r
SANA
P R E N S S A B A H A T T İ N
’A
B
atı m etodlu ve bir sisteme bağlı tefek k ü riyle beslenm iş, dü şün celerin i tahakkuk ettir m ek uğrun da, onları aksiyon halinde yaşıyan sayısı üçü beşi geçm iyen değerlerim izden biri de m uhakkak ki Prens Sabahattin- dir. T ü rk iye Y ayınevinin her tü r lü ticarî düşüncenin üstüne çık a rak - çü nkü bu m eseleleri anlı- yanların hattâ dinliyenlerin sayı sı ağlan acak kadar azdır - kadir bilir bir hayranlıkla yayınladığını tahmin ettiğim iz bir eser, zaman zam an adı duyulan bu m ü tefekki rim ize b ol ve gür bir ışık getir- m eseydi, o yine Z iy a G ökalp gi bi cins kafa adam lariyle birlikte tarihim izde ve kendilerini seven lerin hafızalarında yaşayıp gid e cekti.Prens Sabahattini kaba bir tasnifçilik itiyadiyle ço ğ u zaman ikiye b ölerek m ütalea ederler: Siyans Sosyal okuluna bağlı Prens Sabahattin ve aksiyon ada mı Prens Sabahattin.
Bizce, bu ayırm a onu tanı m akta belki kolaylıklar getirebi lir; fakat şahsiyetinin bütününcü ortaya koym ak bakım ından, bil hassa on unla yeni tem asa g e çe ce k olanlarda asıl ağırlık m er kezlerini gözden kaçırtabilir. Z i ra, düşüncelerini onların dışa aksetm iş benzerleri halinde içiçe yaşıyan bu nadir m ütefekkiri b ölm ek , canlı bir şekilde idrâk edilm esi gerektiği hissini veren şahsiyetini zedeliyecektir.
K
ader, k o ca Osm anlı İm para torluğu nu n gecesin de doğan Sabahattin beyi, sanki karan- lıkalrı yırtacak b ir ışık taşım ağa m em ur etmişti. Dam at Mahmut Celâlettin Paşanın ve A b dü lh a - midin hem şiresi Seniha Sultanın evlenm elerinden doğan Sabahat tin b ey, tıpkı bir halk ço cu ğ u olan G ökalıp gibi, hep milletinin ve im paratorluğunun em rinde kalacak ve onların yıkılm am ala- rı için çalışacaktı. Siyans Sosyal ek olü n e bağlılığı, Pariste “ T e şebbüsü Şahsî ve A dem i M erkeTürkiyenin mil lef ve Türkün fert olarak kal
kınmasının metodlu ve plânlı bir şekilde ele
alınmasına hemen ilk defa Prens Sabahattin-
de rastlıyoruz. Yazık ki, birbiri peşi sıra gelen
acı tesadüfler, onun fikirlerini de kendisi gibi
yurt dışında bırakmıştır.
Yazan ■
Vecdi Bürün
V .
ziyet” cem iyetin i kurarak “ T e ra k k i“ adlı b ir gazete çıkarm ası ve ora da sabık Sağlık Bakanı mız m uhterem Nihat Reşatla bir- leşerek giriştiği m ü cadelelerin h edefi hep aynı idi: İm parator luğu dağılm aktan kurtarm ak, b ö y le b ir şeyin ön ü n e geçm ek , Bu u ğu rd a bütün fedakârlıkları g öz e aldı. Z aten babası da aynı h ed efe varm ak istem iş, lâf anlat mak kabil ola m a yın ca m em leket dışında m ü ca deley e geçm işti. Sa bahattin Bey, tam Mithat Paşayı sürdüğü ve bir istibdat idaresi kurduğu sırada A b dü lh a m ide İs lâhat lâyihaları verm ek cesa reti ni gösteren babasından tevarüs ettiği m ü ca dele ruhuna sonuna kadar sadık kaldı.
H
er cins adam gibi onun da düşm anları vardı. Bu düşm an lar arasında saltanatın iktida rını paylaşm ağa g ö z dikm iş, fa kat icabında onun v ereceğ i en u- fak rü tbeyi d e b ü y ü k b ir şeref sayan, p ek az istisnasiyle günlük politikanın esiri (T e ra k k i ve İtti h a t) çılar da b u lu n u yord u . T a rih bakım ından siyasî faaliyetleri fazlasiyle «ahsî m enfaatlere - m addî veya m ânevî - bağlı b u lunan v e b ir hayli h ırpalanabile ce k bir durum da bulunan (İtti h atçıla r) Sabahattin beyin faali yetlerini âdî m enfaat dürbün ün den göreb iliy orla rd ı. Ç ünkü baş ka türlü düşünm ek m enfaatlerini zedeliyecekti. Bunun için , onu ve arkadaşlarını “ H âzineyi s o y m ak ve m em leketi yabancılara satm ak” için m em leket dışına çıkm ış a ca ip kom isy on cu la r ve hırsızlar gibi gösterm ekten de çekin m ediler.
B
enim sediğim iz dem okrasi re jim inin tahakkukunda bütün fik ir şehitleri gibi Prens Sa- bahattinin de hissesi büyüktür. Bununla b era b er, dem okrasi ve h ürriyeti ga ye saym aktan ileri geçem iyen ler, Prens Sabahattin- den ders aldıkları takdirde g e r çe k bir kalkınm anın şartlarını da öğ ren eb ilirler.M eşrutiyetin ilâniyle her şe yin biteceğin i, bütün davalarım ı zın hal çaresine kavuşturulabile ceğin i um anların fikirsizlik m a ceralarını h ep biliriz. Bugün bile tam bir sistem e sahip bulunm ı- yan siyasî partilerim iz vasıtaları ga ye saym ak gibi garip bir tem yiz durum u için d e b oca la m a k ta dırlar. T ü rk iyen in millet ve T ü r kün fert olarak kalkınm asının m etodlu ve plânlı bir şekilde ele alınm asına hem en ilk d efa Prens Sabahattinde rastlıyoruz.
T ü rk iye Y ayınevi tarafından 32 yıl sonra ikinci baskısı y a p ı lan “ T ü rk iye nasıl kurtarılabi- lir ? ” bu m üşahedem izin en sadık şahididir.
B
irbiri peşi sıra gelen acı te sadüfler, Prens Sabahattini m em leket top rakları dışında yaşam ak zoru n da bıraktı. Bu te sadüflerin en acısı, m em leketi batıranlarla kan ilişiği iddiası yü zünden, m em leketi kurtarm ağa çalışan bu m üstesna T ü rkü n de onlarla a yn ı m uam eleye m aruz bırakılm ası idi.
Yine a cı tesadüflerden biri, 32 yıl ö n ce çıkan eserinin za manın çeşitli gaile ve did inm ele ri yüzünden ancak p ek az m ü nevverin alâkasını çekm esidir. Bu bakım dan onun fikirleri de kendi gibi yurt dışında yaşadı. İkinci baskı, vü cudü top ra k la rı mız dışında kalanı m üellifin fik ir lerini bu defa topraklarım ız içine yerleştirebilirse, bundan hep m em nunluk duyacağız.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi