• Sonuç bulunamadı

Resim 73: Cömert Doğru, “Çığlık”, T.Ü Yağlı Boya,

3.2.5. Mustafa YÜCE

1978 yılında Kütahya’nın Simav ilçesinde dünyaya gelen Yüce, sanat hayatına, çocukluk yıllarında dere kenarlarından topladığı killerle yaptığı küçük heykellerle başlamıştır. İlk ve ortaöğrenimini Simav’da tamamlamış ve bu yıllarda yaptığı portre siparişleri, görüneni bire bir yansıtma kaygısını tetiklemiştir. 1997’de Simav Cumhuriyet Lisesi’ni bitirdikten sonra aynı yıl içerisinde Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi’ni kazanmıştır.

Bu dönemde, atölye hocalarının soyut tarzda resim yapmasını istemeleri, onu olumsuz etkilemiş ve kendinin yeteneksiz olduğunu düşünerek resim yapmayı bırakmış ve resim öğretmenliği yapmaya karar vermiştir. 2001 yılında Şanlıurfa Ceylanpınar’da öğretmenlik hayatına başlayıp, 2005’te Domaniç, 2007’de Tavşanlı ve 2008-2015 yılları arasında İzmir Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi’nde görev yapmıştır.

Yüce, akademik olarak resim yapmaya başladığında alegorik imgelerle fantastik çalışmalar yapmış ve sanatta yenilikler aramaya başlamıştır. Faydalandığı fotoğraf objesindeki detayların tatmin etmediğini düşünerek araştırmalar sonucu fotogerçekçilik akımı ile tanışmıştır. 2010’da bu teknikle deneme çalışması yaparken esrarengiz bir olayla karşılaşıp son çalışmasına yaklaşık yedi gün o resme bakarak kendine karşı bir hayranlığı oluşmuştur.

2000 yılından bu yana yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere onlarca sergi gerçekleştirmiştir. 2016’da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitim Fakültesi’nde yüksek lisans eğitimine başlayan sanatçı, İstanbul’da bir okulda halen görev yapmakta ve atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir (M. Yüce ile kişisel iletişim, 25 Kasım 2016) biçiminde açıklamaktadır.

Yüce: “Ellerimizden tutan bir ele her şeyden çok ihtiyacımız var diyen bu melek yüzlü insanların; yüzlerindeki her çizgide, saçlarındaki her beyazda, gerçek bir sanat eseri yatmaktadır.” demektedir.

Resim 75: Mustafa Yüce, “Yaşlı Adam Hasret ”, Ahşap Üzerine Pastel Boya,

130x180 cm, 2011, (Sanal, 103, 2016).

Ahşap üzerine soft pastel tekniği ile yapılan çalışmada, (Resim: 75) normal bir gözün göremeyeceği ayrıntılar ilk bakışta ön plana çıkmaktadır. Açık kompozisyon içerisinde yer alan yaşlı erkek figürü, son derece sakin, ağırbaşlı ve duygusal duruşuyla tüm konuya hâkim olmaktadır. Mavi, beyaz, kahverengi ve ara tonların yer aldığı resimde; koyu arka plan önünde kullanılan renkli beyazlar, açık-koyu renk uyumunu desteklemektedir.

Figürün umutlu bakışları, izleyicinin bakışlarının merkezden sağ yarıya yönlendirerek doğalcı anlatımı, yaşanan bir ömrün öykülerini, sevinçlerinin, üzüntü ve acılarını gözler önüne sermektedir.

Resim 76: Mustafa Yüce, “Yaşlı Adam Veda ”, Ahşap Üzerine Pastel Boya, 130x150 cm, 2013, (Sanal, 104, 2016).

2013 yılında ahşap üzerine soft pastel tekniği ile betimlenen çalışma, (Resim: 76) özel bir koleksiyonda yer almaktadır. Merkezde yer alan yaşlı erkek figürü yaşanılan acıları izleyiciye aktararak duygusal bir bağ kurmaktadır. Arka planda yer alan motifler ve figür üzerindeki kumaş kıvrımları, resme daha hareketli izlenim vererek kompozisyonu ilgi çekici hale getirmektedir. Siyah ve beyaz rengin ağırlıklı olarak kullanıldığı resimde, sıcak renklerin uyumu odak noktasını oluşturmaktadır.

Gerçek yaşamdan almış figürün masumane bakışının altında hayatın zorlukları, ıstırapları, çileleri ve ölümün getirdiği korkunun yattığını söylemek mümkündür. Ayrıca, yaşanılan toplumsal sorunların figürün yüreğinde ve zihninde yer ettiği gibi yüzünde de bir çizgi olarak yerlerinin alması bunun en açık göstergesidir. Tayvan’ın Taipe şehrinde düzenlenen “Art Revolution Tapei 2015” isimli sergide “Yaşlı Adam Veda ” 27.500 dolara üst düzey bir koleksiyoner tarafından alınmıştır.

Türk resminin önemli isimlerinden Naif Ressam Hüseyin Yüce’nin isteği üzerine yapılan çalışma, (Resim: 77) özel bir koleksiyonda yer almaktadır. Ahşap üzerine soft pastel tekniği ile betimlenene figür, belki de hayatının son anlarını anlatan birkaç fotoğraftan yararlanarak yapılmıştır. Açık kompozisyon ve yakın plan olarak kurgulanan figür, hikayenin geçtiği sahneden yani izleyicinin bakış açısından daha yukarıda yer alarak koyu arka plan önünde farklı bir derinlik algısı yaratmaktadır.

Resim 77: Mustafa Yüce, “Naif Ressam Hüseyin Yüce”, Ahşap Üzerine Pastel Boya, 140x200 cm, 2014, (Sanal, 105, 2016).

Resmin arka planında kullanılan koyu ve yeşil tonlar, figürün boynuna taktığı yeşil atkı ile soğuk renk algısı oluştururken; tüm ilgiyi merkezde toplamaktadır. Portre üzerindeki detaycı ve fotogerçekçi anlatım figürün karakteristik özelliklerini ortaya çıkartmaktadır. Hüseyin Yüce’nin kişiliği ve resimlerindeki naif yapısını otoportresindeki gözlerine yükleyen sanatçı, bu ifade ile konunun dramatik anlatımına katkıda bulunduğu söylenebilir.

Çocuklar Serisi’nde yer alan “Emir-Han” (Resim: 78) isimli çalışmada sanatçı, oğlunu model olarak seçmiştir. Konunun anlatımı için seçilen tuvalin sınırlarına dayanan portre, açık kompozisyon düzenini oluşturmaktadır. Sağ yarıda yerleştirilmiş halde bulunan figür, karanlık arka plan önünde açık renk değerleri ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Figürün göz hareketi izleyicinin bakışlarını sol yarıya yönlendirirken, konuyu tüm çıplaklığıyla açıklamaktadır.

Resim 78: Mustafa Yüce, “Emir-Han”, Ahşap Üzerine Pastel Boya,

150x220 cm, 2015, (Sanal, 106, 2016).

Sıcak renklerin hakim olduğu çalışmada; olay anının üzüntüsü, şaşkınlığı ve duygusal anlatımı sanatçının detaylara vermiş olduğu teknik ustalıkla birleşerek güçlenmektedir. Arka yapıda, mülteci ve sığınmacı olgusunun anlatıldığı resimde; denizlerde kaybolan, kıyılara vuran çocuk cesetlerinin beden bulmuş hali anlatılmaktadır. Toplumsal olayları yansıtan figürün, hissiyat olarak korkmuş, üşümüş ve semaya çaresiz bakışlarıyla adeta yaratıcıya umut bağladığı söylenebilir.

Resim 79: Mustafa Yüce, “The Moon”, T. Ü. Yağlı Boya, 140x200 cm, 2016, (Sanal, 107, 2016).

Yüce’nin 2016 yılında yağlıboya tekniği ile yaptığı “The Moon” (Resim: 79) isimli çalışma, önceki fotogerçekçi çalışmalardan daha farklı bir yaklaşımla ele alındığı görülmektedir. Açık kompozisyon içerisinde yer alan ıslanmış çocuk bedeni, kurgulanmış gerçekliğin yansıtılmasının ötesinde, anlatımcı yönüyle hareketli bir görünüm sergilemektedir. Koyu arka plan önündeki figürün masum ve günahsız duruşu, yaşanılan toplumsal olaylara bir mesaj niteliğindedir.

Bununla birlikte, savaşın ortasında kalmış bir çocuğun hayal dünyasında yarattığı oyuncak ancak savaş uçakları, helikopterler, tanklar ve silahlar olabilir. Üzerindeki köpük ve su damlalarıyla daha temiz bir dünya istermişçesine gözlerini kapatan figür; gözünü açtığında tüm bu kötü oyuncaklardan kurtulup, bir çocuğun hayallerini süsleyecek güzel şeyleri görmeyi diler gibidir adeta…

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM