• Sonuç bulunamadı

Baba tutumlarının anasınıfı ve ilkokul birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri gelişimlerine etkisinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Baba tutumlarının anasınıfı ve ilkokul birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri gelişimlerine etkisinin incelenmesi"

Copied!
133
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

BABA TUTUMLARININ ANASINIFI VE İLKOKUL BİRİNCİ SINIFA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİ GELİŞİMLERİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Mehmet Akif İNCİ

Ankara Nisan, 2014

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANABİLİM DALI

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

BABA TUTUMLARININ ANASINIFI VE İLKOKUL BİRİNCİ SINIFA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİ GELİŞİMLERİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Mehmet Akif İNCİ

Danışman: Doç. Dr. Ümit DENİZ

Ankara Nisan, 2014

(3)

i

JÜRİ ONAY SAYFASI

Mehmet Akif İNCİ’nin “Baba Tutumlarının Anasınıfı ve İlkokul Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Sosyal Beceri Gelişimlerine Etkisinin İncelenmesi” başlıklı tezi 08.04.2014 tarihinde, jürimiz tarafından Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Başkan): Prof. Dr. Esra ÖMEROĞLU ………...

Üye (Tez Danışmanı): Doç. Dr. Ümit DENİZ ……….

(4)

ii ÖNSÖZ

Bu tezin ortaya çıkmasında birçok insanın katkısı olmuştur. Başta araştırmanın tüm aşamalarında beni yönlendiren, öneri ve yardımlarını esirgemeyen, akademik anlamda yetişmem için değerli katkılarda bulunan danışman hocam Sayın Doç. Dr. Ümit DENİZ’e, sonsuz teşekkür ederim.

Araştırmanın birçok aşamasında bana destek olan değerli hocam Doç. Dr. Serdal SEVEN’e ve araştırmanın istatistiksel analizlerinde desteğini esirgemeyen değerli arkadaşım Arş. Gör. Fuat ELKONCA’ya teşekkür ederim.

Ayrıca ölçeklerin cevaplandırılmasına zaman ayıran ve emek veren öğretmenlere ve babalara teşekkür ederim.

Beni daima destekleyen anne ve babama, her zaman yanımda olan, sabır, anlayış ve fedakârlık gösteren eşime gönülden teşekkür ederim.

Mehmet Akif İNCİ Nisan 2014

(5)

iii ÖZET

BABA TUTUMLARININ ANASINIFI VE İLKOKUL BİRİNCİ SINIFA DEVAM EDEN ÇOCUKLARIN SOSYAL BECERİ GELİŞİMLERİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

İNCİ, Mehmet Akif

Yüksek Lisans, Okul Öncesi Öğretmenliği Bilim Dalı Tez Danışmanı: Doç. Dr. Ümit DENİZ

Nisan–2014, 131 sayfa

Araştırma, anasınıfı ve ilkokul birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının sahip olduğu baba tutumlarını belirlemek, baba tutumlarının çocuğun yaşı, cinsiyeti, doğum sırası, kardeş sayısı, aile tipi, babanın yaşı, öğrenim düzeyi ve işi, annenin öğrenim düzeyi ve çalışma durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını saptamak ve baba tutumlarının çocukların sosyal beceri gelişimlerine etkisini incelemek amacı ile yapılan ilişkisel tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır.

Araştırmanın çalışma grubunu, Muş İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı il merkezinde bulunan altı ilkokuldaki anasınıflarında ve birinci sınıflarda bulunan 294 çocuk ve bu çocukların babaları oluşturmuştur. Araştırmada, “Kişisel Bilgi Formu”, “Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu (Social Skills Rating System Elementary Teacher Form)” ve “Baba Destek Programı (BADEP) Tutum Envanteri” veri toplamak amacı ile kullanılmıştır.

Araştırma sonucunda, olumlu tutum olan İletişim Açıklığına sahip babaların en yüksek puan ortalamasına (210,12), olumsuz tutumlardan biri olan Yetkeci Tutuma sahip babaların ise en düşük puan ortalamasına (174,78) sahip oldukları belirlenmiştir. Anasınıfına devam eden çocukların babalarının sahip olduğu tutumların, anne öğrenim düzeyi, baba öğrenim düzeyi, baba işi ve anne çalışma durumuna göre anlamlı (p<.05) bir şekilde değiştiği saptanmıştır. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, doğum sırası, kardeş sayısı, aile tipi ve babanın yaşına göre ise baba tutumlarının istatistiksel olarak farklılık

(6)

iv

düzeyi, baba öğrenim düzeyi, baba işi ve anne çalışma durumuna göre anlamlı bir şekilde değiştiği, çocuğun yaşı, cinsiyeti ve babanın yaşına göre anlamlı bir şekilde değişmediği bulunmuştur (p>.05). Baba tutumu ile çocuğun sosyal becerisi arasında ise, düşük düzeyde, pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Baba–çocuk ilişkisi, sosyal beceri, baba tutumları, okul öncesi dönem, birinci sınıf.

(7)

v

ABSTRACT

INVESTIGATION OF THE EFFECT OF FATHER ATTITUDES TO DEVELOPMENT OF SOCIAL SKILLS OF CHILDREN THAT ATTEND KINDERGARTEN CLASS AND FIRST-GRADE OF PRIMARY SCHOOL

İNCİ, Mehmet Akif

Master Degree, Pre-School Education Science Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Ümit DENİZ

April–2014, 131 pages

This research is a descriptive study in which relational model is used to reveal the attitudes of fathers whose children are in kindergarten and first-grade of primary schools, and to determine whether these attitudes have an effect on childrens’ age, gender, birth order, number of siblings, family type, father's age, father's education level and job, mother's education level and employment status. Another aim of this study is to examine the effect of fathers’ attitudes on childrens’ social skill developments.

Research sample is constituted by 294 preschool and first grade students from six different primary schools which are in the city center that bond to Mus Provincial National Education Directorate and their fathers. In the study, "Personal Information Form", “Social Skills Rating System Elementary Teacher Form" and "Father Support Program (BADEP) Attitude Inventory" have been used to collect data. According to the data, it has been determined that fathers who have Contact Openness that is a positive attitude have the highest score average (210,12), fathers who have authoritarian attitude which is one of the negative attitudes have lowest score average (174,78). The attitudes of the fathers of the children who attend kindergarten in terms of mother's education level, father's educational level, father’s job and mother occupation (p <.05) have been found to vary in a way. It has been found that in terms of the child's age, gender, birth order, number of siblings, family type and by age of the father, father’s attitude do not show statistically significant differences. It has been found that the attitudes of fathers whose children attend to first-grade significantly change in terms of the family type,

(8)

vi

of child's age, gender and father's age (p>.05). Low level relationship has been identified which is positive and significant between father’s attitude and child's social skills.

Keywords: Father-child relationship, social skill, father’s attitudes, preschool, first-grade.

(9)

vii İÇİNDEKİLER JÜRİ ONAY SAYFASI ... İ ÖNSÖZ ... İİ ÖZET ... İİİ ABSTRACT ... V TABLOLAR LİSTESİ ... Xİ 1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.4. Varsayımlar ... 5 1.5. Sınırlılıklar ... 5 1.6. Tanımlar ... 6 2. KAVRAMSAL TEMELLER... 7 2.1. Sosyal Beceriler ... 7

2.1.1. Sosyal Becerilerin Tanımı ... 7

2.1.2. Sosyal Yeterlilik ... 10

2.1.3.Sosyal Becerilerin Sınıflandırılması ... 13

2.1.4.Erken Çocuklukta Sosyal Becerilerin Kazanılmasının Önemi ... 17

2.1.5.Sosyal Beceri Eksikliği ... 19

2.1.6.Sosyal Beceri Eksikliğinin Nedenleri ... 21

2.1.7.Sosyal Beceri Eksikliğinin Sonuçları... 23

2.1.8.Sosyal Becerileri Etkileyen Faktörler ... 23

2.1.9.Sosyal Becerileri Değerlendirme ... 26

2.2. Çocuk İçin Babanın Önemi ... 27

2.2.1. Babanın Çocuğun Zihinsel Gelişimine Etkisi ... 32

2.2.2. Babanın Çocuğun Cinsel Gelişimine Etkisi ... 33

2.2.3. Babanın Çocuğun Psiko-Sosyal Gelişimine Etkisi ... 34

2.3. Anne-Baba Tutumları ... 37

2.3.1. Aşırı Koruyucu Tutum ... 37

(10)

viii

2.3.5. Güven Verici, Destekleyici ve Demokratik Tutum ... 45

2.4.İlgili Araştırmalar ... 47

3. YÖNTEM ... 56

3.1.Araştırmanın Modeli ... 56

3.2.Çalışma Grubu ... 56

3.3.Verilerin Toplanması ... 57

3.3.1. Kişisel Bilgi Formu ... 57

3.3.2. Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu .... 57

3.3.3.Baba Destek Programı (BADEP) Tutum Envanteri ... 59

3.4.Verilerin Analizi ... 60

4.BULGULAR ... 63

4.1.Çalışma Grubunun Genel Yapısına ve Ölçeklerin Güvenirliğine İlişkin Bulgular ... 63

4.2. Araştırmanın Alt Problemlerine İlişkin Bulgular ... 65

4.2.1. Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu (SBDS/TE-ÖF)’nun güvenirliği çocuklar için uygun mudur? ... 65

4.2.2. Baba Destek Programı (BADEP) Tutum Envanterinin güvenirliği çocuklar için uygun mudur? ... 66

4.2.3. Anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının sahip olduğu baba tutumları nelerdir? ... 67

4.2.4. Sosyodemografik özellikler (çocuğun yaşı, cinsiyeti, doğum sırası, kardeş sayısı, aile tipi, baba yaşı, öğrenim düzeyi, işi, anne öğrenim düzeyi ve çalışma durumu) baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 67

4.2.5. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal becerileri arasında anlamlı bir fark var mıdır? ... 82

4.2.6. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri düzeyleri nelerdir? ... 83

4.2.7. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının baba tutum düzeyleri nelerdir?... 84

4.2.8. Baba tutumları ile farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? ... 85

(11)

ix

5. TARTIŞMA VE YORUM ... 88

5.1. Anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının sahip olduğu baba tutumları nelerdir? ... 88

5.2. Sosyodemografik özellikler (çocuğun yaşı, cinsiyeti, doğum sırası, kardeş sayısı aile tipi, babanın yaşı, öğrenim düzeyi, işi, annenin öğrenim düzeyi ve çalışma durumu) baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 89

5.2.1.Çocuğun yaşı baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 89

5.2.2. Çocuğun cinsiyeti baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 90

5.2.3. Aile tipi baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 90

5.2.4. Çocuğun doğum sırası baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 92

5.2.5. Çocuk sayısı baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 92

5.2.6. Annenin öğrenim düzeyi baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 93

5.2.7. Baba öğrenim düzeyi baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 94

5.2.8. Babanın yaşı baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 95

5.2.9. Babanın işi baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 96

5.2.10. Anne çalışma durumu baba tutumlarını etkilemekte midir? ... 97

5.3. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal becerileri arasında anlamlı bir fark var mıdır? ... 97

5.4. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal becerileri düzeyleri nelerdir? ... 98

5.5. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının baba tutum düzeyleri nelerdir? ... 98

5.6. Baba tutumları ile farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır? ... 98

5.7. Çocukların sosyal beceri düzeyleri baba tutum kategorilerine göre anlamlı bir farklılık göstermekte midir? ... 100

6. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 102

6.1. Sonuçlar ... 102

6.1.1. Anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının sahip olduğu baba tutumlarına ilişkin sonuçlar: ... 102

6.1.2. Baba tutumları ile bazı değişkenler arasındaki ilişkilere ilişkin sonuçlar: ... 103

(12)

x

6.1.4. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların

sosyal beceri düzeylerine ilişkin sonuçlar: ... 105

6.1.5. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının baba tutum düzeylerine ilişkin sonuçlar: ... 105

6.1.6. Baba tutumları ile farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri düzeyleri arasındaki ilişkiye ilişkin sonuçlar:.... 106

6.1.7. Çocukların sosyal beceri düzeyleri ile baba tutumları arasındaki ilişkiye ilişkin sonuçlar: ... 106

6.2. Öneriler ... 106

KAYNAKÇA ... 108

(13)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

..Tablo 1. Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Tanıtıcı Özellikleri ... 63 ..Tablo 2. Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Anne ve Babalarının

Tanıtıcı Özellikleri ... 64

..Tablo 3. BADEP Tutum Envanterinden Elde Edilen Toplam Puanlara Ait Normallik Testi Sonucu ... 65

..Tablo 4. SBDS/TE-ÖF’nun Alt Ölçekleri ve Toplam Güvenirlik Katsayısı Değerleri 66

..Tablo 5. BADEP Tutum Envanteri’nin Alt Ölçekleri ve Toplam Güvenirlik Katsayısı

Değerleri ... 66

..Tablo 6. Babaların Sahip Olduğu Baba Tutumlarının Dağılımı ... 67 ..Tablo 7.1. Çocuğun Yaşına Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart Sapma ve

Varyans Analizi Sonuçları ... 68

Tablo 8Tablo 7.2. Çocuğun Cinsiyetine Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart Sapma

ve Varyans Analizi Sonuçları ... 68

Tablo 9Tablo 7.3. Aile Tipine Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart Sapma ve

Varyans Analizi Sonuçları ... 69

Tablo 10Tablo 7.4. Çocuğun Doğum Sırasına Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart

Sapma ve Varyans Analizi Sonuçları ... 69

Tablo 11Tablo 7.4.1. Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Doğum Sırasına Göre Baba

Tutumuna Ait Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 70

Tablo 12Tablo 7.5. Çocuk Sayısına Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart Sapma ve

Varyans Analizi Sonuçları ... 71

Tablo 13Tablo 7.5.1. Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Çocuk Sayısı Değişkenine Göre

Baba Tutumuna Ait Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 71

Tablo 14Tablo 7.6. Annenin Öğrenim Düzeyine Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart

Sapma ve Varyans Analizi Sonuçları ... 72

Tablo 15Tablo 7.6.1. Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Anne Öğrenim Düzeyine Göre

Baba Tutum Puanlarına Ait Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 73

Tablo16Tablo 7.6.2. Anasınıfına Devam Eden Çocukların Anne Öğrenim Düzeyi Değişkenine

(14)

xii

Tablo18Tablo 7.7.1. Anasınıfına Devam Eden Çocukların Baba Öğrenim Düzeyine Göre Baba

Tutum Puanlarına Ait Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 76

Tablo19Tablo 7.7.2. Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Baba Öğrenim Düzeyine Göre

Baba Tutum Puanlarına Ait Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 77

Tablo 20Tablo 7.8. Baba Yaşına Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart Sapma ve

Varyans Analizi Sonuçları ... 77

Tablo 21Tablo 7.9. Baba İşine Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart Sapma ve

Varyans Analizi Sonuçları ... 78

Tablo 22Tablo 7.9.1. Anasınıfına Devam Eden Çocukların Baba İşine Göre Baba Tutumuna Ait

Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 79

Tablo 23Tablo 7.9.2. Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Baba İşine Göre Baba Tutumuna

Ait Scheffe ve LSD Testlerinin Sonuçları ... 80

Tablo 24Tablo 7.10. Anne Çalışma Durumuna Göre Baba Tutum Puanının Ortalama, Standart

Sapma ve Varyans Analizi Sonuçları ... 81

Tablo 25Tablo 8. SBDS/TE-ÖF’den Elde Edilen Toplam Puanlara Ait Normallik Testi Sonucu

... 81

Tablo 26Tablo 9. Farklı Yaşlarda Olan Anasınıfına ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların

Sosyal Beceri Puanlarına Ait Mann-Whitney U Testi Sonuçları ... 82

Tablo 27Tablo 10. Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Sosyal Beceri Düzeyleri 83 Tablo 28Tablo 11. Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Babalarına Ait Baba

Tutum Düzeyleri ... 84

Tablo 29Tablo 12. Baba Tutumları İle Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların

Sosyal Beceri Düzeyleri Arasındaki İlişkiyi Gösteren Korelasyon Analizleri ... 85

Tablo 30Tablo 13.1. Baba Tutumu İle Çocuğun Sosyal Beceri Puanı Arasındaki Farklılığa Ait

Kruskal Wallis Testi Sonucu ... 86

Tablo 31Tablo 13.2. Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Sosyal Beceri

Düzeyleri İle Baba Tutumu Arasındaki Farklılığa Ait Kruskal Wallis Testi Sonucu ... 87

(15)

1. GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Erken çocukluk dönemi; çocuğun, doğal ve toplumsal çevreye uyum sağlayabilme ve içinde yaşadığı toplumla bütünleşebilme için çaba gösterdiği, bu amaçla birtakım temel becerileri ve davranışları kazanmaya başladığı bir dönemdir. Çocuğun kazandığı bu beceriler ve davranışlar onun dünyayı daha iyi anlamasına ve içinde yaşadığı topluma uyumlu bir birey olmasına yardımcı olur (Arslan, 2012). Bireyin başkaları ile iyi ilişkiler kurmasında, toplumsal kurallara uymasında, sorumluluk yüklenebilmesinde, başkalarına yardım etmesinde, haklarını kullanabilmesinde bu beceri ve davranışlar içinde sosyal becerilerin önemi büyüktür. Çünkü bireyin içinde yaşadığı toplumun bir üyesi haline gelmesi, toplumun bir parçası olduğunun bilincine varması ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesi, toplumsal yaşamda gerekli olan sosyal becerileri kazanması ile olanaklıdır (Çubukçu ve Gültekin, 2006: 156).

Sosyal becerilere sahip bir birey, içinde yaşadığı toplumun normlarına ve beklentilerine uygun davranışlar gösterir, kendi gereksinim ve istekleri ile toplumun istek ve beklentileri arasında denge sağlayabilir. Aynı zamanda, birlikte yaşadığı insanlarla yardımlaşmayı, paylaşmayı, işbirliği yapmayı başarır ve duygularını yaşadığı kültüre uygun bir biçimde ifade edebilir (Çağdaş ve Seçer, 2002: 35-36). Paylaşmak, yardım etmek, iletişimi başlatmak, yardım istemek, oyuna davet etmek, önerilerde bulunmak, ‘Lütfen’, ‘Teşekkür ederim’ ve ‘Özür dilerim’ demek, bir konuda konuşma başlatabilmek, sorulan sorulara yanıt vermek, kurallara uymak, sırasını beklemek, işbirliği yapmak, eleştirileri kabul etmek gibi sosyal beceriler (Dinçer, 2011) başarılı bir iletişim için ve topluma adapte olmak için son derece gerekli olan becerilerdir.

Çocukların sosyal beceri geliştirmelerini birçok faktör etkilemektedir. Çocuğun yaşı, cinsiyeti, kardeş sayısı, okul öncesi eğitim alma durumu, bireysel farklılıkları,

(16)

anne babanın eğitim düzeyi, mesleği, sosyo-ekonomik durumları ve toplumun sosyal-kültürel özellikleri bu faktörlerden bazılarıdır.

Anne baba tutumları da çocuğun sosyal beceri gelişimini etkileyebilmektedir. Doğru bir model olan ve çocuğun davranışlarına, duygularına ve düşüncelerine karşı duyarlı, cevap veren bir anne baba, duygusal, sosyal, bedensel ve zihinsel gelişimini olumlu etkileyebilmektedir (Anne Çocuk Eğitim Vakfı [AÇEV], 2001).

Taylor ve Machida (1994), Kaliforniya’da okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 63 çocuk üzerinde, arkadaş desteği ve ebeveynin sosyal beceriler kazandırmadaki etkilerini araştırmışlardır. Araştırmada; anne-babaların sosyal davranış açısından rehber olmaları ve örnek teşkil eden davranışlarda bulunmalarının, çocukların sosyal becerileri kazanmalarında etkili olduğu sonucuna varılmıştır (Akt. Çağdaş, 2011).

Ülkemizde aile-çocuk ilişkisi konusunda fazla sayıda çalışma olmasına karşın bunlardan çok azı baba çocuk ilişkisi ve babalık üzerinedir (Güngörmüş Özkardeş, 2006). Oysaki her ne kadar anneler çocuk bakımı ve eğitiminde birincil rolü oynasalar da günümüzde gittikçe babanın da bu sürece daha fazla dahil olduğu, ailenin gelirini sağlamanın yanı sıra çocuğun eğitiminde ve bakımında daha fazla rol almaya başladığı görülmektedir. Bunun da; günümüzde babaların daha bilinçli olması, geleneksel geniş ailenin yerini çekirdek aileye bırakması, annelerin eğitim düzeylerinin yükselmesi, çalışma hayatına annelerin daha fazla katılması (Çağdaş, 2011) gibi nedenlerden kaynaklandığı söylenebilir.

Baba çocuk ilişkisi üzerine yapılan çeşitli araştırmalar baba tutumlarının çocuk üzerindeki etkisini ve önemini ortaya koymaktadır (Poyraz, 2007). İlgilenen ve sevgi gösteren, yakın iletişim kuran, özerkliği destekleyen babaların çocuklarının mutlu, bağımsız, kolay ilişki kurabilen, arkadaşlarıyla ilişkileri daha iyi olan, araştırıcı, liderlik özelliklerine sahip ve daha uyumlu oldukları belirtilmektedir (Güngörmüş, 1992). Pilling ve Pringle’ın (1978) çalışmasında da buna paralel sonuçlar elde edilmiştir (Akt. Güngörmüş, 1992).

Bu araştırmalar göz önüne alındığında çocuğun sosyal beceri gelişiminde baba tutumlarının son derece önemli ve etkili olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu

(17)

çalışmada, baba tutumlarının anasınıfı ve ilkokul birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri gelişimlerine etkisini araştırmak amaçlanmıştır.

1.2. Araştırmanın Amacı

Araştırmada, baba tutumlarının anasınıfı ve ilkokul birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri gelişimlerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Bu temel amaç çerçevesinde yanıt aranacak alt amaçlar şunlardır:

1. Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu (SBDS/TE-ÖF)’nun güvenirliği çocuklar için uygun mudur?

2. Baba Destek Programı (BADEP) Tutum Envanterinin güvenirliği çocuklar için uygun mudur?

3. Anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının sahip olduğu baba tutumları nelerdir?

4. Sosyodemografik özellikler (çocuğun yaşı, cinsiyeti, doğum sırası, kardeş sayısı, aile tipi, baba yaşı, öğrenim düzeyi ve işi, anne öğrenim düzeyi ve çalışma durumu) baba tutumlarını etkilemekte midir?

5. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal becerileri arasında anlamlı bir fark var mıdır?

6. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal becerileri düzeyleri nelerdir?

7. Farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların babalarının baba tutum düzeyleri nelerdir?

8. Baba tutumları ile farklı yaşlarda olan anasınıfı ve birinci sınıfa devam eden çocukların sosyal beceri düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

(18)

9. Çocuğun sosyal beceri düzeyi baba tutum kategorilerine göre anlamlı bir fark gösteriyor mu?

1.3. Araştırmanın Önemi

Sosyal beceriler, küçük yaşlardan itibaren çocuklara kazandırılması gereken ve yaşam boyu gerekli olan becerilerdir. Bu beceriler, toplumsal uyumu ve bireyin sosyalleşmesini sağlayan önemli becerilerdir. Toplumsal uyum ve bireyin sağlıklı sosyalleşmesi sağlanabildiği ölçüde toplumsal problemler azalabilir. Çocukların okul öncesi dönemde ve devamında gelen ilkokul yıllarında sosyal ve duygusal olarak desteklenmeleri, okul hayatının ileriki yıllarında daha uyumlu ve özgüveni yüksek bireylerin yetişmesini sağlayabilir. İşbirliği içinde çalışabilen, sosyal ve duygusal olarak yeterli olan çocukların akademik olarak daha başarılı olacakları beklenir (Rocha-Decker, 2004; Seven, 2006).

Ayrıca çocuğun sosyal beceri gelişiminde ve özgüveninde baba tutumları önemli bir etkendir (Poyraz, 2007). Erken çocukluk döneminde çocukların özgüven ve sosyal beceri gelişimleri ile baba tutumları arasındaki ilişkinin bilinmesi, babaların çocuk yetiştirmede sergiledikleri tutumları etkileyebilir. Bu dönemdeki çocukların sosyal beceri gelişimini olumlu ve olumsuz etkileyen baba tutumlarının tespit edilmesinin, bu konuda çocukların yaşayabilecekleri sorunların çözümüne katkı sağlayabileceği düşünülmektedir (Günalp, 2007). Sosyal beceriler ülkemizde ve dünyada popüler bir araştırma konusu olmasına karşın, özelikle ülkemizde, baba tutumları ile çocuğun sosyal becerileri arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmaların yetersiz olduğu bilinmektedir (Seven, 2006; Alibeyoğlu, 2009).

Bu araştırmanın sonuçlarının, erken çocukluk dönemindeki çocukların sosyal beceri ve baba tutumları arasındaki ilişki ile ilgili alandaki araştırma boşluğunu dolduracağı ve bundan sonra yapılacak çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.

(19)

1.4. Varsayımlar

1. Araştırmada kullanılacak olan “Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu (SBDS/TE-ÖF)”nun sosyal becerileri, “Baba Destek Programı (BADEP) Tutum Envanteri”nin baba tutumlarını ölçtüğü varsayılmaktadır.

2. Araştırmada kullanılan SBDS/TE-ÖF’yi öğretmenlerin her çocuk için tarafsız olarak doldurdukları varsayılmaktadır.

3. Araştırmada kullanılan BADEP Tutum Envanterini babaların içtenlikle doldurdukları varsayılmaktadır.

1.5. Sınırlılıklar

Çalışma;

1. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Muş Merkez İlkokullarının anasınıfları ve birinci sınıflarına devam edip araştırmaya alınan çocuklar ve babaları ile,

2. Sosyal becerilerin alt kategorilerinden olan işbirliği, öz-kontrol, atılganlık becerileri; baba tutumları olarak da geleneksel olmayan roller, yetkeci olmayan tutum, tavizkâr olmayan tutum ve iletişim açıklığı kategorileri ile,

3. Çocukların sosyal becerileriyle ilgili bilgi kaynaklarından öğretmen görüşleri ile,

4. Ölçme aracı olarak kullanılacak, “Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu” ve “Baba Destek Programı Tutum Envanteri” ölçeklerinden elde edilen veriler ile sınırlıdır.

(20)

1.6. Tanımlar

SBDS/TE-ÖF: Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Temel Eğitim Öğretmen Formu.

BADEP: Baba Destek Programı.

(21)

2. KAVRAMSAL TEMELLER

2.1. Sosyal Beceriler

2.1.1. Sosyal Becerilerin Tanımı

Sosyal beceriler ile ilgili üzerinde uzlaşılan bir tanımdan söz etmek güçtür. Tanımların farklılık ve çeşitlilik göstermesinde sosyal becerilerin kişilik, zekâ, dil, algı, değer, davranış, tutum, becerilerin kullanıldığı ortam gibi çeşitli değişkenlerden etkileniyor olması ve özel eğitim, sosyal hizmetler, psikoloji gibi farklı disiplinlerin çalışma alanına girmesi etkili olmuştur. Sosyal becerileri etkileyen değişkenlerin çok olması, farklı disiplin alanlarında çalışılması ve her disiplin alanının kavrama bakış açısında farklılıklar olması nedeniyle sosyal beceriler için birçok farklı tanım yapılmıştır (Meadan ve Monda-Amaya, 2008: 159; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 21; Merrell ve Gimpell, 1997: akt. Bozbey Akalın, 2005: 34).

Sosyal beceriler ile ilgili yapılan çeşitli tanımlara aşağıda yer verilmiştir.

Sosyal beceri etkili bir iletişim için gerekli olan ve yaşamın ilk yıllarından itibaren desteklenmesi gereken temel bir yaşam becerisidir. Sosyal beceriler, bireyin topluma uyumunu, toplumla bütünleşmesini, akranları ve diğerleriyle etkileşimini sağlayan becerilerdir (Dinçer, 2011: 7).

Sergin ve Giverts (2003) sosyal beceriyi; pozitif desteği en üst düzeye çıkarıp cezayı en aza indirerek başkaları ile etkileşimde bulunma becerisi; ilgi ve arzularını başkalarına iletebilme ve sosyal destek kaybına uğramadan olumlu ve olumsuz duygu ve düşüncelerini karşı tarafa aktarabilme kabiliyeti; belli bir amaca yönelik doğru davranışı seçme veya üretme becerisi olarak tanımlamıştır.

(22)

Gresham ve Elliott’a (1990) göre sosyal beceriler, “ Kişinin diğerleriyle daha güçlü bir etkileşim kurması ve sosyal olarak kabul görmeyen tepkilerden kaçınmasına olanak veren sosyal olarak kabul edilen öğrenilmiş davranışlar”dır.

McFall (1982), sosyal becerilerin, belirli durumlarda gösterilen diğerlerinin sosyal yeterliliğine ilişkin kararlarıyla sonuçlanan davranışlar olduğunu savunmuştur (Akt. Seven, 2006).

Marlowe (1986) sosyal becerileri; kişiler arası durumlarda bireyin kendisi dâhil insanların duygu, düşünce ve davranışlarını anlama ve bu anlayışa uygun davranma yeteneği olarak tanımlamaktadır (Akt. Seven, 2006).

Avcıoğlu (2007a, 2007b) sosyal becerileri, bireyin sosyal ortamlarda olumlu sosyal sonuçlar elde etmesini sağlayan, öğrenilmiş davranışlar olarak tanımlamaktadır.

Kapıkıran, Bora İvrendi ve Adak (2005) ise sosyal becerileri; iletişim, problem çözme, karar verme, kendini yönetme ve akran ilişkileri gibi diğerleriyle olumlu sosyal ilişkileri başlatmaya ve sürdürmeye izin veren beceriler olarak açıklamışlardır.

Kişilerarası ilişkilerin kurulmasında ve sosyal amaçların gerçekleştirilmesinde çok önemli role sahip olan sosyal beceriler içinde bulunulan sosyal ortama uygun davranma becerisidir (Avcıoğlu, 2007a).

Yüksel’e (1997) göre sosyal beceri; başkalarından olumlu tepkiler çekerek ve olumsuz tepkiler gelmesini önleyerek, başkalarıyla iletişimi mümkün kılan, sosyal açıdan kabul edilebilir, çevrede etki bırakan, hedefe yönelik, sosyal içeriğe göre değişebilen hem belirli gözlenebilir hem de gözlenemeyen bilişsel ve duyuşsal öğeleri içeren ve öğrenilebilir davranışlardır.

Argyle’ye (1972) göre, sosyal beceri, kişinin kişisel konumuna göre, uygun davranış kurallarını gösterme yeteneğidir. Bu kurallar kişinin kültürel yapısına bağlı olup, her sosyal gruba göre de farklılık göstermektedir. Bu kuralları davranışlarla uyumlu hale getirmek için öğrenerek, benimsemek gerekir (Akt. Şahin, 2001).

(23)

Sosyal becerilerin tanımları incelendiğinde, her tanımın sosyal becerilerin farklı bir yönünü vurguladığı görülür. Bu durum tanımların birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğunu göstermektedir. Tanımlardaki temel ortak noktaların ise bu becerilerin; sosyal ilişkileri olumlu biçimde şekillendirdiği, sosyal ilişkilerle etkileşim içerisinde bulunduğu ve öğrenilmiş davranışlar olduğu görülmektedir (Bacanlı ve Erdoğan, 2003: 354; Gülay ve Akman, 2009: 8).

Sosyal becerinin yapılan tanımlarına bakıldığında bir davranışın sosyal beceri olarak adlandırılması için sahip olması gereken beş ortak özelliği şöyle sıralayabiliriz (Chadsey-Rusch, 1992; Dinçer, 2011):

1. Sosyal beceriler, bireyin içinde yaşadığı toplumun sosyal kurallarına bağlı olan, bireylerin sosyal ortamlarda olumlu ya da nötr tepkiler almalarını, olumsuz tepkilerden kaçınmalarını sağlayan becerilerdir. “Nerede, kiminle, nasıl konuşulur? Okulda, alışverişte, sınıfta nasıl davranılır, nasıl giyinilir?” gibi becerilere ilişkin kurallar sosyal olarak kabul edilen ya da edilmeyen davranışların belirleyicisidir.

2. Sosyal beceriler öğrenilebilen davranışlardır. Her toplumda farklı sosyal davranışların kabul edilir olması, sosyal becerilerin öğrenilebilen davranışlar olduğunu ve sosyal becerileri yetersiz olan bireylere bu becerilerin öğretilebileceğini göstermektedir.

3. Sosyal beceriler amaca yöneliktir ve belirlenen bir amaç için kullanılır. Bilgi almak amacıyla soru sormak, bireyin sosyal yeterliliğinin bir göstergesi olarak düşünülmektedir.

4. Sosyal beceriler duruma özgüdür ve sosyal ortamlara göre farklılaşır. Bireyin içinde bulunduğu sosyal ortama, kişilere ve etkileşim nedenine bağlı olarak sosyal beceriler değişmektedir.

5. Sosyal beceriler gözlenebilen becerilerin yanı sıra gözlenemeyen bilişsel ve duygusal elemanlardan oluşmaktadır. Selamlaşma, yardım alma, teşekkür etme gibi davranışlar gözlenebilir davranışları oluştururken; sosyal durumu algılayabilme, karar

(24)

verme ve diğerlerinden alınan tepkileri değerlendirebilme gözlenemeyen davranışlar içinde yer almaktadır.

Paylaşmak, yardım etmek, iletişimi başlatmak, yardım istemek, oyuna davet etmek, önerilerde bulunmak, “Lütfen”, “Teşekkür ederim” ve “Özür dilerim” demek, bir konuda konuşma başlatabilmek, sorulan sorulara yanıt vermek, kurallara uymak, sırasını beklemek, işbirliği yapmak, eleştirileri kabul etmek v.b. sosyal beceri örnekleridir. Başarılı bir iletişim için bu becerileri geliştirmek, çocukluk çağının en önemli kazanımlarındandır (Dinçer, 2011).

Sosyal beceriler, gözlem ve model alma yoluyla öğrenilir. Ortamın özelliklerinden ve çeşitli değişkenlerden etkilenir. Bireyin topluma uyum sağlaması için sosyal kabulü olan davranışlardır. Sosyal becerilerin yetersizliğinde akranlar tarafından reddedilme, suç eğiliminde artış, düşük akademik başarı gibi olumsuz sonuçlar görülür (Erbay, 2008).

2.1.2. Sosyal Yeterlilik

Sosyal beceri yerine bazen sosyal yeterlilik kavramının da kullanıldığı görülmektedir. Sosyal yeterlilik ve sosyal beceri birbirleri ile ilişkili, ancak farklı kavramlardır. Sosyal yeterlilik, sosyal becerileri de kapsayan daha genel ve çok boyutlu bir yapıdır. Sosyal beceriler, sosyal yeterliliğin gözlenebilir, ölçülebilir bir boyutunu oluşturmaktadır (Gülay ve Akman, 2009: 19; Erbay, 2008; Şahin, 2001).

Erbay’a (2008) göre sosyal yeterlilik, toplum tarafından kabul edilen sosyal davranışları sergileme yeteneğini kapsayan geniş bir kavramdır. Sosyal beceri ise belirli bir sosyal ortamda sergilenen davranış biçimidir.

Mc Fall’a (1982) göre sosyal beceriler, bireyin toplumsal sorumluluklarını yerine getirmek için sergilemesi gereken davranışlardan oluşmakta iken; Brockman’a (1988) göre sosyal yeterlilik; bireyin yakın çevresinde yer alan anne, baba, akranlar ve öğretmenleri tarafından bu davranışların bir norm grubu ya da önceden belirlenen bir

(25)

ölçüte göre karşılaştırılması sonucu elde edilen yargılardır (Akt. Çiftçi ve Sucuoğlu, 2003: 19).

Trower (1982) sosyal yeterliliği, becerikli davranışı ortaya koyma yeteneğine sahip olma olarak tanımlamıştır (Akt. Şahin, 2001).

Robbin ve Merril (1998) ise sosyal yeterliliği, bireyin sosyal durumlarda uygun davranışta bulunmak için daha kapsamlı kategorideki bireysel yeteneklerini gösterebilmesi olarak tanımlamışlardır (Akt. Özbey, 2009).

Yukarda yapılan tanımlardan yola çıkarak; sosyal becerinin sosyal yeterliliğin aksine daha spesifik gözlenebilen davranışları içerdiği söylenebilir. Sosyal beceri ve sosyal yeterlilik arasındaki en ayırıcı özellik; sosyal becerinin spesifik bir davranışı içermesi; sosyal yeterliliğin ise tüm sosyal performansı ifade etmesidir (Özbey, 2006).

McFall (1982) sosyal yeterliliğin özelliklerini şöyle ele almaktadır:

 Yeterlilik, bireyin performansının başkaları tarafından değerlendirilmesidir. “İyi, uygun, etkili” gibi terimler yeterliliğin yerine kullanılabilir.

 Yeterlilik başkaları tarafından yapılan bir değerlendirme olduğundan dolayı önyargılara ve hatalara açıktır. Aynı kriterlere göre farklı kişiler farklı değerlendirmelerde bulunabilirler.

 Değerlendirme her zaman belli bir ölçüte göre yapılacağından ölçüte karar verilmesi gerekir.

 Yeterlilik her zaman duruma veya ölçüte göre değerlendirilir. Bu nedenle durumlardaki ya da görevlerdeki çeşitlilik bireyin performansının yeterli olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini etkiler.

 Bireyin özellikleri, yaş, cinsiyet, deneyim gibi faktörler değerlendirmeyi etkileyebilir.

(26)

 Yeterlilikte tutarlılıktan söz edilebilir. Yeterli olarak değerlendirilen bir görev benzer koşullarda, farklı zamanlarda yine yeterli olarak yapılabilir (Akt. Akfırat, 2004).

Faix (1996), soysal yeterliliğin boyutlarını şu şekilde açıklamaktadır:

Kendisiyle olan ilişkiler: Dürüstlük, eleştirme becerisi, uyum becerisi, beklentilerin gerçekleştirilmesinde hoşgörü, kendi ihtiyaçlarına duyarlık, istek ve ihtiyaçları erteleme yeteneği, kendini kontrol ve yönetme, rol mesafesi (öğretmen olan birinin eş, kardeş, insan olduğunu unutmaması gibi).

 Sorumluluk bilinci: Topluma ve doğaya karşı sorumluluğunun farkında olma, toplumsal grupların ahlak ve etiklerine karşı saygılı olma, kendi ahlakını aktif geliştirme.

Diğer kişilerle olan ilişkiler: Beraber çalışma becerisi, iletişim kurma yeteneği, uzlaşma yeteneği, hoşgörülü olma, diğer kişileri sayma, anlayışlı olma, önyargısız olma, güvenmeye hazır olabilme, bağlanma becerisi, ortaklık kurma, dayanışma, nazik olma, empatik olma (Akt. Şahin, 2001) .

Cawell sosyal yeterliliği sosyal uyum, sosyal performans ve sosyal beceri olmak üzere üç boyutta incelemiştir. Grescham ve Reschly ise sosyal yeterliliği uyumsal davranış ve sosyal beceri şeklinde iki boyuttan oluştuğunu savunmuştur (Akt. Ekinci Vural, 2006).

Gresham ve Elliott (1987) sosyal yeterliliğin alt alanları olan uyumsal davranışları ve sosyal becerilerin birbiri ile ilişkili olduğunu belirtmişlerdir. Uyum davranışları; bağımsız davranmayı, fiziksel gelişimi, kendini yönlendirmeyi, kişisel sorumluluğu, ekonomik-mesleki etkinlikleri ve işlevsel akademik becerileri kapsarken sosyal beceriler; kişilerarası davranışları, akademik becerileri, bireyin kendisi ile ilgili davranışları, girişkenliği, akran kabulünü ve iletişim becerilerini kapsar.

(27)

Görüldüğü gibi sosyal yeterlilik kişisel ve toplumsal birçok faktörden oluşmaktadır. Benlik algısı, öz düzenleme becerileri gibi bireysel faktörler; kişiler arası beceriler ve planlama, organize etme becerileri gibi sosyal ilişkilerle doğrudan ilgili faktörler ve kültürel ve sosyal değerleri içeren faktörler sosyal yeterliliğin çok boyutlu bir kavram olduğunu, farklı alanlardaki birçok beceri ve davranışla ilişkili olduğunu göstermektedir (Gülay ve Akman, 2009: 21).

Sosyal yeterliliğin tanımlarına ve boyutlarına bakıldığında, bireyin ailesi, arkadaşları, öğretmeni ile olan ilişkilerinde kendi girişimlerinin yeterlilik için önemli olduğu, erken çocukluktan başlayarak tüm hayatı kapsayan dönemlerde sosyal ilişkilerinin sürmesinde etkili bir faktör olduğu görülmektedir. Kişinin akademik alanda başarılı olabilmesinde, sağlam arkadaşlık ilişkileri kurabilmesinde ve sosyal gelişiminin desteklenebilmesinde çok önemli olduğu düşünülmektedir. Sosyal yeterliliği gelişmeyen çocukların ise ileri yıllarda pek çok gelişim alanı yönünden eksiklikler yaşayacağı, dolayısıyla böyle çocuklarda olumsuz davranışların görülme sıklığının artacağı söylenebilir (Aslan, 2008).

2.1.3.Sosyal Becerilerin Sınıflandırılması

Sosyal beceriler, çeşitli davranışları ifade etmektedir. Bu davranışların sayısının fazla olması ve sosyal ilişkilerin farklı yönlerini temsil etmesi nedeni ile sınıflandırılmalarında da tanımlarda olduğu gibi çeşitlilik göstermektedir. Her araştırmacı sosyal becerileri tanımlarken olduğu gibi sınıflandırırken de farklı özelliklerine odaklanmıştır (Gülay ve Akman, 2009: 10). Aşağıda bu sınıflamalardan bazılarına yer verilmiştir:

Akkök (1996), sosyal becerileri altı grupta incelemiştir:

1. İlk kazandırılacak beceriler: Dinleme, konuşmayı başlatma ve sürdürme, soru sorma, teşekkür etme, kendini ve başkalarını tanıtma, iltifat etme, yardım isteme, bir gruba katılma, yönerge verme ve yönergelere uyma, özür dileme ve ikna etme.

(28)

2. Grupla bir işi yürütme: Grupla iş bölümüne uyma, sorumluluğu yerine getirme, başkalarının görüşlerini anlamaya çalışma.

3. Duygulara yönelik beceriler: Kendi duygularını anlama, duygularını ifade etme, başkalarının duygularını anlama, karşı tarafın kızgınlığı ile başa çıkma, sevgiyi ve iyi duyguları ifade etme, korku ile başa çıkma ve kendini ödüllendirme.

4. Saldırgan davranışlarla başa çıkmaya yönelik beceriler: İzin isteme, paylaşma, başkalarına yardım etme, uzlaşma, kızgınlığı kontrol etme, hakkını koruma, alay etmeyle başa çıkma, kavgadan uzak durma.

5. Stres durumlarıyla başa çıkma: Başarısız olan bir durumla başa çıkma, grup baskısıyla başa çıkma, utanılan bir durumla başa çıkma, yalnız bırakılma ile başa çıkma.

6. Plan yapma ve problem çözme: Ne yapacağına karar verme, problemin nedenini araştırma, amaç oluşturma, bilgi toplama, karar verme ve bir işe yoğunlaşma.

Rogers ve Ross (1986), okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklara özgü sosyal becerileri üç grupta toplamıştır (Akt. Uz, 2003):

 Bir sosyal durumda neler olduğunu değerlendirme yeteneği,

 Oyun grubundaki eylemleri ve çocukların gereksinmelerini algılama ve doğru olarak yorumlama becerisi,

Olası eylem şekillerini hayal etme ve en uygununu seçme.

Rocha-Decker’e (2004) göre ise, çocuğun okul öncesi dönemde kazanması gereken üç önemli sosyal beceri grubu;

 Çift taraflı kişiler arası etkileşim becerileri,  Amaç merkezli davranışlar,

(29)

Calderalla ve Merrell (1997) sosyal becerilerin ortak boyutlarını ayrıntılı olarak sınıflandırmak için yaptıkları kapsamlı alan çalışması sonucunda çocuk ve ergenlerle yapılmış 21 çalışma belirlemişlerdir. Bu çalışmaların gözden geçirilmesi ve yapılan meta analizler sonucu çocuk ve ergenlerde sosyal becerilerin beş boyutu saptanmıştır.

Söz konusu araştırmada tanımlanan sosyal beceri boyutları ve kapsadıkları becerilere aşağıda yer verilmiştir (Merrell, 2003):

A. Akran İlişkili Beceriler  Arkadaşlarını takdir etme,

 İhtiyaç duyduğunda arkadaşlarından yardım isteme veya onlara yardım etme,  Oyuna ve etkileşime arkadaşlarını davet etme,

 Arkadaşlarıyla konuşma ve tartışmalara katılma,  Arkadaşlarının haklarını savunma,

 Arkadaşlarının duygularına duyarlı olma,

 Akranlarıyla yaptığı çalışmalarda liderlik rolünü üstlenme,  Kolaylıkla arkadaşlık kurma,

 Espri anlayışına sahip olma gibi arkadaşlık ilişkilerini olumlu yönde etkileyen beceriler.

B. Kendini Kontrol Etme Becerileri  Kızgınlığını kontrol etme,

 Problem ortaya çıktığı zaman soğukkanlı olma,  Kurallara uyma, sınırlarını kabul etme,

 Başkalarıyla uzlaşma,

 Eleştirileri kabul etme gibi bireyin kendisini kontrol etmesini sağlayan beceriler.

C. Akademik Beceriler

 Bağımsız olarak çalışma ve görevlerini başarma,  Verilen yönergeleri dinleme ve gerçekleştirme,  Boş zamanlarını uygun bir şekilde kullanma,

(30)

 İhtiyaç duyduğunda, uygun bir şekilde yardım isteme gibi kişinin başarılı olmasını sağlayan beceriler.

D. Uyma Becerileri  Yönergelere uyma,  Kuralları takip etme,

 Materyalleri, oyuncakları ve kendisine ait olan diğer şeyleri paylaşma,  Ödevini bitirme, sorumluluklarını yerine getirme,

 Yapıcı eleştiriye uygun bir şekilde tepkide bulunma gibi başkalarının bireyden beklediklerini yerine getirme davranışları.

E. Atılganlık Becerileri

 Başkalarıyla konuşmak için girişimde bulunma,  Oyun oynamak için arkadaşlarını davet etme,  Kendisi için güzel şeyler yapma ve söyleme,  Kendisinden emin olma,

 Alışık olmadığı kuralları sorma,  Yeni insanlara kendini tanıtma,  Karşı cins ile rahat olma,  Duygularını ifade etme,

 Çalışmalara ve gruba uygun bir şekilde katılma.

Gresham ve Elliott (1990) tarafından geliştirilen Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi ölçeğinde sosyal beceriler beş alt kategoride incelenmektedir. Buna göre:

İşbirliği: Diğerlerine yardım etme, materyalleri paylaşma, yönergelere ve kurallara uyma becerilerini içerir.

Atılganlık: Başkalarına bilgi sorma, kendisini tanıtma ve diğerlerinin hareketlerine pozitif olarak hakkını arayıcı şekilde tepki verme gibi davranışları içerir.

(31)

Öz-kontrol: Engel durumlarından ileri gelen, vurulduğunda veya itildiğinde uygun tepki verme, akranlarıyla çatışmaya düştüğünde sinirlerini kontrol etme ve tartışmalarda uzlaşma gibi becerileri içeren becerilerdir.

Empati: Diğerlerine karşı ilgi ve sorumluluk duygusundan kaynaklanan davranışları içerir.

Sorumluluk: Çocuğun diğerlerinin istekleri ve kurallar karşısında gösterdiği tepkilere işaret eden becerilerdir.

2.1.4.Erken Çocuklukta Sosyal Becerilerin Kazanılmasının Önemi

Erken çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmının yetişkinlikte, bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiği bilinmektedir (Oktay, 2004). İçinde bulunulan sosyal ortama uygun davranma becerisi olarak da tanımlanan sosyal beceriler, kişilerarası ilişkilerin kurulmasında ve sosyal amaçların gerçekleştirilmesinde çok önemli rol oynar (Avcıoğlu, 2001; akt. Ekinci Vural, 2006).

Sosyal becerilere sahip olmak yaşamın her alanında önemli bir yer tutmaktadır. Erken çocukluk dönemi bu becerilere oldukça fazla gereksinim duyulan dönemlerden biridir. Çocuğun bu dönemdeki sosyal yeterliliği gelecekte onun sosyal ve akademik yeterliliğini etkilemektedir (Bülbül, 2008). Bu bağlamda çocuklar sevgi, saygı ve hoşgörüye dayanan bir sosyalleşme sürecinden geçtiğinde kendi davranışlarını denetleyen, başkalarının haklarına saygılı ve toplumsal bilinci gelişmiş bireyler olacaklardır. Bireyin dürüst, güvenilir, yardım sever, içinde bulunduğu toplumun yararına çalışma vb. olumlu özelliklerin ya da bencil, tutarsız, yalancı, hilekâr, korkak vb. olumsuz özelliklerin kişiliğinin bir parçası haline gelmesi sosyalleşme sürecinin sonuçlarıdır (Cerrahoğlu, 2002).

Bireyin çevresine uyum sağlamasında önemli görevleri olan sosyal becerilerin, kişilik gelişiminin büyük bir bölümünün kazanıldığı erken yaşlarda öğrenilmesi gereklidir (Dinçer, 2011). Erken çocukluk döneminde sosyal becerileri geliştirmesine

(32)

fırsat verilmeyen çocuklar davranış problemleri yaşarlar ve sosyal gelişimleri sekteye uğrar. Aynı zamanda bu çocuklar okula karşı olumsuz bir tutum sergileme, ergenlikte antisosyal davranışlarda bulunma, suça karışma, yetişkinliğe adapte olamama, iş hayatında başarısızlık gibi birçok olumsuz durumla karşı karşıya kalırlar. Erken dönemlerde fark edilmeyen ve süreklilik gösteren topluma uyum sorunlarının sonradan değiştirilmesi oldukça güç olabilmektedir. Erken çocukluk döneminde çocukların sosyal becerilerinin yeterli ve uygun bir şekilde desteklenmesi, daha sonraki dönemlerde ortaya çıkabilecek söz konusu problemleri önlemek açısından önem taşımaktadır (Rocha-Decker, 2004).

Okul hayatına başlayan bazı çocuklar, içeri girerken “Günaydın” diyen, diğer arkadaşlarıyla olumlu ilişkiler kurabilen, problem çözebilen, yönergeleri takip edebilen, akademik ve sosyal etkinliklere katılma gibi sosyal becerilere sahiptir. Bazıları ise, aşırı derecede saldırgan davranışlar sergileme hatta basit yönergeleri uygulama konusunda bile zorluk çekme, etkinliklerde grupların dışında, genellikle kendi başına oynama, etkinliğe katılmak için herhangi bir girişimde bulunmama, öğretmeninin cesaretlendirmesine gereksinim duyma, arkadaşlarının birlikte oyun oynama tepkilerini yanlış yorumlama, onların beden dili kullanarak verdikleri mesajları anlayamama gibi problem davranışlara sahip olabilmektedir. Sosyal beceri eksikliği yaşayan bu çocuklar sınıf ortamında öğretmenlere zor anlar yaşatmakta, akranları tarafından reddedilerek yalnız kalmakta ve sosyal ortamlardan dışlanmaktadır. Bulunduğumuz toplumlarda kabul edilebilmek için sosyal kabulü olan davranışlar sergilememiz gerekmektedir. Bundan ötürü toplum tarafından uygun görülen ve ödüllendirilen davranışlar çocuklara öğretilmelidir. Böylelikle çocukların kişiler arası iyi ilişkiler kurmaları ve akademik yaşantıya hazır olmaları desteklenmiş olur (Erbay, 2008; Dinçer, 2011).

Ladd, Birch ve Buhs’un (1999), yaş ortalamaları 5.5 olan 200 çocuk üzerinde yaptıkları bir araştırmanın sonucuna göre, başkalarına yardım amaçlı sosyal davranışlar, akranları tarafından kabul edilme ile sosyal olmayan davranışlar ise yakın arkadaş sayısında azalma ve akranlar tarafından reddedilme ile ilişkili bulunmuştur.

Yapılan bazı çalışmalar incelendiğinde, asosyal davranış düzeyi arttıkça, aşırı hareketlilik, saldırganlık, korkulu-kaygılı olma, dışlanma, akranların şiddetine maruz kalma düzeyi artmakta, başkalarına yardım amaçlı sosyal davranışlar ise azalmaktadır.

(33)

Sosyal becerileri yetersiz olan çocukların, akran ilişkilerinde sıklıkla dışlandıkları görülür. Saldırgan ya da zarar verici davranışlar sergileyen çocukların, sosyal etkileşimler esnasında akranlarınca daha az kabul gördükleri görülmüştür (Persson, 2005; Hawley, 2002). Dinçer’e (2011) göre; dinleme, yönergeleri takip etme, sıra bekleme ve yardım isteme gibi temel sosyal becerileri öğrenmeksizin okula başlayan çocuklar, hem akranlarıyla, hem de yetişkinlerle anlaşmazlıklar yaşamakta ve akademik yönden başarısız olmaktadır.

Sosyal beceriler akademik becerilerin gelişimini destekler ve başarının artmasını kolaylaştırır (Dinçer, 2011). Yapılan araştırmalarda sosyal becerilere sahip olan çocukların akademik başarılarının, sosyal becerilere sahip olmayan diğer çocuklara göre daha üst düzeyde olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda sosyal becerilerin akademik başarının ön koşulu olduğu söylenebilir (Özbey, 2009; Erbay, 2008).

Thomas Lickona (1991), çocukların televizyondaki şiddet, olumsuz davranışlar, insana saygı vb. gibi konularda olumsuz davranış örneklerini kolaylıkla model alabildiğini belirtmektedir. Gathercosl ve Crowell’e (2000) göre ise çocukların çok azı toplumun değerlerine uygun davranışları ve sosyal becerileri kazandıracak ailelerden gelmektedir. Öğretmenler işbirliğine ve karşılıklı saygıya dayanan bir sınıf ortamında sosyal becerileri geliştirmek için gayret gösterdiklerinde, disiplin problemleri azalacak ve daha az olumsuz davranışlar meydana gelecektir (Akt. Mcarthur, 2002).

Eğitimciler, yöneticiler ve ebeveynler sosyal becerilerin kişinin yaşamındaki değerinin farkında olmalı ve sosyal beceri öğretiminde işbirliği içinde olmaları gerektiğini unutmamalıdırlar. Sosyal beceriler bireysel değerler ve ahlaki değerler üzerine kurulmaktadır. Dürüstlük, sorumluluk, adalet, saygı, azim gibi özelliklere sahip olan bu temel değerler ve inançlar, bireyin yaşamına yön vermekte ve zamanını, yeteneklerini ve parasını nasıl kullanacağına ilişkin doğru kararlar vermesinde anahtar rol oynamaktadır (McArthur, 2002).

2.1.5.Sosyal Beceri Eksikliği

Sosyal beceri eksikliği bireyde iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi; bireylerin davranış repertuarında belirli sosyal davranışların olmaması, ikincisi

(34)

ise; bu davranışlara sahip oldukları halde bu davranışları uygun ortam ve durumlarda kullanamamaları şeklindedir (Çiftçi ve Sucuoğlu, 2010: 23; Avcıoğlu, 2009; Seven, 2006). Yukarıdaki tanıma bakıldığında sosyal beceri eksikliğine sahip bir kişi, sosyal beceri davranışını gerçekleştireceği gerekli bilgilere sahip olamayacağı gibi, sorun yaşadığında sosyal beceri performansı gösterebilir fakat uygun sıklık ile belirli durumlarda gösterilmesi gereken uygun sosyal beceri davranışını gösteremeyebilir (King, 2000; Gresham ve Elliott, 1987: 173).

Sosyal beceri yetersizlikleri, beceriyi kazanma ve sergilemenin birbirinden farklı olduğu ayırımı temel alınarak dört grupta incelenebilir (Gresham ve Elliott, 1987: 172; Gülay ve Akman, 2009: 94). Bunlar; beceri yetersizliği, performans yetersizliği, kendini kontrol yetersizliği ve beceriyi ortaya koyma yetersizliğidir.

1. Beceri yetersizliği: Beceri yetersizliği, beceriyi kazanma ya da öğrenme ile ilgilidir. Çocuğun beceriyi, uygun durum ve ortamda hiç kullanmadığı anlamına gelir. Beceri yetersizliği olan birey diğer bireylerle iletişim kurma sosyal becerisine sahip değildir. Kolay arkadaş edinemez ya da arkadaşlarıyla selamlaşmaz. Sosyal beceri yetersizliğinden bahsedebilmek için becerinin çocuğun davranış repertuarında olmadığının belirlenmesi gerekir (Elliott ve Busse, 1991: 78; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2010: 23; Gülay ve Akman, 2009: 94).

2. Performans yetersizliği: Performans yetersizliği olan birey bir beceriyi nasıl yapacağını bilir. Bu beceri bireyin repertuarında vardır ancak birey bu beceriyi yeterli sıklıkta ve doğru zamanda kullanmayabilir. Performans yetersizliğinin olup olmadığını anlamak için bireyi gözlemek gerekir. Örneğin, çocuk konuşmayı başlatır fakat göz teması kuramadığı için beceriyi tamamlayamaz, iletişimi başarısız olur. Performans eksikliği, bireyin sahip olduğu sosyal beceriyi kullanmaya ilişkin motivasyon eksikliğinden veya o beceriyi ortaya koymak için gereken ortamlarla karşılaşma imkanı bulamamasından kaynaklanıyor olabilir (Elliott ve Busse, 1991: 78; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2010: 23; Gülay ve Akman, 2009: 94).

3. Kendini kontrol yetersizliği: Kendini kontrol yetersizliği, duygusal tepkilerdeki artış nedeni ile bireyin becerileri öğrenmede zorluk yaşamasıdır. Kaygı gibi yoğun duygusal tepkiler nedeniyle çocuğun çekingen olması ve beceriyi öğrenememesi

(35)

kendini kontrol yetersizliğine örnek olabilir. Karşısındakinin sözünü bitirmesini beklemeden birden ani tepkiler göstermek gibi tepkisel davranışlar da sosyal becerinin öğrenilmesini güçleştirebilir. Kaygı düzeyi yüksek olan birey sosyal ortamlara girmekten çekinir. Kızgınlık gibi duygusal tepkiler de bireyin akranları tarafından reddedilmesine sebep olur (Gresham ve Elliott, 1987: 173; Avcıoğlu, 2009; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2010: 23; Gülay ve Akman, 2009: 95).

4. Beceriyi ortaya koymada yetersizlik: Kendini kontrol beceri yetersizliğinde birey, duygularındaki yoğunluk nedeniyle bir beceriyi öğrenemezken, beceriyi ortaya koymada yetersizlikte öğrendiği sosyal beceriyi yoğun duygusal tepkileri nedeniyle istenilir düzeyde gerçekleştiremez. Örneğin, çocuk bir başka kişiyle konuşmayı başlatır, ancak sürdüremez. Başka bir örnek de, akranlarına iltifat etmesini bilen bir çocuğun utangaçlıktan dolayı bu beceriyi gerçekleştirememesidir (Gresham ve Elliott, 1987: 173; Avcıoğlu, 2009; Çiftçi ve Sucuoğlu, 2010: 24; Gülay ve Akman, 2009: 95).

2.1.6.Sosyal Beceri Eksikliğinin Nedenleri

Gresham ve Elliot’e (1990) göre, sosyal beceri eksikliğinin nedenleri aşağıda özetlenmiştir;

 Bilgi eksikliği,

 İpucu veya fırsat eksikliği,

 Sosyal becerileri engelleyici problem davranışların varlığı,  Yeterli pratiğin ve dönütün olmaması,

 Davranış performansı için pekiştirme eksikliği.

Liberman, Derisi ve Mueser (1989: akt. Sergin ve Giverts 2003: 137) de sosyal beceri eksikliğinin 4 önemli nedenini ileri sürmüşlerdir;

Birincisi; bazı bireyler yaşamlarında, kendilerine uygun rol modeli olabilecek kişilerin olmaması nedeniyle çevresindekilerle asla etkili bir etkileşimde bulunamamaktadır. Sosyal becerilerin büyük çoğunluğu gözlem yoluyla öğrenilir.

(36)

Yaşamın ilk yıllarında anne-babalar ve öğretmen sosyal becerilerin kazanılmasında önemli bir rol modeli olma özelliğini taşımaktadır. Bu durumda uygun rol modellerin olmaması sosyal becerilerin kazanılmasına engel olmaktadır.

İkincisi; bazı bireylerin yaşadığı psiko-sosyal problemler, sahip oldukları sosyal becerilerin gerilemesine/zarar görmesine neden olabilmektedir. Depresyon, sosyal kaygı, yalnızlık, alkolizm, şizofreni gibi problemler yaşayan bireyler de içe kapanıklık ve etrafındaki insanlardan rahatsız olma eğilimi gösterebilmektedir. Psikolojik problemler nedeniyle kullanılamayan sosyal beceriler sosyal davranışların ortaya çıkmasına engel olabilmektedir.

Üçüncüsü; çevresel stres faktörleri de sosyal beceri davranışlarını etkileyebilmektedir. Bazen iyi sosyal becerilere sahip olan bireylerin yaşadığı travmatik deneyimler ve stresli olaylar yaşamlarında derin psikolojik yaralar ve izler bırakır. Bu durum da tedirgin, içe kapanık ve diğer insanlardan ve sosyal ortamlardan uzaklaşma gibi asosyal davranışlar göstermelerine sebep olabilmektedir.

Dördüncüsü ise; bireyin sosyal ortamı ile ilgili gerçekleşen önemli değişiklikler bireye olan pozitif sosyal desteğin azalmasına veya tamamen ortadan kalkmasına neden olabilir. Örneğin, çeşitli nedenlerle evsiz kalma, ceza evine girme, hastalık nedeniyle yatağa bağımlı kalma, mesleğini kaybetme ya da yeni bir yere taşınma gibi yaşam şartlarında şiddetli değişikliklerin olması kazanılmış sosyal becerilerin kullanılmamasına neden olabilmektedir.

Liberman ve arkadaşlarının yukarıda bahsettiği sosyal beceri eksikliği nedenlerine birçok madde eklenebilir. İnsanların iletişimi; karar verme, sosyal algı, yorumlama gibi bilişsel süreçleri ve konuşma, sözel olmayan davranış üretimi ve doğru zamanda davranışı gerçekleştirme gibi davranışsal süreçleri barındıran komplex davranışlar bütünüdür. Bu bağlamda kimi bireyler için sağlıklı sosyal davranış ortaya koyma güç olabilmektedir (Sergin ve Giverts 2003: 137–138).

Çocukluk yıllarında görülen sosyal beceri yetersizliğinin temel nedeni, saldırgan davranışlar gösterme ve akran reddi olabileceği gibi, zamanında tepki veya performans dönütü alamamaktan da kaynaklanabilmektedir. Bu bağlamda çocukluk yıllarında

(37)

sosyal becerilerin kazanılmasında ebeveynler ve öğretmenler önemli rol oynar (Dodge, 1983; Dinçer, 2011; Sergin ve Giverts, 2003: 137–138).

2.1.7.Sosyal Beceri Eksikliğinin Sonuçları

Sosyal becerilerdeki yetersizliğin sonuçları üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Bu araştırmalar düşük sosyal becerilerin çocuklukta yaşanan zorluklar ve ileri yaşlarda yaşanabilecek uyumsuzluklarla ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Yetişkinler ve akranlarıyla olan ilişkileri zayıf veya yetersiz olan çocuklar, yaşamlarının sonraki döneminde psikolojik, davranışsal ve sosyal alanlarda problem yaşama eğilimindedirler. Sosyal beceri eksikliği sonucu oluşan bu problemler evde, okulda, meslek hayatında bireyin yaşamının her aşamasını etkileyebilir. Bunlar arasında okul başarısızlığı, sosyal durumları yanlış okuma, ergenlikte psikolojik problemler, yetişkinliğe uyum sağlayamama, mesleğinde performans düşüklüğü, şiddet ve suça eğilim sayılabilir (Elliott ve Busse, 1991: 1; Rocha-Decker, 2004; Çetin ve diğerleri, 2003: 29-30; Seven, 2006; Avcıoğlu, 2009; Özbey, 2009).

Sosyal becerileri yetersiz olan insanlar yeterli olanlara göre akranları arasında daha az popüler, karşı cinsle olan ilişkilerinde ve evliliklerinde daha az memnun olmaktadırlar. Psikolojik etkilerine bakıldığında ise; sosyal beceri eksikliği yaşayan bireylerde depresyon, sosyal kaygı, yalnızlık ve alkolizmin yanında bazı kliniksel problemler de görülebilmektedir. Mesleki etkileri ise; problemli sosyal beceriler akademik başarısızlığa ve askerlik gibi zor mesleklerde çalışanlarda uyumu bozan davranışların artmasına neden olabilmektedir (Sergin ve Giverts, 2003; 138).

2.1.8.Sosyal Becerileri Etkileyen Faktörler

Sosyal becerilerin kazanılması, bireyin geçmiş deneyimlerine, çevreden aldıkları geribildirimlere, içinde bulunduğu sosyal ortamlara, çevredeki kişilere bağlı olarak gerçekleşmektedir (Dinçer, 2011). Çocukların sosyal beceri gelişimini olumlu ya da olumsuz olarak etkileyen bazı faktörler olabilmektedir. Bunlar; yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik düzey, engelli olma v.b. faktörlerdir (Elibol Gültekin, 2008; Avcıoğlu, 2009).

(38)

Çocukların yaşları arttıkça bilişsel, dil ve ahlaki gelişimleri ile birlikte sosyal davranışları da gelişmektedir (Avcıoğlu, 2009; Elibol Gültekin, 2008; Gülay ve Akman, 2009: 80). Yurt içinde ve yurt dışında yapılan araştırmalarda, çocukların yaşlarının artmasıyla sosyal etkileşimlerinin, sosyal bağımsızlıklarının ve sosyal işbirliklerinin arttığı, problem davranışların da azaldığı bulunmuştur (Dinçer, 2011).

Poyraz Tüy (1999) yaptığı araştırmada, 3-4 yaş çocuklarının sosyal bağımsızlık, sosyal etkileşim ve sosyal işbirliği puanlarının 5-6 yaş çocuklarının puanlarına göre daha düşük olduğunu bulmuştur. Bu bulgu, yaş ile sosyal beceri gelişimi arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir.

Çocukların sosyal becerilerini etkileyen bir diğer faktör de cinsiyettir. Son yıllarda sosyal ve davranışsal gelişim üzerindeki cinsiyet farklılıklarının hem çevresel hem de biyolojik etkenlerden kaynaklandığı vurgulanmaktadır (Avcıoğlu, 2009; Elibol Gültekin, 2008).

Etaugh (1983), çeşitli çevresel faktörlerin cinsiyet üzerinde etkili olduğunu vurgulamaktadır. Bu faktörler, kız ve erkek çocuklara yetişkin tarafından gösterilen farklı davranışlar, çocuğun cinsiyetine göre seçilen oyuncaklar, toplum tarafından cinsiyetine yüklenen rolleri yerine getirdiğinde ailesi, öğretmeni ve arkadaşları tarafından pekiştirilmesi, buna karşın cinsiyetine uygun olmayan rolleri oynadığında cezalandırılmasıdır (Akt. Poyraz Tüy, 1999).

Baran (1989) farklı sosyo-ekonomik düzeydeki farklı cinsiyetlerdeki on yaş çocukları üzerinde yürüttüğü çalışmasında, davranış bozuklukları ile benlik kavramı arasındaki ilişkiyi çeşitli değişkenlere göre incelemiştir. Araştırma sonuçlarına göre sosyo-ekonomik düzey düştükçe, erkek çocukların kızlara göre daha fazla davranış problemi gösterdikleri, annenin öğrenim düzeyi düştükçe davranış problemlerinin arttığı ve ilk ya da son çocuk olmanın davranış problemlerinin ortaya çıkısında önemli olduğu görülmüştür (Akt. Kanlıkılıçer, 2005).

Erkek çocukların, kız çocuklarıyla karşılaştırıldıklarında fiziksel etkinlik düzeylerinin daha yüksek, sözel etkinlik düzeylerinin daha düşük olduğu söylenebilir.

(39)

Bununla birlikte erkek çocukların saldırgan davranışları daha fazla sergiledikleri bulunmuştur. Kızların, kişiler arası ve kendini kontrol etme becerileri erkeklere göre daha yüksek iken, saldırganlık ve rahatsız edici davranışlarının daha az olduğu vurgulanmaktadır (Poyraz Tüy, 1999).

Kapıkıran ve diğerlerine (2006) göre, cinsiyet değişkeni açısından sosyal beceriler incelendiğinde, kızlar daha çok olumlu sosyal davranışlara sahipken, erkekler daha saldırgan davranışlara sahiptir. Merrell (1994), çalışmasında, kızların sosyal beceri puanlarının erkeklerden daha yüksek, problem davranışlarının ise erkeklerden daha düşük olduğunu bulmuştur (Akt. Elibol Gültekin, 2008). Özbey ve Alisinanoğlu’nun (2009) çalışmasında, kız çocuklarının erkek çocuklara oranla, daha az problem davranışa sahip oldukları görülmüştür. Özbey (2009) okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden 60-72 aylık çocuklarla yaptığı çalışmada sosyal becerilerin çocukların cinsiyetine göre farklılık gösterdiğini tespit etmiştir. Kız çocuklarının sosyal işbirliği ve sosyal etkileşim puanlarının erkek çocuklarına göre daha yüksek olduğu görülmüştür.

Her iki cinse ait davranış kalıplarının birçok toplumda ortak olduğu söylenebilir. Bu davranış kalıplarının oluşmasında kültürel yapının, anne-baba tutumlarının, kitle iletişim araçlarının etkisi oldukça büyüktür (Gülay ve Akman, 2009: 80).

Sosyo-ekonomik düzeyin sosyal beceriler üzerindeki etkilerine bakıldığında, öncelikle sosyo-ekonomik düzeyin, eğitim, ekonomik kaynaklar, sağlık ve meslek gibi birçok durumu içinde barındıran geniş bir kavram olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle de çocukların gelişimsel süreçlerini etkileyen en önemli değişkenlerden biridir (Koçak ve Tepeli, 2004; akt. Bülbül, 2008). Yapılan araştırmalar göstermektedir ki, düşük sosyoekonomik düzeydeki ailelerin çocukları duygusal ve davranışsal risklerle çok daha fazla karşı karşıya kalmakta ve okul başarıları daha düşük olmaktadır (Kanlıkılıçer, 2005; Dinçer, 2011; Elibol Gültekin, 2008).

Baran’ın (1989) farklı sosyo-ekonomik düzeydeki on yaş çocukları üzerinde yürüttüğü çalışmanın sonuçlarına göre, sosyo-ekonomik düzey düştükçe, davranış bozuklukları artmıştır (Akt. Kanlıkılıçer, 2005). Seven’in (2006) yaptığı çalışma sonuçlarına göre, 6 yaş çocuklarının sosyal beceri düzeyleri sosyo-ekonomik düzeylere göre anlamlı bir şekilde değişmektedir. Buna göre, alt ve orta sosyo-ekonomik

(40)

düzeydeki aile çocuklarının üst sosyo-ekonomik düzey aile çocuklarına göre daha az sosyal becerilere sahip oldukları görülmüştür.

Çocuğun engelli olup olmaması da sosyal beceriyi etkileyen faktörlerden biridir. Araştırmalar, engelli çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre daha az sosyal ilişki kurduklarını göstermektedir. Engelli çocuklar sosyal becerileri öğrenirken çok zorluk çekmektedir. Ayrıca, sosyal beceri ve akademik yeterlilikleri akranlarına göre daha az, problem davranışları daha fazladır (Dinçer, 2011; Gülay ve Akman, 2009: 80).

Çeşitli araştırmalara bakıldığında, engelli çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre çevrelerini yorumlamada ve diğer çocukların kendilerini nasıl algıladıklarını değerlendirmede sorunlar yaşadıkları görülmektedir (Gülay ve Akman, 2009: 80). Engelli birey eğitim, çevre, iş ve meslek yaşamlarında sosyal beceri yetersizliklerinden dolayı yetersiz sosyal etkileşim, kabul edilmeme, bağımsız davranamama gibi çeşitli güçlükler yaşayabilmektedir (Akfırat, 2004).

2.1.9.Sosyal Becerileri Değerlendirme

Hangi sosyal becerilerin öğretileceğine ve öğretilecek olan sosyal becerinin çocuk için gerekli olup olmadığına, çocuğun sahip olduğu ve yetersiz olduğu becerilere bağlı olarak karar vermek gerekir. Yani, sosyal beceriler öğretimine alınacak bireylere ne öğretileceğine karar vermeden önce, özelliklerini belirlemeye yönelik değerlendirme yapılmalıdır. Bu değerlendirmeler sonucunda, bir bireyin gelecekte neler öğreneceğine ilişkin gerçekçi hedefler oluşturulabilir (Gresham ve Elliot, 1987).

Sheridan, Hungelman ve Maughan (1999) çocukların sosyal becerilerinin onların, aktif olduğu sosyal ortamlarda değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamışlar ve kapsamlı bir sosyal beceri değerlendirmesi için yedi amaç ileri sürmüşlerdir. Bu amaçlar aşağıda sıralanmaktadır:

1) Anlamlı ve uygulanabilir sosyal ortamda sosyal geçerliliği olan davranış ve becerileri belirlemek,

Şekil

Tablo 1. Anasınıfı ve Birinci Sınıfa Devam Eden Çocukların Tanıtıcı Özellikleri
Tablo 1 incelendiğinde,  anasınıfına devam eden çocukların %91,9’unun, birinci  sınıfa devam eden çocukların ise %24,1’inin 60-72 aylık olduğu, kız ve erkek oranının  birbirine çok yakın olduğu görülmektedir
Tablo  2’ye  bakıldığında,  annelerin  %48,3’ünün  okuryazar  veya  ilköğretim  mezunu,  babaların  %41,2’sinin  üniversite  mezunu  olduğu  görülmektedir
Tablo  5.  BADEP  Tutum  Envanteri’nin  Alt  Ölçekleri  ve  Toplam  Güvenirlik  Katsayısı Değerleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

konu üzerine konuşma, konu üzerine konuşmayı sürdürme, konu değiştirme becerilerini ve sıra alma, etkileşim başlatma, karşılık verme,. konuşmacıya yanıt verme,

• Bulunan test istatistiği gruplardaki kişi sayıları için tablo U değeri ile karşılaştırılarak karar verilir... Burada ile gösterilen ilgili gruba ilişkin

XKURY Endeksi’nin açıklanması için tahmin edilen modelin katsayılarının istikrarlı olduğu ve ARDL Sınır Testi sonuçlarıyla birlikte değerlendirildiğinde

SMV Ab seropozitifliği oran- ları inme hastaları ve kontroller arasında karşılaştırıldı- ğında, Asya toplumlarında inmeli hastalarda kontrolle- re göre daha yüksek

U19 grubunda kazanan oyuncuların kazanamanyan oyunculara göre TH (toplam hata), TAH (toplam aut hatası) ve HAOK (hata aut orta kort) değerleri anlamlı olarak daha az

Çalışmada analiz edilen bulgular neticesinde eskrim antrenörlerine göre eskrim sporcularını psikolojik açıdan etkileyen faktörler; eskrim antrenörlerinin sporcuların

• Araştırmada elde edilen, ilkokul birinci sınıfa devam eden 60-66-72 aylık öğrencilerin dil becerileri (dinleme-konuşma-okuma-yazma) maddeleri ile ilgili betimsel

Araştırma sonunda, velilerin çoğunluğunun ilkokul birinci sınıfı okuma yazmaya başlama olarak anlamlandırdıkları; çocukları okula başlarken olumlu duygularla