• Sonuç bulunamadı

İfa Engeli Kavramı: Borç kişi, yer, zaman ve konu bakımından doğru ifa edilmişse ifa gerçekleşmiş sayılır. Borcun taraflardan herhangi birine yüklenebilen sebeple bu noktalardan herhangi birine uygun olmayan ifası ya da hiç ifa edilmemiş veya edilememiş olması hâlinde ise ifa ya hiç ya da gereği gibi gerçekleşmemiş sayılır.

Bu gibi hâllerde ifa engellerinden ya da ifa aksaklıklarından söz edilir.

niteliğindeki tescili talep, yalnız bu talepte bulunmak için tasarruf yetkisi olan kişi (kural olarak malik ya da temsilcisi) tarafından yapılır.

Alacaklıya sunma, herhangi bir biçim koşuluna bağlı değildir. O yüzden, borç-lunun alacaklıya sözlü veya yazılı olarak bir bildirimde bulunması ya da maddi fiillerle edimi alacaklıya sunması mümkündür. Bu anlamda, borçlunun -ifa yeri borçlunun iş yeriyse-borcunu ifa etmek üzere kendi iş yerinde hazır tuttuğunu alacaklıya telefonda bildirmesi ya da -ifa yeri alacaklının iş yeriyse- alacaklının iş yerine götürmüş olması birer sunum biçimidir. Yeter ki o, borcun gereği gibi ifası için gerçekten (fiilen) hazır olsun. Sözlü olarak ifa önerisi, fiilen ifaya hazır olduğunu ispat yükünü borçluya yükler.

Alacaklı, haklı bir sebep bulunmaksızın gereği gibi ifa önerisini reddetmiş olmalıdır.

Reddetme, ya ifa için sunulanı kabulden kaçınma veya ifa sürecine katılmak-tan kaçınma görünümleriyle ortaya çıkabilir.

İfa için sunulanı kabulden kaçınma (kabul temerrüdü), alacaklının, ifası süre-cine katılımı gerekmeyen borcun ifa önerisini kabul etmesi gerekirken bunu haklı bir sebep olmaksızın reddetmesidir. Örneğin satın aldığı mal, ifa yeri olan iş ye-rine zamanında getirilip teslim edilmek istendiğinde bunun reddi, borcun yetkili bir üçüncü kişi tarafından ifası önerisinin reddi, borçlu tarafından vadesinden önce ifa önerisinin reddi, borçlunun ifa sırasında makbuz verilmesi isteğinin red-di gibi durumlarda, alacaklı, kabulden kaçınma suretiyle temerrüde düşmüş olur.

İfa sürecine katılmaktan kaçınma, alacaklının borçlunun borcunu ifa edebilme-si için borçludan önce yapması gerekli hazırlık işlemlerini yapmaktan kaçınması-dır. Öyleyse terziye dikilecek elbise için kumaşı vermeyen, seçimlik borçta seçim hakkını kullanmayan ya da inşaat malzemelerini (taşını, tuğlasını, kumunu, kire-cini) vermeyi sözleşmeyle üstlendiği hâlde bunları sağlamayan alacaklı, borcun ifa edilebilmesi için borçludan önce yapması gerekli hazırlık işlemlerini yapmaktan kaçınarak alacaklının temerrüdüne düşmüş olur.

Haklı bir sebebin bulunmaması, alacaklının, gereği gibi ifa önerisini reddetmeye hak verebilecek sebepten yoksun olması demektir. O hâlde, gereken hazırlığı yap-madığı için ifa önerisini kabulün geçici olarak mümkün olmaması, örneğin teslim edilecek mallar için henüz yeterli depoyu hazırlayamamış olma gerekçesi haklı de-ğildir. Keza borçlunun erken ödeme önerisinin reddi, alacaklının temerrüdüne yol açabilecektir. Çünkü, borçlu borcunu vadesinden önce ifa etmeye yetkilidir. Fakat vade alacaklının menfaatine ve erken ifa, alacaklıyı zarara uğratmakta ise ifa öne-risinin reddi haklı olacaktır. Örneğin borç faizli tüketim ödüncü sözleşmesinden kaynaklanmakta ve borçlu anapara borcunu erkenden ifa etmek istiyor fakat kalan sürede işleyebilecek faizleri ödemekten kaçınıyorsa alacaklı bunu reddetmekte hak-lıdır. Yine, yazın kullanılmak üzere satın alınan teknenin veya yazın satmak için sipariş edilen bikinilerin kışın ortasında, kışın yakılmak üzere satın alınan, depo yetersizliği nedeniyle istendikçe teslimi kararlaştırılan altı aylık kömürün yazın or-tasında teslimi önerileri, pekâlâ alacaklının reddini haklı gösterebilir.

Alacaklının Temerrüdünün Sonuçları Genel Olarak

Alacaklının temerrüdünün sonuçlarına genel olarak bakıldığında şu görüntü or-taya çıkar: Borçlunun temerrüdü sona erer, borçlunun sorumluluğu hafifler, hasar alacaklıya geçer, alacaklı artık ödemezlik def’ini ileri süremez, borçlunun giderle-ri isteme hakkı doğar, sözleşmeden doğan faiz işlemeye devam eder.

Hasarın alacaklıya geçişi bağlamında yeni TBK, alacaklının ifaya katılmak su-retiyle temerrüdüne, borç sanki ifa edilmiş gibi sonuçlar bağlayabilmektedir. Ör-neğin “Taşınır satışlarında, alıcının satılanın zilyetliğini devralmada temerrüde düşmesi durumunda zilyetliğin devri gerçekleşmişçesine satılanın yarar ve hasarı alıcıya geçer.” (TBK 208/II; benzeri hükümler için bkz. taşınmaz satışında: TBK 245/I; eser sözleşmesinde: TBK 483/I).

Keza “Alacaklı, müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse diğerle-rine karşı da temerrüde düşmüş olur” (TBK 106/II; krş. eBK 90).

Alacaklı için ifayı kabul etme bir borç değildir. O yüzden alacaklının temerrüdü, yükümlülüğe aykırılık sayılmaz. Bundan dolayı, alacaklının temerrüdünün sonuç-ları arasında borçlunun zararının tazminine yer olmadığı gibi öngörülen sonuçlar alacaklının temerrüde düşmekte kusurlu olmasına bağlanmış da değildir.

Keza alacaklı, ifayı kabule hazır olduğunu ya da ifa sürecinde kendisine dü-şeni yapmaya hazır olduğunu bildirerek alacaklının temerrüdünden kurtulabilir.

Alacaklı böyle bir çaba göstermezse ve göstermedikçe, gerçi borçlu temerrüde düşmez, temerrütte idiyse bu durumdan kurtulur ama borç da sona ermiş ol-maz. Bu yüzden, faizli bir para borcunda alacaklı temerrüdü, faiz borcunu orta-dan kaldırmaz; yani faizin işlemesi durmaz. Borçlunun tüm kapsamıyla borçtan kurtulabilmesi, yasa tarafından kendisine tanınan tevdi ve dönme olanaklarını kullanmasıyla mümkün olur.

Alacaklı Temerrüdünün Özel Sonuçları

Borçluya tanınan tevdi ve dönme olanakları alacaklının temerrüdünün özel so-nuçları olarak ifade edilmektedir.

Edim bir şeyin teslimine ilişkinse borçlu, borçlanılan şeyi ifa yerindeki yar-gıcın belirleteceği bir yere tevdi ederek sorumluluktan kurtulur. Ticari mallarda tevdi yeri belirleme ve tevdi etmede yargıç kararı gerekmez (TBK 107).

Edimin konusu bir yere tevdi etmeye elverişli değilse, söz gelişi tevdi suretiyle saklanması çok masrafı gerektiriyorsa ya da çabucak bozulabilecek bir şey ise onu tevdi etmek yerine mahkemeden satışına izin verilmesini isteme olanağı da bu-lunmaktadır (TBK 108). Bu durumda, satıştan elde edilen gelirden satış giderleri düşürüldükten sonra kalan tutar tevdi edilecektir.

Bunun için öncelikle alacaklıya ihtar çekilip yargıçtan satış izni alınmış ol-malıdır. Ticari mallarda da satış için yargıç izni alınması gerekmektedir. (TTK 23/1 (b). Fakat borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı olma ya da değerine oranla satış masrafları yüksek olma gibi hâllerde, yargıç izniyle, ihtarsız satış yapılması müm-kündür.

Daha sonra artırma yoluyla satış yapılmalıdır. Borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı olma ya da değerine oranla satış masrafları yüksek olma hâllerinde, satışın artır-ma yoluyla yapılartır-ması zorunlu değildir.

Borçlu, tevdi ettiği şeyi tevdi yerinden geri alabilir. Bu durumda, geri alma anında borç bütün kapsamıyla hukuksal yaşamına geri döner hem de bu, kal-dığı yerden, aralıksız devam etmişçesine (TBK 109/II) bir geri dönüştür. Yalnız alacaklı tevdi olunanı ifa olarak kabul ettiğini açıklamışsa veya tevdi sonucunda alacağı güvence altına almış olan rehin ortadan kalkmış ise borçlu tevdi ettiği şeyi geri alamaz (TBK 109/I).

Edim bir şeyin teslimine ilişkin değilse, böylelikle yapma edimi borçlanılmış-sa, borçlu, aşağıda açıklanan sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Dönmede, borçlunun temerrüdünün hükümleri uygulanır (TBK 110).

TBK 208/II Taşınır satışlarında, alıcının satılanın zilyetliğini devralmada temerrüde düşmesi durumunda zilyetliğin devri gerçekleşmişçesine satılanın yarar ve hasarı alıcıya geçer.

TBK 245/I Satılanın tescilden sonraki bir zamanda alıcı tarafından teslim alınması için sözleşmeyle bir süre belirlenmişse onun yarar ve hasarı, alıcıya teslimle geçer. Bu hüküm, alıcının satılanı teslim almada temerrüde düşmesi durumunda da uygulanır.

TBK 483/I Eser teslimden önce beklenmedik olay sonucu yok olursa işsahibi, eseri teslim almada temerrüde düşmedikçe yüklenici, yaptığı işin ücretini ve giderlerinin ödenmesini isteyemez. Bu durumda malzemeye gelen hasar, onu sağlayana ait olur.

Artırma Yoluyla Satış: Önceden tespit edilen yer ve zamanda, önceden belirlenen şartlara göre, hazırlar arasında en yüksek teklifte bulunan kimseyle kurulan satımdır. (Ayrıntılı bilgi için bkz.Haluk Tandoğan, Özel Borç İlişkileri C.I/1.İstanbul: Vedat Kitaçılık, 2010).