• Sonuç bulunamadı

İsmâîl Rüsûhî-yi Ankaravî Şerh-i Mesnevî (Mecmû'atu'l-Letâyif ve Matmûratu'l-Ma'ârif) (IV. cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İsmâîl Rüsûhî-yi Ankaravî Şerh-i Mesnevî (Mecmû'atu'l-Letâyif ve Matmûratu'l-Ma'ârif) (IV. cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük)"

Copied!
1471
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T. C.

T. C.

T. C.

T. C.

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Mehmet ÖZDEMİR

Mehmet ÖZDEMİR

Mehmet ÖZDEMİR

Mehmet ÖZDEMİR

İSMÂÎL R

İSMÂÎL R

İSMÂÎL R

İSMÂÎL RÜ

Ü

Ü

ÜSÛHÎ

SÛHÎ

SÛHÎ

SÛHÎ----Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

ŞERH

ŞERH

ŞERH

ŞERH----İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L

İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L

İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L

İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L----LETÂYİF VE

LETÂYİF VE

LETÂYİF VE

LETÂYİF VE

MATMÛRATU’L

MATMÛRATU’L

MATMÛRATU’L

MATMÛRATU’L----MA’ÂRİF) (IV. CİLT)

MA’ÂRİF) (IV. CİLT)

MA’ÂRİF) (IV. CİLT)

MA’ÂRİF) (IV. CİLT)

(İNCELEME

(İNCELEME

(İNCELEME

(İNCELEME----METİN

METİN

METİN

METİN----SÖZLÜK)

SÖZLÜK)

SÖZLÜK)

SÖZLÜK)

Doktora Tezi

Doktora Tezi

Doktora Tezi

Doktora Tezi

Danışman:

Danışman:

Danışman:

Danışman:

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Yozgat 2013

Yozgat 2013

Yozgat 2013

Yozgat 2013

(2)

T. C.

T. C.

T. C.

T. C.

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Mehmet ÖZDEMİR

Mehmet ÖZDEMİR

Mehmet ÖZDEMİR

Mehmet ÖZDEMİR

İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜSÛHÎ

SÛHÎ

SÛHÎ

SÛHÎ----Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

ŞERH

ŞERH

ŞERH

ŞERH----İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L

İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L

İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L

İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L----LETÂYİF VE

LETÂYİF VE

LETÂYİF VE

LETÂYİF VE

MATMÛRATU’L

MATMÛRATU’L

MATMÛRATU’L

MATMÛRATU’L----MA’ÂRİF)

MA’ÂRİF)

MA’ÂRİF)

MA’ÂRİF) (IV. CİLT)

(IV. CİLT)

(IV. CİLT)

(IV. CİLT)

(İNCELEME

(İNCELEME

(İNCELEME

(İNCELEME----METİN

METİN

METİN

METİN----SÖZLÜK)

SÖZLÜK)

SÖZLÜK)

SÖZLÜK)

Doktora Tezi

Doktora Tezi

Doktora Tezi

Doktora Tezi

Danışman:

Danışman:

Danışman:

Danışman:

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Prof. Dr. Ziya AVŞAR

Bu çalışma Bozok Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi

Bu çalışma Bozok Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi

Bu çalışma Bozok Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi

Bu çalışma Bozok Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi

tarafından 2012 SBE/T22 kodlu projeyle desteklenmiştir.

tarafından 2012 SBE/T22 kodlu projeyle desteklenmiştir.

tarafından 2012 SBE/T22 kodlu projeyle desteklenmiştir.

tarafından 2012 SBE/T22 kodlu projeyle desteklenmiştir.

Yozgat 2013

Yozgat 2013

Yozgat 2013

Yozgat 2013

(3)

T.C.

BOZOK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TEZ KABULÜ

Enstitümüzün Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı 80110610001 numaralı öğrencisi Mehmet Özdemir’in hazırladığı “İsmâîl Rüsûhî-yi Ankaravî Şerh-i

Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (IV. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük)” başlıklı doktora tezi ile ilgili tez savunma sınavı, Lisansüstü

Eğitim-Öğretim ve Sınav Yönetmeliği uyarınca 28/06/2013 Cuma günü saat 10.00’da yapılmış, tezin kabulüne oy çokluğu/oy birliğiyle karar verilmiştir.

Başkan___________________________________________________ Üye______________________________________________________ Üye______________________________________________________ Üye______________________________________________________ Üye______________________________________________________ ONAY

Bu tezin kabulü, Enstitü Yönetim Kurulu’nun………tarih ve………..sayılı kararı ile onaylanmıştır.

…../…../2013 Enstitü Müdürü Doç. Dr. Seyfullah

(4)

YEMİN METNİ

Doktora tezi olarak sunduğum “İsmâîl Rüsûhî-yi Ankaravî Şerh-i Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (IV. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük)” adlı çalışmamın, tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazıldığını ve yararlandığım kaynakların kaynakçada gösterilenlerden oluştuğunu, bunlara atıf yapılarak yararlanılmış olduğunu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

28/06/2013 Mehmet ÖZDEMİR

(5)

İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER Sayfa Sayfa Sayfa Sayfa ÖZET ÖZET ÖZET ÖZET...viii ABSTRACT ABSTRACT ABSTRACT ABSTRACT ... ix TRANSKRİPSİYON ALFABESİ TRANSKRİPSİYON ALFABESİ TRANSKRİPSİYON ALFABESİ TRANSKRİPSİYON ALFABESİ ... x ÖN SÖZ ÖN SÖZ ÖN SÖZ ÖN SÖZ ... xi GİRİŞ GİRİŞ GİRİŞ GİRİŞ İSMÂÎL RÜ İSMÂÎL RÜİSMÂÎL RÜ İSMÂÎL RÜSÛHÎSÛHÎSÛHÎSÛHÎ----Yİ ANKARAVÎYİ ANKARAVÎYİ ANKARAVÎYİ ANKARAVÎ 1. HAYATI ... 1

1.1. Ticaret Hayatı ... 4

1.2. Mısır Seferi ve Mevlevîliğe İntisabı ... 4

1.3. Ankara’da Mesnevîhânlık Yaptığı Dönem ve Konya Seferi ... 6

1.4. Galata Meşîhatı ve Vefatı ... 7

2. ESERLERİ 2. ESERLERİ 2. ESERLERİ 2. ESERLERİ ... 9 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ BÖLÜM MECMÛ MECMÛ MECMÛ MECMÛŤATU’LŤATU’LŤATU’LŤATU’L----LETÂYİF VLETÂYİF VLETÂYİF VLETÂYİF VE MATMÛRATU’LE MATMÛRATU’LE MATMÛRATU’LE MATMÛRATU’L----MAŤÂRMAŤÂRMAŤÂRMAŤÂRİF (IV. CİLT)İF (IV. CİLT)İF (IV. CİLT) İF (IV. CİLT) 1.1. DÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARI 1.1. DÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARI 1.1. DÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARI 1.1. DÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARI ... 11 1.1.1. Nüshaların Tavsîfi ... 11 1.1.2. Nüshaların Şeceresi ... 19

1.2. TENKİTLİ METİN KURMADA DİKKAT EDİLEN HUSUSLAR 1.2. TENKİTLİ METİN KURMADA DİKKAT EDİLEN HUSUSLAR 1.2. TENKİTLİ METİN KURMADA DİKKAT EDİLEN HUSUSLAR 1.2. TENKİTLİ METİN KURMADA DİKKAT EDİLEN HUSUSLAR ... 25

(6)

1.2.2. Nüsha Farklarının Metinde Gösterimi ... 27

1.2.3. Metnin Varak, Beyit ve Satır Numaralarının Gösterimi ... 30

1.2.4. Metindeki Arapça ve Farsça İfadelerin Dipnotta Verilmesi ... 32

1.3. ŞÂRİHİN MAKSADI 1.3. ŞÂRİHİN MAKSADI 1.3. ŞÂRİHİN MAKSADI 1.3. ŞÂRİHİN MAKSADI ... 34

1.4. METİN ŞERHİ METODU 1.4. METİN ŞERHİ METODU 1.4. METİN ŞERHİ METODU 1.4. METİN ŞERHİ METODU ... 35

1.4.1. Mücmel Şerh ... 36 1.4.2. Mufassal Şerh ... 39 1.4.2.1. Kelime Anlamı... 40 1.4.2.2. Beytin Anlamı ... 40 1.4.2.3. Soru-Cevap ... 41 1.4.2.4. Yardımcı Şerh ... 42 1.4.2.5. Menkıbelerden Yararlanma ... 43 1.4.2.6. Dayanaklar ... 43

1.4.2.6.1. Ayetlerin Tefsirinin Yaparken Zikrettiği İsimler ... 44

1.4.2.6.2. Hadis Rivayetlerini Aktarırken Zikrettiği İsimler ... 44

1.4.2.6.3. Beyitleri Yorumlarken Görüşlerine Başvurduğu İsimler ... 44

1.4.2.6.4. Manzum Alıntılarda Zikrettiği İsimler ... 45

1.4.2.6.5. Kelime Açıklamalarında Zikrettiği İsimler ... 45

1.4.2.7. Kendi Eserlerine Gönderme ... 45

1.5. 1.5. 1.5. 1.5. TASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİTASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİTASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİTASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİ ... 46

1.5.1. Tarikat Anlayışı ... 49

1.5.1.1. Mürşit, Mürid ve Mürşidin Lüzumu ... 49

1.5.1.2. Sefer ... 60

1.5.1.3. Semâ’’’’... 63

1.5.2. Şeriat Anlayışı ... 64

1.5.2.1. Taharet ... 64

1.5.3. Sülûkun Mertebeleri ... 66

1.5.3.1. Sülûkun Başlangıç Dereceleri ... 66

1.5.3.1.1. Yakaza ... 66

(7)

1.5.3.1.3. Tefekkür ... 70

1.5.3.1.4. İ’tisam ... 73

1.5.3.2. Sülûka Giriş Durumunda Olan Dereceler ... 74

1.5.3.2.1. Zühd ... 74

1.5.3.2.2. Takva ... 76

1.5.3.3. Sâlikin Sülûku Esnasında Yapacakları ... 79

1.5.3.3.1. Murakabe ... 79

1.5.3.3.2. İstikamet ... 82

1.5.3.4. Ahlak-ı Hamideye Dair Dereceler ... 85

1.5.3.4.1. Şükür ... 85

1.5.3.4.2. Sabır ... 88

1.5.3.5. Sülûka Esas Teşkil Eden Dereceler ... 91

1.5.3.5.1. Murat ... 91

1.5.3.5.2. Zikr ... 93

1.5.3.5.3. Fakr ... 97

1.5.3.6. Sülûk Vadilerinin Konakları Menzilesindeki Dereceler ... 98

1.5.3.6.1. Basiret ... 98

1.5.3.6.2. Firaset ... 101

1.5.3.6.3. Kurb ... 103

1.5.3.7. Sâlikin Halleri ile İlgili Dereceler ... 104

1.5.3.7.1. Aşk ... 104

1.5.3.7.2. Vecd ... 108

1.5.3.7.3. Atş ... 109

1.5.3.7.4. Gayret ... 111

1.5.3.8. Velâyet Mertebesinde Olan Dereceler ... 113

1.5.3.8.1. Velâyet ve Velîlik ... 113

1.5.3.8.2. Vakit ... 115

1.5.3.9. Hakikat Mertebesinde Olan Dereceler ... 116

1.5.3.9.1. Müşâhede ... 116

1.5.3.9.2. Sahv ... 118

1.5.3.9.3. İnfisâl ... 120

1.5.3.10. Sülûkun Sonundaki Dereceler ... 122

(8)

1.5.3.10.2. Bekâ ... 125 1.5.3.10.3. Tahkik ... 126 İKİNCİ BÖLÜM İKİNCİ BÖLÜM İKİNCİ BÖLÜM İKİNCİ BÖLÜM METİN METİNMETİN METİN 2.1. TENKİTLİ METİN 2.1. TENKİTLİ METİN 2.1. TENKİTLİ METİN 2.1. TENKİTLİ METİN ... 129 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÜÇÜNCÜ BÖLÜMÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ŞERH SÖZLÜĞÜ ŞERH SÖZLÜĞÜ ŞERH SÖZLÜĞÜ ŞERH SÖZLÜĞÜ 3.1. KELİME ANLAMLARI SÖZLÜĞÜ 3.1. KELİME ANLAMLARI SÖZLÜĞÜ 3.1. KELİME ANLAMLARI SÖZLÜĞÜ 3.1. KELİME ANLAMLARI SÖZLÜĞÜ ... 1384 3.2. MURAT SÖZLÜĞÜ 3.2. MURAT SÖZLÜĞÜ 3.2. MURAT SÖZLÜĞÜ 3.2. MURAT SÖZLÜĞÜ ... 1408 SONUÇ SONUÇ SONUÇ SONUÇ ... 1442 K K K

KAYNAKÇAAYNAKÇAAYNAKÇAAYNAKÇA ... 1445

(9)

İSMÂÎL RÜ İSMÂÎL RÜ İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜSÛHÎSÛHÎSÛHÎ----Yİ ANKARAVÎ ŞERHSÛHÎYİ ANKARAVÎ ŞERHYİ ANKARAVÎ ŞERH----İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’LYİ ANKARAVÎ ŞERHİ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’Lİ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’Lİ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L----LETÂYİF VE

LETÂYİF VE LETÂYİF VE

LETÂYİF VE MATMÛRATU’LMATMÛRATU’LMATMÛRATU’LMATMÛRATU’L----MA’ÂRİF) (IV. CİLT) MA’ÂRİF) (IV. CİLT) MA’ÂRİF) (IV. CİLT) MA’ÂRİF) (IV. CİLT) (İNCELEME

(İNCELEME (İNCELEME

(İNCELEME----METİNMETİNMETİNMETİN----SÖZLÜK)SÖZLÜK)SÖZLÜK)SÖZLÜK)

MEHMET ÖZDEMİR MEHMET ÖZDEMİR MEHMET ÖZDEMİR MEHMET ÖZDEMİR Ö ÖÖ ÖZZZETZETETET

Bu çalışmada, Türk edebiyatının en önemli değerlerinden biri olan Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin Farsça telif ettiği Mesnevî’ye, İsmâil Rüsûhî-yi Ankaravî tarafından yazılan ve Anadolu sahasında üçüncü tam şerh olan Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif (Şerh-i Mesnevî) adlı eserin dördüncü cildi tenkitli olarak incelenmeye çalışılmıştır. Mesnevî’yi şerh edenler arasında özel bir yere sahip olan ve “Hazret-i Şârih” unvanıyla ünü Osmanlı coğrafyasının dışına taşan İsmâil Rüsûhî-yi Ankaravî’nin hayatından bahseden kaynaklar arasında ihtilaflı bilgilerin bulunduğu görülmüş ve bu ihtilafların giderilmesi için elde edilen bilgiler ışığında değerlendirmeler yapılmıştır. Daha sonra Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif’in elde edilebilen bütün nüshalar değerlendirilerek takip edilecek en kâmil nüsha/ nüshalar belirlenmiş ve metin çeviri yazı yöntemiyle Lâtin alfabesine aktarılmıştır. Bunu müteakiben eser, müellifin maksadı, şerh metodu, kaynaklar ve tasavvufî görüşler bakımından incelenmiştir. Son olarak da metne dayalı sözlük hazırlanmıştır.

Anahtar Sözcükler: Şerh, İsmâil Rüsûhî-yi Ankaravî, Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif, tasavvuf.

(10)

İSMÂÎL RÜ İSMÂÎL RÜ İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜSÛHÎSÛHÎSÛHÎ----Yİ ANKARAVÎ ŞESÛHÎYİ ANKARAVÎ ŞEYİ ANKARAVÎ ŞERHYİ ANKARAVÎ ŞERHRH----İ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’LRHİ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’Lİ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’Lİ MESNEVÎ (MECMÛ’ATU’L---- LETÂYİF VE MATMÛRATU’L

LETÂYİF VE MATMÛRATU’L LETÂYİF VE MATMÛRATU’L

LETÂYİF VE MATMÛRATU’L----MA’ÂRİFMA’ÂRİFMA’ÂRİFMA’ÂRİF) (VOLUME IV) (VOLUME IV) (VOLUME IV) (VOLUME IV) ) ) ) ((((ANALYSISANALYSISANALYSISANALYSIS----TEXTTEXTTEXTTEXT----GLOSSARYGLOSSARYGLOSSARYGLOSSARY))))

MEHMET ÖZDEMİR MEHMET ÖZDEMİR MEHMET ÖZDEMİR MEHMET ÖZDEMİR ABSTRACT ABSTRACTABSTRACT ABSTRACT

In this study, the forth volume of the literary work called Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif (Serh-i Mesnevi), a third full Turkish commentary written by İsmail Rüsûhi-yi Ankaravî for Mesnevî written in Persian by Mevlânâ Celaleddin Rûmi, one of the most valuable figures in Turkish Literature has been analyzed. Some controversial information has been accessed among the sources about the life of İsmail Rüsûhi-yi Ankaravî who has a special place among the ones that have expounded Mevlana and is far-famed across the Ottoman territory as “Hazret-i Şârih” and an attempt has been made to remove these controversies in the light of information gathered. Then the most appropriate copies have been determined by evaluating all the obtainable copy/ copies of Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif and the text was romanized. After that, the work has been analyzed in terms of the aim of the author, commentary method, sources and sufistic opinions. Finally, a glossary based upon the text has been prepared.

Key Words: Commentary, İsmail Rüsûhi-yi Ankaravî, Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif, Sufism.

(11)
(12)

ÖN SÖZ ÖN SÖZ ÖN SÖZ ÖN SÖZ

Edebiyat, milletlerin kültürel devamlılığının sağlanmasında en önemli araçlardan biridir. Edebiyatın ifade vasıtası da edebî eserler olduğuna göre söz konusu eserlerin, kültürel devamlılığın sağlanması, geçmiş kuşakların birikiminin gelecek kuşaklara aktarılması için okuyucuyla buluşması şarttır. Harf Devrimi’nden sonra Lâtin alfabesiyle yazılan eserler, günümüzde meraklı okur tarafından kolaylıkla temin edilip okunabilmektedir. Fakat Harf Devrimi’nden önce, Arap harfleriyle oluşturulan metinler aynı kolaylıkta temin edilip okunma imkânına sahip değildir. Hatta Osmanlı Türkçesini bilmeyenler için, bahsedilen nitelikteki eserlerden faydalanmak neredeyse imkânsız hale geliyor. Bundan dolayı da Arap harfleriyle oluşturulan eserlerin Lâtin alfabesine aktarılması önemli bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkar.

Çalışmamızın çıkış noktası Osmanlı Türkçesiyle yazılan bir eserin günümüz alfabesine aktarılması olsa da çeviri yazıyla sınırlı kalan, ilmî usüllerin kullanılmadığı bir çalışmanın istenilen faydayı sağlamayacağı açıktır. Bu münasebetle ele aldığımız metni ilmî usüllerle neşretmek için biiznillah yola koyulduk. Böyle bir eseri yeni harflere aktarmak ve ilim dünyasının hizmetine sunmak için bu çalışmada belli başlı aşamaların göz ardı edilmemesi gerekir. Mine Mengi’nin “Metin Şerhi, Tahlili ve Tenkidi Üzerine, Divan Şiiri Yazıları” ve Ahmet Ateş’in “Metin Tenkidi Hakkında” bu aşamaların belirlenmesi konusunda fikirlerinden faydalandığımız yazılar oldu. Buna göre ilk aşamada, edebiyat tarihine katkı sağlayacağı düşünülen metin tespit edilir. İkinci olarak metnin tetkiki yer alır ki bu aşamada metnin bulunduğu kütüphaneler belirlenir, nüshaların maddî vaziyetleri göz önünde bulundurularak değerlendirmesi yapılır ve müellif nüshasına veya buna en yakın nüshaya ulaşmak için şecere oluşturma yoluna gidilir. Yine bu aşamada karşılaştırmada kullanılacak metinlerin tavsifi yapılır. Üçüncü sırada metin tenkidi yer alır. Buradaki asıl amaç müellifin kaleminden çıkmış en özgün metne ulaşmaktır ki seçilen metnin sağlam ve doğru olmasına dikkat edilir. Nüshalar arasında imla, kelime, ibare vb. farklılıklar göz önünde bulundurularak metnin doğru bir şekilde kurulmasına çalışılır. Dördüncü aşama metin tamiridir. Dönemin ve

(13)

şârihin dil özellikleri, metnin şekil ve muhteva özellikleri dikkate alınarak eksikliklerin tamamlanmasına, okunamayan kısımların diğer nüshaların da yardımıyla okunmasına gayret edilir. Bir sonraki aşama olan metin teşkilinde amaç, istinsahtan kaynaklanan yanlışların temizlenerek şârihin kaleminden çıkan veya ona en yakın metni oluşturmaktır. Nüsha karşılaştırmaları yapmak, kelimelerin ses ve anlam özelliklerini dikkate almak bu noktada son derece önemlidir. Bu aşamalar lâyıkıyla tamamlandıktan sonra eldeki metnin çeviri yazı sistemiyle Lâtin harflerine aktarılması ve metinle ilgili sözlüklerin hazırlandığı metin neşri safhası gelir.

Mevlânâ’nın Mesnevi’sinin, en çok ilgi gören eserlerden biri olması münasebetiyle Türk edebiyatındaki yeri ve önemi tartışılmaz. Yazıldığı günden beri üzerinde bu kadar durulması, hakkında bu kadar çalışma yapılması da onun bu önemini göstermektedir. “Magz-ı Kur’an” olan Mesnevî, Ankaravî’nin deyimiyle cevherlerle dolu gizli bir hazinedir. Bu hazineden mana cevherlerini devşirmek her aklın kârı olmadığı için de Mesnevî’ye muhtelif dönemlerde şerhler yazılmıştır. Bu şerhlerin içinde en çok rağbet göreni ise İsmail Rüsûhî-yi Ankaravî’nin Mecmû’atü’l-Letâyif ve Matmûratü’l-Ma’ârif adlı eseridir ki şârihinin “Hazret-i Şârih, Şârih-i Ankaravî, Şârih-i Mesnevî, Şârih İsmail” gibi unvanlarla anılmasını sağlamıştır.

Ankaravî’nin, Mesnevî’nin altı cildini şerh etmesine (Tartışmalı yedinci cildini de şerh etmiştir.) ve Türk edebiyatında en meşhur şerhlerden biri olmasına rağmen hâlâ tam olarak günümüz alfabesine aktarılmamış olması büyük bir eksikliktir. Bu eksikliğin giderilmesi için yapılan ilk çalışmalardan biri Prof. Dr. Atabey Kılıç’ın danışmanlığında, Ahmet Tanyıldız tarafından hazırlanan “İsmâîl Rusûhî-yi Ankaravî, Şerh-i Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (I. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük)” adlı doktora tezidir.

Bir diğer çalışma olarak Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Tahir Üzgör’ün, Ankaravî’nin yaptığı şerhler üzerine bir proje hazırladığını görmekteyiz. Tahir Üzgör’ün yönettiği proje kapsamında Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif’in ilk cildi Erdoğan Taştan tarafından çalışılmış ve “İsmâîl Rusûhî-yi Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) I. Cilt, Çeviriyazı-İnceleme” adıyla doktora tezi olarak sunulmuştur. Erdoğan Taştan bu proje kapsamında ikinci ve üçüncü ciltler üzerinde de çalışmalara başladığını

(14)

kendisiyle yaptığımız görüşmede bize iletmiştir. Söz konusu proje kapsamında dört, beş ve altıncı ciltler için de görevlendirme yapılmış, fakat bu ciltler için herhangi bir çalışma başlatılmamıştır. Biz de ilk cildin çalışılmış, ikinci ve üçüncü ciltlerin çalışılıyor olması münasebetiyle dördüncü cildi hazırlamaya karar verdik. İlmî metotlarla neşrini yaparak en meşhur Mesnevî Şerhi’nin sağlam ve güvenilir bir metnini ilim âleminin hizmetine sunmak ve geçmişin karanlığında keşfedilmeyi bekleyen bir kültür hazinesini gün ışığına çıkarmak metin tespitinde temel amacımız olmuştur.

Çalışmamızın “Giriş” bölümünde Ankaravî’nin hayatı ve eserlerini kısaca değerlendirmeye çalıştık. Bu bölümü oluştururken en çok dikkat ettiğimiz nokta, daha önceki bilgilerin mümkün mertebe tekrar edilmemesiydi. Literatür taramasını yaptığımızda Ankaravî’nin hayatı ve eserleriyle ilgili yeterince kaynak olduğunu tespit ettik. Son dönemde yapılan çalışmaları da ilave ederek konuyla ilgili ulaşıp değerlendirebildiğimiz kaynakların bir listesini verdik. Çalışmamız esnasında, Ankaravî’nin hayatıyla ilgili olarak yanlış veya eksik bilinen yönler üzerinde durmaya ve böylece söz konusu eksikliği bir nebze olsun gidermeye çalıştık.

“Birinci Bölüm”de Mesnevî Şerhi’nin dördüncü cildinin nüshalarının tavsifi yapılmış ve takip edilecek nüshanın belirlenmesi için nüsha şeceresi oluşturulmuştur. Bu bölümün devamında tenkitli metni kurarken dikkat edilen noktalar belirtilmiş ve metinde kullanılan şerh metodu, seçilen örnekler ışığında değerlendirilmiştir. Son kısımda ise Ankaravî’nin “Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif”te dile getirdiği tasavvufî yorumlar, eldeki metinden ve konuyla ilgili temel kaynaklardan hareketle değerledirilmeye çalışılmıştır. Tasavvufî görüşleri ele alırken mümkün olduğu kadar ayrıntılı bir sınıflandırmaya giderek dördüncü ciltte Ankaravî’nin yoğunlaştığı bir nokta olup olmadığını tespite çalıştık.

“İkinci Bölüm”de tenkitli metin yer almaktadır. Önceki bölümde oluşturduğumuz nüsha şeceresinden hareketle Pertev Paşa (P), Millî Kütüphane (M) ve Hamidiye (H) nüshaları takip edilerek Mesnevî Şerhi’nin dördüncü cilt metni kurulmaya çalışılmıştır.

“Üçüncü Bölüm”ünde, metinle ilgili iki sözlük bulunmaktadır. İlk sözlükte, şerh yaparken Ankaravî’nin lügat anlamları hakkında bilgi verdiği kelimeler yer alır. İkinci sözlükte, Şârih’in beyitlerde murat edilen anlamları üzerinde durduğu

(15)

kelimeler vardır. Kıymetli hocam Ziya AVŞAR’ın isimlendirmesiyle “Murat Sözlüğü”, metinden hareketle oluşturduğumuz ikinci sözlüktür.

Çalışmamız “Sonuç” ve “Kaynakça” bölümleriyle tamamlanmaktadır. Uzun ve yorucu geçmesine rağmen üzerinde çalışmaktan müthiş keyif aldığım bu eseri bana tez konusu olarak veren kıymetli hocam Ziya AVŞAR’a halisane duygularla teşekkürü bir borç bilirim. Herhalde onun teşviki, yardımı ve yol açıcılığı olmasa çalışmamdan bu kadar keyif alamazdım.

Tezimin son dönemlerinde tanışmama rağmen metinde çözümleyemediğim Arapça metinler ve hadisler hususunda yardımlarını esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Mustafa ÖZTOPRAK’a, tezimin başından beri her zorlandığımda yardımlarına başvurduğum ve hüsn-i kabul gördüğüm Yrd. Doç Dr. Hüseyin Vehbi İMAMOĞLU ve Yrd. Doç. Dr. Ferhat AKDEMİR’e, Farsça metinlerin çözümünde yardımlarını gördüğüm Bozok Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Muhammed İbrahim YILDIRIM’a, tez çalışmasının başlangıç aşamasında beni hiç tanımamasına rağmen konuyla ilgili elindeki bütün bilgi ve belgeleri benimle paylaşan, çalışma esnasında da fikirlerine başvurduğum Yrd. Doç. Dr. Erdoğan TAŞTAN’a teşekkür ediyorum. Doktora ders aşamasından tez çalışmasının sonuna kadar kendisine yeterince vakit ayıramasam da desteğini daima hissettiğim eşim Meryem ÖZDEMİR’e ve sevgisiyle tazelendiğim canım oğlum Yiğit ÖZDEMİR’e ne kadar teşekkür etsem azdır. Ayrıca bu tez çalışmasına katkılarından dolayı Bozok Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne teşekkür ederim.

Uzun ve yorucu geçen bu çalışma esnasında her konuda elimizden geldiği kadar titiz ve dikkatli davranmaya çalıştık. Fakat çalışmamızı her kontrol edişimizde farklı bir hata ile karşılaştık. Bundan sonra da yeni hatalarla karşılaşacağımızı düşünerek yanlışların düzeltilmesi için yapılacak eleştirileri samimiyetle kabul edeceğimizi bildirmek isteriz.

Mehmet ÖZDEMİR Yozgat, Haziran 2013

(16)

GİRİŞ

İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜ

İSMÂÎL RÜSÛHÎ

SÛHÎ

SÛHÎ

SÛHÎ----Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

Yİ ANKARAVÎ

1. 1. 1.

1. HAYATIHAYATIHAYATIHAYATI

17. yüzyılda yaşayan ve Mevlânâ’nın Mesnevî’sini en iyi şerh eden şârih olarak kabul edilen İsmail Rüsûhî Ankaravî hakkında, klasik kaynaklarla birlikte günümüzde yapılan birçok çalışmada bilgi bulunmaktadır1. Söz konusu çalışmalarda

1 Ankaravî’nin hayatı hakkında bilgi bulunan kaynaklar şunlardır: Nev’izâde Atâyî Atâullâh, Hadâikü’l-Hakâyık fî Tekmileti’ş-Şakâyık (Zeyl-i Şakâik), Selimiye Yazma Eser Kütüphanesi, Arşiv nu.: 22 Sel 4702, s. 274.; Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme, (Haz.: Robert Dankoff, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı), İstanbul 2006, s. 209.; Zeynep Aycibin, Kâtib Çelebi Fezleke Tahlil ve Metin C. I-III, (Basılmamış Doktora Tezi), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2007, s. 832.; Hammer, Büyük Osmanlı Tarihi, (Haz.: Mümin Çevik), C. IV, İstanbul 2010, s. 1184-1289.; Sakıb Dede, Sefîne-yi Nefîse-yi Mevleviyân, TBMM Kütüphane ve Arşiv Hizmetleri Bşk., http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/e_yayin.eser_bilgi_q?ptip=EHT&pdemirbas=197109071

[28.05.2013].; Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, (Haz.: Cem Zorlu), İstanbul 2011, s. 278-306.; Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye, (Haz.: İlhan Genç), Ankara 2000, s. 209-213.; Ali Enver, Mevlevî Şairler, İstanbul 2010, s. 121-123.; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmânî, (Haz.: Seyit Ali Kahraman), C. III, İstanbul 1996, s. 817.; Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, C. I, İstanbul 1333, s. 24-25.; Ali Canip Yöntem, Eski Türk Edebiyatı Üzerine Makaleler, (Haz.: Ahmet Sevgi, Mustafa Özcan), İstanbul 1996, s. 84-93.; Murad Uraz, Türk Edip ve Şairleri, İstanbul 1940, s. 36.; Türk Ansiklopedisi, Ankaravî İsmail Rüsuhi, C. III, İstanbul 1971, s. 66.; Abdullah Develioğlu, Büyük İnsanlar (Üç Bin Türk ve İslam Müellifi), İstanbul 1973, s. 68.; Can Kerametli, Galata Mevlevihanesi, İstanbul 1977, s. 29-30.; Erhan Yetik, İsmail-i Ankaravî, Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, İşaret Yay., İstanbul 1992, s. 51-65.; Erhan Yetik, “Ankaravî İsmail Rüsûhî”, DİA, III, İstanbul 1991, s. 211-213.; Büyük Türk Klasikleri, İsmail Rusûhî Efendi, C. V, Ötüken Yay., İstanbul 2004, s. 101.; Tâhirü’l-Mevlevî, Nisâbü’l-Mevlevî Tercümesi, (Haz.: Yakup Şafak, İbrahim Kunt), Konya 2005.; Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevî Şerhi, (Basılmamış Doktora Tezi), Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2005.; Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevilik, İstanbul 2006, s. 141-142.; Ayşe Gültekin, İsmâîl Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif’te Hadis (Altıncı Cilt Örneği), (Basılmamış Doktora Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2006.; İsmail Güleç, Türk Edebiyatında Mesnevî Tercüme ve Şerhleri, İstanbul 2008, s. 142-146.; Semih Ceyhan-Mustafa Topatan, Mesnevî’nin Sırrı, İstanbul 2008, s. 14-18.; İsmail Rüsûhî Ankaravî, Minhâcü’l-Fukarâ, (Haz.: Safi Arpaguş), İstanbul 2008.; İsmail Rusūhi Ankaravý, Makâsıd-ı Aliyye fîŞerhi’t-Tâiyye, (Haz.: Mehmet Demirci), İstanbul 2008.; Ahmet Atilla Şentürk-Ahmet Kartal, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 2011, s. 477.; Erdoğan Taştan, İsmâîl Rüsûhî Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi (Mecmû’atü’l-Letâ’if ve Matmûratü’l-Ma’ârif) I. Cilt Çeviriyazı-İnceleme, (Basılmamış Doktora Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2009.; Ahmet Tanyıldız, İsmâîl Rusûhî-yi Ankaravî Şerh-i

(17)

akademik bir yaklaşımla Hazret-i Şârih’in hayatı hakkında, bazı eksiklikleri olmakla beraber, yeterince bilgi verilmiştir. Bizim buradaki amacımız malumu ilan etmek olmadığı için mevcut bilgileri kısaca değerlendirmeye çalışacağız. Bunun yanı sıra asıl üzerinde duracağımız nokta, yaptığımız çalışma esnasında elde ettiğimiz bilgiler ışığında Ankaravî’nin hayatıyla ilgili bilinmeyen yönleri ilim âlemiyle paylaşmak olacaktır.

1.1. 1.1. 1.1.

1.1. Ticaret HayatıTicaret HayatıTicaret HayatıTicaret Hayatı

İmam Ahmed Efendi ve eşi Saliha Hatun’un oğlu olan İsmail Ankaravî, 16. yüzyılın ikinci yarısında Ankara’da dünyaya gelir. Doğum yerinden dolayı Ankaravî olarak da bilinmektedir. Daha sonraları Hazret-i Mevlânâ’nın Mesnevî’sini en iyi şerh eden kişi olarak kendisini tanıtır ve bu yönüne istinaden “Hazret-i Şârih, Şârih-i Ankaravî, Şârih-i Mesnevî, Şârih İsmail” gibi isimlerle de tanınır. Şiir yazdığı ve mürettep bir divanı bulunduğu belirtilen Ankaravî, şiirlerinde Rüsûhî mahlasını kullanmıştır.

Rüsûhî İsmail’in çocukluk yılları hakkında elimizde herhangi bir bilgi yoktur. Eldeki kaynaklar içinde onunla ilgili ilk bilgi, Sahîh Ahmed Dede’nin eserinde yer alır. Söz konusu bilgide Sahîh Ahmed Dede, Ankaravî’nin ailesinden kalan mirasla ticarete başladığını, yolda hırsızlar tarafından mallarının çalınmasıyla elde kalan mallarını satmak için İstanbul’a gittiğini, fakat malları yarı fiyatına elden çıkarmak zorunda kaldığını bildirir2.

Pek fazla kaynakta bulunmayan, bulunsa da tek kaynaktan gelmesi sebebiyle itibar edilmeyen bu bilgi bizce, Ankaravî’nin kendi beyanlarına dayanır. Mesnevî Şerhi’nin dördüncü cildinde İsmail Rüsûhî, “Her kürsüye çıkışında yol kesicilere, hırsızlara Allah’ın rahmet etmesi için dua eden vaizin hikâyesi” başlığı altında “Bu hikâye bu fakirin birkaç vech üzre hasbıhali olmuştur.” diyerek kendi hayatı hakkında bilgi vermeye başlar.

Ticarete başlamadan önce fakr yolundakilerle ve meşâyihle alakası vardır, hatta onlara muhabbet besler. Fakat bu muhabbete rağmen derviş olmaya meyli

Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (1. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük), Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri 2010.; Alberto Fabio Ambrosio, Bir Mevlevî’nin Hayatı, (Çev.: Ayşe Meral), İstanbul 2012.

(18)

yoktur3. Buradan anlaşılıyor ki Esrar Dede, Ali Enver gibi tezkire yazarlarının Ali

Canip Yöntem, Abdülbaki Gölpınarlı, Erhan Yetik gibi araştırmacıların, Ankaravî’nin Bayramî olduğu, hatta bu tarikatta şeyhliğe kadar yükseldiği bilgilerine şüpheyle yaklaşmak gerekir. İsmail Rüsûhî’nin fakr yolundakilerler ve meşâyihle ilgisi olduğu, hatta onlara muhabbet beslediği sözü üzerinde düşünürsek de ailesinin Bayramiye tarikatı ile ilişkisi olduğu söylenebilir. Şârih de ailesinden dolayı bu çevreye yabancı değildir. Buna ilave olarak dervişliğe meylinin olmadığını söylemesi de Bayramiye tarikatı içinde şeyhliğe kadar yükseldiği bilgilerinin sorgulanması gerektiğini ortaya koyar.

İsmail Rüsûhî’ye babasından bir miktar miras kalır. Söz konusu mirasla ticaret hayatına atılır ve ticarî hayatta kazanç elde etme üzerine kafa yorar. Bu sırada bazı malları ve nakdi hırsızlar tarafından çalınır. Bu olaydan çok etkilenir ve eve gelerek hırsızların kendisine büyük zarar verdiğini düşünüp üzülür. Daha sonra elindeki malı toplayıp bunlara biraz da mal ilave ederek İstanbul’a ticaret için gider. Elindeki malları İstanbul’da dükkânlarda oturan tacirlere satmak ister. Fakat onların hilelerinden haberdar olmadığı için elindeki malı yarı fiyatından aşağıya satmak zorunda kalır. Sonunda bunlardan da nefret eder ve söz konusu tacirleri kendisine düşman bilerek ilim ve irfan elde etme yoluna girer4.

Buna göre Ankaravî’nin, babasından kalan mirası ticarete yatırması ve yaptığı işlerde zarar etmesi sonucunda ticaret hayatı başlamadan bitmek durumunda kalır. Yaşadığı bu olumsuzluklar onu ticaretten ve kazanç elde etme düşüncesinden uzaklaştırır ve hayatını başka bir mecraya sürükler. Bu vesile ile ilim ve irfan elde etme düşüncesine yönelir ve bu amaçla Mısır’a gider.

3 “Ṭarýḳ-i faḳra dāḫil olmazdan evvel egerçi fuḳarā ve meşāyiḫle ḫıltemüz var idi ve anlara muḥabbet ḳılardum lākin dervýş olmaġa meylim yoġidi” İsmail Rüsûhî-yi Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. IV, Süleymaniye Kütüphanesi, Pertev Paşa 307 nu., vr. 7a.

4 “Pederimden bir miḳdār mýrāŝ degüp ol vasıṭa ile ṭarýḳ-i ticārete sālik olup giderken ve kesb ü kāra müteŤalliḳ fikr iderken baŤżı nuḳūd u esbābımuzı birisi serika ḳılup ol ḥāṭıralar bir miḳdār zāyil olup münkesiren yoldan dönüp eve gelüp bu kāruñ netýce ve esrārında ḥayrān oldum ve sāriḳ olanları kendüme Ťaẓým düşmen olmış ve żarar ḳılmış bilürdüm baŤde bir āḫir semte sālik olamayup baḳiyye-yi mālımuzı cemŤ ḳılup baŤżı metāŤ alup İslāmbol semtine ticāret ṭarýḳi üzre gelüp ol metāŤları dükkānda oturan bāzirgānlara Ťarż ḳılup anlar ile muŤāmele ḳılduḳda bunlaruñ ḫıdāŤ ve mekrlerinden ġāfil olup metāŤımuzı ayāġa urup nıṣfından eksik bahāya aldılar bunlardan daõı nefret gelüp bunlara biţţabiŤ Ťadāvet òılup Ťulūm ve Ťirfān kesbine müştaġil oldum.” Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 7a-7b.

(19)

1.2. 1.2. 1.2.

1.2. Mısır Seferi ve Mevlevîliğe İntisabıMısır Seferi ve Mevlevîliğe İntisabıMısır Seferi ve Mevlevîliğe İntisabıMısır Seferi ve Mevlevîliğe İntisabı

1591 yılında Mısır’a giden Ankaravî için Hazret-i Mevlânâ’nın yoluna girmek müyesser olur ve Mevlevîlik hayatı böylece başlar5. Kahire’de bu dönemde

bir Mevlevî tekkesi bulunmaktadır6. Bu Mevlevî tekkesinin şeyhlik makamında

Mısır’a Mevlevîliği taşıyan Dîvâne Mehmed Çelebi’nin müridi Sâfî Ahmed Dede’nin olabileceği aktarılır7. Ahmed Dede’nin tam olarak hangi tarihte Kahire’de

olduğu bildirilmese de birçok kaynakta Kahire Mevlevîhanesinde şeyhlik yaptığı yer alır8.

Hicrî 1000 (1591-1592) yılında Mısır’a gittikten sonra Allah’ın hikmetiyle Mevlânâ’nın yoluna girer, fakr ve kanaatten zevk almaya başlayınca hırsızlara, kendisini aldatanlara hayır dua etmeye başlar. Burada Bakara suresinde geçen “Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır.” (Bakara 2/216) ayetini aktararak söz konusu ayetin sırrını anladığını ve hakikati kavradıktan sonra düşman bildiklerinin artık dost olduğunu belirtir9.

Bu ifadelerden Ankaravî’nin Mevlevîliğe göz hastalığına deva bulmak için gittiği Konya’da değil, ticaretten soğuyup ilim tahsili için gittiği Mısır’da intisap ettiğini ifade edebiliriz. Bu bilgi sadece Sahih Ahmed Dede tarafından verilmiş olsa da Ankaravî’nin ifadelerine dayanarak söz konusu bilginin doğru olduğu söylenebilir. Buna göre Konya’ya gidip orada Mevlevî olduğunu aktaran kaynaklardaki, çoğunluk göz önünde bulundurularak verilen ve birbirinin tekrarı mahiyetinde olan hükümlere şüpheyle yaklaşılması gerekmektedir.

Bu tür kaynaklardan ilki Esrar Dede’nin Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’sidir. Buna göre İsmail Rüsûhî, Ankara’da Bayramî tarikatı şeyhlerinden

5 “Ol ārzūyla Mıšr diyārına sefer òıldum óikmet-i İlāhý anda pýrim sulţānum óażretlerinüñ ţarýò-i bāšavābına duõūl müyesser olup” Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 7b.

6 Alberto Fabio Ambrosio, Bir Mevlevî’nin Hayatı, s. 86-87. 7 Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevî Şerhi, s. 55-56.

8 Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevilik, s. 121.; Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye, s. 301.; Ali Enver, Mevlevî Şairler, s. 184.

9 “BaŤde zamān faòr u òanāŤatden óaëë alup ve Ťilm ü óikmetden leêêet bulduòda esbābımı seriòa òılanlara ve óýle ve õudŤayla metāŤım alanlara vāŤië-i meêkūr gibi niçe müddet õayr duŤā eyledüm ve Allāh bunlardan rāżı olsun diyü şükrlerin ve ŝenāların söyledim ŤasŤasŤasāāāā en tekrehū Ťas en tekrehū en tekrehū en tekrehū şeyÿen ve huve õayrun şeyÿen ve huve õayrun şeyÿen ve huve õayrun şeyÿen ve huve õayrun lekum

lekum lekum

lekum āyet-i kerýmesinüñ sırrını bildüm ve bunlar ol óýnde baña düşmen görinüp óaòýòat-i óāle vāòıf olduòdan šoñra dostum oldılar.” Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 7b.

(20)

iken göz hastalığına yakalanır. Hazret-i Mevlânâ’nın ayak toprağına yüz sürmek için Konya’ya gider. Orada I. Bostan Çelebi’nin inayetiyle göz hastalığından kurtulur ve bir süre sonra da Galata Mevlevîhanesine şeyh olarak gönderilir10.

Ali Enver’in Semâhâne-i Edeb adlı eserinde yer alan bilgiler hemen hemen Esrar Dede’nin Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’sinde verilenlerin tekrarı mahiyetindedir. Semâhâne-i Edeb’de Ankaravî’nin, Bayramiye tarikatı büyük şeyhlerinden iken göz ağrısına tutulup deva arayarak Konya’ya gittiği, Mevlânâ’nın ayak toprağına yüz sürdükten sonra I. Bostan Çelebi’nin iksir gibi nazarlarına mazhar olunca iyileştiği ve Mevlânâ’nın semâhanesine girdikten bir süre sonra da Galata Mevlevîhanesi şeyhliğine yükseldiği bildirilir11.

Erhan Yetik, İsmail-i Ankaravî, Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri adlı çalışmasına göre Ankaravî, Bayramî tarikatında şeyhliğe kadar yükselir, irşat görevini sürdürürken gözlerinden rahatsızlanır, manevî bir işaretle Konya’ya gider. Mevlânâ’nın kabrini ziyaret ettikten sonra I. Bostan Çelebi’ye intisap eder ve Bostan Çelebi sayesinde gözleri sağlığına kavuşur. Bostan Çelebi’nin yanında Mevlevî olur ve gerekli aşamaları tamamladıktan sonra 1610 tarihinde Galata Mevlevîhanesine şeyh olarak gönderilir12.

Semih Ceyhan Ankaravî’nin Mısır’a gittiğini belirtmekle beraber burada Mevlevî oluşuyla ilgili bilginin, Mevlevî literatürünün çoğunluğu göz önüne alındığında, istisnai kaldığını belirtir. Ceyhan’a göre İsmail Rüsûhî’nin Mevlevîliğe intisabı ilk olarak Konya Âsitânesi şeyhi I. Bostan Çelebi huzurunda gerçekleşir. Önceleri tüccar zümresi içinde yer alan Ankaravî, Mısır’da medrese tahsili ile ulema, Mevlevîliğe intisabıyla sâlikler, Galata Mevlevîhanesine gidişi ile meşâyih zümresine dâhil olur13.

Bunlardan başka Ali Canip Yöntem Eski Türk Edebiyatı Üzerine Makaleler

adlı eserinde, Ankarvî’nin Mısır seyahatine değinmez, Mevlevîliğe intisabının da göz hastalığına yakalanmadan önce olması gerektiğini ifade eder14. Abdülbâki Gölpınarlı

Ankaravî’nin önce Bayramî şeyhi olduğunu ve sonra Mevlevîliğe intisap ederek

10 Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye, s. 209. 11 Ali Enver, Mevlevî Şairler, s. 121.

12 Erhan Yetik, İsmail-i Ankaravî, Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, s. 52-54. 13 Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevî Şerhi, s. 55.

(21)

Galata’da Kulekapısı Mevlevîhanesine şeyh tayin edildiğini bildirir15. Ayşe Gültekin,

İsmâîl Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif’te Hadis (Altıncı Cilt Örneği) ve Erdoğan Taştan, İsmâîl Rüsûhî Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi (Mecmû’atü’l-Letâ’if ve Matmûratü’l-Ma’ârif) I. Cilt Çeviriyazı-İnceleme adlı doktora çalışmalarında Sahih Ahmed Dede’nin verdiği bilgileri aktarmakla birlikte İsmail Rüsûhî’nin Mevlevî oluşunu Konya’ya giderek I. Bostan Çelebi’ye intisap edişine bağlamaktadır.

İsmail Rüsûhî, Mısır’da yedi sene gece gündüz ilim tahsiliyle uğraşır ve Mesnevî okumada ruhsat sahibi olur. Bu sırada tütün kullanmanın haram ve helal oluşu üzerine bir tartışmaya dâhil olur ve bu konu hakkında Risâle-yi Keffu’l-Lisân alâHükmi’d-Duhân adlı eserini yazar. Mısır’da bu tartışma devam ederken Mevlevî şeyhi, memleketi Ankara’ya dönerek Mesnevî okumalarına başlar.

1.3. 1.3. 1.3.

1.3. Ankara’da Mesnevîhânlık Yaptığı DönemAnkara’da Mesnevîhânlık Yaptığı DönemAnkara’da Mesnevîhânlık Yaptığı DönemAnkara’da Mesnevîhânlık Yaptığı Dönem ve Konya Seferive Konya Seferive Konya Seferi ve Konya Seferi

Yedi sene kaldığı Mısır’dan Mesnevîhan olarak Ankara’ya dönen İsmail Rüsûhî, kendi diyarında Mesnevî nakline başlar. Burada insanları Mevlevîliğe yöneltmek ve Mesnevî şarabını içmeye teşvik etmek için Mesnevî’nin sırlarını insanlara açıklamaya çalışır. Bu irşat faaliyeti esnasında çevresinde kötü düşünceli insanlar ortaya çıkar ve Ankaravî’ye kin gütmeye, kötülükler yapmaya başlarlar. Hatta bu düşmanlık, bir süre sonra Hazret-i Şârih’in katline hükmetmeye kadar varır. Bunun yanı sıra Ankara’da bulunduğu süre içinde düşük bir maaşla geçinmek zorunda olduğu için ekonomik sıkıntılarla da boğuşan Mesnevî Şârihi, yaklaşık yedi sene sürdürdüğü irşat faaliyetinin ardından hicrî 1015 (1606-1607) yılında Konya’ya gider16.

15 Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlânâ’dan Sonra Mevlevilik, s. 141.

16 “Müddet-i medýde ve Ťahd ü baŤýde mürūr eyledükden šoñra kendü diyārımuza gelüp anda Óażret-i Meŝnevýnüñ naòline şürūŤ òılup nāsı ţarýò-i Mevlevý cānibine gitmek ve raóýò-i Meŝnevýyi nūş itmege taórýż ve terġýb eylerdüm ve mümkin olduġı mertebe bunlara Meŝnevý-yi Şerýfüñ esrār ve nikātını söylerdüm óikmet Allāhuñ baŤżı ehl-i óased fýcýdihfýcýdihfýcýdihā óablun min mesedfýcýdihā óablun min mesedā óablun min mesedā óablun min mesed ţaŤn ve melāmete başladılar ve óaòòımızda Ťacāyib ü ġarāyib mekr ü fesādlar işlediler her bār ki bunların ţaŤn u melāmeti bu faòýrüñ óaòòında ziyāde olduòça ol diyāra muóabbetim ve anda iòāmete niyetim ziyāde olurdı maŤahaêā òıllet-i maŤāş còıllet-ihetòıllet-inden Ťaëým müżāyaòada ve bòıllet-ir aòçe fāyòıllet-ide ve Ťāyòıllet-idemüz olmaduġı eclden beşeròıllet-iyet óasebiyle tengdil olmadan õālý olmazdum pes ašóāb-ı ġarażuñ buġż u Ťadāveti rūzberūz ziyāde olmada ve òalb-i óazýn bunlaruñ cefā vü eziyetine taóammül òılmada altı yedi sene miòdārı olduòda bunlardan baŤżısı bu faòýre mālemyekūn idüp bühtān u iftirā semtine gidüp bugün fülānı fülān óālet-i òabýóada

(22)

İsmail Rüsûhî’nin, Ankara’dan Konya’ya gidişiyle ilgili bir göz rahatsızlığından bahsedilmektedir. Sahih Ahmed Dede, Ankaravî’nin hem kendisine kin güdenlerden uzaklaşmak hem de göz rahatsızlığına ilaç bulmak ümidiyle Konya’ya gittiğini ifade eder17. Söz konusu bilgi doğruysa Mesnevî Şerhi’nin

dördüncü cildinin mukaddimesinde bahsedilen göz rahatsızlığı da düşünüldüğünde gözlerindeki hastalığın hayatı boyunca onu etkilediği söylenebilir.

Kendi vatanını terk ederek 1015 yılı Muharrem ayının birinde Konya’ya gider. Burada I. Bostan Çelebi’ye intisap eder ve onun küçük kardeşi Ebû Bekir Efendi’nin dervişi olur18. İsmail Rüsûhî-yi Ankaravî’nin, I. Bostan Çelebi döneminde

Konya’ya geldiği ve ondan feyz aldığı Sâkıb Dede’nin Sefîne’sinde de bildirilmektedir. Yaklaşık beş sene Mevlânâ’nın mukaddes şehrinde kaldıktan sonra, Kasımpaşa’da müstakil olarak kurulan Mevlevî hankâhına, Abdi Dede’nin yerine şeyh olup irşat faaliyetini İstanbul’da sürdürür19.

1.4. 1.4. 1.4.

1.4. Galata MeşîhatıGalata MeşîhatıGalata MeşîhatıGalata Meşîhatı ve Vefatıve Vefatıve Vefatıve Vefatı

İsmail Rüsûhî-yi Ankaravî 1610 yılında I. Bostan Çelebi tarafından Kasımpaşa Mevlevîhanesi kurucusu Abdi Dede’nin yerine yirmi bir yıl görev yapacağı Galata Mevlevîhanesine şeyh olarak gönderilir20. Sahih Ahmed Dede’nin

verdiği bilgiye göre bu dönemde Yahya Efendi Rumeli Kazaskeri, Kemal Efendi

gördüm diyü söyler óālbuki söyleyen fısòla maŤrūf maŤāšý ve menāhý-yi irtikābla meşhūr ve maŤrūf iken ašóāb-ı ġaraż fýòulūbihim marażun baŤde marażi o bedgūyuñ sözini istimāŤ idüp bir yere cemŤ olmışlar ve òatlimüze Ťazýmet òılmışlar içlerinden munšif olanları nefy-i beled olmamuz óaòòında ricā eylemişler bu óāletde iken faòýr daõı bunlaruñ cemŤiyyetine varup selām virüp oturduòda selāmımuzı almayup Ťulemā şeklinde olanlarınuñ cevābı bu oldı ki cümlemüzün ittifāòı budur ki şehrimüzde ţurmayup gidesin ve illā seni òatl iderüz faòýr bunlara şerŤle çoò sözler söyledim ašlā birinüñ òulaġına girmeyüp didiler ki hemān sözi uzatma yā şehrimüzden gidersün yā terk-i ser idersün pes ol meclisden gidüp yā İlāhý bu ne óālet-i ġarýbe ve ne gūne vaòŤa-yı Ťacýbedür ki bizüm başımuza geldi yā Rabbi bunuñ sırrına sen Ťālimsün ve netýcesine vāòıfsun diyüp gāh aġlayup gāh iñleyüp ve gāhý baŤżı meşāyiõ-i Ťaëāma vāòiŤ olan bu gūne sergüzeşt ile òalb-i óazýnimi tesellý eylemeyüp Āsitāne-yi muòaddese-yi Óażret-i Mevlānā òaddese sırrahu cānibine revān oldum elòıšša baŤde zamān İslāmbola gelüp õānkāh-ı Mevlevýde sākin olup irşāda şürūŤ òılduòda Óaò Subóānehu ve TeŤālā ol inkisāruñ bir mertebe mükāfātın virdi ki bu lisānla anuñ taŤbýri mümkin olmaz.” Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 7b.

17 Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, s. 286. 18 Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, s. 286. 19 Sakıb Dede, Sefîne-yi Nefîse-yi Mevleviyân, s. 37. 20 Can Kerametli, Galata Mevlevihanesi, s. 29.

(23)

Anadolu Kazaskeridir. Ankaravî’nin İstanbul’a geldiğini haber aldıklarında onu ziyarete gidip vaaz ve sohbetinde bulunurlar21.

Bu Mevlevîhanenin yedinci şeyhi olan Ankaravî’nin buraya gönderilmesiyle ilgili olarak iki sebepten bahsedilir: Birincisi Mevlevî tarikatının zayıflayan etkinliğinin tekrar artırılması; ikincisi de tasavvuf erbabına ve Mevlevî tarikatına yönelik eleştirilere, özellikle Kadızadelilerin eleştirilerine cevap vermektir22. Hazret-i

Şârih de yazdığı eserlerle Kadızadelilerin eleştirilerini bertaraf etmeyi başarır23.

Bunun yanı sıra tasavvufî düşünceyi temellerinden yeniden inşa ederek, Mevlevîliği Osmanlı coğrafyasında canlandırarak Mevlevîliğe itibar kazandırır24.

Kadızadelilerin tasavvuf aleyhinde güçlü bir muhalefet oluşturduğu dönemde İstanbul’a gelen İsmail-i Ankaravî, burada tasavvufun esaslarını, mevlevîliğin yapısını ve adabını tanıtan, aynı zamanda müritlere yol gösteren, Mevlânâ’nın düşüncelerini anlatan eserler yazar. Mevlânâ, İbn Farız, İbn Arabî, Sühreverdi gibi mutasavvıfların eserlerine şerhler yazar. Bu alanda güçlü, isabetli, ılımlı ve ehl-i sünnet esaslarına bağlı yorumlarıyla yükselir25.

Galata Mevlevîhanesi şeyhliğini yaptığı süre içinde, yazdığı eserlerle Mevlevî düşüncenin canlanması ve yayılması yönünde mücadele edip tarikata yönelik eleştirileri cevapladıktan sonra Şârih, ölümünün yaklaştığını haber verir. İsmail Rüsûhî, Hazret-i Muhammed’in yolunda zayıf kalpleri güçlendirmek ve zahirde müdafaa, muhaliflerin batınına mukabele etmek için eserler yazıp hizmetini yerine getirdiğini ifade eder. Hilekârların reisleri ortadan kalktığı, diğerleri de başsız kaldığı için iş tamamdır. Bundan sonra usûlü ile vusûle müşerref olmak istediğini belirtir. “Âmeden ü reften-i ehl-i tecrîd hemreng bâyed” (Tecrit ehlinin gelişi ve gidişi uyumlu olmalıdır.) latifesiyle vefatının yaklaştığını ima ve “Ve hak dûst bîkayd-ı pûst başed” (Ve gerçek dost, post kaydında değildir.) diyerek sonunun yaklaştığını işaret eder26.

21 Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, s. 289.

22 Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevî Şerhi, s. 111.

23 Kadızadelilerle yaşanan fikir çatışmaları için daha geniş bir kaynakça için bkz. Ahmet Tanyıldız, İsmâîl Rusûhî-yi Ankaravî Şerh-i Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (1. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük), s. 5.

24 Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevî Şerhi, s. V. 25 Tâhirü’l-Mevlevî, Nisâbü’l-Mevlevî Tercümesi, s. XII. 26 Sakıb Dede, Sefîne-yi Nefîse-yi Mevleviyân, s. 44.

(24)

Vefat tarihi hakkında üç farklı rivayet mevcuttur. Bunlardan ilki Ali Enver’in Semâhâne-i Edeb adlı eserinde yer alan 1040 (1630-1631) tarihidir27.

İkincisi Sahih Ahmed Dede’nin verdiği 1052 (1642-1643) tarihidir. Bu tarihe Medhî’nin söylediği şu beyit tanık gösterilir:

İdüp rûh-ı revânına du’â bin cân ile Medhî Didüm târîhi İsmâ’îl Efendi’ye ola rahmet28

Bundan başka “ḫitâm”, “irtiḥâl-i Ťirfân” gibi ifadelerin de Hazret-i Şârih’in vefat tarihini (1041) gösterdiği bildirilmektedir29.

Ankaravî’nin vefatıyla ilgili kaynakların birleştiği tarih 1041 (1631-1632) yılıdır. Bu tarihe işaret eden bazı kaynaklar şunlardır: Nev’izâde Atâyî Atâullâh,

Hadâikü’l-Hakâyık fî Tekmileti’ş-Şakâyık (Zeyl-i Şakâik), Esrar Dede, Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye, Kâtip Çelebi, Fezleke, Evliyâ Çelebi, Seyahatname, Hammer,

Büyük Osmanlı Tarihi, Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri.

2.

2.

2.

2.

ESERLERİ

ESERLERİ

ESERLERİ

ESERLERİ

Ankaravî’ye ait eserlerin sayısı hakkında kaynaklarda farklı sayılar telaffuz edilmiştir. Kâtip Çelebi, İsmail Rüsûhî’nin şu eserlerinden bahseder: Mesnevî Şerhi (Mecmû’atü’l-Letâyif ve Matmûratü’l-Ma’ârif), Tarikatnâme (Minhâcü’l-Fukarâ), Şerh-i Hadîs-i Erba’în, Hüccetü’s-Semâ, Şerh-i Heyâkil (Îzâhu’l-Hikem), Fâtiha-yı Ayniyye, Türkçe Fâtiha Tefsîri, Hall-i Müşkilât-ı Mesnevî30. Evliyâ Çelebi on bir cilt

değerli eseri olduğunu söyler, fakat Mesnevî Şerhi haricinde başka bir eser adı vermez31. Sahih Ahmed Dede “Te’lifât-ı Hazret-i Şârih” başlığı altında Ankaravî’nin

eserlerinin sayısının kırka ulaştığını bildirir ve otuza yakın eser ismini zikreder: Mesnevî’nin birinci cildinin Arapça şerhi (Simâtü’l-Mûkinîn), Câmiü’l-Âyât, Kaside-yi Tâiyye Şerhi, Cenâhu’l-Ervâh, Fâtihu’l-Ebyât, Kaside-yi Münferice (Şerhi), Nisâb-ı Mevlevî, Tuhfe-yi Şâhidî (Şerhi), Risâle-yi Mebde’u Me’âd, Misbâhu’l-Âyât, Risâle fîHakkı’s-Semâ’i’l-Mevlevî, Kasîde-yi Hamriyye Şerhi,

27 Ali Enver, Mevlevî Şairler, s. 123.

28 Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, s. 305.

29 Erhan Yetik, İsmail-i Ankaravî, Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, s. 58. 30 Zeynep Aycibin, Kâtib Çelebi Fezleke Tahlil ve Metin C. I-III, s. 832-833. 31 Evliyâ Çelebi, Seyahatnâme, s. 209.

(25)

Nakş-ı Füsûs Şerhi, Şerh-i Risâle-yi Ahmed bin Muhammed-i Tûsî32, Risâle-yi

Tenzîhiyye fîŞe’ni’l-Mevleviyye, Risâle-yi Uyûn-i İsnâ Aşere, Risâle-yi Tasavvuf, Risâle-yi Hilâfet-i Bey’at-ı Ehl-i Tasavvuf, Nasîhat-ı Tasavvuf, Risâle-yi Keffü’l-Lisân alâHükmi’d-Duhân, Ma’şerât, Risâle-yi İnâbet-i Meşâyih33. Sâkıb Dede’nin

Sefîne’sinde on eserin adı verilir ki bu eserlerin arasında beliğ, güzel söylenmiş ârifâne ve âşıkâne manzumelerin bulunduğu bir Divan’ı olduğu belirtilir34. Esrar

Dede kırktan fazla eseri olduğunu söylemesine rağmen beş eserinin adını verir35. Ali

Enver de Esrar Dede’nin eserindeki gibi kırktan fazla eseri olduğunu söylemesine rağmen beş eserini kaydeder36. Bunlardan başka son dönemde Ankaravî üzerinde

çeşitli çalışmalar kaleme alınmış ve bu çalışmalarda Ankaravî’nin eserleri geniş bir şekilde ele alınmıştır37. Biz bu çalışmamız esnasında Ankaravî’nin eserleriyle ilgili

yeni bir bilgiye ulaşamadığımız ve tekrara düşmemek için eserleri ayrıntılı olarak ele almadık.

32 Ahmet Tanyıldız hazırladığı doktora tezinde bu eserin Risâle-yi Tenzîhiyye fîŞe’ni’l-Mevleviyye adlı eser olduğunu işu şekilde ifade eder: “Bu eser, Ankaravî’nin te’lifi olmayıp Ahmed-i Gazzâlî’nin Bevârıku’l-İlmâ fi’r-Reddi Alâmen Yuharrimu’s-Semâ’ (adlı eserini) esas alarak kısalttığı üç makalelik bir risaledir. Bu durum Sahîh Ahmed Dede’nin ‘ve bu sâlde (H. 1037/M. 1627) Şeyh Ahmed bin Muhammed-i Tûsî risâlesini Arabî şerh buyurdı’ ifadesiyle de örtüşmektedir.” Ahmet Tanyıldız, İsmâîl Rusûhî-yi Ankaravî Şerh-i Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (1. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük), s. 19.

33 Sahîh Ahmed Dede, Mevlevîlerin Tarihi, s. 305-306. 34 Sakıb Dede, Sefîne-yi Nefîse-yi Mevleviyân, s. 39. 35 Esrar Dede, Tezkire-i Şuarâ-yı Mevleviyye, s. 210. 36 Ali Enver, Mevlevî Şairler, s. 122.

37 Ankaravî’nin eserleriyle ilgili daha geniş bilgi için şu eserlere bakılabilir: Erhan Yetik, İsmail-i Ankaravî, Hayatı, Eserleri ve Tasavvufî Görüşleri, s. 65-121.; Erhan Yetik, “Ankaravî İsmail Rüsûhî”, DİA, III, İstanbul 1991, s. 211-213.; Büyük Türk Klasikleri, İsmail Rusûhî Efendi, C. V, s. 101.; Tâhirü’l-Mevlevî, Nisâbü’l-Mevlevî Tercümesi, s. XI-XXIV.; Semih Ceyhan, İsmail Ankaravî ve Mesnevî Şerhi, s. 155-283.; Ayşe Gültekin, İsmâîl Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif’te Hadis (Altıncı Cilt Örneği), 54-102.; İsmail Güleç, Türk Edebiyatında Mesnevî Tercüme ve Şerhleri, s. 142-146.; Semih Ceyhan-Mustafa Topatan, Mesnevî’nin Sırrı, s. 14-18.; İsmail Rüsûhî Ankaravî, Minhâcü’l-Fukarâ, (Haz.: Safi Arpaguş), İstanbul 2008.; İsmail Rusūhi Ankaravý, Makâsıd-ı Aliyye fîŞerhi’t-Tâiyye, (Haz.: Mehmet Demirci), İstanbul 2008.; Ahmet Atilla Şentürk-Ahmet Kartal, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 2011, s. 477.; Erdoğan Taştan, İsmâîl Rüsûhî Ankaravî’nin Mesnevî Şerhi (Mecmû’atü’l-Letâ’if ve Matmûratü’l-Ma’ârif) I. Cilt Çeviriyazı-İnceleme.; Ahmet Tanyıldız, İsmâîl Rusûhî-yi Ankaravî Şerh-i Mesnevî (Mecmû’atu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-Ma’ârif) (1. Cilt) (İnceleme-Metin-Sözlük), s. 15-54.; Alberto Fabio Ambrosio, Bir Mevlevî’nin Hayatı, (Çev.: Ayşe Meral), İstanbul 2012.

(26)

BİRİNCİ BÖLÜM

BİRİNCİ BÖLÜM

BİRİNCİ BÖLÜM

BİRİNCİ BÖLÜM

MECMÛ

MECMÛ

MECMÛ

MECMÛŤATU’L

ŤATU’L

ŤATU’L----LETÂYİF VE MATMÛRATU’L

ŤATU’L

LETÂYİF VE MATMÛRATU’L

LETÂYİF VE MATMÛRATU’L

LETÂYİF VE MATMÛRATU’L----MAŤ

MAŤ

MAŤ

MAŤÂRİF

ÂRİF

ÂRİF

ÂRİF

(IV. CİLT)

(IV. CİLT)

(IV. CİLT)

(IV. CİLT)

1.1. 1.1. 1.1.

1.1. DÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARIDÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARIDÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARIDÖRDÜNCÜ CİLDİN NÜSHALARI

1.1.1. 1.1.1. 1.1.1.

1.1.1. Nüshaların TavsîfiNüshaların TavsîfiNüshaların TavsîfiNüshaların Tavsîfi

1.1.1.1. 1.1.1.1. 1.1.1.1.

1.1.1.1. Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa 307Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa 307Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa 307Süleymaniye Kütüphanesi Pertev Paşa 307

Cilt: 2 (1, 2 ve 3. ciltler bir bölüm; 4, 5 ve 6. ciltler ikinci bölüm) Telif Tarihi: 10 Muharrem 1035

Varak: 189

Boyut (Dış-İç): 305x205-240x175 Satır: 41

Yazı: Talik

Cilt: Meşin ciltli, miklepli, şemseli, yan kapakların köşeleri tezhipli, kapaklar çift yaldız çerçeveli.

Açıklamalar: Nohudî kâğıt üzerine siyah mürekkeple yazılı. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır. Mesnevî beyitleri, ayet, hadis, Arapça ve Farsça ifadelerin üstü kırmızı çizgili.

Başı: (1b) Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤu minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelli’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

(27)

Sonu: (189a) Ḥaàret-i Vehhāb-ı Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i keremkemāl-inden ḳabūl ve beynelenām maḳbūl eyleye ve buña müţālaŤa eyleyen yārān u iḫvāndan meÿmūl olan oldur ki bunuñ müÿellifini ve kātibini ḫayr duŤādan ferāmūş itmeyeler elḥamdu lillāhi ŤalāinŤāmihi ve itmāmihi veššalātu ŤalāNebiyyihi ve ālihi

1.1.1.2. 1.1.1.2. 1.1.1.2.

1.1.1.2. Ankara Millî Kütüphane Yz B 685 Ankara Millî Kütüphane Yz B 685 Ankara Millî Kütüphane Yz B 685 Ankara Millî Kütüphane Yz B 685 İstinsah Tarihi: 15 Şevval 1080 Varak: 350

Boyut (Dış-İç): 295x195 – 210x115 Satır: 31

Yazı: Nesih

Cilt: Şemseli, miklepli, çizgi zencirekli, şirazeli, biraz eskice, kapak içleri ebrulu.

Açıklamalar: Metin siyah, başlıklar ve Mesnevî’nin Dîbâce’sinde yer alan ifadeler kırmızıyla yazılmış, Mesnevî beyitlerinin, ayet, hadis, Arapça ve Farsça ifadelerin üstü kırmızı çizgili. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır.

Başı: (1b) Bihi nestaŤýnBismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (353a) Ḥaàret-i Vehhāb-ı Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i keremkemāl-inden ḳabūl ve beynelenām maḳbūl eyleye ve buña müţālaŤa eyleyen yārān u iḫvāndan meÿmūl olan oldur ki bunuñ müÿellifini ve kātibini ḫayr duŤādan ferāmūş itmeyeler elḥamdu lillāhi ŤalāinŤāmihi ve itmāmihi veššalātu ŤalāNebiyyihi ve ālihi ecmaŤýn temme kitāb

1.1.1.3. 1.1.1.3. 1.1.1.3.

1.1.1.3. Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye 672Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye 672Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye 672Süleymaniye Kütüphanesi Hamidiye 672 İstinsah Tarihi: 19 Rebiülevvel 1039 Müstensih: Derviş Mustafa Edhemî

(28)

Varak: 477

Boyut (Dış-İç): 289x180-220- 113 Satır: 27

Yazı: Talik

Açıklamalar: Metin siyah, başlıklar ve Mesnevî’nin Dîbâce’sinde yer alan ifadeler ve başlıklar kırmızıyla yazılmış, Mesnevî beyitlerinin, ayet, hadis, Arapça ve Farsça ifadelerin üstü kırmızı çizgili. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır.

Başı: (1b) bihi nestaŤýn Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (476b) Ḥaàret-i Vehhāb-ı Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i kereminden ḳabūl ve beynelenām maḳbūl eyleye ve buña müţālaŤa eyleyen yārān u iḫvāndan meÿmūl olan oldur ki oldur ki iki kere yazılmış ve üstü çizilmiş bunuñ müÿellifini ve kātibini ḫayr duŤādan ferāmūş itmeyeler elḥamdu lillāhi ŤalāinŤāmihi ve itmāmihi veššalātu ŤalāNebiyyihi ve ālihi ḳad vaḳaŤa’l-ferāġu mintaḥrýri hāêihi’n-nusḫatu’ş-şerýfetu Ťalāyedu’l-Ťabdi ḫākpāy-ı ehlullāhi teŤālā Dervýş Mušţafā Edhemý ġafarallāhu êunūbihi ve setra Ťuyūbihi āmýn yā Rabbe’l-Ťālemýn

1.1.1.4. 1.1.1.4. 1.1.1.4.

1.1.1.4. Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi GE 4430Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi GE 4430Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi GE 4430Bursa İnebey Yazma Eser Kütüphanesi GE 4430 Telif Tarihi: 1035 Muharrem

İstinsah Tarihi: 1067

Müstensih: Mustafa bin Bali Varak: 291

Boyut (Dış-İç): 300x180 – 220x118 Satır: 37

Yazı: Nesih

(29)

Açıklamalar: Serlevha var, varaklar cetvelli, duraklar müzehhep, iç kapak ebrulu. Mesnevî beyitlerinin üstü kırmızı, ayet ve hadis, Arapça ve Farsça ibarelerle beyitlerden sonra şerhe geçilen kısımlarda ilk kelimenin üstü siyah çizgili. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır. Sayfa kenarlarında ve satır aralarında haşiyeler mevcut. Bursa Mevlevîhanesinden Burhaneddin Bey zamanında devredilmiş.

Başı: (1b) Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (291b) Anı ţaleb eyle tā kim saña kendü šūret-i bāţınañı göstere ve her ne mālik olursa saña iẓhār eyleye bu sözi bu maḥalde ḫatm eyle Allāh tebāreke ve teŤālā vifāḳa aŤlemdür

1.1.1.5. 1.1.1.5. 1.1.1.5.

1.1.1.5. Kastamonu Halk Kütüphanesi KHK 2879Kastamonu Halk Kütüphanesi KHK 2879Kastamonu Halk Kütüphanesi KHK 2879Kastamonu Halk Kütüphanesi KHK 2879 İstinsah Tarihi: 11 Cemaziyelevvel 1050 Varak: 271

Boyut (Dış-İç): 340x210 – 240x140 mm Satır: 33

Yazı: Talik ve Nesih

Cilt: Yaldız, salbek, şemse ve köşebentli, miklepli bordo meşin cilt.

Açıklamalar: Mesnevî beyitlerinin üstü kırmızı çizgili. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır. Lâ’da Abd el-Evliya Derviş İbrahim bin Süleyman el-Mevlevî’ye ait temellük kaydı ve mührü ve Mustafa Aşir Efendi’nin vakıf mührü vardır. Münire Medresesinden gelmiştir.

Başı: (1b) Bihi nestaŤýn Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (272a) Hicret-i Nebeviyyenüñ šallallāhu Ťaleyhi ve sellem biñ elli senesinüñ māh-ı Cemāêiye’l-evvelýnüñ on birinci güni nihāyet buldı Ḥaàret-i

(30)

Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i kereminden buña müţālaŤa eyleyen yārān ḫayr duŤādan ferāmūş itmeyeler āmýn yā Rabbe’l-Ťālemýn

1.1.1.6. 1.1.1.6. 1.1.1.6.

1.1.1.6. Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya 1923Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya 1923Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya 1923Süleymaniye Kütüphanesi Ayasofya 1923 Telif Tarihi: 10 Muharrem 1035

Varak: 306

Boyut (Dış-İç): 300x185- 215x115 Satır: 31

Yazı: Talik

Cilt: Miklepsiz koyukahve renkli cilt.

Açıklamalar: Dibâce’deki ifadeler ve başlıklar kırmızıyla yazılı, Mesnevî beyitlerinin, ayet ve hadislerle Arapça, Farsça ifadelerin üstü kırmızıyla çizili. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır.

Başı: (1b) Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (305b) Ḥaàret-i Vehhāb-ı Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i kereminden ḳabūl ve beynelenām maḳbūl eyleye ve buña müţālaŤa eyleyen yārān u iḫvāndan meÿmūl olan oldur ki bunuñ müÿellifini ve kātibini ḫayr duŤādan ferāmūş itmeyeler elḥamdu lillāhi ŤalāinŤāmihi ve itmāmihi veššalātu ŤalāNebiyyihi ve ālihi temmet-i kitāb

1.1.1.7. 1.1.1.7. 1.1.1.7.

1.1.1.7. Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud 2247Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud 2247Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud 2247Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud 2247 Telif Tarihi: 10 Muharrem 1035

Varak: 306

Boyut (Dış-İç): 293x205-210x125 Satır: 31

(31)

Açıklamalar: Dibâce’deki ifadeler ve başlıklar kırmızıyla yazılı, Mesnevî beyitlerinin, ayet ve hadislerle Arapça, Farsça ifadelerin üstü kırmızıyla çizili. Metinde bazı Mesnevî beyitlerinin başına “mim” işareti konulmuş, bazılarının da üstü kırmızıyla çizilmiştir. Üstü kırmızıyla çizilen beyitlerin başında “mim” yoktur.

Başı: (1b) Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-meceŤale’l-cildi’r-rābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-meceŤale’l-cildi’r-rābiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (305b) Ḥaàret-i Vehhāb-ı Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i kereminden ḳabūl ve beynelenām maḳbūl eyleye ve buña müţālaŤa eyleyen yārān u iḫvāndan meÿmūl olan oldur ki bunuñ müÿellifini ve kātibini ḫayr duŤādan ferāmūş itmeyeler elḥamdu lillāhi ŤalāinŤāmihi veššalātu ŤalāNebiyyihi ve ālihi

1.1.1.8. 1.1.1.8. 1.1.1.8.

1.1.1.8. Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 323Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 323Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 323Süleymaniye Kütüphanesi Halet Efendi 323----1111 Telif Tarihi: Muharrem 1035

Varak: 306

Boyut (Dış-İç): 282x197- 225-134 Satır: 31

Yazı: Talik Cilt: Yıpranmış

Açıklamalar: Dibâce’deki ifadeler ve başlıklar kırmızıyla yazılı, Mesnevî beyitlerinin, ayet ve hadislerle Arapça, Farsça ifadelerin üstü kırmızıyla çizili. Başlardaki sayfalarda beyitlerin başında “Mesnevî” ibaresi, daha sonraki beyitlerin başında “mim” işareti vardır, fakat beyitler yazılmamıştır.

Başı: (1b) Bihi nestaŤýn Bismillāhi’r-Raḥmāni’r-Raḥým elḥamdu lillāhi’lleẕý ceŤale’l-cildi’r-rābiŤ minelMesnevý aḥseni’l-merābiŤi’l-maŤnevý ve enfaŤu’l-merātiŤi lilŤulemāi’l-uḫrevý ve ecelle’l-menāfiŤi lilfuḳarāÿi’l-mevlevý

Sonu: (305b) Ḥaàret-i Vehhāb-ı Muţlaḳdan mercū olan budur ki bunı kemāl-i kereminden ḳabūl ve beynelenām maḳbūl eyleye ve buña müţālaŤa eyleyen yārān u iḫvāndan meÿmūl olan oldur ki bunuñ müÿellifini ve kātibini ḫayr duŤādan

Referanslar

Benzer Belgeler

Leyla Karahan’ın Cumhuriyet’ten önce yazılmış Türkçe gramer kitaplarını edebî kültür taşıyıcılıkları bakımından değerlendirdiği bildirisinde (2010) tespit

(14) Mahrem-i în hûş cüz’ bî-hûş nîst Mer zebân râ müşterî cüz’ gûş nîst Bî-dilândır mahrem-i esrâr-ı hûş Yok zebâna müşteri illâ ki gûş. “Bu aklın

2,25 2 çapında oyun

Direkt antiglobulin test pozitifliği yenidoğan hemolitik hastalıkları, otoimmün hemolitik anemiler, yüksek doz gamaglobülin tedavisi, hipergamaglobülinemi, annedeki

gidicek (14) ṭoḳuz ḳalur ve bu ṭoḳuz ṭoḳuz daḫı żamm idiceñ on sekiz olur ve onı gidicek sekiz ḳalur ve bu sekize sekiz daḫı żamm idiceñ on altı (15) olur

Baş Ġonce-i nevreste kim dirler dehānuñdur senüñ Ķırmızı gül yapraġı gūyā zebānuñdur senüñ. Son İnceden ince Ħayālí ģāŝ

In a prospective study consisting of a cohort of middle-aged and old Chinese males conducted by Huang et al., it was indicated that blood group B had a lower risk

Eserin hiçbir nüshasında şerhe isim olabilecek bir başlık veya bir ibare yer almadığı gibi metnin içinde de müellif tarafından bu amaçla kullanılmış bir ifade