• Sonuç bulunamadı

2.4. Bireylerin BiliĢsel ve Duygusal Eğilimleri

3.1.1. Yönetici Ġyimserliği

1990 yılında Weinstein çalıĢmasında ortaya atılan iyimserlik önyargısı, uygulamaya konmadan önce bir karar ile ilgili yapılan incelemelerde, kararın uygulanması durumunda elde edilecek faydanın, gerçekte kararın uygulanmaya konması durumunda elde edilecek faydadan daha yüksek tahmin edilmesi olarak tanımlanmıĢtır (Weinstein 1990‘dan akt. Baccar, Mohamed ve Buori, 2013: 287).

AĢırı iyimserliğin temel sebepleri, seçim yanlılığının yanı sıra yöneticilerin rutin olarak yaptıkları iĢlerde kullanılan bilginin üretiminde yaĢanan bir takım biliĢsel hatalardır. Önemli hatalar, bireylerin yeteneklerini abartma eğilimini (örn., Kendi yetenek ve becerilerini ortalamanın üstünde

79

görmek) ve olumsuz sonuçları dıĢ olaylara atfederken yaptıkları Ģeylere pozitif çıktılar koyma eğilimini içerir. Yöneticilerin baĢkalarının baĢarısız olduğu durumlarda bile her Ģeyi yapabileceklerine inanmaları yöneticileri aĢırı güvenli yapmaktadır (Fulton ve Larson, 2009: 178). Yöneticiler, iyi bir performans olasılığını aĢırı tahmin ederek ve kötü firma performans olasılığını hafife alarak iyimserlik davranıĢı sergilemektedir. Bu konu ile ilgili literatür4, iyimserliği kurumsal finans araĢtırmacıları için ilginç bir konu haline getiren iki kapsamlı bulguyu sunmaktadır.

 Sunulan bulgulardan ilkine göre, insanlar kontrol edebileceklerine inandıkları sonuçlarla ilgili olarak daha iyimser davranırlar. Bu ilk deneysel bulgu ile uyumlu olarak anket çalıĢmaları, yöneticilerin firma performansının kendi kontrolleri dahilinde olduğuna inanmaları neticesinde firmada yaĢanabilecek belirsizlik kaynaklı sorunları hafife aldıklarını göstermiĢtir.

 Ġkinci bulguya göre ise, insanlar son derece kararlı oldukları sonuçlar konusunda daha iyimser olurlar. Ġkinci deneysel bulgu ile tutarlı olarak, yöneticilerin firmadaki baĢarıları genelde yöneticilerin muhtemelen servetleri, mesleki itibarları ve istihdam edilebilirliklerini etkilediği için, yöneticiler firma hakkında aldıkları kararların sonuçları konusunda iyimser bir davranıĢ sergilerler (Heaton, 2002: 33; Heaton, 2005: 667).

Heaton (2002) çalıĢmasında iyimser yöneticilerin "iyi bir firma performansı olasılığını sistematik olarak aĢırı tahmin edeceğini ve kötü firma performansı olasılığını hafife alacaklarını" ileri sürmektedir. Yöneticilerde görülen iyimserliğin, sermaye piyasaları verimli olduğunda firmanın sahip olduğu riskli kıymetleri düĢük seviyede tuttuğuna inanmaya yönlendirdiğini ifade etmektedir. Yöneticilerin riskli kıymetleri düĢük sevide tuttuğunu düĢünmesi yöneticilerin yatırımları iç fonlarla karĢılanmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra, dıĢ finansmana bağımlı iyimser yöneticiler bazen dıĢ finansman maliyetinin çok yüksek olduğuna inanarak pozitif net bugünkü değerli projelerini öteleyebilir. Bu durum firma açısından serbest nakit

4

Heaton (2002)‘nın çalıĢmasında adı geçen çalıĢmalar: Weinstein‘in 1980 yılında, March ve Shapira‘ın 1987 yılında, Gilson‘ın 1989 yılında yaptığı çalıĢmalardır.

80

akıĢlarını daha değerli bir hale getirmektedir. Öte yandan, yönetimsel iyimserlik, sistematik olarak yukarı yönlü önyargılı nakit akıĢ tahminlerine ve yöneticilerin firmanın yatırım fırsatlarını aĢırı derecede değerlendirmesine neden olur. Serbest nakit akıĢı olmayan yöneticiler, pozitif net bugünkü değere sahip bir projeyi dıĢ finansman maliyetini çok yüksek gördüklerinden negatif net bugünkü değerli proje gibi görerek projeyi reddedebilirler. Bu durumda, serbest nakit akıĢı firmanın dıĢ finansman ihtiyacını ortadan kaldıracak, yanlıĢlıkla negatif değere sahip projenin pozitif net bugünkü değere sahip olduğu Ģeklinde algılanmasına neden olacaktır. Bu durum projenin uygulanmasını kolaylaĢtırarak firmada var olan serbest nakit akıĢını firma için zararlı bir hale getirecektir. Böylece, yönetimsel iyimserlik, serbest nakit akıĢının fayda ve maliyetlerini, yönetimsel iyimserliğin seviyesi ve firma için mevcut olan yatırım fırsatları arasındaki iki değiĢkene bağlamaktadır. Ġyimser yöneticiler daha fazla proje üstlenmek isteyeceklerdir. Yönetici ne kadar iyimser olursa, bu projeleri harici olarak finanse etme olasılığı o kadar düĢük olacaktır.

Landier ve diğerleri 2009 çalıĢmasında fransız yöneticiler araĢtırılmıĢ ve %56'sının hayatta kalabileceğini düĢündükleri ve sadece %6'sının gelecekleri hakkında olumsuz düĢüncelere sahip olduğu bulunmuĢtur. 3 yıl sonra yapılan araĢtırma ile gelecekleri hakkında olumsuz düĢüncelere sahip yöneticilerin %38'e çıktığı, ancak hayatta kala bilen yöneticilerin sonucun %17'ye düĢtüğü sonucu elde edilmiĢtir. Merrow ve diğerleri 1981 çalıĢmasında, ABD'nin enerji endüstrisindeki ekipman yatırımını araĢtırmıĢtır. Yöneticilerin, ekipman yatırımı maliyetleri konusunda çok iyimser oldukları ve bu nedenle gerçek maliyet değeri iki kattan fazla iken yöneticilerin tahmin ettikleri maliyetlerin düĢük kaldığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Statman ve diğerlerinin 2006 çalıĢmalarında ise incelenen yöneticilerin hepsinin maliyet ve satıĢ tahmini konusunda aĢırı güvenli olduğunu bulmuĢtur (Landier v. 2009, Merrw 1981 ve Statman 2006‘dan akt. Park ve Kim, 2009: 115).

Lin, Hu ve Chen (2005) çalıĢmasında Tayvan borsasında iĢlem gören firmaların bir örneğini analiz ederek yönetimsel iyimserlik ile kurumsal

81

yatırım kararları arasındaki iliĢkiyi incelenmiĢ ve finansman kısıtlamasının daha fazla olduğu firmalarda iyimser yöneticilerin, iyimser olmayan yöneticilere göre daha yüksek yatırım-nakit akıĢ duyarlılığı sergilediği bulunmuĢtur.

Lin, Hu ve Chen (2008) iyimser yöneticilerin, iyimser olmayan yöneticilerle karĢılaĢtırıldığında, yönetici iyimserliğinin finansman açığıyla daha güçlü bir iliĢki sergilediğini ve yönetici iyimserliğinin yöneticileri yapacakları yatırımının finansmanında finansman hiyerarĢisine yönlendirdiğini bulmuĢlardır.

Langabeer ve DelliFarine (2011) çalıĢmasında yöneticilerin ortalamadan daha iyimser oldukları ve iyimserliğin, rasyonel olmayan stratejik karar verme süreçleriyle iliĢkili olduğu bulunmuĢtur.

Felleg, Moers ve Renders (2012) çalıĢmasının bulguları aĢırı iyimser yöneticilerin yüksek kazanç yönetimi teĢviklerine olumsuz tepki verdiklerini ve algılanan kazanç yönetimine tepki göstermediklerini göstermiĢtir.

Inoue, Kato ve Yamasaki (2012) Japon yöneticilerin, ABD'li meslektaĢlarından daha iyimser olduklarını bulmuĢtur. Ayrıca Japon yöneticilerin firmalarında firma yatırımlarının, ABD'nin aksine iyimserlik ya da yanlıĢ hesaplama ile artmadığını tespit etmiĢlerdir.

Graham, Harvey ve Puri (2013) çalıĢmalarında yöneticilerin kendi yaĢ grubundaki kiĢilerden daha fazla risk toleransına sahip oldukları ve yöneticilerin mali iĢler yöneticilerinden (Chief Financial Officer –CFO) daha iyimser olduğu, firma politikalarının anlamlı bir Ģekilde kiĢinin kiĢilik özellikleri ile ilgili olduğu bulunmuĢtur.

Bulut ve Er (2018) çalıĢmasında 2011-2016 döneminde BIST‘te faaliyet gösteren 8 turizm firmasının verilerini kullanarak turizm sektörü kurumsal yatırım kararların da yönetici iyimserliğinin etkisini araĢtırmıĢlardır. ÇalıĢmada elde edilen bulgular, yönetici iyimserliğinin

82

yatırım kararlarını etkileyen önemli bir faktör olduğunu göstermiĢtir. Bunun yanında, büyüme fırsatlarının yatırım kararlarını pozitif yönde, önceki dönem yatırımlarının mevcut yıldaki yatırım kararlarını ise negatif yönde etkilediği sonuçlarına ulaĢılmıĢtır.