• Sonuç bulunamadı

LÛT KAVMİNDEN GÜNÜMÜZE ULAŞAN KALINTILAR

Hz. Lût (as) kıssasının anlatıldığı ayetlerin özellikle bazılarında olayın araştırılıp incelenmesine ve bazı gerçeklerin ortaya konulmasına işaret edilir. Bunlardan birinde “İşte

gör, bak suçluların sonu nasıl olmuştur”310 şeklinde emir sigasıyla bu gerçeğe dikkat çekmiştir. Diğer ayette ise kavmin helâk edildiği anlatıldıktan sonra şöyle buyrulmuştur: “İşte

bunda ibret alanlar için işaretler vardır. Hiç şüphesiz onlar hâla işlek ve uğrak yol üzerindedir. Hiç şüphesiz bunda iman edenler için bir ibret vardır.”311

Ankebut Suresi’nde ise Lût kavminden kalan belgelere dikkat çekilmiştir. “And olsun

ki biz, aklını kullanan toplum için ondan (helâk ettiğimiz o ülkeden) açık bir işaret bırakmışızdır.”312 “Acı azabtan korkanlar için orada bir ibret bıraktık”313ayeti de bu gerçeğe işaret etmektedir.

Bu kavmin ibret alınması gereken kalıntıları ile ilgili İbn Kesir şunları söylemektedir: “Allah Hz. Lût (as) ve ehlini-karısı hariç- temiz tutup en şekilde oradan çıkardı. O kavmi de orada ebedi şekilde bıraktı. Ancak orayı, dalgaları pis kokular saçan bir denize çevirdikten sonra onları bıraktı. Gerçekte orası o kâfirler için alevli bir ateş, fokur fokur kaynayan bir sıcaklık idi. Aynı zamanda o denizin suyu da çok acı ve tuzludur.314

Allah Lût Kavmi’nin yaşadığı o şehirlerin yerini pis kokulu bir denize çevirdi. Oranın suyundan yararlanılmaz. Adiliğinden ve pisliğinden ötürü, o bölgenin çevresindeki oturuma ve tarıma elverişsiz arazilerden de faydalanılmaz. İşte bu yer başkaları için bir öğüt, bir ibret ve bir darb-ı mesel olmuştur. Aklı başında bir Müslüman elbette ki bu olaydan ders alıp asla onlar gibi davranmayacak, peygamberine muhalefet etmeyecek, Rabbi neyi emrediyorsa ona boyun eğecektir.315

Apaçık bir işaret; Lût Gölü denilen Ölü Deniz’dir. Kur’an’ın birçok yerinde Suriye’ye gidip gelen Mekkelilerden bu kavmin yol üzerindeki kalıntılarına bakıp ibret almaları istenmiştir.

Bugün hemen hemen kesin bir şekilde, Ölü Deniz’in güney ucunun, Hz. Lût(as)’un kavminin başkenti olan Sodom’un yer aldığı bölgenin şiddetli bir deprem ile yerin dibine batması sonucu oluştuğu kabul edilmektedir. Bu bölgede hâla orada insanların önceden

310 A’râf 7/84. 311 Hicr 15/75–77. 312 Ankebût 29/35. 313 Zariyât 51/37. 314 İbn Kesîr, el-Bidâye, I, 183. 315 İbn Kesîr, el-Bidâye, I, 183.

yaşadığını gösterir işaretlere rastlanmaktadır. Günümüzde modern kazı aletleriyle araştırmalar yapılmakta, fakat sonuçları hâla beklenmektedir. 316

Bu açıklamalara göre Lût (as) kavminden günümüze ulaşan en önemli işaret ve ayet Lût Gölü’dür. Dolayısıyla buranın yeryüzünün diğer bölgelerinde bulunan göllerden farklı olabilecek özellikleri bulunmalıdır. Çünkü dünyanın birçok yerinde bulunan göllerden ve denizlerden sadece buraya dikkat çekilmesi buranın farklılığını ortaya koymaktadır. Yoksa yeryüzündeki bütün denizler, göller, dağlar Allah’ın gücünü gösteren alametlerdir. “Gece ve

gündüzün değişmesinde ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı şeylerde, korunan bir toplum için nice ibretler vardır.”317O halde buranın temel ayırıcı nitelikleri nelerdir:

2. 1. Lût Gölü ve Özellikleri

Burası yeryüzünün en çukur bölgesidir. Bu özelliği onun üzerinde durulan en önemli özelliğidir. Bu da buranın korkunç bir çöküntüye uğrayıp altının üstüne getirilmesinden kaynaklanmaktadır.318 Bunun nedeni olarak eski tarih kitaplarında Cebral’in burayı kanadıyla yerin dibinden söküp göklere kaldırdıktan sonra ters çevirip yere çaktığı anlatılmış ve olayın mu’cizevi yönü üzerinde durulmuştur.319 Ancak asrımızda bilimsel verilere ve arkeolojik verilere dayanarak yorumlar yapan âlimler bölgede meydana gelen depremlere ve bu depremlerin ardından oluşan çöküntülere dikkat çekmişlerdir. Onlara göre bu çöküntüler nedeniyle bu vadi yeryüzünün en çukur bölgesidir. Lût Gölü’nün yüzeyi Akdeniz seviyesinden 400 metre, en derin tabanı ise 800 metre daha alçaktır. 320

Lût Gölü’nun suyu siyah ve etrafa pis koku yaymakta, çevresinde bulunanları rahatsız etmektedir. Bununla ilgili olarak Mevdudi şunları söylemektedir: “Lût Gölü’nün güney kısmında büyük bir felâketin belirtileri de, büyük kara lekeler, yanmış taşlar, soğumuş lavlar, petrol mazot ve tabii gaz kalıntıları şeklinde bulunuyor. İnsan burada bir gün kıyametin koptuğunu anlıyor.”321

Bu gölün diğer bir özelliği ise suyunun çok tuzlu olmasıdır. Bu nedenle de içinde hiçbir canlı yaşamamaktadır. Bilim adamları çağımızın sunmuş olduğu bilimsel veriler dayanarak bu gölün tuz oranında gözle görülür bir farka dikkat çekerler ve bu gölün tuz yoğunluğunun diğer tabii ve normal göllerden farklı olduğunu kaydederler.

316 Mevdûdî, Tefhimu’l-Kur’ân, IV, 248.

317 Yûnus 10/6. Ayrıca Bakara 2/164, Rûm 30/20, Yâsîn 36/33, Câsiye 45/3–6. konu ile ilgili diğer ayetlerdir. 318 Şahan, “Kur’an-ı Kerim’de Lût(as)”, s.141.

319Taberî, Tarîh, I, 212-215, İbn Esir, el-Kâmil, I, 121.

320 Mevdûdî, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, I,466, Yahya, Kavimlerin Helakı, s.53. 321 Mevdûdî, Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi, I, 468.

“Filhakika Lût Gölü’nün suyunda, işba (doyma) derecesine yakın denilebilecek kadar fazla çözülmüş madde bulunmakta, tuzluluk oranı yüzeyde binde 288 dipte binde 325 (açık denizlerde binde 35-37)tir. Suyun yoğunluğu ise 1,119’u bulmaktadır (açık denizlerde 1,025). Bu yoğun tuz oranından dolayı gölde canlı yaşayamamaktadır.”322 Zaten Lût Gölü bu özelliğinden dolayı içinde canlı barındırmamakta, bu nedenle kendisine batı dilinde ‘Dead Sea’ (Ölü Deniz) denmektedir.323

2. 2. Lût Gölü’nün Güneyindeki Harabeler ve Toplu Mezarlar

Bu gölün güney kısmında bazı kalıntılar ve toplu mezarlar bulunmuştur. 1965 yılında Amerikalı arkeologlardan oluşan bir ekip kazılar sırasında El-Lisan yarımadasında büyük bir mezarlığı ortaya çıkardılar. Bu mezarlıkta 20 binden fazla mezarın bulunduğu ortaya çıkarılmıştır. Bundan, yakın bir yerde büyük bir şehrin bulunduğu tahmini kuvvetlenmiştir. Bu buluş ayrıca söz konusu şehrin yere battığı tezini de güçlendirmektedir.324 Buradaki kalıntılar burada daha önce büyük bir kitlenin yaşadığını ve daha sonra helâk edildiğini göstermektedir. Ayet-i kerimeler burada önceden yaşamış ama günahlarından dolayı cezalandırılmış olan bu insanların kalıntılarına bakarak insanların ibretler almasını istemektedir. Kendilerini güvende kabul eden bu inkârcılar elim bir azapla cezalandırılmış, sonra gelecek insanlara da ibret alameti olarak kalıntıları günümüze ulaşmıştır.

322 Bilge, Mustafa L. “Lût Gölü”, DİA, XXVII, 230. 323 Yahya, Kavimlerin Helakı, s. 53.