• Sonuç bulunamadı

TÜRK FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ AB MEVZUATINA UYUM DÜZEYİNİN TESPİTİ VE EĞİTİM GEREKLERİNİN ANALİZİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "TÜRK FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ AB MEVZUATINA UYUM DÜZEYİNİN TESPİTİ VE EĞİTİM GEREKLERİNİN ANALİZİ"

Copied!
155
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ

AB MEVZUATINA UYUM DÜZEYİNİN TESPİTİ VE EĞİTİM

GEREKLERİNİN ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Hülya ERBAY

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

DIŞ TİCARET EĞİTİMİ

TÜRK FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ

AB MEVZUATINA UYUM DÜZEYİNİN TESPİTİ VE EĞİTİM

GEREKLERİNİN ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Hülya ERBAY

Tez Danışmanı

Doç. Dr. Mehmet ARSLAN

(3)

Hülya ERBAY’ın “Türk Fikri Ve Sınai Mülkiyet Haklarının AB Mevzuatına

Uyum Düzeyinin Tespiti Ve Eğitim Gereklerinin Analizi” başlıklı tezi 17 Mayıs 2007 tarihinde, jürimiz tarafından Dış Ticaret Eğitimi Bilim

Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Doç. Dr. Mehmet ARSLAN (Tez Danışmanı)

Prof. Dr. İzzet GÜMÜŞ

(4)

ÖZ

Hülya ERBAY, Yüksek Lisans Tezi Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimeri Enstitüsü

Ocak 2007

Bu çalışmada, Türkiye’nin AB ile oluşturduğu Gümrük Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü eki “Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması”na taraf olmasından kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek amacıyla büyük önem verdiği fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin mevzuatın şu anki durumunun hangi düzeyde olduğunun ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Mevzuatın durumunun tespitinin ardından söz konusu mevzuatın uygulanmasında yaşanan sorunlara çözüm önerilerinin getirilmeye çalışılmıştır. Özellikle Gümrük Birliği nedeniyle AB Gümrük Mevzuatına uyumlu olması gereken Gümrük Mevzuatımızın bu konuda AB mevzuatı ile karşılaştırılarak eksikliklerinin ortaya çıkarılması ve bu konuda halkın desteğinin alınabilmesi amacıyla halkı bilinçlendirme eğitimlerinin ve bu konuda çalışan kamu görevlilerinin uygulamaya ilişkin olarak eğitilmesinin önemi ortaya konulmuştur.

(5)

ABSTRACT

Hülya ERBAY, Master Thesis

Gazi University, Institute of Educational Science January 2007

In this study, it is aimed to revealed the level of the Turkish legislation about the intellectual Property Rights, that has been attached vital importance, because of the liability of the harmonization of the legislation with European Union (EU) since the Customs Union established between Turkey and EU and the Trade Related Intellectual Property Rights Aggrement (TRIPs) the attachment of the World Trade Organization (WTO) Aggrement signed by Turkey in 1995. It has been tried to propose course of actions to solve the problems arising from the implementation of the legislation after the revealing of the level of it. Especially the customs legislation was compared and tried to reveale the gaps between the legislations of the EU and Turkey since the customs legislation has to be in line with EU legislation on this subject because of the customs union between EU and Turkey. After the determination of the gaps the education requirements have been stated by the aim of taking the support of the people to make them conscious about the importance of the subject and to increase the implementation ability of the officers.

(6)

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... iv

ABSTRACT ...v

İÇİNDEKİLER... vi

KISALTMALAR LİSTESİ... xii

TABLOLAR VE GRAFİKLER ...xiv

GİRİŞ ...1

I. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN TEORİK ÇERÇEVE VE KORUMANIN ÖNEMİ ...4

I.1. Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları...4

I.2. Teorik Çerçeve ...7

I.3. Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarının Korunmasının Önemi ...9

I.3.1. Teknolojik Gelişme Açısından Korumanın Önemi ...10

I.3.2. Yabancı Yatırım Açısından Önemi ...12

I.3.3. Uluslararası İlişkiler Açısından Önemi...14

I.3.4. Tüketicinin Korunması Açısından Önemi ...15

II. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARINA İLİŞKİN TARİHÇE VE ULUSLAR ARASI ÖRGÜTLER ...17

II.1. Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarına İlişkin Tarihçe ...17

II.1.1. Bern Sözleşmesi ...19

(7)

II.1.3. Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPs)...21

II.1.3.1. Gelişmekte Olan Ülkeler Açısından TRIPs ...21

II.1.3.2. Gelişmiş Ülkelerin Gelişmekte Olan Ülkelere Baskısı ...23

II.1.3.3. TRIPs’e Uyum Konusunda Türkiye’deki Gelişmeler ...25

II.1.4. AB Üyesi Ülkelerde Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması...26

II.1.4.1 AB’de Malların Serbest Dolaşımı İlkesi Açısından Değerlendirme ...27

II.1.4.2. AB’de Fikri Mülkiyet Hukukunun Ortak Uygulaması...28

II.1.5 İlgili Diğer Anlaşmalar ...30

II.1.5.1. Nice Anlaşması...30

II.1.5.2. Viyana Anlaşması...31

II.1.5.3. Madrid Anlaşması ...31

II.1.5.4. Locarno Anlaşması ...32

II.1.5.5. Patent İşbirliği Anlaşması (Patent Cooperation Treaty - PCT)...32

II.1.5.6. Strazburg Anlaşması...33

II.1.5.7. Budapeşte Anlaşması...34

II.1.5.8. Roma Sözleşmesi...34

II.1.5.9. Lizbon Anlaşması...35

II.1.5.10. Yeni Bitki Türlerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Birlik Sözleşmesi (Union for Protection of New Varieties of Plants – UPOV)...35

II.1.5.11. Lahey Anlaşması ...35

II.1.5.12. Marka Kanunlarının Harmonizasyonu Anlaşması (Trademark Law Treaty Implementation Act - TLT)...36

II.2. Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarına İlişkin Uluslar Arası Örgütler ...36

II.2.1. Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO) ...37

(8)

II.2.3. Dünya Ticaret Örgütü TRIPs Konseyi ...40

II.2.4. Dünya Gümrük Örgütü Fikri Mülkiye Hakları Strateji Grubu ...41

III. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARINA İLİŞKİN ULUSAL MEVZUAT ...42

III.1. Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarının Tarihi Gelişimi...42

III.2. Hakların Tesciline İlişkin Mevzuat...45

III.2.1. Türk Patent Enstitüsü-Sınai Haklar...46

III.2.1.1. Marka...47

III.2.1.2. Patent ...49

III.2.1.3. Endüstriyel Tasarım ...50

III.2.1.4. Coğrafi İşaret ...52

III.2.2. Kültür Bakanlığı-Fikri Haklar ...53

III.2.2.1. Telif Hakları...54

III.2.2.2. Komşu Hakları ...54

III.2.3. Diğer Kurumlar...55

III.2.3.1. Tarım Bakanlığı – Bitki Çeşitliliği...56

III.2.3.2. Sağlık Bakanlığı – İlaç ve Eczacılık Ürünleri...57

III.3. Önlemlere İlişkin Mevzuat ve Yasal Alt Yapı ...59

III.3.1. İçişleri Bakanlığı (Emniyet Genel Müdürlüğü) ...59

III.3.2. Adalet Bakanlığı (Fikri ve Sınai Haklar Mahkemeleri) ...60

III.3.3. Gümrük Müsteşarlığı...62

III.4. AB ve Türk Mevzuatı Arasındaki Farklar...63

III.4.1. 2004/48 sayılı Fikrî Mülkiyet Haklarının Uygulanmasına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi;...63

(9)

III.4.3. 92/100 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Haklarının Kiralanması, Ödünç

Verilmesi ve Bağlantılı Haklara Dair Konsey Direktifi; ...65

III.4.4. 93/83 sayılı Uydu Yayınlarına ve Kablolu Yayınlara Uygulanan Fikir ve Sanat Eserlerine Dair Haklar ile İlgili Haklara İlişkin Bazı Kuralların Koordinasyonu Hakkında Konsey Direktifi; ...65

III.4.5. 93/98 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerine Dair Haklar ile İlgili Hakların Koruma Sürelerinin Uyumlaştırılmasına İlişkin Konsey Direktifi; ...65

III.4.6. 2001/29 sayılı Enformasyon Toplumunda Eser Sahibinin Hakları ve Bağlantılı Hakların Uyumlaştırılması Hakkında Parlamento ve Konsey Direktifi;...66

III.4.7. 2001/84 sayılı Orijinal Sanat Eseri Sahibi Lehine Yeniden Satış Hakkına İlişkin Parlamento ve Konsey Direktifi; ...66

III.4.8. Sınai Mülkiyet Hakları Mevzuatı...67

III.4.9. AB 2001 İlerleme Raporu...68

III.4.10. AB 2002 İlerleme Raporu...69

III.4.11. AB 2003 İlerleme Raporu...69

III.4.12. AB 2004 İlerleme Raporu...70

III.4.13. AB 2005 İlerleme Raporu...71

III.4.14. AB 2006 İlerleme Raporu...72

III.4.15. İlerleme Raporlarının Değerlendirilmesi...73

IV. GÜMRÜK MEVZUATI VE FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN SINIR ÖNLEMLERİ ...75

IV.1. Uluslar arası Mevzuatın Gümrük Mevzuatına Aktarılması ...75

IV.1.1. Paris Konvensiyonu ve Fikri ve Sınai Hakların Korunmasına İlişkin Sınır Önlemleri Hakkındaki Hükümler ...75

IV.1.2. TRIPs Anlaşması ve Fikri ve Sınai Hakların Korunmasına İlişkin Sınır Önlemleri Hakkındaki Hükümler ...77

(10)

IV.1.2.2 TRIPs’deki İstisnalar...79

IV.1.2.3 Hak Sahibinin Başvurusu ile İlgili Hükümler ...80

IV.1.2.4 Gümrük İdarelerinin Re’sen Müdahalesi ...81

IV.1.2.5 Gümrük İdarelerince Yakalama Sonrası Yapılacak İşlemler ...82

IV.1.2.6 Sahte ve Korsan Eşyaya İlişkin Yapılacak İşlemler ...84

IV.1.2.7 Kamu Görevlilerinin Sorumlulukları ...85

IV.1.2.8 Cezai Hükümler ...86

IV.1.3. AB’nin Fikri ve Sınai Hakların Korunmasına İlişkin Sınır Önlemleri Hakkındaki Tüzükleri ...87

IV.1.3.1. 1383/2003 sayılı Konsey Tüzüğünün İncelenmesi ...88

IV.2. Uygulamadaki Mevzuat ...93

IV.2.1. 4458 Sayılı Gümrük Kanunu...93

IV.2.2. Gümrük Kanununa bağlı Gümrük Yönetmeliği ...95

V. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARINA İLİŞKİN SINIR ÖNLEMLERİ HAKKINDAKİ MEVZUATA VE MEVZUATIN UYGULAMASINA İLİŞKİN EĞİTİMLER ...98

V.1. Gümrük Çalışanlarının Eğitimi...98

V.1.1. Mevzuatın Uygulanmasına İlişkin Eğitim...99

V.1.1.1. Ulusal Eğitimler ...100

V.1.1.2. Uluslararası Eğitimler...100

V.1.2. Orjinal ve Sahte Eşyayı Ayırtetmeye Yönelik Eğitim ...101

V.1.2.1. Ulusal Eğitimler ...101

V.1.2.2. Uluslararası Eğitimler...102

V.2. Eğitimlerin İstatistiklere Yansıması...102

(11)

VI. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARINA İLİŞKİN SINIR ÖNLEMLERİ HAKKINDAKİ MEVZUATIN UYGULANMASINDA YAŞANAN SORUNLAR

VE NEDENLERİ İLE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ...105

VI.1. AB Tüzükleri ile Gümrük Kanunu Arasındaki Farklar ...105

VI.2. Yasal Uyum Şartları için Yapılması Gerekenler ...107

VI.2.1. Fonksiyonel Piyasa Ekonomisi Yönünde Önlemler ...107

VI.2.2. Birlik İçerisinde rekabetçi şartlara uyum yönünde önlemler ...109

VI.2.3. Mevzuat farlklılıkları ve giderilmesi...112

VI.2.4. Fikri Mülkiyet Hakları konusunda farklılıklar ...112

VI.2.5. Sınai Mülkiyet Hakları konusunda farklılıklar...113

VI.3. AB Mevzuat Uyumuna Yönelik Eğitim Gereklerinin Analizi...114

VI.3.1. AB mevzuat uyumu için toplam eğitim gereklerini tespiti ...115

VI.3.2. Kamunun Yapması gereken eğitim faaliyetleri ...117

VI.3.3. Özel sektör tarafınan yapılması gereken eğitimler ...120

VI.3.4. Diğer kurumlar tarafından yapılması gerekenler...121

SONUÇ VE ÖNERİLER ...124

Sonuç...124

Öneriler ...128

(12)

KISALTMALAR LİSTESİ

AB Avrupa Birliği

ABD Amerika Birleşik Devletleri ABGS Avrupa Birliği Genel Sekreterliği ATAD Avrupa Toplulukları Adalet Divanı

CD Compact Disk

DGÖ Dünya Gümrük Örgütü DPT Devlet Planlama Teşkilatı DTM Dış Ticaret Müsteşarlığı DTÖ Dünya Ticaret Örgütü

EPC European Patent Cooperation Treaty (Avrupa Patent Sözleşmesi) EPO European Patent Office (Avrupa Patent Ofisi)

FMH Fikri Mülkiyet hakları

FISAUM Fikri ve Sınai Haklar Uygulama Merkezi FSEK Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu

GATT The General Agreement on Tariffs and Trade (Tarife ve Ticaret Genel Anlaşması)

GSYİH Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

HUMK Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

ILO International Labor Organization (Uluslararası Çalışma Örgütü) ICC International Chamber of Commerce (Uluslararası Ticaret Odası) IPC International Patent Classification Treaty

(Patentlerin Uluslararası Sınıflandırılması Sözleşmesi) KHK Kanun Hükmünde Kararname

(13)

MEDA The Euro-Mediterranean Partnership Programme (Avrupa - Akdeniz Ortaklığı Programı)

ÖİK Özel İhtisas Komisyonu

PCT Patent Cooperation Treaty (Patent İşbirliği Anlaşması) SMH Sınai Mülkiyet Hakları

TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

THSGM Telif Hakları Sinema Genel Müdürlüğü TLT Trademark Law Treaty Implementation Act

(Marka Kanunlarının Harmonizasyonu Anlaşması) TMD Tescilli Markalar Derneği

TRIPs Trade Related Aspects of Intellectual Property Rights (Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları)

TPE Türk Patent Enstitüsü

UPOV Union for Protection of New Varieties of Plants

(Yeni Bitki Türlerinin Korunmasına İlişkin Uluslararası Birlik Sözleşmesi)

WIPO World Intellectual Property Organization (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü)

(14)

TABLOLAR VE GRAFİKLER

Tablo 1 Uluslararası Anlaşmalar Listesi...43

Tablo 2: Marka başvurularının yıllara göre dağılımı...48

Tablo 3 Patent başvurularının yıllara göre dağılımı ...50

Tablo 4 Endüstriyel tasarım başvurularının ve başvurularda yer alan tasarım sayılarının yıllara göre dağılımı...52

Tablo 5 Islahçı hakkı başvuruları, 2005...57

Tablo 6 Korsan Materyaller, 2000-2003...59

Tablo 7 Korsan Materyaller, 2004-2006...60

Grafik 1 Gümrüklerde gerçekleşen işlemlerin yıllara göre dağılımı...103

(15)
(16)

GİRİŞ

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, herkesin toplumun kültür hayatına katılmak, güzel sanatlardan etkilenmek, bilim alanındaki gelişimi ve bunun yararlarını paylaşmak hakkına sahip olduğunu ve herkesin, yarattığı her türlü bilim, edebiyat ve sanat eserleri ile ilgili olarak doğacak manevi ve maddi yararlarının korunmasına hakkı olduğunu (Madde 27) açıkça öngörmektedir. Bir başka anlatımla, fikri haklar temel insan hakları arasında önemli bir yer işgal etmektedir.

Diğer taraftan, dünya ticaret hacmi gün geçtikçe büyümekte ve bu büyüklüğü korumak için ülkeler arasındaki rekabet büyük bir hızla artmaktadır. Rekabetin temel şartı olan kaliteli fakat düşük maliyetli ürünler ise yeni teknolojiler yardımıyla ortaya çıkmaktadır. Teknoloji global dünyada rekabet edebilmenin en önemli şartı haline gelmişken teknolojiyi geliştirmek ve geliştirenleri desteklemek bir çok büyük ülke için en önemli amaç haline gelmiştir. Günümüz dünyasında fikir ürünün önüne geçmiş bulunmaktadır.

Ayrıca, akademik çalışmalar, ekonomik gelişme ile etkin bir mülkiyet hakları düzeni tesis etme arasında yakın bir bağlantı olduğu hususuna dikkat çekmektedirler. İktisat tarihçileri, Batı Avrupa’nın gelişmesinde ve ABD ekonomisinin büyümesinde böyle bir ilişkinin varolduğunu belirtmektedirler. İktisatçılara göre, mülkiyet hakları, bireysel ekonomik davranış üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Çünkü kolektif ekonomik faaliyetler, sonuçta bireysel davranışların bir araya gelmesinin veya toplanmasının bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Mülkiyet hakları tarafından yaratılan güdüler, ekonomik sistemlerin gerek performansı, gerekse sistem içindeki gelirin ve

(17)

zenginliğin dağılımı üzerinde eş derecede etkilidir. Pazar ekonomilerinde; üretici ve yaratıcı etkinliklerde bulunanlar, mevcut kurumsal ve yasal düzenlemelerin, kendilerini yaratmış oldukları değerlerden yoksun bırakmamasını beklerler. Yaratıcı faaliyetlerin sonuçları, yeterli düzeyde onu yaratanlara dönmediği takdirde, bu tür etkinlikte bulunma yönündeki motivasyon azalacak veya tümüyle yok olacaktır. Bireyler emeklerini, sermayelerini ve zamanlarını üretici etkinliklere yöneltmekten uzaklaşacaklardır. Sonuçta verimlilik ve üretkenlik düşecektir.

Yukarıda sayılan nedenlerden ötürü fikri mülkiyet haklarının korunması dünya için büyük önem taşımaktadır. Genel olarak fikri mülkiyet hakları, fikri çaba ve zekanın ürünlerini devlet otoritesiyle korumayı hedefleyen haklardır. Fikri mülkiyet politikasını iki amaç arasındaki bir dengenin bileşimi olarak görmek mümkündür; yenilikte bulunan mucitleri ve yaratıcıları ödüllendirmek ya da bunlara karşılığını vermek; bilim, teknoloji ve kültüre geniş bir katılımın sağlanmasında kamu ve özel sektör aktörlerinin ilgisini çekebilmek şeklinde açıklanabilir.

Ülkemizde fikrî haklar sisteminin temelleri, 1800’lü yıllara dayanmaktadır. Bu alandaki ilk düzenlemeler 1850 tarihli Encümen-i Daniş ile 1910 tarihli Hakk-ı Telif Nizamnamesi, 1871 tarihli Alamet-i Farika Nizamnamesi ve 1879 tarihli İhtira Beratı Kanunu’dur. Bu mevzuat, dönemleri göz önünde bulundurulduğunda oldukça nitelikli düzenlemeler olarak görülmektedir. Çağdaş anlamda ilk düzenlemeler ise 5 Aralık 1951 tarihli 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 12 Mart 1965 tarihli Markalar Kanunu’dur.

Türkiye’de 1994’ten itibaren, özellikle DTÖ ve Gümrük Birliği üyeliğinden sonra yasal ve kurumsal atılımlar gerçekleştirilerek dünyadaki gelişmelere paralel bir gelişme gösterilmiştir.

1995 yılı ve sonrasında yapılan yasal düzenlemelerle ülkemizde TRIPS standartlarına uygun ve AB ülkelerindeki düzenlemelerle büyük ölçüde uyumlu bir fikrî haklar sistemi kurulmuş, önemli uluslararası sözleşmelere katılım sağlanmıştır. 2006 yılında mevcut yasal düzenlemeler dikkate alındığında eksikliklerine ve

(18)

uygulamada yaşanan aksaklıklara rağmen uluslararası düzenlemelerle uyumlu bir yasal altyapı oluşturulmuş durumdadır.

Bu çalışmada, Türkiye’nin AB ile oluşturduğu Gümrük Birliği ve Dünya Ticaret Örgütü eki “Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması”na taraf olmasından kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek amacıyla büyük önem verdiği fikri ve sınai mülkiyet hakları mevzuatının şu anki durumunun hangi düzeyde olduğunun ortaya çıkarılması ve uygulamada yaşanan sorunlara çözüm önerilerinin getirilmesi ile özellikle Gümrük Birliği nedeniyle AB Gümrük Mevzuatına uyumlu olması gereken Gümrük Mevzuatımızın bu konuda AB mevzuatı ile karşılaştırılarak eksikliklerinin ortaya çıkarılması ve bu konuda halkın desteğinin alınabilmesi amacıyla halkı bilinçlendirme eğitimlerinin ve bu konuda çalışan kamu görevlilerinin uygulamaya ilişkin olarak eğitilmesinin öneminin ortaya konulması amaçlanmıştır.

(19)

I. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASINA İLİŞKİN TEORİK ÇERÇEVE VE KORUMANIN ÖNEMİ

I.1. Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları

Fikri Haklar, genel olarak, edebiyat ve sanat eserleri’nin korunması anlamında yorumlanan, eser sahibinin hakları ve bağlantılı haklar ile sınai haklar’dan oluşur. Söz konusu haklara ilişkin tablo aşağıdadır.

Tablo 1 Fikri Haklara ilişkin kavramlar

(20)

Sınai Haklar; Buluşlar (Patent ve Faydalı Model Belgesi), Ticaret ve Hizmet Markaları; Endüstriyel Tasarımlar (Eski Terim: Sınai Resim ve Modeller); Ticaret Unvanları ve İşletme Adları; Coğrafi İşaretler (Menşe Adları ve Mahreç İşaretleri); Yarı İletken Ürünlerin Topoğrafileri” Sınai Haklar kavramı içinde değerlendirilmektedir.1

Buluş, yeni olan, sanayide uygulanabilir nitelikteki bilinen tekniği aşan teknik gelişmelerdir. Buluş, genellikle, bir sorunu ortaya koyar ve bu sorunun çözüm yollarını açıklar.2

Patent, tarım dahil sanayinin her hangi bir alanında uygulanabilen yeni buluşlara verilen belge, patentin kısa tanımıdır. Sanayide uygulanabilir her çeşit yeni buluş patent korumasının kapsamına girmektedir. Örneğin, makineler, araçlar, aygıtlar, kimyasal bileşikler ve işlemler ile her çeşit üretim yöntemleri patent korumasının kapsamındadır. Keşifler, bilimsel teoriler, matematik yöntemleri, zihni faaliyet ile ilgili ticari, mali ve ekonomik konular, şans oyunları, edebiyat ve sanat eserleri, kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı buluşlar gibi konular patent koruması dışında kalmaktadır.3

Yeni buluşları korumak için verilen bir başka belge türü de Faydalı Model Belgesidir. Faydalı Model Belgesi ile Patent arasında, inceleme ve değerlendirme şekli bakımından fark vardır. Faydalı Model Belgesi verilerek sağlanan koruma, patente kıyasla daha kısa sürelidir. Buluşa Patent ya da Faydalı Model Belgesi verilmesi ile ilgili tercihi buluş sahibi yapmaktadır.4

Benzer mal (eşya, ürün) ya da hizmetleri başkalarının mal (eşya, ürün) ya da hizmetlerinden ayırt etmek için kullanılan işaret, marka olarak tanımlanmaktadır. Sözcük ya da şekil markaları yanında üç boyutlu markalar, hologram markalar, ses

1 ATEŞ M. (2003). Avrupa Topluluğu Rekabet Hukuku Normlarının Üye Ülkeler Düzeyinde Uygulanması. Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi. sayı: 2003/1. Ankara. s. 15.

2 ATEŞ M. (2003). a.g.m. s. 11-42.

3 TPE (Türk Patent Enstitüsü). (2005). Patent ve Faydalı Model. Ankara. s. 3. 4 TPE (2005). a.g.e. s. 4.

(21)

ve koku markaları aynı kapsam içindedir. Ses ve koku markalarının korunması bazı ülkelerde gerçekleşmiş, Türkiye gibi, bazı ülkelerde ise, henüz tartışılma aşamasındadır. “Marka, bir işletmenin mal ya da hizmetlerini bir başka işletmenin mal ya da hizmetlerinden ayırt etmek için, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, eşyanın biçimi ya da ambalajı ve grafik olarak ifade edilebilen her türlü işareti içerebilir.” şeklindeki tanım, Türkiye’deki düzenlemede (1995) ve Avrupa Topluluk Marka Tüzüğü’nde (1994) yer almaktadır.5

Mal (eşya, ürün) ya da ambalajı üzerinde kullanılan markalara ticaret markası denilmektedir. Örneğin, buzdolabı, sabun, dolma kalem, otomobil, gazete, bilgisayar gibi çeşitli sanayi ürünlerinin ve ambalajlarının üzerinde kullanılan işaret ticaret markası'dır.6

Belirli bir hizmetin sunulması amacıyla kullanılan markalara da hizmet markası denilmektedir. Banka, sigorta, reklam, seyahat acentası işletmeciliği gibi, bir ürünün satışı yerine, bir hizmeti sunanlar tarafından kullanılan işaretler, hizmet markası'dır.7

Tasarım, bir ürünün tümü ya da bir parçası ya da üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme ya da esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur ya da özelliklerinin oluşturduğu bütünü ifade etmektedir. Tasarım ifadesinde geçen ürün, bilgisayar programları ve yarı iletken ürünlerin topografileri hariç olmak üzere, endüstriyel yolla ya da elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra bileşik bir sistem ya da bunu oluşturan parçaları; setler, takımlar, ambalajlar gibi nesneleri; birden çok nesnenin ya da sunuşun bir arada algılanabilen bileşimlerini; grafik semboller ve tipografik karakterleri ifade etmektedir.8

Coğrafi işaretler ile bir ürünün, belirli bir ülke, yöre ya da bölge ile bağlantısı ifade edilmektedir. Bu işaretler, o yöreye özgü doğa ya da insan unsurlarından oluşan

5 TPE (Türk Patent Enstitüsü). (2005). Marka ve Coğrafi İşaret. Ankara. s. 4. 6 TPE (2005). a.g.e. s. 5.

7 TPE (2005). a.g.e. s. 7.

(22)

özelliklerin söz konusu ürüne kazandırdığı nitelik ve kalite açısından, söz konusu bölge ürünlerinin benzer ürünlerden ayırt edilebilmesini sağlar. Coğrafi işaretler başlığı altında, menşe adları ve mahreç işaretleri olmak üzere iki türden söz etmek mümkündür. Menşe adları ve mahreç işaretleri aynı amaca hizmet etmekle birlikte, mahreç işaretleri her zaman belirli bir nitelik ve kalite ile bağlantılı olmadan herhangi bir ürünün coğrafi olarak kaynaklandığı yeri yani: ülke, bölge ya da şehirden çıktığını gösterirken; menşe adları buna ek olarak ürün ya da hizmetin o ülke, bölge ya da şehirden kısaca o coğrafi yöreden kaynaklanan kalite ve niteliğini ifade eder. Menşe Adı, Şile Bezi, Antep Fıstığı, Aydın Yemişi, Isparta Halısı, Ankara Balı gibi, belirli bir coğrafi yer ile söz konusu coğrafi yerin insanından ya da doğasından kaynaklanan bir özelliğe sahip olan ve bu özellikleri itibariyle tanınan ve satılan ürünlerin ayırt edilmesi için kullanılan ve korunan işaretlerdir. Mahreç İşareti, ürünün cinsi ve özellikleri ve kalitesi ile bağlantılı olmaksızın ürünün üretildiği ülke, bölge, il, şehir gibi coğrafi yerin adıdır.9

Burada yer alan kavramlara ilikin detaylı bilgilere tezimizin ilerleyen bölümlerinde yer verilecektir.

I.2. Teorik Çerçeve

Ekonominin nihai amacı sorunlarımızı en aza indirmek için günlük uğraşlarımızdan elde ettiğimiz yararları maksimize etmektir. Bu nedenle de aşağıda sayılan amaçların gerçekleştirilmesi gerektiği konusunda da iktisatçılar arasında yaygın bir kanı vardır. 10

Buna göre yüksek istihdam düzeyine ulaşmak, fiyat istikrarının sağlanması, etkin bir şekilde üretimin sağlanması, gelirin adil dağılması ve ekonomik büyüme ve

9 TPE (Türk Patent Enstitüsü). (2005). Marka ve Coğrafi İşaret. Ankara. s. 5.

(23)

prodüktivite bir ülkenin ekonomik amaçlarını gerçekleştirmek için elindeki var olan unsurlardır.

Büyük ölçüde noksan istihdam olan bir ekonomide işsizleri işe alarak üretimi arttırmak mümkündür. Ancak bundan sonra mevcut emek, toprak ve sermayeyle arttırılacak üretim miktarı için bir sınır vardır. Bu sınırın ötesinde üretimi arttırabilmek için hem mevcut kaynaklara ilavede bulunulması hem de teknolojide gelişme sağlanması gerekir. O halde ekonomistler ekonomik büyümeden söz ettiklerinde, teknolojik gelişme ve ek fabrika, makina teçhizat ve diğer kaynak artışlarından söz ediyorlar demektir.11

Teknolojik gelişme, ekonomik kalkınma sürecinin motoru olarak değerlendirilmektedir. Ekonomik büyüme, bir ülkenin, nüfus artış hızından daha yüksek bir üretim artışını gerçekleştirmesi anlamına gelmektedir. Böyle bir üretim artışını sağlamak verimliliğin yükseltilmesini, verimliliği yükseltebilmek ise teknolojik yenilikleri gerektirir. Ancak bu sayede bir ülke, sahip olduğu mevcut kaynaklardan daha fazla mal ve hizmet üreterek yaşam düzeyini ve kalitesini yükseltebilir. Ekonomik gelişmenin temel öğelerinden biri olarak görülen teknolojik yenilikler ve icatlar, birdenbire ortaya çıkmazlar. İlgili kimselerin tek başlarına veya takım olarak gösterdikleri sürekli çabaların sonucu olarak meydana gelirler.12

Kişilerin, yeni ürünler yaratmak veya mevcut üretim usullerini değiştirmek yönünde çalışmalarını teşvik etmek ve desteklemek bakımından fikri mülkiyet hakları önemli bir yere sahiptir. Yenilik yapanlara ve mucitlere, yarattıkları yeni ürünler veya üretim usulleri üzerinde hak tanınmadığı zaman, onları yenilik yapmaya sevkeden güdüler zayıflayabilecek ve bundan genel olarak tüm toplum zarar görecektir. Bu kimselere, uygun ölçülerde mülkiyet hakkı tanınması ve bu hakkın yeterli düzeyde korunması,

11 PARASIZ İ. (1992) a.g.e. s. 43-45.

12 RAPP T.R. ve ROZEK R. P. (Mart 1999). Benefits and Costs of Intellectual Property Protection in Developing Countries. Journal of World Trade. Geneva. vol. 3. s.24.

(24)

ekonomik gelişmeyi destekleyen yeniliklerin ve verimliliğin artması sonucunu doğuracaktır.13

Akademik çalışmalar, ekonomik gelişme ile etkin bir mülkiyet hakları düzeni tesis etme arasında yakın bir bağlantı olduğu hususuna dikkat çekmektedirler. İktisat tarihçileri, Batı Avrupa’nın gelişmesinde ve ABD ekonomisinin büyümesinde böyle bir ilişkinin varolduğunu belirtmektedirler. İktisatçılara göre, mülkiyet hakları, bireysel ekonomik davranış üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Çünkü kolektif ekonomik faaliyetler, sonuçta bireysel davranışların bir araya gelmesinin veya toplanmasının bir sonucu olarak ortaya çıkarlar. Mülkiyet hakları tarafından yaratılan güdüler, ekonomik sistemlerin gerek performansı, gerekse sistem içindeki gelirin ve zenginliğin dağılımı üzerinde eş derecede etkilidir. Pazar ekonomilerinde; üretici ve yaratıcı etkinliklerde bulunanlar, mevcut kurumsal ve yasal düzenlemelerin, kendilerini yaratmış oldukları değerlerden yoksun bırakmamasını beklerler. Yaratıcı faaliyetlerin sonuçları, yeterli düzeyde onu yaratanlara dönmediği takdirde, bu tür etkinlikte bulunma yönündeki motivasyon azalacak veya tümüyle yok olacaktır. Bireyler emeklerini, sermayelerini ve zamanlarını üretici etkinliklere yöneltmekten uzaklaşacaklardır. Sonuçta verimlilik ve üretkenlik düşecektir.14

Bu nedenlerle de global ticaretin bir aktörü olabilmek için innovasyonu ve teknolojik gelişmeyi destekleyen fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde korunabilmesi için uluslararası mevzuata uyum sağlanması ve bu konuya ilişkin halkın farkındalığının arttırılması gerekmektedir.

I.3. Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarının Korunmasının Önemi

Fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasının önemi üç açıdan incelebilir. Bunlar teknolojik gelişme, uluslararası ilişkiler ve tüketiciyi koruma açısından fikri

13 YÜKSEL M. (2003). Fikri Mülkiyete İlişkin Felsefi Tartışmalar. Kültür ve İletişim. sayı 2003(4/1). Ankara. s. 14-16

(25)

ve sınai mülkiyet haklarının korunmasının önemi şeklinde sıralanabilir. Bu bölümde detaylı olarak korumanın önemine yer verilecektir. 15

I.3.1. Teknolojik Gelişme Açısından Korumanın Önemi

Sınai hakların teknolojik gelişme açısından önemini özellikle buluşlar (patentler), know-how'lar, faydalı modeller ile sınai resim ve modellerde görmek mümkündür. Sayılan varlıklar üzerindeki sınai hakların tanınması ve korunması, bir yandan araştırma ve geliştirmeyi özendirip, teknik bilgilerin değerlendirilerek yaygınlaşmasını sağlarken, öte yandan da teknoloji transferine imkan vermektedir.16

Teknolojideki yenilik ve buluşlar, prodüktivitenin ve iktisadi büyümenin ana faktörlerindendir. Teknolojik yenilik/buluş genel olarak yeni ürünlerin ve yeni usullerin geliştirilmesi /oluşturulması ve bunların ekonomiye intikalini sağlayan gelişim olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle bu kavram piyasanın ihtiyaçlarının tespiti, sistematik test etme ve mamül geliştirme olanaklarının geliştirilmesi, pazarlama, sermaye bulma ve teknolojik yeniliğin/buluşların patentle hukuken fiili bir koruma altına alınması safhalarını içerir.

Etkili bir patent sistemi hem ülke içinde hem de ülke dışında iktisadi büyümeyi beraberinde getirebilir. Tarihi gelişmeler, etkin ve fiili bir korumayı gerçekleştiren bir patent sisteminin ülkenin iktisadi gelişmesini de beraberinde getirdiğini göstermektedir. Genelde bu gelişme, ülke ekonomisinin tarım ekonomisinden sanayi ekonomisine geçişi şeklinde gerçekleşmektedir. Buna en güzel örneklerden biri Amerika Birleşik Devletleri'dir. Amerika Birleşik Devletleri'nin patent sisteminin bu ülkenin tarım ekonomisinden, sanayi ekonomisine geçişinde en önemli faktörlerden biri olduğu bilinmektedir. Diğer

15 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1998). Bilim Araştırma Teknoloji Ana Planı Özel İhtisas

Komisyonu Raporu. Ankara. S.17.

16 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1995). Yedinci Beş Yıllık Fikri Mülkiyet Hakları Özel İhtisas

(26)

taraftan teknolojinin ve bunun paralelinde iş kollarının tarihi gelişmesini patent dökümanlarını inceleyerek tespit etmek imkanı da vardır.17

Patent sistemi bir teşvik aracıdır. Bu sistem, buluş yapanlara buluş yapmayı ve iş adamlarına bu buluş etrafında yatırımda bulunmayı ve buluşla ilgili bilgi vermeyi teşvik eder.18 Patentler, tüm sanayi/tarım dallarında teknolojik ilerleme getirecek araştırma ve geliştirme faaliyetinin oluşmasını teşvik eder. Patentler teknolojinin lisans edilmesinde esas araçlardandır. Sanayiye uygulanacak teknik bilginin depolanma aracı olarak, teknik bilginin yayılmasında birinci derecede rol oynayan faktörlerdendir. Patent teşvik sistemi bu şekilde imalat faaliyetinin genişletilmesinde fiili ve etkin bir rol oynar.

Gelişmekte olan ülkelerin, sanayileşme girişimlerini hızlandırabilmek ve gelişmiş ülkelerle aralarındaki farkı azaltabilmek yolunda karşılaştıkları sorunlardan en önemlileri, sermaye yetersizliği ve teknolojik ilerlemenin sağlanmasında karşılaştıkları güçlüklerdir. Yeterli teknoloji üretimini gerçekleştiremeyen bu ülkeler bakımından teknoloji transferi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin bu darboğazı aşabilmelerinde yabancı sermayeli doğrudan yatırımlar bir çözüm yolu olarak görülmektedir.19

Fikir ürünlerinin etkin olarak korunmadığı, teknolojik ilerlemenin vazgeçilmez şartı olan buluş faaliyetlerinin teşvik edilmediği riskli bir ülkede yerli teknoloji üretiminin gerçekleştirilmesi beklenemeyeceği gibi, yabancı yatırımcının da yeni teknolojiye dayalı yatırım yapmak ve araştırma-geliştirme faaliyetlerinde bulunmak için böyle bir ülkeyi tercih etmesi beklenemez. Yabancı yatırımcının bir ülkeye yatırım yapma kararını, öncelikle ekonomik faktörler etkilemekle birlikte, özellikle yeni ve yoğun teknolojiye dayanan yatırımlar bakımından, sınai hakların korunması da önem arzetmektedir.

17 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1995). a.g.r. s. 34 18 Rapp, R. T. ve ROZEK R. P. (1999). a.g.m.. s. 29

19 ARIKAN, A. S. (1999). Fikri-Sınai Haklar ve Rekabet Hukuku. Rekabet Hukuku Sempozyumu. Adalet Bakanlığı. Ankara.

(27)

Doğrudan yabancı sermaye yatırımı uluslararası sermaye transferi olmakla birlikte, aynı zamanda geldiği ülkeye teşebbüs, teknoloji, risk taşıma ve organizasyon aktarımı da sağlamakta, bu nedenle işletmelerin sadece kuruluş ve teçhizatının finansmanı olarak değerlendirilmemektedir. Doğrudan yatırım bu rolünden dolayı işletmecilik ustalığı ve know-how'ı da beraberinde getirmekte, ayrıca rekabet faktörünü de ülkeye sokmaktadır.20

Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin gelişim süreçlerini tamamlayabilmeleri, ekonomiyi sağlam temellere oturtarak gelişmişlik seviyesine ulaşabilmeleri için sağlam, teknoloji yoğun yatırımlara girişmeleri de zorunlu olmaktadır.

I.3.2. Yabancı Yatırım Açısından Önemi

Günümüzde, yeni teknolojilerin ülkeler arasında yayılmasında etkili bir araç haline gelen şirketler, çok uluslu şirketlerdir. Zira teknolojik yenilikler ile firma büyüklükleri arasında yakın bir ilişki vardır. Firmanın ekonomik yönden büyümesi ile araştırma-geliştirme faaliyetlerine ayıracağı fon genişlemekte, böylece araştırma geliştirme faaliyetlerinden ürün alındıkça, bunların sağladığı net kazanç, yeni teknoloji geliştirme faaliyetlerine yol açmaktadır. Son çeyrek yüzyılda çok uluslu şirketlerin tek başlarına ya da yerli girişimciler ve hükümetlerle ortak olarak giriştikleri doğrudan yatırımlar bir ülkede yaratılan teknolojinin kısa zamanda dünya çapında kullanılmasına imkan sağlamıştır.21

Özellikle yeni teknolojilere dayalı olarak üretim yapma amacıyla bir ülkeye gelmeyi planlayan yatırımcı açısından, sınai hakların o ülkede etkin bir biçimde korunuyor olması, yatırım kararını olumlu yönde etkileyen bir faktördür.22

20 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1995). a.g.r. s. 49

21 GOULD, D. and GRUBEN, W. (1996). The Role of Intellectual Property Rights in Economic Growth. Journal of Development Economics. Elsevier. vol. 48(2). p. 324

(28)

Yeni teknoloji kullanarak ürettiği ürünün taklit edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya bulunan yatırımcının (rüçhan hakkı süresi içinde kalma koşuluyla) yatırım yaptığı ülkede de o ürünün patentini alarak, etkili bir koruma sağlamak istemesi doğaldır.

Yine ürünlerinin kalitesini simgeleyen markasının kopya edilerek haksız rekabete maruz kalma tehlikesinin önüne geçilmesi de ancak dünya standardlarında bir marka mevzuatının uygulanmasına bağlıdır.23

Aynı zamanda, etkin bir patent ve faydalı model koruması olmayan bir ülkede yatırımcı araştırma-geliştirme laboratuvarı kurmaktan da kaçınabilecektir. Aksi ise yatırımcılar o ülkede araştırma faaliyetlerinde bulunmaya teşvik edilecektir. Yabancı teknoloji transferini etkileyen mevzuat, özellikle anti-tröst kanunları, sınai haklara ilişkin kanunlar, teknoloji transferine ilişkin işlemler ve diğer özel kanunlardır. Bu mevzuat, yabancı teknoloji transferi konusunda önemli rol oynar. Sınai haklar içinde de teknoloji transferi bakımından temel olanlar patentler ve markalardır. Sınai hakların korunmasının etkisi konusunda, İtalya'da 1978 yılında ilaca patent verilmesini engelleyen kanun hükümünü iptal eden Anayasa Mahkemesi kararından sonra, ilaç sektöründe araştırma-geliştirme yatırımlarında görülen büyük canlılık örnek verilebilir.24

Fikri ve sınai hakların, uluslararası alanda en yoğun ve yüksek düzeyde örgütlenmiş ve keza uluslararası sözleşme ve anlaşmalar itibariyle uluslararası seviyede müesseseleşmeye ve düzenlemeye en fazla uğramış hukuk dallarının belki de en başında geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Burada önemle belirtilmek istenen bir başka konu fikri ve sınai haklardaki kavram ve müesseselerin en önemlilerinin uluslararası sözleşme ve anlaşmalar çerçevesinde yapılan düzenlemelerden kaynaklandığıdır. Bu itibarla, bu sahalardaki milli kanunların/mevzuatın ve özellikle uygulamanın uluslararası sözleşme ve

23 ARIKAN, A. S. (1999). a.g.b.

(29)

anlaşmalarla yapılan düzenlemelerle, müesseselerle, kavramlarla ve uygulamayla uyum içinde olmasının, devletin sözleşme ve anlaşmalara üye ülkeler nezdindeki saygınlığı açısından önemli olduğunu söylemeye gerek yoktur.25

Fikri ve sınai haklar bugün, en önemli sayılan ekonomik faktörler arasında sayılmaktadır. Bu itibarla, birçok ülkenin bu hakların fiilen korunması üzerinde titizlikle durmakta olduğu bilinmektedir.

I.3.3. Uluslararası İlişkiler Açısından Önemi

Fikri ve sınai haklar sahalarındaki düzenlemeler ve uygulama, ülkeler arasındaki ekonomik ve hatta politik ilişkilerle ilgili kararları etkileyen önemli faktörlerdendir. Özellikle sanayi ülkeleriyle, Avrupa Topluluğu gibi gruplarla olan ekonomik ve ticari ilişkilerin uyumlu bir şekilde yürütülmesinde, fikri ve sınai haklar konusundaki milli mevzuatın ve uygulamanın önemli bir yeri vardır.26

Fiilen 1996 yılında başlayan Gümrük Birliği, Avrupa Topluluğu ile Türkiye arasında malların serbest dolaşımını sağlamak üzere tarife ve tarife dışı engellerin kaldırılmasını getirmiştir. Kaldırılan gümrük vergileri, tarifelerin en açık örneğidir. Bunun yanısıra tarife dışı engeller konusuna örnek olarak üye ülkeler arasındaki mevzuat farklılıklarını göstermek mümkündür.

Mevzuat farklılığı; değişik ülkelerde bir konunun hukuken hiç düzenlenmemesini ya da düzenlenmekle birlikte kapsam ve içerik bakımından çok farklı yaklaşımların benimsenmiş olmasını ifade eder.

25 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1995). a.g.r. s. 51

26 BOKESTEIN, F. (2000). The Potection Of In dustrial Property in Europe And Its Place In The

(30)

Malların serbest dolaşımını sağlayarak ticareti serbestleştirmeyi amaçlayan Gümrük Birlikleri, gümrüklerde alınan vergilerin ortadan kaldırılması kadar, serbest dolaşımı etkileyecek olan mevzuat farklılıklarının da giderilmesini gerektirmektedir.

Türkiye'nin Avrupa Topluluğu ile yaptığı anlaşmada, 1996 yılında başlayan Gümrük Birliği, Avrupa Topluluğu'na tam üyeliği hedefleyen bir Gümrük Birliği'dir. Bu amaçla yapılacak çalışmalar arasında Gümrük Birliği'ni destekleyici nitelikte olan mevzuat farklılıkları üzerinde de durulması gerekmektedir. Bu mevzuat içinde fikri ve sınai haklarla ilgili mevzuat önemli bir yer tutmaktadır. Bu haklar hak sahibine verdiği mülkiyet benzeri mutlak yetkiler nedeniyle, hakkın konusu olan ve aynı zamanda da ticarete konu olan malların serbest dolaşımını engellemeye en elverişli haklardandır. Bu nedenle bu haklarla ilgili mevcut olmayan düzenlemelerin yapılması, mevcut olanlarda ise Avrupa Topluluğu mevzuatı ile, tam üyelik kaydı da dikkate alınarak, uyum sağlanması bir zorunluluk olarak görülmektedir.27

I.3.4. Tüketicinin Korunması Açısından Önemi

Sınai haklarla ilgili kanunlar, bir taraftan ve esas olarak ürün/mal ve hizmet üreten ve satanlar arasında, bunların rakip ve hak sahibi olmaları sebebiyle oluşan ilişkileri, diğer taraftan ise bu ürünleri/malları satın alanlarla, satanlar/üretenler arasındaki ilişkileri düzenler.28

Sınai haklarla ilgili kanunlar, tüketicinin korunması açısından önemli rol oynar. Hiç şüphesiz tüketicinin korunmasında rol oynayan tek hukuki araç sınai haklarla ilgili kanunlar değildir. Ancak, sınai haklarla ilgili kanunların tüketicinin hakları, ihtiyaçları ve çıkarları da gözönüne alınarak düzenlenmesiyle, fiilen tüketicinin korunmasında etkili bir rol oynayabilir.

27 ARIKAN, A. S. (1999). a.g.b.

(31)

Prensip olarak, sınai hakların fiilen ve etkinlikle korunmasıyla tüketicinin çıkarlarını da en iyi şekilde korumak mümkün olmaktadır.29

Tüketicinin korunması açısından birinci derecede önemli olan markalardır. Markaların dört ayrı fonksiyonundan her biri, yani, ayırt edicilik fonksiyonu, menşe fonksiyonu, kalite fonksiyonu ve reklam fonksiyonu tüketicinin korunması açısından ayrı ayrı önemlidir.

(32)

II. FİKRİ VE SINAİ MÜLKİYET HAKLARINA İLİŞKİN TARİHÇE VE ULUSLAR ARASI ÖRGÜTLER

II.1. Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarına İlişkin Tarihçe

Fikri mülkiyet hakları, yaratıcı düşünce ürünü eserler üzerindeki hakları anlatan bir ifadedir. Fikri ve sınai mülkiyet terimi dar ve geniş anlamda olmak üzere iki şekilde tanımlanmaktadır. Dar anlamda fikri mülkiyet hakları, sadece bilim ve sanat eserleri, sinema eserleri, müzik eserleri, güzel sanat eserleri, bilgisayar programları ve veri tabanları üzerindeki hakları içerir. Geniş anlamda ise, insanların yaratıcı fikri emeği sonucu ortaya çıkan bilim edebiyat eserleri, müzik eserleri, güzel sanat eserleri ve sinematografik eserler üzerindeki hakları da ifade eder.30

Yazının bulunuşundan sonra eserler papirüsler, tahtalar, taşlara veya kilden tabletler üzerinde yazılmaya başlamıştır. Babil, Mısır, Eski Yunan, Roma’da fikri hakların tanınması söz konusu olmamıştır. Kitaplar az sayıdaydı ve kütüphanelerde bulunuyordu.31

Matbaanın icadından önce, fikri eserler, ancak elle yazılmak suretiyle çoğaltılabiliyordu. Bu dönemde, emek harcanarak meydana getirilen el yazması

30 YÜKSEL, M. (2001). a.g.m. s. 15 31 YÜKSEL, M. (2001). a.g.m. s.15

(33)

kopya üzerinde mülkiyet hakkı olabileceği kabul ediliyordu. Şan ve şeref eserin yaratıcısına kalırken, kopya edilmiş nüsha kopya edene aitti.32

Matbaanın icadından sonra ilk kitabın basımı 1445 yılında gerçekleştirilmiştir. Yeni basım tekniğinin gelişmesi, kitapseverlerinin artması ile birlikte kitap basımı kolaylaşmış ve ucuzlamıştı. Bu dönemden sonra kitap basımı önemli bir sektör haline geldi ve kitap basanlar büyük kazançlar sağlamaya başladılar. Matbaacılar Eski Yunan ve Roma döneminin popüler yazarlarının eserlerini basıp büyük kazançlar sağlıyorlardı. Matbaacılar o dönemin yazarlarının eserlerini alıp basarken masraflar yapıyorlar bu nedenle de bir bölgede basım tekelinin belli kişiler arasında paylaşılmasını istiyorlardı. Bu türden ilk imtiyaz 1469 yılında Venedik Devleti tarafından Spira adlı bir basımcıya verilmiştir. 33

İngiltere’de 1557 yılında Kitapçılar Loncası (Stationers Company) kurulmuştur. Loncada kayıtlı olanlar kitap basımı konusunda münhasır yetkiye sahiptiler. “Copyriht” terimi, o dönemde yazarın kitabı üzerindeki hakkını değil matbaacıların diğer matbaacılara karşı olan kitap basım imtiyazı konusundaki hakkını ifade ediyordu.34

ABD’de, İngiltere’den esinlenerek bu sistem kurulmaya çalışıldı. ABD’de de ilk biçimiyle telif hakkı yayıncının bir ekonomik hakkı olarak kabul ediliyordu. İlk Federal Telif Hakkı Yasası, Amerikan vatandaşlarına, ticaret unvanlarını koruma hakkı sağlarken, yabancılara bu korumayı sağlamıyordu. 1909 yılında yapılan değişiklikle birlikte Amerika’da basılmış olma şartı olmaksızın yabancı eserler de koruma kapsamına alındı. Bu yasayla yazar hakları güçlendirilmiştir.35 Fikri mülkiyet alanındaki ilk hukuki düzenlemelerin matbaacılara ve yayıncılara imtiyazlar tanıma şeklinde ortaya çıktığı görülmektedir. Fakat zaman içinde giderek eser sahiplerinin haklarının ön plana çıktığı görülmektedir.

32 YÜKSEL, M. (2001). a.g.m. s. 17 33 YÜKSEL, M. (2001). a.g.m. s. 14 34 YÜKSEL, M. (2001). a.g.e. s. 16 35 YÜKSEL, M. (2001). a.g.e. s. 16

(34)

Dünyada fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunmasına ilişkin uluslararası anlaşmalar yapmaya yönelik oluşumlar 18’inci yüzyılda başlamıştır.

II.1.1. Bern Sözleşmesi

Fikri haklar ile ilgili olarak genel esasları içeren en eski uluslararası sözleşme olan Bern Sözleşmesi 1886 yılında kabul edilmiştir.

Bern Sözleşmesinin önemi düşünce ürünü eserlerin korunma ilkelerini tespit eden ilk uluslararası belge olmasıdır. Ancak, teknolojik gelişmelere paralel olarak hukuksal düzenlemelerde meydana gelen boşluklar Bern Sözleşmesinde çeşitli değişiklikler yapılmasını zorunlu kılmıştır.

Bu sözleşme ile fotoğraf eserlerine benzer bir teknikle üretilen eserler koruma altına alınmıştır. Bunun nedeni, sinema sanatının ilk zamanlarının yaşandığı bu günlerde sinema eserlerinin fotoğraf eserleri ile denk kabul edilmesidir. Bern Sözleşmesinde çeviri hakkına yönelik düzenlemeler de yer almaktadır. Farklı kültürler arasında dil engelini aşarak yakınlaşmanın temel amacı olan çeviri bütün devletlerin ilgi duydukları önemli bir fikir hakkı alanıdır. Eser sahiplerinin hakları arasında, uyruğu ne olursa olsun eserlerinden başkalarının yararlanmasına izin vermek ve haksız yararlanmayı önlemek yetkisi bulunduğu dikkate alındığında, bu hakkın eser çevirilerini de kapsaması doğal olacaktır.36

Bu itibarla Türkiye, Bern Sözleşmesinin 1948 Brüksel belgesine 5777 sayılı “Edebiyat ve Sanat Eserlerini Korumak Için Kurulan Bern Birliğine Katılma Konusunda Hükümete Yetki Verilmesine Dair Kanun” ile katılmıştır. Sözleşme esaslarına uygun şekilde hazırlanan 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” anılan Sözleşme ile aynı tarihte 1 Ocak 1952 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

36 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (2001). Yedinci beş yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas

(35)

Sözleşme ile endüstriyel resim ve modellerle ilgili koruma kapsamı ve şartlarının saptanması taraf ülke kanunlarına bırakılmıştır. Koruma talep edilen bir ülkede endüstriyel resim ve modellerle ilgili özel bir mevzuat bulunmaması halinde eserin sanatsal eser olarak korunacağı belirtilmektedir. Koruma süresinin ise ulusal mevzuatla belirlenmesi hüküm altına alınmış olmakla birlikte, eserin yaratılmasından itibaren yirmibeş yıldan az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

II.1.2. Paris Konvensiyonu37

Paris Sözleşmesi, buluşlar, markalar, endüstriyel tasarımlar, faydalı modeller, ticaret unvanları ve haksız rekabet ile ilgili hükümler içermektedir.

Sözleşme ile hak sahiplerine tanınan rüçhan hakkı, buluşlar, faydalı modeller, markalar ve sınai tasarımlara uygulanan bir haktır. Rüçhan hakkından yararlanılabilmesi için üye ülkelerden birinde yapılan bir müracaatı esas alarak, müracaat sahibinin belirli bir süre içerisinde (patent ve faydalı model için 12 ay; endüstriyel tasarımlara ve markalar için 6 ay) diğer üye ülkelerden herhangi birinde koruma için başvurması gerekmektedir. Bu durumda, sonraki başvurunun tarihi, ilk başvurunun yapıldığı tarih olarak kabul edilir. Yukarıda belirtilen süreler içinde rüçhan hakkının kullanılması halinde ilk başvuru ile diğer üye ülkelerde yapılan sonraki başvuru tarihleri arasında, üçüncü kişiler tarafından yapılacak başvurular karşıt referans olarak gösterilemez. Bu ilke, anılan süreler içinde üçüncü kişiler tarafından yapılan başvuruların, değerlendirme açısından rüçhan hakkı sahibinin önüne geçmesine engel olmaktadır. Altı ve oniki aylık bu süreler içerisinde hak sahibine koruma isteyeceği ülkeler hakkında karar verme imkanı tanınmaktadır.38

37 WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü). (2002, Aralık 27).

<http://www.wipo.int/treaties/en/ip/paris/trtdocs_wo020.html > (2006, Temmuz 17).

38 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1996). Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Özel İhtisas

(36)

Türkiye Paris Sözleşmesi'ne ilk defa 1925'de üye olmuş, 1956'da Londra Tadil Metnine, 1976 da Stockholm Tadil Metninin 13 ila 30 uncu maddelerine, 1 Şubat 1995'den itibaren de Stockholm Tadil Metninin 1 ila 12 nci maddelerine taraf olmuştur.

II.1.3. Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması (TRIPs)

GATT (General Aggrement on Trade and Tariffs) tarafından 1986 yılında Uruguay’da başlatılan ve 1994 yılında Fas’ın Marakeş kentinde Nihai Senedin imzalanmasıyla sona eren Uruguay Round sonucunda, küreselleşmeye hukuki boyut kazandıran Dünya Ticaret Örgütü kurulmuştur. Geleneksel olarak ticaret konusu kabul edilmeyen fikri ve sınai mülkiyet haklarını da içerdiği için, 31.12.1994 tarihi itibariyle yürürlüğe giren “DTÖ Kuruluş Anlaşması” en kapsayıcı oluşum olarak kabul edilmektedir39. Bu kapsamda DTÖ Kuruluş Anlaşması ile eki “Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması” da (TRIPS) yürürlüğe girmiştir. Oluşturulan küresel nitelikli hukuk düzeni ve özellikle de ulusal teknoloji politikalarına etkisi açısından bu anlaşma da çok önemli bir nitelik taşımaktadır. Bu anlaşmalara, gerekli hukuki ve mevzuat uyarlamalarını yapan Türkiye hiç zaman kaybetmeksizin taraf olmuştur40.

II.1.3.1. Gelişmekte Olan Ülkeler Açısından TRIPs

Gelişmekte olan ülkeleler (GOÜ) GATT müzakerelerinde fikri ve sınai mülkiyet haklarının ele alınmasından öteden beri rahatsızdılar. Teknolojik gelişme ve refah bakış açısıyla olaya yaklaşan bu ülkeler, gelişme öncelikleri nedeniyle sanayileşmiş ülkelerden daha zayıf bir korumaya gereksinim duyuyorlardı. Ayrıca bu ülkelere göre yalnızca ticaretle ilişkili olan GATT, fikri ve sınai mülkiyet haklarının tartışılması için uygun bir platform değildi. Çünkü bu platform bütün ülkelerin eşit

39 GÜVENÇ, N. (1998). Küreselleşme ve Türkiye. İstanbul: BDS Yayınları. s.185-190. 40 TÜBA-TÜBİTAK-TTGV. (1996). Ar-Ge Sistemi Yapısı ve Çevresi, Bilim-Teknoloji-Sanayi

(37)

oldukları varsayımından hareket ediyordu. Onlara göre bu tartışma için en uygun kuruluş, Birleşmiş Milletlerin bir organı olan WIPO (World Intellectual Property Organization) olabilirdi ve bu platformda kendi çıkarlarını daha iyi savunabileceklerini düşünüyorlardı. Ancak tüm bu tepkilere ve karşı görüşlere rağmen, fikri mülkiyet hakları konusu Uruguay Round’da kapsamlı bir şekilde ele alındı. Nihai Senedin imzalanmasıyla Round sonuçlanarak, DTÖ oluşturuldu. DTÖ Kuruluş Anlaşması’nın eki olarak kabul edilen TRIPS Anlaşması ile de güçlü bir fikri ve sınai mülkiyet koruması hedeflenmiştir.41

TRIPS Anlaşması’nın gerçekleştirilmesi ve küresel ölçekte sınai mülkiyet haklarının sıkılaştırılmasının altında ABD baskısı vardır. Özellikle Doğu Asya ülkelerinin taklit, uyarlama ve tersine mühendislik kanallarını etkin kullanıp, Ar-Ge faaliyetlerine göreli olarak daha az yatırımda bulunarak, daha düşük olan üretim maliyetlerini biraz artırmaları ve 1970-1980’ler boyunca oldukça yüksek bir rekabet düzeyine ulaşmaları, sonuçta ABD hükümetinin fikri ve sınai mülkiyet haklarına yönelik kanunların değiştirilmesine yönelik baskısının artmasına yol açmıştır.

Bu noktada özellikle 1970’ler boyunca GOÜ’lere yönelik teknoloji yazınında temel vurgunun patent gibi fikri ve sınai mülkiyet haklarına yönelik hukuki düzenlemelerin sıkılaştırılmasından çok, teknoloji transferi ve tersine mühendisliğin etkileri üzerine yoğunlaşmış olduğunun altını çizmek gerekir. Bu tartışmalara göre teknolojik gelişme, GOÜ’ler açısından hayati bir öneme sahipti ve bu en iyi şekilde ulusal bilim ve teknolojik yeteneğin gelişimesiyle başarılabilirdi. Bunu başarmada önerilen en uygun yol ise GOÜ’ler açısından finansal bir uyuşturucu etkisi yaratan ve daha fazla yetenek gelişimlerine yeterince katkıda bulunmayan teknoloji lisanslarından çok, tersine mühendisliktir.42 Bu süreçte Paris Sözleşmesi’nin getirdiği gevşek yapının da etkili olduğunu belirtmek gerekir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, Uruguay Round başlayana kadar bir çok ülke tersine mühendislik, lisans, yetiştirme programları ve ithalat kısıtlamalarıyla geleneksel

41 TÜBA-TÜBİTAK-TTGV. (1996). a.g.m. s. 43

42 VAITSOS C. (1972). Patents Revisited: Their Function in Developing Countries. Journal of

(38)

sanayilerinde önemli bir teknolojik yetenek birikimi sağlamış ve yüksek-teknolojili ürünlerin taklit edilmesinde çok başarılı olmuştur.

II.1.3.2. Gelişmiş Ülkelerin Gelişmekte Olan Ülkelere Baskısı

Uruguay Round akışı sürecinde bir grup GOÜ’nin pozisyonu değişim göstermiştir. Round başlangıcında GOÜ’lerin çoğu fikri ve sınai mülkiyet haklarının görüşme kapsamına alınmasına karşıyken 1990’larda, Round sona erdiğinde bu ülkelerin bir çoğu kanuni düzenlemelerini ABD ve OECD’deki düzenlemeleri yansıtacak şekilde, daimi ve tek taraflı olarak değiştirmiştir.

Bu değişimin temelinde yatan iki ana sebep görülmektedir: Birincisi, ABD’nin bir grup ülke üzerine doğrudan yaptığı baskı, bu ülkelerdeki fikri mülkiyet haklarına yönelik düzenlemeleri sıkılaştırma çabalarında temel rol oynamıştır. Özellikle dış ticaret kanalıyla ABD’ye bağımlı olan Meksika gibi ülkeler, bu baskıdan etkilenmiştir. Örneğin Meksika, “Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması”na (NAFTA) katılma umuduyla 1990’ların başında hukuki düzenlemelerini değiştirmiş ve sonuçta günümüzün fikri ve sınai mülkiyet hakları üzerine en katı hukuki düzenlemelere sahip ülkelerinden biri haline gelmiştir.43 Yine benzer şekilde Uruguay Round sonuçlanana kadar Doğu Asya’daki birçok yeni sanayileşen ekonomi, fikri ve sınai mülkiyet hakları üzerine olan kanunlarını yeniden düzenlemiştir.

Bu noktada ABD baskısından ziyade öne çıkan ikinci bir düzenleme sebebi ise, özellikle son dönemlerde “Dört Kaplan” olarak lanse edilen, H. Kong, G. Kore, Singapur ve Tayvan’ı daha yakından ilgilendirmektedir. Bu ülkeler sanayileşmiş ülkelerin firmalarının ürünlerini başarılı bir şekilde taklit etmiş ve teknolojik yetenek birikimi sürecinin ilk aşamasını geçmişlerdi. Artık bu ülkelerin potansiyel olarak taklitçilikten, yenilikçiliğe geçmeleri gerekmekteydi. Bu ülkelerin karşılaştırmalı

43 BIFANI, P. (1994) Intellectual Property Rights and International Trade. The Uruguay Round:

(39)

üstünlükleri, düşük ücrete dayalı sanayilerden kaynaklanmakta, yenilikçi (formel) Ar-Ge’nin artırılmasına yönelik yatırımlara baskı çoğalmaktaydı. Bugün bu ülkeler aynı sanayileşmiş ülkelerde olduğu gibi uluslararası alanda sınai rekabet üstünlüklerini sürdürebilmek için artan Ar-Ge yatırımları doğrultusunda verimliliklerini yükseltmek zorunda kalmaktadır.44

Gelişmiş ülkelerdekine benzer şekilde özetlenebilecek bu görüş, fazla taraftar bulmakta ve söz konusu ülkelerde de, fikri ve sınai mülkiyet haklarından Ar-Ge yatırımlarını uyarmada ve potansiyel mucitlerin korunması için bir teşvik aracı olarak yararlanılması düşünülmektedir. Dolayısıyla, “artık bu ülkelerin de teknolojik çıkarları kendi teknolojik yeniliklerinin korunmasını ve formel Ar-Ge’ye yönelik yatırım yapacak mucitlerin teşvikini gerektirmektedir”45

Uruguay Round süresince ortaya çıkan ve yukarıda kısaca özetlenen bu yeni oluşum belli başlı birkaç Doğu Asya ülkesini içine almakla birlikte, GOÜ’lere yönelik fikri ve sınai mülkiyet haklarının biçimlenmesinde önemli rol oynamıştır. Halbuki, yeni sanayileşen ülkeler olarak adlandırılan bu dört Doğu Asya Ülkesi’nin içinde bulunduğu sınai yapı, teknolojik yetenek birikiminin aşaması ve dolayısıyla gelişme düzeyinden hareketle tüm GOÜ’ler için fikri ve sınai mülkiyet haklarına yönelik genel bir politika üretmek tartışmaya açıktır.

Sonuçta TRIPS Anlaşması’nın fikri ve sınai mülkiyetin korunması açısından çok önemli bir gelişme olduğu söylenebilir. Daha önceki Paris ve Bern sözleşmeleri gibi eski anlaşmalar her ne kadar bazı standartlar getirmişse de, bağlayıcı ya da emredici kılma konusunda herhangi bir hüküm taşımamaktadırlar. TRIPS’e taraf olan ülkeler ise, bu sözleşmenin içerdiği emredici nitelikteki standardı ve

44 DPT (Devlet Planlama Teşkilatı). (1995) Dünyada Küreselleşme ve Bölgesel Entegrasyonlar

(AT, NAFTA, PASİFİK) ve Türkiye (AT, EFTA, KEİ, Türk Cumhuriyetleri, ECO, İslam Ülkeleri) İlişkileri Özel İhtisas Komisyonu Raporu. Anakara. s. 47

45 ACHARYA, R. (1991). Patenting of Biotechnology: GATT and the Erosion of the World's Biodiversity. Journal of World Trade. Vol. 25. ss. 71-88.

(40)

prosedürleri kendi ulusal hukuk düzenlerinde uygulama yükümlülüğü altına girmişlerdir.46

II.1.3.3. TRIPs’e Uyum Konusunda Türkiye’deki Gelişmeler

"Uruguay Round" Çok Taraflı Ticaret Müzakereleri’nin sonucunda, 1995 yılında imzalanan Marrakesh Anlaşması ile oluşturulmuş olan Dünya Ticaret Örgütü sisteminin temel anlaşmalarından biri, Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları (TRIPS) Anlaşması’dır. Fikri mülkiyet haklarının DTÖ kapsamına alınmasının nedeni, özellikle gelişmiş ülkelerin WIPO anlaşmalarını yaptırımlar bakımından yeterli görmeyip, ticari çıkarları bakımından kendileri için önem taşıyan fikri mülkiyet haklarını, müzakereler sonucu "Uruguay Round" kapsamına sokmuş olmalarıdır. Gelişmekte olan ülkelerin ikna edilmeleri için kullanılan en önemli gerekçe, fikri mülkiyet haklarının korunmasının yabancı yatırımların gelişini kolaylaştıracağı iddiası olmuştur.47

Fikri ve sınai mülkiyet alanında TRIPS Anlaşması’nın imzalanmasıyla yaşanan küresel oluşumlara ayak uydurabilmek için Türkiye’de süratle yeni kurumsal ve hukuki düzenlemelere başlamıştır.48 1990’lı yıllarda bu amaçla atılan ilk adım daha anlaşmayı dahi imzalamadan önce 24 Haziran 1994’te “Türk Patent Enstitüsü”nü (TPE) kurmak olmuştur. Daha önceden Sanayi ve Ticaret Bakanlığına bağlı “Sınai Mülkiyet Dairesi” faaliyette iken, TPE ile birlikte ülkede sınai mülkiyet hizmetlerini yürütecek, bu hakların hukuki boyutunu belirleyip, bunları uygulayacak özerk bir devlet kurumu oluşturulmuştur. Yeni sürece ayak uyduracak hukuki mevzuatın altyapısı 1995 yılından itibaren süratle hayata geçirilmeye başlanmıştır.49

46 ACHARYA, R. (1996). s. 155.

47 SENTI, R and KONLAN P. (1998). WTO Regulation of World Trade After the Uruguay

Round. Washington: Schultess Polygrapischer. s.134

48

TPE (Türk Patent Enstitüsü). (1999). Beşinci Yılında Türk Patent Enstitüsü ve TPE (Türk Patent Enstitüsü). (2001). 2000 Yılı Faaliyet Raporu. Ankara.

49 SOYAK, A. (1997). Bir Teknoloji Politika(sızlığı) Belgesi: Ar-Ge Yardımına İlişkin Karar.

(41)

Anlaşmanın fikri mülkiyet ile ilgili kısmının birinci bölümü genel hükümler ve temel kuralları açıklamaktadır. Burada temel ilke, Anlaşma'ya taraf her ülkenin kendi vatandaşlarına veya bir başkasına tanıdığı hakların tümünü, diğer ülke vatandaşlarına da aynı şekilde tanıması ilkesidir.

İkinci bölüm ise fikri mülkiyet haklarının her birini ayrı ayrı tanımlamakta ve tüm ülkelerin standart olarak uygulaması gereken kuralları içermektedir.

Anlaşmanın Üçüncü Kısmı, üye ülkelerin, diğer ülke vatandaşı hak sahiplerinin fikri mülkiyet haklarını etkin bir şekilde uygulamalarını sağlamak üzere kendi milli mevzuatlarında kendi vatandaşlarına uyguladığı kanuni tedbir ve işlemleri aynen sağlamayı öngörmektedir. İşlemlerin; fikri mülkiyet hakların ihlaline karşı etkin harekete izin vermesi, çok maliyetli veya gereksiz yere karmaşık olmaması, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun nitelikte olması ve makul olmayan sürelerde haksız gecikmelere sebep olmaması; temel ilkeler olarak öngörülmektedir.

II.1.4. AB Üyesi Ülkelerde Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması

Fikri mülkiyet hakları Avrupa Topluluğu Kurucu Antlaşması kapsamında düzenlenmemiştir. Sadece AB Kurucu Anlaşması’nın 30. maddesinde “…28 ve 29. maddelerin hükümleri ticari ve sınai mülkiyetin korunması nedenlerinin haklı kıldığı ithalat, ihracat, yada transit yasaklamalarına veya kısıtlamalarına engel olmaz. Ancak bununla beraber, bu yasaklamalar ya da kısıtlamalar, Üye devletler arasındaki ticarette keyfi ayrımcılık veya örtülü bir kısıtlama aracı olamaz…” şeklinde bir hüküm yer almaktadır. Aynı şekilde Antlaşmanın 295. (eski 222.m) maddesinde; “ bu antlaşma, Üye Devletler’deki mülkiyet rejimini düzenleyen kuralları hiçbir şekilde etkilemez” şeklinde bir hüküm içermektedir. Fikri haklar başlangıçta Kurucu Antlaşma kapsamında düşünülmemiştir. Fikri mülkiyet haklarına anlam katan yorum ön karar davası yoluyla Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’ndan (ATAD) gelmiştir.

(42)

ATAD bu hakların korunmasıyla ilgili olarak değişik olaylarda değişik ilkeler geliştirerek bu konudaki uygulamayı Topluluk Hukukuna uyumlu hale getirmeye çalışmış ve yavaş yavaş Avrupa Birliği fikri mülkiyet hukukunu oluşturmuştur.50

Başlangıçta devletlerin yetkisinde olan bu alana ATAD zamanla müdahale etmeye başlamıştır. AB Kurucu Antlaşmasının 2. maddesi Topluluğun amaç ve hedeflerini sayarken; topluluğun görevi, ortak bir pazarı ve ekonomik ve parasal birlik ile yüksek rekabetçi bir ekonomi oluşturmak diye belirlenmiştir. Antlaşmanın 3. maddesi ise bu hedefler doğrultusunda Topluluk faaliyetlerini sayarken; malların ithalat ve ihracatında Üye Devletler arasındaki gümrük vergileri ve miktar kısıtlamaları ile diğer bütün eş etkili önlemlerin yasaklanması, ortak bir ticaret politikası oluşturulması, Üye devletler arasında malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımındaki engellerin kaldırıldığı bir iç pazar oluşturmak diye saymıştır. Kurucu Antlaşmanın 28 ve 29. maddeleri de yukarıda belirtildiği gibi malların serbest dolaşımına aykırı düzenlemeler yapılamayacağını açıkça belirtmiştir. 30. madde malların serbest dolaşımının bir istisnası olarak “ticari ve sınai mülkiyeti” saymıştır. Avrupa Birliği’nin amacı malların serbest dolaştığı bir iç Pazar oluşturmak olduğundan bu noktada fikri haklarına ilişkin istisna ile malların serbest dolaşımı ilkesi çatışmaktadır. 51

II.1.4.1 AB’de Malların Serbest Dolaşımı İlkesi Açısından Değerlendirme

Niteliği itibariyle fikri mülkiyet haklarının “ülkesel karakteri” nedeniyle Üye Devletlerin her birinin kendine göre bir koruma düzeni olacaktır. Ayrıca fikri mülkiyet haklarının sahibine verdiği münhasır yetkiler tehlikeler yaratır.52 Kurucu Antlaşma da fikri mülkiyet haklarıyla ilgili bir düzenleme getirmemiştir. Anlaşmanın 295. maddesi ile Üye Devletlerin mülkiyete ilişkin düzenlemelerine karışılmayacağı

50 KEYDER BROWN, V. (Çev. HACIMİRZAOĞLU, A. Berktay). (1996). Fikri Mülkiyet Hakları ve Gümrük Birliği. İstanbul: Intermedia.

51 BOKESTEIN, F. (2000). a.g.e. s. 128-139

52 WYATT & DASHWOODS. (1994). European Community Law. Third Edition. London: Published by Sweet & Maxwell. s. 27-54

(43)

açıkça belirtilmiştir. Üye Devletlerde fikri mülkiyet haklarına ilişkin farklı koruma sistemleri yürürlükte olduğundan, ülkesellik ilkesi ve fikri mülkiyet haklarının sahiplerine verdiği münhasır yetkiler, malların iç pazarda serbest dolaşımını imkansız hale getirecektir.

Bir başka nokta rekabetle ilgili olarak ortaya çıkabilir. Avrupa Birliği’nin hedeflerinden biri de yüksek rekabete dayalı bir ekonomik birlik oluşturmaktır. Fikri mülkiyet haklarının verdiği münhasır yetkilerle rekabetçi piyasanın oluşumu imkansız hale gelebilir.53

Bu kapsamda bir yandan malların ve hizmetlerin AB içinde serbest dolaşımının, diğer yandan fikri mülkiyet haklarının korunmasının sağlanabilmesi ve bunlar arasında bir dengenin kurulması sorunu ATAD tarafından çözüme kavuşturulmaya çalışılmıştır. 54

Yukarıda belirtilen fikri mülkiyetin tanıdığı münhasır yetkiler Ortak Pazarı kompartımanlara ayırarak malların serbest dolaşımına engel olabileceği gibi rekabeti engelleyici etkiler de yaratabilirdi. Bir yerden sonra Topluluk hukuku ile fikri mülkiyet haklarının korunması uygulamaları karşı karşıya gelmeye başladı. Roma Antlaşmasında fikri mülkiyete ilişkin düzenlemeler yoktur. Ayrıca Topluluk Kurumlarınca da bu konuda herhangi bir düzenleme yoktur.

II.1.4.2. AB’de Fikri Mülkiyet Hukukunun Ortak Uygulaması

AB’de fikri mülkiyet haklarına ilişkin alan devletlerin mahfuz yetki alanında kalmıştır. Fakat zamanla fikri mülkiyet haklarının yukarıda kısaca anlatılan sakıncaları ortaya çıkmaya başlayınca ATAD tarafından geliştirilen ilkelerle fikri mülkiyet hakları yavaş yavaş Topluluk Hukukunun bir parçası haline gelmiştir.

53 WYATT & DASHWOOD. (1994). a.g.e. s. 79-87

54 ÖZCAN, M. (1999). Avrupa Birliği’nde Fikri ve Sınai Haklar. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. s.48-57

Şekil

Tablo 1 Fikri Haklara ilişkin kavramlar
Tablo 2: Marka başvurularının yıllara göre dağılımı
Tablo 3 Patent başvurularının yıllara göre dağılımı  YABANCI  YERLİ
Tablo 4 Endüstriyel tasarım başvurularının ve başvurularda yer alan tasarım sayılarının yıllara  göre dağılımı
+3

Referanslar

Benzer Belgeler

Çevreci avukatlar Ömer Erlat, Noyan Özkan ve Arif Ali Cang ı tarafından, 2005 yılında Maliye, Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlıklarına gönderilen yazıda,

GDO'ya Hayır Platformu İzmir Bileşenleri, Üzüm-Sen, Tütün-Sen, Ege çevre ve Kültür Platformu, TEMA İzmir Temsilciliği, Tütün Eksperleri Derneği, Ziraat Mühendisleri

نوناقلا لاجر لبق نم ةسر ا د لحم يهف فلؤملا قح ةيامح نايرسل ةنيعم ةدم ديدحت عوضومب قلعتي اميف اما كلت نم ديدعلا حرط ةسر ا دلا كلت نع جتن امم

çalışmalarında gümrük birliği uygulaması sonucu bölgesel ticaretin arttığını, ancak 

Konuya ilişkin olarak işbu çalışmamıza konu olan karardan evvel Yargıtay tarafından verilen kararlarda, bir ticaret unvanının kullanımının marka hakkına tecavüz ve

Fikri mülkiyet haklarından ticari kazanç ya da kurum kazancı kapsamında elde edilen bazı gelirler için, KVK’nın 5/B maddesinde sınai mülkiyet haklarında istisna

2813/2000/EC: Belirli balıkçılık ürünleri için özel depolama yardımları verilmesine yönelik 104/2000/EC sayılı Konsey Tüzüğünün uygulanması için detaylı

Türkiye Patent ve Marka Vekilleri Meclisi ve Yazılım Meclisi işbirliği ile gerçekleştirilecek seminerde; yazılımların fikri ve sınai mülkiyet haklarıyla olan