• Sonuç bulunamadı

Etkin piyasa hipotezinin açıklamakta yetersiz kaldığı piyasaların etkin olmaması durumuna yönelik davranıĢsal finanstan gelen cevaplar davranıĢsal finansa olan ilgilin artmasına ve bu konuda yapılan araĢtırmalara ağırlık verilmesine neden olmuĢtur.

2.2. DavranıĢsal Finansın Temelleri

2010 Baker çalıĢmasına göre DavranıĢsal Finans, 1980'lerde finansal piyasalardaki anomalileri açıklayan temel ekonomik modellerin baĢarısızlıklarına yanıt olarak ortaya çıkmıĢtır. 2002 çalıĢmasında Shefrin psikolojideki geliĢmelerin ekonomistlerin dikkatini çekmesi sonucunda davranıĢsal finansın geliĢtiğini ileri sürmüĢtür (Baker 2010 ve Shefrin 2002‘den akt. Zindel, Zindel ve Quirino, 2014: 12). DavranıĢsal finans özünde, yatırımcıların finansal karar alma süreçlerini etkileyen sosyolojik ve psikolojik meseleleri ifade eder ve yatırımcıların Etkin Piyasalar Hipotezi‘nde ifade edildiği gibi her zaman rasyonel olmadıkları önermesine dayanır (Bhattacharya, 2012: 148).

DavranıĢsal finans, psikolojinin finansal davranıĢa uygulanması, uygulayıcıların davranıĢıdır (Aguila, 2009: 54). Fuller (1998: 1) göre,

 DavranıĢsal finans klasik iktisat ve finansın psikoloji ve karar verme bilimleriyle bütünleĢmesidir.

 DavranıĢsal finans, finans literatüründe gözlemlenen ve rapor edilen bazı anomalilerin neye neden olduğunu açıklamaya yönelik bir giriĢimdir.

 DavranıĢsal finans, yatırımcıların sistematik olarak karar verme hatalarını veya zihinsel hataları nasıl yaptıkları üzerine bir araĢtırmadır.

DavranıĢsal finansın temel içerikleri Barberis ve Thaler (2003), Daniel vd. (2002), De Bondt (2002, 2005, 2008), Dreman (1995), Shefrin (2001,

28

2002) ve Thaler (1993) tarafından ortaya atılmıĢtır. Bu yazarlara ait çalıĢmalar göz önüne alındığında elde edilen bulgular üç sınıfta değerlendirilebilir (De Bondt, Muradoğlu, Shefrin ve Staikouras, 2008: 3):

 Bulgulardan elde edilen ilk sınıfta sezgisel kırılganlığı ifade eden yargılama, aĢırı isteklilik, erteleme, miyop vb. gibi aĢırı öngörülebilir hatalardan oluĢan önyargılar mevcuttur. AraĢtırmalar, insan zihninin nasıl çalıĢtığını aydınlatan psikolojik mekanizmaları inceler. Ayrıca, maddi yargının neden gerçeğe dönüĢtüğünü açıklamaktadır.

 Bulgulardan elde edilen ikinci sınıfta, küresel piyasalardaki varlık fiyatlarının spekülatif dinamikleriyle ilgilidir. Burada ana fikir, söylenti tüccarlarının büyük bir risk oluĢturmasına rağmen, söylenti ticareti yapanların sistematik hatalarının uzmanlar için kar olanakları yaratmasıdır. Yatırımcı duyguları önemlidir ve yaygın olarak karĢılaĢılan yanlıĢ algılamalar geçici ve büyük fiyat ĢiĢkinliklerine neden olmaktadır. Elbette, rasyonel arbitraj da önemlidir, ancak çoğu insanın yatırım ufku kısa vadeli yatırıma dönük olduğundan, arbitraj verimsizlikleri ortadan kaldırılamaz.

 Bulguların üçüncü sınıfı, karar süreçlerinin karar çıktılarını nasıl Ģekillendirdiği ile ilgilidir. Ayrıca yatırımcılar kritik olan karar süreci değiĢkenlerini yönlendirebildiklerinden baĢarısızlıkların incelenmesi bilgilendirici niteliktedir. Bu bulgunun uygulamasına yönelik organ bağıĢı ile ilgili örnek verilmektedir. Organ bağıĢında Ġngiltere'nin katılım oranı yaklaĢık %15 iken, Belçika'da bu oran %95'in üzerindedir. Ġki ülke arasında gözlemlenen bu büyük fark neden kaynaklanmaktadır? Bu soruya cevap vermek için bireylerin karar sürecine ve statükoya sadık kalma eğiliminden yararlanabilir. Ġngiltere'deki kanunda ölümcül bir trafik kazası olması durumunda, organlarının bağıĢlanamayacağı varsayılırken, Belçika'da varsayılan çözüm sürücülerin organlarının bağıĢlayabileceği yönündedir. Ġki ülke arasında organ bağıĢı konusunda yaĢanan ciddi fark bu kanunlardan kaynaklanmaktadır.

DavranıĢsal finansın alt yapısı, ekonomide Nobel Ödülü sahibi olan Daniel Kahneman'ın ekonomik teoriyi psikolojik bilgilerle birleĢtirmesi sonucunda oluĢmuĢtur (Bisen ve Pandey, 2013: 353). 1960'larda Kahneman

29

ve Tversky farklı araĢtırma alanlarına odaklanmıĢlar ve 1970'lerde bu alandaki kriterlerin yaratılması için bir araya gelmiĢlerdir. Bu çalıĢmalarda ilk adım, karar teorisinde psikolojik deneylerin gerçek dünya senaryolarına uyarlanması ve deneyler sonucu elde edilen bulgularla öznel cevaplardan gerçek hayata dair normatif çözüm bulmaya yöneliktir. Bu çalıĢmalar sonucunda Tversky'nin normatif teori üzerindeki matematiksel çalıĢması ve Kahneman'ın birçok kimseyi ilgilendiren nesnel uyarı ve öznel uyarı arasındaki farka psikofiziksel vurgusu, amacına hizmet etmek için mükemmel bir Ģekilde harmanlanmıĢtır. Bu harmanlama sonucu aĢağıdaki bulgular elde edilmiĢtir (Subash, 2012: 11):

 Kahneman ve Tversky‘nin birlikte yazdıkları ilk çalıĢma olan "Küçük Sayılar Yasası'na Ġnanç" 1971'de yayınlanmıĢ ve bu çalıĢmada "Ġnsanların Ģans yasaları hakkında yanlıĢ zihinsel kısa yollara sahip oldukları ve özellikle, bir popülasyondan rastgele çekilen bir örneğin popülasyonun iyi bir temsilcisi olarak görüldüğü belirtilmiĢtir.

 Kahneman ve Tversky‘nin 1972'de yayınlanan "Öznel Olasılık: Temsiliyet Yargısı" adlı yayında, daha sonra açıklanacak olan temsiliyet kısa yolu incelenmiĢ ve bu yayını 1973'te yayınlanan "Tahmin Psikolojisi Üzerine" baĢlıklı bir yayın takip etmiĢtir. Bu çalıĢmalarda bireylerin zihinsel kısa yol tahminlerinde temsilciliğin oynadığı rol üzerinde durulmuĢtur.

 Tversky ve Kahneman‘ın 1974'te "Belirsizlik Altındaki Karar: Zihinsel Kısa Yollar ve Yanlılıklar" adlı eserleri yayınlanmıĢtır. Bireylerin belirsizlik koĢulları söz konusu olduğunda olasılıklara eriĢmek ve değerleri tahmin etmek için kullanılan Temsiliyet, Mevcudiyet ve Demirleme olmak üzere üç zihinsel kısa yol açıklanmıĢtır. Bu zihinsel kısa yolların ve bunlara önderlik eden önyargıların daha iyi anlaĢılmasının, belirsizlik durumlarında yargı ve kararları geliĢtirebileceği ifade edilmiĢtir.

 Kahneman ve Tversky 1979'da, Econometrica'da yayınlanan "Beklenti Teorisi: Risk Altındaki Bir Karar Analizi" çalıĢmaları ikilinin en önemli çalıĢmalarıdır ve riskli durumlarda karar verme sürecinin açıklayıcı bir modeli olan Beklenen Fayda Teorisi‘ne eleĢtiri sunulmuĢ ve Beklenti Teorisi adı verilen alternatif bir model geliĢtirmiĢlerdir. GeliĢtirilen alternatif

30

Beklenti Teorisi modeli Kahneman‘a 2002'de Nobel Ekonomi Ödülü'nü getirmiĢtir.

 Tversky ve Kahneman 1981 tarihli çalıĢmalarında çerçeveleme olarak bilinen önyargıyı tanıtmıĢlardır. Aynı sorun farklı Ģekillerde Ģekillendirildiğinde, karar problemlerinin algılanmasına, olasılıkların ve sonuçların değerlendirilmesine yönelik psikolojik ilkeler, öngörülen tercih kaymalarını ortaya koymuĢtur.

DavranıĢsal finans, yatırımcı duyarlılığı, davranıĢsal tercihler ve sınırlı arbitraj olmak üzere üç temel yapı taĢına dayanmaktadır. Yatırımcı duyarlılığı, yatırımcı hatası demektir ve insanların nasıl düĢündüğünü ifade etmektedir. Bu tür bilinç düzeyinden kaynaklanan yatırımcı duyarlılığı kendini piyasada gerçekleĢen iĢlemlerde gösterebilmektedir. DavranıĢsal tercihler, beklenen fayda kuramı ilkelerine uymayan risk ve getiri hakkındaki yatırımcı tutumlarını içermektedir. Neo-klasik finansta, rasyonel bilgi tüccarları irrasyonel söylenti tüccarlarının davranıĢsal tutarsızlıklarını kullanmakta ve böylece hisse senedi fiyatlarının verimli olmasını sağlamaktadırlar (Bisen ve Pandey, 2013: 353; De Bondt vd., 2008: 5). DavranıĢsal finansın diğer bir yapı taĢı olan arbitraj sınırlamaları, rasyonel yatırımcıların rasyonel olmayan yatırımcıların yarattığı fırsatlardan yararlanamayacağını iddia ederken, rasyonellikten olası bazı sapmaları listelemektedir. Rasyonel olmayan yatırımcılar varlık fiyatlarındaki bozulmalara (temel değerlerden ayrılmalarına) neden oluyorlarsa, rasyonel yatırımcılar bu durumu arbitraj yardımıyla düzeltebilmelidir. Bununla birlikte, arbitraj, çeĢitli kısıtlamalar nedeniyle çok masraflı, çok riskli veya imkânsız olabilir. Dolayısıyla verimsizlikler daha uzun süre devam edebilir (Lovric, 2011: 11).

Ġlke olarak, davranıĢsal finansa yönelik iki farklı yaklaĢım vardır. Her iki yaklaĢımın da amacı gözlemlenen fiyatları, piyasa iĢlem hacmini ve bireysel davranıĢı geleneksel finans modellerinden daha iyi açıklamaya çalıĢmaktır. Ġlk yaklaĢımda, belirli ekonomik koĢullar altında insan davranıĢını tanımlayan psikolojik sonuçlar yer almaktadır. Bu sonuçlar, piyasa gözlemlerini açıklamak ve yeni modeller oluĢturmak için kullanılır.

31

Ġkinci yaklaĢımda, geleneksel finans teorisine dayanan tahminlerden ampirik sapmalar gözlemlenmektedir. Ardından, bireysel davranıĢın psikolojik sonuçları, gözlenen piyasa fenomenisine bir açıklama bulmak için taranır (Glaser, Nöth ve Webera, 2003: 7).

DavranıĢsal finansın temel bir varsayımı, bilgi yapısının ve piyasa katılımcılarının özelliklerinin bireylerin yatırım kararlarını ve piyasa sonuçlarını sistematik bir Ģekilde etkiliyor olmasıdır. Bireylerde düĢünme süreci bir bilgisayar gibi iĢe yaramaz. Bunun yerine, insan beyni kısa yollar ve duygusal filtreler kullanarak bilgileri sıklıkla iĢler. Bu süreçler finansal karar vericilerin, rutin olarak riskten kaçınma konusundaki geleneksel kavramları ihlal etmesine ve tahminlerinde öngörülebilir hatalar üretmesine neden olur. Bu tür sorunlara, yatırımcı kararlarında, finansal piyasalarda ve firma yönetim davranıĢlarında yaygın olarak karĢılaĢılmaktadır. Bu optimal olmayan mali kararların etkisi, sermaye piyasalarının etkinliği, kiĢisel zenginlikleri ve firmaların performansını etkilemektedir (Baker ve Nofsinger, 2010: 3). Bu nedenle bireylerin optimal olmayan mali kararlarının etkisi hakkında bilgi sahibi olabilmek için, ekonomide ve psikolojide karar verme sürecinin nasıl gerçekleĢtiği ve karar alma sürecinde etkili olan bireysel faktörlerin bilinmesi önem taĢımaktadır.