Sakın yanlış anlaşılmış olmayalım?
C > i z san’ati üzerinde istisnasız ittifak toplıyan K âm il  kdi- kin vefatı üzerine yazdığım bir yazı, C üm huriyet refiki m izde dost bir kalem in tenkidine uğradı, evvelâ henüz soğum a
mış m uhterem bir nâşın m ânevi huzurunda m ünakaşaya girerek
bilm eden herhangi bir hürm etsizliğe d e vesile verm em iş olm ak i- çin, saniyen d e bu gibi ahvalde politika y ap m ak tan uzak kalaca ğ ında zerre k ad a r şüphem olm ıyan ark ad aştm N adirin sam im iye tine yüzde yüz inandığım için bir içtihat hürm etile tarizine cevap verm edim .
Şu satırları istem iyerek yazışım N adir N adi dostum un te n kidinin bazı gazetelerde dem agoji vesilesi o larak kullanıldığım görm üş olm akkğım ızdandır.
İşte cevabım :
A ra p harflerile h at, bilhassa T ürklerin fev k alâd e ileri götü r dükleri bir tezyini gan’at şubesidir. Belki n a d ir istisnalarla hiçbir kilisenin kapısında lâtin h arflerin d en m üteşekkil tezyinata rastgel- m ediği halde, baha biçilmez âbidelerim ize, bu kıym eti veren taş üzerine işlediğimiz yazılar olm uştur. İşte m em leketin h e r tarafın dak i eserler, işte K onya ve işte S ivastaki, E rzurum daki çifte m ina reler.
Yeni T ü rk alfabesini kabul etm ek ve bu alfabenin p ratik
kıym etinden istifade etm ek b a şk a şeydir, eski ve bize hâs fakat ihtizar halinde olan bir san’at şubem iz hak k ın d a teessür duym ak başka şeydir; nitekim alfabe m evzuu ile san’a t m evzuunun ayrı gayri şeyler olm ası gibi...
D evlet yeni T ürk harflerinin kabulünden sonra A rap harfle rile yazı yazmayı m enetti, fak at san’at eseri levhalarım ızı, k itabe lerimizi, büyük bir titizlikle m üzelere yerleştirdi. Ne y ap a y d ım ? Kâmil A k d ik ’in b erab er g ö tü rd ü ğ ü san’a te üzülm eyip te m ahzun mu olay d ım ? V e her türlü dünya ihtirasından uzak yaşıyarak Şark âlem inde bir yıldız gihi parlıyan tertem iz bir insanın ve san’ali- nin göçmesini garplılık nam ım a alkışlam ak m ıydım ?
Biliyorum ki, hiçbir m uarızım , benden böyle birşey b ek le
m ez ve istem ez; fak at görüyorum ki, aziz m uarızlarım ın hepsi eski '
T ü rk yazısının stetik kıym etlerde, kültürel, siyasî ve am elî kıy- i
m etlerini birbirine karıştırm ış gibi görünüyorlar.
Kıym etli m uhatabım ı ta tm in ettiğim e ve arad ak i görüş fa r kını izale ettiğim e kani o lduktan sonra diyorum ki, bu münakefşa- d a r d oğan hiçbir dem agoji üstü n d e bun d an fazla durm ıva m ahal yoktur.
Cihnd BABAN
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha Toros Arşivi