• Sonuç bulunamadı

Hz Lût (as)’un Kavmi ile Mücadelesi

Hz. Lût (as) Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği üzere Allah(cc)’ın mesajlarını insanlara ulaştırmakla görevlendirilen peygamberlerden birisi idi. Ancak O’nun işi hiç de kolay değildi. Bir defa Hz. Lût (as) oranın yabancısı idi. Daha önce ifade ettiğimiz gibi Hz. İbrahîm (as) ile birlikte bu bölgeye hicret etmişti. Dolayısıyla güçlü bir kabileye mensup değildi. Bunun yanında kavmi, Allah’a isyan, peygamberleri yalanlamak, yol kesmek gibi kötü özelliklerin yanında daha önce kimselerin işlemediği fuhşiyata (eşcinselliğe) bulaşmışlardı. Bu nedenle Lût (as)’un görevi daha da zorlaşıyordu. Kavminin özellikler Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde anlatılmaktadır: “Lût’u da gönderdik. Kavmine dedi ki: “Siz, sizden önce dünyalarda hiç

kimsenin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Siz, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere gidiyorsunuz ha! Doğrusu siz, müsrif bir kavimsiniz1”114 Ayet-i Kerime’de kavminin işlediği kötülük ifade edilirken Lût (as)’un bu durumdan uzak olduğu ve kavmini bundan vazgeçirmeye çalıştığı da ortaya konmuştur. Kavminin işlediği bu kötülük daha pek çok ayette ifade edilmektedir.115

Lût (as) kavminin yaptığı kötülüklerin fahişe ve israf olarak nitelendirilmiştir. Çünkü: 1- İnsana verilen cinsel arzuyu veriliş amacının dışında kullanıyorlardı. Bunu Allah neslin devamı için vermişken onlar bunun gerçekleşmeyeceği bir yola başvuruyorlardı.

2- Allah’ın fail olarak yarattığı erkek bu ilişkide fıtratına aykırı olarak meful duruma düşmektedir. Bu çirkin bir iştir.

3- Bu davranış neslin kesilmesine ve yok olmasına yol açmaktadır.116

Onlar erkeklere azgın bir şehvetle yaklaşıp cinsler arasında tabii olan yolu kapatıyorlardı.117 Kur’an onlara şunu söylemekteydi: Bu davranışlarınız ile diğer insanlardan

113 Kurtubî, el-Cami’ Li Ahkâmi’l-Kur’ân, VI, 213, İbn Kesîr, Tefsîru’l Kur’ân’il-Azîm, IV,575, Râzi,

Mefâtîhu’l-Gayb, XXII, 192. 114 A’râf 7/80–81.

115 Hûd 11/78, Şuarâ 26/165, Neml /27/55, Ankebût 29/29, Kamer 54/37. 116 Aşûr, et-Tahrîr ve’t-Tenvîr, VI,232.

ayrılıyor ve haddi aşmış oluyorsunuz. Böylece hayvanların mertebesine iniyorsunuz. Çünkü yaptığınız işi onlar yapmaktadır.118

Yukarıda mealini aktardığımız Araf Suresi 81. ayetin sonunda “Doğrusu siz, müsrif

bir kavimsiniz1” ifadesi yer almaktadır. Buradan kavminin bir özelliği daha ortaya çıkmaktadır. Onlar kendilerine verilen nimetleri hoyratça harcıyorlar. Bu nimetlerin içinde cinsel gücü amacının dışında kullanmak da yer almaktadır. Toplum içinde önemli bir yere sahip olan aile kurumunu da zedeleyen bu durum israfın boyutlarından biridir. İsraf ise başka ayetlerde yerilmiştir.119

Hz. Lût (as) Kavminin özelliklerinden bahseden diğer bir ayetler de şudur: “Lût’u da

gönderdik. Kavmine dedi ki: “Siz, sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşa gidiyorsunuz. Siz kadınları bırakıp erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapıyorsunuz ha?...” Kavmin cevabı, sadece: “Eğer doğrulardan isen haydi Allah’ın azabını getir” demeleri oldu. Lût: “Rabbim, şu bozguncu kavme karşı bana yardım et” dedi.120

Bu ayetlerde eşcinselliğin yanında yol kesmek, toplantılarda edebe aykırı davranışlarda bulunmak ve bozgunculuk Lût Kavmi’nin diğer günahları olarak zikredilmiştir. Lût (as) ise onları uyarıyordu ve onları davranışlarından dolayı tenkit ediyordu. İşin çirkinliği konusunda bütün insanlık adeta icmâ etmişken siz bunu yapıyorsunuz diyordu.

Yol kesmekle ilgili şu yorumlar yapılmıştır. Ayet, bu çirkin davranışı yapmak için yol kesmek şeklinde anlaşılabileceği gibi, neslin meydana gelmesi için gereken normal yoldan cinsel ilişkiyi bırakıp üremeye elverişsiz bir yönde şehveti kullanma şeklinde de anlaşılabilir. Böylece neslin devamını engellenmiş olmaktadır. Ayrıca yol kesmek eşkıyalık yapıp adam öldürmek, malları yağmalamak anlamlarına da gelmektedir.121

Ayette Lût (as) onları şu şekilde de kınamaktadır: “Toplantılarınızda edepsizce şeyler

yapıyorsunuz ha?” Tirmizi’nin (ö.279/892) rivayet ettiği bir hadiste peygamberimizin şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Yollarda oturuyorlar, yoldan geçenlere taş atıyorlar ve onlarla

dalga geçiyorlardı.122 İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre bunlar meclislerinde karşılıklı yellenirler ve birbirlerine şamar atarlardı. Bununla birlikte elbiselerini çözüp edep yerlerini rahatça teşhir etmek gibi daha birçok edepsizliği yapmaktan çekinmiyorlardı.123

118 Sabuni, Safvetü’t-Tefâsîr, II,392. 119 A’râf 7/31, İsrâ 17/27.

120 Ankebût, 29/28–30.

121 Alûsi, Rûhu’l-Meani, XX, 153, Râzi, Mefâtihu’l-Gayb, XXV, 58. 122 Tirmizi, “Tefsîru Sûreti’l-Ankebût”, 2.

Kavmin Hz. Lût (as)’un davetine olumsuz cevap vermeleri üzerine Hz. Lût (as) onların bir özelliğini daha zikretmektedir: “Rabbim, şu bozguncu kavme karşı bana yardım

et” Onlar hem hakkı kabul etmeye yanaşmıyor hem de insanları bundan uzaklaştırıyorlardı. Bozgunculuk yaparak insanlar arası ilişkilerin de kötüleşmesine neden oluyordu. Oysa Allah yeryüzünde bozgunculuk yapmayı ve fitne çıkarmayı yasaklamıştır: “… düzeltildikten sonra

yeryüzünde bozgunculuk yapmayın”124

Neml Suresi’nin 54. ayetinde Lût Kavmi’nin fuhşu göz göre açıktan yaptıkları anlatılırken 55. ayette ise “kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Doğrusu

siz cahil bir toplumsunuz” ifadesi kullanılarak onların cahil; yani neyin yararlı, neyin zararlı, neyin fıtrata uygun olduğunu düşünemeyecek kadar beyinsizleştikleri ifade edilir.

Yine Neml Suresi’nde Hz. Lût (as)’a “Lût ve ailesini kentinizden çıkarın, çünkü onlar

temiz kalmak isteyen insanlarmış(!)”125 şeklinde cevap vererek artık doğru davranışa ne kadar uzak olduklarını ortaya koymuşlardır. Onlar normal ilişkileri küçümser bir zihniyete sahip olmuş, iyiliği tavsiye edenleri de hor görür hale gelmişlerdi.

Başka bir ayette Lût Kavmi yoldan çıkmış, her türlü pis işlerle uğraşan fasık bir kavim olarak karşımıza çıkmaktadır: “Lût’a da hüküm ve ilim verdik. Onu çirkin işler yapan bir

kentten kurtardık. Gerçekten onlar yoldan çıkan kötü bir kavimdiler.”126

Şuara Suresi’nde de hakkı kabul etmekten imtina ettikleri, peygamberlerini yalanlamalarının yanı sıra onu tehdit edecek kadar ileri gittikleri haber verilmektedir. “Lût

Kavmi gönderilen elçileri yalaladı. … Dediler: “Ey Lût andolsun eğer vazgeçmezsen mutlaka sürülenlerden olacaksın.”127

Zariyât Suresi’nde günahkâr128 bir kavim olduklarına, Kamer Suresi’nde hakka karşı şüphe içinde olduklarına,129 işaret edilmiştir. Onlar bu şüpheci kişilikleri ve günahı alışkanlık haline getirmeleri sonucu helak olma yolunu açmış oluyorlardı.

Serdettiğimiz ayetlerden Lût Kavmi’nin şu özellikleri ortaya çıkmaktadır: 1- Kadınlarla normal ilişkiyi bırakıp erkeklerle cinsel ilişki kurmak (eşcinsellik) 2- Haddi aşmak, müsriflik (nimetleri kötüye kullanmak, nankörlük)

3- Yol kesmek. (Daha önce ifade edildiği gibi bu yoldan geçen gariplerin yolunu kesip tecavüz etmek, eşkıyalık yapıp insanların eşyalarını gasp etmek ve meşru olmayan cima’ yoluyla neslin üremesini engellemek şeklinde anlaşılmıştır.)

124 A’râf 7/86. 125 Neml, 27/56. 126 Enbiyâ 21/74. 127 Şuarâ, 26/160,167. 128 Zariyât 51/32. 129 Kamer 54/36.

4- Meclislerde edebe aykırı davranışlarda bulunmak.

5- Yeryüzünde bozgunculuk yapmak ve kendilerini uyaran peygamberleri tehdit etmek.

6- Fıtrata aykırı davranışta bulunarak cahillik yapmak.

7- Kötü işlerden ve pisliklerden uzak durmaya çalışan peygamber ve inananları alaya almak.

8- Günahkârlık ve hakka şüphe ile yaklaşmak. Bu da cehalet ve inatçılıklarından kaynaklanmaktaydı.

İşte Lût (as) böyle ahlaksız bir kavme peygamber olarak gönderilmişti. Hayâsızlığın her türlüsünü işleyen bu insanlara namus, iffet ve temizliği anlatacaktı. Bu nedenle kendisini çok zor bir görev bekliyordu.

4. 2. Hz. Lût (as)’un Kavmini Hakka Daveti

Kur’an-ı Kerim’de Hz. Lût (as)’un kavmi ile mücadelesi birçok surede işlenmiştir. Ancak olaylar karmaşık bir şekilde sunulmuştur. Verilmek istenen mesaja göre baştan sona kadar değil, pasajlar halinde olaylar anlatılmıştır. Bu pasajlarda Lût (as)’un onları daveti, onlarla tartışmaları, onların kendisine cevabı ve nihayetinde helak oluşları anlatılmıştır. Bu olaylar şu şekilde ifade edilmiştir:

“Lût’u da gönderdik. Siz, sizden önce dünyalarda hiç kimsenin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Siz, kadınları bırakıp şehvetle erkeklere gidiyorsunuz ha! Doğrusu siz, müsrif bir kavimsiniz! Kavminin cevabı: “Lût ve taraftarlarını kentinizden çıkarın. Çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış!” demelerinden başka olmadı.”130

Burada Lût (as) kavminin ahlaksızlığını kınayarak tebliğ görevine başlıyor. Hâlbuki aynı surenin önceki ayetlerinde kavimleri ile mücadele içinde olan peygamberler, kavimlerini öncelikle Allah (cc)’a kulluğa çağırmışlardı.131 Böylece Lût (as) erkeklerin birbiriyle cinsi teması kınamayı mesajın temeli yapmış oluyordu. Aslında onlar da şirk batağına bulaşmışlardı. Ancak şirk, bu ahlâki kaymanın sonucu ortaya çıkmıştı. Yani peygamberin davetinin reddetmenin nedeni sahip olunan ahlaksız tutumdan ileri gelmekteydi.132 Bu yüzden Hz. Lût (as) öncelikle onları bu çirkin davranıştan uzaklaştırmaya çalıştı. Ve onlara hayret eder bir üslupla seslendi. Çünkü yaptıkları iş fıtrata aykırı hayret edilecek bir işti.

Hz. Lût (as)’un kavmi bu ahlaksızlık örneğini tarihte işleyen ilk topluluk oluyorlardı.

“Siz, sizden önce dünyalarda hiç kimsenin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz?” Bu yüzden

130 A’râf 7/80–82. 131 A’râf 7/59,65,73,85.

günahlarının yükü daha da ağırlaşmaktaydı. Çünkü bu davranışlarıyla kendilerinden sonra gelecek insanlara da örneklik etmiş, bu kötü davranışa yol açmış oluyorlardı. Dolayısıyla Lût (as)’un mesajı bunu engellemeye yönelikti. Bu hareketleriyle onların haddi aştıklarını ifade ediyordu. Çünkü Allah’ın fıtratlarına uygun olarak yarattığı ilişki sınırlarını aşıyor, ahlaksız işler yapıyorlardı. Bu davranışlarıyla müsrif (haddi aşan) konuma düşüyorlardı. Ayrıca Allah’ın neslin devamı için kendilerine verdiği cinsi gücü fıtrata aykırı bir şekilde kullanarak müsrif (savurgan) oluyorlardı. Bu iki durum da Allah’a karşı gelmek, günahtan sakınmamak anlamına geldiğinden diğer ayetlerde takvaya ve itaate çağrılıyorlardı133

Buna rağmen kavminin cevabı bu güzel davete uymak bir yana Hz. Lût (as) ile alay etmek oldu. Temiz kalmayı, bunu öğütlemeyi küçümsenecek bir davranış olarak algıladılar. Hatta bunu tavsiye eden Lût (as) ve inananları yurtlarından çıkarmakla tehdit ettiler. Bir toplumda kötülükler yaygınlaşır ve rahatlıkla kanıksanır bir hal alırsa, iyi olmak suç olarak algılanır. Bu yüzden onlar bütün kötülüklerine rağmen bunu benimsemeyen insanlardan rahatsız oldular. Onları hicrete zorladılar.

Lût (as)’un kavmi ile mücadelesine anlatan bir diğer pasaj da şöyledir: “Lût (kavmi)

de gönderilen elçileri yalanladı. Kardeşleri Lût onlara “Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız? Ben sizler için güvenilir bir elçiyim. Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Ben sizden buna karşılık bir ücret istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin rabbine aittir. Âlemlerin içinde erkeklere mi gidiyorsunuz? Ve Rabbinizin sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz? Siz sınırı aşan bir kavimsiniz.” Dediler ki: “Ey Lût! Andolsun eğer (bu davetinden) vazgeçmezsen mutlaka sürülenlerden olacaksın.” (Lût dedi ki)Ben sizin bu işinize kızanlardanım. Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar!” Biz de onu ve ailesini kurtardık. Geride kalanlar arasında bir kocakarı hariç.”134

Lût (as)’un kavmi ile mücadelesinin en kapsamlı bir şekilde anlatıldığı sure bu suredir.

“Kavmi Lût’u yalanladı.” Onlar bu davranışlarıyla sadece Lût (as) peygamberi değil, bütün peygamberleri dolayısıyla hakkı yalanlamış oldular. Bu yüzden mürselîn=peygamberler ifadesi kullanılmıştır. Zaten bir peygamberi yalanlamak bütün peygamberleri yalanlamakla aynı anlama gelmektedir.

“Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” “Takva” kelimesi Kur’an-ı Kerim’in çok sık kullandığı bir kavramdır. Bu kelimenin kökü olan “و” kelimesi bir şeyi zarar verici etkenlerden korumak, himaye etmek anlamına gelmektedir. Takva da sözlükte, korkulacak şeylerden kendini koruma, şer’i ıstılahta ise; haram ve helale dikkat etmek, mahzurlu şeyleri

133 Şuarâ 26/163. 134 Şuarâ 26/160–171.

terk etmek suretiyle nefsi günahlardan korumaktır. Kısaca takva: Allah’ın kâinatla ilgili yasalar ve dinin kurallarına dikkat ederek Allah’ın koruması altına girmek, O’nun himayesine sığınmaktır.135 Takva kalbin sağlam bir imanla dolu olmasıdır. Dolayısıyla takvası olmayan insanın yapacağı işten hayır gelmez.

Takva “fücur”un zıddıdır. Bu yüzden takvanın iyi anlaşılması için fücur kelimesinin de bilinmesi gerekir. Fücur, bir şeyi yarmak, yırtmak suretiyle açığa çıkarmak anlamına gelir.136 Dini terim olarak da, “örtüyü, özellikle utanma duygusu, hayâ ve diyanet örtüsünü yırtmak, açmak” anlamlarında kullanılır. Takvanın çeşitli mertebelerinden biri olan iman ve hayâ perdesini sıyırmak, söküp atmak demektir. Artık böyle bir kişi her türlü rezaleti yapabilir; hiçbir kötülükten ve ahlaksızlıktan kaçınmaz.137

Bu açıklamalardan sonra şu sonuca ulaşabiliriz: Lût (as) kavmi günahkâr, hiçbir edepsizlikten çekinmeyen, kötülükler işleyen bir kavimdi. Böyle bir kavimle karşı karşıya olan Lût (as) onları takvaya yani Allah’a karşı gelmekten sakınmaya, kulluk bilincine ve kendisine itaate çağırdı. Böylece Allah’ın himayesine girmiş, günahın yükünden kurtulmuş olacaklardı. Hem de kendilerini günahtan korudukları için Allah’ın azabından korunmuş olacaklardı. Bunu da ancak kendisine itaat ederek ve davetini benimseyerek yapabilirlerdi. “Allah’tan karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”138

Hz. Lût (as) onlara Allah’ı tanıtmadı. Varlığını ispat etmeye çalışmadı. Çünkü onlar Allah’ın varlığını inkâr etmiyorlardı. Ama onun emir ve yasaklarını hiçe sayıyor, davranışlarında mutlak hürriyet istiyorlardı. Günah işlemekten vazgeçmek istemiyorlardı. Bu yüzden Lût (as) onlara “Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin” tavsiyesinde bulunmuştur. Zaten onlar da “Allah da kim? Neden âlemleri yaratıcısıymış?” gibi itirazda bulunmadılar. Lût (as)’u tehditlerle sindirmeye çalıştılar.139

Ardından bir gerçeğe daha işaret ediyor Lût (as). Onları hakka davete karşılık onlardan herhangi bir karşılık beklemediğini vurguluyor. “Ben sizden buna karşılık bir ücret

istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin rabbine aittir.”140 Bu zor ve zahmetli işi onlardan herhangi bir kazanç sağlamak için yapmıyordu. Zaten böyle bir şeyi çoğu zaman kimse parayla bile yapmaz. Kavminin yanlış anlamaması ve kendini bununla suçlamaması için durumu baştan ifade ediyordu. Bu daha önce Salih, Hud ve Nuh (as)’un da davete

135 İsfehânî, el-Müfredât, s. 833–834, Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, s. 512–513. 136 İsfehânî, el-Müfredât, s.561-562.

137 Ali Ünal, Kur’an’da Temel Kavramlar, s.361. 138 Şuarâ 26/163.

139 Mevdûdî, Kur’an’a Göre Dört Terim, s. 66. 140 Şuarâ 26/164.

başlarken kavimlerine bildirdikleri, peygamberlerin davetlerinin ve bu davetlerin amaçlarının bir olduğunu, kaynağının da vahiy olduğunu ispat eden hususlardandır.141

Hz. Lût (as) ücret meselesini hallettikten sonra yaptıkları işi kötüler bir üslupla kavmine şöyle davette hitap etti: “Âlemlerin içinde erkeklere mi gidiyorsunuz? Ve Rabbinizin

sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyorsunuz? Siz sınırı aşan bir kavimsiniz.”142

Lût (as) kavminin en belirgin günahını gündeme getirdi ve onları bundan vazgeçmeye çağırdı. Aslında daha önce belirttiğimiz gibi onların işlediği birçok günah vardı. Ancak eşcinsellik daha önce kimselerin işlemediği bir günahtı. Bu nedenle bu konuda sürekli onlara uyarılarda bulundu, yaptıkları işin fıtrata aykırı olduğunu dile getirdi. Onların bu hareketleriyle her türlü ölçüyü aştıklarını, insanlıktan çıkıp hayvanların mertebesine indiklerini söyledi. Çünkü Allah erkeği ve kadını yaratmış ve neslin devamı için de cinsel ilişkiyi meşru yoldan olması şartıyla helal saymıştır. Bu insanlar için belirlenen sınırdı. Hz. Lût (as)’un kavmi işledikleri günahla bu sınırı aşmış oldu. Hz. Lût (as) onları bundan vazgeçmeye davet etti.

Başka ayetlerde de Hz. Lût (as)’un aynı şekilde kavmini bu kötülükten uzaklaşmaya davet ettiği bildirilmektedir. “Lût’u da gönderdik, kavmine dedi ki: Siz göre göre o aşırı

kötülüğü yapıyorsunuz ha! Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz? Siz gerçekten cahil bir toplumsunuz.”143

Burada Hz. Lût (as) onlara bu kötülüğü yaparak cahillik ettiklerini bunu alışkanlık haline getirdiklerini dile getirmektedir. Onlar kendileri için bu işin zararlı olduğunu anlamayacak kadar cehalete batmışlar, cahillik onların karakteri haline gelmişti.

Ankebût Suresi’nde Hz. Lût (as) kavmini hakka çağırırken onların yaptıkları diğer kötülükleri de gündeme getirdi: “Lût’u da gönderdik. Kavmine dedi ki: “Siz, sizden önce

âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşa gidiyorsunuz. Siz kadınları bırakıp erkeklere gidiyorsunuz, yol kesiyorsunuz ve toplantılarınızda edepsizce şeyler yapıyorsunuz ha?”144

Kavmini bu fuhşiyattan, yol kesmekten ve toplantılarda edepsizlikler yapmaktan vazgeçmeye davet etti. Ayette edepsizliğin toplantı yerlerinde yapıldığının belirtilmesi kötülüğün artık toplumun çoğunluğu tarafından kanıksandığını ortaya koymaktadır. Kavmi helake götüren de zaten budur. Kötülük toplumun ekserisince benimsenirse iyilikten yana olanlar ve kötülükten rahatsız olanlar yalnızlaşır ve suçlu konuma düşer. Rahatsızlıklarını dile getiren Lût (as) gibi

141 Sâbûnî, Safvetu’t-Tefâsîr, II, 392. 142 Şuarâ 26/165–166.

143 Neml 27/54–55. 144 Ankebût 29/28–29.

kişiler de kovulmakla tehdit edilir. Nitekim Lût (as) kavminin peygamberlerine cevabı da bu olmuştur.

Kavmi Hz. Lût (as)’un davetini kabul etmedi. Onu memleketinden çıkarmakla tehdit ettiler. Bunun üzerine Lût (as) yaptıkları işten uzak olduğunu ve bundan rahatsızlık duyduğunu dile getirdi: “(Lût dedi ki) Ben sizin bu işinize kızanlardanım.” Sizin yaptığınız bu iğrenç işten ben uzağım ve buna kızıyorum. Ayette Hz. Lût (as) yaptığınız çirkinlikten dolayı size kızgınım değil, kızanlardanım ifadesini kullanmaktadır. Demek ki bu ahlaksızlığa kızan sadece Hz. Lût (as) değildi. Kavminde kötülüklere kızanlar vardı. Ancak onlar bu kötülüklere karşı çıkacak iman ve cesarete sahip değillerdi.145

Hz. Lût (as) onların edepsizliklerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdikten sonra, bu kötülükten uzak durabilmek ve kavminin tehditlerine karşı koyabilmek için Rabbine sığınmaktadır: “Rabbim! Beni ve ailemi bunların yaptıklarından kurtar!”146 Ahlaksızlığa ve diğer kötülüklere karşı koyacak maddi gücü olmayınca bundan uzak olmayı dilemişti Lût (as). Buradan Hz. Lût (as)’a ailesinden başka inanan kimselerin olmadığı ortaya çıkmaktadır. Nitekim bu durum başka bir ayette de ifade edilmiştir: “(Onların üzerine) Rabbinin katında

haddi aşanlar için işaretlenmiş (taşlar attık). Orada bulunan mü’minleri çıkardık. Zaten orada bir ev halkından başka Müslüman da bulmadık”147

Allah da Hz. Lût (as)’un davetine icabet ederek onu ve ailesini kurtarmış ve diğerlerini helak etmiştir. Karısı da kendisine iman etmediğinden helak olmaktan kurtulamamıştır. “Biz

de onu ve ailesini kurtardık. Yalnız geride kalanlar arasında kalan bir kocakarı harıç”148

Demek ki peygamberin hanımı ya da başka bir yakını olmak insanı kurtarmıyor. Kurtuluş için iman etmek gerekiyor.

4. 3. Kavminin Hz. Lût (as)’a Cevabı 4. 3. 1. Hz. Lût (as)’un Yalanlanması

Hz. Lût (as)’un bütün çabasına rağmen kavminde en ufak bir etkilenme meydana gelmedi. Hz. Lût (as)’un davetini reddetmelerinin yanında ilahi mesajla dalga geçtiler. Tarihteki diğer inkârcı kavimler gibi çabucak azabın gelmesini istediler. Lût (as) ve inananları sürgün etmekle tehdit ettiler. Temizlenmeyi ve iyiliği hor gördüler.

İniş itibariyle Hz. Lût (as)’tan bahseden ilk sure olan Kamer Suresi’nde kavminin Allah’ın mesajlarını inkâr ettiğine ve vahiyden kuşku duyduklarına işaret edilmiştir. “Lût’un

145 Yıldız, “Âd, Semûd ve Lût Kavimleri”, s.181. 146 Şuarâ 26/169.

147 Zariyât 51/34–35. 148 Şuarâ 26/170–171.

kavmi de uyarıları yalanladı”149 “Lût onları yakalamamıza karşı uyarmıştı, fakat onlar uyarılara karşı kuşku duydular”150 Bu tavır davete karşı verilen ilk cahili tepkidir. İnkârlarının ve davranışlarının yanlışlığını ortaya çıkaran bir çağrı duyunca hemen sahibini yalanlarlar. Şuara Suresi’nde de gönderilen elçileri yalanladıkları haber verilmiştir. “Lût

kavmi de gönderilen elçileri yalanladı”151 aslında onlar peygamberleri değil ilahi daveti yalanlıyorlardı. Çünkü Hz. Lût (as) yalan söylemeyeceğini onlar da biliyorlardı. Nitekim kendilerine güvenilen bir elçi olduğunu ifade ettiği zaman ona bununla ilgili itirazda bulunmamışlardı. “Ben sizler için güvenilir bir elçiyim”152 Onun bu sözüne karşılık “sen yalancısın, bizleri kandırıyorsun” şeklinde cevap vermemişlerdi. Bunun yerine onu tehditlerle sindirmeye çalışmışlar, şayet davetinden vazgeçmezse onu yurdundan atacaklarını söylemişlerdi.

İnkârcıların peygamberleri değil vahyi reddettiklerini Kur’an-ı Kerim’in başka ayetinden de anlayabiliriz. Çünkü bu peygamberimizin de karşılaştığı bir durumdu.

“Biliyoruz, onların dedikleri seni üzüyor, gerçekte onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler bile bile Allah’ın ayetlerini inkâr ediyorlar.”153

Hz. Lût (as)’un çağrısına uymamakla birlikte bu çağrıdan dolayı kafaları karıştı. Buna tamamen kayıtsız kalamadılar. Mesaja şüphe ile yaklaştılar. Ancak bu şüphecilikleri iman etmeye yetmedi. Bunun yerine inkârı tercih ettiler. Tarihteki diğer inkârcılarla aynı yolu izlediler.

Bu ayetler peygamberimizin Mekke’de mesajını ulaştırırken karşılaştığı zorluklar üzerine kendisini ve inananları teselli etmek için gönderilen ayetlerdi. Bunlar hem tebliğin tarihini veriyor hem de peygamberimizin gönlünü hoş tutuyorlardı. Nitekim başka bir Kur’an pasajında şu ifadelere rastlıyoruz: “(Ey Muhammed) Eğer bunlar seni yalanlıyorsa (bil ki)

bunlardan önce Nuh, Âd ve Semud kavmi de yalanlamıştı. İbrahîm ve Lût kavmi de. Medyen halkı da(yalanlamıştı). Musa da yalanlanmıştı.”154

Görüldüğü gibi sadece Lût (as) değil peygamberimiz dâhil diğer bütün peygamberler aynı durumla karşı karşıya kalmıştır. Kavimleri onları yalanlamıştır. Aslında