• Sonuç bulunamadı

Ticari açıklık ve ekonomik büyüme ilişkisi: Türkiye üzerine ekonometrik bir uygulama (1980-2006)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ticari açıklık ve ekonomik büyüme ilişkisi: Türkiye üzerine ekonometrik bir uygulama (1980-2006)"

Copied!
222
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İ

KTİSAT ANABİLİM DALI

TİCARİ AÇIKLIK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ:

TÜRKİYE ÜZERİNE EKONOMETRİK BİR

UYGULAMA (1980 – 2006)

SİNEM YAPAR SAÇIK

DOKTORA TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Doğan UYSAL

(2)
(3)
(4)

TEŞEKKÜR

Öncelikle, yıllardır biriktirdiği derin bilgi birikimini benden esirgemeyen, tez sürecinin her aşamasında yapıcı ve yol gösterici katkılarıyla beni yönlendiren tez danışmanım, değerli hocam Doç. Dr. Doğan UYSAL’a, benim için çok kıymetli olan görüşlerini sürekli olarak benimle paylaşan Doç. Dr. Ahmet AY’a, akademik yaşantımın her basamağında yanımda olan ve her zaman desteğini hissettiğim Yrd. Doç. Dr. Mehmet ALAGÖZ’e, tez savunma jürimde yer alan diğer hocalarıma, Doç. Dr. Adem ÖĞÜT’e, Doç. Dr. Zeynep KARAÇOR’a ve Yrd. Doç. Dr. Murat ÇETİNKAYA’ya ve tez süresince her yardım talebime koşan değerli arkadaşım Dr. Savaş ERDOĞAN’a, verdikleri emeklerden dolayı teşekkürlerimi sunmak benim için bir borçtur. Hepinize çok teşekkür ederim…

Bugünlere gelmemde en büyük pay elbette ailemin. Yürekleriyle beni her zaman destekleyen ve tüm varlıklarıyla arkamda olan, babam Kamil YAPAR, annem Serpil YAPAR, anneannem Mürşide ÇOK, kardeşlerim Kerem YAPAR ve Mehmet YAPAR’a, büyük sabır ve desteklerinden ötürü minnettarım. Çalışma azmimin azaldığı zamanlarda bana güç veren, beni yormaktan çekinen ve bunun için sorumluluk alanımı hep paylaşan ve O’na ayırdığım vaktin azlığından hiçbir zaman şikayet etmeyen yol arkadaşım, dostum, eşim Yılmaz SAÇIK’a, sevgisinden, yılmazlığından ve sabrından dolayı hayranım. Bu süreç sizlersiz tamamlanamazdı. Hepinize sonsuz teşekkürler…

(5)

TİCARİ AÇIKLIK VE EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÜZERİNE EKONOMETRİK BİR UYGULAMA (1980-2006)

ÖZET

Ticaret alanında yaşanan küreselleşmenin bir sonucu olarak ticari açıklık, ülkelerin dış dünya ile ne derece entegre olduğunun bir göstergesidir. Türkiye, 1980’den itibaren dışa yönelik stratejiye geçmiş ve bu yıldan sonra ticari açıklık oranındaki artış hız kazanmıştır. Çalışmanın amacı, ticari açıklık ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi Türkiye açısından test etmektir. Bu amaçla çalışmada, 1980-2006 dönemi baz alınarak yapılan Granger nedensellik testi sonucunda ticari açıklıktan ekonomik büyümeye doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi bulunmuştur. VAR modeli çerçevesinde gerçekleştirilen etki-tepki analizi sonucunda, ticari açıklık oranındaki bir birimlik standart sapma şoka, GSYİH’nın pozitif yönde tepki verdiği ve varyans ayrıştırması sonucunda ise GSYİH’daki değişimin kaynağının en yüksek oranda ticari açıklık oranı tarafından açıklandığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Ticari açıklıktaki değişimin temel kaynağının ise giderek artan oranda makine-teçhizat harcamalarında ve daha sonra beşeri sermayede olduğu görülmüştür.

(6)

THE RELATIONSHIP BETWEEN TRADE OPENNESS AND ECONOMIC GROWTH: AN ECONOMETRIC APPLICATION ON TURKEY (1980 -2006)

SUMMARY

As a result of globalization experienced in trade area, trade openness is an indicator of what degree the countries are integrated with external world at. Beginning from 1980, Turkey proceeded to foreign oriented strategy and after this year, the trade openness ratio gained acceleration. The objective of this study is to test the relationship between trade openness and economic growth from Turkey point of view. On this purpose, as a result of Granger Causality Test realized, based on the period 1980 – 2006, it was found that there was one-way causality relationship toward economic growth from trade openness. As a result of cause – effect analysis realized in the framework of VAR Model, it was concluded that GNP reacted in positive ways against one unit of standard deviation shock in the trade openness rate; and as a result of variance analysis, the source of the variation in GNP was explained by trade openness rate in the highest level. It was seen that the primary source of the variation in trade openness exists in the expenses of machine-equipment in increasing rates and then human capital.

(7)

İÇİNDEKİLER

Sayfa No

Bilimsel Etik Sayfası………ii

Tez Kabul Formu……….iii

Teşekkür………..……….iv Özet………...v Summary………..vi İçindekiler………...vii Kısaltmalar Listesi…….………...xi Tablolar Listesi………..………xiii Grafikler Listesi……….……....xvi Giriş………...………1

BİRİNCİ BÖLÜM – Küresel Ticaret Ekseninde Ticari Dışa Açıklık ve Ekonomik Büyüme İlişkisi……….3

1.1. Küreselleşme………..3

1.1.1. Küreselleşme Tanımlamaları ve Yaklaşımları………3

1.1.1.1. Küreselleşme Kavramı ve Diğer Bazı Kavramlar İle İlişkisi………4

1.1.1.2. Küreselleşmeye Yönelik Görüşler………..11

1.1.2. Küreselleşme Süreci………..15

1.1.2.1. Küreselleşme Sürecinin Tarihsel Gelişimi……….…17

1.1.2.2. Küreselleşme Sürecinde Etkili Olan Faktörler……...24

1.1.3. Küreselleşme Alanları………...27

1.1.3.1. Sosyo-Kültürel Küreselleşme………...27

1.1.3.2. Siyasal Küreselleşme………..…28

1.1.3.3. Ekonomik Küreselleşme………...…………..29

1.2. Ülkelerin Diğer Dünya Ülkelerine Entegrasyonunun Bir Göstergesi Olarak Ticari Dışa Açıklık….……….48

(8)

1.2.2. Ticari Dışa Açıklık Kavramı ve Ticari Dışa Açıklığın Nedeni

Olarak Ticaret Kazançları………...49

1.2.3. Ticari Dışa Açıklık Ölçütleri……….51

1.2.3.1. Ticaret Payları………53

1.2.3.2. Düzeltilmiş Ticaret Akımları……….…….55

1.2.3.3. Tarifeler………..56

1.2.3.4. Tarife-Dışı Engeller………..…..57

1.2.3.5. Nitel Ölçütler………..57

1.2.3.6. Bileşik Endeksler………....58

1.2.3.7. Fiyata Dayanan Ölçütler……….59

1.2.4. Ticari ve Finansal Dışa Açıklık İlişkisi……….…………62

1.3. Ticari Dışa Açıklığı Azaltan Bir Etken Olarak Korumacılık…………...64

1.3.1. Korumacılık Nedenleri………..65

1.3.2. Korumacılık Politikası Araçları………..……..67

1.3.2.1. Gümrük Tarifeleri………..….67

1.3.2.2. Tarife-Dışı Araçlar……….70

1.3.3. Korumacılık ve Serbest Ticaret Tartışmaları………72

1.4. Dış Ticaret Politikası ve Ekonomik Büyüme İlişkisi………...76

1.4.1. Dış Ticaret Politikası Açısından Sanayileşme Stratejileri…….77

1.4.1.1. İthal İkameci Sanayileşme Stratejisi………..77

1.4.1.2. Dışa (İhracata) Yönelik Sanayileşme Stratejisi……..79

1.4.2. Teorik Açıdan Dış Ticaret ve Ekonomik Büyüme İlişkisi……80

İKİNCİ BÖLÜM – Türkiye’de Dış Ticaret Politikası ve Büyüme Stratejileri...87

2.1. Cumhuriyetten Günümüze Türkiye’de Uygulanan Büyüme Politikaları ve Dış Ticaret………...87

2.1.1. 1923 – 1945 Dönemi……….87

2.1.1.1. 1923 – 1929 Açık Ekonomi Dönemi………..88

2.1.1.2. 1930 – 1939 Korumacı ve Devletçi Sanayileşme Dönemi………91

2.1.1.3. 1940 – 1945 İkinci Dünya Savaşı ve Kesinti Dönemi………95

(9)

2.1.2. 1946 – 1979 Dönemi………...99

2.1.2.1. 1946 – 1953 Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme Dönemi………99

2.1.2.2. 1954 – 1961 Tıkanma ve Yeniden Uyum Dönemi...102

2.1.2.3. 1962 – 1976 İçe Dönük Dışa Bağımlı Genişleme Dönemi………..105

2.1.2.4. 1977 – 1979 Bunalım Dönemi……….110

2.1.3. 1980 – 2006 Dönemi………...112

2.1.3.1. 1980 – 1988 Ticari Bütünleşme Dönemi ve 24 Ocak 1980 İstikrar Programı………...112

2.1.3.2. 1989 – 1995 II. Dönüşüm Dönemi ve 5 Nisan 1994 İstikrar Programı………118

2.1.3.3. 1996 – 1999 Dönemi ve Gümrük Birliği Anlaşması...121

2.1.3.4. 2000 – 2006 Dönemi………124

2.2. Türkiye’nin Dış Ticaret Politikasını Şekillendiren Uygulamalar ve Düzenlemeler………134

2.2.1. 1980’den İtibaren Uygulanan Dış Ticaret Politikalarına Genel Bakış………..134

2.2.2. Çeşitli Ülke ve Ülke Grupları İle İlişkilerden Dolayı Gerçekleştirilen Düzenlemeler………..136

2.3. Türkiye’nin 1980 Sonrası Dönemde Dış Ticaret ve Büyüme Performansı İle İlgili Göstergelerine Toplu Bakış………141

2.3.1. Büyüme İle İlgili Göstergeler ……….141

2.3.2. Dış Ticaret İle İlgili Göstergeler……….144

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – Ticari Dışa Açıklık ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Üzerine Ampirik Uygulama………155

3.1. Literatür Taraması………..155

3.2. Ekonometrik Metodoloji………164

3.2.1. Birim Kök Testi………...164

(10)

3.2.3. Nedensellik Testi……….168

3.2.4. Varyans Ayrıştırması………...171

3.2.5. Etki – Tepki Analizi………171

3.3. Veri Tanımlaması ve Grafik Analizi………..172

3.4. Ekonometrik Sonuçlar………176

Sonuç……….184

Kaynakça………...188

(11)

KISALTMALAR LİSTESİ AB: Avrupa Birliği

ABD: Amerika Birleşik Devletleri ADF: Genişletilmiş Dickey-Fuller Testi AIC: Akaiki Bilgi Kriteri

ANAP: Anavatan Partisi AT: Avrupa Topluluğu

BBYKP: Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı BBYSP: Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı ÇUŞ: Çokuluslu Şirketler

DB: Dünya Bankası

DBYKP: Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı DF: Dickey-Fuller Testi

DP: Demokrat Parti

DPT: Devlet Planlama Teşkilatı DTM: Dış Ticaret Müsteşarlığı DTÖ: Dünya Ticaret Örgütü DYY: Doğrudan Yabancı Yatırım ECO: Ekonomik İşbirliği Örgütü EKK: En Küçük Kareler Yöntemi

GATT: Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması GB: Gümrük Birliği

GE: Geçiş Ekonomileri

GOÜ: Gelişmekte Olan Ülkeler GSYİH: Gayri Safi Yurtiçi Hasıla GÜ: Gelişmiş Ülkeler

HQ: Hannah-Quinn Bilgi Kriteri IMF: Uluslararası Para Fonu ITO: Uluslararası Ticaret Örgütü

İBYKP: İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı

(12)

KİT: Kamu İktisadi Teşebbüsü LM: Lagrange Çarpan

M&As: Sınır Ötesi Birleşmeler ve Devralmalar

NAFTA: Kuzey Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması OECD: Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

OGT: Ortak Gümrük Tarifesi OKK: Ortaklık Konseyi Kararı OTP: Ortak Tarım Politikası SC: Schwarz Bilgi Kriteri

SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği TCMB: Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası TRIPS: Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu

TÜSİAD: Türkiye Sanayicileri ve İşadamları Derneği

UNCTAD: Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı ÜBYKP: Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı

(13)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.1.: Küreselleşme Tanımlarının Ortak Özellikleri……….10

Tablo 1.2.: Küreselleşme Yaklaşımlarında Üç Eğilim………….……….14

Tablo 1.3.: Küresel Net Sermaye Akımları Hacmi (Milyar U.S. $)………..…36

Tablo 1.4.: Dünya’da Doğrudan Yabancı Yatırım Tutarları………..39

Tablo 1.5.: Küresel Ticaret İle İlgili Göstergeler (Milyar U.S. $, Cari Fiyatlarla)…46 Tablo 1.6.: Ülke Gruplarına Göre Ticaret Payları (%)………..47

Tablo 1.7.: Açıklık Ölçütleri………..53

Tablo 1.8.: İmalat Sanayii Ürünlerinde Uygulanan Ortalama Gümrük Tarife Oranları………...68

Tablo 1.9.: Gelişmekte Olan Ülkelerde Ortalama Gümrük Tarife Oranları………..……….69

Tablo 1.10.: Karşılaştırmalı Üstünlükler Kuramına İlişkin Bir Örnek………..81

Tablo 2.1.: 1923 – 1929 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………….……..89

Tablo 2.2.: 1923 – 1929 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)...90

Tablo 2.3.: 1930 – 1939 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)……….………..94

Tablo 2.4.: 1930 – 1939 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)...95

Tablo 2.5.: 1940 – 1945 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...………97

Tablo 2.6.: 1940 – 1945 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)………...…98

Tablo 2.7.: 1946 – 1953 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)……….101

Tablo 2.8.: 1946 – 1953 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….102

Tablo 2.9.: 1954 – 1961 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)……….104

Tablo 2.10.: 1954 – 1961 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….105

Tablo 2.11.: 1962 – 1976 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...108

Tablo 2.12.: 1962 – 1976 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….109

(14)

Tablo 2.13.: 1977 – 1979 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...111

Tablo 2.14.: 1977 – 1979 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….112

Tablo 2.15.: 1980 – 1988 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...117

Tablo 2.16.: 1980 – 1988 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….118

Tablo 2.17.: 1989 – 1995 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...120

Tablo 2.18.: 1989 – 1995 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….121

Tablo 2.19.: 1996 – 1999 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...123

Tablo 2.20.: 1996 – 1999 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….124

Tablo 2.21.: TÜFE Değişim Oranları ve Enflasyon Hedefleri………128

Tablo 2.22.: 2000 – 2006 Dönemi Dış Ticaret Göstergeleri (000 $)………...130

Tablo 2.23.: 2000 – 2006 Dönemi GSMH ve Sektör Payları (Sabit Fiyatlarla, YTL)……….132

Tablo 2.24.: Türkiye’nin Kalkınma Periyot ve Stratejileri………..134

Tablo 2.25.: Ana Faaliyet Kollarına Göre GSMH ve Sektörlerin GSMH Payları (1987 Sabit Fiyatlarla, YTL)……….142

Tablo 2.26.: GSMH’nın ve Sektörlerin Büyüme Hızları (%)………..143

Tablo 2.27: Harcama Yöntemi İle GSYİH ve Kamu ve Özel Sektöre Ait Makine – Teçhizat Harcamaları (1987 Sabit Fiyatlarla, YTL)……….144

Tablo 2.28.: İhracat ve İthalat (000 $)……….145

Tablo 2.29.: İhracat ve İthalatın GSMH İçindeki Payları (%)……….146

Tablo 2.30.: Ekonomik Faaliyetlere Göre İhracat (milyon $)………..147

Tablo 2.31.: Ekonomik Faaliyetlere Göre İthalat (milyon $)………..148

Tablo 2.32.: Geniş Ekonomik Grupların Sınıflamasına Göre İhracat (milyon $)…149 Tablo 2.33.: Geniş Ekonomik Grupların Sınıflamasına Göre İthalat (milyon $)…150 Tablo 2.34.: İhracatın AB ve Diğer Ülkelere Göre Dağılımı (milyon $)………….151

Tablo 2.35.: İthalatın AB ve Diğer Ülkelere Göre Dağılımı (milyon $)………….152

Tablo 2.36.: Dış Ticaret Hacminde İlk 10 Ülke (milyon $)……….153

(15)

Tablo 2.38.: İthalatta İlk 10 Fasıl (000 $)………154

Tablo 3.1.: Değişkenlere Ait ADF Birim Kök Testi (Yalın Değer ve Birinci Farkları)…………...………..177

Tablo 3.2.: Değişkenler Arasındaki Granger Nedensellik Test Sonuçları………...178

Tablo 3.3.: VAR Modeli İçin Gecikme Testi………...178

Tablo 3.4.: Polynominal Karakteristik Kök Değerleri……….179

Tablo 3.5.: LM Otokorelasyon Testi………180

Tablo 3.6.: GSYİH’nın Varyans Ayrışım Tablosu………..182

Tablo 3.7.: Ticari Açıklık Değişkeninin Varyans Ayrışım Tablosu………182

Tablo 3.8.: Beşeri Sermaye Değişkeninin Varyans Ayrışım Tablosu……….183

(16)

GRAFİKLER LİSTESİ

Grafik 3.1.: Değişkenlere Ait Logaritmik Değerlerin Grafikleri………...174 Grafik 3.2.: Birim Çember Kök Analizi (Karakteristik Kökler)………...…..179 Grafik 3.3.: Etki - Tepki Grafikleri………..181

(17)

GİRİŞ

Ekonomik küreselleşmenin en eski boyutu, ticaret alanında yaşanan küreselleşmedir. Ticaretin küreselleşmesinden kasıt, ülkeler arası mal ve hizmet ihracat ve ithalat faaliyetlerinde meydana gelen artış nedeniyle serbest ticaretin gelişmesi, karşılıklı bağımlılığın ve benzerliğin artmasıdır. 1970-1980 döneminde dünya ekonomisinde yaşanan değişimler, 1980’li yıllarda Türkiye ve diğer birçok gelişmekte olan ülkeyi de dışa açık ekonomi politikaları uygulamaya yöneltmiş ve böylece ülkeler arasında artan entegrasyon, küreselleşmenin olumlu ve olumsuz etkilerinin tüm dünya ülkelerinde çok daha fazla hissedilmesine neden olmuştur.

İthal ikameci kalkınma stratejisinden dışa yönelik kalkınma stratejisine geçişle birlikte, dışa açık ekonomi politikalarının büyüme üzerindeki etkileri konulu çalışmalar da artma eğilimine girmiştir. Ticari dışa açıklık, finansal dışa açıklık ve işgücünün dışa açıklığını kapsayan dışa açıklık, bir ekonominin bu üç alanda dünya ile entegrasyon sağlaması olarak tanımlanabilir. Çalışmada ele alınan ticari dışa açıklık ise, ticari liberalizasyonun bir yansıması ya da sonucu olarak, ülkelerin dış dünya ile gerçekleştirdiği ticari ilişkilerinde ne derece serbest ya da ne derece katı politikalar uyguladığının bir göstergesidir.

1990’lardan itibaren ülkelerin ticari açıklık derecelerinin ekonomik büyüme üzerinde nasıl bir etki yarattığı sorusu ekonomik literatürde yoğun çalışmalar ile açıklanmaya çalışılmış ve çoğunlukla ticari dışa açıklık ile büyüme arasında pozitif ilişkiler tespit edilmiştir. Fakat ticari dışa açıklığı ölçmek için kullanılan ölçütler konusunda tam bir görüş birliğine varılamamıştır.

Bu çerçevede çalışmanın temel amacı, Türkiye’de uygulanan dış ticaret politikalarını ayrıntılarıyla ortaya koyarak, dünya ekonomik literatüründe geniş yer bulan ticari dışa açıklık derecesinin ekonomik büyüme üzerindeki etkisini, 1980 sonrası Türkiye ekonomisi için ölçmek ve bu konudaki Türkçe literatüre bir katkı sağlamaktır.

Bu amaç doğrultusunda çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, küresel ticaret ekseninde ticari dışa açıklık ve ekonomik büyüme ilişkisi incelenecektir. Bu çerçevede ilk kısımda, küreselleşme konusu ele alınacaktır.

(18)

Küreselleşme başlığı altında, kavramsal tanımlama ve yaklaşımlar, küreselleşme süreci ve alanları üzerinde durularak, küreselleşmenin ölçülmesinde kullanılan bir araç olarak da düşünülen ticari dışa açıklık konusuna geçiş yapılmış olacaktır. İkinci alt kısımda, ticari dışa açıklık ile ilgili olarak, dışa ve ticari dışa açıklık kavramları, ticari dışa açıklığın nedeni olarak ticaret kazançları, ticari dışa açıklık ölçütleri ve ticari-finansal dışa açıklık ilişkisi ortaya konulacaktır. Üçüncü alt kısımda, korumacılık konusu çerçevesinde, korumacılığın nedenleri, araçları ve bu konudaki tartışmalar ele alınacaktır. Birinci bölümün son alt kısmı olan dördüncü kısımda ise dış ticaret politikası ve ekonomik büyüme ilişkisi başlığı altında, sanayileşme stratejileri ve teorik açıdan dış ticaret ve büyüme ilişkisi incelenecektir.

Çalışmanın ikinci bölümü, Türkiye’de dış ticaret politikaları ve büyüme stratejileri incelenecektir. Bu amaçla, ilk kısımda kronolojik olarak 1923’den 2006 yılına kadar olan dönemde çeşitli nedenler ile kesit dönemlere ayrılan Türkiye ekonomi tarihinin büyüme ve dış ticaret politikaları incelenecektir. İkinci kısımda Türkiye’nin dış ticaret politikalarını şekillendiren çeşitli düzenlemeler ve uygulamalar incelenecektir. İkinci bölümün son alt kısmı olan üçüncü kısımda ise dış ticaret ve büyüme ile ilgili çeşitli göstergelere toplu olarak bakılacak ve değerlendirilecektir.

Çalışmanın üçüncü bölümü, ekonometrik uygulamanın gerçekleştirildiği son bölümdür. Bölümün birinci kısmında ticari dışa açıklık ve ekonomik büyüme ilişkisi üzerine gerçekleştirilmiş ampirik çalışmalar bir literatür özeti olarak sunulacaktır. İkinci kısımda, dördüncü kısıma ışık tutması amacıyla, ekonometrik metodoloji açıklanacaktır. Üçüncü kısımda çalışmada kullanılacak olan değişkenler ve yöntem tanıtılarak, bu değişkenlere ilişkin grafik analizi gerçekleştirilecektir. Üçüncü bölümün son kısmında ise Türkiye’de ticari dışa açıklık ve büyüme arasındaki ilişki bir takım ekonometrik analizler yardımıyla test edilecek ve sonuçlar ortaya konulacaktır.

Çalışma, genel değerlendirme ve ulaşılan sonuçların yer aldığı sonuç bölümü ile son bulacaktır.

(19)

BİRİNCİ BÖLÜM

KÜRESEL TİCARET EKSENİNDE TİCARİ DIŞA AÇIKLIK VE

EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ

1.1. Küreselleşme

Son çeyrek asırdır dünya ekonomisini artan bir hızla şekillendiren olgu küreselleşmedir. “Her tür ideolojinin bir kulüp gibi kullanabileceği çok amaçlı bir etikete dönüşen”1 küreselleşme, bölümün asıl konusunu teşkil eden “küresel ticaret”

kavramına ışık tutması adına önem taşımaktadır. Bu nedenle, çalışmada ilk olarak çeşitli küreselleşme tanımlamaları, farklı kriterler çerçevesinde ele alınarak incelenecektir. Küreselleşme kavramı ile ilintili diğer bazı kavramlara da bu bölüm içerisinde yer verilecek ve küreselleşme konusunda kutuplaşmalar açıklanacaktır. Çalışmada bir süreç olarak kabul edilen küreselleşmenin geçtiği tarihsel dönemler ve bu dönemlerde etkili olan faktörler de bu bölümün konusu içerisinde yer almaktadır. Daha sonra küreselleşme alanları, özelikle ekonomik küreselleşme içerisinde yer alan ticarette küreselleşme incelenecektir.

1.1.1. Küreselleşme Tanımları ve Yaklaşımları

İçinde yaşadığımız sürecin küreselleşme olduğu düşüncesinin birçok kesim tarafından kabulü yanında, süreci tanımlamaya yönelik yoğun çabalara rağmen, üzerinde görüş birliğine varılmış geçerli bir tanımı bulunmamaktadır. Dünyayı birçok yönden etkileyen bu geniş içerikli süreç, her bilim dalı tarafından farklı biçimlerde tanımlanmaktadır. Sürecin özellikleri ve gelişimi de farklı ideolojilerce çeşitli yaklaşım biçimlerinde açıklanmaktadır.

1 Mike Moore, Sınırların Olmadığı Dünya, Aytül Özer ve Yeşim Türkmenoğlu (Çev.), CSA Yayın

(20)

1.1.1.1. Küreselleşme Kavramı ve Diğer Bazı Kavramlar İle

İlişkisi

“Küresel” (global) sözcüğü köken olarak çok eski bir geçmişe dayansa da kavram olarak “küreselleşme” (globalleşme) 1960’larda kullanılmaya başlanmış, 1980’lerde kullanımı artmış ve 1990’lara gelindiğinde ise önemi herkes tarafından kabul edilen anahtar bir terim halini almıştır2. Küreselleşme, moda haline gelen bir kavram olmasına rağmen, tanımsal olarak üzerinde tam olarak uzlaşma sağlanan bir kavram değildir. Kongar, küreselleşmeyi, körlerin fili tanımlamasına benzetmektedir. Kimisi bacağını tutup ağaç gövdesine, kimisi dişini tutup mermer bir kılıca, kimisi de kulağını tutup büyük bir kepçeye benzetmektedir3. Her bilim dalına göre farklı açılardan ele alınan kavram, kimi çalışmalarda tanım olarak ifade edilirken, kimilerinde ise sürecin özelliklerini betimleyici nitelikte ele alınmıştır.

Küreselleşmeyi dar ve yalın şekilde tanımlamaya çalışan yazarlara göre küreselleşme, “dünyalılaşma”4, “homojenleşme”5, “dünya toplumlarının bir araya getirilmesi süreci”6, yeni dünya düzeni, dünyanın küçülmesi ve adeta bir köy haline gelmesi vb. şekillerde tanımlanmaktadır.

Erdoğan’ın yaptığı tanıma göre küreselleşme; insani etkileşimin çeşitli biçimlerinin (iletişim, enformasyon, ulaşım, vb.), coğrafi sınırların önemi kalmayacak şekilde dünya ölçeğinde hızla yayılması ve bunun sonucunda insani gündem ve ilgilerin dünyalaşması sürecidir7.

Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) tanımına göre küreselleşme, “ülkeler arasındaki iktisadi, siyasi, sosyal ilişkilerin yaygınlaşması ve gelişmesi, ideolojik ayırımlara dayalı kutuplaşmaların çözülmesi, farklı toplumsal kültürlerin, inanç ve

2 Nurdan Aslan, “Dünya Ekonomisinde Gelişmeler: Küreselleşme”, Ekonomik Entegrasyon, Osman

Küçükahmetoğlu, Hazma Çeştepe ve Şevket Tüylüoğlu (Ed.), Ekin Kitabevi, 1.B., Ankara, 2005, s.6.

3 Emre Kongar, Küresel Terör ve Türkiye, Remzi Kitabevi, 6.B., İstanbul, Nisan-2002, s.18. 4

Süleyman Hayri Bolay, “Küreselleşme ve Milli Kültürler”, Küreselleşme, Ufuk Kitapları, 1.B., İstanbul, Temmuz-2002, s.58.

5 Hasan Tağraf, “Küreselleşme Süreci ve Çokuluslu İşletmelerin Küreselleşme Sürecine Etkisi”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 3, Sayı 2, 2002, s.36. 6

George Modelski, “Küreselleşme”, Kudret Bülbül ve Refik Yaslıkaya (Çev.), Küreselleşme

Okumaları, Kudret Bülbül (Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006, s.193.

7 Mustafa Erdoğan, “Siyaset ve Hukuk Perspektifinden Küreselleşme”, Küreselleşme, Ufuk Kitapları,

(21)

beklentilerin daha iyi tanınması, ülkeler arasındaki ilişkilerin yoğunlaşması gibi farklı görünen ancak birbirleriyle bağlantılı olguları içerir”8.

Uysal’ın yaptığı geniş içerikli tanımda ise küreselleşme, “ülkelerarası ekonomik, sosyal, politik ilişkilerin artarak, zaman ve mekan boyutunun ortadan kalkmaya yönelmesi ve üretilen malların milliyetinin olmaması”9 olarak ortaya konmaktadır. Uysal’ın tanımına yakın olarak, Altan’a göre küreselleşme, “ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel anlamda bazı ortak değerlerin yerel ve ulusal sınırları aşarak dünya çapında yayılmasını” 10 ifade etmektedir.

Aydın da genel olarak ele aldığı küreselleşmeyi şöyle tanımlamaktadır11: Küreselleşme, sermayenin, malların, hizmetlerin, kültür varlıklarının, bilim ve teknoloji imkanlarının sınırları aştığı bir süreci ya da süreçler topluluğunu akla getirmektedir ve bu süreç, oldukça karmaşık, inişli-çıkışlı, zaman zaman çelişkili, etkilediği alanlarda ne gibi sonuçlar doğuracağı ve doğacak sonuçlardan bizzat kendisinin nasıl etkileneceği bugünden asla bilinemeyecek olan bir süreçtir.

Şenses küreselleşmeyi, “mal ve hizmetlerin, üretim faktörlerinin, teknolojik birikimin ve finansal kaynakların ülkeler arasında serbestçe dolaşabildiği ve faktör, mal, hizmet ve finans piyasalarının giderek bütünleştiği bir süreç”12 olarak görmekte iken, Yeldan da küreselleşmeyi benzer bir açıdan ele alarak, “ulusal ekonomilerin dünya piyasalarıyla eklemlenmesi ve bütün iktisadi karar süreçlerinin giderek dünya kapitalizminin sermaye birikimine yönelik dinamikleriyle belirlenmesi”13 olarak tanımlamaktadır.

8

DPT, Dünyada Küreselleşme ve Bölgesel Bütünleşmeler, Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları, Ankara, Ocak-1995, s.1.

9 Doğan Uysal, “Küreselleşme ve Gelişmekte Olan Ülkeler”, Küresel Sistemde Siyaset Yönetim Ekonomi, M. Akif Çukurçayır (Der.), Çizgi Kitabevi Yayınları, 1.B., Konya, Ocak-2003, s.302. 10 Mehmet Altan, “Ekonomik Yönüyle Küreselleşme”, Küreselleşme, Ufuk Kitapları, 1.B., İstanbul,

Temmuz-2002, s.75.

11

Mehmet S. Aydın, “Küreselleşmeye Genel Bir Bakış”, Küreselleşme, Ufuk Kitapları, 1.B., İstanbul, Temmuz-2002, s.13.

12 Fikret Şenses, “Neoliberal Küreselleşme Kalkınma İçin Bir Fırsat mı, Engel mi?”, Kalkınma ve Küreselleşme, Saniye Dedeoğlu ve Turan Subaşat (Ed.), Bağlam Yayınları, 1.B., İstanbul,

Aralık-2004, s.13.

13 Erinç Yeldan, Küreselleşme Sürecinde Türkiye Ekonomisi, İletişim Yayınları, 10.B., İstanbul,

(22)

Hirst ve Thompson’a göre küreselleşme, “ülkeler arasında büyük ve artan bir ticaret akışı ile sermaye yatırımlarının gerçekleştiği açık bir uluslararası ekonomi”14 olarak tanımlanmakta ve bu şekilde küreselleşmenin ekonomik boyutu ortaya konulmaktadır.

Bir ekonomist ve işletme profesörü olan Rugman küreselleşmeyi, “doğrudan yabancı yatırım yapan çokuluslu girişimlerin faaliyetleri ve ulusal sınırların ötesinde değer yaratmak amacıyla iş ağlarının ortaya çıkması”15 olarak tanımlarken, ünlü yatırım uzmanı Soros ise, Rugman’ın tanımına paralel, fakat daha geniş şekilde, “küresel finans piyasalarının gelişmesi, çokuluslu şirketlerin büyümesi ve giderek ulusal ekonomiler üzerinde hakimiyet kurmaları”16 olarak tanımlamaktadır.

Giddens küreselleşmeyi, “yerel oluşumların kilometrelerce uzaklıktaki olaylarca şekillendirilmesi ya da tersi biçimde, uzak yerellikleri birbirine bağlayan dünya çapındaki toplumsal ilişkilerin yoğunlaşması”17 ve bunun sonucu olarak

“yaşamımızı sürdürdüğümüz usulleri yeniden yapılandırmak”18 olarak tanımlarken olguya daha çok sosyolojik açıdan yaklaşmaktadır.

Friedman ise küreselleşmeyi, “Amerikanlaşmanın küresel ölçekte yaygınlaşması” olarak tanımlarken, konuyu kültürel açıdan ele almıştır. Friedman ayrıca, pazarların, ulus-devletlerin ve teknolojilerin karşı konulmaz biçimde, dünyanın daha önce hiç görmediği bir ölçüde bütünleşmesini içeren küreselleşmeyi, serbest piyasa kapitalizminin her ülkeye yayılması olarak da ifade etmektedir19. Bu görüşe göre küreselleşmeye yön verici düşünce serbest piyasa kapitalizmi olarak belirmektedir.

Uzmanlık alanlarına göre farklı tanımlamalarla açıklanan küreselleşme geniş bir bakış açısı ile, sınır tanımayan mal, hizmet, sermaye, üretim faktörleri, bilgi ve

14

Paul Hirst ve Grahame Thompson, Küreselleşme Sorgulanıyor, Çağla Erdem ve Elif Yücel (Çev.), Dost Kitabevi Yayınları, 1.B., Ankara, Eylül-1998, s.8.

15 Alan Rugman, Globalleşmenin Sonu, Sedat Eroğlu (Çev.), MediaCat Yayınları, 1.B., İstanbul,

2004, s.22.

16

George Soros, Küreselleşme Üzerine, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 1.B., İstanbul, Nisan-2003, s.1.

17 Anthony Giddens, “Modernitenin Küreselleşmesi”, Kudret Bülbül (Çev.), Küreselleşme Okumaları, Kudret Bülbül (Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006, s.204.

18

Anthony Giddens, Elimizden Kaçıp Giden Dünya, Osman Akınhay (Çev.), Alfa Yayınları, 1.B., İstanbul, Ocak-2000, s.15.

19 Thomas Friedman, Küreselleşmenin Geleceği-Lexus ve Zeytin Ağacı, Elif Özsayar (Çev.),

(23)

kültür akımları nedeniyle ulus-devletin geleneksel işlevlerini yitirdiği ve bunun yerine çokuluslu işletmelerin, iktisadi kuruluşların başat rol oynadığı bir dönüşüm ve bütünleşme sürecini ifade etmektedir. Bu sürecin, emperyalizm, liberalizm, kapitalizm, piyasa ekonomisi, batılılaştırma ve uluslararasılaşma olgularıyla özdeşleştirildiği de görülmektedir.

Örneğin Boratav, emperyalizm kavramının, yerini küreselleşme kavramına bıraktığını, yalnız bu iki kavramın kullanımında şu üç açıdan farklılıklar olduğunu savunmaktadır20: İlk olarak; küreselleşme ile birlikte, eşitsiz özellikler üzerine kurulu yapısal bağımlılığın yerini her değişkenin bütün diğer değişkenlere bağımlı olduğu karşılıklı bağımlılık almaktadır. Boratav’ın ortaya koyduğu ikinci fark; çevre ülkelerden merkez ülkelere sistematik artık aktarımının önem taşıdığı bölüşüm çatışmaları gündem dışına kaydırılmakta ve bunun yerine pozitif toplamlı oyun özellikleri taşıyan bir yaklaşım yerleşmektedir. Üçüncü fark ise; piyasa güçlerinin eşitsiz ekonomik ve politik güç dengeleri altında işlediğini vurgulayan eleştirel perspektif terk edilmekte ve bunun yerini uluslararası mal ve sermaye piyasalarına karşı duyulan fanatik bir güven perspektifi almaktadır.

Küreselleşme olarak adlandırılan sürecin, beş yüz yıldan bu yana kapitalizmin gelişmesine paralel bir biçimde dünyaya yerleştiğini söyleyen Şen, küreselleşmeyi, kapitalist sistemin yeniden yapılandığı bir süreç olarak ifade etmektedir21. Bu çerçevede küreselleşme, Marx ve Engels’in belirttiği gibi, “tek bir dünya pazarı oluşturmaya yönelen”22 kapitalizmin niteliksel değişimlerle donanmış şeklidir denilebilir. Alagöz ve Çakmak’ın yaptığı tanımda ise küreselleşme “liberal iktisat politikalarının dünyaya yayılmış şekli”23 olarak belirmekte ve bu şekilde liberalizm ile özdeşleştirilmektedir.

20 Korkut Boratav, “Emperyalizm mi? Küreselleşme mi?”, Küreselleşme, E.Ahmet Tonak (Der.),

İmge Kitabevi Yayınları, 1.B., Ankara, Nisan-2000, s.22-23.

21 Y.Furkan Şen, Globalleşme Sürecinde Milliyetçilik Trendleri ve Ulus Devlet, Yargı Yayınları,

1.B., Ankara, 2004, s.124.

22

Bob Jessop, “Küreselleşme ve Mantıksızlıkları Üzerine Düşünceler”, Ahmet Murat Aytaç (Çev.), Bob Jessop, Hegemonya, Post-Fordizm ve Küreselleşme Ekseninde Kapitalist Devlet, Betül Yarar ve Alev Özkazanç (Der.), İletişim Yayınları, 1.B., İstanbul, 2005, s.283.

23

Mehmet Alagöz ve Yavuz Çakmak, “Küreselleşme Sürecinde Türkiye’deki Finansal Liberalizasyon Politikalarının Sorgulanması”, Değişen Dünyada Türkiye’nin Önemi, 6-7 Mayıs 2004 Uludağ Üniversitesi I. Ulusal Genç Bilim Adamları Sempozyumu Kitabı, Cilt-1, Uludağ Üniversitesi Kültür Sanat Kurulu Yayınları, Bursa, 2004, s.164.

(24)

Küreselleşmeyi, kapitalizmin evrensel yayılışı olarak gören Adda ise bu görüşünü şu cümlelerle ifade etmektedir: “Küreselleşmeden söz etmek iktisadi bir sistem olarak kapitalizmin dünyaya yayıldığını söylemektir… Artık kürenin sınırlarını zorlamaya başlayan kapitalizmin evrensel yayılışının ifadesi olarak küreselleşme, aynı zamanda ve her şeyden önce, dünya çapında sermaye birikimine engel teşkil edecek fiziksel ve hukuki sınırları sarma, delme ve sonunda yok etme sürecidir”24. Bu görüş, küreselleşmenin uluslararasılaşmadan daha fazla şey ifade ettiğini ortaya koymaktadır.

Bazı çalışmalarda birbirleri yerine kullanılsalar da esasen küreselleşme ve uluslararasılaşma birbirinden farklı kavramlardır. Hatta kimi düşünürlerce günümüzde yaşanılan süreç, küreselleşme değil, uluslararasılaşma süreci olarak nitelendirilmektedir. Kavramlar arasında yaşanılan bu karmaşadan dolayı küreselleşme ve uluslararasılaşma süreçleri ile küresel ve uluslararası ekonomi kavramları arasındaki farkı inceleme ihtiyacı doğmaktadır.

“Topyekün küreselleşme ile nispeten daha sınırlı bir doğaya sahip olan uluslararasılaşmanın”25 kıyaslanması çeşitli düşünürlere göre şu şekilde yapılabilir:

• Dünya ekonomisinin gerçek anlamda küresel olmaktan oldukça uzak olduğunu öne süren Hirst ve Thompson; “uluslararası ekonomi, ulusal ekonomiler düzeyinde belirlenen süreçlerin hala hakim konumda olduğu ve uluslararası olguların, ulusal ekonomilerin ayrı ve farklı performansından doğan sonuçlar olarak ortaya çıktığı ekonomi türüdür. Uluslararası ekonomi, ulusal düzeydeki işlevlerin bir toplamıdır. Böyle bir ekonomide (mali piyasalar ve mamul madde ticareti gibi) geniş kapsamlı ve gittikçe artan karşılıklı uluslararası ilişkiler mevcutken, bunlar, ulusal düzeydeki ekonomik aktörler ve onların kamusal düzenleyicileri açısından fırsatlar ya da kısıtlamalar olarak işlev görürler”26 görüşündedirler. Küresel ekonomi ise, bu ulusal tabanlı

24 Jacques Adda, Ekonominin Küreselleşmesi, Sevgi İneci (Çev.), İletişim Yayınları, 2.B., İstanbul,

2003, s.9-10.

25

Jessop, a.g.e., s.270.

26 Paul Hirst ve Grahame Thompson, “Küreselleşme – Gerekli Bir Mit mi?”, Nasuh Uslu (Çev.), Küreselleşme Okumaları, Kudret Bülbül (Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006,

(25)

karşılıklı ilişkileri yeni bir güç haline dönüştürerek karşılıklı bağımlılığı artırır ve ulusal düzey, uluslararası düzey tarafından şekillendirilir.

• Uluslararasılaşmış ekonomide, dış ticaret ve yabancı yatırımlar gelişmiş olmasına karşın, ekonomiyi yönlendirmede ve denetlemede ipleri elinde tutan başat güç veya ajan ulusal ekonomiler, başka bir ifade ile ulus-devlettir. Küreselleşmiş ekonomide ise ulus-devlet ekonomiyi yönlendirememekte, özerk ve denetim dışı piyasa mekanizması işlemekte ve dünya ekonomisi, ulus-ötesi şirketler aracılığı ile küresel piyasa güçlerinin başatlığı altına girmektedir27.

• Uluslararasılaşma ve küreselleşme süreçlerinin bir arada var olduğunu düşünen Dicken ise bu iki süreç arasındaki farklılıkları şu şekilde açıklamaktadır28: İlk fark; uluslararasılaşma süreci, ekonomik aktivitelerin ulusal sınırların ötesine geçmesini kapsar ve bu durum, ekonomik aktivitenin daha geniş coğrafik alanda gerçekleştirilmesine neden olan niceliksel bir süreçtir. İkinci fark ise; küreselleşme süreci, niteliksel olarak uluslararasılaşma sürecinden farklılaşmakta ve sadece ekonomik aktivitelerin ulusal sınırlar içerisinde gerçekleştirilmesini içermeyip, bundan daha önemli olan uluslararası alana yayılmış aktivitelerin fonksiyonel entegrasyonunu da içermektedir.

Küreselleşme ve uluslararasılaşma kavramları birbirlerini dışlayıcı nitelikte olmayıp, daha çok küreselleşmiş bir ekonomi, uluslararasılaşmış bir ekonomiyi kapsamaktadır29. Özet olarak bu iki kavram arasındaki temel fark, uluslararasılaşma olgusunda, ulus-devletin çizdiği sınırların belirleyici oluşu ön plana çıkarken, küreselleşme olgusunda ise sınırların olmadığı bir dünya anlayışı hakimdir. Dolayısıyla bu iki süreçte ulusal ekonomiyi ve dünya ekonomisini şekillendiren güçler farklılaşmaktadır. Esasen Subaşat’ın da ifade ettiği gibi küreselleşme basit bir

27 Sinan Sönmez, Dünya Ekonomisinde Dönüşüm, İmge Kitabevi Yayınları, 2.B., Ankara,

Eylül-2005, s.440.

28 Peter Dicken, “Yeni Jeo-Ekonomi”, Ahmet Ağca (Çev.), Küreselleşme Okumaları, Kudret Bülbül

(Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006, s.47.

29

(26)

şekilde, “uluslararasılaşmış bir dünya ekonomik sisteminden küreselleşmiş bir dünya ekonomik sistemine geçiş süreci”30 olarak da tanımlanabilir.

Tablo 1.1., yukarıda verilen, çeşitli yazarlar tarafından yapılmış küreselleşme tanımlarının bir özetini sunmaktadır.

Tablo 1.1.: Küreselleşme Tanımlarının Ortak Özellikleri

B ü n le şm e E tk il im A rt ış ı H om oj en le şm e K ap it al iz m in Y ayı lm as ı S ın ır lar ın Ö n em in i Y it ir m es i U lu s D evl et in Ö ze ll ik le ri n in Z ayı fl am as ı Adda + + Alagöz ve Çakmak + + Altan + + + Aydın + Bolay + + + DPT + Erdoğan + + + Friedman + + + Giddens + Hirst ve Thompson + + Modelski + + Rugman + Soros + + Subaşat + Şen + Şenses + + Tağraf + + Uysal + + Yeldan + +

Tanımların ortak özellikleri çerçevesinde oluşturulan tablodan çıkan sonuçların en belirgini; küreselleşme süreci ile birlikte milli sınırların önemini yitirmesinin adı geçen yazarların çoğu tarafından kabul edildiğidir. Ayrıca bu özellik ulus-devletin özelliklerinin zayıfladığını da göstermektedir. Ancak bu sonuç; diğer yazarların sınırların öneminin azalmadığı ya da sınırların yok olma eğilimine girmediği gibi bir kanıda olduklarını göstermemekle birlikte, çoğu tanımda bu ibareye yer verilmesi dikkat çekicidir. Diğer bir husus ise, küreselleşme ile birlikte artma eğiliminde olan toplumlar arasındaki etkileşimin de tanımlarda ön plana çıktığıdır.

30 Turan Subaşat, “Küreselleşme ve Devletin Rolü”, Kalkınma ve Küreselleşme, Saniye Dedeoğlu ve

(27)

1.1.1.2. Küreselleşmeye Yönelik Görüşler

Küreselleşmeyi anlamaya ve açıklamaya çalışan görüşler, birçok çalışmada olduğu gibi, aşırı küreselleşmeciler (hiper küreselciler - mutlak küreselleşmeciler - radikaller - hyperglobalist), kuşkucular (küreselleşme karşıtları - şüpheciler - skeptical) ve dönüşümcüler (transformationalist) şeklinde üçlü sınıflandırma çerçevesinde incelenecektir. Bu yaklaşımların öncü düşünürleri olarak aşırı küreselleşmecilere Kenichi Ohmae, kuşkuculara Paul Hirst ve Graham Thompson, dönüşümcülere ise Anthony Giddens gösterilmektedir31.

Aşırı küreselleşmeci görüş, liberallerin desteklediği yaklaşımlardan oluşmaktadır. Bu yaklaşıma göre, endüstri uygarlığının bir sonucu olarak ulus devlet, küreselleşme süreci ile birlikte önemini kaybetmiş ve küresel piyasa mekanizması, hükümetlerden daha rasyonel çalıştığı için, ulus devletin yerini almıştır32. Bu durumda ulusal hükümetlerin yapabileceği en iyi şey, hiç bir şey yapmamak ve her şeyi serbest piyasa güçlerinin emin ellerine bırakmaktır. Çünkü küreselleşmiş piyasaları kontrol etmek çok güçtür ve müdahaleci hükümetler ağır bir ceza ödemek (yani kriz yaşamak) durumunda kalacaklardır33. Müdahale edilmediği takdirde ise serbest finans akışı sayesinde tüm ülkeler bundan kazançlı çıkacaklardır.

Ohmae’ye göre “dünya düzeninin duyarlı ulus devletlere dayanan pek çok ana değeri yeniden tanımlanma hatta yenilenme ihtiyacındadırlar”34. Başka bir ifade ile, aşırı küreselleşmeciler küreselleşmeyi herşeyi değiştiren, yenileyen ve kaçışı olmayan bir süreç olarak açıklamaktadırlar.

Bu görüş içerisinde yer alanlar kendi aralarında iyimser neo-liberal yaklaşım ve kötümser neo-marksist yaklaşım olarak ayrılmaktadır. Bu iki yaklaşım Günsoy tarafından şu şekilde özetlenmektedir35: İyimser neo-liberal yaklaşım; küreselleşme sürecine paralel olarak ulus devletin önemini yitirdiğini ve küresel piyasanın politikacıların yerini aldığını; küreselleşmenin ilk gerçek uygarlığın habercisi

31 Bülent Günsoy, Küreselleşme-Bir Varoluş Çözümlenmesi, Ekin Yayınları, 1.B., Ankara, 2006,

s.17.

32

Veysel Bozkurt, “Küreselleşme-Kavram, Gelişim ve Yaklaşımlar”,

http://www.isgucdergi.org/index.php?arc=arc_view.php&ex=87&inc=arc&cilt=3&sayi=2&year=200 1, 01.03.2007.

33

Subaşat, “Küreselleşme ve…”, s.62.

34 Cem Karadeli, “Küreselleşme ve Dünya Düzenleri”, Küreselleşme ve Alternatif Küreselleşme,

Cem Karedeli (Der.), Phoenix Yayınevi, Ankara, 2005, s.6.

35

(28)

olduğunu; devletler tarafından yapılacak olan kontrollerin çağdışı olduğunu ve tüketicilerin kendi özgür iradelerini ve tercihlerini ortaya koyabileceklerini savunmaktadırlar. Kötümser neo-marksist yaklaşım ise; küreselleşme trendinin sadece küçük bir orta sınıf elitine hizmet ettiğini; küreselleşmenin baskıcı küresel kapitalizmin temsilcisi olduğunu; küreselleşmenin kontrolü devletten alıp uluslararası yatırımcı ve kuruluşlara verdiğini; bunun sonucunda sendikaların çöktüğünü, işsizliğin arttığını ve bazı sosyo-kültürel sorunların ortaya çıktığını düşünmektedirler.

İyimser ve kötümser yaklaşım, ulus devletin önemini yitirdiği, bunun yerini piyasa güçlerinin aldığı ve küreselleşmenin yeniliklerle dolu bir süreç olduğu görüşlerinde birleşmekte, fakat küreselleşmenin ortaya çıkardığı yenilikler ve sonuçlar konusundaki görüşlerinde ayrılmaktadırlar.

Kuşkucular, aşırı küreselleşmecilerin görüşlerine tamamen zıt görüşlere sahiptirler. Bu gruptaki düşünürler, küreselleşmeye kuşkuyla yaklaşmakta ve yaşadığımız sürecin yeni bir süreç olmadığını savunmaktadırlar. Giddens’ın deyimiyle “kuşkuculara göre küreselleşme konusunda söylenilen herşey kuru gürültüden ibarettir”36.

Kuşkucuların önde gelen düşünürleri olarak Hirst ve Thompson, “küreselleşme yeni mi?” sorusuna olumsuz cevap vermektedirler. Küreselleşmeyi, ülkeler arasında artan ticaret ve sermaye yatırımları akışı olarak yorumlayan Hirst ve Thomposon’a göre, günümüzdeki ekonomi, bazı yönleriyle, 1870-1914 arasındaki rejimden daha az açık ve daha az bütünleşmiş durumdadır. Diğer bir iddiaları, gerçek ulus-ötesi şirketlere görece az rastlanmakta ve çoğu şirket ulusal temelleri ile hareket etmektedir. Ayrıca sermaye hareketliliği, gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru yoğun bir yatırım ve istihdam akışına sebep olmamakta, ticaret, yatırım ve finansal hareketler daha çok Avrupa-Japonya-Kuzey Amerika üçgeninde yoğunlaşmış durumdadır37. Başka bir ifade ile kuşkucular, aşırı küreselleşmecilerin bu süreci ve gelişmekte olan ülkelere sağladıklarını abarttıklarını, halbuki bu sürecin yeni ve şaşırılacak bir şey olmadığını savunmaktadırlar.

36 Giddens, Elimizden Kaçıp Giden…, s.20. 37

(29)

Dönüşümcülerin temel tezi ise; küreselleşmenin modern toplumları ve dünya düzenini yeniden biçimlendiren hızlı toplumsal, politik ve ekonomik değişmelerin ana itici gücü olduğudur38. Günümüzün dünya ekonomisinin 19. yüzyıl ile karşılaştırılamayacak kadar farklı bir süreç yaşadığını ve dünya ticaretindeki artış yanında hizmet sektörünün de ekonomilerdeki ağırlığının arttığını düşünen dönüşümcüler, aşırı küreselleşmecilerin ulus devletin önemini yitirdiği ve kuşkucuların büyük oranda bir değişim olmadığı görüşlerini kabul etmemekle beraber, küreselleşmenin ulusal hükümetlerin gücünü yeniden yapılandırdığını savunmaktadırlar39.

Giddens ulus-devletin işlevi ile ilgili görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir40: “Ulus-devletler hala güçlüdür ve siyasal liderlerin de dünyada oynayacak büyük rolleri vardır. Ama aynı zamanda ulus-devletin gözlerimizin önünde yeniden şekillenme sürecine girdiğini de kimse yadsıyamaz”. Bu görüşleri ile dönüşümcüler, aşırı küreselleşmeciler ile kuşkucuların tam ortasında değil, aşırı küreselleşmecilere daha yakın bir noktada yer almaktadırlar.

Küreselleşmeye yönelik bu üç görüş arasındaki temel farklılık, Bozkurt’un deyimiyle “olgulardan ziyade, temsil ettikleri dünya görüşlerindedir”41. Farklı ideolojilerdeki düşünürlerin, küreselleşmeye yönelik yaklaşımlarında da bu ideolojileri doğrultusunda farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Aşağıda yer alan Tablo 1.2. bu üç yaklaşımın bir özetini sunmakta ve karşılaştırma açısından kolaylık sağlamaktadır.

38 David Held, Anthony McGrew, David Goldblatt ve Jonathan Perraton, “Küresel Dönüşümler,

Siyaset, Ekonomi ve Kültür”, İsmail Aktar (Çev.), Küreselleşme Okumaları, Kudret Bülbül (Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006, s.172.

39 Aslan, a.g.m., s.7.

40 Giddens, Elimizden Kaçıp Giden…, s.29. 41

(30)

Tablo 1.2.: Küreselleşme Yaklaşımlarında Üç Eğilim Aşırı

Küreselleşmeciler Kuşkucular Dönüşümcüler

Yeni olan nedir? Küresel bir çağ

Ticaret blokları, önceki dönemden daha zayıf

coğrafi yönetim

Tarihsel olarak daha önce hiç duyulmamış küresel karşılıklı bağımlılık düzeyi Baskın özellikler Küresel kapitalizm, küresel yönetim, küresel sivil toplum

Dünya 1890’lardan daha az birbirine bağımlı Kalın (yoğun ve kapsamlı) bir küreselleşme

Ulus-devletlerin gücü Azalan veya yok olan Takviye olmuş veya genişletilmiş Yeniden oluşturulmuş, yeniden yapılandırılmış Küreselleşmenin itici güçleri Kapitalizm ve

teknoloji Devletler ve piyasalar

Modernizmin birleşik güçleri

Tabakalaşma örnekleri

Eski hiyerarşilerin yok olması

Güney’in artan marjinalizasyonu

Dünya düzeninin yeni mimarisi

Baskın motif Madonna, vs. McDonald’s, Ulusal çıkar Politik topluluğun dönüşümü Küreselleşmenin kavramsallaştırılması İnsan eylemi çerçevesinin yeniden düzenlenmesi Uluslararasılaştırma ve bölgeselleştirme Bölgelerarası ilişkilerin ve uzaktaki eylemin yeniden düzenlenmesi

Tarihsel yörünge Küresel medeniyet medeniyetler çatışması Bölgesel

bloklar-Belirsizlik: küresel entegrasyon ve

parçalanma

Özet argüman Ulus-devletin sonu

Uluslararasılaşma devlet kabulüne ve desteğine bağlıdır Devlet gücünü ve siyasetini dönüştüren küreselleşme

Kaynak: David Held, Anthony McGrew, David Goldblatt ve Jonathan Perraton, “Küresel

Dönüşümler, Siyaset, Ekonomi ve Kültür”, Çev. İsmail Aktar, Küreselleşme Okumaları, Kudret Bülbül (Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006, s.177.

Bu üç görüş arasındaki en temel fark ulus-devlet temelli olarak belirmektedir. Bu ana farkı Perraton, Goldblatt, Held ve McGrew şu şekilde açıklamaktadırlar42: “Hiper-küreselleşme okuluna (aşırı küreselleşmecilere) göre, tüketiciler dünyanın her yerinden satın alma imkanına sahip olduğu için milli ekonomilerdeki üretim ve tüketim bölünmüş bir yapıya kavuşmuştur…Bu ise milli ekonomileri küresel ekonomide bir firma haline getirmektedir. Kuşkuculara göre bu yorum ticaret artışını aşırı şekilde abartmaktadır. Onlar, hasılaya oranla dünya ticaretinin klasik altın standardı dönemindeki seviyesine daha yeni yeni geldiğini ve bunun bölgesel

42 Jonathan Perraton, David Goldblatt, David Held ve Anthony McGrew, “Küreselleşen Bir Dünyada

Ekonomik Aktivite”, Nedret Demirci (Çev.), Küreselleşme Okumaları, Kudret Bülbül (Ed.), Kadim Yayınları, 1.B., Ankara, Haziran-2006, s.4.

(31)

kaynaklı olduğunu…savunmaktadırlar. Bu yüzden milli ekonomiler hala önemlidir”. Dönüşümcüler ise devletin gücünü kabul etmekle birlikte, bu süreçte ulus-devletin işlevlerinin yeniden tanımlandığı ve biçimlendirildiği görüşündedirler.

1.1.2. Küreselleşme Süreci

Küreselleşme tek boyutlu bir olgu değil, birçok faktörden etkilenen ve birçok faktörü etkileyen, her bilim dalını ve hatta bilim adamlarını zamanla değişime uğratan, toplumdaki bireylerin, kurumların ve devletin etkisinden kaçamayacağı ve gözardı edemeyeceği anlık ve geçici bir olay değil, çok boyutlu bir süreçtir. Bu sürecin nasıl ve ne zaman başladığı, yeni bir olgu olup olmadığı yönündeki tartışmalar devam etmekle birlikte, sürecin değişik dönemlerden geçtiği, bu dönemlerde farklı boyutlarının ön plana çıktığı ve süreci etkileyen faktörlerin neler olduğu konularında ise hemen hemen fikir birliğine varılmıştır.

Önceki kısımda değinildiği gibi Hirst ve Thompson günümüzdeki dünya ekonomisinin, bazı yönleriyle, 1870-1914 arasındaki rejimden daha az açık ve daha az bütünleşmiş olduğunu savunmaktadırlar. Bu teorisyenler, 19. yüzyılın ikinci yarısında, kıtalararası denizaltı telgraf kablolarının dünya piyasalarının bütünleşmesini hızlandırdığını, bilginin bu şekilde ya da malların buharlı gemilerle taşınması ile elektronik ortamda taşınması arasındaki farkın sadece bir uzmanlaşma farkı olduğunu söylemektedirler. Hirst ve Thompson; “eğer küreselleşme teorisyenleri, dünyanın her tarafının, neredeyse “anında” ulaşan bilgileri paylaşan piyasalarla birbirine bağlandığını söylemek istiyorlarsa, bu 1970’lerde değil 1870’lerde başlamıştır”43 demektedirler.

Diğer taraftan Rodrik ise, gerçek bir global piyasayı ilk defa yaşamadığımızı düşünen ekonomistlerden biridir. O, hangi ölçütle değerlendirilirse değerlendirilsin (ticaret, sermaye ya da emek hareketleri), 19. yüzyıl sonlarında, altın standardının zirvesini yaşadığı dönemde dünya ekonomisinin bugün olduğundan daha entegre bir durumda olduğunu savunmaktadır 44.

1870’li yıllardan 1914’e kadar süren dönemin, özellikle uluslararası finansal hareketlerin büyük miktarlarda artış göstermesinin ayırt edici bir özellik olduğunu

43 Hirs ve Thompson, Küreselleşme Sorgulanıyor…, s.35.

44 Dani Rodrik, Küreselleşme Sınırı Aştı mı?, İzzet Akyol ve Fatma Ünsal (Çev.), Kızılelma

(32)

belirten Eroğlu, finansal yatırımlardaki bu hareketliliği, ulusal para değerinin altın standardı esasına göre belirleniyor olmasına ve bundan kaynaklanan döviz kuru istikrarına bağlamaktadır45. Eroğlu’nun bu tespiti doğru olmakla birlikte, söz konusu dönemde yaşanan ticaret artışlarının da döviz kurunda yaşanan istikrardan ve yeni teknolojik gelişmelerle birlikte taşıma maliyetlerinde meydana gelen düşüşlerden kaynaklanabileceği gerçeğini göz ardı etmemek gerekmektedir.

Friedman da bugünün küreselleşme çağını yine maliyet düşüşlerine bağlamakta ve bu maliyet azalışını mikroçiplere, uydu antenlere, fiber-optik teknolojisine ve internete dayandırmaktadır. Friedman’a göre, 1914 öncesindeki küreselleşme dünyayı “büyük” boydan “orta” boya indirmiştir. Şimdiki küreselleşme ise onu “orta” boydan “küçük” boya indirmektedir46.

Günümüzde yaşanan küreselleşme süreci yeni başlayan bir süreç olarak kabul edilmiyor olsa da, yine de bu süreci benzersiz kılan bazı yenilikler mevcuttur. Boratav bu yenilikleri üç grupta toplamıştır47: Birinci yenilik; bazı kuruluş ve örgütlenmelerin (Uluslararası Para Fonu-IMF, Dünya Bankası-DB, Dünya Ticaret Örgütü-DTÖ, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü-OECD, vb.) kapitalist dünya sisteminin tümünü kapsayacak şekilde roller üstlenmiş olmalarıdır. İkinci yenilik; üçüncü dünya ülkeleri üzerinde uygulanan etkilerle ilgilidir. Ana hedef, ulusal ekonomileri devletsizleştirmek ve küreselleştirmek olmuştur. Üçüncü yenilik ise; uluslararası faktör hareketleri ile ilgilidir. Özellikle kısa vadeli sermaye hareketlerinde büyük boyutlarda yaşanan artışın yanında, emek hareketleri giderek engellenmektedir.

Rodrik’in ortaya koyduğu farklılıklar ise şu şekilde özetlenebilir48: İlk fark, 19. yüzyılda işgücü göçlerine getirilen kısıtlamalar günümüzdeki kadar fazla değildi. İkincisi, rekabetin bu derece yoğun yaşanmamasıydı. Üçüncüsü ve Rodrik’e göre en önemli olanı ise, 19. yüzyılda hükümetlerin geniş çaplı sosyal-refah politikaları uygulamaya henüz başlamamış olmalarıydı. Rodrik’in ortaya koyduğu bu farklardan

45 Nadir Eroğlu, “Finansal Küreselleşme: Devletin Düzenleyici Rolü Üzerine Etkileri”,

Küreselleşme-İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik Karşıtlıklar, Alkan Soyak (Der.), Om Yayınevi, 1.B., İstanbul, 2002, s.14.

46 Friedman, Küreselleşmenin Geleceği…, s.18. 47 Boratav, “Emperyalizm mi?...”, s.18-20. 48

(33)

yaptığı çıkarım ise, küreselleşmenin sürekli olacağının garanti edilememesi ve bunun sonuçları iyi değerlendirilmezse bir geri dönüşün yaşanabileceğidir.

Rugman ise küreselleşmenin gerçekte hiçbir zaman var olmadığını, bir masaldan ibaret olduğunu ve masalın sonuna yaklaşıldığını iddia etmektedir. O’na göre, üretimin büyük bir bölümü ve hizmet sektörü küresel değil, bölgesel bir şekilde örgütlenmiştir. Çünkü çok uluslu girişimler, bölgesel düşünüp yerel hareket eden lider güçler olarak, uluslararası ticaretin motorunu oluşturmaktadırlar49.

Küreselleşmenin başlangıcı konusunda bu fikir ayrılıklarının ortaya konması, sürecin tarihsel gelişimine ışık tutması bakımından önem taşımaktadır.

1.1.2.1. Küreselleşme Sürecinin Tarihsel Gelişimi

Küreselleşmenin tanımlanması konusunda fikir birliği sağlanamadığı gibi, tarihsel kökenleri konusunda da henüz tam bir birlik bulunmamaktadır. Küreselleşmenin tarihin başlangıcından beri var olduğunu düşünenlerin yanı sıra, küreselleşmenin modernleşme ve kapitalizm ile yaşıt olduğu ve son yıllarda ortaya çıkan yeni bir olgu olduğunu düşünenler de bulunmaktadır50. Örneğin Ay, Adam Smith tarafından 18. yüzyılın sonlarında ortaya konulan, ticaret ve emeğin sınır ötesi hareketleriyle ülkeler arasındaki ilişkilerin artarak, dünya genelinde uluslararası bir topluluk olacağı düşüncesinin küreselleşme fikrinin temeli olduğunu ifade etmektedir51. Aktel’e göre ise küreselleşme, insanların göç etmesi, ticaret kervanlarının oluşturulması, binek hayvanların evcilleştirilmesi, büyük pazarların kurulması, ipek yolu ve deniz yollarının kullanılarak yeni yerlerin keşfedilmesi kadar eskiye dayanmaktadır52.

Küreselleşmeyi evreler halinde inceleyen yazarlar da mevcuttur. Örneğin Yeldan, süreci 1870-1914 ve 1970-sonrası olmak üzere iki evreye ayırarak incelemektedir. 18. yüzyıl sanayi devriminin teknolojik gelişmelerine dayandırdığı ilk evrenin temel özelliği, para piyasalarında ve ticari ilişkilerde altın standardının

49

Rugman, a.g.e., s.17.

50

H. Ömer Köse, “Küreselleşme Sürecinde Devletin Yapısal ve İşlevsel Dönüşümü”, Sayıştay

Dergisi, Sayı:49, Nisan-Haziran, 2003, s.7.

51 İsmail Cem Ay, “Küreselleşme Sürecinde Bölgeselleşme Eğilimlerinin Dinamikleri”, Küreselleşme-İktisadi Yönelimler ve Sosyopolitik Karşıtlıklar, Alkan Soyak (Der.), Om Yayınevi,

1.B., İstanbul, 2002, s.53.

52 Mehmet Aktel, “Küreselleşme Süreci ve Etki Alanları”, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt:6, Sayı:2, 2001, s.195.

(34)

norm kabul edilmiş olmasıdır. Artan uluslararası sermaye akımları iki dönemde de ortak özellik olmasına rağmen, ikinci evre sürecinde ulusal paraların değişim değerlerinin altın ya da benzeri bir mala sabitlenmemiş olması nedeni ile ortaya çıkan belirsizlik, ülkeleri hem spekülatif olanaklarla hem de risklerle karşı karşıya bırakmaktadır53. Finansal araçların çeşitliliği de bu iki evreyi birbirinden ayıran bir başka özelliktir.

Baldwin ve Martin de küreselleşmeyi iki evre halinde ele alan yazarlar arasındadır. 1820-1914 ve 1960’dan günümüze olarak inceledikleri küreselleşme dalgaları arasında yüzeysel benzerlikler ve önemli farklılıklar olduğunu düşünen Baldwin ve Martin, ticaret, yabancı yatırımlar, sermaye akımları, sanayileşme gibi birçok konuyu ele alarak, iki dalga arasındaki farklılıkları ortaya koymuşlardır. İlk dönemde daha çok uzun vadeli olan sermaye akımlarının, ikinci dönemde ileri bilgi teknolojileri ve bilginin paylaşımı ile çok büyük boyutlara ulaştığı ve kısa vadeli hale geldiğini düşünen yazarlar, ayrıca ilk dönemde Güney-Kuzey arasında gerçekleşen doğrudan yabancı yatırımların, günümüzde aynı uluslar arasında gerçekleşir hale geldiği görüşündedirler. Ticaretin yapısının değişerek, ölçek ekonomilerinden kaynaklanan endüstri-içi ticaretin yoğunluk kazanması ve aynı uluslar arasında gerçekleşmesi de Baldwin ve Martin’in iki dalga arasında ortaya koydukları farklılıklar arasındadır54.

Oran ise, küreselleşmenin kökenlerini Yeldan’ın ele aldığı tarihten daha eski tarihlere dayandırmaktadır. Kapitalizmle paralel düşündüğü küreselleşmenin üç ayrı tarihte üç ayrı kez ortaya çıktığını ifade etmektedir. İlki 15. yüzyılda merkantilist politikaların bir sonucu olarak deniz aşırı yerlerin keşfi ve bu yerlerin sömürgeleştirilmesi ile başlamaktadır. Başka bir deyişle, sömürgeleşme, küreselleşme sürecinin dünyayı ekonomik anlamda birleştirmeye çalıştığı ilk evredir. Küreselleşmenin ikinci kez ortaya çıkış tarihi İkinci Sanayi Devrimi’nin başladığı 1890, üçüncüsü ise İletişim Devrimi’nin başladığı 1990’dır55.

53 Yeldan, Küreselleşme Sürecinde…, s.14-20. 54

Richard E. Baldwin ve Philippe Martin, “Two Waves of Globalisation: Superficial Similarities, Fundamental Differences”, NBER Working Paper, No: 6904, January-1999, s.29, http://www.nber.org/papers/w6904, 11.06.2007.

55

(35)

Kazgan da Oran’a benzer şekilde ele aldığı küreselleşme sürecini üç basamak altında incelemektedir. İlk basamak, yani küreselleşmenin başlangıcının uzandığı yer, Rönesans’taki coğrafi keşiflerle dünyanın her yerinin tanınmasıdır. İkinci basamağı, buhar makinesinin 18. yüzyıl sonunda İngiltere’de sanayide uygulanması ve kol gücünün ikamesiyle başlayan Birinci Sanayi Devrimi’nden; üçüncü basamağı ise, 19. yüzyılın sonu - 20. yüzyılın başında, temelde içten patlamalı motorların icadı ve sanayiye uygulanmasından güç alan ve ulaştırma-haberleşmede devrimci gelişmelerle ilerlemiş olan İkinci Sanayi Devrimi’nden geçmektedir56. Kazgan, 1980’lerden itibaren yaşanan süreci ise Amerika Birleşik Devletleri (ABD) temelli, yani tek merkezli bir dünya sisteminde yeni ekonomik düzen olarak adlandırmaktadır.

İkinci küreselleşme evresinin, tüm dünyayı ilgilendirmesi ve yaygınlığı açısından, önceki küresel benzeri yapılardan ayrıldığını düşünen Yılmaz ise küreselleşme sürecini iki ayrı dönem olarak görmekte ve bu konudaki görüşlerini şu şekilde ifade etmektedir57: “İlk küreselleşme dalgası Sanayi Devrimi’ndeki yeni teknolojik gelişmelerle İngiltere’nin dünya atölyesi haline gelmesiyle başlamıştır. Bugünkü küreselleşme ise Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) çökmesi ve Avrupa’nın yerine Amerika’nın geçmesiyle şekillenmektedir”.

Küreselleşme ülkelerarası karşılıklı bağımlılığın artması şeklinde tanımlandığında, küreselleşmenin yeni yerlerin keşfedilmesi ile başladığı söylenebilir. Teknolojik ilerlemeler, bilginin küreselleşmesi, sınırsız sermaye akımları da tanıma eklendiğinde, küreselleşmenin başlangıcı 18. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Tüm bu görüşler, küreselleşmenin kökenlerine yönelik kesin bir zaman diliminin başlangıç kabul edilemeyeceğini göstermektedir.

Kapitalizmin tarihi ile küreselleşme tarihi özdeş kabul edildiğinde, küreselleşmenin merkantilist döneme kadar uzandığı düşünülmektedir. 16. yüzyılın hakim politikası olan ve etkilerini 17. ve 18. yüzyıl boyunca da sürdüren merkantilizmin temelinde yatan düşünce, devletin gücünün (para birimi olarak) kıymetli madenlere dayandığı ve bu servetin elde edilebilmesinin ise dış ticaretten

56

Gülten Kazgan, Küreselleşme ve Ulus-Devlet - Yeni Ekonomik Düzen, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 4.B., İstanbul, Haziran-2005, s.7-10.

57 Aytekin Yılmaz, İkinci Küreselleşme Dalgası – Kavram, Süreç ve Sorunlar, Vadi Yayınları,

(36)

elde edilen fazla ile sağlanılabileceğiydi. Devletin gücünü bu şekilde elde etmesi tüccarların faaliyetlerine bağlı olmakta ve ticari kapitalizmin gelişmesini sağlamaktadır. Kazgan bu oluşumu şu ifadelerle açıklamaktadır58: “Devletin kudretinin kaynağı olan servet, özel ayrıcalıklarla donatılmış tüccarların ve üreticilerin serveti demektir. Tüccarlarla devlet çıkarlarının özdeş sayılma nedeni ise açıktır: Tüccarların karlı deniz aşırı faaliyetlerden yararlanabilmesi güçlü merkezi bir devleti, güçlü bir orduyu gerektirir. Devletin kudretini sağlayan denizaşırı ticaret, ordu için silah yapımı gibi iktisadi faaliyetler ise tüccarların elindedir”.

Kazgan, Sir Josiah Child’ın sömürge ekonomilerinden ucuz işgücü sağlanabileceği yönündeki görüşlerinin ise sınai kapitalizme geçişin bir göstergesi olduğuna işaret etmektedir. 17. yüzyıl sonuna doğru dış ticaret politikası, devletin gücünü sağlaması için bir araç olmaktan uzaklaşmış, bunun yerini yeni iş ve istihdam yaratılması ve yeni sanayilerin gelişmesi almıştır. Başka bir ifade ile, kıymetli madenlerin önemi azalmakta, bunun yerini servetin kaynağı olarak yerli sanayi almaktadır. Bu, ticari kapitalizmden sınai kapitalizme geçişte bir adımdır59. Sınai kapitalizminin ortaya çıkması, merkantilizm anlayışının yerine, kapitalist sınıfın öncülüğünde liberal öğretiyi doğurmuştur.

Ticari kapitalizm aşamasında sömürge ekonomilerinden ucuz işgücü ve hammadde elde eden İngiltere için serbest ticaret politikası uygulamak o dönemki dünya hakimiyetini sürdürmesinin önünü açarken, bu şekilde sağlanan sermaye birikimi Sanayi Devrimi’ne zemin hazırlamıştır.

Fransız Devrimi’nin neden olduğu yeni düşünceler ve ulus-devlet kavramının gelişmesine paralel olarak gelişme gösteren kapitalist ekonominin itici gücü olarak İngiliz Sanayi Devrimi’nin kesin bir başlangıç tarihi yoktur. Özellikle dokumacılıkla ilgili olarak yaşanan teknolojik gelişmeler ve James Watt’ın ilk patentini 1769’da aldığı buhar makinesi, 1780-1790 döneminin Sanayi Devrimi’nin başlangıç olarak kabul edilmesinin gerekçeleridir60. Bu buluşların yeterli sermaye birikimiyle buluşması büyük dönüşümlere yol açmıştır. Geri bir tekniğe ve kol gücüne dayanan manifaktür üretim yerini büyük fabrikalara bırakmıştır. Teknolojik gelişmelerin

58

Gülten Kazgan, İktisadi Düşünce – veya Politik İktisadın Evrimi, Remzi Kitabevi, 7.B., İstanbul, Ocak-1997, s.38.

59 Kazgan, İktisadi Düşünce…, s.37. 60

Şekil

Tablo 1.1., yukarıda verilen, çeşitli yazarlar tarafından yapılmış küreselleşme  tanımlarının bir özetini sunmaktadır
Tablo 1.2.: Küreselleşme Yaklaşımlarında Üç Eğilim
Tablo 1.3.: Küresel Net Sermaye Akımları Hacmi (Milyar U.S. $)
Tablo 1.7.: Açıklık Ölçütleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

● Konut karakterli gelifliminin yerleflme ve mimari stilleri itibariyle Levent Mahallesi “örnek prestij mahallesi” olarak tescil edilmifltir... 1950’li y›llar›n

Klasik liberaller değer ölçütü olarak yarar ilkesini veya doğal hukuk öğretisini benimsemiş, toplumsal kurum, yasa ve devlet uygulamalarını bu ölçütlerden birine

BACKGROUND The RE-DUAL PCI ( NCT02164864 ) trial of patients with atrial fibrillation undergoing percutaneous coronary intervention reported that dabigatran dual therapy (110 or 150

değerlerindeki artış istatistiki açıdan anlamlı olmasına rağmen, diğer benzer çalışmalardaki artış değerlerinden düşük bulundu. Bu durum eşli dans

Günlük yaşantının bir parçası haline gelen ve bir ileri adımı olan hologram teknikleriyle de gündeme oturan sanal gerçeklik (SG) ve artırılmış gerçeklik (AG)

Böylece Oktay, 1980’lerden itibaren şiirine kültür endüstrisi ve popüler kültür meselelerini taşımış, sosyal hayata dair gözlemlerini sanat ve bilim alanında

geliştirilen; bireylerin demografik bilgilerini, akademik başarıyı etkileyen olumsuz düşüncelerini saptamaya yönelik 13 sorudan oluşan veri toplama formu ve 30 sorudan

In Euclidian Geometry, circle is defined as: the locus of points on a plane that are at the equal distance to a single point which is called as center.. As taxicab geometry does