• Sonuç bulunamadı

KATILMA ZAMANI

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 144-149)

2.1. Soruşturma Aşamasında Katılma

Soruşturma evresi; suç şüphesinin öğrenilmesi anında başlar ve kamu davasının açılması, başka bir deyişle iddianamenin kabul edilmesi anına kadar devam eder. İddianamenin mahkemeye verilmesi ile mahkeme tarafından kabul edilmesi arasındaki aşama soruşturma evresi içerisindedir.

Suçun ihbar edilmesi yahut muhakeme şartı olarak yetkili makamlara yazılı şikâyette bulunulması soruşturma aşamasında yapılmış bir katılma isteği olarak kabul edilemez. Çünkü ihbar veya yazılı şikâyet suçun takibi için devlet teşkilatını harekete geçirme amacı taşımaktadır. İleride açılacak kamu davasına katılma, muhakeme faaliyetinde davacı sıfatıyla rol alma iradesi yoktur. İhbar ve yazılı şikâyet henüz kovuşturma başlamadan yapıldığından ortada bir kamu davasından, dolayısıyla bir katılma talebinde bahsedilemez434.

Kanun koyucu katılma isteminin ancak kamu davası açıldıktan sonra bildirileceğini kabul ettiğinden soruşturma aşamasında katılan olarak müdahalede bulunma mümkün değildir. Katılma hakkı olanların soruşturma aşamasında sahip olduğu haklar kanun tarafından suçtan zarar gören ve mağdura şahsından dolayı verilen haklardır. Suçtan zarar gören, mağdur bu sıfatı ile soruşturma işlemlerinde hazır olma hakkına sahiptir.

Soruşturma aşamasında katılma isteminde bulunulamaz. Ancak ileride açılacak bir kamu davasına katılan olma isteğinin açıklanması, istemin yetkili makamlara bildirilmesi konusunda öğretide farklı görüşler bulunmaktadır. Kleinknecht’e göre soruşturma aşamasında katılma isteminde bulunulabilir. Bu durumda katılma istemi ilk kez kamu davasının açılması ile hüküm ifade eder435. Goßner de kamu davasının açılmasından önce katılma isteminin savcılık makamına yapılabileceğini, bildirimin

Results From A Southeastern State”, Criminal Justice Policy Law Review, Vol:8, No:1/97, 1997, s.57-74.

434İBK, 16.5.1945, 10/10, Yılmaz,, s.196; CGK, 1986/3-287 E., 1986/426 K., 6.10.1986 T., Yaşar,

s.1423.

435

kamu davasının açılması ile hüküm ifade edeceğini belirtmektedir. Dosyanın mahkemeye verilmesi üzerine mahkeme katılma hususunda bir karar vermelidir436.

CMUK’nın yürürlükte bulunduğu dönemde verilen iki kararda hazırlık aşamasında kamu davasına katılma isteğinin geçerliliği hakkında farklı görüşler ileri sürülmektedir. 16.5.1945 tarihli ve 27/10 sayılı İBK’da kamu davasına katılmanın kamu davasının açılmasından sonra yapılabileceği, henüz kamu davası açılmadan katılmanın mümkün olmadığı belirtilmektedir. Daha sonra CGK tarafından verilen 10.01.1966 tarihli ve 66/4389 sayılı kararda dava açılmadan hâkime verilip kaydettirilen ve duruşmada mahkemeye sunulan dilekçe kabul edilmiştir437.

Kamu davasına katılma isteği CMK’nın 237. maddesinin düzenlemesine göre ilk derece mahkemesinde kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar ileri sürülebilir. Yine CMK’nın 238. maddesinde katılmanın kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi ya da katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi ile yapılacağı ifade edilmektedir. Kanun koyucu aynı şekilde CMK’nın 237. maddesinin 2. fıkrasında kanun yolu muhakemesinde katılma talebinde bulunulamayacağını kesin bir biçimde düzenlemektedir. Bu düzenlemelerden çıkan sonuç, kanun koyucunun katılma kurumunu ancak kamu davasının açılmasından sonra ileri sürülecek bir kurum olarak kabul ettiğidir. Bu nedenle soruşturma aşamasında katılma mümkün değildir. Katılma tali bir ceza davası olması nedeniyle ancak ortada bir kamu davasının varlığı halinde hüküm ifade ettiğinden katılma isteğinin de kamu davasının açılmasından sonra, kovuşturma aşamasının başlaması ile ileri sürülebileceği hususu açıktır.

İddianamenin mahkemeye verilmesi ile mahkemece iddianamenin kabulüne karar verilmesi arasındaki sürede katılma talebinde bulunulamaz. İddianamenin mahkemeye verilmesi ile mahkemece kabul edilmesi arasında geçen süre soruşturma aşamasında kalmış olduğundan, henüz kovuşturma aşaması başlamadığından katılma

436

Lutz-Meyer Goßner, s.1264; Pfeiffer, s.938; Onursal da soruşturma aşamasında katılma isteminde bulunulabileceğini, mahkemenin kamu davası açıldıktan soran katılma hususunda karar vermesi gerektiği görüşünü paylaşmaktadır, Onursal, s.72.

437

Canbolat, Selâhattin, “Yargıtay Kararları Işığı Altında Ceza Usul Hukukunda Kamu Davasına Müdahale”, Ankara Barosu Dergisi, S:6, 1984, s.888; Bekman, Asım Kaya, “Ceza Dâvalarında Müdahale Ve Müdahalenin Kabulünde Suçtan Zarar Gören Şahsın Sınırı Ne Olmalıdır?”, Ankara Barosu Dergisi, S:4, 1963, s.473-476.

talebinde bulunulamaz. Uygulamada ve öğretide katılma beyanının ancak açılmış bir kamu davasından sonra ileri sürülebileceği benimsenmektedir438.

2.2. Kovuşturma Aşamasında Katılma

Kamu davasına katılma istemi en erken kamu davasının açılması ile bildirilebilir439. Kovuşturma, iddianamenin kabulü ile başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar devam eden evreyi kapsamaktadır. Kamu davası derdest olmalıdır. Kamu davası herhangi bir şekilde sona ermiş olmamalıdır. İddianamenin kabulü ile başlayan ve son kararın kesinleşmesi ile sona eren süreç içerisinde kamu davasına katılmak mümkündür.

Kovuşturma geniş olarak tanımlanmıştır. Kovuşturma ile sanıklık arasında bağlantı kurulmuştur. Sanıklık durumu devam ettiği sürece kovuşturma aşaması da devam etmektedir. Kovuşturmanın başlaması ile sanıklık sıfatı başlamakta ve kovuşturmanın sona ermesi ile bu sıfat sona ermektedir. Kovuşturma evresi son kararın verilmesi ile bitmemekte, hükmün kesinleşmesi ile sona ermektedir. Bu nedenle kovuşturma evresi kanun yolu muhakemesini ve kararın bozulması halinde bozmadan sonraki muhakemeyi de kapsamaktadır. Öğretide dar anlamda kovuşturmanın son soruşturmaya karşılık gelen evre olduğu, ilk derece mahkemesindeki muhakeme aşamasını ifade ettiği; geniş anlamda kovuşturmanın ise kanun yollarını da kapsayacak şekilde anlaşılması gerektiği ifade edilmektedir440.

İddianamenin kabul edilmesi ile duruşma hazırlığı devresi başlar. Duruşma hazırlığı devresinde kamu davası derdesttir ve katılma talebinde bulunulabilir. Öğretide iddianamenin mahkemeye verilmesinden sonra katılma isteminde bulunulması halinde istem hakkında bir karar verilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Ancak kararın kamu davasının açılmasından sonra hüküm ifade edeceği belirtilmektedir441.

438

Löwe-Rosenberg, s.143; Dönmezer, Sulhi, “Müdahale Yolu İle Dava”, İÜHFM, XII, No:1, 1946, s.366; Hellmann, s.346; Peters, s.471; Roxin, s.349; Öztürk-Erdem, s.321, 740.

439

Pfeiffer, s.938.

440Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku I, S.23-24. 441

Son karar ile mahkeme davadan elini çekmiş olduğundan son karara kadar geçen süre içerisinde kamu davasının derdest olduğu şüphesizdir. Bu süre içerisinde kamu davasına katılma talebinde bulunulabilir. Bunun yanında her ne kadar mahkemece son karar verilerek işten el çekilmekteyse de ortada kesinleşmiş bir son karar olmadığından kamu davası halen derdesttir. Bu nedenle kanun yoluna gidilmesi halinde de kamu davası derdest olma niteliğini sürdürür. Fakat kanun koyucu açıkça kanun yolu aşamasında kamu davasına katılmanın mümkün olmadığını düzenlemektedir (CMK m.237/2).

2.3. Bozmadan Sonra Katılma

Kanun yolu davasından sonra kararda hukuken eksiklik ve yanlışlık görülmesi üzerine karar bozulduğunda veya itiraz üzerine yapılan inceleme sonucunda itirazın kabulüne karar verildiğinde dava yeniden esas mahkemesine gönderilmektedir. Bu nedenle derdest olan dava tekrar ilk derece mahkemesinde görülmektedir.

Yargıtay temyiz edilmiş son kararın kanun hükümlerine aykırı olduğunu görürse ve kendisi bir soruşturma işlemine ihtiyaç olmadan esas hakkında karar verebiliyorsa bozarak veya bozmayarak düzeltme kararı vererek aykırılığı giderebilir. Böyle bir karar ile esas mahkeme yönünden de son karardaki hukuka aykırılık giderilmiş olacaktır. Şayet, Yargıtay esas mahkemenin son kararını hukuka aykırı bularak esastan bozmuşsa bu durumda karar tamamıyla bozulmuş olup, ilk derece mahkemesinde muhakemeye devam edilecektir.

Son kararın bozulmamış olan kısımları onaylanmış değildir. Son karar herhangi bir noktada bozulmuş olursa bütünüyle ortadan kalkar, bozulmamış kısımlar yargı halini almaz. Bozulmuş olan son karar Yargıtay tarafından bir esas mahkemeye gönderilir. Bu kararı veren mahkeme olabileceği gibi nadiren ve işin gerektirdiği hallerde aynı seviyede civar başka bir mahkeme de olabilir. Yargıtay suçun aşağı dereceli bir mahkemenin görev alanına girdiğini düşünüyorsa bu mahkemeye gönderecektir. Bu halde Yargıtay’ın gösterdiği mahkeme hangisi ise davaya bakacak asıl mahkeme o olacaktır. Bunun yanında aynı hükümle birden fazla suç hakkında

karar verilmişse, karar hangi suç yönünden bozulmuş ise o suç yönünden yeniden muhakeme yapılacak, kararın onandığı suçlar yönünden de kesinlik kazanacaktır442.

Dosya kendisine gelen esas mahkeme bozma kararına uyup uymayacağı hususunda öncelikle bir duruşma günü tayin eder, Yargıtay bozma ilamını taraflara tebliğ ederek tarafları duruşmaya davet eder. Tarafları dinledikten sonra uyma veya direnme konusunda bir karar verir. Uymaya karar verildikten sonra mahkeme her noktadan dosyayı inceleyebilir. Hatta mahkeme bozma dışındaki hususlarda da eski karardan farklı bir karar verebilir.

Son karardan sonra iş kim tarafından temyiz edilmiş olursa olsun Yargıtay’dan bozularak esas mahkemeye gönderilmekle kamu davası yürümeye devam eder. Asıl ceza davasında katılan sıfatını almış olan kişi son kararı temyiz etmemiş veya onun temyiz nedenleri reddedilmiş dahi olsa katılma davası yönünden karar kesinleşmiş değildir. Çünkü katılanın da arzusu sanığın cezalandırılmasıdır ve bu konudaki uyuşmazlık devam etmektedir. Bu nedenle katılan bozmadan sonra da tebligatla duruşma gününden haberdar edilmeli, duruşmada yerini alarak hukuken sahip olduğu yetkileri kullanmasına fırsat verilmelidir443.

Bozma kararından önce kamu davasına katılmamış olan suçtan zarar gören bozmadan sonra kamu davasına katılabilir, duruşmada kendisini temsil ettirebilir. Bunun nedeni bozmadan sonra halen kamu davasının görülmekte olması, kesinleşmiş bir kararın bulunmaması ve sanığın suçlu olup olmaması hakkında yeni bir karar verileceğinden suçtan zarar görene de katılma davası ileri sürme fırsatının

442

“...Her iki suça ilişkin kamu davalarının yukarıda özetlenen yargılama sürecinden de anlaşılacağı üzere, iade sonrasında sadece izinsiz silah taşıma suçundan dolayı yargılama yapılmıştır. İnsan öldürme suçundan devam eden bir yargılama bulunmadığı için, şikayetçinin sonuçlanmış bulunan bu suça ilişkin kamu davasına katılması olanaksızdır. Yerel mahkemenin, şikayetçinin katılma isteminin reddine karar vermesi yerindedir.”CGK, 1/9-15 E, K., 05.02.2008 T.

443

“…son soruşturma aşamasında katılan sıfatını almayan bir kimsenin, olağan yasa yollarından olan temyiz davasında kamu davasına katılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. 5271 sayılı CMY.nın yürürlüğe girmiş olması, daha önce yürürlükte olan yargılama yasasına uygun olarak sonuçlandırılan davalarda, yakınana yeni bir hak bahşetmeyecektir. Ancak, 5271 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra, yöntemine uygun bir temyiz başvurusu üzerine hükmün bir başka hukuka aykırılık saptanarak bozulması ile kovuşturma aşamasına dönüleceğinden, yeniden yapılacak yargılamanın da artık yürürlükte olan 5271 Yasa hükümlerine göre yapılması gerektiği gözetilmelidir. Bu nedenle, diğer yargılama kurallarının yanında 238. madde uyarınca yakınana, kamu davasına katılma hakkının bulunduğunun hatırlamasının gerektiği de açıktır. Fakat, bu durumda da koşulları varsa sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınması yasal bir zorunluluktur.” CGK, 2006/9-46 E, 2006/51 K. 21.3.2006 T.

verilmesidir. Buna göre mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu olabilecek kişilerin de çağrı kâğıdı ile duruşmaya davet edilmeleri gerekir.

Yargıtay lehe hüküm nedeniyle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan iadelerin de bozma hükmü gibi değerlendirilerek duruşma açmak suretiyle incelenmesi ve katılan veya katılma talebinde bulunacak şekilde suçtan zarar gören kişilerin de duruşmaya çağrılarak katılma imkânının verilmesi gerektiğine karar vermiştir444.

CGK, öğretideki çoğunluk görüşe uyarak suçtan zarar gördüğünü bildiren kişinin -hüküm kim tarafından temyiz edilmiş olursa olsun (ister sanık, ister Cumhuriyet savcısı)- bozularak, mahkemece uymak suretiyle davanın görülmesi esnasında usulüne uygun bir biçimde katılma talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir445.

3. KATILMA BAŞVURUSU

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 144-149)