• Sonuç bulunamadı

Katılma Başvurusunun Şekli

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 151-156)

3. KATILMA BAŞVURUSU

3.2. Katılma Başvurusunun Şekli

Katılma isteğinin ne şekilde açıklanacağına dair kanunda belli bir şekil şartı bulunmamaktadır. Alman öğretisinde kabul edilen görüş katılma isteğinin mutlaka yazılı olması gerektiğidir451. Yazılılığın bir kabul edilirlik şartı olduğu, yazılı olmayan ya da yazılı hale getirilmemiş bir talep olmadan katılma isteminden bahsedilemeyeceği belirtilmektedir452.

Katılma başvurusunun ya bir dilekçe ile ya da duruşma sırasında sözlü bildirimde bulunulması ve bu istemin duruşma tutanağına geçirilmesi şeklinde

448

Donay; s.385.

449

“Suçtan zarar gören mağdurenin daha önce 5271 sayılı CMK’nun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca davaya usulen katılıp, müdahil sıfatı almadığının anlaşılması karşısında, vekilinin şikayet vasfındaki sanığın cezalandırılması talebi ile talimat yoluyla alınan beyanındaki şikayeti nazara alınarak aynı yasanın 238/2. maddesi gereğince davaya katılmak isteyip istemediğinin sorulması, sonucuna göre bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, ...” 5. CD, 2007/4951 E., 2007/4012 K., 28.5.2007 T.

450

Löwe-Rosenberg, s.150;"5271 sayılı CMK.nun "Kanun yollarına başvurma hakkı" başlıklı 260 ve 261. maddeleri hükmüne göre katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açık olup mağdurun yasal haklarını korumak üzere atanan vekilin hükmü temyize hakkı olduğu ve hükmün temyiz edilebilir bulunduğu anlaşıldığından esasa girilerek inceleme yapılması.. Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan, 5271 sayılı CMK.nun 260 ve 261. maddeleri hükümlerine göre, katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açık olup, mağdurenin 18 yaşını doldurmamış olması nedeniyle CMK.nun 234/2. maddesi uyarınca görevlendirilen vekilinin de hükmü temyize hakkı olduğu anlaşılmıştır.”CGK, 2006/9-191 E, 2006/183 K., 11.07.2006 T.

451

Lutz-Meyer Goßner, s.1264; Roxin, s.349; Eser, Die Rechtsstellung Des Beschuldigten Und Des Verletzten Im Strafprozessrecht Der Bundesrapublik Deutschland,s.223; Beulke, s.348; Schroeder, s.230.

452

yapılabileceği kabul edilmektedir453. Duruşma sırasında sözlü bildirimde bulunulması, bu bildirimin tutanağa geçirilmesi ile yazılılık şartı gerçekleşecektir. Yazılılık şartı yazılı talep şartı şeklinde anlaşılmamalıdır, duruşma tutanağına yapılan sözlü bildirimle de aynı sonuca ulaşılabilir. Bu nedenle mutlaka bir dilekçe ile yazılı talepte bulunma zorunluluğu yoktur454.

CMUK’da suçtan zarar gören duruşma dışında tutanak kâtibine başvurarak katılmak istediğini ve bunun bir tutanakla belirlenmesini isteyebilirdi. Bu halde de istek tutanağa bağlanır ve altı tutanak kâtibi tarafından imzalanırdı455. Alman hukuku öğretisinde ve uygulamasında CMUK düzenlemesi gibi katılma isteminin duruşma dışında tutanak kâtibine müracaatla yapılması, sözlü bildirimin tutanak ile tespit edilmesi ve suçtan zarar görenin tutanağı imzalaması ile yazılılık şartının gerçekleşeceği kabul edilmektedir.

CMK, “tutanak kâtibine yapılacak beyan” şeklindeki CMUK düzenlemesini “duruşma tutanağına geçirilecek beyan” olarak değiştirmiştir. Buna göre katılma istemi suçtan zarar gördüğünü iddia eden tarafın duruşma sırasında bu talebini tutanağa geçirtmesi ile de olabilir. Duruşma tutanağının hâkim ve tutanak kâtibi tarafından imzalanması ile CMK’nın aradığı usul de gerçekleşmiş olacaktır (CMK, m.219, 238/1).

Katılma isteğini içeren dilekçenin veya sözlü istemin mutlaka suçtan zarar gören, mağdur, malen sorumlu tarafından bizzat kamu davasının görülmekte olduğu merciye sunulması şart değildir. Katılma başvurusu dilekçe mektup, faks ve bu sonucu doğuracak her çeşit iletişim vasıtası ile katılan olunacak ceza davasını gören mahkemeye yapılabilir. Önemli olan istemin kamu davasının görüldüğü merciye ulaşmış olmasıdır456.

Suçun ihbar edilmesi yahut muhakeme şartı olarak yetkili makamlara yazılı şikâyette bulunulması katılma isteği niteliğinde değildir. İhbar veya yazılı şikâyet suçun takibi için devlet teşkilatını harekete geçirme amacını taşır ve ileride açılacak

453

Eser, Albin, Zur Renaissance des Opfers Im Strafverfahren, s.729.

454

Löwe-Rosenberg, s.150.

455

Dönmezer, “Müdahale Yolu İle Dava”, s.365.

456

kamu davasına katılma, muhakeme faaliyetinde davacı sıfatıyla rol alma iradesini içermemektedir457.

CMK’nın 237/1. maddesine göre suçtan zarar gören, mağdur ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabileceklerdir. Uygulamada şikâyet geniş anlamda kullanılmakta, resen kovuşturulan suçlarda da ilgilinin şikâyet iradesini açıkça veya zımnen açıklaması anlamında kullanılmaktadır458.

Dilekçeden beyanda bulunanın kim olduğu açıkça anlaşılabiliyorsa dilekçenin altında imza bulunmasının gerekli olup olmadığı meselesi tartışılmıştır. Öğretide kanun yoluna başvurmada dilekçeden beyanda bulunanın kim olduğunun açıkça anlaşıldığı hallerde dilekçede imza eksikliğinin önemli olmadığı, aynı esasın katılmada da geçerli olduğu ileri sürülmüştür. Katılma dilekçesi verilmesi üzerine katılma başvurusunu inceleyecek olan makamın dilekçenin imzasız olduğunu tespit etmesi halinde imza eksikliğini tamamlatması gerekir. Dilekçeden katılma talebinde bulunanın kim olduğu anlaşılabiliyorsa sadece imzanın unutulmuş olması nedeniyle katılan sıfatının kazanılmadığını ileri sürmek hukuka uygun bir durum olarak görülmemektedir459.

CMUK uygulamasında, dilekçe veya beyanla açıkça kamu davasına katılma isteğinde bulunulması gerektiği, sadece şikâyet veya daha genel tabirler kullanılmasının yeterli olmadığı belirtilmiştir460. Takibi şikâyete bağlı suçlarda şikâyetin ifade edilmesi halinde bunun kamu davasına katılma talebi anlamına gelmediği açıklanmıştır461. CMK’nın 238/2. maddesi bu tartışmaya nokta koymuştur. Buna göre şikâyetin tek başına varlığı katılma isteminin açıklandığı anlamına gelmez. Suçtan zarar gören şikâyetini bildiren bir ifadede bulunduktan sonra mahkeme kendisinden katılma isteğinin olup olmadığını soracaktır462. Buna karşılık kamu davası açıldıktan sonra yazılı şikâyetin bulunmadığı fark edilirse süresi

457İBK, 16.5.1945, 10/10, Yılmaz, Cezada Yargılama Gideri, Harç, Vekâlet Ücreti ve Şahsi Hak

Davası, s.196; CGK, 1986/3-287 E., 1986/426 K., 6.10.1986 T., Yaşar, s.1423.

458

Hakeri-Ünver, Sorularla Ceza Muhakemesi Hukuku, s.474.

459

Löwe-Rosenberg, s.148; 4. CD., 2002/16771 E., 2003/715 K., 14.6.2005 T.

460

Erem, Ceza Usul Hukuku, s.666.

461

Erem, Ceza Usul Hukuku, s.667.

462

içerisinde yapılmış olmak koşulu ile katılma isteği yazılı şikâyet olarak kabul edilir. Altı aylık şikâyet süresi içerisinde verilen katılma dilekçesi şikâyet yerine geçer463.

Yargıtay’a göre müştekinin mahkemeye vermiş olduğu dilekçesinde sanıkların ad ve soyadlarının yazılı olması, üzerlerine atılı suçların türlerinin yazılarak “…dosyanın tetkiki ve davanın sonuçlandırılması…”nın talep edilmesini464; “…soruşturmanın genişletilmesi yolunda istemde bulunma…”465, “…mahkûm olması gerektiğine ilişkin beyanı…”466”mağdurun tanık listesi vermesi”467, “…bilirkişi raporuna itiraz edilip yeniden bilirkişi rapor aldırılmasının..” istenilmesi468, “…gereken cezai işlemin yapılması…”469, “…soruşturmanın genişletilmesi talebi…”470 ve bunlar gibi keşif talep edilmesi, davacıyım, cezalandırılmasını istiyorum gibi beyanlar katılma isteği niteliğinde ifadelerdir.

Suçtan zarar görenin duruşma haricinde vermiş olduğu dilekçesinde katılma iradesini gösterdiğine dair bir beyanın yer alması halinde mahkemenin suçtan zarar göreni duruşmaya davet etmesi ve katılma istemini sorması gerekir. Nitekim uygulamada katılma iradesini ortaya koyan böyle bir dilekçenin verilmesinden sonra mahkemece suçtan zarar görenin duruşmaya davet edilerek katılma isteğinin sorulmaması bozma nedeni kabul edilmektedir471.

Yargıtay, müşteki vekilinin “duruşmanın başka bir güne bırakılması” şeklindeki talebinin katılma iradesi taşımadığına karar vermiştir. Müşteki vekilinin talebinde suçtan zarar görenin davayı takip iradesini göstermediğini, bunun sanığın

463 CGK, 11.10.1993, 6/242-253, Yaşar, s.1403. 464 CGK, 1988/2-450 E., 1988/496 K., 28.11.2988 T. 465 CGK, 1988/277 E., 1988/312 K., 26.91988 T. 466 1. CD, 2004/925 E., 2004/2366 K., 16.6.2004 T. 467

4. CD, 2006/10716 E., 2006/9271 K., 11.04.2006 T.; Öğretide tanık gösteren dilekçenin kabulünü katılma dilekçesi olarak kabul etmenin doğru olmadığı, Yargıtay’ın adres değişikliğini belirten kanıt toplama dilekçesini bile katılma talebi anlamına geldiğini belirtmektedir. (4. CD., 2003/22386 E., 2005/16555 K., 18.10.2005 T.) Kanunun açıkça katılma istemi ve dilekçe verilmesinden söz ettiğine göre tanık çağrısının katılma arzusunu gösterebileceği ancak kabul edilmiş ve karara bağlanmış bir katılma talebi olmadığından bu içtihadın uygun olmadığı belirtilmiştir. Donay, s.387.

468 4. CD, 2006/2847 E., 2006/7212 K., 15.02.2006 T. 469 8. CD, 20007/7257 E., 2007/8410 K., 29.11.2007 T. 470 CGK, , 1988/277 E., 1988/312 K., 26.9.1988 T., Yaşar, s.1419. 471 5 CD, 6.6.2007, 5309-4543, Erol, s.1559.

cezalandırılması, soruşturmanın genişletilmesi gibi bir irade beyanı olmadığına karar vermiştir472.

Uygulamada suçtan zarar görenin şikâyetçi olduğunu belirten ifadesinden sonra kendisine katılma talebinin olup olmadığının sorulmaması bir temyiz nedeni kabul edilmektedir. Mahkemece katılma isteğinin sorulması bir emredici nitelikte hükümdür473. Ancak kararın tebliğ edilmesinden sonra hükmü temyiz etmeyen suçtan zarar gören yönünden davaya katılma talebinin olup olmadığının sorulmamasının bir usulü eksiklik olmadığı ve bu eksikliğin bozma nedeni oluşturmadığına karar verilmiştir474. Yargıtay’ın bu içtihadı eleştirilmiştir. İddianame okunduktan sonra ifadesi alınan ve şikâyetçi olan müştekiye katılma isteminin olup olmadığının sorulması gerektiği, kovuşturma aşamasında şikâyet ettikten sonra ayrıca yazılı olarak bir şikâyet dilekçesi vermesine gerek olmadığı, müştekinin ifadesi alınırken şikâyetçi olduğuna ilişkin iradesini belirttiği, bu durumda hâkimin katılma istemi olup olmadığını sorması gerektiği ifade edilmiştir475.

Katılma istemi doğrudan katılma hakkına sahip kişi tarafından yapılabileceği gibi, katılma istemini açığa vuran herhangi bir bildirim üzerine mahkemenin hatırlatması ile de yapılabilir. Katılma istemini içeren bir beyanda bulunması üzerine katılma hakkına sahip kişilere katılan olarak muhakemeye katılmayı isteyip istemediklerinin sorulması gerekir. Öğretide hâkimin katılma hakkı sahibi kişiye bu durumda katılma hakkı olduğunu hatırlatmasının hukuken mecburi olduğu ifade edilmiştir. Suçtan zarar görenin muhakeme usulünü bilemeyebileceği, bu hatırlatmanın bir kanun hükmünü hatırlatmak şeklinde olduğu belirtilmiştir. Aynı

472 10. CD, 2005/17676 E., 2006/10584 K., 26.9.2006 T. 473 CGK, 27.3.2007, 5-45-77, Erol, s.1567. 474

“...katıldıkları duruşmada şikayetçi olduklarını ifade etmelerine rağmen, 5271 sayılı Yasanın 238/2. maddesine aykırı olarak kendilerine davaya katılmak isteyip istemedikleri sorulmamış olmakla birlikte, aynı Yasanın 260. maddesi uyarınca hükümleri temyiz etme haklarının bulunduğu kabul edilen ve maktülün annesi olduğu anlaşılan Ş.. ile eşi olduğu anlaşılan R...’in, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tebliğe çıkarılan gerekçeli kararı tebellüğ etmelerine rağmen temyiz haklarını kullanmamış olmaları karşısında, açılmış bir temyiz davasının varlığından söz edilemeyeceğinden, hükmün anılan müştekilerle ilişkilendirilerek usul eksikliğine işaretle bozulması mümkün görülmemiştir.”CGK, 1/166-226 E., K., 06.11.2007 T.

475

zamanda böyle bir hatırlatma hâkimin tarafsızlığına da gölge düşürmeyecektir. Böyle bir hatırlatma silahların eşitliği ilkesi gereğince tanınmalıdır476.

Katılma beyanında sanığın hangi suçlar, hangi sanıklar yönünden katılma talebinde bulunduğu belli olmalıdır. Katılan ayrım yapmadan tüm sanıklardan şikâyetçi olduğunu belirtmişse bu durumda tüm sanıklar yönünden ve yine “bana karşı işlenen suçlardan dolayı sanıklardan şikâyetçiyim” şeklinde genel bir ifade kullanmışsa, görülmekte olan tüm suçlar yönünden katılma beyanının olduğu kabul edilmelidir. Müşteki belli suçlar yönünden katılma talebinde bulunursa diğer suçlar yönünden katılmasına karar verilemez.

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 151-156)