• Sonuç bulunamadı

D. ARAŞTIRMANIN PLANI

I. BÖLÜM

5. ZEKERİYA (A.S)’IN ŞEHADETİ

Hz. Zekeriya’nın eşi hamile kalıp Yahya (a.s.)’yı doğurdu. Altı ay sonra da Meryem’den İsa (a.s.) doğdu61.

Hz. İsa’nın doğumu İsrailoğullarını çok kızdırdı. Hz. Meryem’e çeşitli suçlamalar yönelttiler. Hatta o kadar ileri gittiler ki Hz. Meryem’i taşlamak için ellerine taş aldılar. Bu sırada çaresiz kalan Hz. Meryem suçsuz olduğunu ispatlamaya çalışarak kundakta bulunan Hz. İsa’yı işaret etti ve “Bundan sorunuz” dedi. Hz Meryem’in bu sözünün üzerine “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşalım?” dediler.

Bunun üzerine Hz. İsa bir mucize eseri olarak konuştu ve “Ben Allah’ın kuluyum ve nerede olsam beni mübarek kıldı. Doğduğum gün ve öldüğüm gün ve sonra tekrar dirileceğim gün, Rabbim bana selam vere” dedi. Yahudiler bunu işitince çok şaşırdılar ve Hz. Meryem’in yanından ayrıldılar62.

Hz. İsa’nın mucizevi olarak Allah tarafından babasız dünyaya gelmesinden şüphelenen İsrailoğulları, Hz. Zekeriya (a.s.) hakkında çeşitli dedikodular çıkardılar.

Ve nihayetinde diğer bazı peygamberlere yaptıkları gibi onu da şehit ettiler63.

58 Meryem Suresi, 19/11.

59 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

60 a.g.y.

61 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.40.

62 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.41.

63 A.g.y.

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو ٍةﱠوُقِب َباَتِكْلا ِذُخ ىٰيْحَي اَي

﴿ 12

اًناَنَحَو

ًةو ٰكَزَو اﱠنُدَل ْنِم

اًّيِقَت َناَكَو

﴿ 13

َبَو

اًّيِصَع اًراﱠبَج ْنُكَي ْمَلَو ِهْيَدِلاَوِب اًّر

﴿ 14

“(Çocuk doğup büyüdüğünde Biz ona): ‘Ey Yahya! Kitaba sımsıkı sarıl!’

demiş ve ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik. Bu yüzden o, her zaman Bizim bilincimizdeydi. Anne ve babasına karşı çok iyi davranırdı. O, asla dik başlı bir zorba olmamıştı.64

İsmail (a.s.)’ın örnek hayatı babası İbrahim (a.s.)’ın, Yakup (a.s.)’ın ise oğlu Yusuf (a.s.)’ın nezih hayatı ile iç içe olduğu gibi, Yahya (a.s.)’ın hayatı da babası Zekeriya (a.s.)’ın nezih hayatı ile iç içedir. Nitekim bu durum, Zekeriya (a.s.)’ın örnek hayatında Allah’u Teala’dan bir evlat dileğinde bulunması anlatılırken geçmişti.

Zekeriya (a.s.) kendisinden sonra kavminin yoldan saparak fitneye düşmelerinden, bırakacağı manevi mirasa sahip çıkmamalarından endişe ediyordu65. Bu sebepledir ki Allah’u Teala’dan kendisine halef olacak salih bir evlat dileğinde bulundu. Allah’u Teala duasına icabet ederek, bir oğul ile kendisini müjdeledi. Ayet-i Kerîmelerde beyan buyurulduğu üzere, göndereceğAyet-i bu hayırlı halefAyet-in adının Yahya olacağını, bu adı bizzat kendisinin verdiğini ve o zamana kadar bu adın hiç kimseye verilmediği ve Salihlerden bir peygamber olacağını Zekeriya (a.s.)’a haber verdi66.

Nihayet gün geldi. Allah’u Teala lütfu ile tecelli ederek bu muhterem anne ve babaya ihtiyarlık zamanında bu mübarek oğlu bağışladı67.

Hz. Zekeriya şehit edildiğinde oğlu küçük yaşta idi. Eşi İşa yüz yaşını aşmış ve Hz. Yahya ise beş yaş civarındaydı68.

64 Meryem Suresi, 19/12-14.

65 Bkz. Meryem Suresi, 19/1-6.

66 Afif Abdulfettah Tabbâra, a.g.e., s. 389.

67 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

Yahya (a.s.), İsa (a.s.)’dan altı ay önce doğdu69. İsa (a.s.)’dan altı ay büyüktü70. Babası Zekeriya (a.s.) İsrailoğulları tarafından şehit edildiğinde çok küçük bir çocuktu. Babasının ölümünden sonra günlerini annesi İşa ile geçiriyordu71.

Hz. Yahya henüz beş yaşında olmasına rağmen Allah'a çok saygılıydı ve azaptan çekiniyordu. Vaktinin çoğunu Mescidi Aksa'da geçiriyor ve Mescidi Aksa'nın başkanlığına vekalet eden Malaki'den ders alıyordu72.

Hz. Zekeriya'nın oğlu Hz. Yahya küçük bir çocukken peygamber olacağı bildirildiğinden ona uygun davranıyor ve Tevrat'a sıkı sıkıya bağlı kalıyordu73.

Bu durum Meryem Suresi 12. ayette şöyle geçmektedir:

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو ٍةﱠوُقِب َباَتِكْلا ِذُخ ىٰيْحَي اَي

﴿ 12

“Ey Yahya! Kitaba sımsıkı sarıl!’ demiş ve ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik.74

Hz. Yahya (a.s.)’a yaşıtı olan çocuklar “Ey Yahya, bizimle gel de oynayalım!” dedikleri zaman; “Biz oyun için yaratılmadık!75”, “Ben oyun için yaratılmadım!76” derdi.

Sekiz yaşında Beytülmakdis'in hizmetine girip onbeş yaşına kadar orada gündüzleri hizmet geceleri de feryat ederek ağlardı77.

Yüce Allah’ın: “Yahyayı” buyruğuna gelince; Tevrat’ta onun adı “Hayya” idi.

68 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s. 16.

69 es-Sâlebî, el-Arais, s.375.

70 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, c. 2, s.294.

71 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s.16.

72 A.g.e., s.17.

73 A.g.e., s.18.

74 Meryem Suresi, 19/12.

75 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Mısır, 1954, s.97.

76 M. Asım Köksal, a.g.e., s.294, es-Sâlebî, el-Arais, s.376.

77 M. Asım Köksal, a.g.e., s.295.

ise “doğum yapmayan, kısır” demektir. Ona Hz. İshak’ın müjdesi verilince “Sâre”

denildi. Bu ismi ona Hz. Cebrail verdi. Hz. İbrahim’e; “Ey İbrahim benim ismimden neden bir harf eksildi?” diye sorunca Hz. İbrahim de bunu Cebrail (as)’a sordu, şu cevabı aldı: “Onun adından eksilen harf, peygamberlerin en faziletlilerinden olan ve adı Haya olup Yahya diye adlandırılan soyundan gelecek bir evladın ismine ilave edilmiştir.78

7. YAHYA (A.S.)’IN PEYGAMBERLİĞİ:

Hikmet her ne kadar olgunluk yaşlarında verilirse de Yahya (a.s.) daha çocuk iken hikmetle lütuflandırılmıştı. Kısır sanılan bir anneden dünyaya gelmeden önce Tanrıya adanmıştı ve bir aziz ruhuyla doldurulmuştu79.

Ayet-i Kerîme’de:

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو

“Biz ona henüz çocuk iken hikmet verdik80” buyurulmuştur.

Yahya (a.s.) kendisine verilen bu hikmetle Tevrat-ı şerifi kavrıyordu. Dinde anlayış sahibi idi. Gayreti ve azmi büyüktü. İnsanların hidayete ermelerini gönülden arzu eden Yahya (a.s.) hayatı boyunca Tevrat-ı şerifin hükümlerinin İsrailoğulları tarafından yaşanması için çalıştı. O güçlü sesiyle vaizlik yapardı ki konuşmalarında tanıklığa eşlik eden bir arınma, günahları itiraf etme ritüeline işaret ederdi81. Hem lafzen hem de manevi olarak bu ilâhî kitaba uydu ve onları da buna teşvik etti. Hz.

Yahya, küçükken Tevrat'ı eline aldı. İsrailoğullarına vaaz ve nasihat etmeye başladı ve babası gibi Hz. Musa'nın şeriatı ile iş görmek üzere İsrailoğullarına peygamber oldu82.

78 Kurtubi, en-Nakkaş, Mısır Kitabevi Matbaası, 1907, c.4, s. 72

79 Xavier Leon-Dufour, Vocabularire de Theologie Biblique, Paris, 2007, s.584.

80 Meryem Suresi, 19/12.

81 Xavier Leon-Dufour, a.g.e., s.584

82 Ahmet Cevdet, Kısas-ı Enbiya, s.41.

İsrailoğulları Babil esaretinden Beytülmakdis'e döndükten sonra, Beytülmakdis'i imar ettiler. İşlerini düzelttiler. Oldukça çoğaldılar. Zamanla Allah yolundan gittikçe uzaklaşarak, birtakım kötülükler yapmaya, adaletten uzaklaşmaya başladılar. Bununla birlikte Yüce Allah onlara, onların üzerlerine rahmetini tekrarlayarak sürekli peygamberler gönderiyordu83.

Atalarından intikal eden din bilgisi ile Tevrat'ın kurallarına uygun olarak yaşayan Yahya (a.s.), İsrailoğullarına doğru yola gelmeleri, günahtan sakınmaları, Allah'ın birliğine inanmaları için öğütler veriyordu84.

Yahya (a.s.) İsrailoğullarının bayramlarında ve toplantı yerlerinde durup vaaz eder, onları yüce Allah'a ibadete davet ederdi85. Aynı zamanda, ahiret hayatının varlığı üzerinde ısrarla duran bir Yahudi peygamberiydi86.

Yahudiye çölünde dolaşarak yaşayan ve hayatını daha çok üzüm yiyerek geçiren Yahya, daha sonra Ürdün ırmağı kıyısında insanları su ile tevbe ettirmeye (vaftiz yapmağa) başlamıştır87.

Diğer bir rivayete göre Hz. Yahya daha Hz. İsa mesajını yaymaya başlamadan önce Yuda kırsalında, Ürdün nehri civarında oluşturduğu cemaati ile inançsızlığa ve ahlâki bozulmuşluğa karşı şiddetli eleştirileri ile dikkat çekmekteydi.

İnsanları günahlardan tövbeye, erdem ve fazilete ve tövbenin göstergesi olarak gusül abdesti (vaftiz) almaya çağırmaktaydı88.

Hz. Yahya önceleri babası gibi Hz. Musa (a.s.)’ın şeriatı ile vaaz ediyordu.

Sonra Hz. İsa (a.s.) otuz yaşına gelince yeni bir din ile peygamber oldu ve ona İncil-i Şerif indirildi. Bu şeraitle Hz. Musa’nın dini ortadan kalktı ve Hz. İsa’nın şeraiti üzere hüküm vermeye başladı89.

83 es-Salebi, el-Arais, s.370; M. Asım Köksal, a.g.e., s.298.

84 Süleyman Ateş, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, s.191.

85 M. Asım Köksal, a.g.e., s.295.

86 Encyclopedia Britannica, John the Baptist maddesi, c.5, s.594.

87 Prof. Dr. Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

88 Şinasi Gündüz, Hıristiyanlık, İSAM, İstanbul, 2008, s.17.

89 Ahmet Cevdet, a.g.e., s.41.

Kur’ân-ı Kerîm'de Hz. Yahya'nın çeşitli meziyet ve hususiyetlerine temas edilmektedir.

a) Diğer peygamberler gibi, Allah’a çok saygılıydı ve azaptan pek korkardı.

O kadar ki günlerini ah ve figan ile geçirirdi. Bu durum ayet-i Kerîme’de şöyle ifade edilmiştir:

اَنْبَجَتْساَف يِف َنوُعِراَسُي اوُناَك ْمُھﱠنِا ُهَجْوَز ُهَل اَنْحَلْصَاَو ىٰيْحَي ُهَل اَنْبَھَوَو ُهَل

َني ۪عِشاَخ اَنَل اوُناَكَو اًبَھَرَو اًبَغَر اَنَنوُعْدَيَو ِتاَرْيَخْلا

﴿ 90

“Bunun üzerine Biz de çağrısına karşılık vermiştik. Eşini onun için çocuk doğurmaya elverişli kılmak suretiyle ona Yahya’yı vermiştik. Onlar, hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar ve (sevgimizi) umarak ve (azabımızdan da) korkarak Bize dua ederlerdi. Onlar, Bize karşı derin bir saygı içindeydiler.90

b) Efendi, iffetli ve salihlerdendi. Ayet-i Kerîme’de:

ُهْتَداَنَف اًقﱢدَصُم ىٰي ْحَيِب َكُرﱢشَبُي َ ّٰﷲ ﱠنَا ِباَرْحِمْلا يِف يّ۪لَصُي ٌمِئۤاَق َوُھَو ُةَكِئ ٰۤلَمْلا

َنِم اًّيِبَنَو اًروُصَحَو اًدﱢيَسَو ِ ّٰﷲ َنِم ٍةَمِلَكِب َني ۪حِلاﱠصلا

﴿ 39

“(Zekeriya) mabette namaza durmuş iken, melekler ona: ‘Allah sana, kendinden bir sözü doğrulayacak, efendi, iffetli ve iyilerden bir Peygamber olacak olan Yahya’yı müjdelemektedir’ diye seslenmişlerdi.91

Diğer bir ayet-i Kerîme’de de Hz. Yahya diğer peygamberlerle birlikte zikredilmekte ve övülmektedir:

90 Enbiya Suresi, 21/90.

91 Al-i İmran Suresi, 3/39.

اﱠيِرَكَزَو َني ۪حِلاﱠصلا َنِم ﱞلُك َساَيْلِاَو ى ٰسي ۪عَو ىٰيْحَيَو

﴿ 85

“Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da doğru yola ulaştırmıştık, çünkü onların her biri iyilerdendi.92

c) Daha küçük bir çocukken kendisine hikmet verilmişti. Kitabı sıkıca muhafaza etmesi, ona var gücüyle sarılması emredilmişti. Bu durum ayet-i Kerîme’de şöyle ifade edilmiştir:

اًّيِبَص َمْكُحْلا ُهاَنْيَتٰاَو ٍةﱠوُقِب َباَتِكْلا ِذُخ ىٰيْحَي اَي

﴿ 12

“Ey Yahya! Kitaba sımsıkı sarıl!’ demiş ve ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik.93

d) Kalbi yumuşaktı ve tertemizdi. Anne babasına itaatkardı. Serkeş ve asi değildi. Ayet-i Kerîme’de şöyle buyurulmuştur:

اًناَنَحَو اًّيِقَت َناَكَو ًةو ٰكَزَو اﱠنُدَل ْنِم

﴿ 13

اًّرَبَو

اًراﱠبَج ْنُكَي ْمَلَو ِهْيَدِلاَوِب

اًّيِصَع

﴿ 14

“…Ona daha çocuk iken katımızdan, bilgelik, yumuşak kalplilik ve arınmışlık vermiştik. Bu yüzden o, her zaman Bizim bilincimizdeydi. Anne ve babasına karşı çok iyi davranırdı. O, asla dik başlı bir zorba olmamıştı.94

e) Hayır işlerinde yarışırdı. Ayet-i Kerîme’de:

اَنْبَجَتْساَف يِف َنوُعِراَسُي اوُناَك ْمُھﱠنِا ُهَجْوَز ُهَل اَنْحَلْصَاَو ىٰيْحَي ُهَل اَنْبَھَوَو ُهَل

َغَر اَنَنوُعْدَيَو ِتاَرْيَخْلا َني ۪عِشاَخ اَنَل اوُناَكَو اًبَھَرَو اًب

﴿ 90

92 En’am Suresi, 6/85.

93 Meryem Suresi, 19/12.

94 Meryem Suresi, 19/12-14.

doğurmaya elverişli kılmak suretiyle ona Yahya’yı vermiştirk. Onlar, hayırlı işlerde birbirleriyle yarışırlar ve (sevgimizi) umarak ve (azabımızdan da) korkarak Bize dua ederlerdi. Onlar, Bize karşı derin bir saygı içindeydiler.95

Bu ayet-i Kerîme’de Hz. Yahya ile birlikte annesi ve babası hayır işlerine koşan, hem ümid hem de korkuyla Allah'a dua eden ve Allah'a karşı derin saygı besleyen kişiler olarak tasvir edilmekte ve methedilmektedir.

f) Son derece mütevazi bir kişiydi. Kıldan dokunmuş elbise giyer, arpa ekmeği yerdi96. Yahya (a.s.)'ın ne bir dinarı, ne bir dirhemi, ne de barınacak bir meskeni vardı. Gece kendisini nerede bürürse orada kalırdı. Ne bir kölesi, ne de bir cariyesi vardı. Allah'a çok ibadet eder, cehennem korkusuyla ağlar dururdu97.

Hıristiyan kaynaklarda geçen özelliklerinde ise Hz. Yahya “evlilerin dostu”,

“ışık değil ancak ışığın şahidi” ifadesi ile anlatılır. O herkesin inanması için ışığa şahitlik etmeye gelmişti98.

9. YAHYA (A.S.)’IN İSA (A.S.)’A TABİ OLUŞU:

Hz. Zekeriya (a.s.), Hz. İsa (a.s.)’ın doğumundan önce İsrailoğullarına ilâhî daveti yaymak ve açıklamak üzere Peygamber olarak gönderilmişti. Bilindiği üzere Hz. İsa (a.s.), İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerinin sonuncusu idi. İşte bundan dolayıdır ki hem Hz. Zekeriya (a.s.) ve hem de Hz. Yahya (a.s.), Hz. İsa (a.s.)’ı doğumundan delikanlı oluncaya kadar hep koruyup gözettiler99.

Hz. İsa (a.s.) peygamber olarak öğretilerini yaymaya başlayınca ona ilk inanan kişi Yahya (a.s.) oldu100.

95 Enbiya Suresi, 21/90.

96 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, s.295.

97 M. Asım Köksal, a.g.e., s.295.

98 Xavier Leon-Dufour, a.g.e., s.585.

99 Muhammed Ali es-Sabuni, Peygamberler Tarihi, Ahsen Yay., Tarihsiz, s.688,689.

100 a. Cemil Akıncı, Hz. Yahya, s.160; Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

İsrailoğulları, gönderilen peygamberlerin bir kısmını yalanlıyor, bir kısmını da öldürüyorlardı101. Bu yüce görevde Hz. Yahya (a.s.) Hz. İsa (a.s.)’a destek oluyordu. Hz. Yahya (a.s.), Tevrat ile yeni nazil olacak kitap arasındaki intikal devresinin peygamberiydi102.

Meryem suresi 12. ayette de belirtildiği gibi Hz. Yahya (a.s.)'ın daha çocuk denilebilecek bir yaşta peygamber olmasının hikmetlerinden biri de; Hz. İsa (a.s.)'ın peygamberliğine o toplumu hazırlamak idi. Hz. İsa (a.s.)’a peygamberlik gelince Hz.

Yahya (a.s.)'ın görevi tamamlanmış oldu. Hz. İsa (a.s.)'ın peygamber olması ile Hz.

Yahya (a.s.)'ın intikal devri tamamlanmış, Yahudiler Hıristiyanlıkla şereflendirilmiş ve Tevrat'ın hükmü tamamlanıp Yüce Allah tarafından Hz. İsa (a.s.)'a İncil gönderilmiştir103.

Hz. Yahya (a.s.) ile Hz. İsa (a.s.)'ın aynı zamanda yaşayan iki peygamber olmaları gibi daha önce de aynı bölgede Hz. Musa (a.s.) ile kardeşi Hz. Harun (a.s.) aynı anda peygamber idiler. Musa (a.s.) kekemeydi. Harun (a.s.) ise kuvvetli bir hatipti ve her ikisi de Tevrat'la çalışıyorlardı104.

Rivayetlere göre Yahya (a.s.) otuz yaşında iken Ürdün Irmağı'nda İsa (a.s.) ile buluştu. Şam'a gidip İsa (a.s.)'la buluştuğu zaman da halkı, Allah'a ibadete davetten geri durmadı. İsa (a.s.)’ın, Yahya (a.s.)'ı, oniki havarisinin başında, halka Allah'ın emir ve nehiylerini bildirmek üzere gönderdiği de rivayet edilir105.

Hz. Yahya ile Hz. İsa teyze çocuklarıydılar. İsa (a.s.), yün elbiseler giyerdi.

Yahya (a.s.) ise, kıldan dokunmuş elbiseler giyerdi. Hiç birinin ne dinarı, ne dirhemi, ne kölesi, ne cariyesi ve ne de sığınacakları bir barınakları vardı. Nerde akşam orda sabah yaşayıp giderlerdi. Birbirlerinden ayrılmak istediklerinde, Yahya (a.s.):

- ‘Bana tavsiyede bulun!’ deyince, Hz. İsa:

- ‘Mal biriktirme ve saklama!’ diye tavsiye etti. Hz. Yahya:

- ‘Bunu yapabilirim’ dedi106.

101 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, s.298.

102 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s.160.

103 İncilin Gelişi.

104 A. Cemil Akıncı, a.g.e., s. 67.

105 es-Salebi, el-Arais, s.379; M. Asım Köksal, a.g.e., s.298.

106 Muhammed Ali es-Sâbûnî, a.g.e., s. 688-690.

Seni daima kederli görüyorum. Yoksa Allah’u Teala’nın gadabından emin misin?”

diye sordu. O da buna cevaben “Ey İsa! Ben de seni daima neşeli görüyorum. Yoksa Allah’u Teala’nın gadabından emin değil misin?” dedi. Bunun üzerine ikisi de, bu hususun vuzuha kavuşması için ilâhî bir vahyin gelmesini beklediler. Nihayet Cebrail (a.s.) gelerek Allah Teala’nın “Bana en sevgili olan, bana karşı korku ve ümidi bir arada bulunandır” buyurduğunu bildirdi107.

Hz. Yahya (a.s.), Hz. İsa (a.s.)’ı Ürdün Irmağında vaftiz ettiği için Vaftizci Yahya adıyla meşhur olmuştur108.

Hıristiyan din bilginleri Hz. Yahya'yı, "Yûhannâ" diye adlandırmışlar ve onu,

"Vaftizci" diye lakaplandırmışlardır. Çünkü Hz. Yahya, Hıristiyanlarca yapılan vaftiz işini üstlenmişti. Bu, günahlardan tevbe etmek için suyla yıkanılıp takdis etme işidir.

Hz. Yahya, Ürdün çevresinde peygamberliğini açıklayıp insanları (günahlarından arınmak için) tevbe etmeye çağırdı. Bunun üzerine Kudüs halkı ile Ürdün'e yakın kasaba halkı, Hz. Yahya'nın yanına geldi. Hz. Yahya, onları, nehirde vaftiz edip onlara, İsa’nın geleceğinin yaklaşmakta olduğunu haber verdi.109

10. YAHYA (A.S.)’A VERİLEN BEŞ EMİR:

Hz. Yahya (a.s), İsrailoğullarını Allah'a davet ediyordu. Vaaz ve nasihatlerde bulunuyordu. Hz. Yahya'nın davet metodu, hikmet ve güzel öğütten ibaretti.

Bu konu ile ilgili olarak İmam Ahmed, Resulullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:

“Şüphesiz ki Cenab-ı Allah, Yahya (peygambere); hem kendisinin amel etmesi ve hem de İsrail oğullarına da onlarla amel etmelerini emretmesi için beş direktifi vahyetti. Fakat o, bunu yapmakta gecikince, İsa (a.s.), ona:

107 İbrahim Cumalıoğlu, Peygamberler Tarihi, Osmanlı Yayınevi, Tarihsiz, cilt 1, sh. 277.

108 Prof. Dr. Süleyman Ateş, a.g.e., s.191.

109 Muhammed Ali Sâbûnî, a.g.e., s. 692-693.

- 'Senin, kendileriyle amel etmen ve kendileriyle amel etmeleri için de İsrailoğullarına emir vermekle emrolunduğun beş direktif var. Bunları ya tebliğ et ya da ben bunları İsrail oğullarına tebliğ edeceğim' dedi.

Yahya:

- 'Kardeşim! Eğer sen, benden daha önce tebligatta bulunursan, azablandırılmaktan ya da yere batırılmaktan korkarım' dedi.

Ravi (devamla) derki:

Bunun üzerine Hz. Yahya, İsrailoğullarını, Beytü'l-Makdis'te topladı. Mescid, İsrailoğullarıyla tıklım tıklım doldu. Kendisi minbere çıkarak Allah'a hamdü senada bulunduktan sonra:

- 'Onur ve üstünlük sahibi Yüce Allah bana beş direktif vahyetti ki, onlarla, hem ben amel edeyim ve hem de sizin onlarla amel etmeniz için size emir vereyim' dedi.

Birincisi: 'Allah'a kulluk edesiniz ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayasınız.

Allah'tan başkasına kulluk edip başka şeyleri O'na ortak koşanın durumu şuna benzer:

Bir kimse, kendi öz malından altın ya da gümüş para vererek bir köle satın alır; bu köle, çalışıp elde ettiği kazancı efendisinden başkasına verirse Allah'tan başkasına ibadet eden ve O'na başka varlıkları ortak koşan kimse gibi olur. Hangi birinizin kölesinin böyle olması hoşunuza gider? Cenab-ı Allah, sizi yarattı ve size rızık verdi.

Siz de, O'na kulluk edin ve hiçbir şeyi O'na ortak koşmayın!

İkincisi: Size, namaz kılmanızı emrediyorum. Çünkü Cenab-ı Allah, başka tarafa yönelip iltifat etmeyen kulunun yüzüne karşı yüzünü diker ve ona bakar. Siz de namaz kılarken başka tarafa yönelmeyin ve bakmayın.

Üçüncüsü: Size oruç tutmanızı da emrediyorum. Cenab-ı Allah, oruç tutan kimseyi, yanında miskten bir torbacığı bulunan kimseye benzetmiştir, Oruç tutan herkesin kuşağı altında bu miskten torbacığın içindeki koku hissedilir. Oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

düşman tarafından tutsak edilen, eli ensesine bağlanan ve boynu vurulmak üzere ortaya getirilen kimseye benzer. Bu kimse, düşmanlarına: 'Beni salı vermeniz için size fidye versem ne dersiniz?' der. Böyle dedikten sonra az ya da çok miktarda fidye vererek kendisini tutsaklıktan kurtarır.

Beşincisi: Size, onur ve üstünlük sahibi Allah'ı çokça anmanızı da emrediyorum. Allah'ı çokça anan kimse, düşman tarafından süratle takip edilip kovalanan ve sağlam bir kaleye sığınan bir kimseye benzer. Kul da, onur ve üstünlük sahibi Allah'ı anmakta iken şeytana karşı sağlam bir kaleye sığınmış olur.110

11. YAHYA (A.S.)’IN ŞEHADETİ:

Yahya (a.s.) da babası Zekeriya gibi milleti tarafından şehid edilmiştir111.

Tarihçiler, Hz. Yahya'nın öldürülmesi ile ilgili bir çok sebep naklederler.

Bunların en meşhur olanını, İbn Kesîr rivayet etmiştir. Yine bu rivayeti; Üstad en-Neccâr, "Kasasu'l-Enbiyâ" adlı kitabında şu şekilde aktarmaktadır:

Filistin hükümdarı/valisi Herodes, belalı ve fasık bir kimse idi. Bunun, erkek kardeşinin (bazı rivayetlerde de erkek kardeşinin karısı olarak geçmektedir112) 'Herodya' adında çok güzel bir kızı vardı. Herodes, onunla evlenmek istiyordu.

Herodya da bu evliliğe razı idi. Fakat Hz. Yahya, bu evlilik işini öğrenince, böyle bir şeyin olamayacağını belirtmişti. Çünkü bu evlilik işi, -Tevrat’a göre haram olduğu gibi- Ehli kitabın şeriatına göre de haram idi. Bu nedenle de Herodya, Hz. Yahya'ya karşı kalbinde kin besledi113. Onu bir hile ile öldürmeye karar verdi.

İntikam arzusuyla yanan Herodya yıllar geçmesine rağmen Hz. Yahya’ya karşı öfkesini yenemedi ve Vali Herodes’in doğum günü kızı Salome’yıen güzel bir şekilde süsledi ve en güzel elbiseleri giydirdi ve Herodes'un huzuruna yolladı. Kız,

110 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, c.4, s. 202.

111 Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul, 1971, c.1, c.421.

112 Oscar Wilde, a.g.e., s.11.

113 Süleyman Ateş, a.g.e., s.190.

Herodes'un aklını başından çelinceye kadar dans etti. Böylece kız, Herodes'u etkisi altına aldı. Herodes, kıza:

- 'Dile benden ne dilersen?' dedi. Salome, annesinin, kendisine öğrettiği gibi:

- 'Şu tabakta, Yahya'nın başını istiyorum' dedi. Herodes, kızın bu isteğini kabul edip Yahya'nın başının kendisine getirilmesini emretti. Bunun üzerine Yahya (a.s)'ı, namazda iken öldürdüler ve onu, bir koyun boğazlar gibi boğazladılar. Daha sonra başını, kanlar içinde tabağa koyarak Herodes'a getirdiler... Bunun üzerine Herodya'nın, o anda helak olduğu söylenir114.

Başka bir rivayete göre ise bu kadın çok güzel olan Yahya’ya sahip olmak istemiş, Yahya onun arzusuna ram olmayınca Krala onu öldürtmüştür115.

Hz. Yahya, Hz. Zekeriyyâ, Hz. İsa'ya karşı tertiplenen olaylar ve sayılarını ancak Allah'ın bildiği peygamberlerin, hem insanlığın ve hem de Allah'ın düşmanları Yahudilerin ellerinde suçsuz yere kanları dökülmüştür116.

Rivayete göre Yahya (a.s.)'ın şehit edilişi, İsa (a.s.)'ın otuzüç yaşında semaya kaldırılışından bir buçuk sene önce olmuştur. Buna göre İsa (a.s.)'ın otuzbirbuçuk yaşında olup Yahya (a.s.)'ın da ondan altı ay büyük olduğu bilindiğine göre otuziki yaşında şehit edilmiştir117.

Gerek Yahya (a.s.)'ın dinen yasak olan bir evliliğe ve ilişkiye rıza göstermemesi, gerek salih bir peygamber olan Zekeriya (a.s.)'a zina isnad edilmesi, kendilerinin şehit edilmeleri için birer bahane idi118.

Hz. Zekeriya gibi Hz. Yahya'nın katli, İsrailoğullarının hükümdarlarının zulüm ve taşkınlıkta ne kadar ileri gittiklerini göstermektedir. Anlık istekleri ve şaşkın ve fasık kimselerin arzularından dolayı salih kişilerin kanını döktüler. Semavi

114 Üstad en-Neccâr, Kasasu'l-Enbiyâ, Beyrut, trhsz. s. 369

115 Süleyman Ateş, a.g.e, s.190.

116 A. Cemil Akıncı, Hz. Yahya, s.97,98; Muhammed Ali Sabuni, Peygamberlik ve Peygamberler, s.395.

117 es-Salebi, el-Arais, s.403.

118 M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, s.298,299.

Yahudilerin peygamberleri katletmelerine Kur’ân-ı Kerîm'de yer verilmiş ve ayet-i Kerîmeler’de şöyle buyurulmuştur:

ْدَقَلَو َمَيْرَم َنْبا ىَسي ۪ع اَنْيَتٰاَو ِلُسﱡرلاِب ۪هِدْعَب ْنِم اَنْيﱠفَقَو َباَتِكْلا ىَسوُم اَنْيَتٰا

ِحوُرِب ُهاَنْدﱠيَاَو ِتاَنﱢيَبْلا ُمُكُسُفْنَا ۤى ٰوْھَت َلا اَمِب ٌلوُسَر ْمُكَءۤاَج اَمﱠلُكَفَا ِسُدُقْلا

ﱠذَك اًقي ۪رَفَف ْمُتْرَبْكَتْسا ْمُتْب

َنوُلُتْقَت اًقي ۪رَفَو

﴿ 87

“Andolsun ki, Biz Musa’ya kitabı vermiş, arkasından da elçiler göndermiştik.

Meryem oğlu İsa’ya da apaçık deliller vermiş ve onu Ruhu’l-Kudüs ile desteklemiştik. Her ne zaman, bir elçi size nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirmiş idiyse kibirlenmiştiniz ve bu yüzden de, kimilerini yalanlamış, kimilerini de öldürmüştünüz.120

اَذِاَو ْنَا ۤاَمِب اوُنِمٰا ْمُھَل َلي۪ق اَمِب َنوُرُفْكَيَو اَنْيَلَع َلِزْنُا ۤاَمِب ُنِمْؤُن اوُلاَق ُ ّٰﷲ َلَز

ْمُتْنُك ْنِا ُلْبَق ْنِم ِ ّٰﷲ َءۤاَيِبْنَا َنوُلُتْقَت َمِلَف ْلُق ْمُھَعَم اَمِل اًقﱢدَصُم ﱡقَحْلا َوُھَو ُهَءۤاَرَو َني۪نِم ْؤُم

﴿ 91

“Onlara: ‘Allah’ın indirdiğine inanın!’ denildiğinde, onlar: ‘Biz (sadece) bize indirilmiş olana inanıyoruz’ derler ve onun dışındakini inkar ederler. Oysa ki, o (Kur’ân), onların yanında bulunanı doğrulayan gerçektir. O zaman sen onlara: ‘Eğer gerçekten inanıyor idiyseniz, o halde, daha önceleri Allah’ın peygamberlerini neden

“Onlara: ‘Allah’ın indirdiğine inanın!’ denildiğinde, onlar: ‘Biz (sadece) bize indirilmiş olana inanıyoruz’ derler ve onun dışındakini inkar ederler. Oysa ki, o (Kur’ân), onların yanında bulunanı doğrulayan gerçektir. O zaman sen onlara: ‘Eğer gerçekten inanıyor idiyseniz, o halde, daha önceleri Allah’ın peygamberlerini neden