• Sonuç bulunamadı

Ceza muhakemesinde katılan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ceza muhakemesinde katılan"

Copied!
250
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU HUKUKU ANABİLİM DALI

CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Doç. Dr. İbrahim DÜLGER

HAZIRLAYAN

Ziya KOÇ

(2)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Adı Soyadı Ziya KOÇ Numarası 044134001003

Ana Bilim / Bilim Dalı KAMU HUKUKU Ö ğr en ci n in

Danışmanı Doç. Dr. İbrahim DÜLGER

Tezin Adı CEZA MUHAKEMESİNDE KATILAN

ÖZET

Ceza muhakemesinin temel amacı suç teşkil eden eylemi nedeniyle failin muhakeme işlemine tabi tutulması ve gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Gerçeğin ortaya çıkarılmasında muhakeme süjelerinin faaliyetleri önemlidir. Muhakemenin başlıca süjeleri yargıç, savcı, sanık ve suçtan zarar görendir. Muhakeme faaliyetine suçtan zarar gören perspektifinden bakılması, bu görüş açısı ile meseleye yaklaşılması adil yargılama, silahların eşitliği ilkelerinin ve nihai olarak insan haklarının bir gereğidir.

Türk ceza muhakemesi hukukunda mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu olanların kamu davasına katılma hakkı vardır. Katılan, iddia makamını işgal edebilir ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla tüm usulü işlemlere katılabilir. Bu amaçla delil ileri sürme, görüş bildirme ve son karara karşı kanun yollarına başvurma gibi haklara sahiptir.

Ceza Muhakemesi Kanunu çağdaş bir anlayış ve insan haklarına dayanan düzenlemeler yapmış ve suç mağdurlarını üst düzeyde korumayı hedeflemiştir. Suçtan zarar gören, mağdurun ceza muhakemesine katılmasında yararı vardır. Kanun katılma ile ilgili hükümleri yeni bir anlayışla düzenlemiştir.

ANAHTAR KELİMELER: SUÇTAN ZARAR GÖREN, SUÇ MAĞDURU, KATILMA, CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU.

(3)

Adı Soyadı Ziya KOÇ Numarası 044134001003 Ana Bilim / Bilim Dalı KAMU HUKUKU Ö ğr en ci n in

Danışmanı Doç. Dr. İbrahim DÜLGER

Tezin İngilizce Adı VICTIM INTERVENOR IN CRIMINAL

PROCEDURE

SUMMARY

The basic aim of criminal procedure law is to expose wrongdoing and judge wrongdoer because of his criminal behaviour. By means of exposing the truth is possible through judging activity and participation of the parties. The parties are judge, public prosecutor, accused and injured party. Looking at the punishment process with injured party is important and that is proper with equality of arms, fair trial and human rights.

Turkish Criminal Procedure Law gives crime victims active participation role. That is given all people who has been injured. With participation rights crime victims can occupy the accusation position independently with public prosecutor and can charge the accused. Private axcessory public prosecutor has some rights such as bringing forward the prooves, appeal.

The new rules and perspectives of Turkish Criminal Procedure Law is a work of modern understanding and aims to give crime victims a high level protection. Turkish Criminal Procedure Code has arranged the participation rules with a new vision.

KEYWORDS: INJURED PERSON, CRIME VICTIMS, PARTICIPATION, CRIMINAL PROCEDURE LAW.

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

(4)

KISALTMALAR

ABD...:Amerika Birleşik Devletleri AİHM...:Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Alm. CK……….:Alman Ceza Kanunu

Alm. CMK...:Alman Ceza Muhakemesi Kanunu Av. CMK...:Avusturya Ceza Muhakemesi Kanunu

AÜHFD...:Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi AY...:Anayasa BM...:Birleşmiş Milletler BK...:Borçlar Kanunu bkz...:Bakınız C...:Cilt CD...:Ceza Dairesi CGK...:Ceza Genel Kurulu

CGTİK...:Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu

CMK...:Ceza Muhakemesi Kanunu

CMUK...:Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ÇKK...: Çocuk Koruma Kanunu

E...:Esas

HUMK...:Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu JGG………:Jugendgerichtsgesetz

İBD………....:İstanbul Barosu Dergisi İBK...:İçtihadı Birleştirme Kanunu İHAS...:İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi

İHFM...:İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası K...:Karar

m...:Madde

MK...:Medeni Kanun MÖ...:Milattan Önce MS...:Milattan Sonra

(5)

No...:Number, Numara Rev………:Review s...:Sayfa S...:Sayı sk...:Sayılı Kanun StGB...:Strafgesetzbuch STPO...:Strafprozessordnung

SÜHFD………...:Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi T...:Tarih

TCK...:Türk Ceza Kanunu TTK...:Türk Ticaret Kanunu vd...:ve devamı

Vol………..:Volume

YKD...:Yargıtay Kararları Dergisi UCM...:Uluslararası Ceza Mahkemesi

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZET...I KISALTMALAR..……….……….III

GİRİŞ……….……….………...1

BİRİNCİ BÖLÜM KAVRAM, HUKUKİ NİTELİK, TARİHSEL GELİŞİM, KATILANIN BİREYSEL YARARLARI, ULUSLARARASI HUKUKTA YAPILAN ÇALIŞMALAR 1. KAVRAM………..……..………..……….4 1.1. Terim………..………..4 1.2. Tanım………..………....7 1.3. Kanaatimiz………..……….9 2. HUKUKİ NİTELİK……….….………10 2.1. Genel Olarak……….…….…………10

2.2. Katılanın Davacı Sıfatı……….……….11

2.3. Katılanın Bir Ceza Muhakemesi Süjesi Oluşu……….……….14

2.3.1. Genel Olarak………...………14

2.3.2. Makam İtibariyle Süjelik………..……...16

2.3.3. Şahıs İtibariyle Taraf Süjeliği………..……...17

2.3.4. Koruma Tedbiri ve Delil Süjeliği………...18

2.4. Katılanın Cumhuriyet Savcısı İle İlişkisi………..…….19

3. KATILANIN ALEYHİNDE VE LEHİNDE İLERİ SÜRÜLEN GÖRÜŞLER………..…..…….23

(7)

3.2. Katılmanın Lehinde İleri Sürülen Görüşler………...25

3.3. Kanaatimiz………...27

4. TARİHSEL GELİŞİM………..……....28

4.1. Ceza Muhakemesi Sistemlerinde Suçtan Zarar Görenin Durumu…...28

4.1.1. İtham Sistemi………..………....28

4.1.2. Tahkik Sistemi………..…..29

4.1.3. Karma Sistem………..29

4.2. Hukuk Düzenlerinde Ceza Muhakemesine Katılma………...…...30

4.2.1. İlkel Hukuk Düzenleri……….…...30

4.2.2. Roma Hukuku………..……...32

4.2.3. Cermen Hukuku………..…...34

4.2.4. Müşterek Hukuk……….………36

4.2.5. Fransız Hukuku……….………….37

4.2.6. Türk Hukuku……….……….39

5. KATILAN OLMAYA HUKUKİLİK KAZANDIRAN TEMEL İLKELER……….………….………...42

5.1. Hukuk Devleti……..……….…….…...42

5.2. İnsan Haysiyetinin Dokunulmazlığı…….……….…...43

5.3. Orantılılık……. ……….……...43

5.4. Sosyal Devlet……..……….…….44

5.5. Adil Yargılanma Hakkı ve Silahların Eşitliği……..………...44

5.6. Hak Arama Hürriyeti……..………..…….45

6. KATILANIN BİREYSEL YARARLARI………....…...46

6.1. Genel Olarak……….………46

(8)

6.3. Kontrol……….….……….51

6.4. Aydınlanma……….…….…………..53

6.5. Koruma………..……….……...55

6.6. Tazmin………..…….57

7. ULUSLARARASI HUKUKTA YAPILAN ÇALIŞMALAR ...……60

7.1. Birleşmiş Milletler………….…….……….……..60

7.1.1. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi……….….…60

7.1.2. Birleşmiş Milletler Suç ve Yetki İstismarı Mağdurlarına Adalet Sağlanmasına Dair Temel Prensipler Bildirisi………...60

7.2. Uluslararası Ceza Mahkemesi………...63

7.3. Avrupa Birliği……….………..65

7.3.1. İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesi ve Ek Protokolleri……….………65

7.3.2. Avrupa Konseyi Sözleşmesi……….………...66

7.3.3. Avrupa Konseyi’nin 28 Haziran 1985 Tarihli Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdurun Durumuna Dair Tavsiye Kararları………...67

7.3.4. 15 Mart 2001 Tarihli Ceza Muhakemesi Usullerinde Mağdurun Yeri İle İlgili Çalışma Taslağı………..………70

7.3.5. 12-13 Ekim 2006 Tarihlerinde Erivan’da Yapılan 27. Katılım Toplantısı………...………...……...……….71

(9)

İKİNCİ BÖLÜM

KATILAN OLMANIN ŞARTLARI, KATILMA ZAMANI, USULÜ VE KATILMA KARARI

1. KATILAN OLMANIN ŞARTLARI………...……….73

1.1. Suçtan Zarar Gören, Mağdur ve Malen Sorumlu Olmak……...…..….73

1.1.1. Suçtan Zarar Gören………..………..………….…...73

1.1.1.1. Kavram………....73 1.1.1.2. Çeşitli Görüşler……….……….…..75 1.1.1.2.1. Alman Hukuku……….………...75 1.1.1.2.1.1. Öğreti ……….…….…..75 1.1.1.2.1.2. Mahkeme Kararları………...78 1.1.1.2.2. Türk Hukuku……….………...80 1.1.1.2.2.1. Öğreti………..………...80 1.1.1.2.2.2. Mahkeme Kararları……….…….…..83 1.1.2. Mağdur……….………...89 1.1.2.1. Genel Olarak……….……….…..89 1.1.2.2. Viktimolojide Mağdur……….………....89

1.1.2.3. Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdur……….…...……..91

1.1.2.4. Suçtan Zarar Gören-Mağdur Ayrımı……….….….95

1.1.3. Malen Sorumlu………...95

1.1.4. Kanaatimiz ……….……....98

1.2. Hukuken Kişi Olma………..………...101

1.2.1. Genel Olarak ………..………..101

(10)

1.2.2.1. Sağ Olmak……….……102

1.2.2.2. Dava Ehliyetine Sahip Olmak……….………..103

1.2.2.2.1. Ayırtım Gücüne Sahip Olmak……….……….….….103

1.2.2.2.2. Ergin Olmak……….……….…..103

1.2.2.2.3. Medeni Hakları Kullanmaktan Kısıtlı Olmamak………....104

1.2.2.2.4. Dava Ehliyetine Sahip Olmayanların Katılma İstemi…….…...104

1.2.3. Tüzel Kişiler……….…108

1.2.3.1. Genel Olarak……….…108

1.2.3.2. Suçtan Zarar Gören Tüzel Kişinin Kamu Davasında Temsili……….….109

1.2.3.2.1. Katılan Yanında Yer Alma……….…....109

1.2.3.2.2. Tüzel Kişi Adına Kamu Davasına Katılma Talebinde Bulunabilecekler….………..….………….……112

1.3. Bir Kamu Davasının Varlığı………114

1.3.1. Asıl Ceza Davası……….…….…….114

1.3.1.1. Genel Olarak………..114

1.3.1.2. Dar Anlamda Asıl Ceza Davaları………..…115

1.3.1.3. Güvenlik Tedbiri Davaları………..…...118

1.3.2. Tali Ceza Davaları……….………...120

1.3.2.1. Genel Olarak………..…………120

1.3.2.2. Kovuşturma Davası……….……….….121

1.3.2.3. Kanun Yolları………....122

1.3.2.3.1. Genel Olarak……….………..122

1.3.2.3.2. Olağan Kanun Yolları……….……….…...123

(11)

1.3.2.3.3.1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İtirazı………..124

1.3.2.3.3.2. Muhakemenin Yenilenmesi………..…...124

1.3.2.3.3.3. Kanun Yararına Bozma……….……..126

1.3.2.4. Hadise Davaları………..……...127

1.3.2.4.1. Genel Olarak………..…...127

1.3.2.4.1. Müsadere Davaları…………..………128

1.3.2.5. İnfaz Davaları………130

2. KATILMA ZAMANI………...…..131

2.1. Soruşturma Aşamasında Katılma……….…….…..131

2.2. Kovuşturma Aşamasında Katılma……….…….133

2.3. Bozmadan Sonra Katılma……….……….…….134

3. KATILMA BAŞVURUSU.………...……….…...136

3.1. Katılma İsteği.……….………136

3.2. Katılma Başvurusunun Şekli………...………...138

3.3. Katılma Başvurusunun Yapılacağı Makam………..……...143

3.4. Katılma İsteğinden Vazgeçme………….………...…...145

4. KATILMA KARARI………..……148

4.1. Yetki……….…...148

4.2. İncelemenin Konusu………..…..149

4.3. Usul………..…151

4.4. Katılma İsteminin Uygun Bulunması veya Reddi.………..152

4.5. Katılma Kararının Anlamı………..…….157

(12)

4.5.1.1. Alman Hukuku………...157

4.5.1.2. Türk Hukuku………..………159

4.5.1.3. Kanaatimiz………..…………...160

4.6. Kararın Kesinliği……….…………161

4.7. Kanun Yolu………..………...162

4.8. Katılma Kararının Kamu Davasına Etkisi………...165

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KATILANIN ÖDEVLERİ VE HAKLARI, KATILAN SIFATININ SONA ERMESİ 1. KATILANIN ÖDEVLERİ……….………….……...……168

1.1. Davayı Takip Etmek………..…………..168

1.2. Duruşmanın Düzenini Bozmamak………..…171

1.3. Adres Değişikliğini Bildirme………...171

2. KATILANIN HAKLARI………...172

2.1. Genel Olarak………..…..172

2.1. Haklarını Öğrenme Hakkı………..……..174

2.2. Duruşmadan Haberdar Edilme Hakkı………..……175

2.3 Muhakemeye Yön Verme Hakkı………..………176

2.4. Dava Dosyasını İnceleme ve Örnek Alma Hakkı…………..………..180

2.5. Avukat Yardımından Yararlanma Hakkı………..………...181

2.6. Kanun Yollarına Başvurma Hakkı………..………….185

2.6.1. Katılmadan Önce Verilen Kararlara Karşı Kanun Yoluna Başvurma………..…185

(13)

Hakkı..………..……….……….186

2.6.3. Sanık Lehinde Kanun Yoluna Başvurma………….………...…….189

2.7. Tanık Olma Hakkı……….…………...191

2.8. Korunma Hakkı……….….……….194

2.9. Vekalet Ücreti ……….…..………..197

2.10. Zararının Tazmin Edilmesini İsteme Hakkı…………..……..……..197

3. KATILAN SIFATININ SONA ERMESİ ……….………...200

3.1. Kamu Davasının Sona Ermesi…...……….……….…...200

3.2. Katılanın Ölümü…...……….………...203

3.3. Katılma Davasının Geri Alınması…...……….……...206

4. MUHAKEME GİDERLERİ……….…...…….209

SONUÇ……….………….211

KAYNAKÇA……….………221

(14)

GİRİŞ

Suç nedeniyle mağdur edilenlerin, zarar görenlerin ve malen sorumluluk taşıyanların muhakeme sürecinde yer almak suretiyle kendilerini ifade etmelerine kanunen izin verilmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (CMK) suç nedeniyle zarar gören birey tarafının kamu davasına aktif bir biçimde katılması ve ceza muhakemesinde bir süje olarak yer alması amacıyla kamu davasına katılma hakkı tanınmaktadır.

Mağdur ve suçtan zarar görenin kamu davasına katılması önemlidir. Katılma kurumu önemini; suç nedeniyle hayatına dilediği gibi yön verme, bireysel tercihleri doğrultusunda kişiliğini geliştirme, onur ve beden bütünlüğüne saygı gösterilmesi hakkından alır. Bir kişiye karşı işlenen suç onun kişisel haklarına yapılmış bir saldırıdır. İşlenen suçla kişinin vücut dokunulmazlığı, mal varlığı, kişi özgürlüğü gibi hakları ihlal edilmektedir. Hakları ihlal edilen kişi kamu davasına katılarak maddi gerçeğin ortaya çıkmasında aktif bir rol alabilmektedir. Bu sayede ihlal edilen haklarına kavuşabilme ya da en azından suç faillerinin cezalandırılması sürecine katılma hakkına kavuşmaktadır.

Ceza hukukunun tarihsel gelişiminde suç mağdurları ile ailelerinin bireysel öç alma arzuları engellenmeye çalışılmıştır. Devletin güçlenmesi ile birlikte bireylerin öç aldıkları bir ceza sisteminden devletin cezalandırmayı tekeline aldığı bir sisteme geçilmiştir. Günümüzde devlet toplum düzenini bozan suç fiillerinin muhakeme edilmesi, maddi gerçeğin ortaya çıkarılması ve suç faillerinin cezalandırılması görevlerini üstlenmektedir.

Devletin suçtan zarar gören olarak anlaşıldığı bir ceza adaleti sisteminde devlet işlenmiş suç nedeniyle suçtan zarar görenden ayrı ve kendisine karşı gerçekleştirildiği kabul edilen eylem nedeniyle cezai takibat başlatma hakkına sahiptir. Bu nedenle duruşma suçtan zarar gören ile sanık arasında bir ihtilaf olmaktan ziyade devlet ile sanık arasında cereyan eden çekişmedir. Ancak günümüzde suçtan tüm toplumun zarar gördüğü kabul edilmektedir.

Hukuk sistemlerinde suç mağdurlarına genellikle tanık gözüyle bakılmıştır. Anglo-sakson hukukunda suç mağduru kamu davasına katılmasına izin verilmemekte

(15)

ancak tanık olarak kendisine karşı gerçekleşen olayla ilgili açıklama yapmasına izin verilen kişi kabul edilmektedir. Suç mağduru bir delil, ispat aracı olmaktan öteye geçememiştir. Suç mağdurunun bir ispat aracı olarak görülmesi onu inciten, ceza muhakemesinde göz ardı edilmesine sebep olan uygulamalara neden olmuştur.

Suç mağdurunun geri planda kalmasının en önemli nedenlerinden biri sanığın haklarının korunmasının ceza muhakemesinde daha çok önemsenmiş olmasıdır. Denilebilir ki sanığın haklarını korumaya çalışan bir ceza adalet sistemi suç mağdurunu ihmal etmiştir. Bir anlamda sanığın güçlü olan devlet karşısında korunması için mücadele verilirken suçun mağdur ettiği kişi unutulmuştur. Zamanla mağdurların ceza muhakemesindeki etkinlikleri artmıştır. 1960’lı yıllardan sonra başlayan Viktimoloji bilimindeki önemli gelişmeler sayesinde mağduru muhakeme dışında bırakan görüşler yerini mağdur lehinde görüşlere bırakmıştır. Mağdur hareketleri suç mağduru kişilerin aktif katılma hakları yönünde çok önemli işler başarmıştır.

1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükten kaldırılarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kabulü ile kamu davasına katılma ve katılanın süjeliği konusunda da bir takım değişiklikler olmuştur. Ceza adaleti sisteminde insana önem veren, insan haklarını ön plana çıkaran bir anlayış ile kanun yeniden ele alınmış ve mağdur, suçtan zarar görenler hakkında düzenlemeler yapılmıştır.

Çalışmamız ceza muhakemesinde katılanı üç başlık altında ele almaktadır: a) Birinci bölümde ceza muhakemesinde katılanın tanımı ve kavram hakkında ileri sürülen görüşlere yer verilmiştir. Kamu davasına katılmanın, katılan sıfatının hukuki niteliği ile iddia faaliyetindeki yeri, Cumhuriyet savcısı ile katılanın ilişkisi, katılanın lehinde ve aleyhinde ileri sürülen görüşler, suçtan zarar görenlerin ve mağdurların ceza adaleti sistemine katılmaları amacıyla yapılan uluslararası çalışmalar incelenmiştir.

b) İkinci bölümde kamu davasına katılan olabilmenin şartları ile ceza muhakemesine katılmanın zamanı, usulü ve katılma kararı incelenmiştir. Ceza muhakemesine katılmada özellikle suçtan zarar görmenin ne şekilde tespit

(16)

edilebileceği, ne tür davalarda katılmanın mümkün olduğu, katılma kararının hukuki niteliği ve kamu davasına etkisi çeşitli yönleriyle incelenmiştir.

c) Üçüncü bölümde bir muhakeme süjesi olarak katılanın hakları ve ödevleri ile katılan sıfatının sona ermesi ve buna bağlanan sonuçlar ele alınmıştır.

(17)

BİRİNCİ BÖLÜM

KAVRAM, HUKUKİ NİTELİK, TARİHSEL GELİŞİM, KATILANIN BİREYSEL YARARLARI, ULUSLARARASI HUKUKTA YAPILAN

ÇALIŞMALAR 1. KAVRAM

1.1. Terim

Kamu davasına katılma 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda (CMUK) düzenlenmiştir. Kanunun Beşinci Kitabı “Suçtan Mağdur Olan Kimselerin Davaya İştiraki” başlığını taşımaktadır. Bu kitap altında İkinci Fasılda “Müdahale Yolile Dava” başlığı altında 365. maddede “Hukuku Amme Davasına İltihak” kurumu düzenlenmiştir. Bireyin kamusal iddia makamının yanında yer alarak kamu davasına katılma işine “müdahale”, katılana ise “müdahil” denmiştir. Katılma sadece ceza muhakemesinde görülen bir kurum olmadığından diğer hukuk dallarında geçerli katılma çeşitlerinden ayırmak amacı ile “amme davasına iltihak” veya “hukuku amme davasına iltihak” ifadeleri kullanılmıştır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Dördüncü Kitabı “Mağdur, Şikâyetçi, Malen Sorumlu, Katılan” başlığı altında İkinci Kısımda “Kamu Davasına Katılma” kurumunu düzenlemektedir. Kanun kavramları Türkçeleştirerek “Müdahale Yolile Dava” ve “Hukuku Amme Davasına İltihak” kavramları yerine “Kamu Davasına Katılma” ibaresini ve kamu davasına katılma hakkına sahip kişiyi ifade etmek üzere “müdahil” yerine “katılan” kavramını kullanmaktadır.

Müdahale sözlük anlamı ile “karışma”, “araya girme”, “el katma” ve “sokulma” anlamındadır. Müdahil ise “dâhil olan”, “karışan” anlamlarına gelmektedir1. Katılma, katılma işini ifade eder. Toplum bilimi açısından katılma,

1

(18)

“iletişim ya da ortak eylemde bulunma yoluyla belirli bir toplumsal duruma girme, bu durumla özdeşleşme süreci”dir. Katılan ise “müdahil” anlamına gelmektedir2.

Hukuk sözlüğünde davaya katılma ceza ve hukuk muhakemesi bakımından farklı şekilde tanımlanmaktadır. Ceza muhakemesinde davaya katılma: “Suçtan zarar gören kimsenin, soruşturmanın her aşamasında kamu davasına katılması; davaya müdahale” şeklinde açıklanmaktadır. Hukuk muhakemesindeki katılma ise fer’i ve asli katılma olarak iki şekilde ifade edilmektedir3.

Öğretide CMK’nın kullandığı terminolojiye rağmen “katılan”ı ifade etmek üzere müdahil, “katılma”yı ifade etmek üzere müdahale terimleri de kullanılmaktadır4.

Ceza muhakemesine “katılma” dışında kamu davasına müdahale kabul edilememektedir. Kanunun kabul ettiği müdahale biçimi, kamu davasına katılmak şeklinde gerçekleşebilir. Öğretide kamu davasına katılma ibaresini kullanmaya lüzum olmadığı, bu ayrımın CMUK uygulamasında kamu davası-şahsi dava ayrımını ortaya koyması bakımından kullanıldığı, CMK ile kamu davası-şahsi dava ayrımının ortadan kalktığı, ceza muhakemesinde açılan tüm davaların kamu davası niteliğinde olduğu, bu nedenle ayrıca “Kamu Davasına” gibi bir ifadenin eklenmesine gerek olmadığı belirtilmektedir5. Bu görüşün aksine uygulamada sadece katılma teriminin kullanıldığı, kamu davasına katılmanın kanun koyucu tarafından diğer hukuk

2

Katılma ve katılan sözcüklerinin anlamları için bkz. (http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.aspx?F6E10F8892433CFFAAF6AA849816B2EF4376734BED94 7CDE&Kelime=kat%u0131lma 15.06.2009)

3

Hukuk yargılamasında davaya katılma: “a)Fer’i katılma: Hakkı veya borcu bir davanın sonucuna bağlı olan üçüncü kişinin görülmekte olan bir davada taraflardan birisine katılması ve ona yardım etmesi. b) Asli katılma: İki taraf arasında görülmekte olan bir davada üçüncü kişinin, sözkonusu olan hakkın ne davacı ne de davalı tarafa ait olduğunu ileri sürerek ilk davanın davacısı ile davalısına karşı bir dava açması. Davaya müdahale.”, Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü, Ankara 1992, s.193.

4

Öğretide katılan terimi kullanılmakla beraber parantez içinde eski terimle ilinti kurulmaktadır. Örneğin Öztürk, Bahri-Erdem, Mustafa Ruhan, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Baskı, Ankara 2007, s.320 vd.; Öztürk, Bahri-Tezcan, Durmuş- Erdem- M. Ruhan- Sırma, Özge- Saygılar, Yasemin F.- Alan, Esra, Nazari Ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Ders Kitabı, Ankara 2009, s.222 vd.; Kunter, Nurullah-Yenisey, Feridun-Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 15. Baskı, İstanbul 2006, s.229 vd. Turhan, Faruk, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2006, s.99 vd.

5

(19)

dallarındaki katılma ile farkını belirtmek amacıyla tercih edildiği ve yararlı olduğu ifade edilmektedir6.

Alman Ceza Muhakemesi Kanunu (Strafprozessordnung veya Alm. CMK) 395. ve devamı paragraflarında kamu davasına katılma kurumunu ifade etmek üzere “Nebenklage”; katılanı ifade etmek üzere “Nebenkläger” kavramlarını kullanmaktadır. “Nebenklage”, “yan dava” şeklinde tercüme edilebilir ancak sözlük anlamı ceza muhakemesi hukukunda “müdahale yolu ile dava”, “davaya müdahale” anlamlarına gelmektedir. “Nebenkläger” kavramı, “yan davacı” şeklinde tercüme edilse de sözlük anlamı “müdahil, davaya katılan” anlamlarına gelmektedir7. Portekiz ceza muhakemesi hukukunda katılan kavramını ifade etmek üzere “assistente (yardımcı)” kavramı kullanılmaktadır8.

Anglo Sakson hukuk sisteminde suç mağdurunun ceza muhakemesinde yer almalarına “Victim Participation (Mağdurun Katılması)” veya sadece ceza muhakemesine iştiraki ifade etmek üzere “Participation (Katılma)” terimleri kullanılmaktadır. Suç mağdurlarının ceza adaleti sisteminde yer alma, muhakemeye etki etme hakkını ifade etmek üzere “Victim Participation Right (Mağdurun Katılma Hakkı)” terimi kullanılmaktadır9. Anglo-sakson hukukunda hukukumuzdaki manada bir kamu davasına katılma ve katılan kurumları olmadığı için katılanı karşılayacak bir terim de bulunmamaktadır10. Hukuk sözlüğünde ceza muhakemesine katılmayı ifade etmek üzere “intervene (müdahale)”, veya “intervention (müdahale veya katılma)”; katılanı ifade etmek üzere, “intervenor (müdahil)” veya “victim intervenor (mağdur katılan)” terimleri kullanılmaktadır11.

6

Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.198.

7

Akgün, Taner, Hukuk Ve İlgili Terimler Sözlüğü, 2. Baskı, İstanbul 2004, s.344.

8

Brienen, M. E. I.-Hoegen, E. H., Victims of Crime In 22 European Criminal Justice Systems, Nijmegen 2000, s.766.

9

Edwards, Ian, “An Ambiguous Participant, The Crime Victim And Criminal Justice Decision-Making”, British Journal of Criminology, Vol:44, 2004, s.967-982; O’hara, Erinn Ann, “Victim Participation In The Criminal Procedure”, Journal Of Law And Policy,Vol:13, 2005, s.229-247.

10

Aynı şekilde Fransa, Belçika ve İtalya’da bireysel iddiaya hiç yer verilmemiş, kamusal iddia ile yetinilmiştir. Bu nedenle bu ülkelerde de katılan adında bir bireysel iddia süjesine rastlanmamaktadır, Tosun, Öztekin, Türk Suç Muhakemesi Hukuku Dersleri, C:I, Genel Kısım, Genişletilmiş 4. Baskı, İstanbul 1984, s.185.

11

(20)

1.2. Tanım

Öğretide kamu davasına katılma ve katılan ile ilgili çeşitli tanımlara rastlanmaktadır. Genellikle öğreti kitaplarında kısa katılan tanımları ile yetinilmektedir. Tanımların katılmanın, katılanın belli hukuki özellikleri öne çıkarılarak yapıldığı görülmektedir. Öğretide yapılan katılan tanımları kamu davasına katılma ile birlikte, bir katılma tanımı yapıldıktan sonra katılma hakkına sahip ve kamu davasına katılmasına izin verilen kişiyi ifade eder biçimde yapılmaktadır.

Katılan tanımlarında bazı hususlar öne çıkmaktadır. Katılmanın hukuki niteliğini kapsaması nedeniyle yapılan tanımlarda farklı hukuki niteliklere vurgu yapıldığı görülmektedir. Örneğin bazı tanımlarda katılanın kimler olabileceği ile birlikte bu kişilerin bireysel yararları ve sanığın cezalandırılması amacı tanımda önemli görülmektedir:

Kantar’a göre, “ikame edilmiş olan âmme dâvasında, suçtan zarar görmüş olan kimsenin maznunun cezalandırılması maksadile müddeiumuminin yanında tatbikata iştirak için açmış olduğu, dâvaya, müdahale yoliyle dâva denir”12.

Von Hippel’e göre katılan “...bağımsız kanuni hakları ile sanığın cezalandırılması amacına ulaşmak için davacı Cumhuriyet savcısının yanında yer alabilen kişidir”13.

Bazı tanımlarda katılanın bir takım savcılık yetkilerine sahip olmak istemesi ve savcının yanında yer alması tanımın genel hatlarını belirlemektedir:

Kleinknecht’e göre “Katılan, Cumhuriyet savcısının bağımsız haklar ile donatılmış bir yardımcısıdır”14.

Kühne’ye göre, “Cumhuriyet savcısının kamu davası açmasından sonra Alm. CMK’nın 395. ve 396. paragraflarında belirlenen prensipler dâhilinde suçtan zarar görenler katılabilirler. Suçtan zarar görenler devletin dava açmakla görevli organı olan savcılığın yanında ve savcı gibi objektif olmakla yükümlü olmayan kişidir.

12

Kantar, Baha, Ceza Muhakemeleri Usulü, Muhakeme Usulü, İkinci Kitap, İstanbul 1957, s.454.

13

Hippel, Von Robert, Der Deutsche Strafprozess, Lehrbuch, Göttingen 1941, s.636.

14

(21)

Katılma suçtan zarar görenlerin kamu davasında iddia makamının tarafında bir katılma şeklinde yer almalarıdır.”15

Roxin’e göre katılan, “Cumhuriyet savcısının yanında yer alan, özel bir takım haklar ile donatılmış, teorik olarak sübjektif kamusal hak ile sanıkların cezalandırılması amacı ile duruşmaya katılmasına izin verilen kişidir”16.

Barton’a göre “Gerçekte dava açma hakkına sahip olmayan, sadece kamu davasına katılabilen ancak Cumhuriyet savcısından bağımsız kişidir... Katılma mağdurların ceza muhakemesinde potansiyel aktif katılımına imkân verir”17.

Kunter-Yenisey-Nuhoğlu’na göre katılma, “İddia makamını savcı ile birlikte ferdin de işgal etmesi, kamu dâvasına suçtan zarar gören ferdin katılması (müdahalesi) demektir”18.

Öztürk-Erdem’e göre “Suçtan zarar gören kişinin savcının açtığı kamu davasında, savcının yanında, CMK’nın kendisine tanıdığı hak ve yetkilere sahip olarak yer almak istemesine müdahale, bu istemin yetkili merci tarafından kabul edilmesi durumunda istemde bulunan kişiye müdahil denir”19.

Centel ve Zafer’e göre “Suçtan zarar görenin ve mağdurun kamu davasına katılarak savcının yanında yer almasına, davaya müdahale veya davaya katılma denir. Katılma davası, bireyin açtığı tâli bir ceza davasıdır. Bu dava sonucunda suçtan zarar gören ve mağdur, katılan (müdahil) sıfatını kazanır20.

15

Künhe, Heiner Hans, Strafprozessrecht, 7. Völlig Neubearbeite Und Erweiterte Auflage, Heidelberg, 2006, s.154.

16

Roxin, Claus, Strafverfahrensrecht, Ein Studienbuch, 17. Neubearbeitete Auflage, München 1982, s.349.

17

Barton, Stephan, “Die Reform Der Nebenklage: Opferschutz Als Herausforderung Für Das Strafverfahren”, Juristische Arbeitsblätter, Heft, 2009, s.753.

18

Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.198.

19

Öztürk-Erdem, s.320; aynı tanım için bkz. Öztürk, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku s.225; Turhan, s.99.

20

Centel, Nur- Zafer, Hamide, Ceza Muhakemesi Hukuku, 5271 sayılı Yeni Ceza Muhakemesi Kanunu ile İlgili Mevzuata Göre Yenilenmiş ve Gözden Geçirilmiş, 4. Baskı, İstanbul 2008, s.760.

(22)

Ünver-Hakeri’ye göre, “Kamu davasına katılma, açılmış bulunan bir kamu davasına, savcının yanında yer alarak bazı hak ve yükümlülükleri üstlenmek amacıyla etkide bulunmak demektir”21.

Uygulama içerisinden katılan, “...bir kamu dâvasında, savcının yanında fakat ona bağlı olmaksızın taraf olarak yer alan ve yasanın verdiği hak ve yetkileri, yine yasanın öngördüğü kurallar içinde kendi başına kullanarak soruşturmanın gidişine ve son hükmün kuruluşuna etkili olan bir unsur...” olarak tanımlanmaktadır22.

Katılanın kimler olduğu bazı tanımlarda ön plana çıkmaktadır: Örneğin Özbek’e göre katılma: “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar tarafından açılmış olan kamu davasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçinin sahip olduğu haklara sahip olarak yer almak istemesidir. Bu talebin kabul edilmesi halinde talepte bulunana ise katılan denilmektedir”23.

1. 3. Kanaatimiz

Kanun koyucu kamu davasına katılma ve katılan ibarelerini kullanmakla terminolojide bir değişikliğe gitmiştir. Kavramların Türkçeleştirilmesine dikkat edilmiştir. Uygulamada kamu davasına katılma ve katılan terimlerinin kullanılması da bu değişiklikte etkili olmuştur. Bu nedenle kamu davasına katılma ve katılan terimlerinin kullanılması ile bir kavram kargaşasına mahal verilmemiştir. Müdahil ve müdahale terimleri ile katılan ve katılma terimleri arasında anlam farkı bulunmamaktadır.

Kanun koyucu sadece katılma terimini kullanmamıştır. Kamu davasına katılma terimini kullanarak diğer hukuk dallarında var olan katılmadan farkını ortaya koymak istemiştir. Katılan sadece ceza muhakemesinde kullanılan bir terim değildir. Hukuk muhakemesinde de katılan terimi kullanılmaktadır. Bu nedenle kamu davasına katılma ibaresinin kullanılması yerindedir.

21

Ünver, Yener-Hakeri, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 3. Baskı, Ankara 2010, s.687.

22

Surlu, Mehmet Handan, “Uygulamada Kamu Davalarına Katılma”, Adalet Dergisi, S:8, 1968, s.530.

23

(23)

Kanaatimizce yapılacak bir katılan tanımı katılmanın amacını, kapsamını, kimlerin katılma yetkisine sahip olduğunu, katılma halinde katılanın kamu davasındaki durumunu ve sahip olduğu hak ve yetkileri içermelidir. Öğretide genellikle yapılan katılma ve katılma tanımlarında da katılmanın fonksiyonları, kimlerin katılabileceği ve katılanın kamu davasındaki pozisyonu ile sahip olduğu hak ve yetkiler ifade edilmeye çalışılmıştır.

Kanaatimizce öğretide yapılan katılan tanımlarından hareketle ve CMK’nın düzenlemesi çerçevesinde yapılan katılan tanımlarına ek olarak bir katılan tanımı şu şekilde yapılabilir:

Bir kamu davasında muhakemesi yapılan suç nedeniyle mağdur, suçtan zarar gören veya malen sorumlu olup, sanığın cezalandırılmasında ya da cezalandırılmamasında hukuki yararı bulunan, bu amaçla katılma davası açarak kamusal iddia makamının yanında iddia faaliyetinde bulunan, muhakemeye etki edebilen ve muhakeme hukuku tarafından bir takım haklarla donatılan bir ceza muhakemesi süjesidir.

2. HUKUKİ NİTELİK 2.1. Genel Olarak

Kamu davasına katılmanın ve katılan olarak yer almanın hukuki niteliği hakkında öğretide ve mahkeme içtihatlarında çeşitli görüşler bulunmaktadır. Öğretide katılanın hukuki durumunu açıklayan görüşlerin dört başlık altında toplandığı belirtilmiştir. Buna göre birinci anlayışta, devletin kamu davası suçtan zarar gören bireyin açtığı davayı da içine alır. Bu itibarla devletle birey arasında dava ile takip edilen yararlarda ortaklık vardır. İkinci anlayışa göre katılan davacı Cumhuriyet savcısına yardım için hazır bulunur. Üçüncü anlayış sadece bağlantı kabul eden bir anlayıştır. Bireyin davası ile kamu davası arasında bağlantı var kabul eden anlayıştır. Hukuk davaları ile ceza davaları arasında bağlantı bulunabilir.

(24)

Dördüncü anlayış ise tamamıyla özel hukuk usulüne aittir ve özel hukuktaki katılmayı ifade etmektedir24.

Kanaatimizce katılanın hukuki durumu değerlendirilirken öncelikle katılanın bir davacı olup olmadığı, iddiasının bir dava niteliğinde olup olmadığı ele alınmalıdır. Bunun yanında katılanın ceza muhakemesinde bir taraf, süje olup olmadığı incelenmelidir. Süjeliğe göre ceza muhakemesinde hak ve yetkiler elde edilmektedir. Buna dayanarak katılma hakkına sahip kişiler ceza muhakemesi üzerinde etkide bulunabilmektedir. Bireysel iddia makamını işgal etmesi nedeniyle katılanın savcı ile hukuki ilişkisi benzerlikleri ve farklılıkları ile değerlendirilmelidir. Öğretide yer alan görüşlerle katılanın Cumhuriyet savcısına göre hangi durumda olduğu, Cumhuriyet savcısı ile ilişkisinin hukuki niteliği belirlenmelidir.

2.2. Katılanın Davacı Sıfatı

Öğretide katılmanın bir ceza davası olup olmadığı üzerinde farklı görüşler vardır. Katılmayı bir dava kabul etmeyen görüşe göre dava; bir şeyi bir son karar verilmesi amacı ile mahkeme soruşturması konusu yapmak üzere mahkemeye yöneltilen bir taleptir. Şahsi dava bu anlamda gerçek bir dava iken katılma bir dava değildir. Katılma az gelişmiş ve pratikte bireyin anlamsız bir usulü katılma şeklidir25. Katılma kanunda düzenlenmesine rağmen gerçek manada bir dava değildir. Suçtan zarar görenlere bir davayı mahkemenin önüne götürme, kendi başına bir dava açma yetkisi vermemektedir. Katılma sadece suçtan zarar görenlere kamu davasında Cumhuriyet savcısına katılma imkânı vermektedir26.

Katılma durumunda bir tek kamu davası olduğu, katılmaya bağımsız, hatta tali bir dava deme imkânı olmadığı, katılma sonunda kamu davasının süjelerinin arttığı, bireye kamu davasına katılma imkânı verilmesinin nedeninin suçtan zarar görenlere itham görevinde yetki verme ihtiyacı olduğu belirtilmiştir27.

24

Erem, Faruk, Ceza Usul Hukuku, Genişletilmiş 5. Baskı, Ankara 1978, s.660.

25

Schmidt, Eberhard, Deutsches Strafprozeßrecht, Ein Kolleg, Göttingen 1967, s.229.

26

Löwe, Ewald-Rosenberg, Werner, Die Strafprozeßordnung Und Das Gericht Verfassungsgesetz, Großkommentar, 24. Neubearbeitete Auflage Herausgegeben Von Peter Rieß, Fünfter Band, Berlin 1989, s.133.

27

(25)

Katılmayı bir dava kabul etmeyen görüşlerin aksine öğretide genel kabul katılmanın bir dava olduğu, katılanın da davacı olduğu yönündedir28. Katılma ceza muhakemesinde özel muhakeme usulleri arasında sayılmaktadır29. Katılma yolu ile davada adeta iddia faaliyetinin yürütülmesi bakımından devlet, birey işbirliğinin ortaya konulduğu belirtilmektedir30.

Kamu davasına katılma halinde katılan davacı sıfatını elde etmektedir. Katılma istemi bir dava açmadır, dava da uyuşmazlığın hâkim önüne götürülmesidir31. Suçtan zarar gören, mağdur veya malen sorumlu katılma talebinde bulunmakla katılan davacı sıfatıyla kamu davasında yer almaktadır. Öğretide bu duruma müdahale yoluyla dava veya katılma yoluyla dava, katılana da katılan davacı denilmektedir32.

Başka düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde katılmanın hukuken bir dava olduğu anlaşılmaktadır. Öğretide ve uygulamada kamu davasına katılabilmek için dava ehliyeti aranmaktadır. Dava ehliyetine sahip olmak kamu davasına katılmanın şartlarından bir tanesidir. Öğretide ve uygulamada ayırtım gücüne sahip olmayacak şekilde yaşı küçük, ayırtım gücü bulunmayan akıl hastası, akıl zayıfı ile mahkûm olan suçtan zarar gören, mağdurun kamu davasına katılabilmesi için kanuni temsilcilerinin katılma isteminde bulunması şartı aranmaktadır. Hatta bununla yetinilmeyerek kısıtlılık hallerinde hukuk mahkemelerinden husumet izninin alınması gerekmektedir. Kanaatimizce tüm bu hususlar kamu davasına katılmanın bir dava olduğunu ortaya koymaktadır.

Öğretide yer alan bir görüşe göre katılma halinde ortada iki davanın söz konusu olduğu, bunlardan birinin Cumhuriyet savcısının açtığı kamu davası, diğerinin de katılma davası olduğu, her iki davanın birbirinden bağımsız olduğu ve tek bir dava gibi görünse de gerçekte bağlantı dolayısıyla birleştirilmiş iki davanın mevcut olduğu ileri sürülmektedir. Katılma muhakemesinde Cumhuriyet savcısı tarafından açılan bir kamu davası ile suçtan zarar gören kişi tarafından açılan bir başka ceza davası

28

Öğretide kamu davasına katılmayı dava olarak kabul eden yazarlar için bkz. Soyaslan, Doğan, Ceza Muhakemesi Hukuku, Güncelleştirilmiş 3. Baskı, Ankara 2007, s.465; Centel-Zafer, s.760 vd.; Hakeri, Hakan-Ünver, Yener, Sorularla Ceza Muhakemesi Hukuku, 1. Baskı, İstanbul, 2006 , s.476.

29

Kindhäuser, Urs, Strafprozessrecht, Bonn 2006, s.307 vd; Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.278.

30

Yurtcan, Erdener , CMK Şerhi, 4. Baskı, İstanbul 2005, s.675.

31

Tosun, s.202.

32

(26)

bulunmakta olup, her iki dava birlikte yürütülmektedir33.

Yine aynı şekilde Yargıtay da katılma davasının ceza davasından ayrı bir dava olduğunu kabul etmektedir. Uygulamada katılma davası ile kamu davası arasındaki hukuki ilişki bir ceza genel kurulu kararına konu edilmiştir. Yargıtay’a göre kamu davasına katılma bir birleşmiş dava niteliğindedir. Kamu davasının, başka bir deyişle asıl ceza davasının tek olduğu, katılma davasının ise asıl ceza davasına göre tali nitelikte olduğu, asıl ceza davasının kamu davasına katılmanın tali bir dava olmasına engel olmadığı ve kamu davasına katılmanın asıl ceza davasının ötesinde ayrı bir ceza davası olduğu vurgulanmaktadır34.

Katılma davasının varlığı halinde birden fazla ceza davası varmış gözükmesine rağmen asıl ceza davası tektir. Bir kişi aleyhine bir eyleminden dolayı açılmış ceza davasında iddia makamına geçebilecekler ancak açılmış olan davaya katılabilirler. Katılma durumunda ortada tek asıl ceza davasının olması katılma davasının tali bir ceza davası35 olmasına engel değildir. Katılma isteğinin kabulü veya reddi muhakeme makamının kararını gerektirdiğinden bir davadır ancak tali bir davadır36. Katılmanın tali bir ceza davası olması nedeniyle katılan da tali bir davacı olarak ceza muhakemesinde yer almaktadır.

Katılma her ne kadar bir dava kabul edilse de tali nitelikte olması nedeniyle ancak kamu davasının varlığı halinde hukuken hüküm ifade etmektedir. Katılma yoluyla dava bağımsız açılan bir ceza davası olmayıp, kamu davası açıldıktan sonra açılması mümkün olan bir dava türüdür. Kamu davası olmadan katılma yoluyla davanın devam etmesi olanaksız olmasına karşın, katılma yoluyla dava olmadan bir kamu davasının var olması, görülmesi ve sonuçlanması mümkündür37.

Katılmanın kamu davasına olan tali derecede bağlılığı öğretide katılma davasının “kamu davasının aksesuarı” olduğu şeklinde nitelendirilmektedir. Bunun

33

Kunter, Nurullah, “Amme Davasına Müdahale”, Adalet Dergisi, No:10, 1943, s.846; Ünver-Hakeri, s.305.

34

CGK, 16.4.1996 E, 4-71 K., 83.

35

Tali ceza muhakemesinde her zaman kovuşturma yönünde iddiada bulunulmaz. Tali ceza davalarının konusu olan meseleler her zaman bir kimseye suç isnat edilmesini içermez. Tali ceza davası asıl ceza davası ile ilgili olan ve ileri sürülen, çözümü asıl dava içerisinde olan davalardır. Kunter-Yenisey- Nuhoğlu, s.170; Ünver-Hakeri, s.305.

36

Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.198, 199; Centel-Zafer, s.760.

37

(27)

anlamı katılan ancak Cumhuriyet savcısının açmış olduğu kamu davasına katılabilir. Katılana kamu davasını harekete geçirme, kendi başına kamu davasını açma hakkı kanunen tanınmamıştır. Katılan ancak açılmış bir kamu davasına katılabilir, taleplerini bir kamu davasına ekleyerek ileri sürebilir38.

2.3. Katılanın Bir Ceza Muhakemesi Süjesi Oluşu 2.3.1. Genel Olarak

Ceza muhakemesi kolektif hükme katılan tarafların iddia, savunma ve muhakeme faaliyetleri ile yürümektedir. Düşüncelerin karşılıklı olarak tartışılmasına “çelişme” denilmektedir. Çelişme ise iddia, savunma ve muhakeme makamlarını işgal edenler arasında ortaya çıkmaktadır. Çelişmeye katılan makamlar da iddia makamı, savunma makamı ve muhakeme makamı olmak üzere üçe ayrılmaktadır39.

Ceza muhakemesine kolluk, savcı, sanık, müdafii, suçtan zarar gören, vekil, tanık, bilirkişi ve hâkim gibi birçok kişi katılmaktadır. Yazılı, sözlü veya hareket şeklinde yapılan bir takım işlemlerle, faaliyetlerle muhakeme faaliyeti yerine getirilmektedir. Ancak ceza muhakemesine katkıda bulunan herkes bir süje değildir. Örneğin tanık ve bilirkişi ceza muhakemesinde yardımcı kişilerdir, bu kişilerin ceza muhakemesinde talepte bulunma, muhakemeye yön verme gibi yetkileri bulunmamaktadır40.

Ceza muhakemesinde süje, kendine özgü statüsü bulunan, muhakeme sürecinde tek başına işlem yapabilen ve taleplerde bulunabilen kişidir. Bu kişiler talepleriyle muhakemeye yön vermektedir. CMK’da açıkça mağdurun ve suçtan zarar görenin süjeliği düzenlenmiş ve bunlara önemli haklar tanınmıştır. Mağdur tanık olmaktan çıkarılarak bir muhakeme süjesi haline getirilmiştir41.

38

Beulke, Werner, Strafprozessrecht, 9. Neubearbeitete, Auflage, Heideberg 2006, s.346; Kindhäuser, s.320.

39

Toroslu, s.20.

40

Centel-Zafer, s.98.

41Şahin, Cumhur, Ceza Muhakemesi Hukuku, C:I, Ankara 2007, s.124. Ceza muhakemesinde iki sınıf

süje olduğu, katılanın sanık, savcı gibi birinci sınıf bir süje olduğu, bir takım hak ve ödevlere sahip olduğu öğretide ifade edilmektedir. İkinci derecede ceza muhakemesi süjeleri ceza muhakemesinde taraf makamlarını asil bulunmadığı zaman vekil olarak, asil hazırsa ona yardım etmek üzere işgal edenler ceza muhakemesinde önemli de olsa ikinci planda kalan faaliyetlerde bulunanlardır. Katılanın

(28)

Katılma davasının konusu bir ispat vakası olmayıp, muhakemede kanuni bir süjelik elde etme talebidir. Suçtan zarar gören olma, sanığın cezalandırılması yönünde iradesini belirtmekle, şikâyetçi olmakla katılma davası açılmış olur. Katılmakla sanığı suçlama, delil sunma veya irat ya da ikame isteğinde bulunma, soru sormak gibi haklar elde edilmektedir. Katılma davasının kabul edilerek devam etmesi halinde ana dava dışında başka bir ispat faaliyeti yapılamamaktadır. Bu durumda sadece süjelik devam ettirilir42.

Alman hukukunda 1986 yılında yapılan kanunlaştırma çalışmaları ile mağdurun konumunu düzeltmek ve güçlendirmek amacı ile kabul edilen Mağdur Koruma Kanunundan (Opferschutzgesetz) önce katılana bir süje olarak veya bir taraf olarak bakılmamaktaydı. Katılanın ceza muhakemesine katılması zorunlu, temel katılımcılardan birisi olmadığı, esasen tanık olarak ceza muhakemesinde yer alabileceği ileri sürülmekteydi43.

1986 yılında yapılan düzenlemeler ile katılana yeni bir statünün, ceza muhakemesinde kendine özgü bir ceza muhakemesi süjesi konumunun verildiği görülmektedir. Bu sayede katılma kurumunun geniş bir anlam kazanmış olduğu belirtilmektedir. Yapılan kanuni düzenlemeler ile mağdur ceza muhakemesinin nesnesi (objesi) olmaktan kurtulmuştur44.

Anglo-sakson hukukunda mağdurun statüsünün “de facto” (fiili) bir statü olduğu kabul edilmektedir. Mağdur ceza muhakemesinin, ceza davasının bir tarafı olarak kabul edilmemektedir. Devlet ve sanık kanunen tanınmış taraflardır. Devleti kamu davasında savcı temsil etmektedir. Mağdur hukuken davanın bir tarafı değildir. Ancak mağdurun de facto statüsü takibe katılmasına izin vermektedir45.

avukatı ile teknik müşavir; tarafların seçtikleri bilirkişiler kanunun kullandığı bir terim olarak bilimsel mütalaa hazırlayan uzman (CMK m. 67/6, 68/3) birinci guruptakilere örnektir. Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.63.

42

Ünver-Hakeri, s.306.

43

Peters, Karl, Strafprozess, Einlehrbuch, Karlsruhe 1952, s.472.

44

Barton, s.753.

45

Mağdurun “de facto” statüsünün sanık eksenli bir ceza adaleti sisteminden mağdur yönlü bir ceza muhakemesine doğru kayma olduğu, başka deyişle eksen kaymasının olduğu ifade edilmektedir. Stickels, John William, Victim Satisfaction, A Model Of The Criminal Justice System, The University of Texas at Austin, Doktora Tezi, Texas 2003, s.60; Stickels, John W., “The Victim Satisfaction Model Of The Criminal Justice System”, Criminology And Criminal Justice Research&Education, Vol:2/1, 2008, s.5.

(29)

2.3.2. Makam İtibariyle Süjelik

Kolektif ceza muhakemesini oluşturan iddia, müdafaa ve muhakeme görevlerinin birer makamı vardır. Muhakeme görevi ile bu görevi yapan süjeyi birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Muhakemeyi yapan olmadan muhakeme makamından bahsedilemez. Muhakemeyi yapan da muhakeme faaliyeti nedeniyle muhakeme makamında bulunmaktadır. Makam itibariyle süje olma durumu bizzat işgal edilen yerden kaynaklanmaktadır. Erkleri ve ödevleri elinde tutan, yüklenen şahıslardan gelmemektedir. Bir duruşmada birden fazla hâkim, birden fazla Cumhuriyet savcısı, birden fazla müdafi bulunması mümkündür. Bu durum şahısların kendisinden değil, işgal edilen makamdan kaynaklanmaktadır. İddia makamını işgal eden Cumhuriyet savcılarının, müdafilerin değişebilmesi asıl olanın makam olduğunu göstermektedir46.

Ceza muhakemesinde süjelik makam veya şahıs dolayısıyla söz konusu olabilir. Bir süjenin hak ve yükümlülükleri o süjenin uyuşmazlıkla kişisel ilişkisi düşünülmeden düzenlenmiş ise makam itibariyle süjelikten bahsedilir. Savcılık (iddia), mahkeme (yargı) veya müdafii (savunma) makamını temsil etmektedir. Bu makam sıfatı ile kamu davasına katılmakta ve işlemler yapılmaktadır47. İddia makamları bireysel ve toplumsal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bireysel iddia, tali iddia makamı denilebilecek bir unsura yer vermektedir. Katılanın mahkeme önündeki konumu bireyseldir48.

Cumhuriyet savcısı iddia makamını işgal ettiği, makam itibariyle taraf olduğu için süjedir. Kişi itibariyle taraf olanlar istediklerinde makam itibariyle taraf süjesi olabilirler. Suçtan zarar gören kişi kamu davasına katılarak bireysel iddia makamını işgal edebilir. Sanık da kendisini müdafaa etmek üzere bireysel savunma makamında yer alır49.

46

Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.63.

47

Kunter, Yenisey, Nuhoğlu, s.63.

48

Tosun, s.211; Aslan, Necla, “Ceza Mahkemelerinde Davaya Katılma (Müdahale) Üzerine İnceleme”, Adalet Dergisi, S:2, 1986, s.67.

49

(30)

Suçtan zarar gören kişi davaya katıldığında iddia makamının hak ve yükümlülüklerine sahip olarak makam itibariyle süje kabul edilmektedir50. Suçtan zarar gören kişi katılan olması halinde tıpkı Cumhuriyet savcısı ve sanık gibi ceza muhakemesinde bir süje olarak yer almaktadır. Katılan ceza muhakemesinde sanık ve Cumhuriyet savcısı ile beraber üçüncü tarafı oluşturmaktadır51. Katılanın ceza muhakemesinde kendisini avukat ile temsil ettirebilmesi, tanık ve bilirkişi dinletebilmesi, delil ileri sürebilmesi, ceza muhakemesi sırasında veya sonunda verilen kararlara karşı kanun yollarına gidebilmesi onun makam itibariyle bir ceza muhakemesi süjesi olduğunu ortaya koymaktadır52.

2.3.3. Şahıs İtibariyle Süjelik

Uyuşmazlıkla kişisel ilgisi bulunanlar muhakemede hak ve yükümlülüklere sahip olabilir ve bağımsız faaliyette bulunabilirler. Bu durumda bu kişilerin şahıs itibariyle süjeliğinden bahsedilir53. Bu kişiler muhakemesi yapılacak uyuşmazlığın şahsen tarafı olduğu için süje durumundadır. Bu kişilerin süjeliği şahıslarından, kendi durumlarından kaynaklanmaktadır. Makama dayanan, makamdan gelen bir süjelikleri yoktur. Tayin olunarak ceza muhakemesinde yer almamakta, şahıs oldukları için bu görevi üstlenmektedirler54.

Suçtan zarar gören, mağdur aynı zamanda zarar gören olması nedeniyle şahıs olarak süjedir. Suçtan zarar gören, mağdur katılan olması halinde tıpkı Cumhuriyet savcısı ve sanık gibi ceza muhakemesinde bir süje olarak yer almaktadır. Katılan olmasa da suçtan zarar gören, mağdur ceza muhakemesinde süje olarak yer alabilmektedir. Suçtan zarar gören, mağdur sanığın cezalandırılması yönünde iddialarını ileri sürebilmekte, gerekirse delillerini ortaya koyabilmektedir55. Suçtan

50Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku, C:I, s.107. Öğretide katılanın bir taraf olmadığı, tarafın daha çok

hukuk muhakemesi ile alakalı olduğu, ceza muhakemesinde ise şahıs itibariyle ya da makam itibariyle suje olunabileceği belirtilmektedir. Centel-Zafer, s.98-99.

51

Heidemeier, s.31.

52

Hüsing, Diethild, Die Rechtswirklichkeit Der Nebenklage- Eine Rechtstatsächliche Untersuchung An Nebenklagefähigen Strafverfahren, Doktora Tezi, Göttingen 1982, s.24.

53 Centel-Zafer, s.99. 54 Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.63, 277. 55 Centel-Zafer, s.98-99.

(31)

zarar gören, mağdur şahıs itibariyle süjeliğinden dolayı katılan olmasa da aynı zamanda bireysel iddia makamında yer almaktadır56.

Katılan olmak kanunen suçtan zarar gören, mağdura verilmiş bir haktır. Bu hakkı kullanmak istemediğinde suçtan zarar gören, mağdur makam itibariyle bir süje olarak ceza muhakemesine katılmamakta ise de şahıs itibariyle süje olarak yer alabilmektedir. Nitekim CMK’nın 234. maddesinde açıkça mağdur ve suçtan zarar görene verilen haklar sayılmaktadır. Bu haklar katılan olmasa da suçtan zarar gören ve mağdura tanınmaktadır. Kanun koyucu soruşturma ve kovuşturma aşamasında sahip olunan hakları suçtan zarar gören ve mağdurun şahsından dolayı vermektedir.

2.3.4. Koruma Tedbiri ve Delil Süjeliği

Bir kimse çeşitli hukuki durumlar nedeniyle birden fazla muhakeme hukuku süjeliğinin sahibi olabilir. Mağdur baba, eş, kardeş veya memur olabilir. Bunlar ceza hukuku ilişkisinde önem ifade etmektedir. Suçtan zarar gören kişi şahıs itibariyle süje olduğu gibi, kamu davasına katıldığında ayrıca katılan olmakta, makam itibariyle süje durumuna geçmektedir57. Ancak suçtan zarar görenin, mağdurun süjeliği bunlardan ibaret değildir. Suçtan zarar gören kişi koruma tedbiri veya delil süjesi olabilmektedir.

Suçtan zarar gören, ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenebilir. Kendisine veya yakınlarına karşı işlenen bir suçta mağdur olan; suçtan zarar gören kişi olayın ne şekilde meydana geldiği, olayın kendi üzerinde nasıl gerçekleştiği konusunda açıklama yapabilir. Bunun yanında suçun mağdurunun vücudu üzerinde yapılacak bir takım incelemeler, toplanan deliller bakımından da süje olması mümkündür.

Koruma ve delil süjeliği makam itibariyle ve şahıs itibariyle süje olmaya göre edilgen bir özellik göstermektedir. Öyle ki bu durumda mağdur kanun tarafından korunmakta ya da gerçeğin ortaya çıkarılmasında, bu amaçla delillerin elde edilmesine katkıda bulunmaktadır. Sahip olduğu süje durumu da koruma ve delil olmaktan kaynaklanmaktadır.

56Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku, s.107. 57

(32)

2.4. Katılanın Cumhuriyet Savcısı İle İlişkisi

Katılanın bireysel iddia makamını işgal etmesi, Cumhuriyet savcısı ile birlikte iddia makamını paylaşması öğretide Cumhuriyet savcısı ile katılan arasındaki ilişkinin hukuki niteliği hakkında farklı görüşler ileri sürülmesine neden olmuştur.

Cumhuriyet savcısı devletin iddia makamı olup, kamu davası açma konusunda hukuken asli yetkiye sahiptir. CMK’nın 160. maddesinde belirtildiği üzere Cumhuriyet savcısı ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı maddi gerçeğin bulunması ve adil bir muhakeme için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle şüphelinin lehinde ve aleyhinde delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.

Katılan, Cumhuriyet savcısının yanında yer alarak iddia faaliyetinde bulunur. Katılanın bireysel iddia makamını işgal etmesi, bireysel iddia süjesi olması ile alakalıdır. Kamu davasına konu bir suçun muhakemesine katılma, kamusal ithama bireysel hakka dayanan iddianın bağlanması niteliğindedir58.

Katılan, Cumhuriyet savcısının yanında yer alarak iddia faaliyetinde bulunmakta ise de Cumhuriyet savcısı gibi soruşturma yapma, adli kolluk görevlilerine emir ve talimat verme yetkisine sahip değildir. Katılanın faaliyeti bireysel ve kendi yararınadır. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı gibi sanık lehinde muhakemeye etki etmesi mümkün değildir. Katılanın, sanık lehinde hareket etmesi katılmanın hukuki niteliği ile bağdaşmamaktadır

Katılanın bireysel iddiacı olarak Cumhuriyet savcısı ile birlikte iddia makamını paylaşması, Cumhuriyet savcısına yardımcı olması mümkündür. Bu nedenle öğretide katılanın; “savcının yakın bir yardımcısı”59; “savcının gönüllü bir yardımcısı”60,

58

Fuchs, Helmut, “Das Opfer Im Strafrecht”, Erweiterte Fassung Eines Vortrages, Gehalten Am 26. Fortbildungsseminar Aus Strafrecht Und Kriminologie Der Vereinigung Österreichischer Richter In Ottenstein Am 23. Februar 1998, (http://www.univie.ac.at/strafrecht-fuchs/publ/opfer98.html

10.12.2009), s.13.

59

(33)

“savcıya yardım eden şahıs”; “cumhuriyet savcısının kanun tarafından kabul edilen yardımcısı, cumhuriyet savcısına destek olan”61; “kendine özgü bir hak ile savcılığı bireysel kontrol altında tutan”62 kişi olduğu ifade edilmiştir. Katılanın savcının yardımcısı olduğu fikri özellikle Alman öğretisinde taraftar bulmaktadır. Kamu davacısı olan Cumhuriyet savcısının yanında ceza davasının kamu davası olması sıfatına zarar gelmemesi endişesiyle katılanın şahsında bir kamu davası yardımcılığı sıfatının benimsendiği iddia edilmektedir63. Böyle düşünenlere göre katılan davacı başlı başına bir taraf değildir. O yalnız davada taraf olan Cumhuriyet savcısının açmış olduğu davaya katılmak suretiyle yardım edendir.”64.

Katılanın Cumhuriyet savcısının yanında iddia makamını işgal etmesi, Cumhuriyet savcısı ile olan muhakeme ilişkisi nedeniyle katılanı ifade etmek üzere “iddia makamının yanında yer alan”65, “dava arkadaşı”66; “müşterek davacı”67; “yan taraf”, “birlikte taraf”, “taraf yardımcısı”, “müdahalenin yanı”, “müdahil davacı”68 gibi ibareler kullanılmaktadır. Bir İçtihadı Birleştirme Kararında (İBK) katılanın kamu davasında “savcının yanı başında yer alan kişi” olduğu belirtilmiştir69. Katılanın itham görevini üstlenmesi nedeniyle “diğer itham eden”70; “ek davacı”; “ek itham eden”71 şeklinde isimlendirildiği de görülmektedir. Katılanı diğer itham eden kabul eden yaklaşımda savcının temel iddia makamı organı olduğu, katılanın da ondan başka, diğer bir iddiacı olduğu kabul edilmektedir. Öğretide müşterek davacı; yan taraf; birlikte taraf, taraf yardımcısı, müdahalenin yanı, müdahil davacı gibi terimlerin hepsinin aynı şeyi ifade ettiği belirtilmektedir72.

60

Tosun, 201.

61

Heidemeier, Jochen, Sinn Und Zweck Der Nebenklage, Ein Beitrag Zu Den Funktionen Und Den Folgerungen Im Geltenden Strafverfahrensrecht, Doktora Tezi, Passau 1985, s.21.

62

Kühne, s.154.

63

Onursal, Sami, Kamu Davasına Müdahale, İstanbul 1968, s.24.

64

Erem, Ceza Usul Hukuku, s.661; Kantar, s.454.

65

Bakıcı, Sedat, “Kamu Davasına Katılma”, Ankara Barosu Dergisi, S:6, 1991, s.909.

66

Peters, s.472.

67

Lutz-Meyer Goßner, Strafprozeprozessordnung, 47. Auflage, München 2004, s.1260.

68

Löwe-Rosenberg, s.134.

69İBK, 16.5.1945, 27/10. 70

Hellmann, Uwe, Strafprozessrecht, Zweite Überarbeitete Und Aktualisierte Auflage, Berlin 2006, s.345; Eser, Albin, Zur Renaissance des Opfers Im Strafverfahren, ( http://www.freidok.uni-freiburg.de/volltexte/3718/pdf/Eser_Zur_Renaissance_des_Opfers.pdf 25.02.2009), s.728.

71

Heidemeier, s.22.

72

(34)

Katılan her ne kadar Cumhuriyet savcısı ile aynı makamı işgal etmekte, iddia faaliyetinde bulunmakta ise de Cumhuriyet savcısına göre konumu ve iddiası da ikinci derecede bir mahiyet arz ettiğinden bu konumuna göre katılanı ifade etmek üzere öğretide bazı ibareler yer almaktadır. Katılanı ifade etmek üzere “tali iddia makamı” terimi kullanılmaktadır73. Öğretide katılmanın “kamu davasının aksesuarı” olduğu görüşü de ileri sürülmektedir74. Bundan çıkan katılma davasının asıl olan kamu davasına aksesuar olabileceği dolayısıyla katılanın da ceza muhakemesinde

kamu davasında bir aksesuar karakter olduğudur.

Öğretide katılanın Cumhuriyet savcısına göre özel bir şahıs olması, bir kamu görevi üstlenmemesi nedeniyle “özel bir şahıs (Privat person)” şeklinde ifade edildiği görülmektedir. Katılanın Cumhuriyet savcısının yanında sadece bir özel kişi olarak ve kendine has usulü haklar ile donatılmış olduğu belirtilmektedir75.

Katılan Cumhuriyet savcısının yanında bireysel iddia makamında bulunması nedeniyle Cumhuriyet savcısının sahip olduğu iddia makamına ait muhakeme yetkilerini kullanmaktadır. Katılan kanunun kendisine tanımış olduğu hakları kullanarak sanığın cezalandırılmasını istemekte, bunu sağlamak amacı ile delillerini bildirmekte, delil toplanmasını istemekte, duruşmada söz almakta, incelenen delillere karşı söz söylemekte, davanın esası hakkında beyanda bulunmakta ve kanun yollarına başvurma gibi bir takım Cumhuriyet savcısına ait yetkileri kullanmaktadır.

Katılan, bireysel iddia süjesi olarak Cumhuriyet savcısı ile birlikte iddia makamını işgal ederken aynı zamanda savcıdan bağımsız bir biçimde hareket etme hakkına sahiptir. Katılan makam itibariyle bir ceza muhakemesi süjesi olmakla aynı zamanda muhakemede bağımsız biçimde yer almakta, bağımsız bir muhakeme süjesi rolü ile faaliyette bulunabilmektedir76. Bunu ifade etmek üzere “devletin dava açan makamının yanında bağımsız yetkilerle donatılmış bir yardımcısı”77 ifadesi kullanılmaktadır. Katılan kamu davasına kanunen kendisine tanınan yetkiler

73

Kufacı, Ahmet, “Ceza Davasında Müdahilin Durumu Üzerine Bir Açıklama Denemesi”, Adalet Dergisi, S:6, 1987, s.57.

74

Beulke, s.346.

75

Schroeder, Friedrich Christian, Strafprozessrecht, München 2007, s.229; Kindhäuser, s.320.

76

Beulke, s.346.

77

(35)

çerçevesinde bağımsız bir süje olarak katılmakta ve kimseden emir ya da talimat almadan kendi başına hareket etmektedir. Katılan Cumhuriyet savcısı ile hiyerarşik bağlantı içerisinde değildir.

Katılan, Cumhuriyet savcısı ile birlikte iddia faaliyetini üstlenmesi nedeniyle Cumhuriyet savcısı gibi sanığın cezalandırılmasını talep edebilir. Katılan, Cumhuriyet savcısına bağlı olmaksızın hatta savcının sanığın beraatını talep ettiği hallerde sanığın cezalandırılmasını talep edebilir. Katılan muhakeme faaliyetini icra ederken kendisine ait bireysel yararları hedeflemektedir. Katılan meseleleri kendine göre algılama, kendi cephesinden değerlendirme özgürlüğüne sahiptir. Bunu yaparken de kamusal yararı ya da başka bir yararı, dengeyi göz önünde bulundurmak zorunda değildir. Hâlbuki Cumhuriyet savcısı kamusal yararları göz önünde bulundurmak zorundadır. Takibinde kamu yararı belirleyicidir.

Katılan her ne kadar yaptığı muhakeme faaliyeti ile Cumhuriyet savcısına yardım etmekteyse de bu hiçbir zaman katılanın Cumhuriyet savcısının yardımcısı sıfatına sahip olduğu anlamına gelmemektedir. Hukukumuzda savcı yardımcılığı diye bir kurum yoktur. Bu nedenle katılan için savcı yardımcısı denilmesi yerinde değildir. Katılanın Cumhuriyet savcısı üzerinde kontrol görevi görerek gerçeğin ortaya çıkması konusundaki mücadelesi kendisine savcı yardımcısı gibi bir sıfat verilmesi sonucunu doğurmaz. Ancak katılanın Cumhuriyet savcısına iş ve eylemleri ile yardım etmesi mümkündür.

Katılanın Cumhuriyet savcısının yardımcısı sıfatı ceza muhakemesi hukukunda kabul edilen bir husus değildir. Aynı şekilde katılanın Cumhuriyet savcısı ile birlikte davacı, dava arkadaşı, taraf yardımcısı şeklinde ifade edilmesi de yerinde değildir. Bu tür terimler daha çok özel hukuk ile ilgilidir. Ceza muhakemesi hukukunda taraf yardımcılığı, taraf arkadaşlığı gibi terimlere yer verilmemektedir. Katılanın iddiası ile Cumhuriyet savcısının iddiası birbirinden farklıdır. Cumhuriyet savcısı ile katılan arasında bir ortaklık, bir menfaat birlikteliği yoktur. Cumhuriyet savcısı toplumsal yararları, katılan ise bireysel yararlarını takip eder. Katılanın yararları ile toplumun yararlarının aynı olması ya da birleşmesi katılanın toplumsal iddia makamını temsil

(36)

eden Cumhuriyet savcısının dava arkadaşı, dava ortağı veya taraf yardımcısı olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır.

3. KATILMANIN ALEYHİNDE VE LEHİNDE İLERİ SÜRÜLEN GÖRÜŞLER

3.1. Katılmanın Aleyhinde İleri Sürülen Görüşler

Öğretide ceza muhakemesine katılmanın bazı sakıncalarının olduğu ileri sürülmektedir. Katılmanın ceza muhakemesi için gerekli bir kurum olmadığı ve muhakeme üzerinde olumsuz etkilerinin olacağı belirtilmektedir.

Öğretide, ceza muhakemesine katılmanın sakıncaları hakkında ileri sürülen görüşler şu şekilde özetlenebilir:

a) Katılma, gereksiz ve ceza muhakemesine dâhil edilmemesi gereken bir kurumdur78. Katılan, Cumhuriyet savcısı ile aynı değildir, onun gibi davranmamaktadır. Buna göre savcılık kamusal itham makamı olarak sanığın toplanan delillerle cezalandırılmasının gerekli olduğu hallerde cezalandırılmasını; aksi halde delil durumuna göre beraatı gerekiyorsa sanığın beraatını talep etmelidir. Katılan ise sanığın cezalandırılmasını amaçlamakta, bu amaçla mücadele etmektedir. Bu nedenle savcılık makamının sanığın beraatını talep ettiği hallerde katılanın cezalandırma isteği ceza davasının ciddiyeti ile bağdaşmamaktadır79.

b) Katılanın ceza muhakemesinde savcıya yardımcı olduğu hususu aldatıcıdır. Savcılık makamı meselelere objektif bir biçimde yaklaşmakla yükümlüdür. Katılan objektif davranmakla yükümlü değildir ve sübjektif bir biçimde davranmaktadır. Suç mağdurlarının sübjektif isteklerinin kamu davasında ileri sürülmesi ceza muhakemesinin nesnelliğini etkileyebilir. Katılanın bireysel yararlarını ceza

78

Heidemeier, s.36; Jung, Heike, Die Stellung des Verletzten im Strafprozeß, (www.jura.uni.sb.de/projekte/Bibliothek 15.01.2009).

79

Erem, Faruk, “Ceza Davasına Müdahalenin Lüzumsuzluğu”, Adalet Dergisi, 1962, s.1202; Kunter-Yenisey-Nuhoğlu, s.202.

Referanslar

Benzer Belgeler

Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın

hususunda, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından 100 üncü madde hükümleri göz önünde bulundurularak, şüpheli veya müdafii dinlenilmek

Bu çalışmanın amacı hastanemiz erişkin acil servisine başvuran ve psikiyatri konsültasyonu istenen hastaların sosyodemografik özelliklerinin, konulan psikiyatrik

Bizim olgumuzda da acil servise akut karın ağrısı ile başvuran 45 yaşındaki kadın hastada abdominal görüntüleme yönteminde aorta ve dallarında yaygın trombüs ve

Bununla birlikte koruma tedbirleri; doğrudan doğruya kişilerin temel hak ve özgürlüklerine yönelik bir takım kısıtlamalar ve ihlaller içerdiğinden; özellikle

Buna göre, “Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma

kütüklerinde arama ve elkoymanın bu özelliği gözardı edilmek suretiyle, aramayı gerçekleştiren kişilerce elkoyma işlemine geçildiği sırada sistemdeki verilerin

We have previously reported that the amyloid beta peptide (Aβ) induces apoptosis in oligodendrocytes (OLG), via activation of neutral sphingomyelinase (nSMase) and