• Sonuç bulunamadı

Kur'an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes'te Hz.Lut (as) kıssası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kur'an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes'te Hz.Lut (as) kıssası"

Copied!
101
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TEMEL İSLAM İLİMLERİ ANA BİLİM DALI

TEFSİR BİLİM DALI

KUR’AN-I KERİM ve KİTAB-I MUKADDES’TE

Hz. LUT (as) KISSASI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. M. Sait ŞİMŞEK

HAZIRLAYAN Abdulhalim GÜNEŞ

(2)

İ

ÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ ...IV

KISALTMALAR ...VII

GİRİŞ...1

ANA HATLARIYLA KUR’AN KISSALARINA BAKIŞ...4

1. Kıssa Kelimesinin Lugavi Manası ... 4

2. Kıssa Kelimesinin Istılahi Manası ... 4

3. Kıssa ile İlişkili Bazı Kavramlar... 5

3. 1. Haber... 5

3. 2. Hikâye... 5

3. 3. Mesel... 6

3. 4. Nebe’... 6

3. 5. Mitoloji ... 6

4. Kur’an Kıssalarının Çeşitleri... 7

4. 1. Peygamberler ve Ümmetleri Arasında Geçen Kıssalar... 7

4. 2. Bazı Önemli Kişi ve Olaylarla İlgili Kıssalar ... 8

4. 3. Kur’an’ın İnişi Sırasında Meydana Gelen Olaylarla İlgili Kıssalar ... 8

5. Kur’an Kıssalarını Amaçları ... 9

6. Kur’an Kıssalarının Özellikleri ... 12

7. Kur’an Kıssalarının Tarihi Değeri ... 15

8. Kur’an Kıssaları ile İlgili Çalışmalar... 18

BİRİNCİ BÖLÜM

KUR’AN-I KERİM’DE HZ. LǙT (AS)

1. Hz. Lût (as)’un Soyu ve Yaşadığı Bölge ... 22

2. Hz. Lût (as)’un İman Edişi ve Hz. İbrahîm (as) ile Hicreti ... 23

(3)

4. Hz. Lût (as)’un Kavmi ile Mücadelesi... 27

4. 1. Hz. Lût (as) Kavminin Ahlâki Yapısı ... 27

4. 2. Hz. Lût (as)’un Kavmini Hakka Daveti ... 30

4. 3. Kavminin Hz. Lût (as)’a Cevabı ... 34

4. 3. 1. Hz. Lût (as)’un Yalanlanması ... 34

4. 3. 2. Kavmin Hz. Lût (as) ile Alay Etmeleri... 36

4. 3. 3. Hz. Lût (as)’un Sürgün ile Tehdit Edilmesi ve Tebliğin Yasaklanması ... 36

5. Lût Kavmi’nin Helâk Edilmesi ... 37

5. 1. Azab Meleklerinin Hz. İbrahîm (as)’e Gelmesi ... 38

5. 2. Hz. İbrahîm (as)’in Meleklerle Mücadelesi ... 39

5. 3. Meleklerin Hz. Lût (as)’a Misafir Oluşu... 40

5. 4. Kavmin Misafirlerden Haberdar Oluşu... 41

5. 5. Hz. Lût (as)’un Gelenlerle Mücadelesi ... 42

5. 6. Meleklerin Devreye Girip Gelenleri Cezalandırması... 45

5. 7. Günahkâr Kavmin Helâk Edilmesi ... 46

İ

KİNCİ BÖLÜM

KİTAB-I MUKADDES’TE LÛT (AS)

1. KİTAB-I MUKADDES’TE KISSA ... 51

1. 1. Kitab-ı Mukaddes Kıssaları’nın Özellikler... 51

1. 1. 1. Kitab-ı Mukaddes Kıssaları Mitolojik Özelliklere Sahiptir. ... 51

1. 1. 2. Kitab-ı Mukaddes Kıssalarında Birbiriyle Çelişen İfadeler Kullanılmştır... 52

1.1. 3. Kitab-ı Mukaddes Kıssaları Abartılıdır... 53

1. 1. 4. Kitab-ı Mukaddes Kıssalarında Ahlâk’a Aykırı Anlatımlar Mevcuttur... 53

1. 1. 5. Kitab-ı Mukaddes Kıssaları Gereksiz Ayrıntılarla Doludur... 54

1. 1. 6. Kitab-ı Mukaddes Kıssaları’nda Allah ve Peygamberlere Kendilerine Yakışmayan İşler İzafe Edilmiştir... 54

2. KİTAB-I MUKADDES’TE HZ. LÛT KISSASI ... 56

2. 1. Hz. Lût (as)’un Soyu ... 56

2. 2. Hz. Lût (as)’un Hz. İbrahîm (as) ile Hicreti ... 57

2. 3. Hz. Lût (as)’un Hz. İbrahîm (as)’den Ayrılması ... 58

2. 4. Hz. İbrahîm (as)’in Hz. Lût (as)’u Kurtarması... 59

2. 5. Meleklerin Hz. İbrahîm (as)’e Gelişi ve Onlarla Mücadelesi... 60

2. 6. Meleklerin Hz. Lût (as)’a Konuk Olmaları ... 63

2. 7. Hz. Lût (as)’un Kavmi ile Mücadelesi ve Kavmin Helâk Edilmesi... 63

(4)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

LÛT KISSASI İLE İLGİLİ DEĞERLENDİRMELER

1. KISSA İLE İLGİLİ BAZI TEREDDÜTLER... 70

2. LÛT KAVMİNDEN GÜNÜMÜZE ULAŞAN KALINTILAR ... 76

2. 1. Lût Gölü ve Özellikleri ... 77

2. 2. Lût Gölü’nün Güneyindeki Harabeler ve Toplu Mezarlar... 78

3. LÛT KISSASI’NDAN GÜNÜMÜZE MESAJLAR... 79

3. 1. Psikolojik ve Sağlık Açısından Mesajlar... 79

3. 2. Toplumsal Açıdan Mesajlar... 82

3. 3. Eğitim Açısından Mesajlar... 84

SONUÇ... 88

(5)

ÖNSÖZ

Evrendeki her şeyin yaratıcısı olan Allah insanoğlunu yarattıktan sonra başıboş bırakmamış, tarihin hiçbir döneminde onu kendi kaderine terk etmemiştir. Daha varlık alanına çıkmadan yeryüzünde halifelik gibi bir göreve layık görülmüş ve bunu gerçekleştirecek istidatlarla yaratılmıştır. Ardından meleklerin secde ettiği değerli bir varlık olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır. Ne var ki akıl gibi önemli bir yetiye sahip olmasına ve Allah’ın uyarısına rağmen şeytana aldanmış, rahat ve huzurlu bir şekilde yaşadığı ortamdan uzaklaşmış, varlığını farklı boyutta sürdürmek zorunda kalmıştır. İşte yeryüzünde yaşayacak olan insanoğlu dünya ve âhiret mutluluğunu elde edebilmek için bir rehbere ihtiyaç duymuş, bu noktada Allah onu yardımsız bırakamamıştır.

Allah kendisine, doğru yolu bulmak, kötülüklerden uzak durabilmek için gerekli akıl nimetini vermiş, bunun yanında aklını doğru kullanmayı öğretecek önderler, başka bir deyişle peygamberler göndermiştir. Peygamberler, ihtiyaç olduğu zaman insanlara yol göstermiş, kendilerini dünya ve ahirette mutlu edecek yolu onlara göstermişlerdir,

İşte bu peygamberler zincirinin son halkası olan Hz. Muhammed(sav) insanların kıyamete kadar yararlanacakları Kur’an-ı Kerim’i insanlara getirmiş, böylece haktan ayrılmamalarının yolunu kıyamete kadar onlara göstermiştir.

Kur’an insanları hidayete erdirmek ve mutlu kılmak için gerekli öğütleri ve ilkeleri içermektedir. İnsanlar O’na uydukları takdirde şeytanın tuzaklarından emin olur ve Allah’ın katında değerlerini yükseltirler.

Kur’an insanlara farklı şekillerde hitaplarda bulunmuştur. Kimi zaman uyarmış, kimi zaman müjdelemiş, kimi zaman da tehditkâr bir üslup kullanmıştır. İnsanların etkilenecekleri, hidayet bulacakları her yol denenmiştir. Kur’an kıssalarında da bu hitap çeşitlerinin hepsi mevcuttur.

Kıssalar hidayete ulaştırmada Kur’an’ın kullandığı etkili bir araçlardan biridir. Ayrıca Kur’an’ın önemli bir bölümü kıssalardan oluşmaktadır. Kıssalar insanların ilgilerini çeken ve hoşlandıkları bir edebi türdür. Bununla beraber aynı zamanda ilgi dikkat çekici bir tür olduklarından hem insanların dikkatlerini Kur’an’a celbederler, hem de kendileri hidayete ulaştıracak ilkeleri içerdiklerinden önemli bir işlevi yerine getirirler.

Kıssalar peygamber ve inananlara zorluklara karşı teselli vermelerin yanında anlattığı kişilikleri model olarak takdim etmekte, bu alanda insanları eğitmektedirler. Her insan kıssalarda kendisinden bir şeyler bulabilmektedir. Çünkü kıssalar insanlığın geçmişi, hafızası konumundadır. İnsan özellikleri itibariyle fazla değişmediğinden insanlığın genel davranış

(6)

kalıplarını bu kıssalarda görebiliyoruz. Kıssalarda anlatılan iyi insanlar okuyanlara örnek olarak sunulurken, kötülüklerin sonuçları da anlatılarak bundan sakınmaları sağlanmaya çalışılmıştır. Bu özellikleri itibariyle kıssalar insanın hem aklına hem de kalbine hitap etmektedir.

Kur’an Kıssaları’nın amacı temelde Kur’an’ın amacıyla aynıdır. Bu yüzden onlarda hidayete ulaştıracak öğütler, yanlışa düşmeyi önleyici uyarılar vardır. Kıssaların edebi, tarihi ve dini yönleri olmakla birlikte, ilk iki yön dini gayeyi gerçekleştirmeye yöneliktir. Bu nedenle kıssalara sadece edebi yönleriyle, ya da sadece tarihi yönleriyle bakmak doğru değildir. Kıssalar dini gaye temel alınmak üzere bir bütün olarak incelenmelidir.

Kur’an-ı Kerim’de geçen kıssalardan biri de Hz. Lût (as) Kıssası’dır. Hz. Lût (as) Kur’an’da anlatılan peygamberlerden farklı olarak kavminin bulaştığı fuhuşla uğraşmak durumundaydı. Öyle ki kendilerinde önce kimse bu günahı bu şekilde alenen işlemiyordu. Bu yüzden Lût (as) diğer peygamberlerden farklı olarak davetinin temelini kavmini bu günahtan sakındırmak olarak oluşturdu. Çünkü bu günahları yüzünden Allah’a isyan ediyorlardı. Bunu engellerse kavminin hakka dönüşü mümkün olacaktı. Ancak onlar davete kulak asmadıklarından toplu helak ile karşı karşıya gelmişlerdir. Acaba onların uğradıkları akıbet ile bizler de karşı karşıya gelecek miyiz? Zira onların düştükleri hataya günümüz insanları da düşmüş, işledikleri günahı işler hale gelmiştir. Günahın kanıksanır hale gelmesi insanlık için bir tehlikedir. Bu kıssa aracılığıyla bu tehlikeye dikkat çektik.

Hz. Lût (as) Kıssası’nın geçmişte olduğu gibi günümüze de vereceği mesajlar vardır. Bu mesajların ortaya çıkarılması önemli bir konudur. Biz bu çalışmamızda kıssanın bize vermek istediği mesajları anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Bunun için tefsir ve tarih ile ilgili kaynaklarımızdan yararlandık. Kıssa Kitab-ı Mukaddes’te de işlendiğinden oradaki anlatımını da inceledik. Kur’an-ı Kerim’in kıssayı işleyişi ile Kitab-ı Mukaddes’in işleyişini karşılaştırdık. Böylece iki kutsal kitabın olaylara bakış açılarındaki farklılıkları ortaya koyduk.

Asıl konumuzu işlemeye başlamadan önce kıssaların özelliklerine ve amaçlarına da değinmek durumunda kaldık. Bu konunun anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Son zamanlarda kıssalar konusunda çalışma yapanların işlemek durumunda kaldıkları kıssaların tarihte vaki olan olaylar olup olmadığı konusunu kısaca inceledik. Çünkü bunun da kıssaların anlaşılması ve verdiği mesajların etkili olmasında önemli bir yeri vardır. Bunların gerçek olması ve insanların buradaki iyi kişilikleri örnek alması, kötülere benzememesi açısından olumlu bir etkiye sahiptir.

(7)

Bu çalışmanın meydana gelmesinde ve şekillenmesinde yardımını esirgemeyen ve fikirleriyle bana yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. M. Sait Şimşek’e ve Tefsir Ana Bilim Dalı hocalarıma teşekkürlerimi sunarım.

Abdulhalim GÜNEŞ KONYA–2006

(8)

KISALTMALAR

as : Aleyhisselam

AÜİİFD : Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi c. : Cilt

cc. : Celle Celalühu çev. : Çeviren

DİA : Diyanet İşleri Ansiklopedisi İAD : İslamî Araştırmalar Dergisi

MÜİFAV : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı ra : Radiyallahu anhu

s. : sayfa

sav :Sallallahu Aleyhi ve Sellem TDV : Türkiye Diyanet Vakfı trc. : Tercüme

trs. : Tarihsiz

(9)

GİRİŞ

Kur’an-ı Kerim Allah’ın insanlara son peygamber Hz. Muhammed (sav) aracılığıyla gönderdiği son kitaptır. İnsanlara doğru yolu göstermek, onları eğitmek Kur’an’ın temel hedefidir. Eğitimin metodu eğiticiyi başarılı ve etkili kılma konusunda son derece önemlidir. Kur’an kullandığı metotlarla 23 yıl gibi kısa bir sürede birçok kötü alışkanlıkları olan kavmi eğitmiş, onları kıyamete kadar örnek gösterilecek insanlar haline getirmiştir. Kur’an-ı Kerim öğütleri ile gönüllere nüfuz ediyor, onu dinlemekten inkârcılar bile kendilerini alamıyorlardı. İnsanları güzel öğütle hakka çağırıyor, mü’minlerden de bunu yapmalarını istiyordu:

“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır, onlarla en güzel şekilde mücadele et.”1 Bu şekilde inanmayanlar hakka davet edilmekte, kurtuluş için çareler sunulmaktadır. Bunun yanında insan öğretiminde Kur’an’ın kullandığı çeşitli üsluplar vardır. Genel olarak insanı yetiştirmek için öncelikle muhatabın dikkatini çekmek gerekmektedir. Bunu sağlamak için Kur’an-ı Kerim mesajı ulaştırırken şu yöntemleri kullanmaktadır:

1. Merak Uyandırmak: Kur’an-ı Kerim insanların davetle ilgilenmeleri için onların akıllarına ve kalplerine hitap eder. Dikkatleri çekecek, merak uyandıracak şekilde muhataba seslenir. Mesela bunu sağlamak için kısa, alışılmadık ve şaşırtıcı deyimler kullanır. “Karia! (çarpan olay) Nedir o başlara çarpan yürekleri (hoplatan) olay; o

çarpan olayın ne olduğunu sen nereden bileceksin?”2 Bu beklenmedik hitap karşısında dinleyiciler dikkat kesilerek Kur’an’a kulak vermek durumunda kalmaktadır. Bundan sonra mesajın ulaştırılması daha da kolaylaşmış olur.

2. İnsanları Allah’ın Yarattıklarını Gözlemlemeye Davet: Kur’an öğüt vermek için insanlara çevrelerini incelemelerini, tabiat olaylarından dersler çıkarmaların salık vermektedir. Allah’ın varlığının göz alıcı parlak delillerine dikkat etmeye davet etmektedir. “Ölü toprak onlar için bir ayettir. Biz onu dirilttik. Ondan dane çıkardık ve

ondan yiyorlar.”3 “Yere bakmadılar mı, orada her çeşit güzel çift bitirmişiz. Şüphesiz

bunda bir ibret vardır…”4 Böylece insanların çevrelerine karşı kayıtsız kalmamaları ve etraflarındaki mucizelerden ibret almaları istenmiştir.

1 Nahl 16/125. 2 Karia 101/1–3. 3 Yâsîn 36/33. 4 Şuarâ 27/7.

(10)

3. İnsanların Şüphelerini İzale Etmek: Bazen Kur’an kendisine has bir üslupla insanların yaratılış, ahiret ve diğer konularla ilgili olarak akılları karıştıracak sorular sormakta ve bunları cevaplandırmaktadır. Böylece muhatapların bu konudaki tereddütleri giderilmiş olmaktadır. Bu sorunlara karşı Kur’an’ın kullandığı kesin ifadeler muhatabı ikna etmektedir. “Birbirlerine hangi şeyden soruyorlar? O büyük haberden mi? ki onlar onda

ayrılığa düşmektedirler. Hayır! Yakında bilecekler.”5 “Birisi inkârcılara gelecek azabı sordu; Kâfirlerden onu savacak yoktur.”6

4. İnsanları Kötü Davranışlardan Kaçınmaları Konusunda Uyarmak: Kur’an insanların yaptığı davranışlarının sonuçlarını bildirerek onları bu konuda dikkatli olmaya davet etmektedir. İşleyecekleri günahların kendilerine verdiği zararlar hatırlatılmakta, bundan vazgeçmeleri durumunda elde edecekleri mükâfatlar ön plana çıkarılmaktadır. “Yer

yaman bir sarsıntı ile sarsıldığı, bağrındaki ağırlıkları çıkardığı ve insan ona neler oluyor dediği zaman! İşte o gün yer, haberlerini söyler. Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar ayrı ayrı gruplar halinde (Yüce divana) çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin. Kim zerre ağırlığınca iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre ağırlığınca kötülük yapmışsa onu görür.”7

5. Tarihi Olayları Hatırlatmak ve Bundan İbret Alınmasını Sağlamak: Kur’an-ı Kerim geçmiş zamanda yaşanmış insan tecrübelerini hatırlatarak, insanların bundan ibret almalarını istemektedir. Önceden yaşamış, Allah’ın uyarılarına kulak asmamış kimseler nelerle karşılaşmışlar, buna karşılık doğru yolda yürüyenler nasıl ödüllendirilmişler, bunu gözler önüne sermektedir. Bu olayları sadece geçmişte yaşanmış tarihi bir hadiseden ibaretmiş gibi sunmamakta daha çok insan eğitimine katkıda bulunacak yönü üzerinde durmaktadır. Bu yüzden genelde olay anlatıldıktan sonra hitap okuyucuya dönmekte, ibret alması yönünde uyarıda bulunulmaktadır. “Bu anlattıklarımız, o kentlerin

haberlerindendir. Onlardan kimi hala ayakta, kimi de biçilmiştir. Biz onlara zulmetmedik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı…”8

Araştırma konumuz bu son madde olduğu için bunu daha geniş olarak işlemeye çalışacağız. Öncelikle kıssa kavramı üzerinde duracağız. Kıssalar Kur’an-ı Kerim ve Kitab-ı Mukaddes’in büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu, mesajın muhataplara ulaşması konusunda kıssaların ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. “Muamelat ve ibadet fıkhına baktığınızda hiçbir ümmetin bizim füru’ ilmiyle aşırı derecede zaman kaybettiğini

5 Nebe 78/1–4. 6 Mearic 70/1–2. 7 Zilzâl 99/1–8. 8 Hûd, 11/100–101.

(11)

göremezsiniz. Abdesti ele alırız. Abdest iki dakikada öğrenilecek bir mesele… Bu konuda yüzlerce sayfa ve ciltlerle kitap yazılmasının ve mezheplerin bu konuda ihtilaf etmesinin sebebi nedir? Doğrusu şaşılacak şey. Mesela abdest üç ayda öğretileceğine, Âd kavminin, Semud kavminin neden helak olduğu öğretilmeliydi. Acaba günümüz toplumu Âd ve Semud kavmine benziyor mu? İsrailoğullarında vuku bulan bozukluk neydi? Bütün bu soruların cevaplarını Kur’an kıssalarını okurken bulabilirdik. Ancak biz bunları ihmal ettik ve kâinata bakmayı emreden ayetleri incelemediğimiz gibi kıssaların üzerinde de durmadık. Böylece düşünce yozlaştı. En son olarak kâinata bakar olduk.”9

Kur’an Kıssaları’na tarihte olmuş-bitmiş olaylar olarak bakarsak onlardan gerektiği kadar istifade edemeyiz. Dolayısıyla onlardan ibret almak, orada kendimizden bir şeyler bulmak ve onları günümüze getirmek önemlidir. Ancak bu şekilde Kur’an’ın amacı gerçekleşmiş olacaktır. Bu nedenle Kur’an-ı Kerim’in işlediği kıssalardan Hz. Lût (as) kıssasını inceleme ihtiyacı hissettik. Çünkü işlediği konu olan eşcinsellik günümüzde artık yadırganmayan bir durum haline gelmiştir. Oysa bu günah yüzünden bir kavim helak edilmiştir. O halde bugünün insanları da aynı tehlike ile karşı karşıyadırlar. Bunun yanında toplumsal yaşamın sağlıklı ve huzurlu olması için diğer kıssalar gibi bu kıssadan da çıkaracağımız bazı dersler bulunmaktadır. İnsan eğitimi ve kötülüğün engellenmesi açısından Lût (as) Kıssası bize mesajlar verecektir. Bu yüzden konunun incelenmesi önem kazanmaktadır. Öncelikle ana hatları ile kıssalar hakkında bilgi verecek sonra asıl konumuzu işleyeceğiz.

(12)

ANA HATLARIYLA KUR’AN KISSALARINA BAKIŞ

1. Kıssa Kelimesinin Lugavi Manası

Arapça’da “K-S-S” () kökünden gelen kıssa kelimesinin temel anlamları şunlardır: 1- Takip etmek, birinin izini sürmek.10 Kelime Kur’an’da da bu anlamlarda kullanılmıştır. Musa dedi ki: “İşte aradığımız O’dur.” Geldikleri yoldan izlerini takip ederek

geri döndüler.11 (  هر ا ار ) Musa’nın annesi (Musa’nın) kız kardeşine; “O’nun

izini takip et (

ﺹ

ق ) dedi.”12

2- Bir şeyi birine anlatmak, sözü beyan etmek.13 Kelimenin bu anlamı da Kur’an’da kullanılmıştır. Biz sana bu Kur’an’ı vahy etmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. ( ا ﻝا





) Oysa sen daha önce bunları bilmeyenlerdendin. 14 Sen bu kıssayı anlat. (



ﻝأ

) Belki düşünürler.15

3- Bir şeyi kesmek, kırkmak, saçı makasla kesmek.16

4- Bir şeyin ön cephesi, saçın bittiği yer, göğüs, göğüs kemiği.17

2. Kıssa Kelimesinin Istılahi Manası

Kökündeki manalarla birlikte kıssa Kur’an literatüründe şu anlamda kullanılmaktadır: “İnsanlık tarihi boyunca tarihin derinliklerinde kaybolup gitmiş veya kulaktan kulağa haberleri aktarılan ve bazılarının yaşadıkları harabelerin izleri devam eden, insanların başlarından geçen olayların, daha sonrakiler için ders ve ibret olmak üzere adeta canlandırılarak anlatılmasıdır.”18 Kıssalar sonsuz ilmiyle âlemi kuşatan Allah’ın bilgisi ve beyanı doğrultusundaki insanlık tarihinin güvenilir özetidir.19 Bu kıssalarda Allah ibret vermenin yanında bize farklı bir tarih öğretimi ve felsefesi sunmaktadır. Olayların ayrıntılarından çok ders veren yönü üzerinde durmamız gerektiği bize öğretilmektedir. Hedef

10 İbnu Fâris, Mu’cemu Mekayîsi’l-Luğa, V, 11, Ezherî, Tehzîbu’l-Luğa, VII, 256, İbnu Manzûr,

Lisânu’l-Arab, VII, 75, Fîrûzâbâdî, el-Kamûsu’l-Muhît, II, 313. 11 Kehf 18/64.

12 Kasas 28/11.

13 İbnu Fâris, Mu’cemu Mekayîsi’l-Luğa, V, 11, Ezherî, Tehzîbu’l-Luğa, VII, 256, İbnu Manzûr, Lisânu’l-Arab, VII, 74, Fîrûzâbâdî, el-Kamûsu’l-Muhît, II, 313.

14 Yûsuf 12/3. 15 A’râf 7/176.

16 İbnu Fâris, Mu’cemu Mekayîsi’l-Luğa, V, 11, Ezherî, Tehzîbu’l-Luğa, VII, 255, İbnu Manzûr, Lisânu’l-Arab, VII, 74, Fîrûzâbâdî, el-Kamûsu’l-Muhît, II, 313.

17 İbnu Fâris, Mu’cemu Mekayîsu’l-Luğa, V, 11, Ezherî, Tehzîbu’l-Luğa, VII, 254, İbnu Manzûr, Lisânu’l-Arab, VII, 74, Fîrûzâbâdî, el-Kamûsu’l-Muhît, II, 313.

18 Güneş, Kur’an Kıssaları ve Medeniyetlerin İnşası, s. 12. 19 Şengül, Kur’an Kıssaları Üzerine, s. 17.

(13)

ve gayelerini muhataplar üzerinde gerçekleştirmede kıssalar üslubu, Kur’an’ın kullandığı üsluplardan biri, hatta en çarpıcı ve etkileyici olanıdır.

3. Kıssa ile İlişkili Bazı Kavramlar

3. 1. Haber

Gerçekleşmesi bakımından yakın olan, yakın zamanda meydana gelen veya henüz izlerin tamamen kaybolmayıp, görünen olayları anlatmak, ibret vermek maksadıyla hatırlatmak anlamında kullanılmaktadır.20

Kur’an İslamiyet’in ilk yılları ile ilgili bazı olayları haber verip anlatmaktadır. Örneğin Bedir, Uhud, Huneyn Savaşları, İfk hadisesi gibi olaylar anlatılmaktadır. Bu olaylar bazı yönleriyle kıssalardan ayrılmakla birlikte kıssaların içine dâhil edilebilir. Ancak kıssalar, haberlerin verilişi gibi sanatsal tasvirden, kişisel hislerden arınmış olarak verilmez. Bu yönüyle kıssalar haberlerden ayrılmaktadır.

3. 2. Hikâye

Hikâyenin lügat manası bir şeyin mislini ve benzerini getirmektir. Arapçada hikâye denince ister vuku bulsun, isterse bulmasın anlatılan her şeye hikâye denir.21 Edebiyatta, gerçek ya da hayal ürünü bir olayı edebi bir üslupla aktaran kısa düz yazılara hikâye denir. Hikâye türü edebiyatta ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının gelişmesiyle bağımsız bir tür haline gelebilmiştir.22 Edebiyatta hikâyeler kıssa olarak isimlendirilse de Kur’an kıssaları hikâye olarak da isimlendirilemez. Çünkü hikâye meydana gelmiş olaylar için kullanıldığı gibi vâki olmamış olaylar için de kullanılır. Oysa kıssa, geçmişte gerçekleşmiş, fakat unutulmuş olayları doğru bir şekilde bildirerek insanlara ders vermeyi ve onları o zamanda yaşatmayı amaçlar.23 Ayrıca Kur’an tarihi kitaplarda tarihi hikâyelerin yer aldığı gibi olayı sadece aktarmakla yetinmez. Kalplere ve insanların şuurlarına hitap eder. Olayları müşahhas hale getirip onlara, adeta bir müzik parçasının sunuluşu gibi sanatsal güzellikler katar.24 Ayrıca Yine hikâye ses kaydedicinin sesi aynen nakletmesi, benzetme, benzerini yapma manalarına gelir. Nitekim bir hikâye anlatmaktan bahsederken, sesin

20 Hatîb, el-Kasasu’l-Kur’an, 45. 21 Hatîb, el-Kasasu’l-Kur’an, 48. 22 Meydan Larausse, V,103.(Hikâye md.) 23 Yıldırım, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, s. 38. 24 Nakre, Saykulûciyyetü’l-Kıssa, s. 86.

(14)

tekrarını ya da olayın benzerinin anlatılmasın isteriz. Kur’an, kıssaların belli kısımlarını alıp gayesine uygun bir makamda kullandığı için, kıssalara hikâye denilmez.25

3. 3. Mesel

Bir şeyin benzeri, aynı şey, delil, hüccet, bir nesnenin sıfatı, ibret ve ölçü manalarına geldiği gibi; kıssa, hadis ve destan manalarını da taşımaktadır.26 Bununla beraber Kur’an-ı Kerim “mesel” kavramına özel ıstılahi anlamlar kazandırmıştır. Tefsir usulü ilminde mesel denilince; hakikatte meydana gelmeyen ancak tezkir, teşvik, ibret gibi yönlerden gidilerek ahlaki bir netice çıkarmak için Kur’an-ı Kerim’in getirdiği misallerdir.27

Kur’an’ın anlatım şekillerinden biri olan meseller, bir takım önemli hallerin, gerçekte meydana gelmeyen suretler ve darb-ı mesellerle tasviri yapılarak mana ve mesajların insana ulaştırılmasını sağlar. Kıssalarla aynı amacı taşımalarına rağmen meseller yapı itibariyle kıssalardan ayrılır. Bunlarda gerçeklik aranmaz.

3. 4. Nebe’

Lügat manasıyla nebe’ kelimesi kendisiyle bir ilim veya en azından zann-ı galib elde edilen büyük öneme haiz haber anlamındadır. Bu itibarla mutlak habere, bu üç unsuru ihtiva etmedikçe nebe’ denmez. Aynı şekilde kendisine nebe’ adı verilen haberin yalandan arınmış olması gerekir. Tevatür gibi, ilahi haber gibi.28 Bu özellikleri itibariyle kıssalarla benzerlik taşırlar. Bu yüzden Kur’an bazı kıssaları nebe’ olarak isimlendirmektedir. “Biz sana onların(Ashâb-ı Kehf) haberlerini hak ile anlatıyoruz.

3. 5. Mitoloji

Mitoloji Yunanca kökenli bir ifadedir. Efsane anlamındaki mit(mythos) kelimesine, söz anlamına gelen logos kelimesinin eklenmesiyle oluşmuştur.29 Kelime anlamı itibariyle mit bilimi olarak çevrilebilir ve mit ilkçağlardan beri masal anlatma, sözlü geleneklerin dilden dile aktarılmasını ifade etmektedir. Mythos tarihte Yunan düşüncesi ile özdeşleşmiştir. Yunan mythosunun yazıya geçirilmesi Homeros ve Hesiedos’la başlar.30

25 Sağlam, İlmi ve Edebi Yönleriyle Kur’an Kıssaları, s. 8. 26 İsfehânî, el-Müfredât, 462.

27 Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, 174. 28 İsfehânî, el-Müfredât, 481.

29 Can, Klasik Yunan Mitolojisi s. 1; Begenç, Anadolu Mitolojisi, s. 7 30 Erhat, Mitoloji Sözlüğü, s. 6.

(15)

“Dictionaire de la Langue Philosophique’deki tanıma göre mitoloji, hayalî bir anlatım içine yarı tanrıların, kahramanların bir hikâyesini de katan ve ilk, daha doğrusu arkaik bir zaman türüne, tarihsel zamanın ötesindeki başlangıç zamanına varıp dayanan bir hikâye, anlatım biçimidir.”31

Mitlerin farklı şekillerde yorumları olmakla birlikte, bununla uğraşan hemen herkesin kabul edebileceği gibi mit kutsala atıfta bulunmakta yani kutsal bir öyküyü anlatmaktadır. Yaratılış öyküsü mitlerin temel temasıdır. Bu yaratılışı gerçekleştirenler de doğaüstü varlıklardır.32

Mitolojilerde gizeme önemli bir ölçüde yer verilmektedir. Onlarda insan merkezli bir evren tasavvuru yoktur. İnsanın, kendi yaşamının ve dünyanın temel olmadığını ortaya koymakta, doğadaki olaylar doğaüstü güçlere izafe edilerek açıklanmaktadır.33 Böylece insan hayatının alan ve sınırlarının maddi alanın dışındaki bir güç tarafından yönetildiğine inanılır.

Aydınlanma döneminde (17. ve 18. yüzyıl) mitin gerçeklik boyutunun bulunmadığı, gerçek dışı, tarih dışı ve tamamen uydurma bir masal olduğu, görüşü ön plana çıkmıştır. Bununla beraber bazı bilim adamları, mitlerde evren ve hayat ile ilgili derin görüşlerin olduğunu ifade etmektedirler.34

Mitolojik inanç ve tezahürler, insan hayatının olağan akışı bozulduğu anlarda, kendi yeri ile evrenin yerini ve mânâsını tespit etme çabasıdır. İnsanı ve varoluşu bir çerçeveye oturtabilmek için sembolleştirme ya da hayal yoluyla boşlukları doldurma, geleceğini anlama endişesinin ifadesidir. Mitolojiler zaman zaman gerçek inancın yozlaşmış bir boyutunun göstergesidir.35 Bu özelliklerinden dolayı Kur’an’da mitolojilere yer yoktur.

4. Kur’an Kıssalarının Çeşitleri

4. 1. Peygamberler ve Ümmetleri Arasında Geçen Kıssalar

Bunlar Kur’an’da büyük bir yer işgal ederler. Kur’an Kıssaları dendiğinde ilk akla gelen kıssalar bunlardır. Hz. Nuh, Hz. Salih, Hz. Lût, Hz. İbrahîm, Hz. Musa ve diğer peygamber kıssalarıdır. Bu kıssalar peygamberlerle kavimleri arasında geçen mücadeleyi konu alan kıssalardır.

31 Kılıç, Mitoloji Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim, s.1. 32 Eliade, Mitlerin Özellikleri, s. 146.

33 Demir, Mitoloji Kur’an Kıssaları ve Tarihi Gerçeklik, s. 17. 34 Demir, Mitoloji Kur’an Kıssaları ve Tarihi Gerçeklik, s. 21. 35 Kılıç, Mitoloji Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim, s.276.

(16)

4. 2. Bazı Önemli Kişi ve Olaylarla İlgili Kıssalar

Peygamberlerin kavimleri ve özellikle İsrailoğulları ile ilgili kıssalar, Ashabu’l-Kehf, Ashabu’l-Uhdud, Ashabu’l-Fil, Hz. Meryem, Zülkarneyn kıssaları gibi kıssalar bu çeşit kıssalardır.

4. 3. Kur’an’ın İnişi Sırasında Meydana Gelen Olaylarla İlgili Kıssalar

Bu grupta sayacağımız kıssalar, peygamberimizin daveti sırasında meydana gelen olayları konu alan kıssalardır. Kur’an-ı Kerim’de ibret vermek ve ashabın durumunu bildirmek amacıyla bu kıssaları bize aktarmaktadır. Bu kıssalarda ayrıca peygamberimize ve ashabına bazı uyarılar da mevcuttur. Bu tip kıssalar daha sonra da Müslümanlar için yol gösterici olmuştur. İsra, Bedir, Uhud, Ahzab, Hz. Peygamberin ictimai yaşantısı ile ilgili kıssalar bunlardandır.36

(17)

5. Kur’an Kıssalarını Amaçları

Kur’an Kıssaları’nın amacı Kur’an’ın indiriliş amacı ile aynıdır. Dolayısıyla onlarda da insanlara yol gösteren prensipler ve ibret veren öğütler mevcuttur. İnsanlığı karanlıklardan aydınlığa çıkarmayı hedefleyen Kur’an, kıssaları bir metot olarak kullanmıştır. Bunun yanında özel olarak kıssalar şu amaçlara yöneliktir:

1. Kur’an Kıssaları peygamberi ve inananları teselli etmekte ve sebat vermektedir. İnsanları hakka davet etmek meşakkatli bir yoldur. Bu davete onların verdiği olumsuz karşılık davet sahibini ümitsizliğe sürükleyebilir. Bu nedenle teselli amaçlı olarak kıssalar sunulmuştur.37 “Biliyoruz ki onların söyledikleri seni üzüyor. Gerçekte onlar seni

yalanlamıyorlar, fakat o zalimler Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar. And olsun senden önce de peygamberler yalanlanmıştı. Fakat onlar yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine sabrettiler. Sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah’ın yasalarını değiştirecek kimse yoktur. Sana elçilerden haberler gelmiştir.”38

İnsanların yerleşik inançlarını bırakmaları zor bir iştir. Ayrıca gelen dinin onların çıkarlarına aykırı olması durumunda işin zorluğu daha da artar. Bu nedenle peygamberlere karşı koyar ve savaşırlar. Hatta bu iş tarihte bazen peygamberleri öldürmeye kadar varmıştır. Kur’an geçmiş peygamberlerin yaşadıkları zorlukları anlatarak bir yerde peygambere ve inananlara teselli vermektedir. Bu zorluklarla her hak yolunun davetçisinin karşılaştığı, Allah’ın onları yardımsız bırakmadığı bildirilerek inananlara sebat verilmektedir. “Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini sağlamlaştıracak her şeyi anlatıyoruz. Bunda

sana hak ve inananlar için öğüt ve ibret gelmiştir.”39

2. Kur’an Kıssaları insanların düşünüp tarihten ibret almalarını sağlamaya yönelik olarak anlatılmıştır.40 Bu nedenle bu kıssalar ayrıntıya dalmadan öz olarak verilmiştir. Bu husus bizzat Kur’an ayetlerinde ifade edilmiştir. “Elbette onların kıssalarında akıl sahipleri

için ibret vardır.”41 “Hiç yeryüzünde gezmediler mi ki (kendilerinden önce helak edilenlerin

yerlerini görsünler de) düşünecekleri kalpleri, işitecekleri kulakları olsun. Zira gözler kör olmaz, fakat asıl göğüslerdeki kalpler kör olur.”42

İnsanların kendilerine verilen akıl ile düşünüp ibret almaları ve doğruya ulaşmaları Kur’an’ın emirlerindendir. Nitekim birçok ayet insanlara tefekkürü emretmektedir. Önceki

37 Şimşek, Kur’an Kıssalarına Giriş, s.73. 38 En’âm 6/33–34.

39 Hûd 11/120.

40 Şimşek, Kur’an Kıssalarına Giriş, s.79. 41 Yûsuf 12/111.

(18)

insanların tecrübelerinden ve yaşadıklarından dersler çıkarmaları ve aynı hatalara kendileri de düşmemeleri için Kur’an Kıssaları insanların idrakine sunulmuş, ibret almaları istenmiştir.

3. Peygamberin nübüvvetini ispat etmek de kıssaların bir diğer amacıdır. Bilindiği gibi Hz. Peygamber Kur’an’da anlatılan kıssaların çoğundan haberdar değildi. Kendisi okuma yazma bilmediğinden bunları başka kaynaklardan okuması da mümkün değildi. Peygamberimizin O’nun bu durumu Yusuf kıssasının sonunda şu ayetle ortaya konmuştur: “

(Ey Muhammed) bu anlatılanlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Onlar işlerini kararlaştırıp tuzak kurarlarken sen yanlarında değildin.” 43

Meryem kıssası anlatıldıktan sonra da gelen ayet aynı gerçeğe işaret etmektedir. “(Ey

Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’e hangisi kefil olacak diye oklarını atarlarken sen yanlarında değildin. Birbirleriyle çekiştikleri zaman da yanlarında değildin.” 44

Hz. Musa’nın kıssası anlatılırken şu ifadelere rastlıyoruz. “Musa’ya o işi yaptığımızda

(kendisine vahyettiğimizde) sen (Mukaddes Vadi’nin) batı tarafında değildin. O olaya şahit olanlardan da değildin.”45

Ayrıca bunları kısmen bilen Yahudi ve Hristiyan din adamları ile peygamberimizin pek temasları yoktu. Buna rağmen Hz. Muhammed’in Kur’an’a dayanarak bu kıssaları akla ve bilime uygun bir şekilde vermesi Allah’tan vahiy aldığını göstermektedir. Çünkü gerek bu kıssalarda gerekse Kur’an’ın genelinde daha sonra ortaya çıkan bilimsel gelişmelere aykırı olmayan ifadeler kullanılmıştır. Bu Kur’an’ın mucizevî yönlerinden biridir.

4. Bütün peygamberlerin aynı prensipleri insanlara bildirdiklerini ortaya koymak ve tevhit davasının evrensel olduğunu açıklamak Kur’an Kıssaları’nın bir diğer amacıdır. Kur’an kıssalarına baktığımızda peygamberlerin aynı mesajlarla kavimlerine geldiklerini görürüz. Hepsi aynı prensiplerin kabul edilmesi için çalışmışlardır. İnsanların kurtuluşlarının bu davete icabet etmekle mümkün olabileceğini her peygamber kavmine hatırlatmıştır. 46 “And olsun

Nûh’u kavmine gönderdik. Dedi ki:“Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Ben size büyük günün azâbının inmesinden korkuyorum.” 47

43 Yûsuf 12/102. 44 Âl-i İmrân 3/44. 45 Kasas 28/44.

46Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s.241. 47 A’râf 7/59.

(19)

“Âd (kavmine) de kardeşleri Hûd’u (gönderdik). “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. (O’na karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?” dedi.” 48

“Semûd (kavmine) de kardeşleri Salih’i (gönderdik.) Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabb’inizden açık delil gelmiştir.” 49

“Meyden (kavmine) de kardeşleri Şuayb’i (gönderdik) Dedi ki: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabb’inizden açık delil gelmiştir.”50

Bütün bu ayetler davetin birliğini, her peygamberin aynı amacı gerçekleştirmek için çaba sarf ettiğini ortaya koymaktadır.51

Bunun yanında Kur’an şunu vurgulamaktadır ki bütün peygamberlerin nübüvvetleri ne ise, Hz. Muhammed’in risaleti de aynı şeydir. İnanmak isteyen hepsini birden kabul etmek zorundadır. Ayetlerde dikkat çeken husus şudur: “Nuh kavmi peygamberleri yalanladı”52 ve “Lût kavmi de peygamberleri yalanladı”53 derken aslında yalanladıkları peygamber tek kişi (Nuh ve Lût) olmasına rağmen “Peygamberler=el-mürselin” şeklinde çoğul kullanılmıştır bu da tek peygamberi yalanlayan kimsenin bütün peygamberleri yalanlamış sayıldığını gösterir.54 Dolayısıyla bütün peygamberlerin nübüvvetini inkâr edemeyen kimse Hz. Muhammed’in risaletini de inkâr edemez.

5. Kur’an Kıssaları inanç esaslarını açıklamak ve ispat etmek amacını da güder. Tevhîd, Âhiret’e iman, vahiy ve peygamberlik konuları Kur’an’ın olduğu gibi kıssaların da önemli meselelerindendir.55 Bunları açıklamak ve insanların gönüllerine yerleştirmek kıssaların sunuluş amaçlarından biridir. Bu esasları doğrudan açıklamak bütün insanların anlamamalarına yol açabilir. Dolayısıyla bunlar kıssalar üslûbuyla daha basit ve etkileyici bir tarzda ifade edilerek Kur’an’ın amacına hizmet edilmiştir. Meselâ Bakara Suresi’nde Hz. İbrahîm ile ilgili kıssada (2/260) diriliş güzel bir şekilde anlatılmak suretiyle muhatabın bu inancı kabul etmesi kolaylaştırılmıştır.

6. Şeytanın aldatmalarına karşı Ademoğulları’nı uyarmak, Şeytanla kendilerinin arasında, işin başından beri sürüp gelen düşmanlığın olduğunu hatırlatmak kıssaların amaçlarındandır.56 Bunun en güzel örneği Hz. Âdem Kıssası’dır ki önemine binaen birçok

48 A’râf 7/65. 49 A’râf 7/73. 50 A’râf 7/85. 51 Kutub, et-Tasvîru’l-Fenni, s.121–123. 52 Şuarâ 26/105. 53 Şuarâ 26/160.

54 Şengül, Kur’an Kıssaları Üzerine, s. 298–308. 55 Şengül, Kur’an Kıssaları Üzerine, s. 281. 56 Yıldırım, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, s.46.

(20)

yerde tekrar edilmiş, insanlar şeytanın vesveselerine karşı uyarılmıştır.57 İnsanların babaları Hz. Âdem’in düştüğü hataya düşmemeleri istenmiş, Âhiret’te huzura kavuşmaları için yapmaları gerekenler üzerinde durulmuştur. Şeytanın insanı kötülüğe sevk etmek için her yolu kullandığı, buna karşılık dikkatli olunması gerektiği belirtilmiştir.

7. Nimeti bildirip hatırlatmak ve şükretmeye davet kıssaların amaçlarındandır. Allah’ın nebilerine ve seçkin kullarına ihsan ettiği nimetler de kıssalarda bildirilmektedir. Hz. İbrahîm, Hz. Dâvud, Hz. Süleyman, Hz. İsa (as), kıssalarında kendilerine verilen nimetlerin hatırlatıldığı gibi. Bu peygamberlerin kıssalarında birkaç halka gelir ve orada onlara verilen nimetler çeşitli şekilde ortaya çıkar. Böylece Allah’ın kendisine bağlılığı ve itaati karşılıksız bırakmayacağı bildirilmiş ve insanlar da onlara benzemeye teşvik edilmiştir.58

6. Kur’an Kıssalarının Özellikleri

Kur’an Kıssaları ilahi mesajları insanlara ulaştırmayı amaçlar. Bu nedenle kıssalarda mesajı ulaştıracak kadar malzeme kullanılır. Gereksiz ayrıntılar bulunmaz. Sunuluşundaki amaca uygun olarak kıssadaki her öğe kendisine biçilen rolü oynar. Amaç hâsıl olunca da sahneden çekilir. Genel olarak Kur’an kıssaları şu özelliklere sahiptir:

1- Kıssalarda zaman ve mekân unsurlarına yer verilmez. Çoğu zaman şahıslar da ihmal edilir. Kıssa üslubu, kıssa kahramanlarını olayın mihveri yapmaya layık bulmamıştır. Hadiseye dikkat çekildiğinden zaman ve mekân unsurları zikre değer bulunmaz.59 “Yahut

çatıları ve duvarları çökmüş (alt-üst olmuş) bir kasabaya uğrayan kimse gibisini (görmedin mi?) Allah bunları ölümlerinden sonra nasıl diriltir? dedi. Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bırakıp sonra diriltti ve ne kadar kaldın dedi. O bir gün ya da daha az bir süre kaldım dedi. Allah hayır, yüz yıl kaldın, yiyeceğine bak; (buna rağmen) bozulmamış. Eşeğine bak. Seni insanlara ibret kılalım. Ve kemiklere bak. Onları nasıl birbiri üzerine koyuyor, sonra da et giydiriyoruz, dedi. Bunu iyice anlayınca doğrusu Allah’ın her şeye gücünün yettiğini biliyorum, dedi.”60

Kıssada ne kasabanın ismi, ne oraya uğrayan kişinin adı ve ne de zaman zikredilmiştir. Bunlarla muhatabın uğraşıp mesajı kaçırmasının önüne geçilmiştir. Amaç dirilişi ispatlamak olduğundan dikkatler sadece ona yönlendirilmiştir.

Aynı durum A’râf Suresi’ndeki şu kıssa için de geçerlidir. “Onlara şu adamın

haberini oku: Kendisine ayetlerimizi verdik o onlardan uzaklaştı da şeytan onu peşine taktı.

57 Kutub, et-Tasviru’l-Fenni, s.127.

58 Yıldırım, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, s.46.

59 Yıldırım, Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş, s.109. 60 Bakara 2/259.

(21)

Böylece azgınlardan oldu. Dileseydik elbette onu ayetlerle yükseltirdik, fakat o alçaldı ve hevâsının peşine takıldı. Onun durumu, tıpkı şu köpeğin durumu gibidir: Üstüne varsan da dilini sarkıtıp solur, onu bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte ayetlerimizi yalanlayanların durumu budur. Bu kıssayı anlat, belki düşününler.” 61

Burada da bu kişinin ismi ve yaşadığı zamandan bahsedilmemiştir. Çünkü bunları anlatmanın kıssanın amacına hizmet eder bir yönü yoktur. Aksine muhatapların dikkatini dağıtarak kıssada verilmek istenen mesajın anlaşılmasına engel teşkil eder.

2- Kıssalar amaçlarına uygun olarak çeşitli yerlerde tekrar edilmiştir. Ancak her tekrarda kıssaların farklı yönleri ve bölümleri ön plana çıkmıştır. Mesela Hz. Âdem Kıssası Kur’an’da yedi surede, farklı uzunluklarda anlatılmıştır.62 Bu tekrarlar alâka ve dikkate sevk eden, ruhları bıkkınlığa götürmeyen bir tarzdadır.

3- Hz. Yusuf Kıssası hariç hiçbir kıssa bir bütün olarak bir surede işlenmemiştir.63 Kur’an bir senaristin yazılı bir metni sahneye aktarırken yaptığı gibi bazı tasarruflarda bulunmuştur. Kıssaların tarihi akışı sırasında değişiklikler yapmış, tarihi öğeleri ön planda görmemiştir. Kıssaları bütün olarak vermek yerine parçalar şeklinde sunmuştur.64

4- Kur’an-ı Kerim Araplar arasında yaygın olan ve Ehl-i Kitab tarafından bilinen kıssalara yer vermiştir. Ayrıca insanlığı ilgilendiren temel konuları ele almıştır. Tevhid, ibadet, fedakârlık, insani ilişkiler vb.

5- Kur’an Kıssaları’nda temsili bir anlatım tercih edilmiş, ifadeler canlı ve hareket dolu tasvirlerle müşahhas hale getirilmişlerdir.65

6- Kur’an Kıssaları’ndaki hakkı temsil eden kişilikler insanlara model teşkil etmektedir. Buna karşılık kötü karakterli kişiliklerden ve onlara benzemekten insanlar sakındırılmıştır.

7- Kur’an Kıssaları’nda onlarla onlarda söylenenden daha çok şey söylenmiştir. Asıl amaç da onlarda ne söylendiği değil, onlarla ne söylendiğidir.66

8- İnsanları umutsuzluğa düşürecek kıssaları, çoğunlukla Kur’an aktarma yoluna gitmemiştir. Meselâ kalplere korku ve gevşeklik bulaşmasın diye öldürülen peygamberlerin

61 A’râf 7/175–176.

62 Şimşek, Kur’an Kıssalarına Giriş, s.160. 63 Demirci, Tefsir Usûlü ve Tarihi, s.242. 64 Zeyveli, “Kur’an Kıssaları”, İAD, s.181.

65 Yıldırım, Kur’an-ı Kerim ve Kur’an İlimlerine Giriş, s.111. 66 Görgün, “Kur’an Kıssalarının Neliği (Mahiyeti) Üzerine”, s.27.

(22)

kıssaları anlatılmamıştır. Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya hakkında bilgiler verilmekte, ancak öldürülmelerine değinilmemektedir.67

9- Kur’an Kıssaları okunduğunda veya dinlendiğinde farklı kültür seviyeleri, yaş grupları dâhil herkese dinleme zevki, manevi haz ve heyecan verir.68

10- Kur’an Kıssaları’nda mesajlar kıssanın arasına serpiştirilmiştir. Bu, kıssanın başında, ortasında ya da sonunda olabilir. Bundan maksat okuyucunun kıssalardaki olaylara dalıp asıl gayeyi unutmasını engellemektir.69 Mesela Kehf Suresi’nde Ashab-ı Kehf anlatılırken hitap peygambere yöneltilir, “İnşaallah demeden demeden sakın ha hiçbir şey

için, yarın şunu yapacağım deme…”70 şeklinde ikaz yapılır.

67 Nakre, Saykulûciyyetü’l-Kıssa, s.19–20.

68 Yarar, “Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim’de Kıssa Kavramı,” s.57. 69 Şahan, “Kur’an-ı Kerim’de Lût(as)”, s.31.

(23)

7. Kur’an Kıssalarının Tarihi Değeri

Kur’an Kıssaları belli amaçlarla, geçmiş zaman içinde meydana gelmiş olayların arz edilmesinden ibarettir.71 Özellikleri itibariyle zaman ve mekân unsurlarına yer vermezler. Bu durum müsteşrikler tarafından eleştiri konusu olmuştur. Onlar Tevrat’ta olduğu gibi kıssalarda ayrıntılar verilmediği için tarihi haberler konusunda Kur’an’a güvenilemeyeceğini öne sürmüşlerdir. Oysa Kur’an, kıssaları tarihi olayları açıklamak ve ayrıntılar vermek için aktarmıyor. İbret vermek toplumsal kanunları açıklamak üzere aktarıyor.72 Kıssaların amacı tek cümle ile “Kur’an’ın indiriliş maksatlarını gerçekleştirmektir.”73 Ancak amacının bu olması tarihi gerçekleri göz ardı etmesine sebep midir? Bu kıssalarda anlatılan olayların ve kişiliklerin anlatıldığı şekliyle tarihte var olup olmadığı tartışmaları 1947 yılında Mısırlı âlim Muhammed Ahmed Halefullah’ın teziyle alevlenmiştir. Daha önce Taha Hüseyin (ö.1962) bu konuyu gündeme getirmiştir. Ayrıca Muhammed Abduh’un (ö.1905) mesellerle ilgili olarak görüşlerini aktarırken benzer düşünceleri dile getirmiştir. Abduh olağanüstü boyutu olan kıssaların ve mesellerin temsili olduğu/olabileceği görüşünü öne sürmüştür. Bu nedenle mucizenin imkânını kabul etse de mucizevî unsurları barındıran kıssaları yorumlayıp olağanüstü bir durumun olmadığını ifade etmiştir.74 Aynı şekilde Ahmed Han (ö.1898) Kur’an Kıssaları’nda anlatılan olağanüstü olayları yorumlayarak bunların ya gerçeklik boyutunun bulunmadığını, başka bir ifade ile temsil ve tasvir kabilinden olduğunu veya olağanüstü boyutunun bulunmadığını ispat etmeye çalışır. Ancak Halefullah’ın çalışması daha sistemli ve daha çok ses getirici olmuştur.

Halefullah görüşlerini sunarken Kur’an’ın gerçeğe dayanmak zorunda olmadığını, kıssaların ibret vermek amacıyla, edebi bir tarzda aktarıldığını belirtmektedir. Kıssalara sadece edebi bir gözle baktığından tarihi gayenin ihmal edilebileceğin öne sürmüştür. O’na göre Kur’an olayları anlatırken amaca uygun olarak tasarrufta bulunur. Kıssalar aktarılırken edebi bir özgürlük içinde zaman ve mekân unsurları dikkate alınmadan asıl mesaj verilmek istenmiştir. Kur’an olayların bazılarını özellikle seçmiş, diğerlerini anlatmamıştır. Bir şahıs ve toplumun başına gelenleri eksiksiz anlatma yoluna gitmemiş, zihinleri öğüt almaya ve hidayete yönelten ifadeler seçmeye yönlendirmiştir. Anlatımda kronolojik ve doğal sıralamaya dikkat etmemiş, bazen sıralamayı değiştirmiştir.75

71 Şengül, Kur’an Kıssaları Üzerine, s.102. 72 Nakre Saykulûciyyetu’l-Kıssa, s.221.

73 Yıldırım, “Kur’an-ı Kerim’de Kıssalar”, s.40.

74 Demir, Mitoloji Kur’an Kıssaları ve Tarihi Gerçeklik, s. 101. 75 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.51–52.

(24)

Halefullah kıssayı şu şekilde tanımlamıştır. “Edebiyatçının olayları canlandırmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan edebi eylemdir.”76

Kıssalardaki olayı;

a) Aslında yaşamamış, hayali bir kişi gerçekleştirmiş olabilir. b) Hikâyenin kahramanı gerçek, olaylar vâki olmayabilir.

c) Kahraman gerçek, olaylar yaşanmış, ancak kıssada olaylar edebi bir üsluba göre tanzim edilmiş, bir bölümü öne alınmış, bir bölümü çıkarılmış, başka olaylar ilave edilmiş, kişilikler kurgusal şahıslar haline getirilmiş olabilir.77

Halefullah kıssalardaki tarihi boyutu ön plana çıkarmanın yanlış olacağının belirtmekte ve kıssaları tarihi,78 temsili79 ve usturi(mitolojik)80 diye üçe ayırarak incelemektedir. Tarihi kıssaların peygamberlerin hayatı etrafında yaşanmış olaylar olduğunu kabul etmekle birlikte, bunları aktarmada Kur’an’ın tasarrufta bulunduğunu belirtir.81 Temsili kıssaların ise insanların bazı olayları daha iyi anlamalarını ve kabul etmelerini sağlamak maksadıyla Kur’an’ın kurguladığını ifade eder. Bunun sebebi ise Allah’ın buna ihtiyacı olması değil, insanların buna ihtiyaç duyması olduğunu ifade eder.82 Oysa örnek olarak verdiği kıssalar incelendiğinde bunların bazı önemli olayları açıklamak üzere insanların idraklerine sunulduğunu ve kıssaların kendilerinin değil anlatımının temsili olduğu görülür.

Halefullah’ın kıssalara yaklaşımında üzerinde durulması gereken en önemli konu onun mitolojik kıssaların Kur’an’da yer alabileceğini iddia etmesidir. Ona göre kıssalarda amacın edebi olması nedeniyle bunların bir kısmının mitolojik olması, Kur’an’ın hak oluşuna halel getirmemektedir.83 Nüzul döneminde müşriklerin Kur’an Kıssaları için “esatiru’l-evvelin” nitelemelerini Kur’an’ın reddetmediğini öne sürerek Kur’an’da mitolojik kıssaların olduğunu öne sürmektedir. Oysa ki bu nitelemenin geçtiği bütün ayetlerin devamında müşriklerin bu iddiaları reddedilmiştir. Örneğin, “Onlara Rabb’iniz ne indirdi diye sorulsa, “öncekilerin

masalları” derler. Böylece kıyamet günü hem kendi veballerini tam olarak yüklenirler, hem de bilgisizce saptırdıkları kimselerin veballerinin bir kısmını. Ne kadar kötü bir şey yükleniyorlar.”84 76 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.119. 77 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.119. 78 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.121. 79 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.153. 80 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.171. 81 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.127. 82 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.158. 83 Halefullah, el-Fennu’l-Kasasi, s.173–174. 84 Nahl 16/24–25.

(25)

ayetinde onların bu iddiaları reddedilmektedir. Aynı şekilde Kalem 68/10-16 suresinde de bu iddialar açıkça reddedilmiştir: “Şunların hiçbirisine itaat etme: Yemin edip duran, aşağılık,

çekiştiren, söz getirip götüren, hayra engel olan, saldırgan, günahkâr, kaba ve kötülükle damgalı, malı ve oğulları var diye yolunu şaşırmış. Kendisine ayetlerimiz okunduğunda; “bu öncekilerin masallarıdır” der. Biz onu, burnunun üzerine damga vurup işaretleyeceğiz.”

Bunun yanında müşriklerin “esatiru’l-evvelin” nitelemelerinin geçtiği ayetler incelendiğinde onların bunu Kur’an Kıssaları için değil yeniden dirilişi inkâr etmek maksadıyla söyledikleri anlaşılır. Buna göre onlar kıyamet, yeniden diriliş, ahiret hayatı gibi inanç prensiplerini eskilerin uydurması olarak görmektedirler. Bu ise Kur’an’ın kabul edeceği bir şey olamaz.

Nüzul döneminde müşriklerin esâtiru’l evvelin ifadesini kullanmaları, Kur’an’ı eskilerin yazdıklarına dayandırmalarından kaynaklanmaktadır. Onlar Kur’an’ın önceki kitaplardan alınmış ve peygamberin uydurup yazdığı bir kitap olduğunu öne sürüyorlardı. Zaten usturenin mit olarak anlaşılması modern zamana tekabül etmektedir. Çünkü Araplar mitolojik anlatımı bilmiyorlardı.85 Dolayısıyla onların kıssaları mitoloji olarak nitelemiş olmaları mümkün görünmemektedir.

“Gerçek tanrı bilgisi ve geleneği unutulduğu için yitirilen inançların yerini yeni inanış biçimleri yerleşmiş, bunun sonucunda ibadete layık tek tanrı yerine insanın iradesini aşan her şeyin ilahlaştırılması”86 mitlerin belirgin özelliklerindendir. Dolayısıyla mitler dini geleneklerin şekil değiştirmiş hali, gerçek inancın yozlaşmış ifadesidir. Bu nedenle mitler dinlerin kalıntılarını taşıyabilmektedir. Bununla beraber Kur’an-ı Kerim tahriften korunmuş, inanç ilkeleri Allah’tan geldiği şeklini korumuştur. Bu nedenle Kur’an’da mitolojinin olduğunu iddia etmek kabul edilebilir bir iddia olarak görülmemektedir.

Kıssalarda anlatılan olayların muhatabın hayatında olumlu bir etki yaratabilmesi, yok olan toplumların durumlarından dersler çıkarılabilmesi için anlatılan olayların yaşanmış olma zorunluluğu vardır.87 Yoksa kıssalarda ulaştırılmak istenen mesajın bireylerin üzerinde bir etkiye sahip olması söz konusu olamaz. Çünkü bu olaylar insanlara tarihten ibret almaları, iyi şahsiyetleri örnek almaları, kötülerin yaptığı davranışlardan uzak durmaları amacıyla aktarılmıştır. Şayet bu olaylar uydurma ya da hayali olaylar ise bunlardan gerekli derslerin çıkarılması, insanlara örnek olması mümkün olmayacaktır.

Şüphesiz edebi metot Kur’an’ın ve dolayısıyla kıssaların kullandığı bir metottur. Kur’an bir dini davet kitabıdır. Kıssa da bu daveti duyurma ve gönüllere yerleştirme

85 Nakre, Saykuluciyyetu’l-Kıssa, s. 163.

86 Kılıç, Mitoloji Kitab-ı Mukaddes ve Kur’an-ı Kerim, s. 61-62. 87 Nakre, Saykuluciyyetu’l-Kıssa, s. 245.

(26)

araçlarından biridir. Dolayısıyla kıssalar arz metotlarında dini gayelere hizmet ederler. Ancak dini gayeye tam manasıyla hizmet edebi özelliklerin ortaya çıkmasına engel teşkil etmez. Kur’an ifadesi arz ettiği resimler ve sahnelerde dini gaye ile edebi gayeyi birleştirir ve insan ruhuna sanat güzelliği ile hitap eder.88 Gerçekler etkileyici bir tarzda, muhataba sunulur. Kıssalardaki edebi ve tarihi yönler dini gayeyi gerçekleştirmede birer vesile kılınmaktadır.

8. Kur’an Kıssaları ile İlgili Çalışmalar

Kıssalarla ilgili kaynakların başında Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şerifler gelmektedir. Bunların yanında kritiği yapılıp Kur’an’a aykırı tarafları çıkarıldıktan sonra bu konuda Kitab-ı Mukaddes’ten de yararlanılabilir. Çünkü buradaki kıssaların çoğunda tevhid akidesi ile bağdaşmayan bilgiler verilmekte, peygamberler; onlara yakışmayacak sıfatlarla nitelenmektedirler.

Tarih kitapları incelenirken bunlara İsrailiyât’ın bulaşmış olabileceğini unutmamak gerekir. Bu nedenle bu konuda dikkatli olunmalıdır. Bu hikâyelerin büyük bir bölümü herhangi bir kritiğe tabi tutulmadan nakledilirse son derece sakıncalı neticeler ortaya çıkabilmektedir.

Kıssalarla ilgili diğer kaynaklar tefsir, tarih kitapları ve bu alanda yazılmış eserlerdir. a) Tefsirler

- Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Cami’ul Beyân an Tefsîru’l Kur’ân

- Ebû İshâk Ahmed b. Muhammed en-Nisabûrî es-Sa’lebî, el Keşf ve’l Beyân an

Tefsîri’l-Kur’ân

- Alâu’d-dîn Ali b.Muhammed, (Hâzin) Lübâbu’t-Te’vîl fi Meâni’t-Tenzîl - İbnu Kesîr, el-Hâfız Ebu’l-Fida İsmâil, Tesfsîru’l-Kur’ân’il-Azîm b) Tarih Kitapları

- Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Tarîhu’l-Ümem ve’l-Mülûk

- İbnu’l-Esîr İzzuddîn Ebi’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem eş-Şeybânî, el-Kâmil

fi’t-Tarîh

- İbn Vâdıh Ahmed b. İshâk b. Cafer el-Yakûbî, Tarîhu’l-Yakubi - İbnu Kesîr, el-Hafız Ebu’l-Fida İsmâil, el-Bidâye ve’n-Nihâye c) Sadece Kur’an Kıssalarının İşlendiği Müstakil Eserler - Ebû Rifa’a Ammâratu’l-Farisî, Bed’u’l-Halk ve Kasasu’l-Enbiya - Ali b. Hamza el Kisâî, el-Mubteda’ fi Kasasi’l-Enbiya

- Ebû İshâk es-Sa’lebî, Arâîsu’l –Mecâlis fi Kasasi’l-Enbiya

(27)

- İbnu Kesîr, el-Hafız Ebu’l-Fida İsmâil, Kasasu’l-Enbiya - M. Ahmed Ca’del Mevla ve arkadaşları, Kasasu’l-Kur’an - Abdulvehhab en-Neccâr, Kasasu’l-Enbiya

- Ebu’l Âla Mevdudî, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin

Hayatı adıyla Türkçeye çevrilen eser.

- M. Fethi Hâfız Küre, el-Kur’ân ve Enbâu’l-Enbiya - M. Ali es-Sâbûnî, en-Nübüvvetü ve’l-Enbiya

- Afîf Abdu’l-Fettah Tabbara, Ma’a’l-Enbiya fi’l-Kur’ân’il-Kerîm d) Türkçe Olarak Te’lif Edilen Eserler

- Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya

- N. Mehmed Solmaz, İ. Lütfi Çakan, Kur’an-ı Kerim’e Göre Peygamberler ve

Tevhid Mücadelesi

- Mehmed Dikmen, Bünyamin Ateş, Peygamberler Tarihi - Abdullah Aydın, Tam Peygamberler Tarihi

- M. Faruk Gürtunca, Peygamberler Tarihi

e) Sadece Bir veya Birkaç Kıssanın Ele Alındığı Eserler - Ahmed el-Cibâlî, Kıssat-u Musa

- El-Behiy el-Hûlî, Adem (as)

- Afîf Abdulfettah Tabbâra, el-Yehûd fi’l-Kur’ân

- Atiye Abdu’l-Muti’ Zahide, Ashâbu’l-Kehf ve’r-Rakîm e) Bu Türden Bazı Türkçe Eserler

- Sırrı Paşa, Ahsanu’l-Kıssa

- Osman Cilacı, Kur’an Işığında Üç Peygamber

- Necati Kara, Kur’an’a Göre Hz. Musa, Firavun ve Yahudiler - Ali Sayı, Firavun, Haman, ve Karun Karşısında Hz. Musa - Mustafa Erdem, Hz. Adem

f) Kıssalarda Ortak Olan Bir Konunun Bazı İncelendiği Eserler - Muhammed Ahmed el-Adevî, Da’vetü’r-Rusul İlallâhi Teâlâ

- Dr. Ali b. Muhammed Nasır el-Fakihî, Menhecu’l-Kur’ân fi’d-Da’veti ile’l-İmân - Dr. Rebi’ b. Hâdî el-Medhalî, Menhecu’l-Enbiya fi’d-Da’veti İlallâhi fi’l-Hikmeti

ve’l-Akl

g) İlmi Yaklaşımla Kur’an Kıssalarının Değişik Yönleri Ele Alınarak Yazılan Bazı Eserler

(28)

- Abdu’l-Kerîm el-Hâtib, el-Kasasi’l-Kur’an fi Mantûkıhi ve Mefhûmihi - Mahmûd eş-Şerkâvî, el-Enbiya fi’l-Kur’an’il-Kerîm

- Hasen Ali el-Hasenî en-Nedvî, en-Nübüvvetü ve’l-Enbiya fi Da’vi’l-Kur’ân - Muhammed Şedîd, Menhecü’l-Kıssa fi’l-Kur’ân

- Seyyid Kutub, et-Tasvîru’l-Fenniyyu fi’l-Kur’ân

- Dr. et-Tûhami Nakre, Saykulûjiyyetü’l-Kıssa fi’l-Kur’ân

- Dr. Muhammed Ahmed Halefullah, el-Fennu’l-Kasasiyyu fi’l-Kur’ân89

h) Bu Türden Türkçe Olarak Yazılan Bazı Eserler

- Bahaeddin Sağlam, İlmi ve Edebi Yönleriyle Kur’ân Kıssaları - M. Said Şimşek, Kur’ân Kıssalarına Giriş

- Abdulbâki Güneş, Kur’ân Kıssaları ve Medeniyetlerin İnşası - İdris Şengül, Kur’ân Kıssaları Üzerine

- Ramazan Şahan, Kur’ân-ı Kerim’de Lût (as), Bununla İlgili İsrailiyyât ve

Günümüze Mesajlar (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi)

- Hasan Yarar, Kitab-ı Mukaddes ve Kur’ân-ı Kerim’de Kıssa Kavramı (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi)

- Zeki Tan, Kur’ân’a Göre Hz. Salih, Hz. Lût, Hz. Şuayb Kavimlerinin İnkırazında

Ma’siyetin Rolü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi)

Bu türlerin dışında çocuklara yönelik olarak yapılan bazı çalışmalar mevcuttur. Bunlar kıssalardaki eğitici ve ahlakî yönleri ele alarak ders ve ibretlerle dini şuuru kalplere yerleştirmeye yönelik eserlerdir.

(29)

BİRİNCİ BÖLÜM

(30)

1. Hz. Lût (as)’un Soyu ve Yaşadığı Bölge

Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın Peygamberimize örnek olarak sunduğu 18 peygamber anlatılırken şöyle buyrulmaktadır: “Biz O’na (İbrahîm) İshak’ı ve (İshak’ın oğlu) Yakub’u da

hediye ettik; hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh’a ve O’nun soyundan gelen Davud’a, Süleyman’a, Eyyub’a, Yusuf’a, Musa’ya ve Harun’a yol göstermiştik. Biz güzel davrananları böyle ödüllendiririz. Zekeriya’ya, Yahya’ya, İsa’ya ve İlyas’a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden idi. İsmail’le, el-Yesa’a, Yunus’a ve Lût’a da (yol gösterdik), hepsini âlemlere üstün kıldık.”90

Buradaki ayetlerde geçen O’nun soyundan ifadesindeki “O” zamirinin kime ait oldu ihtilaflı olsa da meşhur görüşe göre İbrahîm (as)’e aittir. Böylece Hz. Lût (as)’un İbrahîm (as)’in soyundan geldiği anlaşılmaktadır. İbn Kesir’in (ö.774/1373) bildirdiğine göre Hz. Lût (as), her ne kadar Hz. İbrahîm (as)’in kardeşinin oğlu (yeğeni) ise de tağlîb yoluyla O’nun zürriyetinden sayılmıştır.91 Muhammed Esed de bu konuda şöyle demektedir: Hz. İbrahîm (as)’in kardeşinin oğlu olmasına, yani soyundan gelmemesine rağmen Lût ismi burada iki sebepten dolayı zürriyetinden sayılmıştır; birincisi, ilk gençlik yıllarından itibaren Hz. İbrahîm (as)’i babasının ardından giden bir çocuk gibi izlemesidir. İkincisi ise eski Arapça kullanımda amcanın çoğunlukla baba olarak, yeğenin de oğul olarak tanımlanmasıdır.92

Gerek bu ayetlerde, gerekse Kur’an’ın diğer surelerinde93 genelde İbrahîm (as) ile ilgili pasajlardan sonra Lût (as)’un zikredilmesi aralarında kan ve din bağının olduğunu ortaya koymaktadır. Bu ibarelerin dışında Hz. Lût (as)’un soyu hakkında Kur’an-ı Kerim’de ve sahih hadis kitaplarında kesin bir bilgi yoktur. Ancak bazı tarih kitaplarında babasının adı Hâran olarak geçmektedir. Şöyle ki: Hâran İbrahîm’in kardeşidir. Lût b. Hâran b. Tarah(Âzer) b. Nahor b. Saruğ diye künyesi bildirilen Lût(as) İbrahîm(as)’in yeğenidir. Rivayete göre Âzer’in Hâran, Nahor ve İbrahîm adında üç oğlu vardı. Hâran Hz. Lût(as)’un, Nahor da Betvil’in babasıdır.94

Kur’an-ı Kerim ve sahih hadis kitaplarında yer almamasına rağmen bu bilgilerin nereden alındığı konusunda Tevrat’ın şu pasajları bize fikir vermektedir: Yetmiş yaşından sonra Terah’ın Avram, Nahor ve Hâran adlı oğulları oldu. Terah soyunun öyküsü: Terah

90 Enâm 6/84–86

91 İbnu Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, I, s. 166. 92 Esed, Kur’an Mesajı, I, 242.

93 Hûd 11/69-77, Hicr 15/51-61, Enbiyâ 21/51-75, Ankebût 29/31-35, Zariyât 24-37

94 Hâkîm el-Müstedrek, II, 561, İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, I, 176, Taberî, Târîh’ul-Ümem ve’l-Mülûk, I, 205, Sa’lebî, Arâîsu’l-Mecalis, s.58.

(31)

Avram, Nahor ve Hâran’ın babasıydı. Hâran’ın Lût adlı bir oğlu vardı. Hâran babası henüz sağken, doğduğu ülkede, Kildaniler’in Ur Kenti’nde öldü.95

Lût (as) kavmi bugün Ürdün olarak bilinen Irak ve Filistin arasındaki topraklarda yaşıyordu. Lût Gölü (Ölü Deniz)’nün güney ve doğusundaki verimsiz ve terkedilmiş topraklarda bulunan yüzlerce kalıntı bu bölgenin geçmişte oldukça zengin ve hayli kalabalık bir yer olduğuna işaret etmektedir. Arkeologlara göre, bu bölge gelişme ve refah’ın en yüksek düzeyine M.Ö. 2300 ila 1900 dönemi arasında erişmiştir. Tarihçiler ise Hz. İbrahîm (as)’in M.Ö. 2000 yıllarında yaşamış olduğunu tahmin ediyorlar. Bu bakımdan bu bölgenin en iyi dönemini Hz. İbrahîm(as) ile Hz. Lût (as)’un devrinde yaşadığını düşünebiliriz.96

Talmud’taki kayıtlara göre, Lût Kavmi’nin başlıca kentleri arasında “Sodom”’un dışında dört şehir daha vardı. Bu şehirlerin ortalarında büyük ve yemyeşil bahçe vardı ki görenler mest olurlardı. Ne var ki bugün bu milletin izine bile rastlanmamaktadır. Lût adını hatırlatan bugün sadece Lût Gölü vardır ki buna Ölü Deniz de denir.97

Bölgenin en kalabalık ve verimli yeri Tevrat’ta adı geçen Siddim Vadisi’ydi. Bugünkü arkeolog ve bilim adamlarına göre bu mamur ve yemyeşil bölge Lût Gölü’ne (Ölü Deniz) gömülmüştür. Arkeolog ve bilim adamlarını bu neticeye ulaştıran sebepler vardır. Araştırmalara göre eski çağlarda bu göl, bugün olduğu kadar güneye uzanmamaktaydı. Bugünkü Ürdün’ün el-Karak şehrinin batısında el-Lisan adında bir yarımada vardır. Göl eski zamanlarda işte buraya kadar uzanıyordu. Bunun güneyinde bulunan ve şimdi sular altında kalan vadi ise eskiden çok verimli bir topraktı. Siddim Vadisi’nde Lût Kavmi’nin yaşadığı Sodom’dan başka Gomorra, Adma, Senbuyem ve Zoar şehirleri vardı. M.Ö. 2000 yılları dolaylarında vadi şiddetli bir deprem sonucunda çökmüş ve üstüne Lût Gölü suları dolmuştu. Bugün bile gölün en sığ yeri burasıdır. Roma devrinde burası o kadar sığdı ki insanlar el-Lisan’dan batı yakasına yürüyerek geçebiliyorlardı.98

2. Hz. Lût (as)’un İman Edişi ve Hz. İbrahîm (as) ile Hicreti

Hz. Lût (as) küçük yaşta babasını kaybetmiş ve amcası Hz. İbrahîm (as)’in yanında büyümüştü.99 O’nun insanları hakka çağırışını ve kavmiyle mücadelesine şahit olmuştu. Hz. İbrahîm (as)’in davetine kavmi olumlu cevap vermemişti. Hatta O’nu yakmak istemişlerdi de Rabbi O’nu kurtarmıştı. “And olsun biz, daha önceden İbrahîm’e de doğru yolu bulma

95 Tekvîn 11/26–28

96 Rahmân, Sîret Ansiklopedisi, IV, 391

97 Mevdûdî, Tarih boyunca tevhid Mücadelesi, I,456. 98 Sîret Ansiklopedisi, IV, 391.

Referanslar

Benzer Belgeler

5- Ayrıca Lût (as)’ın kavminin yaşadığı coğrafya Mekke ve Medinelilerce bilinen ve ticaret yaptıkları kervan yolları üzerindedir.. Hâlâ akıl edip düşünmez misiniz?”

Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Seçici Kurul Toplam Puanlama Formu A) Yarışma Bilgileri.

12 Atik, Bilal, Kral ve Peygamber Olarak Davud (as) ve Süleyman (as) Kıssalarıyla Verilmek İstenen Mesajlar, (Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi, SBE,

 Her şey ancak Allah’ın yardımıyla olur!. 

O da şöyle dedi: “O hâlde, eğer bana tabi olacaksan, ben sana söylemedikçe hiçbir şey hakkında bana soru sormaya-

dukları nı, kendilerinin dostu veya emirle- ri alıma girmis olan cinlerin onlara gayba ~ > ~ ai ı bazı haberler verdiklerini iddia

• İl/il içi bölge ve bölge yarışmalarının koordinasyonu il millî eğitim müdürlüğü ile birlikte koordinatör okul müdürlüklerince, Türkiye finalinin organizasyonu

DTIB Dictionary of Theological Interpretation of the Bible EJTS European Journal of Turkish Studies.. EvQ Evangelical Quarterly FP Faith and