• Sonuç bulunamadı

2.4. Bireylerin BiliĢsel ve Duygusal Eğilimleri

2.4.3. Duygusal Faktörler

2.4.3.3. Zihinsel Muhasebe

Yatımcı davranıĢlarını açıklayabilecek bir diğer davranıĢsal yanlılık 1980 çalıĢmasında Thaler tarafından ortaya atılan zihinsel muhasebedir (Thaler 1980‘den akt. Beber ve Fabbri, 2012: 5). Zihinsel muhasebe, bireylerin herhangi bir sayıdaki varlıklarını değiĢtirilemez (non interchangeable) akılcı hesaplar halinde gruplayarak ekonomik sonuçları kodlama, kategorize etme ve değerlendirme eğilimi olarak tanımlanır (Pompian, 2006: 171). Zihinsel muhasebe, bireysel tüketicilerin ve hanehalklarının finansal faaliyetlerini firmalarda kullanılan muhasebe hesaplarına benzer Ģekilde izlemesini sağlar. Bu nedenle, tüketiciler ve hanehalkları finansal olayları belirli hesaplara tahsis eder, harcamalara ve kaynaklara göre sınıflandırır. Bununla birlikte, farklı bireyler belirli finansal olayları farklı Ģekilde kategorize edebilir (Liu ve Chiu, 2015: 201).

Muhasebe, iĢ ve finansal iĢlemlerin kaydedilmesi, özetlenmesi, sonuçların analiz edilmesi, doğrulanması ve raporlanması sistemi olarak ifade edilmektedir. Tabii ki bireylerde iĢlemlerin sonuçlarını ve diğer finansal olayları kaydetmek, özetlemek, analiz etmek ve raporlamak durumundadır. Bireylerin bu iĢlemleri yapma nedenleri, paralarının nereye gittiğini izlemek ve harcamaları kontrol altında tutmaktan kaynaklanır. Zihinsel muhasebe, bireylerin bu tür Ģeyleri yapma biçimlerinin bir açıklamasıdır. Ġnsanların

66

zihinsel muhasebe iĢlemleri muhasebedeki gibi yıllar içinde oluĢan kodlardan ve kurallardan oluĢmaz, bu yüzden bireylerdeki zihinsel muhasebeyi anlamak için bireylerin davranıĢları gözlenerek kurallar çıkarılır (Thaler, 1999: 184).

Bir muhasebe sisteminde hesapların ne zaman açık bırakılacağı ve ne zaman kapatılması gerektiği bilinirken, bireyler için bir hesabın kapatılma ve açılmasında kullanılan zihinsel muhasebeleĢtirme muhasebedeki kadar kolay olmamaktadır ve zamana bağlıdır. Örneğin bir yatırımcının 10 dolardan 100 adet hisse senedi aldığını varsayalım. Bu yatırımcının baĢlangıçta 1000 doları vardır, fakat bu değer zaman içinde hisse senedinin fiyatında yaĢanan aĢağı/yukarı yönlü hareketler sonucunda kazanç ya da kayba neden olmaktadır. Yatırımcılar için elde edilecek bu kayıp ve kazançların zihinsel olarak muhasebeleĢtirilmesi zordur. Ancak hisse senedi fiyatında yaĢanan düĢüĢ sonucu oluĢan kayıp bir hisse senedinin elden çıkarılması durumunda yaĢanacak kaybından daha acı vericidir. Bir hesabı zararla kapatmak acı verici olduğu için, zihinsel muhasebeye göre, yatırımcılar değeri düĢen hisse senetlerini satmak konusunda isteksiz olacaklardır. Özellikle, bir yatırımcının bir miktar nakde ihtiyacı olduğu bir durumda fiyatı artan ve fiyatı azalan iki hisse senedine sahip ise zihinsel muhasebeye göre, yatırımcı fiyatı yükselen hisse senedini satmaya yatkındır. Oysaki yatırımcı için fiyatı düĢen hisse senedi satmak daha mantıklı bir karardır (Thaler, 1999: 189).

Bir bireyin bir hesabı ne zaman açması ve kapatması gerektiğine karar vermesi gereken bir baĢka durum da tüketimden önce bir alım satım gerçekleĢtiğinde söz konusudur. Örneğin, Kahneman ve Tversky (1984) çalıĢmasında deneklerden bir tiyatro bileti için 10 $ ödediklerini ve salona girerken bileti kaybettiklerini hayal etmelerini istenmiĢtir. Bu durumda yeni bilet için 10 $ verir miydiniz? sorusu sorulmuĢtur. Diğer öncülde ise, bilet ücreti 10 $ olan bir tiyatroya gitmeye karar verdiniz. Tiyatroya girerken 10 $ kaybettiğinizi farkederseniz bilet için hala 10 $ verir misiniz? Deneklerden birçoğu bileti kaybettikten sonra 10 $ vermek istemediklerini fakat bir miktar para kaybettikten sonra 10 $ ödemeye razı olduklarını belirtmiĢtir (Kahneman ve Tversky, 1984: 347-348).

67

Kahneman ve Tversky deneklerin bir bilet kaybını ve yeni bir biletin satın alma fiyatını aynı zihinsel hesapta değerlendirme eğiliminde olduklarını, bir bileti kaybetmek ve yenisini satın almak durumu ile karĢı karĢıya kalan bireylerin bu durumu aynı varlık kümesinde borçlandırıp art arda gerçekleĢen iki zarar olarak gördüklerini ifade etmiĢtir. Ancak, gerçek nakit kaybı ve bir bilet alımı ayrı ayrı değerlendirilen borçlardır. Bu nedenle, aynı toplam zarar, iki farklı hesaba dağıtıldığında daha az acı vericidir (Pompian, 2006: 173).

Geleneksel finans teorilerine göre, insanlar fayda maliyet analizi yaparlar, bunu yaparken geleceği düĢünürler ve geçmiĢteki maliyetler ile ilgilenmezler. Ancak her ne kadar rasyonel olmasa da insanlar karar alırken tarihi ve geri dönülemez maliyetleri de göz önüne almaları ―batık maliyet etkisi‖ olarak tanımlanmaktadır (Ede, 2007: 50). Kahneman ve Tversky (1984) çalıĢmasında incelenen tiyatro bileti örneği batık maliyetlerle ilgilidir.

Batık maliyetlere iliĢkin verilebilecek bir diğer örnek spor kulübü aidatlarına dairdir. Spor kulübü aidatlarında bireyler aylık aidatları fazla bulduklarında genellikle senelik ödemenin daha uygun olduğunu düĢündükleri için senelik ödemeyi tercih etmektedirler ve bu ödeme onlar için batık bir maliyettir. Fakat senelik ödeme yapan çoğu birey ilk baĢlarda daha sık spor salonuna uğrarken zaman geçtikçe uğrama sıklıkları azalmakta ve bitmektedir. BaĢta bireye rahatsızlık veren bu batık maliyet bir müddet sonra birey tarafından görmezden gelinmektedir (Thaler, 1999: 190).

Yatırımcılar genellikle farklı kaynaklardan elde edilen ve amaçlanan kullanıma dayalı olarak paralara mantıksız farklı değerler atarlar. (Bhattacharya, 2012: 150). Örneğin bir yatırımcının borsadan elde ettiği 3000 TL ve çalıĢması karĢılığında aldığı 3000 TL aynı değere sahiptir. Fakat yatırımcılar çalıĢarak elde ettikleri 3000 TL‘yi borsadan elde edilen 3000 TL‘den daha değerli görmektedir. Yatırımcılar borsadan elde ettikleri 3000 TL‘yi daha değersiz gördükleri için daha riskli yatırımlarda değerlendirebilirken, çalıĢması karĢılığında elde ettiği kazancı daha değerli gördüğü için daha az riskli yatırımlara yönlendirmektedir. Rasyonel olarak bakıldığında iki kazancın değeri aynı olduğundan alınan risk oranının da aynı

68

olması beklenmektedir. Fakat yatırımcılar kazancın elde ediliĢ Ģekline veya kaynağına göre kazanca bir değer yüklemektedir (Sansar, 2016: 142).

Bireylerin alacağı finansal kararlarda zihinsel muhasebe, bireysel menkul kıymetlerin riskini yanlıĢ algılamanıza neden olur. Bu durum kötü çeĢitlendirilmiĢ portföylerin oluĢmasına yol açar. Sonuç olarak, elde ettiğiniz beklenen getiri seviyesi için çok fazla risk alırız. Diğer bir ifade ile aldığınız risk seviyesi için daha yüksek getiri elde edebiliriz (Nofsinger, 2001: 92).