerek incelemeye çalışacak, daha sonra konuyla ilgili alimlerin görüşlerini tetkik edeceğiz.

Araştırmamızın metodunda Kur’ân-ı Kerîm ve Kitab-ı Mukaddes asıl kaynakları teşkil etmektedir. Gerekli verilere ulaşmak amacı ile, basılı ve görsel yazın taraması yapılmıştır. Gerek kutsal kitaplar boyutu ile ilgili, gerekse tarihsel süreç ile ilgili bir dizi yerli ve yabancı kaynağa başvurulmuştur. Kur’ân-ı Kerîm özelinde tarihsel süreç yöntemini kullanan bir çok eser ve tez incelenmiştir.

Araştırmamızda öncelikle Kur’ân-ı Kerîm ve Kitab-ı Mukaddes’te Hz.

Yahya’nın hangi ayetlerde, kaçar kez geçtiği tespit edilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in tefsir çalışmaları ayrıntılı olarak incelenmiştir. Kitab-ı Mukaddes’in ele alınmasındaki amaç ise vahiy sürecinin sunmuş olduğu verileri değerlendirmektir.

Her iki kutsal kitabın birbirine benzeyen verilerini değerlendirmek amaçlanmıştır.

Bu çalışmada nas ve yorum ayrımına dayanan bir yöntem takip edilmiştir.

Kitab-ı Mukaddes’te yer alan ayetler, İngilizce, Yunanca, Süryanice, İbranice ve Türkçe dillerinde yorumsuz olarak verilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’deki ayetler ele alınırken ise, müfessirlerin yorum, açıklama ve değerlendirmelerine gidilmiştir.

Hz. Yahya hakkında nasıl bir yorum ve değerlendirme yapıldığını göstermek için bazı klasik ve günümüz tefsir çalışmaları araştırmanın kaynağını oluşturmuştur.

Genel olarak tefsirdeki yorum ve değerlendirmeler Kur’ân-ı Kerîm’in amacı ve

(16)

konuları arz etme metodu ve prensipleri çerçevesinde ele alınmıştır. Özel olarak ise Hz. Yahya’nın amacı, verdiği mesajlar açısından ele alınıp değerlendirilmiştir.

D. ARAŞTIRMANIN PLANI

Araştırmamız, giriş ve üç bölüm şeklinde ele alınmıştır.

Giriş bölümünde araştırmamız hakkında önbilgi mahiyetinde özet bilgilere yer verilmiştir.

I. Bölümünde Hz. Yahya’nın Soyu ve Hayatına yer verilmiştir. Soyu ele alınırken babası Hz. Zekeriya’nın hayatı da incelenmiş, aynı zamanda Hz. İsa ile ilişkilerine ve Hz. Yahya’nın mucizelerine de değinilmiştir.

II. Bölümde ise Kitab-ı Mukaddes’de geçen ayetler nassal bir yaklaşımla ele alınmıştır. Bu metodun takip edilmesinin sebebi konunun daha iyi bir şekilde gözler önüne serilmesi içindir. Öncelikle Kitab-ı Mukaddes’te Hz. Yahya ile ilgili ayetler tespit edilmiştir. Daha sonra ise bu ayetler sinoptik İncillerdeki şekli ile karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.

Araştırmamızın III. bölümünde ise yorumsal yaklaşıma ağırlık verilmiştir.

Kur’ân-ı Kerîm’de geçen ayetler klasik ve günümüz tefsirlerindeki hali ile ele alınmıştır.

(17)

I. BÖLÜM

HZ. YAHYA PEYGAMBERİN SOYU VE

HAYATI

(18)

I. BÖLÜM

HZ. YAHYA PEYGAMBERİN SOYU VE HAYATI

Kur’ân-ı Kerîm'de kıssası bildirilen peygamberlerden Yahya (a.s.), Hıristiyanlar ve Sabiilerin de üzerinde önemle durdukları bir peygamberdir. İbranice, Yuhanna isminin karşılığı olarak kullanılan Yahya'nın, İngilizce'deki karşılığı, “Saint John the babtist”; Fransızda'daki, “Saint Jean Baptiste”, “Vaftizci Aziz Yahya”dır.

Hz. Yahya'ya, Sabiiler “Yihja Jahane” derken; Hıristiyan Araplar “Yahya el- Ma’medan” derler1. Yahudiler ise “Jokanaan” demektedirler2.

Hz. Yahya, Hıristiyanlar açısından, kendisi gibi mucize bir bebek olan, Hz.

İsa'dan önce dünyaya gelmesi ve Hz. İsa'nın resullüğünü haber vermesi ve Hz. İsa’yı Ürdün nehrinde vaftiz etmesinden dolayı üzerinde hassasiyetle durulan peygamberlerden birisi olmuştur. Aynı zamanda Yahya peygamber, İsrailoğullarının son, Hıristiyanlar açısından, İsa (a.s.) ile İsrailoğulları peygamberleri arasını bağlıyan ve Hz. İsa'nın peygamberliğini müjdeleyen bir resul olması açısından büyük bir öneme haizdir. Yahya (a.s.), Tevrat'ın son mübelliği bir peygamber özelliğine sahip olması açısından da özellik arz eden bir resuldür. Hıristiyanların kutsal kitabı İncil'in, ilk ayetlerinden itibaren çeşitli bölümlerde Yahya (a.s.)'ın yaşamından kesitler aktarılır.

Hıristiyanlığın “İkon” adı verdiği çeşitli tasvirlerde, tüylü bir giysi ve kemerle, saçı sakalı birbirine karışık vaziyette, çelimsiz ve dağınık biri olarak tasvir edilen Hz.

Yahya'nın kemiklerinin bir kısmının Topkapı Sarayı'nda3; kafatasının ise Fransa'nın Amiens şehrinde bir Katedral'de bulunduğu rivayet edilmektedir. Tarihi kaynaklar, Ayasofya'da bulunan Hz. Yahya'nın kafatasının, dördüncü haçlı seferi sırasında, Ayasofya'yı yağmalayan Katolik Hıristiyan ordusu tarafından Fransa'nın Amiens şehrine götürülmüş olduğunu ve kafatasının altınla kaplatıldığını, saklandığı yere ise bir Katedral inşa edildiğini kaydetmektedirler. İslami kaynaklardan gelen rivayetlere

1 Süleyman Ateş, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, 1989, s.190.

2 Oscar Wilde, Salome, İmge Kitabevi, 2005, Ankara, s.11.

3 http://www.itusozluk.com/goster.php/vaftizci+yahya+n%FDn+ba%FE%FD

(19)

Hıristiyan dünyanın İncil sayfalarından yakinen tanıdığı Yahya (a.s.), bazı Hıristiyan mezhepleri tarafından ölüm yıldönümleri bayramlaştırılarak veya çeşitli şekillerde kutlanan bir peygamberdir. Ortodoks mezhebine bağlı Rumlar, Yahya Peygamber'in başının kesildiğini kabul ettikleri 29 Ağustos tarihinde, hafif bir oruç olarak nitelenen perhiz yaparak onu anarlar. Domates, karpuz gibi, rengi kırmızı olan hiçbir şey kesmez ve yemezler. Bazı Hıristiyan mezheplerinde ise 24 Haziran günü

“Aziz Yahya Günü” olarak kutlanır4.

1. YAHYA (A.S.)’IN KÜNYESİ:

Adı: Yahya (Yahanova)5

Adını Hazreti Allah buyurmuştur:

ُهْتَداَنَف ٰي ْحَيِب َكُرﱢشَبُي َ ّٰﷲ ﱠنَا ِباَرْحِمْلا يِف يّ۪لَصُي ٌمِئۤاَق َوُھَو ُةَكِئ ٰۤلَمْلا

اًقﱢدَصُم ى

* َني ۪حِلاﱠصلا َنِم اًّيِبَنَو اًروُصَحَو اًدﱢيَسَو ِ ّٰﷲ َنِم ٍةَمِلَكِب

“O (Zekeriya) mabette namaza durmuş iken, melekler ona: ‘Allah sana, kendiden bir sözü doğrulayacak, efendi, iffetli ve iyilerden bir Peygamber olacak olan Yahya’yı müjdelemektedir’ diye seslenmişlerdi.6

Adının Anlamı: Allah hayat versin, yalnız O’nun sevgisine razıyım demektir7.

Lakabı: Vaftizci Yahya. Hazreti İsa’yı vaftiz (temizleme, gusül) ettiğinden böyle lakaplanmıştır8.

4 http://tr.wikipedia.org/wiki/Yahya_(peygamber)

5 Ubayd Allah-Züşşera, İslam Ansiklopedisi, MEB., Eskişehir, 2001, c.13, s.342.

6 Al-i İmran Suresi, 3/39.

7 Ahmet Cemil Akıncı, Hz. Yahya, Bahar Yay., İstanbul, 2005, s. 11.

8 A.g.y.

(20)

Baba Adı: Hz. Zekeriya Peygamber9.

Baba Mesleği: Marangozluk10.

Anne Adı: İysa (Yesaa, İşa, Elisabet). Annesi, Kur’ân’da adı geçen İmran’ın zevcesi olan Hanne’nin kızkardeşi idi11.

Doğduğu yer: Kudüs12.

Doğum Tarihi: Milattan 6 ay evvel13.

Akrabaları: Soyu baba tarafından Hz. Süleyman’a kadar gider14. Bazı kaynaklarda ise Hz. Davud’a kadar gittiği belirtilmektedir15. Hz. Meryem ile teyze çocuklarıdır. Hz. Yahya’nın Hz. Meryem ile teyze çocukları oluşu tefsirlerde ve mevcut İncillerde (Matta III, 13-17; Markus I, 9-11; Yuhanna I, 29-37) geçmektedir16. Meryem’den doğan Hz. İsa ise yeğeni olur17.

Kur’ân-ı Kerîm’de pek çok yerde bu mübarek aileden bahseden ayetler geçmektedir. Örneğin Enam suresi 84-85. ayetlerde şöyle denilmektedir:

اَنْبَھَوَو ًحوُنَو اَنْيَدَھ ًّلاُك َبوُقْعَيَو َق ٰحْسِا ُۤهَل

۪هِتﱠيﱢرُذ ْنِمَو ُلْبَق ْنِم اَنْيَدَھ ا

* َني۪نِس ْحُمْلا يِزْجَن َكِل ٰذَكَو َنوُرٰھَو ى ٰسوُمَو َفُسوُيَو َبوﱡيَاَو َن ٰمْيَلُسَو َد ُۧواَد

* َني ۪حِلاﱠصلا َنِم ﱞلُك َساَيْلِاَو ى ٰسي ۪عَو ىٰيْحَيَو اﱠيِرَكَزَو

“Biz ona (İbrahim’e), İshak’ı ve Yakub’u vermiş ve her birini doğru yola ulaştırmıştık. Daha önceleri, Nuh’u doğru yola ulaştırdığımız gibi, onun soyundan

9 Ubayd Allah-Züşşera, a.g.e., c.13, s.342.

10 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

11 Ubayd Allah-Züşşera, a.g.e., c.13, s.342.

12 a.g.y.

13 Ahmet Cemil Akıncı, a.g.e., s.11.

14 A.g.y.

15 http://www.gulsehri.com/dini/yahya_aleyhisselam.asp

16 Ubayd Allah-Züşşera, a.g.e., c.13, s.343.

17 Ahmet Cemil Akıncı, a.g.e., s.11.

(21)

ulaştırmıştık. İşte Biz, iyilik yapanları böylece ödüllendiririz. Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da doğru yola ulaştırmıştık. Çünkü onlardan her biri iyilerdendi.18

Yahya Peygamber Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen 25 peygamberden biridir.

Yahya Peygamber veya Vaftizci Yahya, Yahudi Vaiz, Hıristiyanlar, Müslümanlar, Sabiîler (mandenistler) ve Bahailer tarafından peygamber kabul edilir. Bu durum Yeni Ahit’teki Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri ile Kur’ân’da ve Bahâi metinlerinde teyit edilir19.

2. ZEKERİYA (A.S.)’IN SOYU VE MESLEĞİ:

* َني۪ثِراَوْلا ُرْيَخ َتْنَاَو اًدْرَف ي۪نْرَذَت َلا ﱢبَر ُهﱠبَر ى ٰداَن ْذِا ۤاﱠيِرَكَزَو

“Zekeriya’yı da hatırla; hani o Rabbine: ‘Rabbim! Beni tek başıma bırakma, bununla birlikte (çok iyi biliyorum ki) Sen varislerin içinde en iyi olanısın!’ diyerek seslenmişti.20

Hz. Yahya'nın babası Zekeriya (a.s.), İbrahim (a.s.)'ın soyundan gelen bir peygamberdir21. Bazı kaynaklara göre de Zekeriya b. Berahya (a.s.)’ın soyu, Süleyman b. Davud (a.s.)’a, Süleyman b. Davud (a.s.)’ın soyu da Yehuza b. Yakub (a.s.)’da dayanır. İsrailoğullarını Allah’a davet için gönderilen peygamberlerdendir22.

Kitab-ı Mukaddes’in 891-899. sayfaları onun adını taşıyan bir bölüm içermektedir23.

Kur’ân-ı Kerîm’de Al-i İmran Suresi 37-41. ayetler ve Meryem Suresi 2-11.

ayetlerde Hz. Zekeriyya’dan bahsedilmektedir24.

18 En’am Suresi, 6/84,85.

19 http://tr.wikipedia.org/wiki/vaftizci_yahya

20 Enbiya Suresi, 21/89.

21 http://kurankissalari.tr.gg/Hz-.--Yahya-h-n%26%23305%3Bn-nesebi.htm

22 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, TDV. Yay., 2004, c.1, s. 291.

23 Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

24 a.g.y.

(22)

Ayet-i Kerîme’de;

* َني ۪حِلاﱠصلا َنِم ﱞلُك َساَيْلِاَو ى ٰسي ۪عَو ىٰيْحَيَو اﱠيِرَكَزَو

“Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da doğru yola ulaştırmıştık. Çünkü onlardan her biri iyilerdendi.25” buyurulmuştur.

Musa (a.s.)'a indirilen Tevrat'ın tebliğcilerinden olan Zekeriya (a.s.) tarih kaynaklarına göre Kudüs ve çevresinde tebliğ görevini yürütüyordu26. Hz. Zekeriya ömrünü Allah’a davet ve Kudüs’teki Mukaddes Beyt’e (Mescid-i Aksa’ya) hizmete adamış büyük bir peygamberdi 27. Aynı zamanda İsrailoğullarının bilgini ve danışmanı idi28. Beyt-i Mukaddes’te Tevrat yazan ve kurban kesen reis idi29. Yahudi mabedinde ibadet için gelen insanlara vaazlar vererek, onlara kutsal kitap Tevrat hükümlerini hatırlatarak, onları uyarıp yönlendirmelerde bulunuyordu30.

Enbiyaoğullarından veya İsrailoğullarıyla onların bilgilerinden olup kendisini veya neslini Beytülmakdis’in hizmetine vakıf ve habs etmeyen kimse yoktu31.

Allah Zekeriya Peygamberi İsa (a.s.)’ın doğumundan az önce peygamber olarak İsrailoğullarına gönderdi. Onları Allah’a davet ediyor ve onları kötülüklerden men etmeye çalışıyordu32.

Zekeriya (a.s.) Peygamberlikle şereflendirilmesinin yanı sıra marangozluk mesleğini icra etmekteydi 33 . Ebu Hureyre’nin nakliyle bir hadis’i şerifte peygamberimiz “Zekeriya (a.s.) marangoz idi” diyerek onun mesleği konusuna açıklık getirmiştir34.

25 En’am Suresi, 6/85.

26 http://kurankissalari.tr.gg/Hz-.--Yahya-h-n%26%23305%3Bn-nesebi.htm

27 Afif Abdulfettah Tabbâra, Kur’ân’da Peygamberler ve Peygamberimiz, İstanbul, 1998, s. 386.

28 es-Salebî, el-Arais, Mısır, 1951, s.372.

29 Ahmet Cevdet, Kısas-ı Enbiya, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1972, s.39.

30 http://kurankissalari.tr.gg/Hz-.--Yahya-h-n%26%23305%3Bn-nesebi.htm

31 Mz. Asım Köksal, a.g.e., s. 291.

32 Muhammed Ali Sabûni, Peygamberlik ve Peygamberler, İstanbul, tarihsiz, s.387.

33 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

34 Ahmet b. Hanbel, el-Müsned, Mısır, 1954, c.2, s.405.

(23)

Zekeriya (a.s.) 92 veya 99 yaşında35, eşi de 98 yaşında bulunduğu sırada henüz bir çocukları yoktu. Kendisi ve hanımı çok yaşlı idi ve yerine geçecek, İsrailloğullarını doğru yola iletecek bir yakınının olmamasından endişeye düşer, hanımının kısır oluşu onun bu endişesini arttırırdı36.

Hanımı İşa’nın kız kardeşi Hanne ve eşi İmran’ın da çocukları olmuyordu.

Hanne “Cenab-ı hak bana bir çocuk verirse, Beyt-i Mukaddes için hizmet vakf edeyim” diye adakta bulunmuştu37.

Yaşı hayli ilerlediği bir sırada Allah’tan kendisinin ilmine ve mülküne varis olacak bir çocuk istedi38.

O zamanlar erkek çocukları, Beyti Mukaddes’in hizmetine tayin etmek adet idi. Hanne’nin isteği de erkek çocuk olduğu için bu şekilde bir adakta bulunmuştu.

Hanne hamile iken eşi İmran vefat etti. Beklenenin aksine Hanne bir kız çocuğu dünyaya getirdi ve ona Meryem adını koydu39.

Adağı, Beyt-i Makdis’e hizmet için erkek çocuk olduğu halde, bir kız dünyaya getirince Yüce Allah’a şöyle niyaz da bulundu: “Ya rabbi, ne yapayım kız doğurdum, sen onu kabul et”. Ve onu alıp Beyt-i Makdis’e götürüp oradaki yetkililere teslim etti. Büyük bir zat’ın kızı olduğundan onun terbiyesine dikkat ettiler40.

Ayet-i Kerîme’de:

َاّيِرَكَز اَھَلﱠفَكَو…

“Onu Zekeriya’nın himayesine bıraktı41” buyurulmaktadır.

35 es- Salebi, el-Arais, s.375.

36 Afif Abdulfettah Tabbara, a.g.e., s.386.

37 Ahmet Cevdet, a.g.e., s. 39.

38 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

39 A.g.y.

40 A.g.e., s.40.

41 Al-i İmran Suresi, 3/37.

(24)

Daha sonra Hz. Zekeriya, Meryem için Beyt-i Mukaddes’te hususi bir oda yaptırdı. Hz. Meryem odasına çekilir ve orada ibadetle vakit geçirirdi. Yanına Hz.

Zekeriya’dan başka kimse giremezdi42.

Hz. Zekeriya ne zaman Hz. Meryem’in mesciddeki odasına uğrasa onun yanında kış mevsiminde yaz meyvası, yaz içinde de kış meyvası bulur43, ona: “Ey Meryem, bu sana nereden geliyor? diye sorar, o da: “Bu Allah tarafından” diye cevap verirdi44. “İstediğini hesapsız olarak rızıklandıran Allah’ın katından.45

4. ZEKERİYA (A.S.)’IN EVLAT ARZUSU:

Zekeriya (a.s.) ve eşinin uzun seneler geçmesine rağmen hiç çocukları olmamıştı. Artık çocuk sahibi olma yaşları geçmiş, bu yaştan sonra çocuk sahibi olacaklarına dair pek ümitleri kalmamıştı46.

Hz. Meryem’e kış mevsiminde yaz meyvası, yaz mevsiminde kış meyvası ihsan edildiğini görünce Zekeriya (a.s.)’a Allah’u Teala’dan böyle temiz bir çocuk isteme arzusu geldi. Hz. Meryem’e bu lütufları bahşeden Allah’u Teala dilerse bu ileri yaşında bile ilâhi lütuf hazinesinden kendisine de elbette bir evlat bağışlayabilirdi47.

Aslında böyle bir çocuğa ihtiyacı da vardı. Zira kendisinden sonra kavminin yoldan saparak fitneye düşmelerinden, o izi takip etmemelerinden, bırakacağı manevi mirasa sahip çıkmamalarından endişe ediyordu. İsrailoğullarında bazı sapıklık alametleri de görülmüyor değildi. O vakte kadar, kendisine hayırlı bir halef olacak hiç kimseyi bulamamıştı. Allah’tan kendisinin ilmine ve mülküne varis olacak bir çocuk istedi48.

42 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.40.

43 M. Asım Köksal, a.g.e., s.292.

44 es-Salebi, el-Arais, s.373.

45 Afif Abdulfettah Tabbara, a.g.e., s.387.

46 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

47 Afif Abdülfettah Tabbâra, a.g.e., s.387.

48 Süleyman Ateş, a.g.e., s. 190.

(25)

arzusuna Kur’ân-ı Kerîm’inde geniş yer vermiş, gelecek nesillerin kendisini hayırla anmalarını sağlamıştır.

ۤص ۤعٰيٰھ ۤك

﴿ 1

ُرْكِذ اﱠيِرَكَز ُهَدْبَع َكﱢبَر ِتَمْح َر

﴿ 2

ْذِا

اًّيِفَخ ًءۤاَدِن ُهﱠبَر ى ٰداَن

﴿ 3

َلاَق

ﱢبَر

اًّيِقَش ﱢبَر َكِئۤاَعُدِب ْنُكَا ْمَلَو اًبْيَش ُسْاﱠرلا َلَعَتْشاَو يّ۪نِم ُمْظَعْلا َنَھَو يّ۪نِا

﴿ 4

ي ّ۪نِاَو ْما ِتَناَكَو ي۪ئۤاَرَو ْنِم َيِلاَوَمْلا ُتْفِخ اًّيِلَو َكْنُدَل ْنِم ي۪ل ْبَھَف اًرِقاَع ي۪تَاَر

﴿ 5

ي ۪نُثِرَي

اًّيِضَر ﱢبَر ُهْلَع ْجاَو َبوُقْعَي ِلٰا ْنِم ُثِرَيَو

﴿ 6

“Kaf, Ha, Ayn, Sad. (Bu) Rabbinin,kulu Zekeriya’ya olan sevgisinin bir anlatımıdır. Hani o, bir zamanlar Rabbine sessizce seslenmiş ve ona: ‘Ey Rabbim!

Kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Ey Rabbim, sana (yaptığım) dualar hiçbir zaman karşılıksız kalmadı. Ancak ben, benden sonra yakınlarımın (yapacaklarından) endişe ediyorum; çünkü eşim kısırdır. O halde bana katından, bana ve Yakub oğullarına mirasçı olacak olan bir çocuk ver ve onu, ey Rabbim, hoşnutluğuna layık olacak biri kıl!’ diye seslenmişti.49

Bu ayeti Kerîmelerin yorumlarında müfessirlerin bir kısmı, Hz. Zekeriya'nın kastettiği “varis” olma konumunu, Hz. Muhammed (sav)'in Sahihi Buhari ve diğer hadis kitaplarında yer alan “Biz resuller miras bırakmayız” hadisi şerifine dayandırarak, kıssada geçen Hz. Zekeriyya'nın “ki o bana varis olsun, Yakub hanedanına da varis olsun” beyanının, Hz. Yahya'yı maddi mirasçı değil, peygamberliğinin devamını öngören manevi mirasçısı olması isteği olarak yorumlamışlardır50. Oysa Kur’ân Hz. Süleyman'ın Hz. Davut'un krallığının hem de peygamberliğinin devamı yönünde manevi mirasçısı olduğunu kaydetmektedir51.

49 Meryem Suresi, 19/1-6.

50 http://kurankissalari.tr.gg/Hz-.--Yahya-h-n%26%23305%3Bn-nesebi.htm

51 Neml Suresi, 15-16.

(26)

Allah’u Teala Zekeriya (a.s.)’ın yaptığı halis dualarını kabul buyurduğunu melekler vasıtasıyla bildirdi. Bu çocuğun isminin Yahya olmasını irade buyurdu. Bu isim, ona has idi. Ondan evvel hiçbir kimse bu adla adlandırılmamıştı. Allah’ın bereketinin üzerine ineceğini, böylece Allah kitabına inanan, hayvani arzulardan ve şehvetlerden sakınmak suretiyle kavmi içinde bir efendi olacağını müjdeledi52. Bu müjdenin veriliş şekli Ayet-i Kerîme’de şöyle açıklanmaktadır:

ُهْتَداَنَف َّٰﷲ ﱠنَا ِباَر ْحِمْلا يِف يّ۪لَصُي ٌمِئۤاَق َوُھَو ُةَكِئ ٰۤلَمْلا

ىٰي ْحَيِب َكُرﱢشَبُي

َني ۪حِلاﱠصلا َنِم اًّيِبَنَو اًروُصَحَو اًدﱢيَسَو ِ ّٰﷲ َنِم ٍةَمِلَكِب اًقﱢدَصُم

﴿ 39

َلاَق

ىّٰنَا ﱢبَر

ُءۤاَشَي اَم ُلَعْفَي ُ ّٰﷲ َكِل ٰذَك َلاَق ٌرِقاَع ي۪تَاَرْماَو ُرَبِكْلا َيِنَغَلَب ْدَقَو ٌم َلاُغ ي۪ل ُنوُكَي

﴿ 40

َق

ْرُكْذاَو اًزْمَر ﱠلاِا ٍماﱠيَا َةَثٰلَث َساﱠنلا َمﱢلَكُت ﱠلاَا َكُتَيٰا َلاَق ًةَيٰا ۤي۪ل ْلَعْجا ﱢبَر َلا ِراَكْبِ ْلااَو ﱢيِشَعْلاِب ْحﱢبَسَو اًري۪ثَك َكﱠبَر

﴿ 41

“O, mabette namaza durmuş iken, melekler ona: ‘Allah sana, kendinden bir sözü doğrulayacak, efendi, iffetli ve iyilerden bir Peygamber olacak olan Yahya’yı müjdelemektedir’ diye seslenmişlerdi. O, ‘Ey Rabbim! Ben artık iyice kocamış, karım da kısır iken, nasıl bir oğlum olabilir ki?’ diye sormuştu. O da, ‘İşte böyle;

çünkü Allah dilediğini yapar’ diyerek karşılık vermişti. O, ‘Ey Rabbim! O halde (bu konuda) bana bir işaret göster’ demişti. O da, ‘Senin işaretin, üç gün boyunca, işaretleşme dışında, insanlarla konuşamamandır. Rabbini de çok an ve sabah akşam tesbih et!’ demişti.53

Seçkin bir peygamber olan Zekeriya (a.s.), arzusuna icabet olunup bir çocukla müjdelendiği zaman son derece sevinmişti. Mazhar olduğu müjdenin açığa çıkması istirhamı ile dedi ki:

َلاَق َلَب ْدَقَو اًرِقاَع ي۪تَاَرْما ِتَناَكَو ٌم َلاُغ ي۪ل ُنوُكَي ىّٰنَا ﱢبَر َنِم ُتْغ

اًّيِتِع ِرَبِكْلا

﴿ 8

52 Afif Abdulfettah Tabbâra, a.g.e., s.388.

53 Al-i İmran Suresi, 3/39-41.

(27)

olabilir ki…?54

Zekeriya (a.s.)’ın sualine cevaben Allah’u Teala şöyle buyurdu:

َلاَق ُتْقَلَخ ْدَقَو ٌنﱢيَھ ﱠيَلَع َوُھ َكﱡبَر َلاَق َكِل ٰذَك اًئْيَش ُكَت ْمَلَو ُلْبَق ْنِم َك

﴿ 9

“İşte böyle… Bu Benim için çok kolaydır. Nitekim seni, önceden sen hiçbir şey değilken bile yaratmamış mıydım?55

Yahya (a.s.)’ın gelişini önceden bilmeyi arzu eden Zekeriya (a.s.), bu dileğini Allah’u Teala’ya arzetti. İstemiş olduğu işaret Zekeriya (a.s.)’a verildi. Ayet-i Kerîme’de şöyle buyuruluyor:

َلاَق اًّيِوَس ٍلاَيَل َثٰلَث َساﱠنلا َمﱢلَكُت ﱠلاَا َكُتَيٰا َلاَق ًةَيٰا ۤي۪ل ْلَعْجا ﱢبَر

﴿ 10

“Zekeriya, ‘Ey Rabbim! O halde bana (bu konuda) bir işaret ver!’ demişti. O da, ‘İşaretin, insanlarla tam olarak üç gün boyunca konuşamamandır.’buyurmuştu.56

Zekeriya (a.s.) tevhid ve tesbihe muktedir olduğu halde, insanlarla açıkça konuşmaya muktedir olamadığını görünce, artık eşinin hamile kaldığını anlamıştı. Bu üç gün zarfında, işaretle olanın dışında hiç kimse ile görüşüp konuşmadan devamlı zikrullahla, tesbih ve ibadetle meşgul oldu. Her şeyden alakasını keserek, huzur-u kalp ile Allah’u Teala’ya yöneldi, nail olduğu bu büyük nimetin şükrünü eda etmeye çalıştı57. Ayet-i Kerîme’de şöyle buyuruluyor:

َجَرَخَف اًّيِشَعَو ًةَرْكُب اوُحﱢبَس ْنَا ْمِھْيَلِا ۤى ٰحْوَاَف ِباَرْحِمْلا َنِم ۪هِمْوَق ىٰلَع

﴿ 11

54 Meryem Suresi, 19/8.

55 Meryem Suresi, 19/9

56 Meryem Suresi 19/10.

57 Afif Abdulfettah Tabbâra, a.g.e., s.388.

(28)

“Bunun üzerine Zekeriya mabetten çıkıp halkının yanına varmış ve onlara,

‘Sabah akşam Allah’ı tesbih edin!’ diye işarette bulunmuştu.58

Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Zekeriya’nın üç gün boyunca konuşmayıp sadece işaretlerle meramını anlattığı ifade edilmektedir59.

Bunun da sebebi, beraberinde bulunan mü’minlerin aynı duyguları yaşayıp peygamberlerinin nail olduğu bu nimete şükretmeleri olsa gerektir60.

5. ZEKERİYA (A.S.)’IN ŞEHADETİ:

Hz. Zekeriya’nın eşi hamile kalıp Yahya (a.s.)’yı doğurdu. Altı ay sonra da Meryem’den İsa (a.s.) doğdu61.

Hz. İsa’nın doğumu İsrailoğullarını çok kızdırdı. Hz. Meryem’e çeşitli suçlamalar yönelttiler. Hatta o kadar ileri gittiler ki Hz. Meryem’i taşlamak için ellerine taş aldılar. Bu sırada çaresiz kalan Hz. Meryem suçsuz olduğunu ispatlamaya çalışarak kundakta bulunan Hz. İsa’yı işaret etti ve “Bundan sorunuz” dedi. Hz Meryem’in bu sözünün üzerine “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşalım?” dediler.

Bunun üzerine Hz. İsa bir mucize eseri olarak konuştu ve “Ben Allah’ın kuluyum ve nerede olsam beni mübarek kıldı. Doğduğum gün ve öldüğüm gün ve sonra tekrar dirileceğim gün, Rabbim bana selam vere” dedi. Yahudiler bunu işitince çok şaşırdılar ve Hz. Meryem’in yanından ayrıldılar62.

Hz. İsa’nın mucizevi olarak Allah tarafından babasız dünyaya gelmesinden şüphelenen İsrailoğulları, Hz. Zekeriya (a.s.) hakkında çeşitli dedikodular çıkardılar.

Ve nihayetinde diğer bazı peygamberlere yaptıkları gibi onu da şehit ettiler63.

58 Meryem Suresi, 19/11.

59 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

60 a.g.y.

61 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.40.

62 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.41.

63 A.g.y.

(29)

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو ٍةﱠوُقِب َباَتِكْلا ِذُخ ىٰيْحَي اَي

﴿ 12

اًناَنَحَو

ًةو ٰكَزَو اﱠنُدَل ْنِم

اًّيِقَت َناَكَو

﴿ 13

َبَو

اًّيِصَع اًراﱠبَج ْنُكَي ْمَلَو ِهْيَدِلاَوِب اًّر

﴿ 14

“(Çocuk doğup büyüdüğünde Biz ona): ‘Ey Yahya! Kitaba sımsıkı sarıl!’

demiş ve ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik. Bu yüzden o, her zaman Bizim bilincimizdeydi. Anne ve babasına karşı çok iyi davranırdı. O, asla dik başlı bir zorba olmamıştı.64

İsmail (a.s.)’ın örnek hayatı babası İbrahim (a.s.)’ın, Yakup (a.s.)’ın ise oğlu Yusuf (a.s.)’ın nezih hayatı ile iç içe olduğu gibi, Yahya (a.s.)’ın hayatı da babası Zekeriya (a.s.)’ın nezih hayatı ile iç içedir. Nitekim bu durum, Zekeriya (a.s.)’ın örnek hayatında Allah’u Teala’dan bir evlat dileğinde bulunması anlatılırken geçmişti.

Zekeriya (a.s.) kendisinden sonra kavminin yoldan saparak fitneye düşmelerinden, bırakacağı manevi mirasa sahip çıkmamalarından endişe ediyordu65. Bu sebepledir ki Allah’u Teala’dan kendisine halef olacak salih bir evlat dileğinde bulundu. Allah’u Teala duasına icabet ederek, bir oğul ile kendisini müjdeledi. Ayet- i Kerîmelerde beyan buyurulduğu üzere, göndereceği bu hayırlı halefin adının Yahya olacağını, bu adı bizzat kendisinin verdiğini ve o zamana kadar bu adın hiç kimseye verilmediği ve Salihlerden bir peygamber olacağını Zekeriya (a.s.)’a haber verdi66.

Nihayet gün geldi. Allah’u Teala lütfu ile tecelli ederek bu muhterem anne ve babaya ihtiyarlık zamanında bu mübarek oğlu bağışladı67.

Hz. Zekeriya şehit edildiğinde oğlu küçük yaşta idi. Eşi İşa yüz yaşını aşmış ve Hz. Yahya ise beş yaş civarındaydı68.

64 Meryem Suresi, 19/12-14.

65 Bkz. Meryem Suresi, 19/1-6.

66 Afif Abdulfettah Tabbâra, a.g.e., s. 389.

67 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

(30)

Yahya (a.s.), İsa (a.s.)’dan altı ay önce doğdu69. İsa (a.s.)’dan altı ay büyüktü70. Babası Zekeriya (a.s.) İsrailoğulları tarafından şehit edildiğinde çok küçük bir çocuktu. Babasının ölümünden sonra günlerini annesi İşa ile geçiriyordu71.

Hz. Yahya henüz beş yaşında olmasına rağmen Allah'a çok saygılıydı ve azaptan çekiniyordu. Vaktinin çoğunu Mescidi Aksa'da geçiriyor ve Mescidi Aksa'nın başkanlığına vekalet eden Malaki'den ders alıyordu72.

Hz. Zekeriya'nın oğlu Hz. Yahya küçük bir çocukken peygamber olacağı bildirildiğinden ona uygun davranıyor ve Tevrat'a sıkı sıkıya bağlı kalıyordu73.

Bu durum Meryem Suresi 12. ayette şöyle geçmektedir:

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو ٍةﱠوُقِب َباَتِكْلا ِذُخ ىٰيْحَي اَي

﴿ 12

“Ey Yahya! Kitaba sımsıkı sarıl!’ demiş ve ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik.74

Hz. Yahya (a.s.)’a yaşıtı olan çocuklar “Ey Yahya, bizimle gel de oynayalım!” dedikleri zaman; “Biz oyun için yaratılmadık!75”, “Ben oyun için yaratılmadım!76” derdi.

Sekiz yaşında Beytülmakdis'in hizmetine girip onbeş yaşına kadar orada gündüzleri hizmet geceleri de feryat ederek ağlardı77.

Yüce Allah’ın: “Yahyayı” buyruğuna gelince; Tevrat’ta onun adı “Hayya” idi.

68 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s. 16.

69 es-Sâlebî, el-Arais, s.375.

70 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, c. 2, s.294.

71 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s.16.

72 A.g.e., s.17.

73 A.g.e., s.18.

74 Meryem Suresi, 19/12.

75 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Mısır, 1954, s.97.

76 M. Asım Köksal, a.g.e., s.294, es-Sâlebî, el-Arais, s.376.

77 M. Asım Köksal, a.g.e., s.295.

(31)

ise “doğum yapmayan, kısır” demektir. Ona Hz. İshak’ın müjdesi verilince “Sâre”

denildi. Bu ismi ona Hz. Cebrail verdi. Hz. İbrahim’e; “Ey İbrahim benim ismimden neden bir harf eksildi?” diye sorunca Hz. İbrahim de bunu Cebrail (as)’a sordu, şu cevabı aldı: “Onun adından eksilen harf, peygamberlerin en faziletlilerinden olan ve adı Haya olup Yahya diye adlandırılan soyundan gelecek bir evladın ismine ilave edilmiştir.78

7. YAHYA (A.S.)’IN PEYGAMBERLİĞİ:

Hikmet her ne kadar olgunluk yaşlarında verilirse de Yahya (a.s.) daha çocuk iken hikmetle lütuflandırılmıştı. Kısır sanılan bir anneden dünyaya gelmeden önce Tanrıya adanmıştı ve bir aziz ruhuyla doldurulmuştu79.

Ayet-i Kerîme’de:

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو

“Biz ona henüz çocuk iken hikmet verdik80” buyurulmuştur.

Yahya (a.s.) kendisine verilen bu hikmetle Tevrat-ı şerifi kavrıyordu. Dinde anlayış sahibi idi. Gayreti ve azmi büyüktü. İnsanların hidayete ermelerini gönülden arzu eden Yahya (a.s.) hayatı boyunca Tevrat-ı şerifin hükümlerinin İsrailoğulları tarafından yaşanması için çalıştı. O güçlü sesiyle vaizlik yapardı ki konuşmalarında tanıklığa eşlik eden bir arınma, günahları itiraf etme ritüeline işaret ederdi81. Hem lafzen hem de manevi olarak bu ilâhî kitaba uydu ve onları da buna teşvik etti. Hz.

Yahya, küçükken Tevrat'ı eline aldı. İsrailoğullarına vaaz ve nasihat etmeye başladı ve babası gibi Hz. Musa'nın şeriatı ile iş görmek üzere İsrailoğullarına peygamber oldu82.

78 Kurtubi, en-Nakkaş, Mısır Kitabevi Matbaası, 1907, c.4, s. 72

79 Xavier Leon-Dufour, Vocabularire de Theologie Biblique, Paris, 2007, s.584.

80 Meryem Suresi, 19/12.

81 Xavier Leon-Dufour, a.g.e., s.584

82 Ahmet Cevdet, Kısas-ı Enbiya, s.41.

(32)

İsrailoğulları Babil esaretinden Beytülmakdis'e döndükten sonra, Beytülmakdis'i imar ettiler. İşlerini düzelttiler. Oldukça çoğaldılar. Zamanla Allah yolundan gittikçe uzaklaşarak, birtakım kötülükler yapmaya, adaletten uzaklaşmaya başladılar. Bununla birlikte Yüce Allah onlara, onların üzerlerine rahmetini tekrarlayarak sürekli peygamberler gönderiyordu83.

Atalarından intikal eden din bilgisi ile Tevrat'ın kurallarına uygun olarak yaşayan Yahya (a.s.), İsrailoğullarına doğru yola gelmeleri, günahtan sakınmaları, Allah'ın birliğine inanmaları için öğütler veriyordu84.

Yahya (a.s.) İsrailoğullarının bayramlarında ve toplantı yerlerinde durup vaaz eder, onları yüce Allah'a ibadete davet ederdi85. Aynı zamanda, ahiret hayatının varlığı üzerinde ısrarla duran bir Yahudi peygamberiydi86.

Yahudiye çölünde dolaşarak yaşayan ve hayatını daha çok üzüm yiyerek geçiren Yahya, daha sonra Ürdün ırmağı kıyısında insanları su ile tevbe ettirmeye (vaftiz yapmağa) başlamıştır87.

Diğer bir rivayete göre Hz. Yahya daha Hz. İsa mesajını yaymaya başlamadan önce Yuda kırsalında, Ürdün nehri civarında oluşturduğu cemaati ile inançsızlığa ve ahlâki bozulmuşluğa karşı şiddetli eleştirileri ile dikkat çekmekteydi.

İnsanları günahlardan tövbeye, erdem ve fazilete ve tövbenin göstergesi olarak gusül abdesti (vaftiz) almaya çağırmaktaydı88.

Hz. Yahya önceleri babası gibi Hz. Musa (a.s.)’ın şeriatı ile vaaz ediyordu.

Sonra Hz. İsa (a.s.) otuz yaşına gelince yeni bir din ile peygamber oldu ve ona İncil-i Şerif indirildi. Bu şeraitle Hz. Musa’nın dini ortadan kalktı ve Hz. İsa’nın şeraiti üzere hüküm vermeye başladı89.

83 es-Salebi, el-Arais, s.370; M. Asım Köksal, a.g.e., s.298.

84 Süleyman Ateş, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, s.191.

85 M. Asım Köksal, a.g.e., s.295.

86 Encyclopedia Britannica, John the Baptist maddesi, c.5, s.594.

87 Prof. Dr. Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

88 Şinasi Gündüz, Hıristiyanlık, İSAM, İstanbul, 2008, s.17.

89 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.41.

(33)

Kur’ân-ı Kerîm'de Hz. Yahya'nın çeşitli meziyet ve hususiyetlerine temas edilmektedir.

a) Diğer peygamberler gibi, Allah’a çok saygılıydı ve azaptan pek korkardı.

O kadar ki günlerini ah ve figan ile geçirirdi. Bu durum ayet-i Kerîme’de şöyle ifade edilmiştir:

اَنْبَجَتْساَف يِف َنوُعِراَسُي اوُناَك ْمُھﱠنِا ُهَجْوَز ُهَل اَنْحَلْصَاَو ىٰيْحَي ُهَل اَنْبَھَوَو ُهَل

َني ۪عِشاَخ اَنَل اوُناَكَو اًبَھَرَو اًبَغَر اَنَنوُعْدَيَو ِتاَرْيَخْلا

﴿ 90

“Bunun üzerine Biz de çağrısına karşılık vermiştik. Eşini onun için çocuk doğurmaya elverişli kılmak suretiyle ona Yahya’yı vermiştik. Onlar, hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar ve (sevgimizi) umarak ve (azabımızdan da) korkarak Bize dua ederlerdi. Onlar, Bize karşı derin bir saygı içindeydiler.90

b) Efendi, iffetli ve salihlerdendi. Ayet-i Kerîme’de:

ُهْتَداَنَف اًقﱢدَصُم ىٰي ْحَيِب َكُرﱢشَبُي َ ّٰﷲ ﱠنَا ِباَرْحِمْلا يِف يّ۪لَصُي ٌمِئۤاَق َوُھَو ُةَكِئ ٰۤلَمْلا

َنِم اًّيِبَنَو اًروُصَحَو اًدﱢيَسَو ِ ّٰﷲ َنِم ٍةَمِلَكِب َني ۪حِلاﱠصلا

﴿ 39

“(Zekeriya) mabette namaza durmuş iken, melekler ona: ‘Allah sana, kendinden bir sözü doğrulayacak, efendi, iffetli ve iyilerden bir Peygamber olacak olan Yahya’yı müjdelemektedir’ diye seslenmişlerdi.91

Diğer bir ayet-i Kerîme’de de Hz. Yahya diğer peygamberlerle birlikte zikredilmekte ve övülmektedir:

90 Enbiya Suresi, 21/90.

91 Al-i İmran Suresi, 3/39.

(34)

اﱠيِرَكَزَو َني ۪حِلاﱠصلا َنِم ﱞلُك َساَيْلِاَو ى ٰسي ۪عَو ىٰيْحَيَو

﴿ 85

“Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da doğru yola ulaştırmıştık, çünkü onların her biri iyilerdendi.92

c) Daha küçük bir çocukken kendisine hikmet verilmişti. Kitabı sıkıca muhafaza etmesi, ona var gücüyle sarılması emredilmişti. Bu durum ayet-i Kerîme’de şöyle ifade edilmiştir:

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو ٍةﱠوُقِب َباَتِكْلا ِذُخ ىٰيْحَي اَي

﴿ 12

“Ey Yahya! Kitaba sımsıkı sarıl!’ demiş ve ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik.93

d) Kalbi yumuşaktı ve tertemizdi. Anne babasına itaatkardı. Serkeş ve asi değildi. Ayet-i Kerîme’de şöyle buyurulmuştur:

اًناَنَحَو اًّيِقَت َناَكَو ًةو ٰكَزَو اﱠنُدَل ْنِم

﴿ 13

اًّرَبَو

اًراﱠبَج ْنُكَي ْمَلَو ِهْيَدِلاَوِب

اًّيِصَع

﴿ 14

“…Ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik. Bu yüzden o, her zaman Bizim bilincimizdeydi. Anne ve babasına karşı çok iyi davranırdı. O, asla dik başlı bir zorba olmamıştı.94

e) Hayır işlerinde yarışırdı. Ayet-i Kerîme’de:

اَنْبَجَتْساَف يِف َنوُعِراَسُي اوُناَك ْمُھﱠنِا ُهَجْوَز ُهَل اَنْحَلْصَاَو ىٰيْحَي ُهَل اَنْبَھَوَو ُهَل

َغَر اَنَنوُعْدَيَو ِتاَرْيَخْلا َني ۪عِشاَخ اَنَل اوُناَكَو اًبَھَرَو اًب

﴿ 90

92 En’am Suresi, 6/85.

93 Meryem Suresi, 19/12.

94 Meryem Suresi, 19/12-14.

(35)

doğurmaya elverişli kılmak suretiyle ona Yahya’yı vermiştirk. Onlar, hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar ve (sevgimizi) umarak ve (azabımızdan da) korkarak Bize dua ederlerdi. Onlar, Bize karşı derin bir saygı içindeydiler.95

Bu ayet-i Kerîme’de Hz. Yahya ile birlikte annesi ve babası hayır işlerine koşan, hem ümid hem de korkuyla Allah'a dua eden ve Allah'a karşı derin saygı besleyen kişiler olarak tasvir edilmekte ve methedilmektedir.

f) Son derece mütevazi bir kişiydi. Kıldan dokunmuş elbise giyer, arpa ekmeği yerdi96. Yahya (a.s.)'ın ne bir dinarı, ne bir dirhemi, ne de barınacak bir meskeni vardı. Gece kendisini nerede bürürse orada kalırdı. Ne bir kölesi, ne de bir cariyesi vardı. Allah'a çok ibadet eder, cehennem korkusuyla ağlar dururdu97.

Hıristiyan kaynaklarda geçen özelliklerinde ise Hz. Yahya “evlilerin dostu”,

“ışık değil ancak ışığın şahidi” ifadesi ile anlatılır. O herkesin inanması için ışığa şahitlik etmeye gelmişti98.

9. YAHYA (A.S.)’IN İSA (A.S.)’A TABİ OLUŞU:

Hz. Zekeriya (a.s.), Hz. İsa (a.s.)’ın doğumundan önce İsrailoğullarına ilâhî daveti yaymak ve açıklamak üzere Peygamber olarak gönderilmişti. Bilindiği üzere Hz. İsa (a.s.), İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerinin sonuncusu idi. İşte bundan dolayıdır ki hem Hz. Zekeriya (a.s.) ve hem de Hz. Yahya (a.s.), Hz. İsa (a.s.)’ı doğumundan delikanlı oluncaya kadar hep koruyup gözettiler99.

Hz. İsa (a.s.) peygamber olarak öğretilerini yaymaya başlayınca ona ilk inanan kişi Yahya (a.s.) oldu100.

95 Enbiya Suresi, 21/90.

96 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, s.295.

97 M. Asım Köksal, a.g.e., s.295.

98 Xavier Leon-Dufour, a.g.e., s.585.

99 Muhammed Ali es-Sabuni, Peygamberler Tarihi, Ahsen Yay., Tarihsiz, s.688,689.

100 a. Cemil Akıncı, Hz. Yahya, s.160; Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

(36)

İsrailoğulları, gönderilen peygamberlerin bir kısmını yalanlıyor, bir kısmını da öldürüyorlardı101. Bu yüce görevde Hz. Yahya (a.s.) Hz. İsa (a.s.)’a destek oluyordu. Hz. Yahya (a.s.), Tevrat ile yeni nazil olacak kitap arasındaki intikal devresinin peygamberiydi102.

Meryem suresi 12. ayette de belirtildiği gibi Hz. Yahya (a.s.)'ın daha çocuk denilebilecek bir yaşta peygamber olmasının hikmetlerinden biri de; Hz. İsa (a.s.)'ın peygamberliğine o toplumu hazırlamak idi. Hz. İsa (a.s.)’a peygamberlik gelince Hz.

Yahya (a.s.)'ın görevi tamamlanmış oldu. Hz. İsa (a.s.)'ın peygamber olması ile Hz.

Yahya (a.s.)'ın intikal devri tamamlanmış, Yahudiler Hıristiyanlıkla şereflendirilmiş ve Tevrat'ın hükmü tamamlanıp Yüce Allah tarafından Hz. İsa (a.s.)'a İncil gönderilmiştir103.

Hz. Yahya (a.s.) ile Hz. İsa (a.s.)'ın aynı zamanda yaşayan iki peygamber olmaları gibi daha önce de aynı bölgede Hz. Musa (a.s.) ile kardeşi Hz. Harun (a.s.) aynı anda peygamber idiler. Musa (a.s.) kekemeydi. Harun (a.s.) ise kuvvetli bir hatipti ve her ikisi de Tevrat'la çalışıyorlardı104.

Rivayetlere göre Yahya (a.s.) otuz yaşında iken Ürdün Irmağı'nda İsa (a.s.) ile buluştu. Şam'a gidip İsa (a.s.)'la buluştuğu zaman da halkı, Allah'a ibadete davetten geri durmadı. İsa (a.s.)’ın, Yahya (a.s.)'ı, oniki havarisinin başında, halka Allah'ın emir ve nehiylerini bildirmek üzere gönderdiği de rivayet edilir105.

Hz. Yahya ile Hz. İsa teyze çocuklarıydılar. İsa (a.s.), yün elbiseler giyerdi.

Yahya (a.s.) ise, kıldan dokunmuş elbiseler giyerdi. Hiç birinin ne dinarı, ne dirhemi, ne kölesi, ne cariyesi ve ne de sığınacakları bir barınakları vardı. Nerde akşam orda sabah yaşayıp giderlerdi. Birbirlerinden ayrılmak istediklerinde, Yahya (a.s.):

- ‘Bana tavsiyede bulun!’ deyince, Hz. İsa:

- ‘Mal biriktirme ve saklama!’ diye tavsiye etti. Hz. Yahya:

- ‘Bunu yapabilirim’ dedi106.

101 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, s.298.

102 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s.160.

103 İncilin Gelişi.

104 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s. 67.

105 es-Salebi, el-Arais, s.379; M. Asım Köksal, a.g.e., s.298.

106 Muhammed Ali es-Sâbûnî, a.g.e., s. 688-690.

(37)

Seni daima kederli görüyorum. Yoksa Allah’u Teala’nın gadabından emin misin?”

diye sordu. O da buna cevaben “Ey İsa! Ben de seni daima neşeli görüyorum. Yoksa Allah’u Teala’nın gadabından emin değil misin?” dedi. Bunun üzerine ikisi de, bu hususun vuzuha kavuşması için ilâhî bir vahyin gelmesini beklediler. Nihayet Cebrail (a.s.) gelerek Allah Teala’nın “Bana en sevgili olan, bana karşı korku ve ümidi bir arada bulunandır” buyurduğunu bildirdi107.

Hz. Yahya (a.s.), Hz. İsa (a.s.)’ı Ürdün Irmağında vaftiz ettiği için Vaftizci Yahya adıyla meşhur olmuştur108.

Hıristiyan din bilginleri Hz. Yahya'yı, "Yûhannâ" diye adlandırmışlar ve onu,

"Vaftizci" diye lakaplandırmışlardır. Çünkü Hz. Yahya, Hıristiyanlarca yapılan vaftiz işini üstlenmişti. Bu, günahlardan tevbe etmek için suyla yıkanılıp takdis etme işidir.

Hz. Yahya, Ürdün çevresinde peygamberliğini açıklayıp insanları (günahlarından arınmak için) tevbe etmeye çağırdı. Bunun üzerine Kudüs halkı ile Ürdün'e yakın kasaba halkı, Hz. Yahya'nın yanına geldi. Hz. Yahya, onları, nehirde vaftiz edip onlara, İsa’nın geleceğinin yaklaşmakta olduğunu haber verdi.109

10. YAHYA (A.S.)’A VERİLEN BEŞ EMİR:

Hz. Yahya (a.s), İsrailoğullarını Allah'a davet ediyordu. Vaaz ve nasihatlerde bulunuyordu. Hz. Yahya'nın davet metodu, hikmet ve güzel öğütten ibaretti.

Bu konu ile ilgili olarak İmam Ahmed, Resulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Şüphesiz ki Cenab-ı Allah, Yahya (peygambere); hem kendisinin amel etmesi ve hem de İsrail oğullarına da onlarla amel etmelerini emretmesi için beş direktifi vahyetti. Fakat o, bunu yapmakta gecikince, İsa (a.s.), ona:

107 İbrahim Cumalıoğlu, Peygamberler Tarihi, Osmanlı Yayınevi, Tarihsiz, cilt 1, sh. 277.

108 Prof. Dr. Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

109 Muhammed Ali Sâbûnî, a.g.e., s. 692-693.

(38)

- 'Senin, kendileriyle amel etmen ve kendileriyle amel etmeleri için de İsrailoğullarına emir vermekle emrolunduğun beş direktif var. Bunları ya tebliğ et ya da ben bunları İsrail oğullarına tebliğ edeceğim' dedi.

Yahya:

- 'Kardeşim! Eğer sen, benden daha önce tebligatta bulunursan, azablandırılmaktan ya da yere batırılmaktan korkarım' dedi.

Ravi (devamla) derki:

Bunun üzerine Hz. Yahya, İsrailoğullarını, Beytü'l-Makdis'te topladı. Mescid, İsrailoğullarıyla tıklım tıklım doldu. Kendisi minbere çıkarak Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra:

- 'Onur ve üstünlük sahibi Yüce Allah bana beş direktif vahyetti ki, onlarla, hem ben amel edeyim ve hem de sizin onlarla amel etmeniz için size emir vereyim' dedi.

Birincisi: 'Allah'a kulluk edesiniz ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayasınız.

Allah'tan başkasına kulluk edip başka şeyleri O'na ortak koşanın durumu şuna benzer:

Bir kimse, kendi öz malından altın ya da gümüş para vererek bir köle satın alır; bu köle, çalışıp elde ettiği kazancı efendisinden başkasına verirse Allah'tan başkasına ibadet eden ve O'na başka varlıkları ortak koşan kimse gibi olur. Hangi birinizin kölesinin böyle olması hoşunuza gider? Cenab-ı Allah, sizi yarattı ve size rızık verdi.

Siz de, O'na kulluk edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın!

İkincisi: Size, namaz kılmanızı emrediyorum. Çünkü Cenab-ı Allah, başka tarafa yönelip iltifat etmeyen kulunun yüzüne karşı yüzünü diker ve ona bakar. Siz de namaz kılarken başka tarafa yönelmeyin ve bakmayın.

Üçüncüsü: Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Cenab-ı Allah, oruç tutan kimseyi, yanında miskten bir torbacığı bulunan kimseye benzetmiştir, Oruç tutan herkesin kuşağı altında bu miskten torbacığın içindeki koku hissedilir. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Muhsin olan Yüce Allah, bir kere daha isminin gereğini yapmış “İhsan Edenlerin En Güzeli” oldu- ğunu göstermişti.... SÖZÜNE

Ebû Bekir, babası ve oğlu arasında cereyan eden bazı hadiselerin sebep olduğu daha önce ifade edilmiş idi.. Aynı ayette ge- çen “akrabaları” ifadesi

Her kabileye mensup şair kendi övünç yönlerini ve atalarının kahramanlıkla- rını sayardı. Şiir ve şairler her kabilenin kurtuluş belgesi, meşru sermayesiydi. Her dilde

Vakit, ilim talebi için, ibadet, r ızık kazanmak, çocuk e ğitimi ve salih ameller için gerekli bir şeydir ve sahip oldu ğun en değerli şeydir.. Vakit tek sermayendir,

Bu iki doktor, çörek otu ile ilgili laboratuvar çal ışmalarında şu sonuca ulaştılar: "dört hafta boyunca günde iki kere bir gram çörek otu kullan ımı, lenf

Ayette Hz. Mûsâ’ya dokuz tane mucize verildiğinden bahsedildiği halde bu mucizeler hakkında herhangi bir bilgi verilmemektedir. Çünkü Kur’ân’ın daha önce farklı

Bu kelime Allahın görevlendirdiği bir peygamberin adı olması nedeniyle alem, İbrâniceden (bir görüşe göre Süryâniceden) Arapçaya geçen bir isim olması hasebiyle

278 Dolayısıyla tefsiri yapılan ayette belirsiz durumda olan yani kendisinden neyin kast edildiği anlaşılamayan konu, Şâri tarafından Kur’an’ın başka