• Sonuç bulunamadı

2. ESERLERİ

1.4. METİN ŞERHİ METODU

1.5.3. Sülûkun Mertebeleri

1.5.3.6. Sülûk Vadilerinin Konakları Menzilesindeki Dereceler

1.5.3.6.1. Basiret

1.5.3.6. 1.5.3.6.

1.5.3.6. Sülûk Vadilerinin Konakları Menzilesindeki DerecelerSülûk Vadilerinin Konakları Menzilesindeki DerecelerSülûk Vadilerinin Konakları Menzilesindeki DerecelerSülûk Vadilerinin Konakları Menzilesindeki Dereceler

1.5.3.6.1. 1.5.3.6.1. 1.5.3.6.1.

1.5.3.6.1. BasiretBasiretBasiretBasiret

264 Ankaravî, Minhâcü’l-Fukarâ, s. 370. 265 Sühreverdî, Avârifü’l-Meârif, s. 192-193.

266 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 62a. 267 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 146b.

Görüş, kalp gözüyle görme, uzağı görüş kabiliyeti, ön görü anlamlarına gelir. “Gaflete düşmeden ve duygulara kapılmadan ileriyi ve gerçekleri isabetli olarak görme yeteneği.”268

Kutsî nurla aydınlanan kalp için bir kuvvettir. Bu kuvvet sayesinde eşyanın iç yüzü ve gerçekleri görülür. Başta bulunan göze basar, kalpte bulunan görme gücüne basiret denir. Bunlardan biri ile zahir, diğeri ile bâtın idrak olunur269.

Kâşânî basiret sözcüğünün ilk karşılığı olarak firaset kelimesini vermiştir. Bir iç kuvvet olan basiret, kalp için baş gözü gibidir. Başta bulunan göz işlerin dış tarafını, basiret sahibi olan kalp de iç yüzünü, hakikatini görür270.

“Basîret öyle bir kalp gözüdür ki mârifet nûruyla parlar ve kemâl-i hidâyet ile mükemmel olur. Delil ve bürhana muhtac olmaksızın hakkı zâhirde görür, bâtılın da mahvolup gideceğini bilir.”271

Sâlik gerçek makamdan başka bir yerde durmaz ve doğruluktan başka bir karargâh seçmez. Gerçek makamı ve doğruluk karargâhını bulmak için en iyi yol gösterici ve mürebbi gören bir gözdür. İnsan gören gözü sayesinde zararlı ve tehlikeli yerlerden uzak durur272. Burada bahsedilen göz, gönül gözüdür. Gönül gözü açık

olmayan insan her daim tehlikededir, katırla deve hikâyesindeki katır gibidir, sürekli ayağı takılır ve burnu üzerine düşer. Gönül gözü açık olan insan ise deve gibidir, uzağı ve yol üzerindeki tehlikeleri rahatlıkla görür, böylece düşmekten kurtulur. Yani gönül gözünün açıklığı sâlik için mürebbi ve muhafız gibidir.

Gönül gözü kör olanlarda marifet nuru bulunmadığı için dünyanın pisliğine bulaşmadan hayatlarını sürdüremezler. “Kör olan kişi nasihat suyuyla temizlense bile her zaman yeniden kirlenir.” Çünkü gönül gözü açık olmayanlar manevî pisliklerden uzak duramaz, daima bu tür pisliklerle kirlenir273. “Attarlar Çarşısında Güzel Kokudan Bayılan Debbağın Hikâyesi”nde debbağ manevî pisliğe alışmış kişiye, güzel koku da onu iyiliğe sevk etmek düşüncesiyle yapılan nasihata benzetilebilir. Debbağ atarlar çarşısına gittiğinde güzel kokudan dolayı bayılır. Onu tedavi etmek

268 Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, s. 67.

269 Seyyid Mustafa Rasim Efendi, Tasavvuf Sözlüğü, s.281. 270 Kâşânî, Tasavvuf Sözlüğü, s. 110.

271 Olgun, Nisâbü’l-Mevlevî, s. 207.

272 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 15b. 273 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 15b.

için üzerine misk saçarlar, ama bir türlü ayıltamazlar. Debbağın kardeşi yanında getirdiği köpek pisliği sayesinde onu ayıltır. Buradan da anlaşılıyor ki manevî pislik içinde yaşayanlar o kokuya öyle alışmışlardır ki misk gibi olan nasihat onları iyileştirmez ve gönül gözlerinin görmesini sağlamaz.

Basireti olanların bile “Kaza geldiğinde basar görmez olur.” hadisi mucibince dünya kuyusuna düştükleri olur. Fakat gönül gözü kapalı olan kişi için kuyuya düşmek bir huy olmuştur. Hak yolunda giderken katır gibi düşmeye alışmış olmaları gönül gözlerinin körlüğünden kaynaklanır. İnsanın hem zahirdeki hem bâtındaki gözleri açık olmalıdır ki onun için bu gözlerin açık olmasından daha faydalı bir şey yoktur. Her türlü tehlikeden bu gözler sayesinde korunur. Gönül gözüne basiret adı verilir ki zahirdeki gözden yetmiş derece daha hayırlıdır. Zahirde bulunan gözün iyi görmesi gönül gözünün açık olmasına bağlıdır, çünkü zahirdeki göz, ışığını gönül gözünden alır274. Bundan dolayıdır ki sâlik olan kimse, elinde

bulunan altın, gümüş gibi dünya malını Hak yolunda harcayarak gönül gözünü açmaya çalışmalıdır. Gönül gözü nurlanan kişi bu sayede cihanı bir kuyu gibi görür ve bu cihan kuyusundan kurtulmak için de Hakk’ın ipine tutunur275.

Mesnevî Şerhi’nin başka bir yerinde Ankaravî basireti aklın nihai kavrama gücü olarak değerlendirmektedir. Basarın açıklığı sayesinde perdeler ortadan kalkar. Gönül gözü açık olan kişi, yakîn ve marifet nurunun önündeki perdeleri Hakk’ın hidayet nuruyla aydınlanan aklı sayesinde yırtar ve gelecekte karşılaşacağı hayrı ve şerri görür. Böyle bir görüş sahibi olan kişi nereye gitse ve ne yapsa basiret üzere yapar. Her ne söylese tahkik ve yakîn hakkında söyler. Böyle kimselerin aklı, kendine güvenerek Hak yoluna gitmeye lâyıktır. Çünkü bunların ilmi Allah’tan gelmiş ve aklı ve anlayışları Hakk’ın hidayet nuruyla aydınlanmıştır. Bunların basarı ve aklı hata yapmaz ve Allah’ın rızasına muhalif bir yere gitmez276.

İster zahir gözüyle ister bâtın gözüyle olsun görme yeteneği Allah’ın kudretinin eseridir. Allah zahir gözle görme yeteneğini hemen her insana bahşetmiştir. Fakat basiret nurunu ariflerin gönlüne yerleştirmiştir. Arif, Hakk’ı bilen ve basiret sahibi kimsedir. Basiret de öyle bir nurdur ki onun sayesinde bütün vücut

274 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 15b. 275 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 28b. 276 Ankaravî, MecmûŤatu’l-Letâyif ve Matmûratu’l-MaŤârif, C. 4, vr. 136a.

göz kesilir. Ariflerin her bir azası gören bir göz haline gelir ve eşyanın bâtınını bu gözler sayesinde müşahede eder. Gözden başka uzuvların görme yeteneğine sahip olması Hakk’ın kudreti sayesindedir. Çünkü Allah isterse insanın her bir uzvu herhangi bir şeyi görmeye muvaffak olur. Cenin halinde iken insanın gözü bulunmaz. Cenab-ı Hak bir yağ parçasına nur vererek onun görmesini yaratmıştır. Gözün görmesini sağlayan şey onda bulunan yağ parçası değildir. Allah’ın, yağ parçalarını görmeye alet kılmasıyla göz, görme özelliğini kazanır. Allah’ın izni olmadan bu yağ parçalarının görme yeteneği yoktur. İnsan uyurken çeşitli suretler ve şekiller görür ki bu görme yeteneği yağ parçasından ibaret olan göze ait bir eylem değildir. Aksine uykudaki suretleri ve şekilleri görmek için zahirdeki göze ihtiyaç yoktur. Buradan anlaşılıyor ki Allah’ın herhangi bir azaya görme özelliği vermesiyle zahirdeki göz olmadan da görmek mümkündür. Cinlerde ve perilerde insanlardakine benzer yağ parçasından oluşan bir göz yoktur. Allah onların vücudunda görme özelliğini sağlayan bir his yaratmıştır ki onunla görürler ve gerekli şeyleri onunla idrak ederler. Aslında nurla bir yağ parçasının hiç ilgisi yoktur ki biri kesif, biri latiftir. Fakat Allah gözbebeğinde bir letafet yaratarak nurla gözbebeği arasında bir münasebet meydana getirmiş ve onun görmesini sağlamıştır277. Allah dilerse yarattığı her şeye, zahir gözü

olmasa bile görüş gücü verir. Gözü olmadığı halde Ad kavmini helak eden rüzgâra, Hz. İbrahim’i yakmayan ateşe, Kıbtîlere kan olup Musa’nın kavmine su görünen Nil’e görüş gücünü veren Allah’tır.

Benzer Belgeler