• Sonuç bulunamadı

Beklenti Teorisi ve Beklenti Teorisinin Temel Süreçleri

2.3. Ekonomi ve Psikolojide Karar Verme

2.3.3. Beklenti Teorisi ve Beklenti Teorisinin Temel Süreçleri

Kahneman ve Tversky, kararlarla karĢı karĢıya olan bireylerin rasyonel seçim teorisine aykırı seçimler sergilediği üç genel alanı belirlemiĢlerdir. Birincisi, karar vericilerin bilgi iĢleme ve tutarlı algılamalar oluĢturma konusunda sorun yaĢıyor olduklarıdır. Ġkincisi, karar vericiler, tercihlerini en üst düzeye çıkarmak için baĢarısız olan zihinsel kısa yollar kullanırlar. Son olarak, Kahneman ve Tversky, karar vericilerin karar alma konusunda aĢırı hassas olduklarını ve bu bağlamda rasyonel seçim aksiyomlarının ihlal edildiğini keĢfetmiĢlerdir. Bu bulgular, psikolojik etkileri bütünleĢtiren "beklenti teorisi" olarak adlandırdıkları, risk altındaki bir tüketici seçimi alternatif teorisinin geliĢtirilmesine yol açmıĢtır (Sue, 2004: 17). Teori, özellikle kazanç elde etme ile iliĢkili risklere karĢı tutumumuzun, kayıplarla iliĢkili risklere karĢı tutumumuzdan oldukça farklı olabileceğine odaklanmaktadır (Curtis, 2004: 17).

Kahneman ve Tversky, belirsizlik altında karar verme durumunda bireylerin geçmiĢteki gözlem ve deneyimlerden yaralanarak kazanç kayıp durumlarını değerlendirebilmek için referans noktasından faydalandıklarını belirtmiĢtir (Aydın ve Ağan, 2016: 99). Referans noktası olarak genellikle mevcut durum alınmaktadır ve mevcut durumun teorik olarak değeri sıfırdır. Bunun yanı sıra mevcut durumdan farklı olarak kazanç ve kayıpların beklenen ve istenilen bir düzeye göre kodlandığı durumlarda söz konusu olmaktadır (Kahneman ve Tversky, 1979: 287). Emlakçıların müĢterilerine ev gösterirken en pahalı olanından baĢlayarak tanıtıp göstermesinin sebebi de budur. En pahalı evden baĢlanarak yapılan tanıtım müĢterilerde bu fiyatın

40

referans noktası olmasına neden olarak sonraki gösterilen evlerin ucuz olduğunun düĢünülmesinde etkili olmaktadır (Aydın ve Ağan, 2016: 99).

Yapılan çalıĢmalar bireylerin referans noktası konusunda duyarlı oluğunu ortaya koymaktadır. Örneğin hisse senetlerine yapılan yatırımlar söz konusu olduğunda, doğal referans noktası hisse senedi alım fiyatıdır. Nitekim, beklenti teorisine dayanan ampirik çalıĢmaların çoğu, hisse senedi alım fiyatının bir yatırımcı tarafından kullanılan referans noktalarından biri olduğunu göstermektedir (Subash, 2012: 13).

Beklenti teorisi, düzeltme, değer fonksiyonu ve ağırlıklı olasılık fonksiyonu olmak üzere üç temel süreçten oluĢur.

2.3.3.1. Düzeltme Süreci

Düzeltme süreci (editting process) düzeltme ve değerlendirme olmak üzere iki aĢamadan oluĢmaktadır. Düzeltme aĢamasında değerlendirmesi yapılan seçeneklerin ön analizi yapılarak seçenekler organize edilmektedir. Değerlendirme aĢamasında ise, düzeltilmiĢ alternatifler değerlendirilerek en yüksek değere sahip alternatiflerin seçilmesi sağlanır (Kahneman ve Tversky, 1979: 274).

Düzeltme aĢaması Kodlama, BirleĢtirme, Ayırma ve Ġptal Etme zihinsel faaliyetlerini içerir. Bireyler deneyimlerinin sonuçları olan zenginlik veya refahı nötr referans noktasına göre kazanç veya kayıp olarak tanımlarlar. Referans noktası, genellikle kazanç ve kayıpların gerçek tutarları ile örtüĢen mevcut varlık pozisyonuna karĢılık gelmektedir. Bununla birlikte, referans noktasının yeri ve sonuçların kazanç veya kayıp olarak kodlanması, önerilen seçeneklerin formülasyonundan ve karar vericinin beklentilerinden etkilenir. Bu durum düzeltme aĢamasında kodlama olarak ifade edilmektedir. BirleĢtirme ise, beklentilerle ilgili aynı sonuç olasılıkların basitleĢtirilmesi

41

için birleĢtirilmesidir. Bazı olasılıklar riskli ve risksiz unsurları bir arada barındırdığından ayırma aĢamasında riskli ve risksiz unsurlar birbirinden ayrılmaktadır. Kodlama, birleĢtirme ve ayırma iĢlemi her bir beklentiye ayrı ayrı uygulanır. Ġptal etme aĢaması ise, ortak bileĢenlere sahip seçeneklerin değerlendirme sürecinden çıkarılmasıdır. Diğer bir ifadeyle, iki aĢamalı bir oyunda her iki seçeneğinde ortak olduğu ilk aĢamayı göz ardı edip beklentilerini ikinci aĢamadaki sonuçlara göre değerlendirmeleridir (Kahneman ve Tversky, 1979: 274).

2.3.3.2. Değer Fonksiyonu

Değer fonksiyonu (value function), değerin hizmet sağlayıcılarının son zenginlik durumu açısından değil, belirli ve kiĢisel bir referans noktasına göre, kazanç ve kayıp olduğu inancını yansıtmaktadır. Bu değer, tüketicilerin mutlak değerlerden ziyade değiĢimlere karĢı daha hassas olduğunu göstermektedir (Sue, 2004: 20). AĢağıdaki Ģekilde değer fonksiyonu gösterilmektedir.

Değer (Fayda)

Kayıp Kazanç

42

Değer fonksiyonu, beklenen fayda seviyelerinden ziyade, insanların kendi çevrelerine adapte olma ve yalnızca algılanan değiĢime tepki verme konusunda güçlü eğilimleri olduğunda maddi refah, yatay eksende değiĢikliklere neden olur. Dikey eksen, bu değiĢikliklerden kaynaklanan mutluluğu göstermektedir. S-Ģekli, hem kazanç hem de kayıplara karĢı azalan marjinal duyarlığı göstermektedir. Sonuç olarak, kayıptan kaçınma olarak bilinen özellikten dolayı kaybetme fonksiyonu, kazanç fonksiyonundan daha diktir. Bireyin kendisini iyi hissetmesini sağlayan kazançlar bireye iki kat daha fazla zarar vermektedir (Thaler, 2000: 137). Örneğin, bir yatırımcının, yüksek bir beklenen getirisi olacağını düĢündüğü bir hisse senedi aldığını varsayalım. Yatırımcı hisse senedi alımından sonra hisse senedi satın alma fiyatını referans noktası olarak kullanmaya devam ederse, hisse senedi fiyatı yatırımcının değer iĢlevinin bir parçası olacaktır ve yatırımcı daha fazla risk almaktan kaçınacağından içbükey bir görüntü verecektir. Ancak, yatırımcı satın aldığı hisse senedine ait getiri beklentisini düĢürürse, hisse senetlerini satması muhtemel olacaktır. Ardından fiyat, konveks bir görüntü alacaktır. Çünkü yatırımcı risk alma arzusundadır ve bu durum değer iĢlevinin bir parçasıdır (Barber ve Odean, 2005: 544).

Burada yatırımcı, satın alma fiyatında haklı olduğunu düĢündüğünden hisse senedinin beklenen getirisi daha fazla düĢse bile, hisse senedini elinde tutmaya devam edecektir. Dolayısıyla, yatırımcının beklenen getiri hakkındaki inancı, hisse senedinin beklenen getirisi azalsa dahi, hisse senedinin satıĢını gerçekleĢtirmek için daha da düĢmesinin beklenmesine neden olacaktır. Benzer Ģekilde, iki hisse senedini elinde tutan bir yatırımcı düĢünelim. Hisselerden biri yükselirken diğeri düĢmekte olsun. Eğer yatırımcı bir likidite talebi ile karĢı karĢıya kalırsa ve hisse senedi hakkında yeni bir bilgi bulunmuyorsa, yükselen hisse senedini satma ihtimali düĢen hisse senedini satma ihtimalinden daha yüksek olacaktır (Barber ve Odean, 2005: 544).

43 2.3.3.3. Ağırlıklı Olasılık Fonksiyonu

Beklenti teorisinin diğer bir süreci ağırlıklı olasılık fonksiyonudur (probability weighting function). Beklenti teorisinde insanlar, olası çıktıların ağırlığını, karar ağırlıkları tarafından ağırlıklandırmaktadır. Her bir sonucun ağırlığı bir karar ağırlığı ile çarpılır. Karar ağırlıkları, bir yatırımın istenmesi halinde olayların etkisini ölçer. Formülasyonda verilen ağırlıklar gerçek olasılıkların bir fonksiyonu olup, 0 ila 1 arasında değiĢmektedir. Bu durum, bireylerin aĢırı derecede uç olasılıkları anlama ve değerlendirme kabiliyetlerinin kısıtlı olmasından kaynaklanmaktadır. Bu değerler arasındaki ağırlıklandırma fonksiyonunun eğimi 1‘den küçüktür. Yüksek olasılık ile kesinlik arasındaki fark ya yok sayılmakta veya abartılmaktadır. Ġnsanlar düĢük olasılıklara fazla ağırlık verme ve yüksek olasılıklara ise daha az ağırlık verme eğiliminde olmaktadır. Bu anlamda bireyler, yüksek kazanç olasılığı ve düĢük kaybetme olasılığına rağmen riskten kaçınmayı tercih ederken; düĢük kazanç olasılığı ve yüksek kaybetme olasılığına rağmen riske açık olmaktadırlar (Akin; 2009: 90; AktaĢ, 2012: 98; Eser ve ToıgonBaeva, 2011: 304; Subash, 2012: 14; TurguttopbaĢ, 2008: 111).