• Sonuç bulunamadı

2.2. Askeri Darbeler ve (1950-1960) Türkiye’de Durum

2.2.3. Türkiye’de Askeri Darbeler

Türkiye Cumhuriyeti kuruldu u günden bugüne siyasi hayat tek partili dönem nda neredeyse her on y lda bir ordu taraf ndan müdahaleye maruz kalm r. lki 27 May s 1960’ta gerçekle en darbeleri 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 y llar nda gerçekle en müdahaleler izlemi tir. Ordu bütün müdahalelerinde Türk Silahl Kuvvetlerinin iç hizmet kanunu yorumlayarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin devaml

sa lama iddias yla yapm r.

27 May s 1960 Darbesi; Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde yirmi y l sürecek, askeri darbeler dönemini ba latm r. 1960 Darbesi’nden sonra; TSK taraf ndan 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 Askeri Darbeleri yap lm r. 27 May s Türkiye siyasetinde, milli irade d ndaki çözüm aray lar güçlendirmi tir. Yani ülke siyasetine hakim olan karga a ortam n düzeltilmesinde, demokrasinin gücüne de il de ordunun gücüne dayan lmas fikrini do urmu tur (Ate , 1995:35 ).

Biz, çal mam n da konusu 147 ö retim görevlisinin üniversitelerden tasfiyesinin ya and dönem olan 27 May s Askeri Darbesinin gerekçelerini inceleyece iz.

2.3. 27 May s’a Giden Süreçte Türkiye’de Siyasi Durum

Türkiye’nin demokrasi tarihinin önemli dönüm noktalar ndan birisi hiç ku kusuz tek partili dönemden çok partili siyasal ya ama geçi karar n al nmas r. Hiç ku kusuz bu karar n al nmas n alt nda o dönem içerisinde bulunulan siyasal ve toplumsal olaylar n büyük rolü vard r.

1945 y n sonuna gelindi inde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) iktidar Cumhuriyet’in ilk on be y n siyasi ve ekonomik at mlarla sa lad me ruiyeti büyük ölçüde yitirmi tir. Türkiye toplumunun tüm s f ve katmanlar , sava sonunda de iklik özlemi ve beklentisi içine girmi lerdir (Boratav, 1982:79). Güler’e göre; 1929 Ekonomik Buhran ve ard ndan patlayan dünya sava y llar nda ç kar lan ‘Varl k Vergisi’ ile ‘Milli Korunma Kanunu’ ve uygulanan sava ekonomisinin getirdi i karneli

dönemde; halk, parti-devleti ve dolay yla CHP’yi; ceberrut bir yönetim, a r vergi yükü, sürekli askerlik, jandarma bask , açl k, yoksulluk ve sefalet kavramlar ile özde le tirmi tir. Halk dü mandan kurtaran kadrolar n partisi olan CHP; alt okunda halkç a yer vererek, herkesin kanun önünde e it oldu u ve ayr cal kl hiçbir s n bulunmad bir toplumsal düzenlemeyi arzulam olmas na ve ad nda halk kelimesi bulunmas na ra men, halk n partisi olamam r (Güler, 2006:60).

1950 y na gelindi inde toplumsal muhalefet patlamaya haz r hale gelmi tir. Çavdar (2008;17) o günün CHP iktidar n bu durumun fark nda olmad hatta halk yan na çekebilmek için baz tavizler vererek durumunu güçlendirdi ini varsayd belirtmi tir. Örne in Köy Enstitülerinin etkisiz hale getirilmesi, ilkokullara (seçmeli de olsa) din derslerinin konmas ; devletçilik ilkesinin göz ard edildi ini gösteren bir dizi karar n al nmas ; Çal ma Bakanl , çi Sigortalar ile ve çi Bulma Kurumu’nun kurulmas bunlar n baz örnekleridir.

Çok partili sisteme geçilmesiyle birlikte, 14 May s 1950 günü gerçekle en seçimde, Demokrat Parti büyük bir sürprizle Cumhuriyet’in partisi CHP’yi geride rakarak seçimlerden büyük bir zaferle ç km r. Kat lma oran n yüzde 80’i a bu seçimlerde, DP, oylar n yüzde 53.5’ini alarak Meclis’teki dört yüz seksen yedi üyelikten dört yüz sekizini kazanm ; CHP ise ancak altm dokuz milletvekili ç karabilmi tir (Timur, 2003:125). 1940’l y llar n sonuna dek gelen bu seçimlerde art k Cumhuriyet Halk Partisi, on iki y ll k iktidar halk n iradesiyle rakiplerine i te bu ekilde b rakmak zorunda kalm r.

Sonuçta yirmi yedi y l (1923’ten bu yana) tek ba na iktidarda kalan CHP devrilmi ve o günden sonra koalisyonlar ve milletvekili transferi d nda hiçbir zaman iktidara gelememi tir. Çavdar (2008:20); seçim gecesini öyle anlatmaktad r: “Seçim gecesi Demokrat Parti genel merkezinin tüm odalar doluydu. Genel Merkeze tam bir bayram havas hakimdi. CHP kanad ise suskundu. Milli ef ( nönü) ve partinin ileri gelenleri seçim sonuçlar izlemek için Çankaya’da Cumhurba kanl Kö kü’nde toplanm lard . Gecenin ilk saatlerinden itibaren yenilgi belli olmu tu. Bakanlar n, parti ileri gelenlerinin ço u seçimi yitirmi lerdi. Salona tam bir matem havas egemendi. çlerinde en sa kl dü üneni yine nönü’ydü. Kendisi Ankara’da seçimi yitirmi , fakat

Malatya’da kazanm (O dönemde bir ki i birden fazla seçim bölgesinden aday olabiliyordu.)”.

Seçim sonuçlar n aç klanmas yla birlikte Halk Partisi kadrosu, böyle bir iktidar de ikli ini beklemedi i gibi ayn zamanda Demokrat Parti yöneticileri de, bir iktidar beklemi olsalar bile, bunun böyle bir Meclis ço unlu u ile gelece ini dü ünmediklerinden 14 May s’ takip eden günlerde, iki tarafa da biraz nl k hakim olmu tur (Aydemir, 2007:221).

1950 seçimlerini izleyen y llarda CHP’nin çok h rç n bir muhalefet sergiledi i gözlenmi tir. Bu muhalefetin en k noktas CHP yöneticilerinin iktidardaki DP’yi küçümseyici tav rlar olmu tur. Onlara göre DP’nin üst kadrolar devlet yönetimini beceremeyecek nitelikte bilgisiz hatta yeteneksiz ki ilerden olu maktad r. Muhalefetin bu tavr DP iktidar da kirpile tirmi , sertlik yanl , bask bir politikay sergilemesine neden olmu tur. Bu bask CHP’nin mal varl na el koyacak noktaya kadar uzanm r (Çavdar, 2008:43).

Demokrat Parti’nin iktidara geldi i y llar n ekonomik yap na bakt zda ise Çavdar (2008:46); Demokrat Parti’nin sava y llar n uygun ticari konjonktürünün sa lad önemli döviz rezervine sahip bir merkez bankas buldu unu belirtmi tir. Di er yandan sava sonras yükselen tar m ürünleri ihracat ndan do an getiride az msanmayacak kadar çok oldu undan döviz rezervleri büyüyen ihracat gelirleri, d yard mlar ve d borç olanaklar sonucunda tüketim mallar ithalat artm r. Bunun sonucunda al m gücü yükselen kesimler buzdolab , çama r makinesi, elektrik süpürgesi gibi o güne de in sahip olamad klar dayan kl tüketim mallar alma olana na kavu mu ve zamanla bunlar n taksitli sat lar n ba lamas da tüketimlerini yayg nla rm r. Bir anlamda yapay ve görece diyebilece imiz bu refah halk DP’ye daha da ba lam r.

CHP ise Çavdar (2008:47)’a göre tek parti dönemindeki olumsuz imaj de tirmek için en küçük bir çaba dahi harcamam r. Ba ta smet nönü olmak üzere, halka tepeden bakan, sert, ba retmen edal parti büyükleri gene ön saflar tutmu tur. Halka yak n olma iddias ndaki, Amerikan benzeri propaganda yapma ustas Kas m

Gülek’in Genel Sekreterli i bile CHP’nin halk nezdinde izlenimini de tirememi tir (Çavdar, 2008:47).

Ancak 1950’li y llar n ortalar na gelindi inde DP yönünde esen olumlu rüzgarlar tam tersine esmeye ba lam r. 1954 sonundan ba layarak birkaç sene süren kurakl k, genel bir ekonomik krizi ba latm elbetteki ilk kurban, Türkiye’de önemi bilinen tar m olmu tur. Sadece kurakl k de il, üç dört sene önce ithal edilmi olan traktör ve makinelerin bak ms zl ktan y pranmas da tar m i lerini aksat r hale gelmi , üstelik bu traktör ve makineler d ar dan, bak m ve tamirleri için gerekli yedek parçalar hiç dü ünülmeden ithal edilmi tir. Birkaç sene önce uygulamaya konulan liberal sistem yerini çarçabuk dengelemeye b rakm , ithalat en gerekli maddelere indirilmi ve iç piyasada ilaç gibi zorunlu maddeler bulunamaz hale gelmi tir. Durum Türkiye’nin son dünya sava nda ya ad o korkunç 1940 ila 1944 y llar aras ndakinden bile vahim hale gelerek ülkenin taze ürünleri tüketmeye al olan halk n büyük hayal k kl içinde, ABD’den bu day ve dondurulmu et, tavuk ithal edilmeye ba lanm r (Ba gil, 2008:97-98).

1954-1957 aras Demokrat Parti iktidar na bakt zda Aydemir’e göre (2007:248); ald karar ve uygulamalarla yaln z tarafs z kamu efkar nda de il, kendi taraftarlar aras nda da, güven ve itibar kaybedi devri olmu tur. 1957 sonras na gelince bir taraftan h rç nl n son haddine var , bir taraftan memleketin enflasyon ve iktisadi dar bo azlar içine sürülü ü ve Demokrat Parti’nin, sa duyulu halktan ve taraftarlar ndan da koparak, kalabal k içerisinde yaln zl a gömülü ü devridir. Bir devre ki o y llarda, partinin mi bir seçim kayb ile iktidardan çekilmesinin, yoksa bir ihtilalin mi partiyi topyekün tasfiyeye sürüklemesinin daha yak n oldu u bahsi, ayd nlar çevresinde, art k konu ulmaya ba lanm r (Aydemir, 2007:248).

DP’nin antidemokratik yönetimi en aç k biçimde, muhalefete ve siyasal iktidara getirilen engelleme ve k tlamalarda görülmü tür. Az nl k haklar gözetmeyen, ço ulculu u d layan siyasal ve parlamenter hayat n en somut belirtileri olarak “antidemokratik mevzuat” 1953 y ndan ba layarak sürekli geni lemi tir (Akyaz, 2006:78).

Karpat’a göre; 27 May s darbesine giden süreçte en sorunlu alan hiç ku ku yok ki iktidar muhalefet ili kilerinde ortaya ç km ve bu ili kilerin seyri darbe sürecine ciddi bir katk sa lam r. DP iktidara gelmeden önce, yani muhalefette iken CHP’nin izledi i muhalefeti yok say , sindirici, geli mesini önleyici ve ona tahammül edilemeyen politikan n bir benzeri DP taraf ndan CHP ve di er muhalefetteki partilere uygulanm r. 10 y ll k DP iktidar n ordu aç ndan endi e yaratan ilk özelli i, 1954’ten itibaren muhalefet ile gittikçe artan kutupla ma olmu tur (Karpat, 2010:169).

DP iktidar n antidemokratik uygulamalar sadece siyaset alan nda de il bas n özgürlü ü ile kamu görevlilerinin özlük haklar konusunda da görülmü tür. ktidar n Temmuz 1954’te Memurlar hakk nda ç kard bir kanunu, Üniversiteye de kapsam ve Aral k 1956’da, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Profesör ve Dekan olan o zaman, ayd nlar aras nda, tutum ve ne riyat ile sayg toplam bulunan Feyzio lu’nun,

rencilerine, ders y n aç nutkunda söyledi i; “Nabza göre erbet vermeyin” gibi nasihat yollu sözlerini iktidar, büyük bir suç gibi alg lam r. “Tarafs z gerçekçi bir ilim adam ” olarak tan nan Feyzio lu vekalet emrine al nm , u rad muamele protesto edilmi ve bu durum Doçent Muammer Aksoy, Münci Kapani, Ayd n Yalç n, Asistan Co kun K rca ve erif Mardin’in de görevlerinden istifa etmeleriyle sonuçlanm r. Bütün bunlar Üniversitelerde, iktidar aleyhine bir hava yaratm r (Aydemir, 2007:251- 252).

Çavdar (2008:71); Demokrat Parti ile üniversite aras ndaki gerilen ili kiyi u ekilde anlatm r: “DP iktidar bas ndan sonra üniversiteyi de kar na alm . Bugüne bak ld nda hiç de önemli say lmayacak bir demeci yüzünden stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ö retim üyesi Prof. Hüseyin Nail Kubal vekalet emrine al nd . Bu olay ö renciler aras nda yayg n bir infial uyand rd . Çe itli gösteriler yap ld . Bu arada üniversiteye yönelik de ik olumsuz demeçlerde veriliyordu. Olay k sa sürede ülkenin en önemli sorunu haline getirildi. Bir süre kamuoyunu me gul etti. Rektör ve baz profesörlerin Menderes’e bir anlamda teslim olmas yla geçi tirildi. Fakat, Kubal direnmesini her eye kar n sürdürdü”.

1957’ye gelindi inde siyasal aç dan bir çözülme do rultusunda yol alan DP, ekonomik yönden de kenara s r. Eldeki döviz kaynaklar n ve d borçlanma olanaklar n 1950-1955 y llar aras nda yayg n bir biçimde tüketilmesi iktidar büyük

bir ekonomik bunal mla kar kar ya b rakm ve temelde bu durum iktidar sarsm r. 1957 seçimlerine gelindi inde seçimler Demokrat Parti’nin iktidar alt nda gittikçe sertle en siyasal bir ortamda yap lm r. 1950’de büyük ço unlukla iktidar alan DP bu kez muhalefet y llar nda çok yak nd antidemokratik yollara kendisinin ba vurdu u gözlenmi , bir yandan kamu personeline özellikle yarg çlara ve üniversite ö retim üyelerine yönelik bir sindirme politikas yürütmeye çal rken, bir yandan da bas , mevcut yasalar daha da a rla rarak bask alt nda tutmaya çal r. Resmi ilanlar n da m biçimiyle bir k m gazeteleri kay p, di erlerini ayn ekonomik yöntemle sindirmeye gayret eden DP iktidar , bu yöntemin yarar sa lamad durumlarda gazeteciler üzerinde “hapishane” olgusunu bir tazyik yolu olarak kullanm r (Çavdar, 2008:64).

27 Ekim 1957 seçimlerinin sonuçlar na göre; Menderes’in partisi, nönü’nün partisinin yarar na kayba u ram , herkesi rtan bir sonuçla CHP, demokratlar n 404 sandalyesine kar k 178 sandalye kazanm r. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi de 4 milletvekili ç karm r. Demokrat Parti iktidar n bu dü ü yapt yanl lar n bir delili olarak gösterilebilir (Ba gil, 2008:105). 1957 seçimlerinden sonra ortam iyice kar maya ba lam r. Muhalefette olan herkes Demokrat Parti’nin hedefine yerle mi , birçok gazeteci ve yazar cezaevlerine girmi , üniversitelere yönelik bask lar artm r. Ya anan bu antidemokratik uygulamalar üniversite çevrelerinde protestolar n yükselmesine sebep olmu tur.

stanbul Üniversitesi Ö retim Görevlilerinden Ali Fuat Ba gil de 28 Nisan 1960 günü stanbul Üniversitesi Beyaz t Kampüsü’nde ya anan olaylar u ekilde anlatm r:

Ba lar nda subaylar olmak üzere süngü çekilmi askerler, ö rencilerin s ms kalabal üzerine yürüdü. Bunun üzerine talebeler var güçleriyle ve ahenkli bir ekilde “Ya as n Ordu, Ya as n Kahraman Türk Askeri” diye ba rmaya ba lad lar. O anda itiraf edeyim ki, heyecandan nefesim kesildi. Bir yanda bu ç klar, di er yanda uygun ad m yürüyü devam ederken iki taraf aras nda art k birkaç ad ml k mesafe kald . Aniden birlik durdu. Birkaç saniyelik duraklaman n hemen ard ndan subaylar, askerler ve ö renciler birbirlerine sar p neredeyse gözleri ya bir halde kucakla maya ba lad lar. Kendi kendime “Menderes hükümetinin sonudur bu” dedim. “Çünkü harekete art k askerde kat ld ” (Ba gil, 2008:120).

Ya anan geli meler ordu çevresinde kayg yla izlenmi , iktidar n “iktidar”, muhalefetin “muhalefet” anlay , genç subaylar n ço unda “zaten çok kötü gelenekler üzerine kurulmu ” oldu una inan lan çok partili ya ama ili kin büyük bir inanç erozyonuna sebep olmu , iktidar gittikçe siyasal gücünü art rmas na kar n, antidemokratik yönetimi, Atatürk devrimlerinden uzakla mas , özellikle laiklik ilkesine kar tavr ve enflasyonist ekonomi politikas 1960’a gelindi inde genel olarak ayd nlarda oldu u gibi subaylar aras nda da ho nutsuzluk kayna olmu tur (Akyaz, 2006:77).

Aydemir’e (2007:252) göre; “Demokrat Parti Menderes ve arkada lar durmadan zemin kaybediyorlard . Altlar ndaki toprak kay yordu. Bu kay plar n, gelecek seçimlerde etkilerini göstermemesi kabil de ildi. Nitekim öyle de olacakt . Ancak, Adnan Menderes’e bak rsa muhalefet de art k can çeki iyordu. smet Pa a yerlere serilmi ti. Onlara radyoda söz hakk bile tan maya de mezdi. Halk kendisine tap yordu. Ve bu yeterdi. Ve bu her ey demekti. Orduya gelince onu galiba dü ünmüyordu. Ve bu ruh halini izah mümkündür. Bu yanl hesaplara nefsini inand rmak için kendine yapt telkinler, bu garip ruhun iç alemini göstermek bak ndan, çok dikkati çekicidir” (Aydemir, 2007:210).

Ba gil (2008:137) darbeye giden günlerde her geçen gün artan gerilimi u ekilde aktarm r: “Her geçen gün durum daha kayg verici bir hal al yordu. yönetim ilan edilmi olmas na ra men, eski ba ehir stanbul’da da, yeni ba kent Ankara’da da talebe çevreleri fokur fokur kayn yordu. Her Allah’ n günü Ankara’da, lay Meydan ’nda az ya da çok önemli gösteriler oluyordu. stanbul’da ise gençler ayaklanma günü öldürülen arkada lar n na istiyorlard . Yüzlercesi tutuklan yor,

ehrin biraz d ndaki, eski tarihi k la olan Davutpa a’ya götürülüyordu”.

Meclis d olaylar her gün daha da keskinle erek sürüp giderken sokaklar, üniversiteler art k gösterilerden geçilmez hale gelmi ti. Bu arada üniversite gençli inin ayaklanmas komiteye bu yöndeki plan uygulamaya giri mek için e siz bir f rsat sunmu , May s ay n o kavgal gürültülü günlerinde komitenin iki üyesinin durumu Cemal Gürsel’e aç klamas ve bu hareketin ba na geçmesini teklif etmesiyle ok art k yaydan ç km r (Ba gil, 2008).

27 May s htilalinden iki hafta kadar önce, Ege’deki bir kasaba pazar nda toplanan kalabal k önünde Menderes’in Üniversite Hocalar “Kara Cüppeliler” olarak ve garip bir hafiflikle te hir eden sözleri, DP iktidar n y pranmas nda muhakkak ki etkili olmu , (Aydemir, 2007:183) Üniversite gençli inin içerisinde sürekli ya anan ayaklanmalar, sokaklardaki gösteriler komitenin kafas ndaki soru i aretlerini yok ederek, yap lacak hareket için büyük destek sa lam ve komiteye de sadece darbenin yap laca tarihi belirlemek kalm r.

2.3.1. 27 May s Askeri Darbesi

26 May s’ 27 May s’a ba layan gece için bütün haz rl klar tamamlanm . Sabah n dördünde hareket plan gere i PTT, Ankara Radyosu binalar , ard ndan da bütün di er belirlenen yerleri ele geçirmek üzere uyumakta olan ehre dalan tam donan ml ve elleri silahl Harp Okulu ö rencileri, sadece küçük bir direni le kar la r. Yaln z PTT i gali bir ki inin ölümüne mal olmu , ehrin oras nda buras nda patlayan birkaç silah sesi, olay halka duyurmaya yetmi tir. Gerçekten de ld m h yla gerçekle tirilen bu müdahale, planlara uygun olarak, bir buçuk saat içinde tamamlanm , bütün kilit noktalar i gal edilmi tir. lk önce Bakanlar Kurulu üyeleri ard ndan da Ba kan Refik Koraltan dahil Büyük Millet Meclisi üyeleri yataklar ndan al p tutuklanm , bir süreli ine toplama kamp na çevrilmi olan Harp Okulu’na götürülmü tür. Ankara Radyosu ise ülkeye iktidar n Silahl Kuvvetler taraf ndan ele geçirildi i haberini duyurmu , stanbul’da her ey Ankara’yla ayn saatlerde ve ayn h zla gerçekle mi tir (Ba gil, 2008:158 ).

27 May s sabah iktidar ele geçirmelerinden hemen sonra, Silahl Kuvvetler Türk halk na a daki bildiriyi duyurmu tur:

Muhterem Vatanda lar! Bugün demokrasimizin içine dü tü ü buhran ve son üzücü olaylar dolay yla ve karde kavgas na meydan vermemek amac yla ile Türk Silahl Kuvvetleri ülkenin yönetimini ele alm r. Bu harekete silahl kuvvetlerimiz, partileri içine dü tükleri uzla maz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafs z bir idarenin gözetim ve hakemli i alt nda en k sa zamanda adil ve serbest seçimler yapt rarak idareyi hangi taraf olursa olsun seçimi kazanana devir ve teslim etmek üzere

giri mi bulunmaktad r. Giri ilmi bulunulan bu te ebbüs hiçbir ahsa ve zümreye kar de ildir... Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup olursa olsun her vatanda kanunlar ve hukuk prensipleri esaslar na göre muamele görecektir. Bütün vatanda lar n partilerin üstünde ayn milletin ayn soydan gelmi evlatlar olduklar hat rlayarak ve kin gütmeden birbirlerine kar hürmetle, anlay la muamele etmeleri, st raplar n dinmesi ve milli varl n selameti için zaruri görülmektedir. Kabine üyelerinin Türk Silahl Kuvvetleri'ne s nmalar rica ediyoruz. ahsi emniyetleri kanun teminat alt ndad r. Müttefiklerimize kom ular za ve bütün dünyaya ilan ediyoruz ki, gayemiz Birle mi Milletler Anayasas na ve insan haklar ilkelerine tamam ile uyulacakt r. Büyük Atatürk'ün “yurtta sulh cihanda sulh” prensibi bayra zd r. Bütün ittifaklar za ve taahhütlerimize sad z. NATO'ya ve CENTO'ya inan yoruz ve ba z. Türkiye dâhilinde bütün garnizonlardaki garnizon komutanlar o yerin mülki ve askeri idaresine el koyacaklar ve vatanda lar n her hususta emniyetini sa layacaklard r (Cumhuriyet, 27 May s 1960).

27 May s günü ak ama do ru soka a ç kma yasa k sa bir süre için kald lm , bu s rada K lay Meydan ile Atatürk Bulvar ’n dolduran halk, asker lehine ve dü ürülen iktidar n aleyhine sloganlarla sokaklar inletmi tir. Bas n üzerine konan yasaklar n kalkmas üzerine bütün gazeteler ak am bask lar büyük man etlerle yay mlam , o günlerin en önemli belgeleri olan “Ordu Gençlik El Ele” ya da “Ordu Millet El Ele” gazetelerin birinci sayfalar nda yer alm r (Çavdar, 2008:86).

Kabine, Gürsel’in Ba kan oldu u Milli Birlik Komitesi ad na atanarak Komite’nin di er üyelerinin kimler oldu u ve statüsünün ne oldu u bu evrede ilan edilmemi tir. 29 May s’ta, darbeye kat lan yakla k 50-60 ki ilik bir subay grubu Ankara’daki Ba bakanl k Binas ’nda toplan p ikinci bir “Komite” kurmu ve kendileri hükümetmi gibi kararlar yay nlam r. Alt rütbeli subaylar aç kça iktidar iddias nda bulunarak, üyelerinden biri olan Alparslan Türke ’in Ba bakan yetkisiyle Gürsel’in dan manl na atanmas i lerini kolayla rm r. Gürsel ve generalleri, sorun yaratmadan alt rütbeli subaylar birliklerine geri gönderemeyeceklerini ve ödün vermek zorunda olduklar anlad klar nda bunun gere i olarak, sekiz ki iden olu an bir özel komisyon olu turulmu ve bu komisyon Gürsel’e bir isim listesi sunmu tur. Darbeden 15 gün sonra, 11 Haziran’da 38 ki ilik bir liste üzerinde anla lm ve Milli Birlik Komitesi (MBK) ad yla resmen ilan edilmi tir (Birand, Dündar, Çapl , 1991:187).

Askeri müdahaleyi gerçekle tiren grup ilk bildirilerini “Silahl Kuvvetler” imzas yla yay mlarken, daha sonra yay mlanan bildirilerde “Milli Birlik Komitesi” imzas yer almaya ba lam r. Ne var ki bu komitede kimlerin bulundu u geçici anayasan n ilan na kadar gizli tutulmu tur. “Milli Birlik Komitesi” ilk olarak geçici anayasay haz rlamak amac yla bir profesörler gurubunu Ankara’ya ça rm r. Ça lanlar unlard r: “S k Sami Onar, Naci ensoy, Hüseyin Nail Kubal , H fz Veldet Velidedeo lu, Rag p Sar ca, Tar k Zafer Tunaya, smet Giritli, Muammer Ra it Sevig”dir. Profesörler, Komite toplant lar n yap ld Askeri üra Salonu’na al nd nda toplant açan Cemal Gürsel unlar söylemi tir: (Çavdar, 2008:87-88).