• Sonuç bulunamadı

Dava Ehliyetine Sahip Olmak

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 116-121)

1. KATILAN OLMANIN ŞARTLARI

1.2. Hukuken Kişi Olma

1.2.2. Gerçek Kişiler

1.2.2.2. Dava Ehliyetine Sahip Olmak

Ayırtım gücüne sahip olmak mümeyyiz olmayı, temyiz kudretine sahip olmayı ifade eder. Yaş küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer nedenlerden biriyle akla uygun biçimde hareket etme yeteneğinden yoksun olmayan herkes ayırtım gücüne sahiptir (Medeni Kanun [MK] m.13).

Ayırtım gücü bir şahsın fiil ve işlemlerinin amacını, neticelerini, kapsamını ve etkilerini seçme ve bunlara uygun olarak hareket etme gücüdür. Ayırtım gücüne sahip olma fiil ehliyetine sahip olmanın en önemli şartıdır. Bir kişi ayırtım gücüne sahip olmaması halinde ergin olsa bile ehliyetsiz kabul edilmektedir.

Ayırtım gücü mutlak olmayıp, nispidir. Ayırtım gücüne sahip olma her somut olayın özelliğine göre belirlenmelidir. Belli bir olayda ayırtım gücüne sahip olan kişi başka bir olayda ayırtım gücüne sahip olmayabilir360.

1.2.2.2.2. Ergin Olmak

Katılma başvurusunda bulunan kişi ergin olmalıdır. Erginlik aslında bir medeni hukuk terimidir. Erginlik, medeni hukukta fiil ehliyetinin olumlu şartlarından bir diğeridir. Fiil ehliyeti bir kimsenin bizzat kendi fiil ve işlemleri ile kendi lehine haklar ve aleyhine borçlar yaratabilme gücüdür. Bu güce sahip olmak için de belli bir fikri olgunluğa sahip olmak gerekir. Bu ise insanların belli bir yaşa ulaşmaları ile mümkündür361.

Medeni Kanun üç tür erginlik halini düzenlemektedir. Bunlar 18 yaşın doldurulması ile kazanılan kanuni erginlik (MK m.11/1), evlenme ile kazanılan erginlik (MK m.11/2) ve yine mahkeme kararı ile kazanılan yargısal erginliktir (MK m.12). Bu üç türden biri ile erginlik kazanılmasından sonra, diğer koşulların da bulunması halinde katılma ehliyetinden bahsedilecektir. CMK, katılan sıfatını alabilmek için ayrı bir ehliyet yaşı düzenlememektedir. Medeni Kanunda genel ehliyet şartı olan erginlik burada da yeterli ve gereklidir.

360

Akıntürk, s.93.

361

1.2.2.2.3. Medeni Hakları Kullanmaktan Kısıtlı Olmamak

Medeni hakları kullanmaktan kısıtlı olmamak, başka bir deyişle mahcur olmamak medeni hukukta fiil ehliyetinin bir diğer şartıdır. Kısıtlı olmamak fiil ehliyetine sahip olmak için bulunması gereken bir durumdur ve buna olumsuz şart da denilmektedir362. Kısıtlama kanunun belirttiği nedenlerden birinin bulunması halinde bir kimsenin fiil ehliyetinin mahkeme kararı ile sınırlandırılması veya tamamen kaldırılmasıdır.

Medeni Kanunda yer alan kısıtlılık halleri zorunlu olan ve olmayan nedenler olarak ayrılabilir. Akıl hastalığı ve akıl zayıflığı (MK 405), savurganlık, ayyaşlık, kötü idare, kötü yaşam (MK 407), hapis (MK 407), zorunlu kısıtlılık nedenleridir. Kişinin yaşlılık, sakatlık, ağır hastalık veya deneyimsizlik nedenleri ile işlerini görmekten aciz olması dolayısıyla, kendi istemi ile doğan kısıtlılık da isteğe bağlı (MK m.408), zorunlu olmayan kısıtlılık nedenleridir.

MK’nın 407/1. maddesi uyarınca bir yıl veya daha uzun süre ile özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkûm edilmiş olan hükümlü için bir vasi tayin edilmesi gerekir. Hükmün infaz edilerek hükümlünün şartla tahliye ile veya tamamen cezasını çekmek suretiyle serbest bırakılması halinde mahkemece hapis halinin sona ermesi ile kendiliğinden vesayet hali ortadan kalkacaktır363.

1.2.2.2.4. Dava Ehliyetine Sahip Olmayanların Katılma İstemi

Dava ehliyetine sahip olmayanların kamu davasına katılmaları mümkündür. Öncelikle kamu davasına katılabilmek için ergin olmak şart değildir364. Yaşı küçük çocuklar da katılma isteminde bulunabilirler. Burada ikili bir ayrıma gitmek lazımdır. Yaşı küçük çocuk ayırtım gücüne sahip değilse kanuni temsilcisi tarafından temsil edilmesi gerekir. Yaşı küçük çocuk ayırtım gücüne sahipse kamu davasına katılma talebinde bulunabilir. Katılma hakkı şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Yargıtay bir İçtihadı Birleştirme Kararında ayırtım gücüne sahip küçüklerin kanuni temsilcilerinin rızasına ihtiyaç olmadan yazılı şikâyette bulunma, katılma davası açma hakkına sahip 362 Akıntürk, s.97. 363 9.CD, 7.10.1982, 2921/2954, Yılmaz, s.237. 364 Löwe-Rosenberg, s.143.

olduğunu kabul etmiştir. Yargıtay, MK’nın sezgin küçüklerin şahsa bağlı hakları kullanmada kanuni temsilcilerinin rızasına muhtaç olmadıklarını düzenleyen hükümlerinden hareket etmektedir. Yargıtay’a göre kanuni temsilcilere verilen dava açma yetkisi sezgin küçüklerin bizzat dava açmadıkları halde onları himaye etmek amacıyla kullanılabilir365.

Kendilerine zorunlu vekil tayin edilen hallerde küçüğün ve zorunlu vekilin beyanları arasında bir çelişkinin olması mümkündür. Bu durumlarda Yargıtay zorunlu vekilin beyanına üstünlük tanınması gerektiği, küçüğün korunması amacı ile irade beyan etme ehliyeti bulunmaması nedeniyle şikâyetinden vazgeçmesine, katılma yönünde talebinin bulunmayışına değer verilmemesi gerektiği kanaatindedir366.

Yargıtay’ın şikâyet hakkı ve katılma davası açma hakkı açısından MK’nın kurallarından yararlanması ve sezgin küçüklerin şahıslarına karşı işlenmiş suçlardan dolayı bağımsız davranarak kanuni temsilcilerin iznine gerek duymaması hukuka uygun sayılabilir. Gerek şikâyet, gerek katılma küçüğün hukuken ve maddeten bir yükümlülük altına sokulduğu kurumlar değildir. Küçüklere bir yükümlülüğün yüklenmesi olasılığının bulunması halinde kanuni temsilcinin izninin alınmasının küçüklerin korunması amacına uygun düşeceği, küçüklerin davacı olarak ortaya çıktığı her durumda bir yükümlülük yüklenme ihtimalinin söz konusu olduğu belirtilmektedir367.

Kanaatimizce öğretide ileri sürülen görüş haksız değildir. Her ne kadar katılma halinde sezgin küçük, bir yükümlülük altına girmemekteyse de haklarını muhakeme sırasında yeterince savunamaması mümkündür. Bu durum küçük yönünden sakıncalı ve zararlı sonuçlara neden olabilir. Ancak katılma şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olup, kullanılması kanuni temsilcinin iznine bağlı kılınamaz. Kanuni temsilci rıza göstermese dahi sezgin küçük katılma isteminde bulunabilir. Küçük suçtan zarar

365İBK, 1942/14 E., 1942/9 K., 15.4.1942 T. 366

“CYY'nın 150/2. maddeye göre atanan zorunlu müdafi ( sanık çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise ) ile asilin iradesinin çelişmesi halinde, zorunlu müdafiin iradesinin esas alınacağı kuralı getirilmiştir. CYY.nın 234. maddesi uyarınca mağdure için atanan zorunlu vekilin iradesine üstünlük tanınarak davaya katılma yönündeki isteminin kabulüne karar verilmesi yerine, onbeş yaşından küçük mağdurenin iradesi kabul edilerek katılma isteminin reddine karar verilmesi yasaya aykırıdır.” CGK, 2008/5-56 E., 2008/156 K., 3.6.2008 T.

367

görenin katılan olması durumunda kanuni temsilcisinin de duruşmaya çağrılmasında, küçüğe yardım etmesinde fayda vardır.

Dava açıldığı tarihte on sekiz yaşını bitirmeyen ve velayet ya da vesayet altında bulunan mağdur dava sırasında on sekiz yaşını bitirerek ergin olmuşsa artık davayı şahsen takip edebileceği gibi vekili aracılığı ile de takip edebilir368

. Bununla birlikte kısıtlılık nedenleri ortadan kalkmışsa benzeri şekilde suçtan zarar gören kendi başına katılma davası açabileceği gibi, katılan olarak muhakemeye devam edebilir. Ancak bu durumda küçüğe bir vekil tayin edilmişse vekâlet ilişkisi sürmeye devam edecektir. Yargıtay bu durumda küçüğün babasının katılan sıfatının devam ettiğini kabul etmektedir369.

Katılma isteminde bulunan kanuni temsilcinin bu talebi ancak küçüğün on sekiz yaşını doldurmadığı sürece geçerlidir. Yargıtay, küçük adına, velayeten katılma talebinde bulunan babanın talebini ileri sürdüğü sırada çocuğun on sekiz yaşından büyük olması halinde çocuk adına katılma talebinde bulunamayacağı, böylece verilen katılma kararının da geçerli olmadığı kanaatindedir370.

Veli sıfatıyla anne ve babadan sadece birinin katılma talebinde bulunması yeterlidir. Anne ve babanın çocuğun kanuni temsili görevini birlikte yürütmeleri nedeniyle katılma davasını birlikte açmaları gerekir. Ancak anne ve babadan birinin bu hakkını kullanmaması halinde katılma talebi reddedilemez. Talep eden velinin katılan sıfatı ile katılmasına karar verilir371.

368

Löwe-Rosenberg, s.143; Malkoç, İsmail-Yüksektepe, Mert, Ceza Muhakemesi Kanunu, C:II, Ankara, 2008, s.1300; “mağdurelerin hükümden önce reşit oldukları ve bu nedenle katılan idare ile ilişiklerinin kesildiği,...koruma kararının kalkması nedeniyle Kurum vekilinin temyiz hakkıının bulunmadığı ve temyiz hakları bulunan mağdurelere de yokluklarında verilen hükmün tebliğ edilmediği anlaşılmakla...” 5. CD, 12771 E., 457 K., 28.01.2008 T.

369

“Müdahale tarihinde kendisine asaleten, oğlu Hıdır’a velayeten Av. MS’yi tayin ettiği, vekalet ilişkisinden doğan istem uyarınca babanın asaleten, oğlu Hıdır’a velayeten müdahilliklerinin kararlaştırıldığı, ergin yaşa gelmesine rağmen Hıdır’ın vekalet ilişkisine son vermediği ve böylece temyiz tarihinde de müdahilliğinin ve velayeten atanan vekil ile vekalet ilişkisinin devam ettiği kabul edilmekle...”, 1. CD, 2002/3860 E., 2002/294 K., 1.2.2002 T.

370

4 CD, 9358 E., 10278 K., 02.05.2006 T.

371

“18 yaşını tamamlamamış mağdur adına kanuni temsilcisi bulunan babasının dava açmaya hakkı vardır.” 2. CD, 1948/655 K., 1948/19 K., 6.1.1948 T., “…kendisi yanında kalan 11 yaşındaki çocuğunu eğitim ve uslandırma ölçüleri dışında dövüp incittiğini öne sürerek, bu çocuğun babası olan kocasına hakkında, çocuğun velisi olarak dava ve şikayette bulunabilir.”, CGK, 1962/139 E., 1962/7K., 18.1.1962 T.

Ayırtım gücüne sahip olmayan kişilerin medeni hakları kullanma ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı veya davalı olarak kanuni temsilcileri vasıtasıyla temsil olunmaları gerekir372. Katılma isteminde bulunması gereken kişi ayırtım gücü olmayanın kanuni temsilcisidir. Bu durumda katılan olması kabul edilen dava ehliyeti olmayan kişidir. Kanuni temsilcinin dava ehliyeti olmayan kişiyi temsil etmesi, katılmadan doğan hakları kullanması, katılan olduğu anlamına gelmez373.

Dava ehliyeti olmayan kişinin yaptığı işlemler geçersizdir. HUMK’nın 445/8. maddesi uyarınca kanuni temsilci olmadan davaya bakılması bir muhakemenin yenilenmesi sebebidir. Muhakemenin yenilenmesi nedenleri kesin temyiz nedenlerindendir 374. Bu nedenle mutlaka kanuni temsilci duruşmaya davet edilmelidir.

Mahkeme ayırtım gücünü tespit etmek amacı ile gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırabilir. Mahkeme ayırtım gücünün olup olmadığının tespitini sağlamak üzere ilgiliyi bir sağlık kuruluşuna gönderebilir, bu konuda takdir hâkime aittir375. Kanuni temsilci tarafından küçük veya kısıtlıya karşı işlenmiş bir suç varsa bu durumda mahkemenin küçük veya kısıtlıya yeni bir kanuni temsilci, kayyum veya vasi tayin ettirmesi gerekir.

Vasinin sezgin olmayan küçük veya kısıtlı adına katılma davası açması MK.’nın 462/8. maddesi gereğince vesayet makamının iznine bağlıdır. Kısıtlının vasi ya da kanuni temsilcisi yoksa MK’nın 397/2. maddesi uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından küçüğe veya kısıtlanması gereken kişiye bir vasi tayin

372 Kleinknecht,s.884; 5. CD, 1954/4595 E., 1955/19 K., 6.1.1954 T. 373 Lutz-Meyer Goßner, s.1260. 374

Ayırtım gücünden yoksun kişilerin medeni hakları kullanma ehliyeti bulunmadığından, davacı veya davalı olarak ancak yasal temsilcileri vasıtasıyla takip ve temsil olunabilirler. Dava ehliyeti olmayan davalıya karşı yapılan işlemlerle onun tarafından yapılan usul işlemleri geçersizdir. Bu nedenle, tam ehliyetsiz olan davalının yasal temsilcisi olmadan davaya devam olunamaz. HUMY.nın 445/8. maddesi uyarınca Yasal temsilci olmadan davaya bakılması iadei muhakeme sebebidir. İadei muhakeme sebepleri ise kesin temyiz nedenlerindendir, CGK, 1994/1-91 E, 1994/116 K., 25.4.1994, T.

375

“Anlama ve isteme kudretinin çocukta bulunup bulunmadığının takdir yetkisi doğrudan doğruya hakime aittir. Hakim, bu hususta kanaat edinmek için uygun göreceği her türlü soruşturma, araştırma ve incelemeleri kendisi yapabileceği gibi uzman bilirkişilere de yaptırabilir.”, 1. CD, 1971/1616 E., 1972/2923 K., 13.6.1972 T..

edilmesi gerekir376. Vasi daha önceden tayin edilmişse mahkemeden izin almak suretiyle dava ehliyeti olmayan küçük veya kısıtlı adına kamu davasına katılma talebinde bulunabilir377.

1.2.3. Tüzel Kişiler

Belgede Ceza muhakemesinde katılan (sayfa 116-121)