• Sonuç bulunamadı

Katılma İsteminin Uygun Bulunması veya Reddi

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 165-170)

4. KATILMA KARARI

4.4. Katılma İsteminin Uygun Bulunması veya Reddi

Katılma başvurusu hakkında verilecek karar katılmanın kanunda belirtilen usulde yapılıp yapılmadığı ve katılma başvurusunda bulunan kişinin katılma hakkının ve ehliyetinin bulunduğunu tespit etmekten ibarettir. Mahkeme katılma isteği hakkında karar verirken takdire dayalı bir değerlendirme yapmayacaktır. Mahkeme, katılma şartlarını, istemin hukuka uygunluğunu değerlendirdikten sonra

498

“C.Savcısının görüşü alınmadan katılma isteği hakkında karar verilmek suretiyle 1412 sayılı CMUK’un 366/2. (5271 sayılı CMK’nın 238/3) maddesine aykırı davranılması...”, 6. CD, 2717 E., 11502 K., 21.11.2006 T.

499

“...CMK’nın 238/3. maddesine aykırı olarak, sanık ve müdafii dinlenmeden şikayetçi idarenin katılma talebi hakkında karar verilmesi, yasaya aykırıdır.” 11. CD, 7160 E., 9519 K., 27.11.2006.

500

4. CD, 2006/7618 E., 2006/6932 K., 14.3.2006 T.; 4 CD, 2006/19752 E., 2006/1789 K., 27.02.2006 T.

501

“Katılma kararının verildiği oturumda sanık ve müdafii hazır bulunmayıp 5271 sayılı CMK nun 238. maddesinin 3. fıkrası uyarınca katılma kararı verilmeden önce sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesine ilişkin yasa hükmünün ancak anılanların hazır olması halinde geçerli olduğu cihetle tebliğnamede bu yönden bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.” 11.CD, 7203 E., 9808 K., 04.12.2006 T.

502

kanunun deyimi ile “davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar” verecektir (CMK m.238/3). Mahkeme, katılma isteminin hukuken geçerli, kanunda aranan şartlara sahip olduğunu tespit etmesi halinde “davaya katılma isteminin uygun bulunmasına” (CMK m.238/3); aksi halde davaya katılma isteminin uygun bulunmaması nedeniyle “reddine” karar verecektir (CMK m.237/2).

Katılma isteminin uygunluğu hakkında verilen mahkeme kararına karşı kanun yoluna gidebileceğinden kararın gerekçeli olması şarttır503. Mahkeme, neden katılma istemini uygun bulduğunu veya uygun bulmadığını gerekçeli kararında açıklamalıdır.

Muhakeme sırasında herhangi bir biçimde şikâyetini dile getirmeyen, sanıktan soruşturma aşamasında da şikâyetçi olmayan kişinin ortada haklı ve kabul edilebilir bir talebi bulunmayacağından katılma isteğinin reddedilmesi gerekir. Yargıtay, somut olayda böyle bir kişinin bir katılma isteminde bulunmadığını, bu itibarla konumunun kanun yoluna başvuru açısından "katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış veya reddedilmiş bulunanlar" kapsamında değerlendirilemeyeceğini karara bağlamaktadır504.

Mahkeme katılma talebi ile bağlıdır. Hakkında katılma talebinde bulunulan sanık ve suç yönünden katılma kararı verilecektir. Katılma talebinde bulunulmayan sanık ve dava yönünden verilen katılma kararına dayanarak yapılan işlemler hukuken

503

Esasen tüm mahkeme kararları gerekçeli olmak zorunda olduğundan katılma talebinin reddi kararı da gerekçeli olmak zorundadır. CMK m.230.

504

“…mağdur vekilinin 5271 sayılı Yasanın 238/1. maddesinde belirtilen şekilde de bir katılma istemi bulunmamaktadır. Somut olayda, mağdur adına bir katılma isteminde bulunulmadığı, bu itibarla konumu, yasa yoluna başvuru açısından, "katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış veya reddedilmiş bulunanlar" kapsamında değerlendirilemeyecek olan mağdurun, bu sıfatla 5271 sayılı Yasanın 260. maddesi uyarınca yasa yoluna başvurma hak ve yetkisi bulunmamakta dolayısıyla vekilinin başvurusu geçerlilik kazanmamaktadır. Mağdur adına vekilinin isteminin, "katılan sıfatını alabilecek şekilde suçtan zarar görmüş bulunanlar" kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine gelince; Bu hüküm, usul yasasının 238. madde kapsamında bulunup da, duruşmadan veya kamu davasından haberdar edilmemiş ya da haberdar olmamış, suçtan zarar görmüş kişileri kapsamaktadır. Bu nedenle anılan konumda olmayan mağdurun vekilince ileri sürülen temyiz isteminin bu kapsamda da değerlendirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.” CGK, 2006/9-191 E., 2006/183 K., 11.07.2006 T; “Orman idaresinin müdahilliğine karar verilmeden vekilin orman idaresi vekil olarak dava ve duruşmalara kabulüne aynı kararla orman idaresinin de suçtan zarar gören sıfatıyla davaya müdahil olarak kabul edilmiş bulunmakla vekilin yargılamanın sonraki safhalarında müdahil vekili sıfatı ile yer olması bozma nedeni yapılmamıştır.” 3. CD, 2003/5248 E, 2003/7161 K., 01.12.2003 T.

geçersizdir505. Yargıtay CGK, mahkemece yanlışlıkla verilen katılma kararının yok hükmünde, başka bir deyişle hukuki değerden yoksun olduğu, bu nedenle hükmü temyize yetki vermeyeceği görüşündedir506.

Katılma istemi olmadan bir kişi hakkında mahkemece yanlışlıkla kamu davasına katılma kararı verilmesi ya da talep olsa dahi bir karar verilmeden tutanağa “katılan sıfatı ile duruşmada yer aldığı” şeklinde ibare kullanılması katılan sıfatının kazanılması için yeterli değildir. Katılma kararı olmadan katılan sıfatından gelen tüm yetkilerin kullanılabilmesi mümkün değildir507.

Katılma hususunda mahkemeye bir isteğin bildirilmesi halinde mahkemenin katılma konusunda açık bir biçimde karar vermesi gerekir508. Üstü kapalı, imalı bir biçimde karar verilemez509. CMK, katılmaya ilişkin bir isteğin zımnen kabul edilebileceği yolunda bir hükme yer vermemektedir.

Öğretide katılma istemi hakkında mahkemece açık bir karar vermemekle beraber katılma isteminde bulunan kişinin katılan gibi davranmasına ses çıkarılmamasının bir zımni kabul olduğu ifade edilmiştir510. Katılma talebi hakkında bir karar vermemekle beraber katılan adına vekilin vekâletinin kabulü hakkında mahkemece verilen kararların zımni kabul olduğu ifade edilmiştir511.

Uygulamada aksi yönde, mahkemenin katılma isteği hakkında bir karar vermemekle beraber katılan adına vekilin vekâletinin kabulüne dair mahkemece verilen kararın üstü kapalı bir kabul olmadığı, bu yöndeki yargı kararlarının da doğru olmadığı belirtilmiştir. Bir katılma kararı olmadan katılan gibi davranılmasının

505

“25.6.2004 tarihli dilekçe ile yapılan katılma talebinin kabulüne ilişkin kararın sanık Selmin Alagöz’ü kapsamaması, bu sanık hakkında 9.3.2005 tarihli iddianameyle kamu davası açıldıktan sonra yeniden katılma talebinde bulunulmaması nedeniyle...” 9.CD, 8350 E., 7016 K., 4.10.2007 T.

506

CGK, 2006/9-169 E., 2006/184 K., 11.07.2006 K.

507

“ Şikayetçi ile vekili, kovuşturma aşamasında davaya katılma konusunda usulüne uygun başvuruda bulunmadıkları gibi davaya katılma iradesini yansıtır nitelikte istemlerini içerecek herhangi bir dilekçeleri de bulunmamaktadır. Öte yandan, şikayetçi vekillerinin hazır bulunduğu bazı oturumlara ilişkin tutanak başlıklarında "müdahil vekili geldi" biçiminde ibareler mevcut ise de, yanlışlıkla yazıldığı anlaşılan bu ifadelerin davaya katılma istemi bulunmayan ve davaya katılmasına karar verilmeyen şikayetçiye katılan sıfatını kazandırmayacağı açıktır. Bu bakımdan, işlem tarihinde hükmü temyize hak ve yetkisi bulunmayan şikayetçinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekirken,…” CGK, 2006/9-51 E, 2006/50 K., 21.3.2006 T.

508

Dönmezer, “Müdahale Yolu İle Dava”, s.366.

509

CGK, 1990/22 E., 1990/36 K., 26.2.1990 T.

510

Löwe-Rosenberg, s.150; Pfeiffer, s.939; Lutz-Meyer Goßner, s.1266; Ünver-Hakeri, s.690.

511

katılan olunduğu anlamına gelmediği, bir katılma kararının bulunması gerektiği belirtilmiştir512. Şikâyetçi ile vekilinin kovuşturma aşamasında davaya katılma konusunda usulüne uygun başvuruda bulunmamaları ve aynı zamanda davaya katılma iradesini yansıtır nitelikte istemini içerecek bir dilekçelerinin de bulunmaması halinde şikâyetçi vekilinin hazır bulunduğu bazı oturumlara ilişkin tutanak başlıklarında “müdahil vekili geldi” biçiminde ibarelerin bulunmasının davaya katılma istemi bulunmayan ve davaya katılmasına karar verilmeyen şikâyetçiye katılan sıfatını kazandırmayacağı belirtilmiştir513

.

Örnek olması sebebiyle bir içtihadı birleştirme kararında kamu davasına katılma isteminde bulunan suçtan zarar görenin beyanı hakkında olumlu bir karar verilmeden, katılan gibi davranması halinde ortada zımni bir kabul kararının varlığının mümkün olmayacağı, katılma kararının mutlaka açık bir biçimde verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay verdiği bir başka içtihadı birleştirme kararında kamu davasına katılmanın usulünü açıklama bakımından katılma beyanı üzerine mahkemenin bir karar vereceği, CMUK’nın 367. maddesine göre bu kararla kabul edildiği anda katılanın yetki sahibi olacağı, sözün kısası kurucu etkiyi haiz olduğu anlaşılan bu kararın verilmemiş olmasının bir bozma nedeni olacağı ifade edilmiştir514. CGK konu ile ilgili 16.05.1945 tarihli içtihadı birleştirme kararında 15.02.1939 tarih ve 43/28 sayılı birinci kararı değiştirdiğini netice olarak suçtan zarar görenin katılan sıfatını alabilmesi için hem açık bir katılma isteğinin hem de bu istek üzerine verilmiş açık bir kabul kararının bulunması gerektiğini karara bağlamıştır.

Kanaatimizce mahkeme kararı açık olmalı ve tereddüde mahal vermemelidir. Bir katılma isteminin uygun olduğuna dair karar verilmeden katılan gibi davranmaya izin verilmesinin zımnen bir kabul niteliğinde olduğu görüşüne katılmamaktayız. Uygulamada yerleşik ve öğretide de benimsenen görüş katılma kararının üstü kapalı olamayacağı yönündedir. Kanun koyucu katılma kararından bahsetmekle bunun açık bir biçimde olmasını aramaktadır. CMK’nın 238/3. maddesinde kararın nasıl

512

“..silin davaya katılma istemi hakkında herhangi bir karar vermeden vekilinin katılan vekili olarak duruşmalara kabulü usulüne uygun bir katılma kararı niteliğinde değildir.”, CGK, 1998-7/85 E., 1998/147, 28.4.1998 T.,Yaşar, s.1447; Bakıcı, Sedat, Olaydan Kesin Hükme Kadar Ceza Yargılaması Ve Ceza Kanunu Genel Hükümleri, 2. Baskı, Ankara 1997, s.1001.

513

Donay, s.385.

verileceği gösterilmektedir. Bu düzenlemeden çıkan bir katılma başvurusu üzerine bir muhakeme yapılmasıdır. Cumhuriyet savcısı, sanık ve varsa müdafii dinlendikten sonra mahkemece bir karar verilmelidir.

Katılma beyanı hakkında mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi halinde bu hususun ileride katılma başvurusu yapan veya vekili tarafından temyiz edilmesi mümkündür. Katılma başvurusunda bulunan veya vekili tarafından temyiz edilmemesi halinde Yargıtay’ın bu yönde bir temyiz olmaması nedeniyle bozma nedeni yapmadığına dair kararlara rastlanmaktadır515.

Katılma kararı için “davaya katılan olarak katılmasına karar verildi” şeklinde bir beyanın tutanağa geçirilmiş olması yeterlidir. Katılmanın kabulüne ilişkin karar yazı kurallarına uygun olmadan yazılmış olsa dahi sonuç itibariyle katılmasına karar verildiğine dair bir ibare tek başına yeterlidir. Ancak dikkat edilmelidir ki bu beyanın açık ve seçik olması gerekir516.

Katılma istemi hakkında bir karar verilmeden kamu davası hükümle sona ermişse bu durumda artık bir ek kararla katılma isteği hakkında karar verilmesi mümkün değildir. Çünkü katılma isteği hakkında verilecek karar duruşmalı olarak yapılması gereken bir karardır. Katılma isteği üzerine Cumhuriyet savcısından, sanık ve varsa müdafiinden görüşlerinin sorulması gerekir. Bu ise ancak duruşmalı olarak, muhakeme yapmak suretiyle mümkündür.

Mahkeme katılma isteği hakkında verdiği kararı ilgililere tebliğ etmelidir517. Katılma isteğinin uygun bulunması halinde duruşmaları takip etmeyen sanığın ileride esas hükümle beraber katılma kararını kanun yolu davasına konu edebilmesi için,

515

“Vekili aracılığıyla müdahale dilekçesi veren ve sanıklar hakkında şikayetçi olduğunu belirten…davaya katılması ile ilgili olumlu olumsuz bir karar verilmemiş ise de bu konuda bir temyiz bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.”1. CD, 2008/4776 E., 2008/496 K., 31.1.2008 T.

516

CGK, 1978/154 E., 1978/231 K., 12.6.1978 T.; “17.9.2002 tarihli dilekçe ile katılma talebinde bulunan yakınanın 7.11.2002 tarihli oturumda suçtan zarar görmesi nedeniyle yöntemine uygun olarak davaya katılmasına karar verildiği halde, bu karar ortadan kaldırılmadan 20.2.2003 tarihli oturumda katılana isteğinin reddine karar verilmesi suretiyle hangisi geçerli hangisi geçersiz olduğu anlaşılmayan iki çelişkili karar bulunması, bozmayı gerektirmiştir....” 4. CD, 10304 E., 10551 K., 08.05.2006 T.

517

Saatçioğlu, Cemil, “Davaya Katılma, Kişisel Dava Kaçakçılık ve Orman Davalarında Katılma”, Adalet Dergisi, C:64, S:5-6, s.434.

yine talebi uygun bulunmayanın esas hükümle beraber bu yönde kanun yoluna gidebilmesi için kararın kendisine tebliğ edilmesi gerekir.

4.5. Katılma Kararının Anlamı

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 165-170)