• Sonuç bulunamadı

Çağdaş Türk resim sanatında fotogerçekçi eğilimler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çağdaş Türk resim sanatında fotogerçekçi eğilimler"

Copied!
151
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

RESİM ANASANAT DALI RESİM SANAT DALI

ÇAĞDAŞ TÜRK RESİM SANATINDA FOTOGERÇEKÇİ EĞİLİMLER

İbrahim AKKAYA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN Doç. Dr. Zühal ARDA

OCAK – 2017 KONYA

(2)
(3)
(4)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı İBRAHİM AKKAYA

Numarası 124256001010

Ana Bilim / Bilim Dalı RESİM/RESİM

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. ZÜHAL ARDA

Tezin Adı “Çağdaş Türk Resim Sanatında Fotogerçekçi Eğilimler”

ÖZET

Sanat, bireysel ve toplumsal kimlikleri ifade eden araçlardan biridir. Resim sanatında kimi sanatçıların özgürce nesneleri çalışması, kimi sanatçıların da nesneleri fotoğraftan faydalanarak birebir benzetmeye çalışmasıyla başlayan serüven, teknolojinin gelişmesiyle birlikte daha da farklı bir boyut kazanarak ressamların izleyicide şaşkınlık uyandıran resimler üretmesine neden olmuştur.

1960’ lı yıllarda Batılı sanatçılar tarafından ortaya çıkartılan Fotogerçekçilik, bütün dünyada olduğu gibi hem Batı resim sanatını hem de Türk resim sanatını etkilemiştir. Gerçek dünyanın dikkatli gözlemine dayanan doğru, nesnel ve tarafsız betimini herhangi bir duygu katmadan aynı fotoğrafta olduğu gibi yansıtmak fotogerçekçilerin tek amaçları olmuştur. Bu bağlamda “Çağdaş Türk Resim Sanatında Fotogerçekçi Eğilimler” başlıklı tez çalışmasında, öncelikle Fotogerçekçilik akımı hakkında detaylı bilgiler verilmiş ve Batılı sanatçıların gerçekleştirdikleri resimler üzerinde durulmuştur.

Daha sonra Türk resim sanatının tarihsel gelişimi ile fotoğrafı çalışmalarında bir araç olarak kullanan Türk sanatçıların resimlerine yer verilmiştir. Çağdaş Türk resim sanatında fotogerçekçi anlayışla resim yapan; Nur Koçak, Mustafa Sekban, Taner Ceylan, Cömert Doğru ve Mustafa Yüce’nin hakkında bilgiler verilip, seçilen resimleri (beş adet) analiz edilmiştir. Son bölümde ise eser metni ve analizler başlığı altında İbrahim Akkaya’nın fotogerçekçi eğilimde yapmış olduğu resimlerinin analitik çözümlemeleri yapılmıştır.

(5)

T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Ö ğ re n c in in

Adı Soyadı İBRAHİM AKKAYA

Numarası 124256001010

Ana Bilim / Bilim Dalı RESİM/RESİM

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora

Tez Danışmanı Doç. Dr. ZÜHAL ARDA

Tezin İngilizce Adı “Photorealistic Tendencies in Contemporary Turkish Painting Art”

ABSTRACT

Art is one of the means of expressing individual and social identities. The adventure which started with the works of some artists freely to work in the art of painting and the works of some artists to compare the objects with the help of the photographs, caused the artists to produce a more astonishing picture in the audience by acquiring a different dimension with the development of technology.

The photorealism that was brought out by Western artists in the 1960s influenced both Western painting art and Turkish painting art as it is all over the world. It is the sole purpose of photorealists to reflect the true, objective and objective image that based on careful observation of the real world, as in the same photo without adding any emotion. In this context, in the thesis study entitled “Photorealistic Tendencies in Contemporary Turkish Painting Art”, firstly detailed information about the photorealism movement was given and the paintings that were performedby the Western artists were emphasized.

Later, the paintings of the Turkish artists who used photography as a means in their studies with the historical development of the Turkish painting art were included. Information was given about Nur Koçak, Mustafa Sekban, Taner Ceylan, Cömert Doğru and Mustafa Yüce who paint with photorealistic understanding in Contemporary Turkish Painting Art and their selected paintings ( five pieces) were analyzed. In the last part, analytical analyses of the pictures that have been made with the photorealistic tendency by Ibrahim Akkaya under the title of the text and analyses of the work were made.

(6)

ÖNSÖZ

Sanat, toplum içinde farklı şekillerde kendini gösteren evrensel bir değerdir. Sanatçı ise gördüğü, düşündüğü ve yaratıcılığı ile farklı bir bakış açısıyla sanat eseri üreten kültür insanıdır. Sanat ve kültür karşılıklı olarak birbirini etkileyen iki kavramdır. Bu sebeple, hiçbir sanat eseri, içinde var olduğu dönemin toplumsal ve sosyal durumundan ayrı değerlendirilemez.

İnsanoğlunun içinde bulunduğu her çağda bilime ve teknolojiye duyduğu ilgi sonucunda kitle iletişim araçları ortaya çıkmıştır. Bu alandaki hızlı gelişmeler her alanda olduğu gibi kültür ve sanat alanında da etkisini göstermiştir. Bilinen ilk adıyla Karanlık Kutu’ nun (Camera Obsruca) bilim alanında keşfedilmesinden yıllar sonra resim sanatında ressamlar tarafından çalışmalarında yardımcı bir araç olarak kullanılması bu etkileşimin yalnızca bir tanesidir. Zamanla bu ilkel aletin geliştirilerek bir fotoğraf makinesine dönüşmesi, gelişim sürecinden itibaren birçok sanat akımını etkilemiş ve etkilemeye de devam edecektir.

Bu nedenle, Lisans döneminde yaptığım çalışmalarda fotoğraf gerçekliği üzerine yoğunlaşmam, Yüksek Lisans sırasında aldığım dersler kapsamında, hazırladığım ödevler ve konu olarak üzerine yoğunlaştığım “Okuma-Siz-Lik” serisi ile başlayan serüven; fotoğraftan yararlanarak bu üslupla resim yapmama ve bu konuyu araştırmama sebep olmuştur.

Yüksek Lisans tezi araştırma sürecimin başından sonuna kadar bilgi, tecrübe ve desteklerini benden esirgemeyen sayın danışmanım Doç. Dr. Zuhal Arda’ya, görüş ve önerileriyle beni yönlendiren Doç. Dr. Ahmet Dalkıran’a, sanatçı görüşmelerimde değerli bilgilerini benimle paylaşan Nur Koçak, Mustafa Sekban, Taner Ceylan, Cömert Doğru ve Mustafa Yüce hocalarıma, beni bugüne getiren aileme ve benimle birlikte bu süreci aynı heyecanla yaşayan arkadaşlarıma sonsuz teşekkür ederim.

İbrahim AKKAYA Konya-2017

(7)

İÇİNDEKİLER

Sayfa-No

Bilimsel Etik Sayfası ... i

Yüksek Lisans Tez Kabul Formu ... ii

Özet ... iii Abstract ... iv Önsöz ... v Kısaltmalar ve Simgeler ... ix Resim Listesi ... x BİRİNCİ BÖLÜM – GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Cümlesi... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 1 1.3. Araştırmanın Önemi ... 1 1.4. Araştırmanın Sınırlılığı ... 2 1.5. Araştırmanın Yöntemi ... 2 İKİNCİ BÖLÜM – FOTOGERÇEKÇİLİK ... 3

2.1. Fotogerçekçilik Tanımı ve Özellikleri ... 3

2.2. Fotogerçekçilik Tekniği ... 6

2.2.1. Airbrush (Havalı Püskürtme) ... 7

2.2.2. Camera Obsruca (Karanlık Kutu) ... 8

(8)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – ÇAĞDAŞ TÜRK RESİM SANATINDA FOTOGERÇEKÇİ

EĞİLİMLER ... 35

3.1. 1960 Öncesi Türk Resmi ... 35

3.2. 1960 Sonrası Çağdaş Türk Resminde Fotogerçekçi Eğilimler ... 46

3.2.1. Nur Koçak ... 47

3.2.2. Mustafa Sekban ... 53

3.2.3. Taner Ceylan ... 59

3.2.4. Cömert Doğru ... 65

3.2.5. Mustafa Yüce ... 71

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM – ESER METNİ VE ANALİZLER ... 77

4.1. Eser Metni ... 77

4.1.1. Eser 1, İbrahim Akkaya, “İçimdeki Kitap”... 78

4.1.2. Eser 2, İbrahim Akkaya, “Adalet” ... 81

4.1.3. Eser 3, İbrahim Akkaya, “Okuma-Siz-Lik” ... 84

4.1.4. Eser 4, İbrahim Akkaya, “Eski ve Yeni” ... 87

4.1.5. Eser 5, İbrahim Akkaya, “Kitap ve Ben” ... 90

4.1.6. Eser 6, İbrahim Akkaya, “Demode Batı” ... 93

4.1.7. Eser 7, İbrahim Akkaya, “Sanat ve İnsan” ... 96

4.1.8. Eser 8, İbrahim Akkaya, “Batı’nın Kuklası” ... 99

4.1.9. Eser 9, İbrahim Akkaya, “Taht-Sız Keyif ” ... 102

(9)

Sonuç ve Bulgular... 108

Kaynakça ... 112

Sanal Kaynakça ... 116

Ekler... 122

(10)

KISALTMALAR VE SİMGELER

A.B.D. : Amerika Birleşik Devletleri. A.Ü.Y.B. : Alüminyum Üzerine Yağlı Boya. A.Ü.Y.B. : Ahşap Üzerine Yağlı Boya. D. : Doğum.

K.T. : Karışık Teknik. M.Ö. : Milattan Önce.

M.S.G.S.Ü. : Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi. Ö. : Ölüm.

T.E.D. : Türk Eğitim Derneği. T.Ü. : Tuval Üzerine.

T.Ü.A.B. : Tuval Üzerine Akrilik Boya. T.Ü.Y.B. : Tuval Üzerine Yağlı Boya. T.L. : Türk Lirası

T.Y. : Tarih Yok.

Ü.A.K. : Üniversiteler Arası Kurul. Y.Y. : Yüzyıl.

(11)

RESİM LİSTESİ

Sayfa-No

Resim 1: “Realism Now”, sergisinden bir görünüm ... 3

Resim 2: “22 Realist”, sergisinin katalog kapağı ... 4

Resim 3: “Sharp Focus Realism”, sergisinin katalog kapağı ... 4

Resim 4: “Airbrush Aleti” ... 7

Resim 5: “Camera Obscura”, (Temsili Çizim) ... 8

Resim 6: “Camera Obscura”, (Karanlık Kutu) ... 8

Resim 7: Ebu Ali El Hasan Ibn El Haytam’ın “Optik” Çalışması ... 9

Resim 8: Leonardo Da Vinci, “Camera Obscura”, Karanlık Oda Tasarımı ... 9

Resim 9: Taşınabilir “Camera Obscura” Modelleri... 10

Resim 10: Joseph Niepce “Hazır Masa”, (1824) ... 10

Resim 11: Joseph Niepce “Kulübe Çatısındaki Güvercin Evi”, 1926 ... 10

Resim 12: Jan Vermeer, “The Music Lesson”, 1670 ... 11

Resim 13: Jacques-Louis David, “Horace Kardeşler”, 1784, Paris ... 12

Resim 14: Auguste Dominique İngres, “Büyük Odalık”, 1814, Paris ... 12

Resim 15: Eugene Delacroix, “Yıkanan Kadın”, 1908 ve yararlandığı fotoğraf ... 13

Resim 16: Jean Leon Gerome, “Halı Taciri”, 1887…... 13

Resim 17: Gustave Courbet, “Ressamın Atölyesi”, 1855, Orsay Müzesi, Paris ... 14

Resim 18: Malcolm Morley, “On Deck”, 1966 ... 16

Resim 19: Chuck Close, “Big Self Portrait”, 1967-1968, Walker Sanat Merkezi ... 18

Resim 20: Ralph Goings, “Paul’sCornerCushion”, 1970... 19

(12)

Resim 22: Richard Estes, “Nedick’s”, 1970 ... 20

Resim 23: Richard McLean, “Diamond Tinker ve Jet Chex”, 1977 ... 21

Resim 24: Robert Cottingham, “Roxy”, 1972 ... 22

Resim 25: Charles Bell, “GumBall No.2”, 1973 ... 22

Resim 26: Don Eddy, “Untitled”(FourVolksWagens), 1971 ... 23

Resim 27: Gottfriend Helnwein, “The Disasters of War”, 2011 ... 23

Resim 28: BernardoTorrens, “Paternity with Spiderman”, 2003 ... 24

Resim 29: Paul Cadden ,“NVA 16”, 2012 ... 25

Resim 30: Pedro Campos, “Üçlü Trajedi”, 2013 ... 25

Resim 31: Dirk Dzimirsky, “Deja-Vu”, 2010 ... 26

Resim 32: Dru Blair’in airbrush tekniği ile yapmış olduğu çalışma ... 27

Resim 33: Simon Hennessey, “On Reflection” 2011 ... 27

Resim 34: Eloy Moreles, “Paint In My Head” , 2013 ... 28

Resim 35: Alysia Monks, “Smirk”, 2009 ... 29

Resim 36: Robin Eley, “Flux Otoportre”, 2015 ... 29

Resim 37: Joshua Suda, “Birth”, 2016 ... 30

Resim 38: Joongvon Charles Jeong, “TheStory of Giuliano”, 2015 ... 31

Resim 39: Mike Dergas, “Toni 3”, 2016... 31

Resim 40: Emanuele Dasconie “This My Father”, 2013 ... 32

Resim 41: Antonio Finelli, “Self Portrait”, 2015 ... 32

Resim 42: Ruben Belloso Adorna, “Lan McKellen”, 2015 ... 33

Resim 43:Tom Martin, “Made With Tomato”, 2011 ... 34

Resim 44: Meisel Sidney Moor, “Oto-Portrait”, 2015 ... 34

(13)

Resim 46: Şefik, “Yıldız Sarayı Şale Köşkü İçinden Sedefli Salon”, 1891 ... 38

Resim 47: Hoca Ali Rıza, “Göl Kenarı”, T.Y ... 39

Resim 48: Halil Paşa, “Yaşlı Halayık”, 1891 ... 39

Resim 49: Hüseyin Zekâi Paşa, “III. Ahmet Çeşmesi”, T.Y ... 40

Resim 50: Ahmet Şekür, “Bursa’dan Çekirge”, 1856 ... 40

Resim 51: Hilmi Kasımpaşalı, “Peyzaj”, T.Y. ... 41

Resim 52: Süleyman Seyyid, “Natürmort”, T.Y. ... 41

Resim 53: Salih Molla Aşki, “Yıldız Sarayı Bahçesi’nden Peyzaj” T.Y. ... 42

Resim 54: Şeker Ahmet Paşa, “Otoportre”, T.Y... 42

Resim 55: Nur Koçak, “Vivre”, 1974 ... 48

Resim 56: Nur Koçak, “Pınar ve Ben”, 1979 ... 49

Resim 57: Nur Koçak, “Chanel Rujlar”,1987... 50

Resim 58: Nur Koçak, “Dördü Bir Yerde”, 2000 ... 51

Resim 59:Nur Koçak, “Annem ve Babam”, 2012... 52

Resim 60: Mustafa Sekban, “Kilyoslu Dede”, 2006 ... 54

Resim 61: Mustafa Sekban, “Balık Tutan Çocuklar”, 2005 ... 55

Resim 62: Mustafa Sekban, “İstavritler”, 2007 ... 56

Resim 63: Mustafa Sekban, “İhtiyar Adam ve Deniz”, 2006 ... 57

Resim 64: Mustafa Sekban, “Symi”, 2016 ... 58

Resim 65: Taner Ceylan, “Spritual”, 2008 ... 60

Resim 66: Taner Ceylan, “1881”, 2010 ... 61

Resim 67: Taner Ceylan, “Yalan Dünya”, 2011 ... 62

Resim 68: Taner Ceylan, “1553”, 2011 ... 63

(14)

Resim 70: Cömert Doğru, “Ultra Hipnoz ”, 2011 ... 66

Resim 71: Cömert Doğru, “Küçük Lokma”, 2011 ... 67

Resim 72: Cömert Doğru, “Üzgün”, 2011 ... 68

Resim 73: Cömert Doğru, “Çığlık”, 2014 ... 69

Resim 74: Cömert Doğru, “Heterochromia”, 2015 ... 70

Resim 75: Mustafa Yüce, “Yaşlı Adam Hasret”, 2011 ... 72

Resim 76: Mustafa Yüce, “Yaşlı Adam Veda”, 2013 ... 73

Resim 77: Mustafa Yüce, “Naif Ressam Hüseyin Yüce”, 2014 ... 74

Resim 78: Mustafa Yüce, “Emir-Han”, 2015 ... 75

Resim 79: Mustafa Yüce, “The Moon”, 2016 ... 76

Resim 80: Eser 1, İbrahim Akkaya, “İçimdeki Kitap”, 2009 ... 78

Resim 81: Eser 1, İbrahim Akkaya, “İçimdeki Kitap”, Analiz ... 79

Resim 82: Eser 2, İbrahim Akkaya, “Adalet”, 2011 ... 81

Resim 83: Eser 2, İbrahim Akkaya, “Adalet”, Analiz ... 82

Resim 84: Eser 3, İbrahim Akkaya, “Okuma-Siz-Lik”, 2011 ... 84

Resim 85: Eser 3, İbrahim Akkaya, “Okuma-Siz-Lik”, Analiz ... 85

Resim 86: Eser 4, İbrahim Akkaya, “Eski ve Yeni”, 2012 ... 87

Resim 87: Eser 4, İbrahim Akkaya, “Eski ve Yeni”, Analiz ... 88

Resim 88: Eser 5, İbrahim Akkaya, “Kitap ve Ben”, 2012 ... 90

Resim 89: Eser 5, İbrahim Akkaya, “Kitap ve Ben”, Analiz ... 91

Resim 90: Eser 6, İbrahim Akkaya, “Demode Batı”, 2013... 93

Resim 91: Eser 6, İbrahim Akkaya, “Demode Batı”, Analiz ... 94

Resim 92: Eser 7, İbrahim Akkaya, “Sanat ve İnsan”, 2013 ... 96

(15)

Resim 94: Eser 8, İbrahim Akkaya, “Batı’nın Kuklası”, 2014 ... 99

Resim 95: Eser 8, İbrahim Akkaya, “Batı’nın Kuklası”, Analiz ... 100

Resim 96: Eser 9, İbrahim Akkaya, “Taht-Sız Keyif ”, 2014 ... 102

Resim 97: Eser 9, İbrahim Akkaya, “Taht-Sız Keyif ”, Analiz ... 103

Resim 98: Eser 10, İbrahim Akkaya, “Taht-Lı Keyif ”, 2014 ... 105

(16)

BİRİNCİ BÖLÜM GİRİŞ 1.1. Problem Cümlesi

Fotogerçekçi sanat akımı Çağdaş Türk Resim Sanatına nasıl yansımıştır? Teknolojinin gelişmesi ile fotoğrafın farklı amaçlar doğrultusunda kullanılması sonucunda ortaya çıkan fotogerçekçi anlayışta çalışan Türk ressamları kimlerdir ve eserlerinde fotogerçekçi eğilimi nasıl yorumlamışlardır.

2. Araştırmanın Amacı

Batılı sanatçıların fotoğrafı farklı amaçlar doğrultusunda kullanmaları sonucunda, çizilen nesnenin tuvale birebir yansıtılma çabası ile ortaya çıkan Fotogerçekçilik, sanatçının teknolojiyi yakalama yarışını kazanma çabasını göstermektedir.

Fotogerçekçilik akımı incelendikten sonra Batılı sanatçıların yapmış oldukları çalışmalara genel bir bakış yapılmıştır. Daha sonra 1960 öncesi Çağdaş Türk Resim Sanatının gelişim sürecinde fotoğraftan yararlanarak çalışmalarını oluşturan sanatçılar tespit edilmiştir.

1960 sonrası A.B.D.’nin New York ve Los Angeles gibi sanat ortamlarında ortaya çıkan Fotogerçekçilik akımından Türkiye’de etkilenen ressamlar ve resim analizlerinin yapılması amaçlanmıştır. Son olarak, İbrahim Akkaya’nın on (10) adet çalışmasının analitik resim çözümlemeleri yapılmıştır.

1.3. Araştırmanın Önemi

Geleneksel kalıplar içerisinde varlığını sürdüren Türk resmi, 19. Yüzyıl’dan itibaren dünya ile özdeşleşme çabası içerisine girmiştir. Bunun en açık örneklerinden birisi Fotogerçekçilik akımından etkilenen ve bu teknikte çalışmalar yapan Türk ressamlardır. Buradan hareketle, Türkiye’de fotogerçekçi üslupla çalışmalar yapan sanatçıların tanınması, seçilmiş yapıtlarının ön yapı ve arka yapı bakımından incelemesi, gelecek kuşaklara faydalı olması ve yol göstermesi açısından önemli görülmüştür.

(17)

1.4. Araştırmanın Sınırlılığı

Tez konusu, “Çağdaş Türk Resim Sanatında Fotogerçekçi Eğilimler” olarak belirlenmiştir. Louis K. Meisel’ in 1973 yılında geliştirdiği Fotogerçekçilik tanımının beşinci maddesi “Sanatçı en az 5 yılını fotogerçekçiliğin gelişimine ve sergilerine adamış olmalıdır” göre; Türkiye’de Fotogerçekçi anlayışta çalışan Nur Koçak, Mustafa Sekban, Taner Ceylan, Cömert Doğru ve Mustafa Yüce’ ye ait eser örnekleri ile araştırma sınırlandırılmıştır.

1.5. Araştırmanın Yöntemi

Araştırmacılara birçok alanda esnek hareket etme imkânı sağlayan genel tarama modeli kullanılmıştır. İlk önce araştırmada, geniş bir literatür taraması yapılmış ve ilgili kaynaklara ulaşılmıştır. Ulusal/uluslararası kitap, dergi, makale ve internet gibi kaynaklardan toplanan veriler değerlendirilmiştir. Genel tarama modelinin esas alındığı araştırmada, nitel araştırma yöntem ve teknikleri esas alınmıştır.

Araştırma sürecinde nitel verileri elde edebilmek için ilgili sanatçılarla; “doküman incelemesi, sosyal medya yoluyla görüşme ve ses kayıt cihazı ” yöntemi kullanılmıştır. Araştırma dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde giriş ve girişe ilişkin bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde Fotogerçekçilik başlığı altında Fotogerçekçilik Tanımı ve Özellikleri, Fotogerçekçilik Tekniği ve Fotogerçekçi yabancı ressamlar hakkında bilgilerle, çalışmalarından birer tane örnek verilmiştir.

Üçüncü bölümde; 1960 Öncesi Türk Resmi ve 1960 sonrasında Çağdaş Türk Resim Sanatında Fotogerçekçi Eğilimler başlığı altında Nur Koçak, Mustafa Sekban, Taner Ceylan, Cömert Doğru ve Mustafa Yüce’nin hakkında bilgiler verilip, seçilen (beş adet) çalışmaları analiz edilmiştir.

Dördüncü bölümde ise Eser Metni ve Analizler başlığı altında, İbrahim Akkaya’nın fotogerçekçi eğilimde yaptığı çalışmaları ön ve arka yapı bakımından incelenmiştir. Son olarak araştırma; sonuç, kaynakça ve ek bölümleriyle sonuçlandırılmıştır.

(18)

İKİNCİ BÖLÜM FOTOGERÇEKÇİLİK 2.1. Fotogerçekçiliğin Tanımı ve Özellikleri

A.B.D.’nin New York ve Los Angeles gibi sanat ortamlarında 1960’lı yıllarda kendini gösteren Pop Art sanatçıları, kitle iletişim araçlarından alınmış imgeleri çalışmalarında kullanmaları ile sanatta yeni bir arayış tarzı olan fotogerçekçilik oluşumunun yolunu açmıştır. Bu yıllarda soyut sanatın aksine Modernizmle birlikte resim sanatından çıkarılmak istenen figüratif resim, pop sanatçıları tarafından yeniden gündeme getirilmiştir. Bu sayede, fotogerçekçi sanatçıların fotoğraftan yola çıkarak resimlerini birebir yansıtma sonucu Fotogerçekçilik akımı ortaya çıktığı söylenebilir.

Resim sanatında bir akım olarak ortaya çıkan Fotogerçekçilik; Keskin Odak Gerçekçiliği, Süper Gerçekçilik, Yeni Gerçekçilik, Süperrealizm veya Hiperrealizm gibi isimlerle de anılmaktadır.

İlk adımlarının 1920’lerde atıldığı ancak, 1960’larda yükselişe geçtiği fotogerçekçilik kelimesinin ilk olarak 1968 yılında Louis K. Meisel tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Meisel’in Chuck Close ve Richard Estes’in çalışmalarını görüp her iki sanatçının da üsluplarının fotoğrafik gerçekliği yansıttığını ifade etme sonucu bu çalışmaları Fotogerçekçi olarak adlandırdığı belirtilmektedir (Meisel, 1980: 12). Fotogerçekçilik terimi aynı yıllarda New York’taki Vassar Koleji’nde Linda Nochlin’in “Realism Now” (Resim: 1) isimli sergisinde duyulmuştur.

Resim 1: “Realism Now”, sergisinden bir görünüm, 1968, (Sanal, 1, 2016).

(19)

Resim 2: “22 Realist”, sergisinin katalog kapağı, (Sanal, 2, 2016).

1970’te Louis K. Meisel tarafından New York’taki Whitney Museum’da “22 Realist” sanatçının açmış olduğu sergi ilk Fotogerçekçi sergi özelliğini taşımaktadır. (Resim: 2) Ressam ve heykeltıraşlardan oluşan “22 Realist” sergisinde yer alan sanatçılar; Alfred Leslie, Arthur Elias, Audrey Flack, Charles Chuck Close, Donald Perlis, Donald James Wynn, Gabriel Laderman, Harold Bruder, Howard Kaınowitz, Jack Beal, John Clem Clarke, Molcolm Morley, Maxwell Handler, Paul Staiger, Paul Wiesenfeld, Philip Pearlstein, Richard Estes, Richard Joseph, Richard Mclean, Robert Betchle, Sidney Tillim ve William Bailey’dir (Gökduman, 2011: 8).

1972 yılında ise akım, Sidney Janis galerisinde düzenlenen “Sharp Focus Realism” (Keskin Odak Gerçekliği) sergisi adı altında devam etmiştir. Sidney Janis tarafından düzenlenen ‘Sharp Focus Realism’ sergisinde ise; Claudio Brovo, David Parrish Don Parrish, Don Eddy, Duone Honson, Evelyn Toylor, Guy Johnson, Howord

(20)

Kanovit, Jann Howorth, John De Andrea, John Mandel, John Salt, Lowell Nesbitt, Malcolm Morley, Marylin Levine, Michelangelo Pistoletto, Noel Mahaffey, Paul Sarkisian, Paul Straiger, Philip Pear Istein, Ralph Goings, Richard Estes, Richard Mclean, Robert Cottingham, Robert Graham, Ron Kleemam, Stephan Posen, Tom Blachwell ve Willard Miggette yer almaktadır (Gümilçine, 2013: 20).

Amerikalı yazar (d.1942) Louis K. Meisel 1973 yılında Fotogerçeklerin çalışmalarından oluşan büyük bir koleksiyona sahip olan Stuart M. Speiser’in isteği üzerine bu sanatçıları anlatan beş maddeli bir tanım geliştirmiştir.

Bu maddeler şunlardır:

1. Fotogerçekçiler verilerini toplamak için kamera ve fotoğraf makinesi kullanır. 2. Fotogerçekçiler verilerini tuvale aktarmak için mekanik ve yarı mekanik araçlar

kullanır.

3. Fotogerçekçiler çalışmalarında fotoğrafik etkiyi yakalamak için teknik güce sahip olmalıdır.

4. Bir sanatçının tam anlamıyla fotogerçekçi olarak sayılabilmesi için 1972’ye kadar bir fotogerçekçi olarak iş sergilemiş olması gerekmektedir.

5. Sanatçı en az 5 yılını fotogerçekçiliğin gelişimine ve sergilerine adamış olmalıdır.

Kendine özgü bir manifestosu bulunmayan akımın, çeşitli ülkelerden ya da değişik yerlerden gelen sanatçıların, ortak nokta olarak aynı etkiyi yaşamış olmaları ve bu etkiyi benzer yollarla tuvallerine yansıtmaları onları bir çatı altında toplamaktadır (Louis K. Meisel, Aktaran: Gümilçine, 2013: 18).

Konu olarak, daha önceki gerçekçi üslupla çalışan ressamların yaptığı gibi tuvallerini konunun önüne taşımak yerine, konuyu fotoğraflayarak çalışma alanlarına taşımışlardır. Konu seçiminde Pop Sanat’ta olduğu gibi gündelik nesneler, mekanlar ve dönemin popüler yaşam tarzı ele alınır. “Her ne kadar, gerek konu gerek teknik uygulama açısından fotogerçekçi sanatçılar arasında bazı ayrımlar olsa da, fotoğraf kullanmanın

(21)

yanında endüstri ötesi kapitalist tüketici toplum kültürünü ve çevresini simgeleyen nesnelere duydukları ilgi bakımından ortaklıklar vardır” (Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, 1997: 601).

Sanatçıların çalışmalarında çeşitli farklılıklar görülse de hepsinin tek bir amacı olduğu söylenebilir. O da; form, renk ve ışığı fotoğrafa bağlı kalarak çalışmalarına birebir yansıtmalarıdır. Pop Art akımının bir uzantısı olarak değerlendirilen Fotogerçekçilik akımının ürünleri portreler, restoranlar, barlar, neon ışıklı tabelalar, otomobiller, renkli şekerlemeler, insansız şehir manzaraları, vitrinler, dondurmacılar, kafeteryalar, içecekler, fast food çeşitleri, yeraltı tren istasyonları ve natürmort gibi görüntülerden oluşmaktadır. Bu ürünlerin tamamen nesnel bir yaklaşımla ele alınışı, fotogerçekçi resmin başlıca özelliğini ortaya koymaktadır.

2.2. Fotogerçekçilik Tekniği

“Fotogerçekçilik akımı için, Pop Sanat’ın geri dönüşü gibi yorumlar yapılmış olsa da bu akım hiç değilse teknik olarak Pop Sanat içinde kendine özgü bir alan yaratmıştır” (Muraz, 2009: 43).

Teknik olarak realizme yakın olmasına rağmen, bu dönemde insanlar fotoğrafla tanışık olduğu için, sanatçılar gerçeklik derecesi oldukça yüksek eserler ortaya koymuşlardır. Fotoğraftan yansıyan görüntünün kesin ve somut görüntüsünü kullanan sanatçıların mesleki becerisinin ön plana çıktığı çalışmalarda, fotoğraf ve tablo arasındaki benzerlik olabildiğince yakınlaştırılmaya çalışılmıştır. İnce boya katmanlarının kullanıldığı resimlerde fırça vuruşlarında kusursuz geçişlerin önemi büyüktür. Bu nedenle fotogerçekçi sanatçılar için yapıtlarını tuvallerine yansıtmaları uzun bir zaman gerektirmektedir. Yapıtlarının tamamlanma süreci haftaları hatta ayları bulmaktadır (Gümilçine, 2013: 17).

Sanatçılar, çalışmalarını üretirken geleneksel resim malzemeleri olan yağlıboya, akrilik boya, suluboya ve karakalem tekniğinin dışında günümüzde teknolojinin gelişimiyle ortaya çıkan opak yansıtıcılar, airbrush aleti ve birebir ebattaki resim çıktıları kullanarak fotoğrafik gerçekliği artırmanın yollarını aramışlardır. Bu bağlamda,

(22)

‘Airbrush’ aleti ve opak yansıtıcılar içinde yer alan ‘Camera Obsruca’ hakkında bilgiler vermek yararlı olacaktır.

2.2.1. Airbrush (Havalı Püskürtme)

“Airbrush tekniği, çalışma prensibi olarak sprey boya tabancası tekniğine dayanmaktadır. Boyanın basınçlı hava yardımıyla moleküllerine ayrışması ve yüzey üzerine püskürtülmesi ile gerçekleşmektedir” (Gümilçine, 2013: 4).

1876 yılında benzeri olarak üretilen bu aletin patenti Francis Edgar Stanley’e ait olduğu bilinmektedir. Ancak o yıllarda, insanların fotoğraf plakalarını boyamak için kullanmaları nedeniyle herhangi bir sanatsal çalışma ortaya çıkarılmamıştır.

Sanatsal alanda ilk olarak Sürrealizm ve Bouhous’un fikirlerinde kullanılmış olsa da Pop Art ve Fotogerçekçilik gibi akımlarda doruk noktasına ulaştığını söyleyebiliriz.

Resim 4: “Airbrush Aleti’’, (Sanal, 4, 2016).

Fotogerçekçi çalışmalarda sanatçının pürüzsüz boya kullanımı ve renkler arasındaki geçişlerde kusursuz olması gerekmektedir. Bu sayede, sanatçının fırça ile uzun uğraşlar sonucu elde ettiği geçişi ve pürüzsüzlüğü, Airbrush aleti daha hızlı ve kolay bir şekilde sağlayabilmektedir (Gümilçine, 2013: 7, 8).

(23)

2.2.2. Camera Obsruca (Karanlık Kutu)

Karanlık kutu, diğer adıyla Camera Obsruca; (Resim: 6, 7) dört tarafı kapalı karanlık bir mekan içerisinde açılan küçük bir delikten ışığın yardımıyla, dışarıdaki görüntünün yüzeye ters olarak yansıması mantığına dayanmaktadır.

Resim 5: “Camera Obscura”, (Temsili Çizim),(Sanal, 5, 2016).

Çakmakçı 2007, göre; bugünkü bilgilerimize göre, yaklaşık olarak M.Ö 5. yüzyılda Mo Ti isimli Çinli filozof tarafından kayda geçtiği bilinmektedir. Platon ve Aristoteles’in çalışmalarında da izleri görülebilen bu basit doğa harikası, çağlar boyunca astronomi bilgilerince güneş hareketlerini, ay tutulmalarını ve yıldız kaymalarını gözlemlemek için de kullanıldığı söylenebilir.

Resim 6: “Camera Obscura”, (Karanlık Kutu),(Sanal, 6, 2016).

(24)

Resim 7: Ebu Ali El Hasan Ibn El Haytam’ın “Optik” çalışması,

M.S.10.yy. (Sanal, 7, 2016).

“16. yüzyıla gelindiğinde, “Ibn El Haytam’ın (Resim: 5)“Optik” isimli kitabından yola çıkan Leonardo Da Vinci (resim: 8) ve Paolo Toscanelli Karanlık Kutu’dan sızan ışığın bu görüntüsüyle ilgilenmişlerdir” (Çakmakçı, 2007: 7).

Resim 8: Leonardo Da Vinci, “Camera Obscura” Karanlık Oda Tasarımı,

(Sanal, 8, 2016).

Karanlık Kutu’ya gelen ışığın, net ve keskin bir görüntü elde edilememesi sorunu bir mercek eklenmesiyle aşılmıştır. Sanatçıların da ilgi odağı olan bu aletin kullanımı hızla yaygınlaşmaya başlamış ve doğayı resmetmek isteyen ressamlar için de önemli bir araç haline gelmiştir (Karaalioğlu, 2013: 33).

(25)

“1611 yılında portatif bir kamera tasarlayan Johannes Kepler, tasarladığı bu sisteme “Camera Obsruca” adını vermiştir. Kepler’e göre bu araç yardımıyla yapılan çizimler hiçbir ressamın başaramayacağı bir titizliğe sahiptir” (Szaikawski, Aktaran: Çetin, 2006: 9). 17. yüzyılda, bu alete eklenen mercekler geliştirilmiş ve karanlık oda zorunluluğunu ortadan kaldıran taşınabilir Camera Obsruca’lar (Resim: 9) üretilmiştir.

Resim 9: Taşınabilir “Camera Obscura” Modelleri, (Sanal, 9, 2016).

19. yüzyılın ilk çeyreğine gelindiğinde ise fotoğrafın icadına giden serüvende İngiliz porselen yapımcısı Thomas Wedgwood ilk çalışmaları yapanlardan biri olduğu bilinmektedir. Kimyager Humpry Duvy isimli arkadaşıyla deneyler yapan Wedgwood’un erken ölümü, çalışmalarının yarım kalmasına neden olmuştur. Daha sonra Fransız Joseph Niepce tarafından sürdürülen bu çalışmalar nihayet olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. Camera Obsruca ile denemeler yapan Niepce, kadrajını avluya yöneltmiş ve 8 saatlik pozlamanın ardından 1826’da ilk fotoğrafı çekmeyi başarmıştır. “Aslında tarihin bilinen ilk fotoğrafı birçok kaynakta ‘Hazır Masa’ (Resim: 10) olarak geçmektedir. Bazı kaynaklarda ise sanatçının ilk çalışması olarak ‘Kulübe Çatısındaki Güvercin Evi’ (Resim: 11) gösterilmektedir” (Çakmakçı, 2007: 12).

Resim 10: “Hazır Masa”, (1824) Resim 11: “Kulübe Çatısındaki Niepce, (Sanal, 10, 2016). Güvercin Evi”, 1926, Niepce, (Sanal, 11, 2016).

(26)

Fotoğraf gerçeğini odak noktası olarak ele alan ve figüratif resme geri dönüş olarak nitelendirilen bu yeni gerçekçi üslupla üretilen resimleri incelemeden önce, gerçekçilik teriminin tarihsel gelişimine göz atmak yararlı olacaktır.“Gerçekçilik dış dünyanın betimlenmesi amacıyla nesnel ve gerçeklere dayalı tavrı tanımlamak için kullanılan terimdir” (Keser, 2005: 271). Gerçekçilik bir üslup olmaktan çok tarihin bütün zaman diliminde rastlanan bir anlayıştır. Tarih öncesi mağara resimlerinde bile gerçekçi bir tutum gözlemlenir. Buna karşılık, Antik Yunan’a dek ilk tanımsal uygarlıklarda gerçekliğe nadir rastlanmıştır. Antik Yunan ve Roma’nın gerçekçi yöneliminden sonra, Ortaçağ’da ekspresyonist yönelimler görüldüğü söylenebilir.

Fotogerçekçi üslup, klasik gerçekçi yaklaşımın ve bu yönde elde edilen birikimin bir sonucu olarak kökleri Rönesans’a kadar uzandığı görülmektedir. Rönesans’ta ve Barok’ta gerçekçi resimler yapılmış olsa da, bu resimlerin fotoğraftan yararlanıldığını söylemek doğru değildir. “16. ve 17. yüzyıllar da taşınabilir Camera Obsruca’lar, ressamlara büyük kolaylıklar sağladığı bilinmektedir. Jan Vermeer, Antonio Conelettoe ve Corel Fabritius gibi ressamların çalışmalarının alt yapılarını oluştururken yardımcı bir araç olarak kullandıkları söylenebilir” (Tüfekçi, Aktaran: Çetin, 2006: 10).

Resim 12: Jan Vermeer, “The Music Lesson”, 64.1x74.cm, 1670, ( Sanal, 12, 2016).

“The Music Lesson” (Resim: 12) isimli çalışmada, optik perspektif, ışığın tek bir noktadan dağılışı, nesnelerin iz düşümü olan gölgelerin bu kadar başarılı ve gerçeğe uygun olması sanatçının Camera Obsruca’yı kullandığının açıkça bir kanıtıdır” (Tüfekçi, Aktaran: Çakmakçı, 2007: 9). Ayrıca, Jan Vermeer’in “İnci Küpeli Kız”

(27)

(1665) çalışmasında Camera Obsruca’dan yararlanarak renk ayrımlarını yaptığı birçok kaynakta gözlemlenmiştir.

Gözle görüleni tıpatıp yansıtma arzusu ve çabası insanoğlunu öteden beri uğraştırmıştır. Bu uğraşlar sonucunda, 18. yüzyılın son çeyreğinde Camera Obsruca’dan elde edilen görüntülerin bir yüzeye sabitlenmesi, ressamlara yapıtlarını oluşturmada büyük kolaylıklar sağladığı tespit edilmiştir.

Resim 13: Jacques Louis David, “Horace Kardeşler ”, T.Ü. Yağlı Boya, 330x425 cm, 1784,

Louvre Müzesi, Paris, (Sanal,13, 2016).

Neoklasisizm’de Jacques Louis David (d.1748 - ö.1825)’in “Horace Kardeşler” (Resim: 13) isimli çalışmasında görülen, tarihi gerçeklik ve yaşanmışlık bir belge niteliğinde izleyiciye sunulmaktadır.

Bir diğer, Neo-Klasik ressam Auguste Dominique İngres (d.1780 - ö.1867)’in oryantalist üslupla yaptığı “Büyük Odalık” (Resim: 14) ve diğer çalışmalarında Camera Obsruca’nın izleri görülmektedir.

Resim 14: Auguste Dominique İngres, “Büyük Odalık” T.Ü. Yağlı Boya,

(28)

Kökleri 1790 yılına uzanan Romantizm’in en önemli ressamlarından Ferdinand Victor Eugene Delaxroix (d.1798 - ö.1863)’in motif arşivindeki fotoğraflardan yararlanarak 1908 yılında yapmış olduğu “Yıkanan Kadın” (Resim: 15) isimli çalışmasında fotoğrafik gerçekliği bozarak oryantalist bir üslup sergilediği açıkça görülmektedir. Çalışmalarında fotoğraftan yararlanmış olsa da tamamen onun esiri olmadığına dair kanıtıyla karşımıza çıkmaktadır.

Resim 15: Eugene Delacraix, “Yıkanan Kadın”, 1908 ve Yararlandığı Fotoğraf, (Sanal, 15, 2016).

Resim 16: Jean Leon Gerome, “Halı Taciri”, T.Ü. Yağlı Boya, 86,04x68,74 cm,

1887, (Sanal, 16, 2016).

Romantik dönemin en büyük ilgi alanlarından biri de doğunun gelenek ve göreneklerinin resimlere konu olmasıdır. Doğu’nun düşsel çekiciliğini fotoğraflardan yararlanarak yapan Batılı sanatçıların bu tutumu, oryantalist üslubun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Şeker Ahmet Paşa, Osman Hamdi Bey gibi Türk ressamlarında

(29)

hocalığını yapan Oryantalist Jean Gerome (d.1824 - ö.1904)’un resimlerinde (Resim: 16) doğu nesnelerinin ve fotoğrafın etkisi gizlenemez bir gerçektir.

On dokuzuncu yüzyılın ortalarına doğru Fransa’da ortaya çıkan Realizm akımının amacı; gerçek dünyanın dikkatli gözlemine dayanan doğruyu, nesnel ve tarafsız bir biçimde tuvale aktarmak olmuştur. Hayal güçlerine sığınan Romantik üslubu reddeden Realizm akımının en önemli ismi Gustave Courbet; realizm ve fotoğraf hakkındaki düşüncelerini şu sözlerle dile getirmiştir. “Sizi temin ederim ki bir insana baktığım gibi, bir ata bir ağaca veya dağdaki diğer objelere de aynı ilgiyle bakarım, doğanın içinde olduğum her yer benim için aynıdır” (Scharf, Aktaran: Çetin, 2006: 24).

Sözlerinden gerçek olanı gözle görülüp elle tutulanı tıpkı bir ayna gibi ifade edilmesi gerektiğini anlaşılabilir. Bu dönemde fotoğrafik gerçekliği bir araç olarak gören çalışmalarında kullanan Courbet (d.1819 - ö.1877) Francois Millet (d.1814 - ö.1875), Camilla Corat (d.1796 - ö.1875) ve Edgar Degas (d.1834 - ö.1971) gibi birçok ressamı örnek gösterilebilir.

Resim 17: Gustave Courbet, “Ressamın Atölyesi”, Kesit, T.Ü. Yağlı Boya, 361x598 cm, 1855,

Orsay Müzesi, Paris, (Sanal, 17, 2016).

Courbet’in “Ressamın Atölyesi” (Resim: 17) isimli çalışmasında bulunan çıplak kadın figürünü, koleksiyoncu arkadaşı Alfred Bruyas’dan ödünç aldığı ve arkasına“Tam sandalyemin arkasında resmin ortasında yer alacak” diye not eklediği bir fotoğraftan yararlandığı bilinmektedir (Eyigör, 2003: 1).

(30)

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında (1960) Fransa’da ortaya çıkan Empresyonizm akımı gerçekçi anlayışın resimdeki son halkası olarak değerlendirilmiştir. Amaçları; doğada ışığın değişen etkilerini yakalayarak, canlılıkla ve gerçeklikle anı resmetmeye çalışmaktır. İzlenimci ressamlar için fotoğraf makinesi, anlık olayları kaydetmek için önemli bir araçtır. Fotoğrafın anlık görüntüleri yakalama özelliği, empresyonizmin ana fikriyle örtüştüğü söylenebilir.

Dönemin önemli ressamlarından Claude Monet (d.1840 - ö.1926)’ın Nadar’ın fotoğraf stüdyosundan çekilen “The Boulevard Des Capacines”(1873) çalışması, Poul Cezanne (d.1839 - ö.1906)’ın “Fontainebleau’da Karın Eriyişi” (1879) çalışması, aynı zamanda fotoğrafçılıkla da uğraşan Edgar Degas (d.1834 - ö. 1917)’in “Banyodan Sonra” serisinde, fotoğrafın anlık hareketi yakalama bakımından saptadığı kolaylıklar açıkça görülmektedir. Fakat bu dönemlerin sanat anlayışları ile foto-gerçekçi sanat anlayışı birbirine karıştırılmamalıdır.

1900’lü yılların başında Modernizmle birlikte birçok sanat akımı kendini göstermeye başlamıştır. Ekpresyonizm, sanatçının içindeki gerçekliği dışa vururken, Fovizm, sanatçının çiğ ve sert renkler kullanması eserine sahip olma düşüncesini ortaya çıkarmıştır. Kübizm ise, izleyiciye iki boyutlu bir yüzey üzerinde farklı açılardan görüntüleri aynı tuvalde kullanarak resimde dolaşmamızı sağlamıştır. Fütürizm, fotoğrafın hareket etkisinden yola çıkarken, Dadacılar fotoğraftan yaptığı kolajlarla foto-montajı ortaya çıkartmıştır. Pop Art’la birlikte fotoğraf resme dahil olurken sanatçılar tarafında kolajlarda kullanılmış ve konu bakımından sanatçılara fikir vermiştir (Çetin, 2006: 26).

Sanat ve fotoğraf arasındaki bu ilişkinin tarihi, geçmişin önemli evrelerini oluşturduğu görülmektedir. 1960’dan sonra resim sanatında fotoğraf kullanımı, Fotogerçekçilik akımı ile yepyeni bir alan yaratmış ve fotoğraf tamamen resme girmiştir. Camera Obsruca’dan beri fotoğrafın resim sanatına etkisi olumlu-olumsuz eleştirilere maruz kalsa da, bu akımla birlikte gerçeklik algısı yeniden sorgulanmıştır. Bu bağlamda, Krausse fotogerçekçi sanatçılar için şu sözleri söylemiştir:

“Niteliği ve detaylarıyla gerçek fotoğrafı neredeyse geride bırakan bu resimleri fark eden izleyici, gerçek dünya hakkında düşünecek, onun yüzeyselliğinin bilincine

(31)

varacaktı. Bu açıdan bakıldığında kitle kültürünü bir bakıma yüceltmekten geri durmayan

pop sanatçıların tersine dış dünyayı eleştirmiş ve ona mesafeli yaklaşmışlardır” (Karausse, Aktaran: Muraz, 2009: 42).

2.3. Fotogerçekçi Resimlere Genel Bir Bakış

Fotogerçekçi üslupla çalışmalar yapan sanatçılar incelendiğinde, akımın doğuşunda alınan en önemli kararların Malcolm Morley’e ait olduğu bilinmektedir. Londra (d.1931) doğumlu İngiliz sanatçı, 2. Dünya Savaşı sırasında evlerine düşen bir bomba yüzünden ailesi ile birlikte evsiz kalmış ve zorlu bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Hırsızlık yüzünden 3 yıl hapishanede zaman geçirdikten sonra Camberwell Sanat Okulunda sanatla tanışmıştır. Daha sonra Kraliyet Sanat Okulunda eğitimini tamamlayan sanatçı, 1960’ların başına New York’a taşınmıştır (Sanal, 18, 2016).

1965’ten başlayarak takvim görüntüleri, kartpostallar, turizm afişlerini; beyaz kenar payları, çerçeve süsleri ve alt yazılarıyla oldukları gibi hiçbir öznellik katmadan geleneksel karalama yöntemiyle tuvaline aktararak çalışmalarını tamamladığı bilinmektedir. Çalışmaları devasa büyüklükte reprodüksiyonlar gibidir.“Gündelik hayatta çevremizde rastlayabileceğimiz herhangi bir materyali, sanatının konusu haline dönüştüren Morley için önemli olan, gözden kaçırdığımız küçük ayrıntıları büyük boyutlu tuvallerde bize tekrardan sunmaktır” (Karaalioğlu, 2013: 67).

Resim 18: Malcolm Morley, “On Deck” , T.Ü. Akrilik Boya,

(32)

Fotogerçekliğin ilk örneklerini verdiği bu dönemde karşımıza çıkan “On Deck” (Resim: 18) isimli çalışma Morley’in teknik becerisini kanıtlar niteliktedir. Tuval üzerine akrilik boya tekniği ile yapılan çalışmada, geminin güvertesinde yolculuk yapan insanlar yer almaktadır. Arka planda bulunan insanlar doğal bir görünüm sergilerken, ön planda yer alan yuvarlak kırmızı masa etrafında oturan insanlar konunun odak noktasını oluşturmaktadır.

Bir belge olma niteliği taşıyan resimde, sohbet dahilinde kokteyl içmeleri, giyim ve kuşamları lüks hayatın bir göstergesi sayılabilir. Kişilerin kıyafetlerinden, aksesuarlarına ve çevre kompozisyonuna kadar varan ayrıntılarıyla yansıtan Morley, gerçek Amerikan yaşantısını izleyicilere başarılı bir şekilde aktarmaktadır.

Fotogerçekçi sanatın gelişim sürecine ve teknik boyutuna dair verilebilecek en önemli isim Chuck Close’dur. 5 Haziran 1940 yılında Washington A.B.D.’de dünyaya gelen sanatçı, uyguladığı teknik bakımından ve resim sanatına getirdiği farklı yaklaşımlarla akımın ana figürü haline gelmiştir. 1952’de babasının ölümünden sonra annesi Mildred Close ile büyükannesinin Everet’e yaşadığı eve taşınmıştır.

Bu yıllarda disleksi hastalığı nedeniyle öğrenme ve maddi zorluklar çeken Close; resim, desen, fotoğraf ve tasarım derslerinin olduğu 2 yıllık Everet Kolejini başarılı bir şekilde bitirmiştir. Norfolk’taki Yale Yaz Sanatı Okulunu burslu okuması, onun sanatçı olmasındaki ilk deneyimi olmuştur. 1962’de üniversiteden mezun olduktan sonra aynı yıl Yale Üniversitesi’nde yüksek lisansa başlayan Close, 1964’te Yale’den yüksek lisansını birincilik derecesiyle bitirmiştir (Bağcı, 2008: 24).

Mezun olduktan sonra 1965’te Massachusetts Üniversitesi’nde resim öğretmenliği yapan Close, 1967’de akademik kariyerine son vererek atölyesinde çalışmalarına başlamıştır. Bu dönemde ilk fotogerçekçi çalışması, siyah-beyaz yapmış olduğu “otoportresi”dir. (Resim: 19) Tuval üzerine akrilik boya tekniği ile yapılan çalışmada saçları dağınık, büyük gözlükleri ve ağzında yanan sigara ile izleyicilerle göz göze gelen figür, Close’un kendisidir. 1968 yılında ikonlaşan dev boyutlu “Büyük Otoportre”sini Wolkare Sanat Merkezi’ne satmış ve bu onun satılan ilk resmi olmuştur.

(33)

Resim 19: Chuck Close, “Big Self Portrait”, T.Ü. Akrilik Boya, 212x273.1 cm,

1967-1968, Walker Sanat Merkezi, (Sanal, 20, 2016).

“Fotoğraf makinesi, burun yanaktan önde olduğu gibi hiyerarşik kararlar veremez” (Muraz, 2009: 123) diyen sanatçı, önce fotoğrafın net olmayan yerlerini boyamış ardından net bölgeleri büyük ustalıkla boyayarak fotoğrafik etkiyi yakalamıştır. 1973’e kadar siyah-beyaz portrelerden 10’a yakın fotogerçekçi resim yapmıştır. Bu çalışmaları ile birçok sanatçıyı etkilemeyi başarmıştır. 1973 ve 1988 yılları arası bu teknikte yüzlerce resim üreten sanatçı, 1988’de New York’ta adına düzenlenen bir etkinliğe giderken omurgasında oluşan kan pıhtısı onu; 4 uzvunu da kullanamayacağı bir durumda felç etmiştir.

Bütün olumsuzluklara rağmen, yeniden çalışmaya karar vermiş ve dişlerinin arasına sıkıştırdığı fırça ile resim yapmaya başlamıştır. Daha sonra, elinin hareket kabiliyetini kazanan Close, özel bir fırça tutma tahtası ve tuvalini dilediğince oynatabildiği, elektrikli şövalesi ile resim hayatına devam etmektedir; ancak bu dönemde yapmış olduğu simülasyon gerçeği çalışmaları, önceki fotogerçekçi çalışmalarından oldukça farklıdır (Sanal, 21, 2016).

(34)

Bu dönemde yaşamın anlık görüntülerini tuvale katkısız bir biçimde yansıtmaya çalışan fotogerçekçi sanatçıların seçtikleri konularda bir benzerlik gözlenmektedir. Amerikan yaşam tarzını yansıtan resimlerde, restoranlar, otomobiller, motosikletler, neon ışıklı tabelalar, gece kulüplerinin girişleri, renkli şekerlemeler ve o dönemin insanları işlenmiştir. Kronolojik olarak değerlendirmek gerekirse; şu şekilde sıralayabiliriz:

1928 California doğumlu Amerikan sanatçı Ralph Goings, Oakland’daki Sanat ve El Sanatları Koleji’nde sanat eğitimi aldıktan sonra 1963’ten günümüze kadar tipik Amerikan yaşantısını ele aldığı görülmektedir. Fotogerçekçi gurubun asıl üyelerinden biri olarak, kamyonetler, restoranlar ve günlük tüketilen hazır yiyecek-içecekleri izleyiciye sunmaktadır. Geleneksel boyutlar içinde yer alan son derece parlak, renkli ve büyük bir titizlikle ele alınan nesneler yaşanılan dönemin göstergesidir (Sanal, 22, 2016).

Resim 20: Ralph Goings, “ Paul’s Corner Cushuon ”, T.Ü. Yağlı Boya,

121.9x272.2 cm, 1970, (Sanal, 23, 2016).

1960 kuşağı gurubuna giren 1931 New York doğumlu Amerikalı kadın sanatçı,

Audrey L. Flack, Yale Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenimini

tamamlamıştır. 1950’de mezun olduktan sonra akademik kariyerine devam etmiştir. Natürmort çalışmaları ile tanınan sanatçı, ölü doğanın idealize edilmiş gerçekliğini yansıtırken bu yönüyle çağdaşlarından ayrılmaktadır. Ayrıca, kadına özgü takılar, makyaj malzemeleri, aynalar, parfüm şişeleri gibi fetiş nesneleri de kompozisyonlarına dahil etmiştir (Sanal, 24, 2016).

(35)

Resim 21: Audrey L. Flack, “Jolie Madame’’,181.5x243, T.Ü. Yağlı Boya,

1973, (Sanal, 25, 2016).

1932 yılında Amerika’nın Kewanee şehrinde dünyaya gelen Richard Estes, Chicago Sanat Enstitüsü’nde okumuş ve 1956’da buradan mezun olmuştur. Fotogerçekliğin kurucularından kabul edilen sanatçı, çalışmalarında gelişigüzel kent görüntülerini ele aldığı halde resim kompozisyonu bu sıradanlığın önüne geçmektedir. Nesnelerdeki yansımalar, arka planda tamamı görünmeyen binalar ve panoramik Amerikan şehir manzaraları adeta Estes’in imzası olmuştur. Son dönem çalışmalarında kullanmış olduğu perspektifin yaratmış olduğu görsel genişlik ve derinlik yaşamın göz ardı edilmiş sahnelerinin yeniden irdelenmesini sağlamıştır (Sanal, 26, 2016).

Resim 22: Richard Estes, “Nedick's”, T.Ü. Yağlı Boya,

(36)

Resim 23: Richard McLean, “Diamond Tinker ve Jet Chex”, T.Ü. Yağlı Boya,

142,2x160 cm, 1977, (Sanal, 29, 2016).

Bu dönemde birçok fotogerçekçi sanatçının hayal etmediği konuları ele alan

Richard McLean, 1934 yılında Washington’da doğmuştur. California Sanat ve El

Sanatları Yüksek Okulu’ndan mezun olan sanatçı, siyah-beyaz fotoğraflardan oluşan at cinslerini, seyislerini, sahiplerini ve yarış ekipmanlarını renklendirerek, izleyiciye insan gözünün ulaşamayacağı detayları duygusal bakış açısıyla sunmaya çalışmaktadır (Sanal, 28, 2016).

New York’ta 1935 yılında dünyaya gelen Robert Cottingham, Bruklin Piatt Enstitüsü’nde sanat bölümü okumuş ve reklamcılıkla ilk mesleğine başlamıştır. 1968’de reklamcılık kariyerine son vererek, fotoğrafçılıkla birlikte resim sanatına yönelmiştir. Eğlence kültürünün ışıklı dünyasını tuvallerine aktaran sanatçı, (Resim: 24) kendine özgü bakış açısıyla en küçük ayrıntıları kompozisyonunun ana figürleri haline dönüştürmektedir. Çalışmalarında Amerikan popüler kültürünün bir parçası olan reklam panoları, işaretler ve neon ışıklı yazılar sanatçının konusu haline gelmiştir (Sanal, 30, 2016).

(37)

Resim 24: Robert Cottingham, “Roxy’’, T.Ü. Yağlı Boya,

199.5x199.5 cm, 1972, (Sanal, 31, 2016).

Fotogerçekçilik akımının geliştiği yıllarda oyuncak ve sakız makinelerinin resimleri ile ünlenen Charles Bell, (Resim: 25) 1935 yılında Amerika’da doğmuştur. Sanatında herhangi bir resmi eğitim almaması dikkat çekmektedir. Çalışmalarına daha sonra dahil ettiği “bilye” serisiyle renk, ışık, saydamlık ve fluluk üzerine mükemmeli yakalaması kendine özgü stilin oluşmasını sağlamıştır. 1955 yılında hayatını kaybetmesi ile tüm sanat hakları Luis K. Meisel Galerisi’ne devredilmiştir (Sanal, 32, 2016).

Resim 25: Charles Bell, “Gum Ball No.2”, T.Ü. Yağlı Boya,

(38)

Resim 26: Don Eddy, “Untitled ” (Four VolksWagens), T.Ü. Akrilik Boya,

167.64x241.3 cm, 1971, (Sanal, 35, 2016).

1960 Fotogerçekçi kuşağın en genç sanatçısı olan Don Eddy, 1944’te New York’un Brooklyn şehrinde doğmuştur. 1967’de Güzel Sanatlar lisansını bitirdikten sonra 1969 yılında Hawai Üniversite’sinde yüksek lisansını tamamlamıştır. Babasının modifiye dükkanı olmasından dolayı teknolojik airbrush aletini, küçük noktalar halinde püskürterek kendi üslubunu geliştirmiştir. Bu sayede, klasik ressamların kullandığı renk etkilerini çalışmalarına uyarlayabilmiştir.(Resim: 26) Edyy’nin araba ve aksesuarlarını bir süre konu edindikten sonra natürmort nesnelerine yöneldiği görülmektedir (Sanal, 34, 2016).

Resim 27: Gottfriend Helnwein, “The Disasters of War”, T.Ü. Akrilik Boya, 163x201 cm, 2011, (Sanal, 37, 2016).

(39)

8 Ekim 1948 yılında Avusturya’da doğan Gottfriend Helnwein, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olduktan sonra fotoğrafçılık, performans sanatçılığı ve ressamlıkla uğraşmıştır. 1990’lı yıllarda Los Angeles’ta stüdyo açan sanatçı, var olan ırk ayrımlarını, soykırımları, Walt Disney karakterlerini, aile içi şiddete ve istismara maruz kalmış yaralı çocuk yüzleri gibi pek çok konuyu çarpıcı bir şekilde tuvallerine yansıtmaktadır. (Resim: 27) 7 metreye kadar uzanan devasa çalışmaları ile çok sayıda eleştiri ve engellemelerle karşılaşmış olsa da günümüzde sanatını kabul ettirmiştir (Sanal, 36, 2016).

Resim 28: Bernardo Torrens, “Paternity with Spiderman”, T.Ü. Akrilik Boya,

120x150 cm, 2003, (Sanal, 39, 2016).

İspanyol realizmi geleneğini fotogerçekçilik ile birleştiren Bernardo Torrens, 1957 yılında İspanya’nın başkenti Madrid’de dünyaya gelmiştir. Profesyonel resim hayatına 1980’li yıllardan itibaren başlayan Torrens, (Resim: 28) daha önceki fotogerçekçi sanatçıların aksine çalışmalarında çeşitli konular üzerinde yoğunlaşmıştır.

Kadın-erkek figürleri, aile yaşamları, İspanya ve geleneksel boğa güreşleri ona has konulardır. İlk zaman çalışmalarında görülen renklilik daha sonra yerini gri tonlara bırakmıştır (Sanal, 38, 2016).

(40)

Resim 29: Paul Cadden , “NVA 16’’, Kağıt Üzerine Karakalem, 2012, (Sanal, 41, 2016).

İskoçya’nın Glasgow şehrinde 1964 yılında dünyaya gelen Paul Cadden, 1982’de Glasgow Yüksek Okulu’nda baskı tasarımı ve illüstrasyon bölümünü okumuştur. 2001’de ise James Watt Koleji’nde animasyon ve illüstrasyon eğitimi almıştır. Küçük yaşlardan itibaren resimle uğraşan sanatçı, yalnızca tebeşir ve karakalem tekniğiyle yaptığı son derece gerçekçi portreleriyle izleyiciye mükemmeli sunmaktadır ( Sanal, 40, 2016).

1966 doğumlu İspanyol Pedro Campos, Madrid’de Sanat Restorasyonu bölümünü bitirdikten sonra 30’lu yaşlarda yağlı boya tekniği üzerine yoğunlaşmıştır.

Resim 30: Pedro Campos, “Üçlü Trajedi”, T.Ü. Yağlı Boya, 114x162cm, 2013, (Sanal, 43, 2016).

(41)

Restoran dekerasyonu, projeler ve illüstrasyon gibi benzer alanlarda çalışarak yeteneğini geliştirmiştir. Tuval üzerine ilk önce nesneleri karakalem tekniği ile çizerek yağlı boyaya dönüştüren sanatçı; cam şişeler, metal içecek kutuları, kavanozlar, meyveler ve gündelik nesneler üzerine odaklanmaktadır. (Resim: 30) Çalışmalarında detaylara muazzam özen göstermesi fotoğraf görünümlü resimler elde etmesini sağlamaktadır (Sanal, 42, 2016).

Resim 31: Dirk Dzimirsky, “Deja-Vu”, Kağıt Üzerine Karakalem,

42x42 cm, 2010, (Sanal, 45, 2016).

Fotogerçekçi karakalem ve tükenmez kalem portre çizimleriyle tanınan Dirk

Dzimirsky, 1969 yılında Almanya’da dünyaya gelmiştir. Çalışmalarına, ilk önce çizgi

portrenin taslağını çıkartıp başladıktan sonra fotoğrafik gerçekliği elde edene kadar üzerinde çalışmaktadır. (Resim: 31) Teknolojinin imkanlarından yararlanan sanatçı, en küçük bir su damlasından yüzeydeki bir kırışıklığa kadar tüm ayrıntılarıyla ele alırken portrelerine melankolik bir hava katmaktadır. İnsanın trajik bir varlık olduğunu düşünen Dirk, resmin fotoğrafa göre insanı daha çok incelemeye sevk ettiğini söylemektedir (Sanal, 44, 2016).

1970 yılında Amerika’nın Newbern şehrinde doğan Dru Blair, (Resim: 32) fotogerçekçi çalışmalar üreten “airbrush sanatçısı”dır. Tıp Fakültesi hayali olan Blair, lisans eğitimi döneminde bölüm değiştirerek sanat eğitimi alarak mezun olmuştur. Kolombiya Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra sanat adına

(42)

birçok katkıda bulunmuştur. Çalışmalarında airbrush tekniğini kullanan sanatçı, fotoğraftan ayırt edilemeyecek çalışmalar yapmaktadır (Sanal, 46, 2016).

Resim 32: Dru Blair’in airbrush tekniği ile yapmış olduğu çalışma, (Sanal, 47, 2016).

Resim 33: Simon Hennessey, “On Reflection”

Keten Üzerine Akrilik Boya, 120x120 cm, 2011, (Sanal, 49, 2016).

İngiltere’nin Birmingham şehrinde 1973 yılında doğan Simon Hennessey, Hons Güzel Sanatlar Lisesi’nin ardından Solihull Üniversitesi’nde sanat eğitimini tamamlamıştır. Yakın çekim portreler ve kesitlerle ele aldığı çalışmalarla diğer

(43)

fotogerçekçi sanatçılardan ayrılmaktadır. Sanatçının makro çekim fotoğraflarından yararlanması sonucu deri gözenekleri gibi çok ince detayları görmemizi sağlamıştır. (Resim: 33) Polyrlax isimli özel sentetik kumaşlar üzerine airbrush tekniğiyle boyadığı portrelerle üstün bir gerçeklik sunmaktadır (Sanal, 48, 2016).

Resim 34: Eloy Moreles, “Paint In My Head ” , T.Ü. Yağlı Boya,

160x160 cm, 2013, (Sanal, 51, 2016).

1973 yılında İspanya’nın Madrid şehrinde dünyaya gelen Eloy Moreles, 4 yaşındayken çizim dünyasını denemeye ve keşfetmeye başlamıştır. 1995 yılına gelindiğinde sanat alanına profesyonel bir giriş yapmıştır. Kendi yüzüne gelişigüzel boyalar sürülmüş oto portreleri resimlerinin konusunu oluşturmaktadır. (Resim: 34) Günlük ortalama 8 saatlik çalışma süresiyle yarattığı portrelerle, kişilerin iç dünyalarını ve psikolojik yapılarını izleyiciye sunarak farklı bir duygu aktarmayı amaçlamaktadır. (Sanal, 50, 2016).

1977 New Jersey doğumlu Amerikalı Alyssa Monks, (Resim: 35) New York’ta New School’da ve Montdair State Üniversitesi’nde okumuş ve 1999’da Boston College Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans eğitimini tamamlayan Monks, birçok akademide resim dersleri vermiştir.

(44)

Resim 35: Alysia Monks, “Smirk’’, T.Ü. Yağlı Boya,

121.9x162.5 cm, 2009, (Sanal, 53, 2016).

Figür ve izleyici arasında kurduğu buğulu, ıslak bir cam ya da su ile ele aldığı portre betimlemeleriyle klasik portre anlayışının dışına çıkmaktadır. (Resim: 35) Çoğunlukla kendisini, ailesini ve yakın arkadaşlarını model olarak kullandığı resimlerinde figürün temsilinden ziyade, zamanın akışını ve sürekliliğini ifade eden bir anlayış hakimdir (Sanal, 52, 2016).

Avusturyalı sanatçı Robin Eley, 1978 yılında Londra’da doğmuştur. 2001’de Santa Barbara Güzel Sanatlar Üniversitesi’ni kazandıktan sonra eğitimini tamamlayarak ülkesine dönüş yapmıştır.

Resim 36: Robin Eley, “Flux Otoportre”, A.P.Ü. Yağlı Boya,

(45)

Naylona sarılmış sıra dışı çıplak figür yorumlamalarıyla renk ve ton farklılıklarını büyük bir titizlikle işleyen sanatçı, (Resim: 36) son dönem çalışmalarında geometrik şekiller içerisinde kurguladığı figürlerle fotogerçekçiliğe yeni bir boyut kazandırmıştır (Sanal, 54, 2016).

1978 doğumlu Amerikan sanatçı Joshua Suda, fotoğrafik realizmi zorlayarak şaşırtıcı küçük boyutlara inerek gerçekliği yansıtmaktadır. Kağıt ve kartonların yırtılmasıyla ortaya çıkan portreler Suda’nın konusu olmuştur. Barok gizeminin derinliklerini tekniği ile birleştiren sanatçının çalışmaları, farklı bir üslupla düzenlenen küçük fotoğrafların birer röprodüksiyonu gibidir (Sanal, 57, 2016).

Resim 37: Joshua Suda, “Birth” , T.Ü. Yağlı Boya, 26.6x26.6 cm, 2016, (Sanal, 58, 2016).

Resim 38: Joongvon Charles Jeong, “The Story of Giuliano” , T.Ü. Yağlı Boya, 145x195 cm, 2015, (Sanal, 60, 2016).

(46)

Asya kıtasında 1983 yılında dünyaya gelen Koreli Joongvon Charles Jeong, (Resim: 38) Cugie Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nden mezun olduktan sonra Hong-lk Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimi yapmıştır. Murroy Lan Mckellen (Gandalf)’ın portre çalışması ile dikkatleri üzerine toplayan Jeong; otoportreler, yaşlı Koreli insanlar ve arkadaşlarını resimlerinde ustaca işleyerek izleyiciye yeniden sunmaktadır. Son zamanlarda büyük usta Michelangelo’nun heykellerini fotogerçekçi üslupta yeniden yorumlaması onun teknikte ne kadar başarılı olduğunu göstermektedir (Sanal, 59, 2016).

1983 Almanya doğumlu Mike Dergas, 11 yaşındayken yaptığı yol resimleriyle sanatseverlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Yeteneğini sanat okulunda geliştirip mezun olduktan sonra kendine özgü üslubunu oluşturmaya başlamıştır. 20’li yaşlarda yaptığı dövme sanatının vermiş olduğu detaycılıkla fotogerçekliğe yönelmiştir.

Resim 39: Mike Dergas, “Toni 3” , T.Ü. Yağlı Boya, 145x195 cm, 2016, (Sanal, 62, 2016).

Kadın yüzlerine döktüğü bal çikolata ile insanların en çarpıcı hallerini bir fotoğraf gibi yansıtmayı başarmıştır. (Resim: 39) Dergas, çalışmalarında insan doğasını anlamak için insan ruhunu ortaya çıkartacak pozları ele almaktadır (Sanal, 61, 2016).

(47)

Resim 40: Emanuele Dasconie “This My Father” , Kağıt Ü. Karakalem,

50x80 cm, 2013, (Sanal, 64, 2016).

İtalya’nın Milano şehrinde dünyaya gelen 1983 doğumlu Emanuele Dasconie, Arese'nin Lucio Fontana Sanat Okulu'ndan mezun olduktan sonra, 2003'te Brera Akademisi'ne kayıt yaptırmış, fakat yaşadığını sorunlar yüzünden altı ay sonra Akademi’yi terk etmiştir. 2007 yılında sanat hayatına dönerek Gianluca Corona atölyesinde çalışmaya başlamıştır. Siyah arka plan üzerine çizdiği insan figürleriyle Rönesans ve Barak ruhunu tekrar yaşatmaktadır. (Resim: 49) Çalışmalarında kömür kalem ve farklı materyaller kullanan sanatçı, ele aldığı konuları ortalama 300-800 saat içerisinde bitirmektedir (Sanal, 63, 2016).

Resim 41: Antonio Finelli, “Selfportrait”, Kağıt Üzerine Karakalem,

(48)

Antonyo Finelli, 1985 yılında İtalya’da dünyaya gelmiştir. Composso’da ortaokul

ve lise öğrenimini bitirmesinin ardından Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki sanatsal yeteneğini geliştirmek için Roma’ya taşınmıştır. Yakın çekim yaşlı insan portrelerini karakalem tekniği ile birleştiren sanatçı, (Resim: 41) çalışmalarına “Ben’li Portre” ismini koymuştur. İnsan yüzündeki çizgilerin duygu ve deneyimlerle dolu bir hayatın izlerini taşıdığını varsayması bu ismi koymasına neden olduğu düşünülebilir (Sanal, 65, 2016).

Resim 42: Ruben Belloso Adorna , “Lan McKellen”, Kağıt Ü. Pastel Boya,

80x100 cm, 2015, (Sanal, 68, 2016).

1986 yılında İspanya’nın Sevilla şehrinde doğan Ruben Belloso Adorna, 2010 yılında Sevilla Güzel Sanatlar Bölümü’nden mezun olmuştur. Bu yıllarda fakülteye bağlı “Onur Tezi” yapmış, ulusal ve uluslararası pek çok sergiye katılmıştır. 2009-2016 yılları arasında düzenlenen sanat yarışmalarında birçok ödüle layık görülmüştür. Devasa boyutlarda ele aldığı portreleri soft pastel tekniğiyle büyük bir incelikle boyayarak, fotoğrafın ötesinde bir gerçeklik sunmaktadır. (Resim: 42) Ruben’in çalışmalarında kullandığı ışık-gölge arasındaki değer geçişi tekniğini ne kadar ustaca kullandığını göstermektedir (Sanal, 67, 2016).

İngiltere’de 1986 yılında doğan Tom Martin, ( Resim 43) 2008’de Hudddersfield Üniversitesi’nden birincilik ve onur derecesi ile mezun olmuştur. Günümüze kadar Londra, New York gibi birçok şehirde çalışmalarını sergileyen Tom, günlük hayatta tükettiğimiz yiyecek-içecekleri konu almaktadır.

(49)

Resim 43: Tom Martin, “Made With Tomato”, A.L.Ü. Akrilik Boya,

110 x155 cm, 2011, (Sanal, 70, 2016).

Akrilik tekniğini kullanarak üstün bir titizlikle boyadığı nesneler, izleyiciye adeta servis ediliyormuş izlenimi vermektedir (Sanal, 69, 2016).

Fotogerçeklik akımının en genç üyesi olan 24 yaşındaki Meisel Sidney Moor, İngiltere’nin Londra şehrinde yaşamaktadır. Saint Martin’de bir yıl okuduktan sonra okuldan ayrılmıştır. Sanat dünyasındaki resim tekniklerini öğrenmek için Londra Sanat Üniversitesi’nde eğitim almıştır. İnsan figürünü neredeyse kusursuz bir şekilde yorumlayan Moore, Fotogerçekçi portreleriyle hızlı bir üne kavuşmuştur.

Resim 44: Meisel Sidney Moor, “Oto-portrait” T.Ü. Yağlı Boya,

Şekil

Figür  ve  izleyici  arasında  kurduğu  buğulu,  ıslak  bir  cam  ya  da  su  ile  ele  aldığı  portre  betimlemeleriyle  klasik  portre  anlayışının  dışına  çıkmaktadır

Referanslar

Benzer Belgeler

Yaklaşımlara göre periyodik katsayılı lineer fark denklem sisteminin fundamental matrisinin kayan nokta aritmetiğinde hesaplanmasıyla ilgili sonuçlar elde edilmiştir..

Tezde Selçuk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü 2014 - 2015 Eğitim - Öğretim Yılı öğretim planındaki Algoritmalar dersinin

TANPINAR, Ahmet Hamdi (2005a), Yahya Kemal, İstanbul: Dergâh Yayınları. İstanbul:

2006 yılı yeni müzik programı ile birlikte müzik kitaplarının basımı ve dağıtımı ve kullanımı açısından bir çok sorun halledilmiĢ gibi

由於青少年時值發育階段,不適宜使用過度激烈的減肥手段,過度限制患者攝取飲食將可

As a part of the admission assessment the primary nurse determines the nursing orders based on the signs, symptoms, diagnoses, and expected outcomes, then decides the interventions

ÇalıĢmamızda sadece Edirne yerlisi zayıf, normal ve fazla kilolu öğrencilerde fast-food restoranına gitme sıklığı azaldıkça öğrencilerin BKĠ değerlerinin

Basra ve Kûfe ekolleri arasındaki ihtilâfın hemen hemen son bulduğu bu asırda Bağdat nahiv uleması her iki ekolün görüşleri arasında kendi fikirlerine uygun gelen bir