• Sonuç bulunamadı

Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdur

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 104-108)

1. KATILAN OLMANIN ŞARTLARI

1.1. Suçtan Zarar Gören, Mağdur ve Malen Sorumlu Olmak

1.1.1. Suçtan Zarar Gören

1.1.2.3. Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdur

CMK, açıkça mağdurun ceza muhakemesinde süjeliğini düzenlemektedir. CMK, mağduru ceza muhakemesinde sadece tanık sıfatıyla yer alabilen bir delil aracı, bir soruşturma objesi görmemekte, bir muhakeme süjesi kabul etmektedir319.

Mağduru tanımlayan bir norm tıpkı suçtan zarar görende olduğu gibi TCK ve CMK’da bulunmamaktadır. Mevzuatta mağduru tanımlayan düzenleme Ceza Muhakemesinde Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik’ te bulunmaktadır. Yönetmeliğin 3. maddesinde mağdur; “suçtan ve haksız eylemden zarar gören” kişi şeklinde tarif edilmektedir.

Mağdur suçun konusunun ait olduğu, suç işlenmesi suretiyle haksızlığa uğramış kişidir. Ceza normu ile korunan ve suç tarafından ihlal edilen, suçun hukuki konusunu320 oluşturan hukuki varlık veya menfaatin sahibidir321. Buna öğretide “dar anlamda mağdur” denilmektedir322.

Suçun mağduru ile suçun hukuki konusu birbirinden farklıdır323. Hırsızlık suçunda mağdur, malı elinde bulunduran kişidir, çalınan mal ise suçun hukuki konusunu oluşturmaktadır. Öldürme ve yaralama suçlarında suçun mağduru vücut bütünlüğüne saldırılan kişidir. Bu suçlarda suçun hukuki konusu kişinin hayatı ve vücududur.

Mağdursuz suç olmayacağı gibi, suçun mağduru da ancak bir gerçek kişi olabilir. Bu nedenle tüzel kişiler suçun mağduru olamazlar324. Tüzel kişi ancak

319Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku, C: I, s.124. 320

Hukuki konu, hareketin yöneldiği kişi ya da şeydir. Her suçun bir konusu vardır ve fail tarafından gerçekleştirilen hareket ya bir eşyaya ya da bir şahsın fiziki, maddi yapısına veya bünyesine yönelir. Artuk, M. Emin-Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, 5237 Sayılı TCK.’ya Göre Hazırlanmış Ceza Hukuku Genel Hükümler I, Yeniden Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Ankara 2006, s.441; Hakeri, Hakan, Ceza Hukuku, Genel Hükümler, Ankara 2008, s.99; Dönmezer-Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C:2, s.426.

321

Artuk, M. Emin-Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, 5237 Sayılı TCK.’ya Göre Hazırlanmış Ceza Hukuku Genel Hükümler I, Yeniden Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Ankara 2006, s.441; Hakeri, Ceza Hukuku, Genel Hükümler, s.100 ; Toroslu, Nevzat, Ceza Hukuku, Ankara 2005, s.67.

322Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku, C: I, s.125. 323

Dönmezer-Erman, Nazari ve Tatbiki Ceza Hukuku, C:2, s.426.

324

TCK’nın 12. maddesinin 2. fıkrasında yabancı tarafından işlenen suç nedeniyle muhakemenin yapılması için şayet suç bir özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmiş ise bu durumda diğer koşulların da varlığı halinde suçtan zarar görenin şikâyeti üzerine failin muhakeme edileceği düzenlenmektedir. Aynı maddenin 3. fıkrasında da mağdurun yabancı olması olması hali

suçtan zarar gören olabilir325. Suçtan zarar gören ile mağdurun aynı şey olmadığı ifade edilmiştir326. Mağdurun bir gerçek kişi olacağı hususu Uluslararası belgelerle uyumludur327.

Mağdurun sağ olması gerekir. Ölmüş bir kimsenin katılma hakkından bahsedilemez328. İşlenen suç dolayısıyla bir kişinin mağdur olabilmesi için suçu oluşturan fiilin işlendiği sırada hayatta olması gerekir. Örneğin, kasten öldürme suçunun icra hareketlerinin gerçekleştirildiği sırada kişi hayatta olmalıdır ve bu fiilin icrası sonucunda ölmelidir. Bu nedenle fiilin icrası sırasında hayatta olduğu için kasten öldürme suçunun mağduru ölen kişidir. Buna karşılık ölmüş bir kişinin üzerindeki eşyaların alınması suretiyle hırsızlık suçunda mağdur ölen kişi değil, mirasçılarıdır. Çünkü hırsızlık suçunun icra hareketlerinin gerçekleştirildiği sırada malı çalınan kişi hayatta değildir329. Suçun işlenmesi sonucunda ölmesi halinden maktulün (mağdur) ölmesi halinde ölenin yakınları suçtan zarar gören olarak kamu davasına katılma hakkına sahiptir.

Suç tanımında mağdur olan kişide insan olmanın dışında başka özel nitelikler de aranabilir. Örneğin, mağdurun “kamu görevlisi”(TCK m.86/3-c; TCK m.125/3-a); “çocuk” (TCK m.82/1-e; TCK m.94/2-a); “yargı görevini yapan” (TCK m.265/2) olması gibi. Bu gibi hallerde mağdurun sahip olduğu özelliklere göre yaptırım uygulanacak ya da yaptırımın ağırlığında değişiklik olacaktır.

düzenlenmektedir. Kanun koyucu tüzel kişinin mağdur olamayacağını, suçtan zarar gören ile mağdurun farklı kişiler olduğunu vurgulamaktadır.

325

Hakeri, Ceza Hukuku, s.100; Gülşen, Recep, Ceza Muhakemesinde Mağdurun Hakları, 3. Yılında Yeni Ceza Adaleti Sistemi, Editör: Bahri Öztürk, Ankara 2009, s.695.

326

Öğretide tüzel kişilerin de mağdur olabileceğini belirten görüşlere rastlanmaktadır. Bkz. Erem- Danışman-Artuk, s.242; Demirbaş, Timur, Ceza Hukuku, Genel Hükümler, Ankara 2007, s.490.

327

Mağdur tanımına uluslarası belgelerde de rastlamak mümkündür. Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’nin çalışma esaslarını belirleyen Roma Tüzüğü’nün 85. maddesinde bir mağdur tanımı yapılmıştır. Buna göre mağdur, UCM’nin muhakeme yetkisi dahilinde bir suç nedeniyle meydana gelen zarardan acı çeken, sıkıntıya düşen bir gerçek kişidir. Yine aynı yönde Avrupa Birliği Konseyi 15 Mart 2001 tarih ve 2001/220/JHA sayılı Çerçeve Kararı’nda mağduru tanımlamaktadır. Kararın “Tanımlar” başlıklı 1. maddesinde mağdur; “Üye devletlerin ceza hukukunu ihlal eden icrai ya da ihmali bir eylemden doğrudan fiziksel, ruhsal veya manevi zarar gören veya ekonomik kayba uğrayan gerçek kişi” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre suçun mağduru ancak gerçek kişi olabilir. Tüzel kişiler suç nedeniyle mağdur kabul edilmemektedir. Cezai eylemden kaynaklanan bir zarara uğrayan tüzel kişiler veya tüzel kişiliği olmayan topluluklar mağdur terimi içinde değerlendirilmemektedir.

328

Pfeiffer, s.936.

329

Mağdurluk sıfatı ile faillik sıfatı birleşmemektedir. Bir kimse kendi aleyhine işlediği fiil ile, mesela kendi malını çalması, ya hiçbir suç oluşturmaz ya da suç oluşturursa kişi artık o fiilin mağduru kabul edilemez330. Bunun yanında mağdur, sanık ile karşılıklı bir eylemde bulunabilir ve kendisi de bu eylemden mağdur olabilir. Bu durum mağdurun kendisine karşı işlenen suç nedeniyle katılma hakkının olmadığı anlamına gelmemektedir. Ancak katılma isteminde bulunan kişi aynı eylemde suç ortağı, suçu birlikte işleyen kişi ise bu durumda katılma hakkı bulunmamaktadır331.

Suçun mağdurunun işlenen tüm suçlar yönünden devlet olduğu332, devletin her suçtan dolayı ilk ve doğal mağdur olduğu belirtilmektedir333. Devletin suçun mağduru olabileceği görüşünün devleti bir hak süjesi olarak kabul eden eski anlayışın ürünü olduğu, hak süjesinin ancak bireyler olabileceği, devlete haklar ve yararlar veren anlayışın batıdaki faşizan ve nazist düşüncelerin hukuka yansıması olduğu belirtilmiştir334. Ancak kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar, adliyeye karşı suçlar ile devletin güvenliğine karşı suçlar gibi bazı suçlarda devlet suçun doğrudan mağduru sıfatına sahiptir.

Öğretide suçun dar anlamda mağdurunun ancak gerçek kişiler olabileceği, bununla beraber barış esasına dayalı bir hukuk toplumunda yaşama hakkına sahip olan herkesin mağdur olduğu belirtilmektedir. Geniş anlamı ile mağdur devlet

330

Dönmezer-Erman, C:2, s.431; Hakeri, Hakan, Kasten Öldürme Suçları, Ankara 2006, s.18.

331

Lutz-Meyer Goßner, s.1260.

332

Devletin suçun mağduru kabul edilmesi zayıf durumda bulunan sanığın haklarının korunması gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenle sanık hakları ile ilgili çok önemli ilkeler ve düzenlemeler yaşanmıştır. Güçlü devlet karşısında sanığı korumayı hedefleyen ceza adaleti sistemi mağduru kenarda bırakmıştır. Bu ise suç mağdurlarının ihmal edilmesine, unutulan bir figür olarak karşımıza çıkmasına neden olmuştur. Demirci, s.34; Koca, Mahmut-Üzülmez, İlhan, “Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukukunda Mağdurun Korunması ve Mağdura Tanınan Haklar”, Hukuki Perspektifler Dergisi, S:2, Sonbahar 2004, s.141.

333

Erem-Artuk-Danışman, s.242; Soyaslan, s.225; Demirbaş, s.490; Toroslu’ya göre her suç bireysel, toplumsal veya kamusal nitelikteki belirli varlık veya menfaatlerin bir sentezi olan ve cezai korumanın konusunu oluşturan genel menfaati de ihlal eder. Bu genel menfaat devlete ait olduğundan her suç kamusal nitelikteki genel menfaatin ihlali olduğundan bu menfaatin sahibi olarak devlet her suçun devamlı pasif sujesidir. Toroslu, s.68. Yine devleti suç mağduru kabul eden görüşler için bkz. Demirbaş, s.490.

334

Özek, Çetin, 1997 Türk Ceza Yasa Tasarısı’na İlişkin Düşünceler, Prof. Dr. Sahir Erman’a Armağan’dan Ayrı Bası, İstanbul 1999, s.27 vd.

değildir ancak toplumu oluşturan tüm bireylerdir. Mağduru belli bir kimse olmayan suçlarda da yine toplumu oluşturan herkes mağdur kabul edilmektedir335.

Bazı suçlarda toplumu oluşturan herkes mağdur olduğu gibi belirli bir kimse de suçtan haksızlığa uğramış olabilir. İftira suçunda hem kendisine karşı iftirada bulunulan kimse, hem de toplumu oluşturan herkes mağdurdur. Öğretide buna “geniş anlamda mağdur” denilmektedir336. Dikkat edileceği üzere toplumu oluşturan herkes mağdur kabul edilirken, kamunun suçun mağduru olamayacağı fikri benimsenmektedir. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçunda (TCK m.216) mağdur hem toplumu oluşturan herkes, hem de tahrik sonucu kin ve düşmanlığa muhatap olma tehlikesi içinde bulunan halk kesimidir. Bu nedenle mağdur tek bir kişi olabileceği gibi çok sayıda kimseler de olabilir337. Genel tehlike yaratan suçlar (TCK m.170 vd.), çevreye karşı suçlar (TCK m.181 vd.), kamunun sağlığına karşı suçlar (TCK m.185 vd.), kamu güvenine karşı suçlar (TCK m.197 vd.), devletin güvenliğine karşı suçlar (TCK m.302 vd.) bu niteliktedir338.

Kanun koyucu mağdur ile kamuyu birbirinden ayrı kabul etmektedir. Kanun koyucu CMK’nın 171. maddesinin 3-d fıkrasında suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi kamu davası açma konusunda Cumhuriyet savcısına verilen takdir yetkisinin kullanılmasında önem arz etmektedir. Burada kanun koyucu özellikle mağdur ile kamuyu birbirinden ayırmaktadır. Kamunun suçun mağduru olamayacağı ancak suçtan zarar gören olduğu görüşü doğrultusunda düzenleme yapılmaktadır.

335

Artuk-Gökcen-Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, s.445.

336Şahin, Ceza Muhakemesi Hukuku, C: I, s.125. 337

Özgenç, İzzet, Türk Ceza Hukuku, Genel Hükümler, Gözden Geçirilmiş ve Güncellenmiş 3. Bası, Ankara 2008, s.24; Artuk, M. Emin-Gökcen, Ahmet-Yenidünya, Caner, Ceza Hukuku, Özel Hükümler, Yeniden Gözden Geçirilmiş 6. Baskı, Ankara 2005, s.288.

338

TCK’nın 43. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmektedir. Toplumu oluşturan herkesin mağdur olduğu suçlarda, zincirleme suç hükümlerinin öncelikle uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Rüşvet, çevrenin kasten kirletilmesi, imar kirliliğine neden olunması, parada sahtecilik, kıymetli damgada sahtecilik ve mühürde sahtecilik gibi suçlarda belli bir kişi suçun mağduru değildir. Elbette burada kullanılan mağdur ibaresi ile toplumun bir bütün halinde ve tüm fertlerinin suçtan zarar gördüğü kabul edilmektedir.

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 104-108)