• Sonuç bulunamadı

1960 askeri darbesinin üniversitelere müdahalesi ve 147'ler tasfiyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1960 askeri darbesinin üniversitelere müdahalesi ve 147'ler tasfiyesi"

Copied!
244
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

GAZ ÜNIVERS TES

M B MLER ENST TÜSÜ

EGITIM PROGRAMLARI VE ÖGRETIM BILIM DALI

N SOSYAL VE TAR TEMELLER B M DALI

1960 ASKER DARBES N ÜN VERS TELERE MÜDAHALES

VE 147’LER TASF YES

YÜKSEK L SANS TEZ

Haz rlayan Derya KAYACAN

ANKARA Ocak,2013

(2)

T.C

GAZ ÜNIVERS TES

M B MLER ENST TÜSÜ

EGITIM PROGRAMLARI VE ÖGRETIM BILIM DALI

N SOSYAL VE TAR TEMELLER B M DALI

1960 ASKER DARBES N ÜN VERS TELERE MÜDAHALES

VE 147’LER TASF YES

YÜKSEK L SANS TEZ

HAZIRLAYAN Derya KAYACAN

DANI MAN

Prof.Dr. M. Ça atay ÖZDEM R

ANKARA Ocak,2013

(3)

Gazi Üniversitesi E itim Bilimleri Enstitüsü Müdürlü ü’ne

Derya KAYACAN’ n “1960 Askeri Darbesinin Üniversitelere Müdahalesi ve 147’ler Tasfiyesi” ba kl tezi………... tarihinde, jürimiz taraf ndan Gazi Üniversitesi E itim Bilimleri Enstitüsü E itim Bilimleri Anabilim Dal ,

itimin Sosyal ve Tarihi Temelleri Bilim Dal nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmi tir.

Ad Soyad mza

Üye : Prof.Dr.M.Ça atay ÖZDEM R (DANI MAN)

Üye : Prof.Dr. Kemal GÖRMEZ

(4)

ÖNSÖZ

Üniversiteler, bilimsel bilginin üretildi i, yorumland , ele tirildi i, aktar ld , bilimsel ve akademik özerkli e sahip kurumlard r. Üniversiteler dura an yap lar de ildirler ve her zaman geli meyi ve yenili i de bünyelerinde bar nd rlar. Bu aç dan tarih boyunca kendi düzenlerinin devaml isteyen yönetici s flar geli meyi, de meyi ve yenili i bünyesinden bar nd ran üniversiteleri kendileri için bir tehlike olarak görmü lerdir. Bununla birlikte bilimsel bilgi önemli bir güçtür ve bilimsel bilginin üretildi i alanlar olmas gereken üniversiteler, tarih boyunca bilgi gibi önemli bir gücü elinde bulundurmas bak ndan do rudan ya da dolayl müdahalelerle yönetici s flar n bask ve kontrolü alt nda tutulmaya çal lm r.

Bu çal man n haz rlanmas nda büyük emekleri olan, ö rencisi olmaktan onur duydu um, say n hocam ve tez dan man m Prof. Dr. M.Ça atay ÖZDEM R’e, yüksek lisans e itimim boyunca geli memde eme i geçen, bilgi ve birikimleriyle bana yol gösteren hocalar m Prof. Dr. Tayyip DUMAN, Prof. Dr. Ülker AKKUTAY, Prof. Dr. Yücel GEL ’ye sonsuz te ekkürü bir borç bilirim. Bunun yan s ra do du um günden bugüne her zaman yan mda olan ve beni destekleyen aileme ve çal mam haz rlamamda bana manevi destekte bulunan arkada lar ma da te ekkür ederim.

(5)

ÖZET

1960 ASKER DARBES N ÜN VERS TELERE MÜDAHALES VE 147’LER TASF YES

KAYACAN, Derya

Yüksek Lisans, E itimin Sosyal ve Tarihi Temelleri Bilim Dal Tez Dan man : Prof. Dr. M.Ça atay ÖZDEM R

Ocak, 2013, sayfa say :236

Bu çal mada, 27 May s 1960 darbesi sonras olu an Milli Birlik Komitesi taraf ndan ç kart lan 114 say kanunla üniversitelerdeki görevlerinden affedilen 147

retim üyesinin kimler oldu u, uzakla lma nedenleri, o dönem ya anan geli meler ve ya anan bu olaya kamuoyunun tepkisi incelenmi tir. Dünyada ve Türkiye’de üniversiteler tarihleri boyunca ya anan siyasi geli melerden en çok etkilenen kurumlar n ba nda gelmi lerdir. Her siyasi iktidar üniversiteleri kendi himayesi alt nda tutman n pe ine dü mü do rudan ya da dolayl olarak üniversitelere müdahalelerde bulunmu tur. Belirtilen nedenlerle, ara rman n kavramsal çerçevesinde dönemin siyasi geli melerinin yan s ra, üniversite ve özerklik kavramlar da incelenerek siyaset - üniversite ili kisi de ortaya konulmaya çal lm r.

Ara rmada; tarihi ara rma metodu kullan larak ilgili belgeler taranmak suretiyle verilere ula lm r. Elde edilen verilerde; Türkiye’nin siyasi yap , 27 May s 1960 darbesi ve sonras ya anan geli meler, üniversiteler tarihi, 114 say kanunla üniversitelerde ya anan tasfiye hareketi ve tasfiye edilenlerin kimler oldu u incelenmi tir. Ayr ca, 114 say kanunun ç kt 28 Ekim 1960 tarihinden itibaren Milliyet, Vatan, Tercüman ve Cumhuriyet Gazeteleri’nin ar ivleri taranm , stanbul Üniversitesi, stanbul Teknik Üniversitesi ve Ankara Üniversiteleri’nden gerekli izinler al narak ar ivlerdeki 147 ö retim görevlisiyle ilgili bilgilere ula lmaya çal lm r. Ancak stanbul ve Ankara Üniversiteleri ara rma için gerekli izni vermemi tir.

(6)

114 say kanunla 147 ö retim üyesinin somut delillere dayand lmadan ve kendilerine savunma hakk verilmeden bir daha dönmemek üzere üniversitelerden tasfiye edilmi olmalar nedeniyle ara rmada bu tasfiye süreci ve üniversite - siyaset ili kisi de incelenmi tir.

(7)

ABSTRACT

INTERVENTION TO UNIVERSITIES OF 1960 COUP DETA AND DISCHARGING OF 147 ACADEMICIANS

KAYACAN,Derya

Post Degree, Division of Social History and Foundations of Education Thesis Advisor:Prof.Dr.M.Ça atay Özdemir

January,2013, 236 pages

In this study, it was examined who 147 academicians that were discharged in accordance with the law no.114 that was enacted by Committee of National Unity constituted by post 27 May 1960 coup, reasons for this removal, emerging developments at this period and reaction of public opinion to these developments.

Universities are amenable to political events in Turkey also in the world throughout history. Any political powers have aimed to patronise universities and interfere them directly or indirectly. It has been tried to put forth relations between universities and politics by analysing academic autonomy as well as the political developments of the period at the conseptual framework of the research depending on mentioned reasons.

It was reached the information by means of scanning corresponding documents by being used historical research method in this research. It has been analysed that political structure of Turkey, the emerging developments post 1960 coup, history of universities, discharging movements in accordance with the law no.114, and who these discharged academicians were. In addition to these; Milliyet, Vatan, Tercüman, Cumhuriyet newspapers’ archieves were scanned since issue date of the law of 114 and it has been tried to reach information related to 147 academicians by being taken

(8)

necessary permissions from Istanbul Technical University, Ankara University, stanbul University.

It has also been researched discharging from universities for good of 147 academicians in accordance with the law no.114 without being based upon tangible evidence and being given right of defence and in this context, relations between universities and politics have been a subject for this research.

(9)

NDEK LER

Ç KAPAK………. i

JÜR ÜYELER N MZA SAYFASI………... ii

ÖNSÖZ………... iii ÖZET……….. iv ABSTACT……….. vi NDEK LER……….. 1 1.G ………..………. 3 1.1.Problem Durumu ………...………...……… 3

1.2.Ara rman n Amac ……….……….7

1.3.Ara rman n Önemi ………... 7

1.4.S rl klar………... 8

1.5.Say lt lar ………... 8

1.6.Tan mlar………. 9

1.7.K saltmalar…….…...………. 9

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE………...11

2.1. Üniversiteler Tarihi ve Özgürlük Kavram ……….. 11

2.1.1. Akademik Özgürlük ve Üniversite Özerkli i……… 11

2.1.2. Dünya Üniversite Tarihi………..……….. 15

2.1.3. Dünya Üniversitelerinde Özerkli e Müdahale Örnekleri………... 18

2.1.4.Osmanl Döneminde Yüksekö retim ve Üniversitelerin Geli imi..…... 21

2.1.5. Cumhuriyet Döneminde Yüksekö retim Kurumlar ve Üniversiteler... 23

2.2. Askeri Darbeler ve 1950-1960 Türkiye’de Siyasi Durum……… 31

2.2.1. Askeri Darbe Kavram ………...… 31

2.2.2. Askeri Darbelerin Nedenleri………...….. 32

2.2.3. Türkiye’de Askeri Darbeler………...33

2.3. 27 May s’a Giden Süreçte Türkiye’de Siyasi Durum……... 33

2.3.1.27 May s Askeri Darbesi………... 40

2.3.2.Milli Birlik Komitesi’nin Olu umu………43

2.4. lgili Ara rmalar……… 45

3. ARA TIRMA YÖNTEM ……….. 47

(10)

3.2.Verilerin Toplanmas ve Analizi……….……….. 47

4.BULGULAR VE YORUM………...49

4.1. Milli Birlik Komitesinin Üniversitelere Müdahalesi ve 147’ler Olay ... 49

4.1.1.147 Ö retim Üyesinin Üniversitelerden Tasfiyesi…... 49

4.1.2. 115 S. Kanunla Üniversitelerin Yeniden Yap land lmas ………….. 53

4.2. 114 Say Kanunun Kamuoyunda Yaratt Tepkiler………... 54

4.2.1. Üniversitelerin Karara li kin lk Tepkileri………54

4.2.2. Rektörlerin Yeniden Seçilmesi………..….57

4.2.3. MBK’nin Tasfiyeye li kin Aç klamalar ………...59

4.2.4. Üniversite Ö retim Üyelerinin Karara Tepkileri………... 66

4.2.5. 147 Ö retim Üyesinin Tasfiyeye li kin Aç klamalar ……….. 72

4.2.6. Ayd nlar n Tasfiyeye Bak ……….. 80

4.2.7. 114 Say Kanunu Destekleyenlerin Görü leri………. 83

4.2.8. Dönemin Tan klar n Tasfiyeye li kin An lar …………..…...84

4.3. 147’liklerin Üniversitelere Geri Dönü Mücadelesi……… 92

5.SONUÇ VE ÖNER LER……….. 125

5.1.Sonuçlar………..125

5.2.Öneriler……… 130

KAYNAKÇA ……… 131

EKLER Ek-1. 147 Ö retim Üyesinin Biyografisi………….………...152

Ek-2. 114 ve 115 Say Kanunlar……….……..226

Ek-3. 43 Say Kanun………..233

Ek-4. Ankara Üniversitesi’nin Olumsuz Cevab ...………....235

(11)

BÖLÜM 1

1.1. Problem Durumu

Yüksekö retim kurumlar ve özellikle üniversiteler tarih boyunca bilginin üretildi i, yorumland , zenginle tirildi i, ele tirildi i ve aktar ld kurumlar olagelmi tir. Bu aç dan bak ld nda yüksekö retim kurumu olan üniversiteler, bilgi üretme ve aktarma, yenilikçi ve ele tirel bak aç yayma ve kaliteli insan gücü yeti tirme gibi özellikleri ile toplumun gelece ini derinden etkileme potansiyeline sahip aktörlerdir (Küçükcan ve Gür, 2009:33).

Üniversite kelimesini kavram olarak inceledi imizde, Türk Dil Kurumu’nun sözlü ünde üniversite; bilimsel özerkli e ve kamu tüzel ki ili ine sahip, yüksek düzeyde e itim, ö retim, bilimsel ara rma, yay n ve dan manl k yapan fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kurulu ve birimlerden olu an bir ö retim kurumu olarak tan mlanmaktad r (TDK Türkçe Sözlük, 2008). Üniversite kavram n kökenine bakt zda ise; Latince’de “universitas” kelimesinin kar olan lonca’n n anlam “ba ms z ve tüzel ki ili e sahip ve ortak ç karlar olan ki iler toplulu u” ile ba layan ve insanlar n bir araya gelerek konu tuklar (beyin f rt nas yapt klar ) alanlar n sistematik olarak bilginin ve dü üncenin serbest aç kland alanlard r (Orta , 2004:122).

Bugünkü anlamda ça da üniversitenin temelleri, Ortaça ’da ortaya ç kan üniversite kurumlar na dayanmaktad r. Çavdar (1994:7), Ça da üniversite kavram , “Üst düzeyde bilimsel ara rma yapan, bilim üreten ve bunu serbestçe yayabilen, keza üst düzeyde e itim ve ö retim yapan, bilim ayn zamanda e itim kurumlar ” olarak tan mlamaktad r. Ozankaya (1999:4) ise; Yüksekö retim kurumlar n görevinin sadece

(12)

yöntemlerle çözümleyecek, ara rmac , topluma önderlik edecek, ülkesinin ihtiyaçlar na ve ça a uygun biçimde yeti tirmek oldu unu söylemektedir.

Yüksekö retim kurumlar toplumun ihtiyaç duydu u nitelikli insan gücünü yeti tirme, bilim ve tekni in ilerlemesini sa lama yan nda ülke sorunlar na çözüm yollar önerme ile de yükümlü kurumlard r. Bu kurumlar temel i levlerini yerine getirirken e itim sisteminin bir parças olarak toplumlar n ekonomik ve sosyal sistemleri ile etkile im halindedirler (Korkut, 1984:23).

Geli mi ülkelerde yüksekö retim ve özellikle üniversiteler, özerkli e ve akademik özgürlü e sahip “bilgi ve hizmet üreten fabrikalar” olarak tan mlanmaktad r. Üniversiteler özgür dü ünen, duyarl , ö renen, üreten, de me ve geli melere aç k, uygar ve demokrat bireylerin ve meslek adamlar n yeti tirilmesini sa lamak durumundad r (Çavdar, 1994:8). Üniversite denildi inde bu kavram n ayr lmaz parçalar ; akademik özgürlük, özerklik ve demokratik yönetim ilkeleridir. Demokratik yönetim “Akademik toplulu un bütün üyelerinin, akademik ve yönetsel i lerin yürütülmesinde ay m yap lmaks n yer alma hakk na ve olana na sahip olmas ve üniversite ve fakültelerin bütün karar ve yönetim organlar n akademik toplulu un bütün kesimlerini içerecek biçimde özgürce seçilmesi” olarak tan mlanmaktad r (Lima Bildirgesi, 2003).

nsan Haklar Beyannamesinin 40. y ldönümünde 6-10 Eylül 2003 tarihlerinde Lima’da bir araya gelen Dünya Üniversiteler Servisi 68. Genel Kurulu’nun yay nlad Lima Bildirgesi’nde Akademik Özgürlük öyle tan mlanmaktad r: “Akademik topluluk üyelerinin ara rma, inceleme, tart ma, belgeleme, üretme, yaratma, ö retme, anlatma ve yazma yollar yla bireysel ya da topluca bilgi edinme, geli tirme ve iletme özgürlü üdür”. Bildirgede ayr ca akademik özgürlük üniversitelerin ve di er yüksek

retim kurumlar n üstlendikleri e itim, ara rma, yönetim ve hizmet i levleri için vazgeçilmez bir ön ko ul olarak belirtilmi tir. “Akademik çevrenin tüm üyeleri herhangi bir ayr m yap lmaks n ve devletten ya da herhangi bir ba ka kaynaktan gelebilecek müdahale veya bask endi esini ta madan i levlerini yerine getirme hakk na sahiptir” denilen bildirgede, devletlerin, yüksekö retim kurumlar n özerkli ine müdahale etmemekle ve toplumdaki di er güçlerin müdahalelerini de önlemekle yükümlü olduklar vurgulanm r (Lima Bildirgesi, 2003).

(13)

Bu nedenle Günay (2004:7)’a göre, akademik özgürlük bilimsel özgürlükten daha geni bir kavram olup hem ara rma hem de e itim alanlar nda hem bilim adam n hem de tüzel ki ilik olarak yüksekö retim kurumunun özgürlü ünü kapsamaktad r. Akademik dünyan n, üniversitenin ve ö retim elemanlar n, ara rma ve dü üncelerini aç klamada herhangi bir engelle kar la mamalar serbestli idir. Özgürlük, akademik faaliyetin ç kt lar n ne ölçüde dile getirilece inin önünde bir engel olmamas r. fade hürriyetidir. Fikir hürriyetidir. Akademik özgürlük, akademisyenin dü üncelerini, do rulu u ve akademik kayg lar d nda ba kaca bir endi e ta maks n dile getirebilmesidir (Günay, 2004:7).

Bütün dünyada kay tl ve kay ts z üniversite tarihlerine bakt za bilginin, bir gücün kontrol alt nda tutulmas hep resmi otorite (ki en ilerici devlet veya yönetici bu ba lamda statükocu) ile dinamik güçler aras nda geçmi tir. Bilimin özgür olarak yap lmas ve resmi otoritenin etkisinden kurtulmas için verilen üniversitele me süreci bilim lehine kazan lm görünse de yine resmi otorite bilimi bir ekilde kontrol etmeyi elden b rakmam r (Orta , 2004). Akademik özgürlük, do as gere i de imi içinde bar nd rd ndan her türden iktidar sahibi için bir tehdit olu turur. Üniversite mensuplar n tasfiyeleri veya iktidar k zd ran ö retim üyelerinin u veya bu ekilde cezaland lmas veya çe itli haklardan mahrum b rak lmas sadece geli mekte olan ülkelere mahsus bir uygulama de ildir. Örne in; Mccarthcili in Amerikan fikir âlemine bir kâbus gibi çöktü ü 1950’lerin ba lar nda California Üniversitesi bütün çal anlar na komünizme kar olduklar belirten bir ba k yemin belgesi imzalamalar için bask yapm , imzalamay reddeden birkaç profesörü i ten atm r (Rokovsky, 1994:169).

Türkiye’de de üniversiteler ve ö retim görevlileri özellikle toplumsal de im dönemlerinde siyasi otoritelerin hedefi haline gelmi tir. Cumhuriyet Tarihi’nde üniversitelere ilk müdahalede, 1933’de gerçekle tirilen yeniden yap land rma ile birlikte, Darülfünun’un 151 ö retim üyesinden 92’si tasfiye edilip yerlerine resmi ideolojiyi benimseyen ö retim üyeleri al nm r. 1933 tasfiyesinin üzerinden çok geçmeden, 1946 y nda ç kart lan 4936 say üniversiteler kanunuyla üniversite özerkli i bir kez daha gündeme gelmi , ancak bu dönemde de ö retim görevlileri hedefe konularak, tasfiyeler gerçekle mi tir. 1946 sonras 27 May s 1960 askeri müdahalesinde üniversiteler bir kez daha müdahaleyle yüz yüze gelmi , Milli Birlik Komitesi hiçbir sebep göstermeden 147 ö retim eleman görevlerinden uzakla rm r. “147’ler

(14)

Olay ” eklinde an lan bu tasfiyeyle üniversitelerde önemli bir ö retim üyesi aç meydana gelmi , üniversitelerde ö renciler ve ö retim görevlilerinin büyük bir ço unlu u da ya anan tasfiyeden memnun olmam r. 1980 askeri müdahalesinde de 1402 say s yönetim kanunu ile birçok üniversite mensubu üniversitelerinden uzakla lm ve hapse mahkûm edilmi lerdir.

Ülkemizde üniversitelerin tarihi kendi kendilerinin tarihi olmas n ötesinde, devletin kesin çizgilerle belirledi i bir tarihtir. Üniversiteler, ülkemizde her on y lda bir kar la do rudan müdahalelerden daha fazla müdahale ile kar la r. Bu anlamda üniversitelerin kendilerini tan mlayan en önemli tarihsel özelli i üniversitelerin tarihinin müdahaleler tarihi olmas r. Tarihsel olarak özellikle üniversitelere yap lan 1940, 1950, 1960, 1970 ve nihayet 1980 müdahaleleri, üniversite kadrolar n büyük bir

sm n üniversitelerden uzakla lmas na ve kadro sorununa sebep olmu tur (Ercan, 1999:79).

Bugünkü hiyerar ik yap içinde, özgür ö retim üyesi olman n birinci ko ulu akademik a aman n yetkili ki ilerin iki duda n aras nda de il, bilimsel ortak do rulara göre yap lmas n sa lanmas yla gerçekle ebilir. Özgür olunmayan ortamlarda bilimsel üretim beklenemeyece i gibi özgür bireyler de yeti tirilmesi beklenilmemelidir. Bugün üniversitelilerin, öncelikli olarak, özgür dü ünmenin yarat k üzerine olan etkilerini zihinlerinde anlamalar gerekir (Orta , 2004:123).

Özgür ve özerk bir yap ya sahip olmas ve siyasi bask ve müdahalelerden soyutlanm bir ortamda çal malar yürütmesi gereken üniversiteler ve ö retim üyeleri Cumhuriyet Tarihi’nde birçok kez siyasi müdahalelere maruz kalm ve üniversiteler ve bilim bu ya ananlardan olumsuz etkilenmi tir. Bu ara rmada Cumhuriyet Tarihi’nde siyasi otoritenin üniversitelere müdahalelerinden biri olan 27 May s 1960 askeri darbesi döneminde Milli Birlik Komitesi taraf ndan ç kart lan “Üniversite Ö retim Üyelerinden Baz lar n Vazifelerinden Aff na ve Baz lar n Di er Fakülte ve Yüksekokullara Nakline Dair” 114 say kanunla 147 ö retim görevlisinin üniversitelerden tasfiyesi olay incelenmi , bu olay n akademik hayata etkileri ve sonuçlar ortaya konmaya çal lm r.

(15)

1.2.Ara rman n Amac

Bu ara rman n temel amac , 27 May s 1960 askeri darbesini gerçekle tiren MBK taraf ndan ç kart lan 114 say kanunla üniversitelerden uzakla lan 147 retim görevlisinin uzakla lma nedenleri, kimler oldu u, tasfiyeden sonraki durumlar , o dönem bu olay n ülkede ve akademik hayatta yaratt geli meler ve bu olay n sonuçlar ortaya koymaya çal makt r.

1.3.Ara rman n Önemi

Ça da dünyada demokratik kültürün ve ortam n geli tirilmesinde ve bilimsel do rular n elde edilmesinde üniversiteler önemli kurumlard r. Üniversitede bilimsel ara rma ve ö retim, gerek ahlaki aç dan gerekse entelektüel yönden, her tür siyasi ve ekonomik etkiden ba ms z olmal r (Orta , 2004:123).

Ancak üniversiteler tarihsel geli imi içerisinde iktidarlar taraf ndan her dönem kontrol alt nda tutulmaya çal lm r. ktidarlar kontrol alt na alamad klar yerlerde tasfiyelerle, cezaland rmalarla üniversitelere müdahalede bulunmu tur. Özellikle toplumsal de im dönemlerinde ilk müdahaleyle kar la an üniversiteler olmu tur. Oysaki üniversiteler bilim üreten ve bunu özgürce yayabilen kurumlar olmal r. Bunu yaparken de her türlü siyasi, ekonomik, dini bask lardan uzak tutulmal r. Hem dünyada hem de Türkiye’de üniversitelerin tarihi iktidarlar n müdahale örnekleriyle doludur.

Türkiye’de de üniversiteler gerek merkezi yönetim devrinde gerekse özerklik dönemlerinde siyasi iktidar, muhalefet bask guruplar ve fikir adamlar taraf ndan her dönem tart ma konusu yap lm r. Merkezi yönetim devirlerinde siyasi iktidar n her eye müdahale etti i ve üniversitelerin asli i levlerinden uzakla ld gündeme getirilmi tir. Muhtariyet dönemlerinde ise ülkedeki her müesseseye müdahaleyi hükümet etmenin bir özelli i olarak gören ve üniversite muhtariyetinin önemini kavrayamayan hükümetler, uurlu veya uursuz üniversitelere müdahaleye, onlar n etkinli ini s rlamaya veya kendine ayk davran lar dolay yla çe itli yollarla cezaland rmaya çal r (Arslan, 2011:26).

(16)

Bu müdahalelerden biri olan 27 May s 1960 askeri darbesinde üniversiteler büyük yara alm r. 28 Ekim 1960 günü Milli Birlik Komitesi taraf ndan ç kart lan “Üniversite ö retim üyelerinden baz lar n vazifelerinden aff na ve baz lar n di er fakülte ve yüksekokullara nakline dair” 114 say kanunla üniversitelerin önemli kadrolar tasfiye edilmi ve bir daha ö retim üyesi olma hakk ndan yoksun b rak lm r. 147 ö retim üyesine kendilerini savunma hakk verilmemi , tasfiyenin nedenleri aç klanmam , birçok üniversitede kürsüler bo kalm r. Hür ve ele tirel dü üncenin geli mesi gereken üniversitelerin siyasi müdahalelerle bask ve kontrol alt na al nmaya çal lmas ülkemizde bilimin özgürce geli mesi aç ndan engelleyicidir. Üniversite siyaset ili kisi aç ndan iktidarlar n üniversitelere müdahalelerinin örneklerinden biri olan 147 ö retim üyesinin üniversitelerden uzakla lmas olay n incelenmesi e itim tarihi aç ndan önemlidir. Ayr ca bu çal ma günümüz iktidar üniversite ili kisine de

k tutacakt r.

1.4.S rl klar

Bu ara rma 27 May s 1960 askeri darbesi döneminde MBK üyeleri taraf ndan üniversitelerden uzakla lan ö retim görevlileriyle ve Milliyet, Vatan, Tercüman ve Cumhuriyet Gazeteleri’nin ar ivleri ile s rl r.

1.5.Say lt lar

Bu ara rmada 1960 askeri darbesi döneminde üniversitelerden uzakla lan 147 ö retim görevlisi ile ilgili ula lan bilgi ve belgelerin gerçe i yans tt varsay lm r.

(17)

1.6.Tan mlar

Cunta: Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden olu an kurul.

Darbe: Bir ülkede bask kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükümeti istifa ettirme veya rejimi de tirecek biçimde yönetimi devirme

i.

Milli Birlik Komitesi: 27 May s 1960 günü, Demokrat Parti hükümetini askeri darbe ile devirerek siyasî iktidar ele alan Türk Silâhl Kuvvetleri'ne mensup 38 ki ilik bir cuntad r.

Özerklik: Bir toplulu un, bir kurulu un ayr bir yasaya ba olarak kendi kendini yönetme hakk , muhtariyet.

Yüksekö retim: Ortaö retimden geçenlere üniversite, akademi, teknik ve meslek yüksekokullar vb. e itim kurumlar taraf ndan planlan p uygulanan ö retim.

1.7.K saltmalar

AP : Adalet Partisi.

CHP : Cumhuriyet Halk Partisi

CKMP : Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi.

DTCF : Dil Tarih ve Co rafya Fakültesi.

Ü : stanbul Üniversitesi.

: stanbul Teknik Üniversitesi

(18)

MEB : Milli E itim Bakanl .

ODTÜ : Ortado u Teknik Üniversitesi.

(19)

BÖLÜM 2

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Üniversiteler Tarihi ve Özgürlük Kavram

2.1.1. Akademik Özgürlük ve Üniversite Özerkli i

Üniversite kavram incelendi inde; akademik özgürlük ve üniversite özerkli i kavramlar incelenmeden bu kavram n yeterince anlamland lmas da mümkün olmayacakt r. Di er yandan bu kavramlar bilimin yüzlerce y ll k özgürlük mücadelesinden galip gelerek bugün tart lmaktad r. Bu aç dan bak ld nda Günay (2004:7)’a göre, akademik özgürlük, ifadesindeki, akademik terimi, ara rma alan , itim alan ile bilim adamlar ve üniversiteyi birlikte kapsamaktad r. Bu nedenle akademik özgürlük, bilimsel özgürlükten daha geni bir kavram olup, hem ara rma hem de e itim alanlar nda, hem bilim adam n (bilimsel/bireysel özgürlük) hem de tüzel ki ilik olarak yüksekö retim kurumunun (üniversitenin) özgürlü ünü kapsamaktad r. lk defa 1850’lerde Almanya’da kullan lan bu kavram akademik dünyan n, üniversitenin ve ö retim elemanlar n, ara rma ve dü üncelerini aç klamada herhangi bir engelle kar la mamalar serbestli idir. Özgürlük, akademik faaliyetin ç kt lar n ne ölçüde dile getirilece inin önünde bir engel olmamas r. fade hürriyetidir. Fikir hürriyetidir (Günay, 2004:7). Akademik özgürlük, bilim adamlar n çal malar nda d sal müdahaleye maruz kalmadan ve bunun endi esini ta madan ara rmalar yapabilmesi, bunlar aç klayabilmesi ve çal malar n kontrolünün sadece bilim insanlar nca ve bilimsel ölçütler kullan larak yap lmas demektir.

Korkut’a göre (1993:119), üniversitenin temel i levi özgürce bilim yapmaya yönelik olmal r. Özgürlük ise, demokrasi ile bir anlam ifade eder ve bilimin yerle mesi özgürlük ve demokrasi ortam nda olanakl r. Demokratik üniversite demek, ça da üniversite demektir ve üniversitenin demokratikle mesi özerklikle sa lan r.

(20)

Üniversite denince, hemen akla gelen bir di er önemli kavram ise özerkliktir. Akademik özgürlük ve özerklik kavramlar bir yüksekö retim kurumunu üniversite yapan ba ca ölçütlerdir. Özerklik kelime olarak Türk Dil Kurumu’nun sözlü ünde “bir kurulu un ayr bir yasaya ba olarak kendini yönetme hakk ”d r (TDK Türkçe Sözlük, 2008). Özerklik sözcük anlam na göre, kendi kendini yönetmektir. Daha aç k bir deyi le, üniversite mensuplar n kendi içlerinden seçtikleri ki ilerden olu an organlar arac ile üniversiteyi yönetmeleridir. nceleme-ara rma konular nda önceliklerin saptanmas , bilim adam yeti tirme gereksinimlerinin belirlenip, bu konudaki programlar n geli tirilmesi, yay nlar n desteklenmesi, bilimsel denetim ve en yeni bilimsel bilgilerin ö rencilere aktar lmas ndaki yöntemlerin tart larak ya ama geçirilmesi, bir üniversite yönetiminin belli ba görev ve yetki alan olu turur. Burada bahsedilen özgül konularda ba lay kararlar alma yetene i ve yeterli i ise, kural olarak yaln zca üniversite mensuplar nda bulunabilir. O nedenledir ki, özerklik bir heves, bir korunma içgüdüsü olmaktan çok, olur olmaz dahi çocuk kar malar ndan kurtularak, bilimsel gereklere uygun bilgi üretimi, bilim adam yeti tirme, iç denetim, yay n ve nitelikli bir e itim gerçekle tirmek için zorunlu bir ön ko uldur (San, 1992:150).

Rosovsky’e göre; akademik özgürlük akademik ya am n özüdür. Bir insan n kendisini sürekli yeti tirmesi için f rsat vermesi hatta istekte bulunmas r (Rosovsky, 1994). Özerklik kavram na bakt zda ise, özerklik, seçme özgürlü ü veya irade özgürlü ü olarak dile getirilebilir. Seçme veya irade ortaya koymaya; karar verme ve uygulamaya ili kin olup üniversite özerkli i, üniversitenin bir konuda karar vermede ya da verdi i karar uygulamada ba ms z olmas , d bask lardan korunmas ifade eder. Üniversite aç ndan (üniversite tüzel ki ili i aç ndan), akademik, idari ve mali alanlarda kendi tercih hakk na sahip olmas r. Seçme hürriyetidir. Üniversitenin akademik özerkli i, ara rma-geli tirme alan , e itim-ö retim yapt programlar n müfredat ve ders içerikleri ile bilim adamlar (ö retim elemanlar ) kendisinin seçebilmesi, k sacas neyi ö retece ine ve neyi ara raca na ve kimin taraf ndan ara p-ö retilece ine kurumun kendisinin karar verebilmesi hakk r (Günay, 2004:8).

(21)

Hirsch’e göre bilim, ancak özgür ortamda yap labilir. Dü ünce özgürlü ü, sadece ba ms z dü ünebilme yetene i de il, ayn zamanda ba ms z dü ünce birikimini ba kalar yla da payla abilmektir. Özgürce dü ünebilmek için de, özerklik gereklidir. Özerklik, dü ünce ve ruhta olur. Özerklik, siyasi iktidarlar n ideolojilerine,

ilimlerine kar devletin üniversiteye tan bir güvencedir (Hirsch,1979:310).

retim üyelerinin özgürlü ü ile ilgili olarak; ngiltere’de 1988’de ç kar lan “E itim Reformu Kanunu”nda öyle denilmektedir: “Üniversite ö retim üyeleri, i lerini kaybetme tehlikesine maruz kalmaks n, bilinenleri sorgulamak ve çeli kili görü lere sahip olma hakk na sahiptir” (Günay, 2004:8).

Bilim insanlar n bilgi üretirken, bunu ba kalar na aktar rken veya yay nlarken hiçbir kayg duymamas gerekir. Akademisyenlerin bunu yapabilmesi, ki isel etik anlay lar n yan nda, kendilerine tan nm bilimsel özgürlük güvencesine de ba r. Akademik özgürlük, gerçek ve yeni bilgiyi ara rmay gerektiren iklimin korunmas garanti eder (UNESCO, 1992).

Özerklik, farkl a izin veren bir kavramd r. Özerklik karar verme sürecinin bir özelli idir. Bilim adam n (veya insan n) özerkli i, çal mak istedi i alan ya da alanlar kendi özgür iradesi ile seçebilme serbestli i anlam ndad r. Bilim adam n bilim

faaliyetleri veya görü leri nedeniyle rahats z edilmeden huzur içinde çal abilmesidir. Topluma, devlete ve rektöre ayk dü menin zarar görmeden konu abilmesidir (Günay, 2004:9).

Uluslararas Üniversiteler Birli i’nin 31 A ustos-06 Eylül 1965 tarihleri aras nda Tokyo’da yapm oldu u toplant da, üniversitelerin özerkli inden bahsedebilmek için özerklik kriterleri ad alt nda be madde belirlenmi tir. Al nan bu karara göre üniversitelerin özerkli i öyle tarif edilmektedir:

“Bir üniversite kendisini ilgilendiren bütün seçim ve atamalar bizzat kendisi yapmal r. Okutaca ö rencilerin seçimi tümüyle bizzat kendisine ait olmal r.

itim programlar bizzat kendisi haz rlayabilmeli, verece i diploma ve belgelerin hangi düzeydeki bilgi ve maharet kar verilmesi gerekti ini kendisi tayin etmelidir. Bunlar, kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenmi olsa da, haz rlanmalar nda temel

(22)

sorumluluk ilgili üniversiteye verilmi olmal r. Ara rma programlar istedi i gibi düzenleyebilmelidir. Kendisi bütçesini geni yetki s rlar içerisinde istedi i gibi kullanabilmelidir”(Gökçe, 1990:97).

Akademisyenler Birli i (IAUPL) taraf ndan May s 1982’de Sienne Bildirgesi ad yla yay mlanan “Akademik Özgürlü e li kin Haklar ve Ödevler Belgesi”nde, üniversitenin i levleri ve sorumluluklar belirtilerek; “...bu çabalar, ancak yüksek bir örgütlülük düzeyinde gerçekle tirilebilir” denilerek üniversitelerin siyasi iktidarlardan gelebilecek bask lara ancak üniversitelerin örgütlü yap lar güçlendirmesiyle kar koyulabilece ine dikkat çekilmektedir (Öztürk, 2006:47). Belgede üniversite olman n ko ullar konusunda da u tespitlere yer verilmektedir:

“Üniversite kurumu, salt bilginin ku aklara aktar lmas ve s rlar n geni letilmesini sa lamakla kalmaz, ayn zamanda sürekli de mekte olan bir dünyada bilgilerin, felsefi dü üncelerin ve kuramlar n geli tirilmesine kaynakl k eden dü ünsel yetenekleri ve özgürlükleri, birbirine ko ut biçimde yüreklendirir. Toplumun ideolojilerden, yerle ik ç karlardan, hükümetlerden ve siyasal partilerden ba ms z, ele tirel, kendini gerçe in ara lmas na adam , özgür üniversitelere gereksinimi ya amsal bir olgudur. Özgür üniversiteler, beyinleri özgürle mi bireylerden olu ur. Burada dogmalara, bilim kar dü üncelere, özel ç kar gruplar na yer yoktur. Akademik çevrenin boyun e ece i tek ölçüt bilgi ve ayd n olman n kendisine yükledi i sorumluluktur” (Öztürk, 2006:47).

Devlet statükoyu korur, ancak bu durum üniversitelerin i leyi ine ve amaçlar na terstir, çünkü üniversiteler geli meye, de meye ve üretmeye aç k kurumlard r. Bunun sonucu olarak da üniversiteler devletin do rudan, dolayl veya nüfuz kullanma gibi farkl ekillerde müdahalesine maruz kalmaktad r. Öztürk (2006:120)’e göre; Devletin müdahalesi yetkiyi do rudan kullanmas bak ndan ço u zaman hükümetin müdahalesi olarak tezahür etmektedir. Bu müdahaleler ço u zaman devletin üniversiteyi kontrol alt nda tutmak istemesi böylece kendi devaml da garanti alt na almak istemesinden kaynaklanmaktad r. Bu müdahale, devletin yönetim anlay na, ülkedeki rejimin yap na, o rejimdeki üniversite anlay na ve üniversitelerden bekledi i hizmetlere göre ekillenmektedir. Bu konuda yap lan ara rma sonuçlar na göre, devletin üniversiteye müdahalesinin üniversite yönetiminin çe itli etkinliklerinde farkl düzeyde oldu u, müdahale düzeyinin ülkedeki rejimin yap na göre de ti i ve

(23)

ülkedeki demokrasinin düzeyi ile paralel bir ili ki gösterdi i, kat devletçi anlay n hâkim oldu u ülkelerde ise üniversitenin bu müdahaleyi kendisinin gerekli gördü ü sonuçlar na ula lm r.

2.1.2. Dünya Üniversite Tarihi

Üniversite ve üniversite kavram n tarihini inceledi imizde üniversitenin ilk ne zaman ve nerede ba lad ile ilgili farkl görü ler bulunmaktad r. Bu görü lerden yola karak yüksekö retimin köklerini Eflatun’un Academia’s na, Aristo’nun Lykeion’una ve skenderiye Müzesi’ne (bilimsel ara rma merkezi olarak) (Gürüz, 2001:1) kadar götürmek mümkündür. Bunun yan s ra bir ba ka görü e göre üniversiteler MS. 2. ve 3. yüzy llarda Roma’da hukuk ö retimi kurumlar nda ba lad söylenmektedir. Ancak bugünkü modern üniversitenin temelleri Ortaça Avrupa’s nda Bologna, Paris ve Oxford üniversitelerinin kurulu uyla at lm r.

Tarihte ilk Yüksekö retim Kurumu olarak kabul edilen MÖ. 387 y nda Atina’da Platon (Eflatun) taraf ndan kurulan “Academia”d r. “Academia” ismi olarak, Yunan kahraman Akademos’un ad ta yan Platon’un kendisine miras kalan parayla üçbin drahmeye sat n ald , Akademos bahçesinde kurulmas ndan gelmektedir. Akademia’da belirlenmi bir tedrisat çizelgesine uygun ekilde, Eflatun’un yan s ra ba ka birçok hoca ders okutmu , Akademia’n n kurucu müdürü Eflatun, s kça uzun yolculuklara ç kt ndan müdürlük hususunda kendisine vekalet edilmi tir. MS. 529 nda Justinyen taraf ndan kapat ncaya kadar 916 y l ömür süren Akademia’da flar, talebe yatakhaneleri, a k, müze ve Eflatun’un kendisinin dahi bolca yararlanm oldu u zengin bir kütüphaneye sahiptir. Akademia’dan sonra Atina’da Aristoteles MÖ. 334’lü y llar n ba lar nda ondan hiç de a kalmayacak olan Lykeion yüksekokulu’nu kurmu tur (Bu ad Aristoteles’in kiralad Apollon’a adanm Lykeion korusunda kurulmu olmas ndan gelmektedir). Aristoteles, Makedonya’da Stageira vatanda olarak Atina’da gayrimenkul sat n almas yasak oldu undan, gezinerek ders verdi i için Aristoteles felsefesi ve onu izleyenler için “Peripotos” yani “gezici” lakab uygun görülmü tür. Lykeion’da do a bilimi, mant k, siyaset ve ahlak bilgileri, tarih, co rafya, hava, gök, yer bilimleri tarihte ilk kez belirlenip tedris olunmu tur. Aristoteles’in günlük ders okutmalar iki bölümden olu ur; “sabahlar Lykeion

(24)

mensuplar erken saatlerin sa lad dinç kafayla konular uzmanca ö renme, tart ma, ak amlar ise halktan ilgilenenlere konu ma yap lmas ” (Günay ve Aydemir, 1997:106).

10. yüzy l Ortaça Avrupa’s nda meslek e itimi vermek için kurulmaya ba layan üniversitelere bakt zda ise, bu üniversitelerin bir özelli i ise bulunduklar kentin ad yla kurulmu olmalar r. Günümüz üniversitelerinin ilk örneklerini olu turan bu üniversitelerin kurulu tarihlerini söylemek pek mümkün olmasa da Bologna, Paris ve Oxford ilk kurulan üniversitelerdir. lk hukuk okullar olarak 11. yüzy n sonundan ba layarak Kuzey talya’da özellikle Bologna’da kurulan hukuk okullar öncü say lmaktad r. En eski t p okullar ysa Güney talya’da Salerno’daki okullard r. 12. yüzy n ba lar nda Paris’te özgür sanat dersi veren hocalar örgütlenmeye ba lam r. Yine benzer zamanlarda Oxford’da ilk hocalar birli i 1200’lü y llarda kurulmu tur. 1200’lü y llarda ba layan bu hareketlenmede Aristoteles’in etkisinin yan s ra bni Sina,

bni Rü d gibi bilim adamlar n yorumlar n da deste i olmu tur (Charle ve Verger, 2005:13). Bugünkü üniversitelerin temellerini olu turan bu üniversite kurumlar n kuruldu u dönem Ortaça Avrupa’s na bakt zda iki büyük güç oda vard r. Bunlar, papal k, “din otoritesinin temsili” ve kutsal Roma imparatorlu u “sivil otorite temsili”dir ki, Ortaça Üniversiteleri i te bu iki güç oda n ortas nda filizlenmi tir.

12-15. yüzy llarda kilise merkezli olan üniversiteler, ö renci ya da ö retmen loncalar olarak biçimlenmi , bu kurumlarda belirlenmi olan bir programa göre e itim yap lm ve bilimsel, siyasal ve teolojik bilgiler aktar lm r. Ortaça döneminin ilk üniversite örnekleri olarak kabul edilen Bologna ve Paris Üniversiteleri öncüleri olmakla beraber yönetim modelleri birbirinden farkl r. Bologna üniversitesi, ö renci loncas r. E itimcilerin ücreti ö renciler taraf ndan kar lanm , e itimciler ö renciler taraf ndan denetlenmi ve üniversite yine bir ö renci taraf ndan yönetilmi tir. Paris Üniversitesi ise kuramsal bir yap ya sahiptir. Ana ö retim alan teolojidir ve papal n onay na tabi olarak ö retim programlanmaktad r. Üniversite nüfusunun ço unlu unu kilise mensubu e itimciler ve ö renciler olu turmaktad r; bu sebeple krall kça kendilerine verilen özel haklara ve baz imtiyazlara sahiptirler (Charlie ve Verger, 2005:25).

Bir yandan dini otoriteyi temsil eden Papal k, di er yandan sivil otoriteyi temsil eden Kutsal Roma mparatorlu u olmak üzere, iki güç oda n etkisi alt ndaki bir

(25)

ortamda Bologna ve Paris’te do du u belirtilen üniversitenin üzerindeki kilise etkisi 16. yüzy lda Rönesans’ n etkisiyle birlikte azalarak yerini devletin etkisine b rakmaya ba lam r. Haz rlanan programlar ruhban s e itmekten çok, kamu yöneticilerini yeti tirmeye yönelik olarak düzenlenmeye ba lam (Gürüz, 1994:58) ö retim programlar n kilisenin ve din adamlar n etkisi alt ndan ç kmas uzun mücadeleler sonucu elde edilmi tir.

17. yüzy l Avrupa’s na gelindi inde, üniversite ö rencili i neredeyse asillerin ve zenginlerin çocuklar na has bir ayr cal k haline gelmi tir. Üniversitenin toplumun her kesimine aç larak, ki ilerin yeteneklerine göre toplumda yükselmelerinin arac haline gelmesinin felsefi temelleri ise, 19. yüzy l ba lar nda at lm r (Gürüz, 2001:77). 18. yüzy l sonlar ve 19. yüzy l ba lar nda birçok K ta Avrupas üniversitesi, Napoleon taraf ndan kapat lm r. Kapat lmayan üniversiteler ise yeni yap land rmayla din etkisinden ç kar lm r. 19. yüzy lda Sanayi devriminin de etkisiyle üniversitelerde yeni

retim düzenlemeleri yap lm , Sanayi devrimi, teknoloji ve bilimin ilerlemesine sebep olmu , bu dönemde fen ve mühendislik bilimleri, üniversitelerin ö retim program nda yer alm r. Bunun öncülü ünü ise Fransa’da yeni kurulan ‘Ecole Normale Superiuere Polytechnique’ üniversitesi yapm r. Bu giri imi ile Fransa 19. yüzy n ba lar nda dünyan n bilim merkezli i vazifesini yapm r. Frans z üniversiteleri devletin bir organ haline getirilmi ve üniversitelerin amac , merkezi hükümetin ideolojisi do rultusunda elit kadrolar yeti tirmek olarak tan mlanm r. Böylece, Avrupa’n n üniversite sistemi, ülkelerin milli yüksekö retim sistemleri olarak biçimlenmeye ba lam r. Ancak, zamanla Fransa’n n etkisindeki bu geli meye kar , Prusya Kral 3. Frederick William’ n, Von Humbolt’u, e itim sistemini yeniden düzenlemek üzere Prusya E itim Dairesi Ba kanl ’na atamas yla üniversitelerde yeni bir dönem aç lm r. Humbolt, bu görevi yerine getirirken, ayn zamanda Berlin Üniversitesi’nin (günümüzdeki Humboldt Üniversitesi) kurulmas çal malar yürütmü tür. Humbolt daha sonra kendi ad yla an lacak olan bir sistemi yerle tirmi olup bilimsel bilgi üretimini, ücretsiz ve evrensel itim ilkesini merkeze alan bu üniversite tipi, modern üniversitenin kayna olarak de erlendirilmektedir (Timur, 2000:64-66). Humbolt’a göre üniversitelerin temel i levi; tüm bilim alan ndaki e itim ve ö retimin, ara rma faaliyetleri ile birlikte ve bütünlük içerisinde yürütüldü ü bir kurumdur. Üniversiteler, mesleki, teknik yüksekokullardan farkl r, temel i levi herhangi bir mesle e yönelik olmaks n e itim, ö retim ve ara rma yapmakt r. Üniversitelerin sahibi devlet de il, millettir; devletin görevi

(26)

retim üyelerini atamak, maa lar ödemek ve çal malar için gerekli özgürlük ortam haz rlamakt r (Gürüz, 2001:79).

2.1.3. Dünya Üniversitelerinde Bilimin Özerkli ine Müdahale Örnekleri

Dünya üniversitelerinin tarihi, yönetenlerin üniversiteleri kendi istekleri do rultusunda ekillendirmek için gerçekle tirdi i müdahalelerle doludur. Buna kimi zaman üniversiteler güçlü örgütlü yap lar yla cevap verebilirken, kimi zamanda bu bask lara boyun e mek zorunda kalm r. Üstelik bu müdahaleler sadece üçüncü dünya ülkelerinde veya bask dönemlerinde görülmemi , geli mi ülkelerdeki birçok üniversite de siyasi gücün üniversiteyi kontrol edebilme arzusundan nasibini alm r. Ancak geli mi ülkelerde ve bilimsel özerkli i güçlendirecek yap lar kurmu olan üniversitelerde siyasi iktidarlar n bilimi denetim alt na alma çabalar geri püskürtülebilmi tir.

Örne in, 1980’li y llar n sonlar nda ngiltere’de Teatcher hükümetinde Milli itim Bakan olan Baker, üniversiteleri uyararak devletin gereksinim duydu u nicelik ve nitelikte insan gücü yeti tirilmesini istemi tir. Yine 1851 y nda F.D. Maurice adl bir Profesör Hristiyan sosyalist hareketine kat ld için kamuoyu profesör ve üniversiteye sald rm r. Ya anan geli melerden rahats z olan üniversite yönetimi ise bir bilim adam n dü ünce özgürlü üne yönelik müdahaleyi u bildiriyi yan tlayarak cevaplam r. “E er bir üniversite, hocas n sözlerini sansür etmeye kalkarsa, izin verdi i sözlerin sorumlulu unu da yüklenmi olur. Bir bilim kurumundan böyle bir sorumlulu u istemek do ru bir hareket olmaz” (Hirsch, 1979:8).

Almanya’da fa izmin hüküm sürdü ü Hitler Döneminde Stuttgart’da, Kaiser Wilhelm Metal Enstitüsü’nün aç na Kaiser Wilhelm Gesellschaft’ n Ba kan olarak gelen kuramsal fizikte ç r açan bilim adamlar ndan Max Planck’ n içine dü tü ü durum siyasi bir iktidar kar nda bir bilim adam n çaresizli ini göstermesi aç ndan ilginç bir olayd r. Çünkü Planck’ n konu mas na ba lamak için Hitler’i “Heil Hitler” diyerek selamlamas gerekmi tir. Fizikçi P.P.Ewald o gün ya anan olay öyle anlatm r; “1934 y içindeydik. Hepimiz Planck’a bak yor, aç ta ne yapaca görmek istiyorduk. Çünkü o s ralarda bu tür aç lara, “Heil Hitler” ile ba lamak resmi

(27)

bir tutum haline getirilmi ti. Planck kürsüde ayakta duruyordu. Elini yar m yukar kald rd ve sonra indirdi. Bunu ikinci bir kez daha yapt . Sonra, nihayet eli tamamen kalkt ve “Heil Hitler” dedi i duyuldu” (Beyerschen, 1985:11). Ne ac r ki insanl a büyük hizmetleri olmu bir bilim adam milyonlarca insan n ölümüne sebep olmu bir siyasi güç kar nda selam durmak zorunda kalm r. Yine Kral II. Friedrich Wilhelm taraf ndan “Kutsal Kitab n ve Hristiyanl n ö retilerini” çarp tmakla suçlanan ve üstü kapal olarak tehdit edilen, Ayd nlanma’n n temel iar olarak “akl kullanma cesaretini göster” diyen mmanuel Kant, kral n tehditleri sonras gönderdi i cevab nda “majestelerinin en sad k kulu olarak kamuya aç k konu malar mda, üniversitedeki derslerimde ve yaz lar mda, dine ili kin konulardan sak naca aç klamak isterim” demi tir (Kula, 1999;44). Kant da maalesef o dönemin siyasi gücü Krall k kar nda, bilim adam n akl özgürce kullanabilmesi cesaretini gösterememi ve siyasi irade böylece Ayd nlanman n büyük dü ünürü Kant’ n bir bilim adam olarak s rlar belirlemi tir. Yine Einstein, Almanya’da Kaiser Wilhelm Enstitüsü’ne Planck taraf ndan ça ld dönemde, buradaki çal malar tamamlamak üzereyken üniversitedeki di er bilim adamlar taraf ndan zehirli bir gaz bulunmu ve bu gaz n sava ta ngilizlere uygulanmas sonucu binlerce ngiliz ölmü tür. Bunu duydu unda üniversitedeki di er bilim adamlar ele tirmi olan, I. Dünya Sava ’nda tarafs z kald bilinen Einstein, bu Alman kar sözleri yüzünden üniversiteden at lm r. Öyle ki askerler çal ma notlar almak için üniversiteye girmesine bile izin vermemi

tir(http://www.dipnot.tv/3540/Bilimsel-ozgurluk-ve-Einstein-ile-Eddingtonun-Hikayesi.aspx).

Amerika Birle ik Devletleri’nde de durum asl nda çok farkl de ildir. Burada da bilim yeri geldi inde siyasi olaylar n etkisinde kalm r. Örne in, New York’ta Colombia Üniversitesi ö retim üyelerinden Edward Said; srail s nda srail’e ta atarken görüntülenmi ve foto raf n medyada yay mlanmas ndan sonra Colombia Üniversitesi Ö renci Konseyi Edward Said’in üniversiteden kovulmas için üniversite yönetimine kar yo un bir kampanya ba latm r. Bunun üzerine üniversite yönetimi protestolara cevap vererek, Edward Said’in akademik özgürlük s rlar içinde kald , bu yüzden i inden at lmas na gerek görülmedi ini kamuoyuna aç klam r. Colombia Üniversitesi bu karara gerekçe olarak da üniversite yönetmeli inin 70. maddesini göstermi tir: “Akademik özgürlükten kas t, bütün ö retim elemanlar n s flar nda konular tart rken özgür olmalar r; bu özgürlük, ara rma ve bu ara rma

(28)

sonuçlar yay mlama özgürlü ünü de içerir. Ö retim elemanlar dü üncelerini ifade etmelerinden veya özel ya da kamusal alanda kurduklar ili kilerden dolay üniversite taraf ndan cezaland lamaz, ancak akademik konumlar ndan kaynaklanan özel yükümlülükleri oldu unu da an msamal rlar” (Radikal, 29 Eylül 2005). Ancak ayn üniversite benzer ba ka bir olayda farkl bir tutum alm r. Ortado u çal malar merkezinde çal an Profesör Massad, srail’in Filistin politikalar aç kça ele tirdi i için çal bölüm, “ srail kar tl destekledi i, srail’e yönelik nefreti destekledi i ve srail’i Siyonizm’in tüm kötülüklerinin merkezi olarak” tan mlad suçlamalar ile Massad’ i ten atm r. Benzer ekilde Amerika’n n Somali politikalar na yönelik ele tirel bir tutum sergileyen Latin dilleri bölümde çal an Nicholas de Geneva da üniversiteden kovulmu tur ( Çelik ve Gür, 2012:29). Tarihçi Howard Zinn de siyasi iktidar n bilime müdahalesini ya am bilim adamlar ndand r. Zinn, 1972’de Boston Üniversitesi’nin rektörünü Vietnam sava için gönüllü toplamas için deniz piyadelerini kampüse davet etmesi, ard ndan da bunu protesto edenleri tutuklatmak için polis ça rmas nedeniyle k nay nca boy hedefi haline gelmi tir; maa dü ük tutulmu , Paris Üniversitesi’nden bir dönem hocal k için davet ald nda gitmesine izin verilmemi tir (Zinn, 1998:85).

McCarthycili in Amerikan fikir âlemine bir kâbus gibi çöktü ü 1950’lerin ba lar nda California Üniversitesi, bütün çal anlar na komünizme kar olduklar belirten bir ba k yemini belgesi imzalamalar için bask yapm , imzalamay reddeden birkaç profesörü i ten atm r (Rokovsky, 1994:169).

Örneklerde de görüldü ü gibi, üniversiteler ve ö retim üyeleri özelinde bilime yönelik bask lar ve müdahaleler hemen her ülkede benzer örnekleriyle kar za

kmaktad r. Bu müdahalelere güçlü yap lar yla direnenler oldu u gibi maalesef siyasi iktidarlar ve d sal bask lara boyun e enler büyük ço unluktad r. Sadece üçüncü dünya ülkelerindeki üniversiteler de il, kendini “modern ve geli mi ” olarak tan mlayan ülkelerde de bilim ve bilim adamlar n henüz gerçek anlamda özgürlü ünden bahsetmek u an için mümkün gözükmemektedir. Bilimin siyasi iktidarlar ve di er güçler kar nda özgürlük ve özerklik mücadelesi tüm dünyada devam etmektedir.

(29)

2.1.4.Osmanl mparatorlu u Döneminde Yüksekö retim ve Üniversitelerin Geli imi

Osmanl Devleti’nde üniversitelerin geli imine bak lacak olursa, üniversiteler ba lang çta s rl bir kesime hitap eden ve dini ilimlere dayal ö renci yeti tiren medreselerden ve Enderun mektebinden olu maktad r (Y ld m, 2010:40). 10. yüzy lda

slam dini esaslar na uygun bilgilerin ö retilmesi için devletin önde gelenlerinin kurduklar , geli imlerini vak f kurumlar olarak sürdüren, üniversitelerin olu mas nda da temel te kil eden medreseler kurulmu tur. Medreselerde standart ve sistematik retim uygulanm r. Osmanl mparatorlu u döneminde slam dini ve hukuku ve Arap Dili ve Edebiyat ’n n ö retildi i medreselerin yan s ra meslek ve ihtisas medreseleri de vard r. Bunlar, Darülhadisler, (hadis biliminin daha geni okutulmas ve tefsir gibi baz dini bilimleri okutulmu tur) darült plar (uygulamal t p biliminin okutuldu u yerlerdir), Darülmesneviler (Mevlana Celaleddin Rumi’nin mesnevisinin okutulup ö retildi i yerler), Darülkurralar (Kari ve Kur’an ezberleyen, tecvid usulune göre okuyan haf zlar yeti tirirdi)’d r. Medreselerde Ulema s , eyhülislam, Müderris, S byan Mektebi hocas , mam, Vaiz, Devlet Memurlar yeti tirilmi tir.

stanbul’un al medrese yap n h zlanmas na sebep olmu , Fatih ve Süleymaniye Medreseleri Osmanl Devleti’nin e itim tarihinde önemli yer tutmu tur. Fatih Sultan Mehmet döneminde geli en Enderun Mektebi’nde Türkçe, Arapça, Farsça, Edebiyat, Tarih, slami Bilimler ve Matematik dersleri okutulmu tur. Ancak 16. yüzy lda, yeni bilimlerin “matematik, felsefe, fizik, kimya, t p” okutuldu u medreselerin müfredatlar n de tirilmesi ve dini bilimlere a rl k verilmeye ba lanmas , siyasetin ve dinin bilim anlay bask alt nda ve dar kal plar içinde tutmaya ba lamas yla medreseler birer dini ö renim kurumu haline dönü türülmü tür. Bu de im medreselerde bozulma ve gerilemeye sebep olmu , 16. yüzy n ortalar na gelindi inde, yeni bilimlerin ö retimindeki bo lu u doldurmak ve devletin ihtiyaç duydu u elemanlar yeti tirmek amac yla yeni e itim kurumlar olu turma çabas na girilmi tir (Akyüz, 2009:66-80).

Osmanl Dönemi’nde yenile me hareketleriyle birlikte 18. yüzy ldan itibaren bat kültüründe, medreseden farkl olarak farkl e itim kurumlar aç lmaya ba lanm r. Bugünkü üniversiteler içinde en uzun geçmi e sahip olan stanbul Teknik Üniversitesi’nin ( TÜ) tarihi 1773’de aç lan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’a

(30)

dayanmaktad r. Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’un aç öyküsü, yüksekö retim tarihimiz aç ndan ilginç ipuçlar ta r. “1768’de ba layan Osmanl -Rus sava Osmanl lar’ n ma lubiyeti ile sonuçlan nca Ruslar n Balt k filosunun Akdeniz’e geçmesinin mümkün olamayaca Osmanl Saray ’nda tart lm , Frans z Seferi Comte de Saint-Priest Rus donanmas n Balt k’tan Akdeniz’e do ru yola ç kt konusunda Bab- Ali’yi ikaz etmi se de, böyle bir ihtimal kabul edilmedi inden herhangi bir tedbir almam r. 24 parçal Rus Çarl Balt k donanmas Akdeniz’e geçerek Osmanl filosu ile çat maya giri mi se de kesin sonuç elde edememi tir. Bu olay s ras nda Osmanl kumandanlar ve özellikle genç Amiral Cezayirli Gazi Hasan Pa a büyük kahramanl klar göstermi tir, ancak 6 Temmuz 1770 Cuma gününü cumartesiye ba layan gece Çe me koyunda s k bir ekilde demirlenmi bulunan 20-25 kadar gemiden olu an Osmanl filosu içeri giren dü man gemisinin att ate lerle yanarak tamamen imha olmu tur” (Günay ve Aydemir, 1997:107). Bu büyük “Çe me Felaketi”nin ard ndan, Osmanl ’n n deniz gücünün art lmas amac yla 1773’de Mühendishane-i Bahr- Hümayun (Mühendishane) aç lm r. Osmanl Devleti’nin yüksekö retimde modernle me dönemi boyunca, yüksekö retim sistemindeki geli melere pratik ihtiyaçlar (askeri, idari ve t bbi ihtiyaçlar) k lavuzluk etmi ve bu ihtiyaçlar do rultusunda 19. yy da, 1827’de Askeri T phane, 1859’da Mekteb-i Mülkiye, 1847’de Darülmuallim aç lm r (Akyüz, 2009:207-222). 17. yüzy ldan sonra Osmanl , Tanzimat, Me rutiyet ve Cumhuriyet dönemi boyunca ayn tutum devam etmi tir.

Bugünkü anlamda üniversitelerin tarihi Tanzimat ile ba lar ve üniversiteleri bat da oldu u gibi ilk, orta ve yüksekö retim olmak üzere kapsam da gözeterek bugünkü dilde “Darülfünun” kelimesi “Bilim yurdu” ile kar lamak daha uygun görülmü tür. Darülfünun anlam olarak, o dönemde pozitivizmin etkisiyle, fen bilimlerinin (pozitif bilimlerin) revaçta oldu una ve onlara vurgu yap ld na i aret etmi tir. Tanzimat’ta bugün kullan lan üniversite sözcü üne kar k olarak Osmanl ca (Türkçe) Darülfünun terimi kullan lm sa da Darülfunun içerik olarak bat tipi yani modern üniversiteyi benimsemi tir (Günay ve Aydemir, 1997:109).

19. yüzy l sonlar na gelindi inde kurulan pek çok üniversite bugünkü Bo aziçi, TÜ ve Mimar Sinan Üniversitesi gibi baz üniversitelerin temelini olu turmu tur. Bat daki üniversitelere benzer bir kurumun olu turulmas ilk kez 1846’da

(31)

kararla lm , ancak Darülfünun 1863 ba nda aç labilmi tir. 1863 y nda e itim vermeye ba layan Darülfünun- Osmaniye’nin aç lmas yla birlikte modern tarzda e itim yapmaya ba layan üniversiteler Alman Humboldt gelene i etkisinde bilgi üretimine katk da bulunmay hedeflemi tir (Y ld m, 2010:40).

Ancak Medreselerin yo un ele tirisine u rayan Darülfünun, 4000 kitab yla birlikte binas da yan nca 1865 y na dek ortadan kalk vermi tir (Akyüz, 2009:168). 1870’de yeniden aç lan Darülfünun, do a bilimleri deneylerinin dine ayk oldu u suçlamalar sonucunda 1871’de yeniden kapat lm , 1874’de Darülfunun-u Sultani (III. Darülfünun), 1 Eylül 1900’de Darülfunun-u ahane (IV, Darülfünun) ve 1908’de Darülfunun’u Osman-i (V. Darülfünun) adlar yla tekrar aç lm r. 20 Nisan 1912’de Darülfünun Nizamnamesi yay mlanarak ad stanbul Darülfünun’una çevrilmi , 11 Ekim 1919’da Darülfünun Nizamnamesi yeniden düzenlenerek bilimsel özerklik verilmi tir. 3 Mart 1924 tarih ve 430 say Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün mektep ve medreselerle birlikte Darülfünun Maarif Vekaleti’ne ba lanm r. 21 Nisan 1924 tarih ve 493 say kanun ile stanbul Darülfünun’unun talimatnameleri yay mlanm ve bilimsel ve idari özerklik verilmi tir (Günay ve Aydemir, 1997:109). Anadolu’da ba ta Ankara olmak üzere yüksekö retim yay lmaya ba lat lm , birçok alanda bugünkü üniversitelerin de temellerini te kil eden okullar aç lm r. 1925’te Leyli Hukuk Mektebi (Ankara Hukuk Fakültesi), 1924 y nda Musiki Muallim Mektebi (Ankara Devlet Konservatuar ) ve 1926’da “Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü (Gazi

itim Enstitüsü) kurulmu tur.

2.1.5. Cumhuriyet Döneminde Yüksekö retim Kurumlar ve Üniversiteler

Türkiye’de modern üniversitelerin tarihi 19. yüzy l ortalar na uzanmakla birlikte bir üniversite politikas biçimlendirme giri imleri, Cumhuriyet’in ilk on y na denk dü mektedir. smail Hakk Baltac lu’nun 1919 y nda Osmanl yüksekö renim sistemine ele tirilerine bakt zda asl nda aradan 100 y l geçmi olmas na ra men hala ayn yak sorunlar n geçerlili ini korudu unu görmek çok ac r. Baltac lu o dönem (Demirer ve Özbudun, 1999:150) Osmanl yüksekö retimini u ekilde ele tirmi tir:

(32)

“Bilimin konusu hakikattir. Hakikat bütün d kavramlar gibi tarafs zd r. Bilim müstakildir ve istiklal ile ya ayabilir. Dü üncenin ba ms zl kabul etmeyen, içtihat n me ruiyetini onaylamayan bir memlekette bilime sayg yoktur. Onun için Darülfunun sorunu, her eyden önce bilimin ve bilim adamlar n ba ms zl sorunudur. Biz Türkler, henüz tümüyle ça da bir toplum bünyesine ula amad zdan dinimiz, ahlak z, zevkimiz; hükümetin denetimi, polisin nezareti alt ndad r. Bilimimiz de tabiyete memurdur. Bu ulusun vicdan nda dü ünce özgürlü ü ve tart ma özgürlü ü henüz yer tutamam r. Darülfunun’un imdiye dek ba ms z olamamas bundand r. Bilimin esaretindeki neden, salt bir toplum ve dayanabilme sorunu de il, ayn zamanda bir örgüt sorunudur. Biz de Darülfunun hocalar n büyük bir k sm memurdur. Memur da olmasalar atanmalar ve görevden al nmalar hükümete ait olan hocalard r. Yönetim taraf ndan böylesine kolay bir biçimde etkilenebilen kimselerde dü ünce ba ms zl , meslek mefrükesi güç ya ayabilir. Bunun için Darülfunun sorunu bilimsel özerklik sorunu demektir. Darülfunun heyeti ba ms z, hükümetten ve siyasetten etkilenmeyen bir bilim ve kültür s biçimine dönü medikçe, Darülfunun do al bir ya ama ula amayacakt r”.

Cumhuriyet’in kurulmas yla birlikte smail Hakk Baltac lu kurucu kadrolarca Darülfunun Emini olarak atanm ve 1 Nisan 1925 tarihli yasa ile Darülfunun’a tüzel ki ilik ve katma bütçe ile yönetme hakk verilerek biçimsel olarak Milli E itim Bakanl ’ndan ayr lmas nda katk olmu tur. Bu geli me üniversite çevrelerince “Türkiye’de ilk üniversite özerkli i” olarak kabul edilmektedir. Ancak bu özerklik deneyimi fazla sürmemi tir. Darülfunun yönetim ve ilkelere ayak uyduramad belirtilerek, 1933’de 2252 say yasayla kapat lm ve yerine Milli E itim Bakanl ’na ba stanbul Üniversitesi kurulmu tur (Tanilli, 1991:379).

Reform öncesi Darülfünun’a yöneltilen ele tirilerin mahiyeti hakk nda fikir vermesi bak ndan reformu gerçekle tirenlerden dönemin Maarif Vekili Dr. Re it Galip Bey’in Cumhuriyet’in 10. y nda Meclis kürsüsünde yapt konu ma dikkat çekicidir. Bu konu mada Re it Galip Bey Darülfünun’u u sözlerle suçlamaktad r. "Memlekette siyasi, içtimai büyük ink laplar oldu. Darülfünun bunlara kar bitaraf bir mü ahit kald . ktisadi sahada esasl hareketler oldu. Darülfünun bunlarda habersiz göründü, Hukukta radikal de iklikler oldu. Darülfünun yaln z yeni kanunlar tedrisat program na almakla iktifa etti. Harf nk lab oldu, Darülfünun hiç t nmad ” (Akt.,Hatipo lu, 1998:100).

(33)

Maarif Vekilinin aç klamas ndan da anla ld gibi suçlamalar n oda , Darülfünunun devrimler kar nda bir taraf kalmas ve (ink lap ve yap lan hareketleri)

nmamas bulunmaktad r. Yap lmas dü ünülen de iklikler için sviçre hükümetinden Darülfünun hakk nda inceleme yapmak üzere “üniversite mütehass ” istenmi , Cenevre Üniversitesi Pedegoji Profesörü, Albert Malche 1932 Ocak ortalar nda Ankara’ya gelmi , Ba bakan ve Milli E itim Bakan taraf ndan kabul edilmi tir. Daha sonra 24 Ocak 1932’de stanbul’da Darülfünun’da kendisine ayr lan odada 4.5 ayda raporunu bitirmi ve 1 Haziran 1932’de haz rlad raporu MEB’na vermi tir. Raporu verdikten bir hafta sonra Türkiye’den ayr lan Malche, bir y l sonra yine gelmi ve “Darülfünunun Islahat Komitesi”nde dan man olarak çal ve stanbul Üniversitesi’nin kurulu süresinde (2 May s 1933-4 Nisan 1934) Türkiye’de kalm r (http://atam.gov.tr/?p=349).

Profesör Malche’ n raporu incelendi inde öne sürdü ü, “Alakadarlar (profesörler) fena hakimlerdir. Onlar n görü leri al nmal , fakat karar ba ka makamlarca verilmelidir” görü ü, Özbudun ve Demirer (1999:153)’e göre, üniversiteyi “zapt-ü rapt” alt na almak isteyenlerin çok i ine yaram r. Malche bu görü ünü üniversite profesörlerinin atanmas ba lam nda ortaya koymu sa da hem 1933 reformu hem de ileriki y llarda gerçekle tirilecek olan 1981 darbesinde bu görü üniversite yönetiminin organizasyonunda temel bir ilke olarak i letilmi ve reformlara k lavuzluk etmi tir. Bu ilke üniversite özgürlük ve özerkli ini kald rma, üniversite üzerinde egemenlik kuran uygulamalar me rula lma ve üniversite ö retim üyelerini karar verme mekanizmalar nda etkisizle tirme arac olarak kullan lm r (Özbudun ve Demirer, 1999:153).

1933 y nda yap lan yeni e itim yasas uyar nca; özerklik kald lm ve Darülfunun hocalar aras nda geni çapl bir tasfiye yap lm r. 151 hocadan ancak 59’u görevlerinde kalabilmi tir. Di er yandan üniversite, fakülte, rektör, dekan vb. kavramlar ilk kez kullan ma girmi ve ders programlar ayr nt biçimde yeniden düzenlenerek, bir denetim alt na al nm r. Eski Darülfunun Emini Baltac lu “Me rutiyetin verdi ini Cumhuriyet alamaz” diyerek uygulamaya kar ç km sa da 1933 sonras kendisi de devre d b rak lm ve üniversiteler yollar na “yeni rejimin partizanlar yla” devam etmek durumunda kalm r (Demirer ve Özbudun, 1999:154). Üniversitelerde

(34)

meydana gelen kadro bo lu u, 1933 Almanya’s nda Hitler’in bask ndan kaçarak Türkiye’ye gelen bilim adamlar yla (Velidedeo lu, 1990:13) kar lanm r.

Darülfunun’un kapat lmas n ard ndan stanbul Üniversite 9 ayl k bir bo luktan sonra 1934’de ç kar lan stanbul Üniversitesi talimatnamesinde belirlenen yeni esaslara göre düzenlenmi tir. Rektör, Millî E itim Bakan ’n n önerisi üzerine Cumhurba kan ’n n onay ile Dekanlar da Rektörün önerisi üzerine Milli E itim Bakan nca atanmaya ba lam r. Böylece üniversite yönetiminde kararlar n ba ka makamlarca verilmesi ilkesi i lemeye ba lam r. 1933 reformunun ba ca nitelikleri

öyle s ralanabilir. “Bu reformla birlikte üniversiteden esas itibariyle rejimi desteklemesi beklenmi tir”. Bu durum Metin Heper taraf ndan öyle dile getirilmektedir. “Cumhuriyet döneminde ilk on y llarda biraz da zaruret icab , devlet için üniversite bilgi üretmesi gereken de il fakat rejimi desteklemesi gereken bir kurumdur”. Reformun ikinci niteli i ise, “üniversitenin siyasi iradeye tabi k nmas ” olmu tur. Böylece Üniversitelerin siyasi iradeye ba ml rejimi desteklemesi talebiyle birle ince, üniversitede ideolojikle me ve siyasalla man n tohumu bizatihi devlet eliyle ekilmi , bundan sonra üniversitenin içerden siyasalla mas kaç lmaz hale gelmi tir (Günay ve Aydemir, 1997:111). Üniversite siyasi irade taraf ndan ku at nca her siyasi sars nt üniversitede de etkisini göstermi ve 1933’ü izleyen y llarda her siyasi lma noktas üniversitede düzenleme izlemi tir. 1946 (18.6.1946 tarih ve 4936 say kanun), 1961 (61 anayasas madde 120 ve 115 say kanun) 1973 (7.7.1973 tarih ve 1750 say kanun), 1981 (6.11.1981 tarih ve 2547 say kanun) de olmak üzere 5 defa düzenlenme yap lm r.

Böylece üniversitelerde siyasi iktidarlar taraf ndan yap lan düzenlemeler devletçi denetim mekanizmalar kurmu ve üniversitelerin özerk bir biçimde örgütlenmelerinin önü t kanm r. Türkiye’de 1933 üniversite reformunu izleyen ilk yasal düzenlemeler 1946’da ç kar lan üniversiteler için reform yasas yla üniversitelerin özerkli i konusu tekrar gündeme gelmi ve üniversitelerin akademik ve yönetsel özgürlü ü ve yöneticilerini kendi seçmeleri gerekti i konusu vurgulanm r (Y ld m, 2010:39). 1945-1950 tarihleri aras , ülke tarihi aç ndan çok partili ya ama geçi in ya and bir dönemdir. Bu dönemde MEB, S dd k Sami Onar’ n da içinde bulundu u ö retim üyelerinden olu turulan bir karma komisyona kanun tasla haz rlatm , ancak “üniversitelerin i lev ve görevlerinin tan mlanmam ” oldu u ifade edilen tasar

(35)

bakanl k be enmemi , bunun üzerine Talim ve Terbiye Dairesi’ne haz rlatt tasar 1946 y nda yasala r ( nan, 1989:27).

Üniversitelere ili kin ikinci köklü de iklik olan 1946 tarihli 4936 say Üniversiteler Kanunu’nda üniversiteler “Yüksek ara rma ve ö retim birlikleri” olarak tan mlanm r. Bu yasa ile üniversitelerin bilimsel ve yönetsel anlamda özerkli i yeniden getirilmi , tüzel ki ili i tan nm r. Ancak tam bir yönetsel özerklik söz konusu olmam r. Örne in, 1947 y nda komünist temayülü oldu u ileri sürülen bir ö renci derne i kurulmu tur. Bu derne in üyelerinin bilhassa Ankara DTCF’den baz ö retim üyelerinden te vik gördü ü iddia edilmi tir. 1948 y nda bu kabil hareketlerin geli mesi üzerine Ankara Üniversitesi ö rencileri büyük bir protesto mitingi düzenlemi tir. Bu hareketin sonunda Rektör istifaya mecbur edilmi ve baz ö retim üyelerinin görevlerine son verilmi tir. Böylece 1946 yasas yla birlikte, yasan n 46/d maddesine dayand larak Prof.Dr. Naili Boratav, Doç.Dr. Niyazi Berkes ve Doç.Dr. Behice Boran Dil, Tarih ve Co rafya Fakültesi’nden ihraç edilmi tir. Ankara Üniversitesi Senato üyesi Prof.Dr. Nüzhet akir Dirisu, Prof.Hirsch’in “bu ki iler dinlendi mi” sorusuna “Buna hacet yok. Hepimiz onlar n komünist oldu unu biliyoruz” diyerek yan t vermi tir (Demirer ve Özbudun, 1999:155). 1946 müdahalesi sonradan sosyal psikolojinin kurucular aras ndaki yerini alan Muzaffer erif Ba lu, ayr ca Niyazi Berkes, Ekrem Karpat gibi de erIerin, Amerika’n n ünlü Ya1e ve Harward Üniversiteleri’ne, Pertev Naili Boratav’ n da Fransa’ya kapt lmas na neden olmaktan ba ka bir i e yaramam r (San, 1992:152).

Demirer ve Özbudun’a göre; 1950 seçimleriyle birlikte DP iktidara gelir gelmez muhalefetteyken soyundu u “özerklik savunuculu u”ndan büyük bir h zla “özerklik dü manl ”na yönelmi tir (Demirer ve Özbudun,1999:156). 1953 tarihli 6185 say yasayla “siyasi yay nlarda ve beyanlarda bulunmak” ö retim mesle inden ç karma gerektiren suç say lm , bir y l sonra 1954’te ç kar lan Milli E itim Bakan ’na ö retim üyelerinin re’sen Bakanl k emrine al nmas ve görevinden uzakla lmas yetkisi veren 6435 say yasa ç kart lm r. 1957’den sonra, ho a gitmeyen ö retim üyelerinin Bakanl k emrine al nmas ise moda olmu tur. Örne in, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Fevzio lu aç töreninde yapt konu ma üzerine Bakanl k emrine al nmas

renciler derslere girmeme karar yla, birçok üniversite hocas da istifa ederek protesto etmi tir. 27 May s 1960 darbesinden sonra ç kart lan 115 say kanunla Milli E itim

(36)

Bakanl ’n n yetkileri Üniversiteleraras kurula devredilmi , ö renci ve asistan temsilcilerinin Yönetim Kurulu’nda görü lerinin al nmas olana getirilmi , “Kürsü Kurullar ” ad alt nda bir kürsüye ba tüm ö retim elemanlar n kat ld dan ma organlar olu turulmu tur. Üniversite özerkli i ilk kez anayasaya girmi tir (Demirer ve Özbudun,1999:156). Üniversite özerkli i anayasa ile güvence alt na al nm , üniversite özerkli i konusunda büyük ad mlar at lm olsa da 114 say kanunla Cumhuriyet tarihinin bir ba ka tasfiye hareketi, üniversite d ndan bir müdahaleyle bu sefer askerler taraf ndan gerçekle tirilmi tir. Üniversitenin aç k deste i ile yap lan 27 May s 1960 darbesinin ilk hedef ald kitlelerden birini olu turan, aralar nda bu ülkenin yeti tirdi i yetkin bilim adamlar n da bulundu u 147 ö retim üyesi ve yard mc kap önüne konuvermi tir.

1971 darbesiyle birlikte Üniversitelerin bask alt na al nma süreci yeniden h z kazanm r. Üniversitelere ili kin olarak anayasan n 120. maddesine “özerklik üniversite binalar nda ve eklerinde suçlar n ve suçlular n kovu turulmas na engel olamaz” hükmünün yan s ra üniversitenin i levleri konusunda “devletin denetimi ve gözetimi alt nda….” (Demirer ve Özbudun, 1999:157) hükmü getirilerek akademisyenlerin siyasete girmesi yasaklanm , devletin denetimci mekanizmalar daha güçlü bir ekilde olu turulmu tur (Y ld m, 2010:40).

1973 y nda ç kar lan 1750 say Üniversiteler Kanunu ile üniversite tan nda rl k ö retime, ö retimin hedefi de “milli” de erlere yönelmeye ba lam r. Yasan n denetim i levini ise radikal bir yenilik olan Yüksek Ö retim Kurulu (YÖK) ile ilgili hükümler olu turmu tur (Timur, 2000:291). 1750 say Yasa’n n önemli bir özelli i, yeni üniversite ve fakültelerin kurulmas na ili kin düzenleme yap lm olmas r. Yasan n üzerinde denetimi sa lamak üzere ayr ca Üniversite Denetleme Kurulu (ÜDK), kurulmu tur. Üniversitelerin özerkli inin zedelendi i (Tanilli, 1991:380) bu düzenleme Anayasa Mahkemesinden dönmü tür.

Ülkemizde yakla k her on y lda bir düzenlenen Üniversiteler Kanunu, 1973 sonras bir müdahaleyi de 12 Eylül 1980 darbesiyle Yüksek Ö retim Kurulu’nun kurulmas yla birlikte ya am ve üniversitelerin özerkli ine son verilmi tir. 1981’de kar lan kanunla, ülkenin içinde bulundu u toplumsal, ekonomik ve siyasal olaylar n birinci sorumlusu üniversiteler görülmü , yüksekö retimin yeniden ekillendiren,

(37)

özerklik ve özgürlü ünü ellerinden alan 2547 say Yüksek Ö retim Kanunu ile ülkemizdeki tüm üniversitelerin özerklikleri kald larak, Yüksekö retim Kurulu “YÖK” ad alt nda toplanm r.

12 Eylül anayasas n yüksekö retimle ilgili 130. maddesine bakt zda “Üniversiteler ile ö retim üyeleri ve yard mc lar serbestçe her türlü bilimsel ara rma ve yay nda bulunabilirler. Ancak bu yetki, Devletin varl ve ba ms zl ve milletin ve ülkenin bütünlü ü ve bölünmezli i aleyhinde faaliyette bulunma serbesti vermez. Üniversiteler ve bunlara ba birimler, devletin gözetimi ve denetimi alt nda olup, güvenlik hizmetleri devletçe sa lan r” hükmünün yan s ra 131. maddesinde “Yüksekö retim kurumlar n ö retimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yüksekö retim kurumlar ndaki e itim, ö retim ve bilimsel ara rma faaliyetlerini yönlendirmek, bu kurumlar n kanunda belirtilen amaç ve ilkeleri do rultusunda kurulmas sa lamak ve yüksekö retim elemanlar n yeti tirilmesi için planlama yapmak maksad yla Yüksekö retim Kurulu (YÖK) kurulur. Yüksekö retim Kurulu, Üniversiteler, Bakanlar Kurulu ve Genelkurmay Ba kanl ’nca seçilen ve say lar , nitelikleri ve seçilme usulleri kanunla belirlenen adaylar aras ndan rektörlük ve

retim üyeli inde ba ar hizmet yapm profesörlere öncelik vermek suretiyle Cumhurba kan ’nca do rudan do ruya seçilen üyelerden kurulur” hükmüyle (Demirer ve Özbudun, 1999:159-160) üniversitelerin özerkli ini tümden kald rm r.

YÖK yasas n yürürlü e girdi i 6 Kas m 1982 gününden itibaren darbe yönetiminin hedefinde yine üniversite hocalar yer alm r. K mdan nasibini alan üniversitelerden, 1402 uygulamalar yla uzakla lan ö retim üyeleri inan lmaz boyutlara ula , 1500 üniversite ö retim görevlisi uzakla lm , istifa ya da emeklili e zorlanm r. 1981 darbesinin üniversitelerde yaratt ac tabloya örnek olarak, 1982’de Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) ö retim kadrosu 1983 nda yüzde 47’lik bir kan kayb na u ram r. Bu yüzde 47 rakam içinde yaln zca iki ki i ya haddinden emekli olmu , gerisi ya YÖK ve 1402 taraf ndan at lm , ya da “art k böyle bir üniversitede hocal k yap lamayaca ” gerekçesiyle istifa etmi tir. 1980-81

retim y nda SBF’de 147 ö retim üyesi ve yard mc ve 2245 ö renci varken, YÖK ve 1402 uygulamalar yla at lan ve istifa zorunda b rak lanlar nedeniyle, 1983-84

retim y nda ö retim üyesi say 78’e dü mü , yani yüzde 46,9 oran nda azalm r. Bununla birlikte ö renci say ise ayn dönemde 3171’e ç km r. Yani yüzde 41,2’lik

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu makalenin amac›; palyatif bak›mda kanser hastalar› taraf›ndan s›k olarak kullan›lan baz› tamamlay›c› tedaviler hakk›nda bilgi vermektir.. Anahtar kelimeler:

Y›llard›r ülkemizde yaflanan enflasyon ve bunun devam› olarak enflasyonun bir para politikas› olarak benimsenmesi, faiz meselesini güncel bir hale getirmifl bulun-

Dersin Ýçeriði Roma Hukukunun önemi ve tarihsel gelişimi, Roma Hukukunun temel kavramları, hukuk türleri, Roma hukukunda kişi kavramı ve ehliyet, sübjektif haklar; Actio

Dersin Tanýmý Vergi suç ve cezalarının, ceza hukukunun temel ilkeleri ışığında öğretildiği derstir.. Ders Kategorisi Temel

9 Unit 7: Contracts: assignment and third-party rights Reading A: Introduction to contract assignation - sayfa 94 - 95. 10 Unit 7: Contracts: assignment and third-party rights

1 Yargı Kavramı, Medeni Usul Hukuku'nun amacı ve kaynakları Baki Kuru, İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2018; Hakan

MK’nun 940/II maddesinin lafzından, kanun gereğince bir sicile tescili zorunlu olan taşınır mallar üzerinde rehin kurulabilmesi bakımından hem sicilli

10 Deniz yoluyla eşya taşıma (Navlun) sözleşmeleri Önerilen kaynakların çalışılması, bir önceki derste alınan notların tekrar edilmesi. 11 Denizde taşıma senetleri