• Sonuç bulunamadı

Resim 46: Şefik, “Yıldız Sarayı Şale Köşkü İçinden Sedefli Salon”,

3.2.1. Nur KOÇAK

Kendisinin de belirttiği üzere Fotogerçekçilik akımını ülkemizde eş zamanlı olarak ilk uygulayan Nur Koçak, 14 Aralık 1941 yılında İstanbul’da doğmuştur. Lise onuncu sınıfa kadar Ankara TED Koleji’nde okuyan sanatçı; 1958-1960 yılları arasında ABD Western High School’da on birinci ve on ikinci sınıfları okuyarak lise öğrenimini tamamlamıştır. Sanat hayatındaki ilk resim çalışmalarını Turgut Zaim’le yapmış olan Koçak, daha sonra lise eğitimini tamamladığı okulun resim öğretmeni Lean Berkowitz (1911-1987) tarafından okulunun “en iyi resim öğrencisi” seçilmiştir.

1960-1964 yılları arasında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü’nde önce Adnan Çoker, sonra Cemal Tollu’dan ders almıştır. Akademi eğitimine bir süre ara vererek, 1964-1967’de İsviçre’nin Lozan kentinde teknik ressam olarak çalışmış ve 1968 yılında eğitimini bıraktığı Yüksek Resim Bölümünde sanat dersleri veren Neşet Günal Atölyesi’nden mezun olmuştur.

1970’te MEB’in açmış olduğu “Avrupa Eğitimi” sınavını kazanarak devlet bursuyla resim dalında uzmanlık eğitimi içim Paris’e gitmiştir. Bu yıllarda, Jean Bertholle’ün duvar resmine yönelik desen atölyesinde bir süre eğitim görmüş ve Avrupa’nın çeşitli müze ve galerilerini yakından inceleme fırsatı bulmuştur.

1974’te Paris Ecole Nationale Superiewe des Beoux-Arts’ta resim dalında uzmanlık eğitimini tamamlayıp yurda dönmüştür. 1972-1975 yılları arasında (İOGSA) Yüksek Resim Bölümü’nde 2000-2001 yılında ise Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Şu ana denk yurt içinde ve

dışında pek çok sergisi ve ödülünün olduğu Sanatçı, çalışmalarına özel atölyesinde devam etmektedir (Sanal, 82, 2016).

Nur Koçak’ın üslup arayışı ve uzmanlık eğitimi için gittiği dönemde 1971 yılı Paris Bienali’nde Fotogerçekçi çalışmaları izlemesi sonucu, görünen gerçeği yansıtma isteğini daha da tetiklemiştir (N. Koçak ile kişisel iletişim, 9 Şubat 2016) biçiminde açıklamaktadır.

Resim 55: Nur Koçak, “Vivre”, T. Ü. Akrilik Boya, 162x130 cm, 1974, (Sanal, 83, 2016).

1974 yılında Paris’te Fotogerçekçilik doğrultusunda yaptığı ilk çalışmalardan biri olan “Vivre” (Resim: 55) “fetiş nesne-nesne kadınlar” dizisinde yer almaktadır. Dikey kahverengi bir düzlem içerisine yerleştirilen parfüm şişesi şeffaflığın mekanın bütün renklerini içine hapsetmektedir. Kapalı kompozisyon içinde yer alan nesne mekânsal değerlerin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.

Nesnenin üzerine düşen ışık patlamaları ile konunun etkisi güçlendirilmiştir. Batı’nın renkli kadın dergilerinden esinlenerek yaptığı çalışma ile reklam sektörünün görsel diline adeta gönderme yapmaktadır. Bunu da, kadının kullanım nesneleri veya kadının nesne olarak kullanımını fetiş nesneler üzerine yüklediği mesajla dile getirmektedir.

Resim 56: Nur Koçak, “Pınar ve Ben 1” , Kâğıt Üzerine Kurşun Kalem, 100x70 cm, 1979, (Sanal, 84, 2016).

Sanatçının en tanınan eserlerinden, “Pınar ve Ben 1” (Resim: 56) kağıt üzerine karakalem tekniği ile yapılmıştır. Açık kompozisyon içinde çizilen iki kız figürünün birbirine sarılmış olmaları samimiyeti, sevgiyi ve kardeşliği bizlere göstermektedir. Açık- koyu değerlerin yarattığı kontrastlıkla da resmin çarpıcı etkisi artırılmıştır.

Gülerek poz vermiş figürler, fotoğraf stüdyolarında çektirilen fotoğrafların resim yüzeyine yansıması gibidir. Bir belge niteliği taşıyan çalışma; giyim, kuşam ve saç biçimi bakımından dönemin özelliklerini taşımaktadır. Her ne kadar fotoğrafik bir gerçeklikle resmedilmese de, izleyenleri o döneme götürdüğü söylenebilir. Sanatçı kendi hayatını gözler önüne sererek, fotogerçekçi çalışmasında fotoğraf gerçeğini odak noktası olarak ele almaktadır.

Resim 57: Nur Koçak, “Chanel Rujlar”, T.Ü. Akrilik Boya, 130x195 cm 1987, (Sanal, 85, 2016).

İlk dönem (1973-1987) “Fetiş Nesne - Nesne Kadınlar” isimli serisinde kadına özgü rujları ele alan sanatçı (Resim: 57) kadrajın sınırları içerisinde kalan kapalı kompozisyon düzenini tercih etmiştir. Sıcak renk armonisinin hâkim olduğu resimde, tüketim kültürünün gözleme dayalı gerçekliğinin anlatan bir anlayış görülmektedir.

Art arda dizilmiş rujların tüketim çılgınlığına hapsolmuş izlenimi vermesi, seçilen konuyla ilişkisini desteklemektedir. Son derece parlak, renkli ve titiz bir işçilikle yapılan nesnelerin birer haz nesnesi olarak sunulması, kadının toplumsal olarak algılanışını açıkça göstermektedir. Koçak, “Fetiş Nesne” serisi adlı ilk dönem resimlerini şöyle ifade etmektedir:

“Kadınların kullanım nesnelerini ele aldığım resimlerde durum biraz daha değişik orada resimlerin boyutlarını göz ardı etmemek gerekiyor. Minicik nesneleri anıtsal boyutlarda izleyiciye sunduğunuz anda hem gerçeği bir o kadar çarpıtıyor hem de nesnelere gerçekte olduğundan farklı anlamlar yüklüyorsunuz. Bu yüceltmekle yermek, karşı çıkmakla kendini kaptırmak arasında hayli tehlikeli ikilem üstünde oynamak istedim o resimlerde. Yani o nesnelerin gerçek fetişlere dönüşmesini de arzuladım bir yerde” ( Koçak, 1982: 28).

Resim 58: Nur Koçak, “Dördü Bir Yerde”, Kağıt Ü. Akrilik Boya, 25x25 cm, 2000, (Sanal, 86, 2016).

Popüler kültüre ait kadın kullanım nesnelerini beklenmedik ilişkiler içinde kullanan ve bunları çarpıcı bir kompozisyon içinde bütünleştiren Koçak, “Vitrinler” (Resim: 58) serisi ile izleyiciye içerikle birleşmiş bir imge sunmaktadır. Kapalı bir form ortasında yer alan kadın iç çamaşırları güçlü kırmızı rengin kullanımı ile konuyu vurgularken, izleyenlerde reklamlardaki gibi kalıcı bir etki yaratmaktadır.

Herhangi bir dükkânın vitrininden çekilmiş olduğu anlaşılan fotoğrafla yansıtılan gerçeklik, nesneye bakan müşterinin içinde yaşadığı toplumsal yapıyı betimlemektedir. Toplumun cinselliğe bakışını yansıtan “Vitrinler” serisiyle, kadının toplumda ayrıcalıklı göründüğünün gün yüzüne çıkartmak istediği söylenebilir. Vitrinlerin toplumun aynası olduğunu düşünen sanatçı, ele aldığı bu konuları galeri mekânlarına taşıyarak izleyiciyi sorgulamaya yöneltmek istemektedir.

“Vitrinler kadınlara kendilerinden beklenenin ne olduğunu söylerken, erkek cinsinden hiçbir somut iz bulunmayan bu sahnede, söz konusu yokluk egemenliğin en açık göstergesine dönüşür. Kadının metalaştırılması ve kadın bedeninin haz nesnesi olarak sunulması, “Vitrinler” dizisindeki resimlerde izleyici açısından da tartışmanın sürdüğü düzlemi işaret eder. Vitrinlerin toplumun beğenisini yansıttığını ifade eden Koçak, kadını nesne olarak süslemeye yarayan endüstri ürünlerinin sunuluş biçimlerinden oluşan bu çalışmalarıyla Türkiye’de kadın olma halini sorgulamaktadır” (Muraz, 2009: 72).

Resim 59: Nur Koçak, “Annem ve Babam”, T. Ü. Yağlı Boya, 2012, (Sanal, 87, 2016).

“Aile Albümü” (Resim: 59) isimli işlerine 1979 yılında başlayan sanatçının yakın çevresi serinin başlıca konularını oluşturmaktadır. Dikey düzlem içerisinde geleneksel Türk motiflerini taşıyan halının üzerinde ayakta duran figürler kapalı kompozisyon içerisinde yer almaktadır. Siyah-beyaz etkisi verilerek yapılan bu çalışmada yaşanılan güzel günlere özlem duyulduğu söylenebilir.

Açık-koyu kontrastlığın çok iyi sağlandığı karanlık mekan içinde yer alan figürler; resme nostaljik bir hava katarak, izleyicilerin bütün dikkatini üzerine çekmektedir. Kadın figürünün üzerinde ki beyaz elbise masumiyeti, askeri üniforma ise resmiyeti simgelemektedir. Bu dönem çalışmaları için, dönemin tipik orta sınıf Türk ailesini yansıttığını söyleyen sanatçı: “Giysiler, karakterler, duruşlar hepsi o dönemde ve bize özgüdür. Hemen herkesin albümünde yer alan türden fotoğraflardır” der (Yılmaz, Nur Koçak ile söyleşi, Aktaran: Muraz, 2009: 54).

Nur Koçak’ı değerlendirirken; resim serüveni başlangıcından bu yana kadın sorunlarını ele aldığı görülmektedir. “Pop sanattan beslenen ve resim sel tavrı bakımından Fotogerçekçilik içerisinde değerlendirilen Koçak, bu çalışmaları ile ‘gerçek’ olanı tarafsız bir şekilde izleyiciye tekrar sunmaktadır” (Muraz, 2009: 51).