• Sonuç bulunamadı

LÛT KISSASI’NDAN GÜNÜMÜZE MESAJLAR

3. 1. Psikolojik ve Sağlık Açısından Mesajlar

İnsan maddi ve manevi yapısıyla Allah’ın yarattığı üstün bir varlıktır. Yaratılış itibariyle hayatını devam ettirebilmek için çeşitli vasıtalara ihtiyaç duyar. Maddi ve manevi yönden tatmin olabilmek, huzurlu yaşayabilmek için gerekli vasıtaları da Allah yaratmış ve bunları doğru bir şekilde kullanması için ona yol göstermiştir. Bunun yanında Allah katında değerli bir varlık olduğu için kendisini tehlikeye düşürecek davranışlarda bulunması hoş karşılanmamıştır. Buna karşılık kendisi için yararlı olabilecek, fıtratına uygun yaşam tarzı ona vahiyle bildirilmiştir. Bu bildirilen yolun dışına çıkması insanın kendisine zarar vermesi demek olur ki bu Allah’ın haram kıldığı bir davranıştır.

Hz. Lût (as) Kıssası dendiği zaman genellikle o kavmin işlediği eşcinsellik günahı ve buna karşılık ona verilen ceza akla gelir. Bu nedenle öncelikle bu açıdan kıssaya bakmamız gerekmektedir. Bu bağlamda eşcinsellik konusu üzerinde durulması gereken bir konudur.

Aynı cinsten olan kimselerle seksüel ilişki kurma halidir. Erkeklerin yaptığı eşcinsellik için genelde “homoseksüalite” terimi kullanılırken, kadınlar arasındaki ilişki için daha çok “sevicilik” ya da “lezbiyenlik” terimleri kullanılır.325 Bu kavram ayrıca Hz. Lût (as) kavmine nispetle “livata” olarak da bilinir. Çünkü bunu yapan ilk kavim onlardır.

Eşcinselliğe yol açan nedenler eskiden beri araştırma konusu olmuş ancak bu konuda kesin sonuçlar ortaya konmamıştır. Son zamanlarda yapılan çalışmalarda bunun bir hastalık olduğu üzerinde durulmaktadır. Ancak hemen belirtelim ki araştırmaya konu olan hastalık hali Hz. Lût (as) kavminin işlediği türden bir günah değildir. Ayrıca kavmin helak nedenlerinden biri sadece eşcinsel olmaları değil, bunu hayâsızca uluorta yapmaları, bundan dolayı rahatsızlık duymamaları ve peygamberlerinin uyarılarına kulak asmamalarıdır. Bununla beraber insan psikolojisi üzerinde çalışan bazı araştırmacılar eşcinselliğe neden olabilecek davranışları şu şekilde açıklamaktadırlar.

Allah insanı en güzel şekilde yaratan, onu en iyi tanıyandır. Kendisi için yararlı veya zararlı işlerin ne olduğunu insandan daha iyi bilmektedir. Bir işi yasaklamış ise bunu mutlaka bir hikmete binaen yapmıştır. Eşcinsellik yasaklandığına ve bunu yapanlar cezalandırıldığına göre, bu mutlak manada insan için hem maddi hem de manevi zararları olan bir durumdur.

Bu davranış insan fıtratına aykırıdır. Neslin devamını engellemekle beraber bu konudaki ilahi gayeye de aykırıdır. Başka bir gaye olmadan sırf şehvet peşinde koşmak

hayvanca davranmaktır. Bu durum insanın değerini düşürmekte, kişinin psikolojik açıdan rahatsız olmasına yol açmaktadır. Cinsel ilişki nedeniyle erkek ile kadın arasında meydana gelecek muhabbet yerine, bunu yapanlar arasında nefret duyguları gelişir. Bunun haram olduğunu bilen kişiler açısından bu daha zor bir durumdur. Çünkü kişi yapı olarak günahtan hoşlanmaz. Bunu yapması insanın kendisini suçlu hissetmesine yol açacak huzursuz olacaktır. Bu şekildeki sapkınlıklar kişinin şahsiyetini zedeleyici, manevi hayatını tahrip edici durumlardır. Toplumun geneli bu sapkınlıklara karşı olduğundan bunu yapanlar yalnızlığa mahkûm olmakta, yaşadığı bu durum olumsuz bir kişilik sahibi olmasına yol açmaktadır.

Bu sapkınlık insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiye sahip bir davranıştır. Bu ilişkiden dolayı bel soğukluğu, frengi, bağırsak kaslarının tahrip olması gibi hastalıkların yanında daha ölümcül hastalık olan AİDS’te ortaya çıkabilmektedir. Zamanımızda hala çaresi bulunamamış olan bu hastalığın en önemli nedenlerinden biridir eşcinsellik. Hayvanlarla cinsel ilişki, kan nakli, gayrı meşru ilişkiler bu hastalığın diğer nedenlerindendir. Hastalığın daha çok bu sapkın ilişkilerin yaşandığı ülkelerde yaygınlaşması (Amerika, Batı Avrupa ve homoseksüel ilişkilerin yaşandığı Afrika ülkeleri) adeta bu sapkınlıklarına verilmiş bir cezadır. Amerika’da beş bin kişi üzerinde yapılan araştırmada, bunların %50’sinin bu sapkın ilişkiye girdikleri ortaya çıkmıştır.326 Hastalığın bu ülkelerde yaygınlaşması, temel nedeninin eşcinsellik olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu kötü sonuçlara yol açan eşcinselliğin engellenmesi Kur’an’ın ve Hz. Lût (as) Kıssası’nın hedeflerindendir. Bunun için Hz. Lût (as) aracılığıyla bizlere yol gösterilmektedir. Her şeyden önce kişinin bu tür sapkınlıklardan korunabilmesi için sağlam bir iman ve hayâ duygusuna sahip olması gerekmektedir. Nitekim Hz. Lût (as) kavmini defalarca itaate çağırmış ve kötülüklerden korunmaya (takvaya) çağırmıştır. Kur’an’ın diğer ayetlerinde de kurtuluşa ermenin namusun korunmasına bağlı olduğu haber verilmiştir.

“Felaha ulaştı o mü’minler, ki onlar namazlarında saygılıdırlar. Onlar boş şeylerden yüz çevirirler. Onlar zekatı verirler. Ve onlar ırzlarını (namuslarını) korurlar. Ancak eşleri ya da ellerinin altındakilerden dolayı hariç. (Bunlarla ilişkilerinden dolayı da) onlar kınanmazlar. Ama bunun ötesine gitmek isteyen olursa, işte onlar haddi aşanlardır.”327

Kişinin kendisine zarar verecek böyle tehlikelerden korunabilmesi için Allah ile bağını koparmaması önemlidir. Buradan ibadetin insan davranışları üzerindeki olumlu etkisinin farkına varabiliriz. Hz. Lût (as)’u da şükretmesine karşılık Allah onu kavminden ve azaptan korumuştur.

326 Ana Britanica, VIII,322. 327 Mü’minûn 23/1–7.

“Katımızdan bir nimet olarak, biz şükredeni böyle mükâfatlandırırız.”328

Eşcinsellikten korunmanın en önemli yollarından biri de insan fıtratına uygun olan evlilik müessesesinin korunmasıdır. Daha önce ifade ettiğimiz gibi Hz. Lût (as)’da kavmine bu yolu önermiştir. Aynı şekilde peygamberimiz de evliliği teşvik etmiştir. Bunun gibi sapkınlıklara karşı Allah’ın bize gösterdiği doğru yolu takip etmek insana yakışan davranışlardır.

3. 2. Toplumsal Açıdan Mesajlar

Hz. Lût Kıssası toplumsal açıdan da bizlere bazı mesajlar vermektedir. Bu mesajlardan biri sosyal kanunların değişmezliği kanununudur. Toplumsal kanunlar değişmediği için bunlarla ilgili ilahi ölçüler (sünnetullah) de değişmez. Kur’an’da zikredilen bazı inkârcı kavimler gibi Hz. Lût (as) kavmi de peygamberlerine kulak asmamış, kötülüklerine devam etmiş, bu nedenle onlar da diğerleri gibi yok olmuştur. Bu arada işledikleri günahları nedeniyle diğer insanlardan ayrılmışlar ve ibret alınacak bir kavim olarak tarihe gömülmüşlerdir. Hz. Lût (as) onlara sürekli diğer insanların karşılaştığı durumları hatırlatmış, kendilerine uyarılarda bulunmuştur. Diğer insanların umursamazlığı gibi kendilerinin de aynı şekilde davranmaları durumunda onlar gibi yok olacaklarını haber vermiştir. Yani bu kıssada da Sünnetullah değişmemiş, uyarı gelmeden insanlar cezalandırılmamıştır. Bu uyarıları reddetmeleri, ıslah olmalarının imkânsız hale gelmesi ve peygamberlerinin onların aleyhindeki bedduaları neticesinde diğer günahkâr toplumlarla aynı kaderi paylaşmışlardır.

Bu kıssadan aldığımız bir diğer mesaj da başta cinsel sapıklık olmak üzere günahın toplumun kalitesini düşürmüş olduğudur. Hz. Lût (as)’un kavmi bu sapıklıklarından dolayı gelip geçen insanlara zarar verir hale gelmişler, misafirlerine bile kötülük düşünebilmişlerdir. Oysa insan olmanın gereği konuklara ikramda bulunmak, yardıma muhtaç kimselere el uzatmaktır. Nitekim Hz. Lût (as) bunu yapmıştır. Ancak kavmi bunun tam tersini yapmıştır. Şehvetleri akıllarını kullanmaya mani olduğu için Kur’an’ın ifadesiyle “aşağıların aşağısı” varlıklar haline gelmişlerdir. Eşcinsellik gibi diğer günahlar da toplumun kalitesini düşürmekte, barış ve huzur içinde yaşamaya engel olmaktadır. Bu yüzden Allah bu günahlardan uzak durmayı öğütlemiş, insanın doğru davranışlara yönelmesini istemiştir. Bu şekilde fert ve toplum daha sağlıklı ve mutlu yaşayabilecektir.

Hz. Lût (as) Kıssası mesajlarından biri de misafire ikramda bulunmanın toplumsal bir görev olduğunun ortaya konmasıdır. Hz. Lût (as) kavminin yasaklamalarına ve tehditlerine rağmen gelenleri misafirler etmekten geri durmamış, hatta onları kavmine karşı korumaya çalışmıştır. Dolayısıyla insanlara yardımcı olmak, yolda kalmışlara el uzatmak329 Kur’an’ın inananlar üzerine yüklediği bir sorumluluktur. Kur’an yedirip içirmeyi330 yardımlaşmayı331 infakı332 teşvik ederken bunların zıttı davranışları yasaklamaktadır. Bu şekilde insanların zihinleri iyiliğe doğru yönlendirilmektedir. Bu iyi davranışları hem Lût (as) şahsında, hem de

329 Bakara 2/177, Nisa 4/36, Tevbe 9/60. 330 İnsan 76/8–9.

331 Maide 5/2. 332 Ali İmran 3/134.

Lût kıssasına giriş mahiyetindeki meleklerin Hz. İbrahîm (as)’e uğramaları olayında görmekteyiz. Hz. İbrahîm (as) gelen konuklarına hemen ikramda bulunmak istemiştir. Onların selamını aldıktan sonra hemen buzağıyı onlara sunmuştur. “Elçilerimiz, İbrahîm’e müjde

getirip “selam!” demişlerdi. O da “selam” dedi; çok durmadan hemen kızarmış bir buzağı getirdi.”333 Bu nedenledir ki onları Kur’an “İbrahîm’in ikram edilen konukları”334 olarak takdim etmektedir. Dolayısıyla bu şekilde konuklara ikramda bulunmak toplumsal bir görevdir.

333 Hud 11/69. 334 Zariyat 51/24.

3. 3. Eğitim Açısından Mesajlar

İnsanın eğitilmesi, Allah’a karşı sorumluluklarını bilen ve bunları yerine getiren bir varlık olarak yetiştirilmesi Kur’an’ın olduğu gibi kıssaların da temel hedeflerindendir. Kıssaların insanların yaşanmış tecrübeleri olarak muhataplar üzerindeki etkisi önemlidir. Çünkü bazen muhataplara anlatılması zor, kabul ettirilmesi problemli konular kıssalar aracılığıyla kolayca zihinlere ve kalplere yerleştirilebilmektedir.

Her şeyden önce insanı iyiliğe yöneltmek ve kötülükten alıkoymak kıssaların en başta gelen hedefidir. Bizim burada incelediğimiz Lût (as) kıssasında da durum böyledir. Hz. Lût (as) kavmini kötülüklerden sakındırmak için her yolu denemiştir. Bazen onların kalbine,

“Allah’a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?” bazen de akıllarına, “İçinizde aklı başında

adam yok mu?” hitap etmiştir. Buradan insan yetiştirmek için muhatabın mesajları alacağı çeşitli yollara başvurmanın önemi ortaya çıkmaktadır. Çünkü bazı insanların duygusal yönü ön plana çıkar. Onlara bu yönden yaklaşmak, mantıksal çıkarımlarda bulunmaktan daha yararlı olabilmektedir. Aynı şekilde bazı insanlar da duygudan çok aklı ön planda tutmaktadır. Bunlara ulaşabilmek için akıllarına daha çok hitap etmek önem kazanmaktadır.

Lût (as) kıssasından alabileceğimiz diğer bir mesaj da insan eğitiminde alternatif seçenek getirmenin önemli olduğudur. Hz. Lût (as)’un kavmi eşcinsellik gibi bir sapkınlığa bulaşmıştı. Hz. Lût (as) onları bundan vazgeçirmeye çalışıyordu. İşte bu noktada onlara sadece “bu işi yapmayın, bu sapıklıktır” demiyor, aynı zamanda bunun yerine yapılması gereken de ortaya koyuyordu. Onlara fıtratlarına daha uygun olan ilişkiyi teklif ediyordu. Aslında bu Kur’an’ın da kullandığı genel metottur. İnsanlara verilen yetilerin doğru bir şekilde kullanılması için bazı durumlar yasaklanırken, bunların yerine ikame edilecek alternatifler de insana sunulmaktadır. Mesela zina yasaklanmakta, buna karşılık neslin devamını sağlamak için son derece önemli olan evlilik teşvik edilmekte, rüşvet, kul hakkı gibi insanlara zarar veren kötü davranışlar yasaklanırken, helal kazanç ön plana çıkarılmaktadır. Dolayısıyla bizlerin de muhataplarımıza Allah’ın yasakladığı bir davranışı aktarırken, bunun yerine istenen doğru davranışı da aktarmamız gerekmektedir. Bu insanın eğitilmesi ve mesajın kabul edilmesi için son derece önemlidir.

Hz. Lût (as) Kıssası’ndan alacağımız eğitimle ilgili mesajlardan biri de insanların yaptığı kötü davranışlarının bazen yüzüne vurulmak suretiyle, bunu yapanın kınanabileceği ve bundan vazgeçmesi için uyarılabileceğidir. Aslında insanın hatasını toplum içinde açıkça yüzüne vurmak, muhatabı küçük düşüreceği ve mesajın sahibine olumsuz duyguların beslenmesine yol açacağı için doğru bir davranış değildir. Nitekim peygamberimiz ashabında

gördüğü yanlış bir davranışı düzeltmek için bunu yapanı ortaya çıkarmaz, sadece “içinizde şu davranışı yapanlar var, onlar bundan vazgeçsin” demek suretiyle onlara uyarılarda bulunuyordu. Bu mesajı alan yanlış davranışın sahibi de bundan vazgeçiyordu. Ancak Hz. Lût (as) kavminde olduğu gibi kötülük kanıksanmış, iyi davranış göstermek alay edilir bir hale gelmişse, kötü davranışta bulunanlara karşı açık uyarılarda bulunmak gerekmektedir. Bu arada o davranışın kötülüğünü ortaya koymak da önemlidir. Hz. Lût (as) da bu yolu takip ediyor, “Siz sizden önce hiç kimsenin yapmadığı fuhşu mu yapıyorsunuz? Kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi yaklaşıyorsunuz?”335 şeklinde eleştirilerde bulunuyordu. Çünkü kavmi bu günahı işlemekten utanmıyor, hatta bundan uzak durmayı öğütleyen Hz. Lût (as)’u alaya alıyorlardı. “Lût ve ailesini kentinizden çıkarın. Çünkü onar temiz kalmak isteyenlermiş?”336 Bu nedenle bazen suçun açıkça söylenmesi yanlış davranışların önüne geçmek için önemlidir. Aynı durum peygamberimizin kavmini putperestlikten sakındırma konusundaki çalışmalarında da görülmektedir.

Hz. Lût (as) Kıssası’ndan alacağımız önemli bir mesaj da eğitimde mükâfatın bir araç olarak kullanıldığı gibi cezanın da bazen gerekli olduğudur. Eğitimciler tarafından pek hoş karşılanmasa da ceza bazen kaçınılmaz olarak kullanılabilecek bir araçtır. Zira iyi davranışta bulunanların ödüllendirilmesi ne kadar gerekli ise, kötülük yapanların ve özellikle bunda ısrar edenlerin cezalandırılması o kadar gereklidir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu gerçeğe şu şekilde işaret etmektedir: “(Resulüm) Kullarıma benim bağışlayıcı ve esirgeyici olduğumu

haber ver. Benim azabımın da elem verici bir azap olduğunu bildir.”337

Hz. Lût (as) kavmine azabı ulaştıracak olan meleklerin önce Hz. İbrahîm’e uğraması ve Allah’ın rahmetinin eseri olarak çocuğunun olacağının müjdelemeleri de bu gerçeğin ifadesidir. Buradan eğitimde mükâfatın cezadan daha önce gelmesi gerektiği sonucunu çıkarabiliriz. Hatta cezayı hak etmiş kimselerin hatalarından vazgeçmeleri durumunda cezalarının ertelenmesi de söz konusu olabilmektedir. Nitekim Yunus peygamberin kavmi hatasını anlamış, bundan vazgeçmiş ve cezadan kurtulmuştur. “Keşke bir kasaba olsaydı da

inansaydı ve inanması kendisine fayda verseydi! Yalnız Yunus’un kavmi, inanınca, dünya hayatında onlardan rezillik azabını kaldırmış ve onları bir süre daha yaşatmıştır.”338 Ancak bütün uyarılara rağmen günahından dönmeyen, hatasında ısrara eden kimselerin cezalandırılması da kaçınılmaz ve gereklidir. Bu durum diğer insanlara ibret olması, kötü davranışların sonucunu görmesi açısından da önemlidir. Böylece insanlar kötü davranışın

335 A’râf 7/80–81. 336 Neml 27/56. 337 Hicr 15/49–50. 338 Yûnus 10/98.

sonucuyla yani cezayla karşılaşmamak için bundan uzak duracak, bu şekilde insanların ıslahı mümkün olacaktır.

Hz. Lût (as) Kıssası’ndan çıkarabileceğimiz bir sonuç da suçlu ile suçsuzun aynı kefeye konmaması gerektiğidir. Toplum içinde yaşayan bireylerden bazılarının yaptığı kötülükten dolayı, bundan uzak duran, kötülüğü engellemeye çalışan kimseler bir tutulmamalıdır. Bu nedenle suç işleyen cezalandırılırken, suçsuz olanlar korunmalıdır. Nitekim Lût Kavmi helak edilirken, Hz. Lût (as) ve ailesi bundan korunmuştur. Her ne kadar kavmi ile beraber yaşasa da kötülüklerine uymadığı, onları bundan vazgeçirmeye çalıştığı için helak olmaktan kurtulmuştur. Dolayısıyla bu suçlu ile suçsuzu birbirinden ayırma insan eğitimi için önemlidir. İnsanları doğru davranışa yönlendirirken kötü davranışın sonuçları gösterildiği gibi, iyiliğin sonucu da ortaya konmalıdır. Nitekim kıssada suç işleyen kavmin sonundan insanların ibret alması istenirken güzel davranan Hz. Lût (as)’un da davranışının sonucu olarak Allah’ın rahmetini hak ettiği ve kurtulduğu belirtilmektedir. “Lût’a da hüküm

ve ilim verdik ve onu çirkin işler yapan bir kentten kurtardık. Gerçekten onlar yoldan çıkan kötü bir kavim idiler. Ve rahmetimizin içine soktuk. Çünkü O salihlerden idi.”339

Hz. Lût (as) Kıssası bizlere şunu da hatırlatmaktadır: insanlar inancı ve yaptığı davranışlarla değerlendirilir. Onlardan dolayı hesap verir. Sahip olduğu mal, ya da mensup olduğu soy Allah katında bir değer ifade etmez. İnsanların bu bakış açısına sahip olması gerekmektedir. Kişilerin ailesine, makam ve mevkisine göre değil kalitesine göre muamele görmesi iyiliğin ortaya çıkması için önemlidir. Hz. Lût (as) peygamber olmasına, azaptan kurtulmasına rağmen eşi kavmi ile beraber helâk olmuştur. Onun Allah’ın sevdiği bir kul ve peygamber olan Hz. Lût (as) ile evli olması kurtulmasına yetmemiştir. Yani tabiri caizse torpili Allah katında kabul görmemiştir. Aynı durum Hz. Nuh (as) için de geçerlidir. “Allah

inkâr edenler hakkında Nuh’un karısı ile Lût’un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki Salih kulun (nikâhı) altında, onlara ihanet ettiler. Kocaları Allah’tan (gelen) hiçbir şeyi onlardan savamadı. (Onlara): “Haydi, girenlerle beraber siz de ateşe girin” denildi.”340

İnsanların bundan dersler çıkarması, bu yolu takip etmesi Kur’an’ın istediği bir durumdur. Bizlerin de bu bakış açısına sahip olması gerekmektedir.

İnsan yetiştirmede davete karşılık ücret istenmemesi gerektiği diğer bazı kıssalar gibi Lût (as) Kıssası’nın bize verdiği mesajlardandır. Hz. Lût (as) davetine başlarken bu gerçeği dile getirmiştir. “Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Ben sizden buna karşılık ücret

339 Enbiyâ 21/74–75. 340 Tahrîm 66/10.

istemiyorum. Benim ücretim yalnız âlemlerin Rabbine aittir.”341 Bu şekilde muhatapların davetçiye yönelik bir kuşku duymaması sağlanmış olur. Yoksa bu zor işe talip olan kişiler hakkında insanlar yanlış düşüncelere sahip olabilirler. Çünkü toplumda yerleşmiş olan kötülüklere karşı savaşmak zor ve zahmetli bir iştir. Bu işi karşılık beklemeksizin yapmak, kişinin verdiği mesajın doğruluğunu ortaya koyan bir durumlardandır. Çünkü aslında bu işi parayla bile yapılacak bir iş değilken, bunu karşılıksız yapmak insanların davete karşılık vermeleri açısından önemlidir. Bu yüzden herhangi bir tereddüt meydana gelmesin diye öncelikle bu gerçek ortaya konmalıdır. Bu peygamberlerin davete başlarken kullandıkları bir metottur. Peygamberimiz de bu gerçeği dile getirmiş ve kavminin kendisine sunduğu maddi teklifleri geri çevirmiştir. Dolayısıyla mesajını insanlara ulaştıran kimsenin buna karşılık maddi kazanımlarının olmaması, mesajın kabul edilmesi için zorunludur. Bunu yaparken sadece Allah’a dayanmanın ve karşılığı ondan beklemenin gerekliliği Lût (as) Kıssası’nda bir daha ortaya çıkmaktadır.

SONUÇ

İnsanı yokken var eden Allah, onu yeryüzünde kendi haline bırakmamış, fıtratına en uygun yolu ve hayat biçimini göstermek üzere seçtiği peygamberleri vasıtasıyla mesajlarını iletmiştir. Bu mesajlar insanlığı karanlıklardan aydınlığa, yani hidayete erdirmek için gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim bunun için seçilen son elçinin getirdiği son kitaptır. Bu özelliği nedeniyle kıyamete kadar bizlere ışık saçacak, kötülüklerden uzak tutacak öğüteler barındırmaktadır.

Kur’an insanları hidayete erdirmek amacıyla çeşitli yollar dener. Bazen akılları kullanmaya vurgu yaparken bazen de duygularına hitap etmek suretiyle hak yola davet eder. İnsanları tarihten yaşanmış tecrübelerden yararlanmaya davet eder. Kur’an kıssaları bu manada önemli bir araçtır. Onlar da Kur’an-ı Kerim’im temel amacını güder. İnsanı doğru yola iletmede önemli rol oynar. Kıssalarda amaç hidayete erdirmek olduğu için ayrıntıya yer verilmez. Mesajın ulaşabileceği kadar bilgi verilir. Ayrıca kıssanın veriliş amacına göre üslup değişir. Önceki peygamberlerin ve inananların yaşadığı zorluklara işaret ederek peygamberi ve inananları teselli etmekte ve onlara sebat vermektedir. Böylece daha önce Allah inananlara nasıl yardım ettiyse her zaman hak yolunda gidenlere yardım edeceğine işaret edilmiştir. Kötü işler yapanların sonu haber verilerek bunlardan sakınmamız sağlanmakta, aynı zamanda tarihe ibret nazarıyla bakmamız istenmektedir. Bunun için kıssaların tamamını işlemek yerine Kur’an mesajı ulaştıracak kadar bunları kullanmıştır.

Kur’an’ın tarihte yaşanmış bu olayları “kıssa” diye isimlendirmesi, bazı ayetlerde “nebe” olarak nitelemesi bunların gerçekliklerinin delilidir. Zira bu iki kelime etimolojik açıdan gerçekliği gerektirmektedir.

Kur’an-ı Kerim’in üzerinde durduğu kıssalardan biri de Hz. Lût (as) Kıssası’dır. Hz. Lût (as)’un ıslah etmek üzere gönderildiği kavim yeryüzünde kimselerin işlemediği bir günahı işliyordu. Eşcinsellik insan fıtratına aykırı bir ilişki olduğu için Hz. Lût (as) kavmini bundan sakındırmaya çalışmıştır. Ancak yapılan uyarılara olumsuz yanıt vermeleri onların yok olmalarına neden olmuştur. Bu kıssa aracılığıyla insanlar yaratılışlarına aykırı davranışlardan kaçınmaları konusunda uyarılmaktadırlar.

Hz. Lût (as) kıssası Kitab-ı Mukaddes’in de işlediği kıssalardan biridir. Bununla beraber genel üslubunda olduğu gibi bu kıssayı işlerken de kullandığı metot Kur’an’ın kıssaları aktarırken izlediği metottan farklıdır. Kitab-ı Mukaddes kıssaları işlerken gereksiz