• Sonuç bulunamadı

Kanun koyucu, haksız fiil sorumluluğunda bedensel zarar ve ölüm hâline ayrı bir önem vermiştir. Bu çerçevede, bir kimsenin haksız fiil neticesinde bedensel zarara uğraması veya ölmesi durumunda, zararın kapsamına nelerin gireceği ve kimlerin talep hakkına sahip olduğu “Özel durumlar” başlığı altında ayrıca dü-zenlenmiştir (TBK 53-56).

Bedensel Zararın Kapsamı Bedensel Zarar Kavramı

Bedensel zarar kavramı, haksız fiille beden bütünlüğü (fiziki varlığı ve/veya ruh sağlığı) ihlal edilen bir kimsenin malvarlığında meydana gelen azalmayı ifade eder. Bedensel zararın kapsamı, TBK 54’de şöyle açıklanmıştır:

“Bedensel zararlar özellikle şunlardır:

• Tedavi giderleri.

• Kazanç kaybı.

• Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

• Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.”

Madde metninde yer alan “özellikle” kelimesinden de anlaşılacağı gibi, bedensel zararın kapsamına giren kayıplar sınırlı olarak sayılmamıştır; burada kanun

koyu-Bilirkişi: Tecrübe prensipleri hakkında hâkimde eksik olan bilgiyi veren ve bu tecrübe prensiplerine dayanarak sabit olan bir olaydan sonuçlar çıkaran veya kendi özel bilgisine dayanarak uyuşmazlık konusu olayları tespit eden kişidir.

MK . 4 Kanun’un takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir.

cu en çok karşılaşılan zarar türlerini örnek kabilinden düzenlemiştir. Dolayısıyla TBK 54’de sayılmadığı hâlde bedensel zarar ile uygun nedensellik bağı içinde bu-lunan diğer zararların da tazmin edilmesi pekâlâ talep edilebilir. Bedensel zarar kapsamında TBK 54’te yer verilen malvarlığı kayıpları hakkında kısaca aşağıdaki açıklamaları yapabiliriz.

Tedavi Giderleri

Tedavi giderleri, haksız fiille ihlal edilen beden bütünlüğünü yeniden iyileştirmeye yönelik (ambulans, doktor, hastane, ilaç, protez, psikoterapi vs.) masraflardır. Bun-ların yanı sıra, yukarıda vurguladığımız gibi, haksız fiilin yol açtığı diğer zararlar da bu kapsamda istenebilir (hastaneye gidiş geliş masrafları, bakıcı ücretleri vs.).

Tedavi giderleri kapsamında istenecek harcamalar, somut olayın özelliklerine uygun olmalıdır; zarar gören, durumun haklı kılmadığı masrafları fiilen yapmış olsa bile talep edemez.

Kazanç Kaybı

Kazanç kaybı, haksız fiille beden bütünlüğü ihlal edilen bir kimsenin kısmen ya da tamamen çalışamaz duruma düşmesidir. Davacının hüküm tarihine kadar olan kazanç kayıpları burada göz önünde bulundurulur. Ancak istenebilecek ka-zançlar, zarar verici fiil ile uygun nedensellik bağı içinde bulunmalı ve hukuka aykırı faaliyetlere ilişkin olmamalıdır.

Çalışma Gücünün Azalmasından ya da Yitirilmesinden Doğan Kayıplar Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar, beden bü-tünlüğü ihlal edilen bir kimsenin gelecekte yaşayacağı malvarlığı azalmalarına karşılık gelmektedir. Bunlar, çalışma gücünün geçici ya da sürekli olarak azalma-sından veya yitirilmesinden kaynaklanan müstakbel kazanç kayıplarıdır.

Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar hesapla-nırken, zarar görenin yaşı, cinsiyeti, ileride çalışabileceği süre, mesleği, yıllık kazanç miktarı, haksız fiilden etkilenen organı, organın etkilenme derecesi gibi unsurlar göz önünde bulundurulmaktadır. Uygulamada mahkemeler, genelde bilirkişiler va-sıtasıyla bunları hesaplatmaktadır.

Ekonomik Geleceğin Sarsılmasından Doğan Kayıplar

Haksız fiile maruz kalan kimse, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilme-sinden doğan kayıplar dışında ekonomik geleceğinde sarsıntı da yaşayabilir. Ka-nun koyucu, bunların da tazmin edilmesine imkân tanımıştır.

Hiç şüphesiz çalışma gücünün kaybı da ekonomik geleceğin sarsılmasına yol açar; fakat burada söz konusu olan, bedensel bütünlüğü ihlal edilen kimsenin ça-lışma gücünde bir azalma olmamasına rağmen ekonomik olarak bir kayba uğra-masıdır. Örnek olarak, haksız fiile maruz kalan bir mankenin yüzünde yara izi kaldığı takdirde, bedensel olarak çalışma gücü azalmamıştır ama manken olarak iş bulması artık zorlaşmıştır.

Bedensel Zararın Belirlenmesi

Bedensel zararın belirlenmesine ilişkin olarak yeni Borçlar Kanunu özel bir dü-zenleme içermektedir (TBK 55). İnsan zararları kavramından hareketle getirilen bu hükümle, eski Borçlar Kanunu döneminde ortaya çıkan farklı uygulamaların önüne geçilmek istenmiştir. Uygulama birliği sağlanırken, tazminatın zararı gide-rici işlevi, zarar vereni ödüllendirme sonucu doğuracak yöntemlerden kaçınma ve sorumluluk hukukunun diğer esasları göz önünde bulundurulmuştur.

TBK 55’e göre, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Ka-nun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.

Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu oldu-ğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilme-sine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.”

Bu düzenleme uyarınca, bedensel zarar hesaplanırken, faile kısmen ya da ta-mamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile üçüncü kişilerce yardım amacıyla yapılan ödemeler (bağışlanan paralar) dikkate alınmayacak; zarardan indirilmeyecektir. Ayrıca hesaplanan tazminat, azlığından bahisle takdiren artı-rılamayacak veya çokluğundan bahisle takdiren indirilemeyecektir. İnsan zarar-larında yargı birliğinin sağlanması amacıyla getirilen son fıkra uyarınca, idarenin sorumluluğu söz konusuysa bedensel zararın belirlenmesinde İdare hukuku esas-ları değil, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

Önceki Borçlar Kanunu’nda TBK 55’in karşılığı bulunmamaktadır. Tümüyle yeni bir hükümdür.

Bedensel Zararda Tazminat Hükmünün Değiştirilmesi

Tazminat davasında hüküm verileceği tarihte, bedensel zararın kapsamını tam olarak belirlemek her zaman mümkün olamayabilir; bu nedenle hâkime, verdiği tazminat hükmünü belirli şartlarla değiştirme yetkisi tanınmıştır.

TBK 75’e göre, “Bedensel zararın kapsamı, karar verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa hâkim, kararın kesinleşmesinden başlayarak iki yıl içinde, taz-minat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir.”

Hâkim gözden geçirme yetkisini saklı tutarak karar vermişse, zararda artış ol-ması davacıya, azalma olol-ması davalıya hükmün değiştirilmesine yönelik bir dava açma hakkı verir. Fakat böyle bir dava açılmadıkça, hâkim verdiği tazminat hük-münü kendiliğinden değiştiremez.

Hâkim tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutmuş olmasa bile, dava açıldıktan sonra meydana gelen yeni zararlar için zarar gören zamanaşımı süresi içinde ayrı bir dava açabilir.

Ölüm Hâlinde Zararın Kapsamı

Ölüm hâlinde zararın kapsamı, TBK.53’te düzenlenmiştir. Bu hükümde, haksız fiil neticesinde ölen kimsenin mirasçıları ile desteğinden yoksun kalan kişilere bazı talep hakları tanınmıştır.

Ölen kişinin mirasçıları ile ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler her zaman aynı kişiler olmak zorunda değildir.

TBK 53’e göre, “Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:

• Cenaze giderleri.

• Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azal-masından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

• Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.”

Maddede yer alan “özellikle” kelimesinden de anlaşılacağı gibi, ölüm hâlinde zararın kapsamı sınırlı olarak sayılmamıştır; burada düzenlenenler ölüm nedeniy-le en çok karşılaşılan malvarlığı kayıplarıdır. Dolayısıyla ölüm inedeniy-le uygun neden-sellik bağı içinde bulunan diğer zararlar da TBK 53 çerçevesinde talep edilebilir.

TBK 53’te yer verilen malvarlığı kayıpları hakkında kısaca aşağıdaki açıklama-ları yapabiliriz.

Cenaze Giderleri

Ölüm neticesinde karşılaşılan ilk malvarlığı kayıpları, cenaze giderleridir (cenaze töreni, mezar taşı, ilan masrafları vs.). Bu masraflar ölenin terekesinden yapılmış-sa, bunu talep hakkı mirasçılara ait olur; eğer bir başkası bu masrafları karşılamış-sa, talep hakkına da o sahip olur.

Kanundaki zarar kalemlerinin tüketici olarak sayılmaması nedeniyle cenaze gi-derleri dışında ölümün yol açtığı diğer zararlar da tazmin edilirler (otopsi masraf-ları, cenazenin defnedilmek üzere şehirler arası veya ülkeler arası taşınması vs.).

Ölüm Hemen Gerçekleşmemişse Tedavi Giderleri ile Çalışma Gücünün Azalmasından ya da Yitirilmesinden Doğan Kayıplar

Haksız fiil neticesinde ölüm olayı hemen gerçekleşmemişse (örnek olarak, haksız fiile maruz kalan hastanede 2 ay yaşam mücadelesi vermişse), bu süreçte yapılan tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar da talep edilebilir. Bu zararları talep hakkı, kişinin ölümü nedeniyle mi-rasçılarına intikal eder.

Ölenin Desteğinden Yoksun Kalan Kişilerin Bu Sebeple Uğradıkları Kayıplar Haksız fiile maruz kalan kimsenin bakıp gözetmekte olduğu kimseler, onun ölümü üzerine bu desteği kaybetmiş olurlar. Ölen birisinin desteğini kaybetmiş olmak, bu destekten yoksun kalanların zarara uğramasına yol açar. Bu hâliyle burada bir yansıma zarar söz konusudur. Zira destekten yoksun kalanlar, doğrudan haksız fiilin muhatabı değildirler ancak TBK 53/b. 3 hükmü, yansıma zararın tazmin edilmesine imkân tanıyarak, bu kimselerin uğradıkları zararların karşılıksız kal-masını engellemiştir. Buna destekten yoksun kalma tazminatı adı verilmektedir.

Yansıma Zarar kavramı için bkz. Ünite 3, s. 63

Ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler, ölenin sürekli ve düzenli olarak ge-çimlerini sağladığı kimselerdir; bunların ölenin mirasçısı yahut akrabası vs. ol-ması şart değildir; ölen kimsenin birisine destek olup olmadığı fiili duruma göre tespit edilir. Burada önemli olan, haksız fiile maruz kalan kimse ölmeseydi, onun bu kişilere (örnek olarak eşine, çocuklarına vs.) sürekli ve düzenli olarak bakmaya devam edeceğinin veya ileride bakacağının (örnek olarak, ölen bir çocuğun ileri-de anne babasına bakacağının) kuvvetli bir ihtimal olmasıdır. Ölümün meydana gelmesi yüzünden, bu kimseler ölenden ileride alacakları muhtemel yardımı kay-betmiş olurlar.

Ölen kimsenin, birisinin geçimini sağlaması ve buna katkıda bulunması, para verme şeklinde olabileceği gibi, hizmet görme veya mal verme tarzında da olabilir (düzenli olarak para verme, yiyecek giyecek yardımı yapma, okul taksitlerini öde-me, kadının ev işlerinde ücretsiz olarak çalışması vs.)

Ölenin mirasçısı olmayıp, ölüm olayı nedeniyle onun desteğinden yoksun kaldığı kabul edilen kişiler kimler olabilir?

Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, yıllık muhtemel yardım miktarı ile yardımın muhtemel süresi göz önünde bulundurulur; bu hesaplamada ayrıca, destek ihtiyacının ileride ortadan kalkma ihtimali de dikkate alınır.

Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için, ölüm yüzünden davacı-nın hayat düzeyi düşmüş olmalıdır. Ölüm olayı nedeniyle davacıdavacı-nın elde ettiği ya-rarlar (örnek olarak, davacıya kalan mirasın geliri, sigorta bedeli vs.), onun destek ihtiyacını etkilediği ölçüde, destekten yoksun kalma zararının azalmasına veya ortadan kalkmasına yol açar. Bu noktada TBK 55/I hükmü şöyle bir düzenleme getirmektedir: “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Ka-nun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.” Buna göre, faile rücu edilemeyecek olan Sosyal Gü-venlik Kurumu ödemeleri (emekli maaşı vs.) ile üçüncü kişilerin yardım amaçlı karşılıksız kazandırmaları (bağışlanan paralar), destekten yoksun kalma zararının hesaplanmasında dikkate alınmayacak; zarardan indirilmeyecektir.

Hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının, azlığından bahisle takdi-ren artırılması veya çokluğundan bahisle takditakdi-ren indirilmesi mümkün değildir.

Nitekim TBK 55/I son cümleye göre, “Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.”

Ölüm, idarenin sebep olduğu bir nedenle meydana gelmişse destekten yok-sun kalma tazminatının ve ölüme bağlı diğer zararların talep edilmesinde İdare hukuku esasları değil, Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanacaktır. Zira TBK 55/II’ye göre “Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya ta-mamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve dava-larda da uygulanır.”

TAZMİNATIN BELİRLENMESİ