• Sonuç bulunamadı

LİTERATÜR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6. İlgili Araştırmalar

2.6.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Cochran (2006), Belediye Başkanlarının Liderlik Türleri ve Uygulamadaki Stratejileri başlıklı çalışmasında, belediye başkanlarının eğitimde yer almaları

sözkonusu olduğunda eğitimsel liderliğin de gündeme geldiğini, eğitime katkı düzeyinin sergilenen liderlik tarzına bağlı olarak değişiklikler gösterebileceğini ifade etmiştir. Bu konuda belediye başkanlarının eğitime sağladığı katkılardan bazı iyi örnekler verilmiştir. Bu örnekler şu başlıklar altında açıklanmıştır; toplam kontrol, kısmi kontrol, ortaklık ilişkisi ve orta düzeyde katılım.

Toplam kontrol durumunda; belediye başkanı okul yönetim kurulunu, okul yöneticisini seçer ve bütçeyi kontrol eder. Kısmen kontrol durumunda ise belediye başkanı okul yönetim kurulunun bir kısmını veya tümünü seçer, yönetim kurulu da okul yöneticisini seçer. Ortaklık ilişkisi durumunda ise belediye başkanı ile okul yöneticisinin birlikte hareket ederek eğitimi geliştirmek için ortak konu ve girişimler üzerinde çalıştıkları ifade edilmiştir. Orta düzeyde katılım durumunu ise belediye başkanının okul eğitim sistemi ile ilgili daha fazla katkı sağlamak istemesine karşın politik çevrelerce bunun engellenmesi olarak açıklanmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, belediye başkanlarının eğitime katkıda bulunurken, politik hedeflerine ve önceliklerine göre faklı liderlik rolleri üstlendikleri görülmüştür. Bu liderlik rolleri de kolaylaştırıcı, arabulucu, kaynak yaratıcı, iletişimci, katalizör, motive edici, takım liderliği şeklinde tanımlanmıştır (Cochran, 2006).

Slay (2006), Politik Bağlamda Bugünün Belediye Başkanının Eğitimdeki Rolü adlı çalışmasında, son 75 yılda pek çok belediye başkanının halkın eğitimi konusuna direkt olarak dahil olmadıklarını ya da çok az ilgilendiklerini ancak bu durumun son 10- 15 yıldır çok büyük değişiklikler göstererek belediye başkanlarının eğitime ilgisinin önemli ölçüde arttığı tesbit edilmiştir. Bunun sebebinin kamu okullarının şehrin ekonomisinin büyümesine ve gelişimine sağladığı katkı olduğu ifade edilmiştir. Çalışmadaki belirlemelere göre bir şehrin kamu eğitim sistemi ile ilgili ünü şehrin kendi ünü ve prestiji ile doğru orantılıdır. Bir şehrin okul sisteminin kalitesi o şehrin diğer yaşam kalitesi göstergelerini de etkilemektedir. Bunlar, suç oranları, iş ve yatırım gelişimi, inşaat, vergi gelirleri, sanat gibi konuları içermektedir. Dolayısıyla son zamanlarda belediye başkanları eğitimin şehrin sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamı açısından ne kadar önemli olduğunu fark etmişlerdir. Sonuç olarak belediye başkanlarının eğitime verilen katkının daha üretken bir iş gücü, güçlü ve zengin bir toplum, suçta azalma, kaliteli bir yaşam olgularının güvencesi olduğuna inandıkları belirlenmiştir (Slay, 2006).

Kirst (2003), Belediye Başkanının Etkisi, Yeni Uygulamalar ve Kamu Okullarının Yönetimi adlı çalışmasında, son zamanlarda belediyelerin eğitim üzerindeki etkisi ve kontrolünün trendini incelemektedir. Çalışmada şehirlerde belediye başkanlarının okullarda yapacakları değişiklikler ile okulların kalitesinin değişeceği ve öğrencilerin başarısının artırılabileceği ortaya konulmuştur. Yirminci yüzyıl boyunca model olarak seçilmiş bazı okullarda yürütülen reform çalışmalarına dayanılarak yürütülen bu çalışma aşağıdaki sonuçları ortaya koymuştur:

1. Yönetimsel değişiklikler her şehirde veya her bir küçük birimde kendi şartları içinde değerlendirilmelidir ve eğitimsel kontrolü artırmak için istek gösterilmelidir.

2. Belediye başkanlarının okul yönetimlerine müdahaleleri düşük seviyede müdahaleden (okul yönetimi seçimlerine müdahale gibi), yüksek seviyede müdahaleye (okullar üzerinde formal kontrol tesis etmek gibi) kadar çeşitlilik gösterir.

3. Yönetimsel değişiklikler ve geliştirilmiş yapısal çalışmalar ya da sonuçlar arasında hiç bir pozitif bağ bulunmamaktadır (Kirst, 2003).

Edelstein (2006), Eğitimde Belediyenin Rolünün Olgunlaştırılması adlı çalışmasında; belediye başkanlarının şehirlerinin en üst düzey seçilmiş görevlileri olarak, okullara yardımda bulunan vergi mükelleflerini destekledikleri gibi; devlete ait okullarda öğrenim gören öğrencileri ve velilerini de destekleme hakkına sahip oldukları noktasına vurgu yapmaktadır. Güçlü bir eğitim sistemi olmadan, belediye başkanlarının yeni iş alanlarını ve şehir ekonomilerini geliştirmelerinin zor olduğu vurgulanmaktadır. Bunun bilincinde olan belediye başkanlarının, öğrencilerin ve velilerinin hayatlarını etkileyen birçok kurumun sicil amiri olmalarından dolayı, okulun ve şehrin güçlerinin birleştirilmesinde fayda gördüklerini tesbit etmektedir. Politik görüşü ne olursa olsun, ayrım yapmadan eğitime destek veren belediye başkanlarının sağladığı katkı sonucunda devlet okullarında eğitim gören çocukların eğitim ve yaşam kalitesinin arttığı, eğitimsel çıktıların olumlu anlamda yükseldiği belirtilmektedir. Bu çalışmada ayrıca belediye başkanlarının ve belediyelerin halk eğitimine dahil olmalarının da toplum lehine sonuçlar oluşturacağı belirtilmektedir (Edelstein, 2006).

Usdan (2006), Belediye Başkanları ve Halk Eğitimi adlı çalışmasında, 1983 tarihli “Risk Altında Bir Ulus” (Eğitimi Mükemmelleştirme Komisyonu) başlıklı rapordan sonra Amerika Birleşik Devletleri genelinde yeni bir eğitim politikası

uygulandığını, ülkenin en etkili sanayi ve politik liderleri ve daha yakın zamanlarda ise belediye başkanlarının, öğrencilerin okullardaki başarılarını artırmak için görülmemiş bir şekilde çaba sarfettiklerini vurgulamaktadır. Çalışmada belediyelerin dolayısıyla belediye başkanlarının etkisinin artmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur. Bunun sağlanamaması halinde giderek artan uluslararası rekabet ile baş edilemeyeceği, okulların vasat bir şekilde kalacağı tesbiti yapılmıştır. Çalışmada eğitim-belediye başkanları ilişkisini inceleyen kimi eğitim bilimcilerin denemelerine de yer verilmiştir. Sonuç olarak belediyelerin özellikle kenar mahallelerdeki halk eğitimine katkı sağlamasının zorunlu olduğu, bunun sağlanması halinde eğitim kalitesinin artacağı vurgulanmıştır (Usdan, 2006).

Wong ve Francis (2007), yaptıkları çalışmada, 1990’lı yıllarda eğitime ilişkin hizmetlerin belediye başkanlıkları tarafından devir alınmasından sonra özellikle Boston ve Şikago’nun 100 kenar mahallesinde yaptıkları araştırmalarında, belediye başkanlarının okulları yönetmeleri ile belirgin farklılıklar olup olmadığını; belediye başkanlarının şu anda görev alanlarında uygulanmakta olan okul reformlarına katkıda bulunup bulunmadıkları; eğitim ve öğretim için yeterince kaynak ayırıp ayırmadıkları; halkın şehirlerde eğitim sistemine duyarlı olup olmadıkları; konularını irdelemişlerdir. Araştırmalar bütün sistemin geliştirilmesine yönelik kritik verilere dayandırılmıştır. Öğrencilerden alınan sonuçlar ile alan çalışmalarında elde edilen sonuçlar farklı metodlar ve istatiksel analizler kullanılarak çok katmanlı veri tabanları oluşturulmuştur. Araştırmalara göre, eğitim çalışmalarının yerel otoritelere bırakılmasının özellikle kenar mahalleler için can kurtarıcı bir reform olduğu sonucuna varmışlardır (Wong ve Francis, 2007).

Edelstein ve Le Sure (2005) Amerikan Liselerinin Yeniden Oluşturulmasında Belediye Başkanlarının Milli Eğitime İlişkin Çalışmaları isimli çalışmalarında belediye başkanlarının eğitime eskisinden daha farklı bakmaları gereğine dikkat çekilerek, bir ilin ekonomik gücünü artırmadaki en önemli faktörün eğitim kalitesinin artırılması olduğu belirtilmektedir. Çalışmada belediye başkanlarının liselerde yapılacak eğitim reformlarında en önde yer almaları gerektiği vurgulanarak, değişmesi hedeflenen beş temel sorun şu şekilde sıralanmıştır (Edelstein ve Le Sure, 2005):

· Bazı insanların sorunlarla yüzleşmek istememesi. · Bazı insanların eylemlerinin etkisine inanmaması.

· Bazı insanların değişiklikler yapmak için yeterli motivasyona sahip olmaması. · Bazı insanların işe nereden başlayacaklarını bilememesi.

Morgan ve Watson (1992) yaptıkları çalışmada yerel yöneticilerin ve meclis odaklı belediye başkanlarının liderlik özellikleri ve ilişkilerini ele almışlardır. 1987 tarihli Uluslararası Şehir Yönetimi Birliği’nin yaptığı bir araştırmadaki verilere dayanarak yönetici tipleri incelenmiştir. Meclis odaklı yönetimlerde yerel yönetimler sembolik bir kurum konumundayken, daha bağımsız hareket eden diğer yerel yöneticilerin daha fazla güce sahip oldukları görülmüştür. Yöneticilerin, kurum çalışanlarıyla ilişkileri ele alındığında liderlik özelliklerinin küçük yönetişim birimlerinde daha ön plana çıktığı görülmektedir. Büyük yönetişim alanlarında ise yöneticilerin daha otoriter davrandıkları belirlenmiştir. Yazarlar yerel yöneticilerin bu verileri göz önüne alarak sorumluluk alanındaki iş ve işlemleri daha rahat yönetebileceklerini vurgulamışlardır (Morgan ve Watson 1992).

Sweeting (2002) Kent Yönetişiminde Liderlik: Londra Belediye Başkanı isimli çalışmasında Londra belediye başkanının çalışmalarını analiz ederek kenar mahallelerin yönetimi için gösterilmesi gereken liderlik vasıfları üzerinde durmuştur. Çalışmalar dört ana çerçevede değerlendirilmiştir. Bunlar; Yerel Liderlik, Liderliğin İlişkili Olduğu Kurumsal Yapılar, Yerel Çevre ve Liderlerin Kişilik Özellikleri. Bu çalışmada Londra belediye başkanının üst düzey bürokratik yapıda güçlü olduğu fakat Londra’nın genel yönetiminde zayıf olduğu tartışılmaktadır. Bu durumun düzeltilmesi için Londra belediye başkanının ilin önde gelenlerinin dışındaki kişilerle de görüşmeler yaparak ortak çalışmalar yapması gerektiği ve liderlik vasıflarını gözden geçirmesi gerektiği vurgulanmaktadır (Sweeting 2002).

Gonzales (2006) Belediye Başkanlarının Eğitimde Karşılaştıkları Sorunlar ve Çözüm Önerileri isimli çalışmasında belediye başkanlarının karşılaştıkları belirli eğitim sorunlarına ve çözüm önerilerine değinmiştir. Çalışmada, belediye başkanlarının eğitim sistemine katkıda bulunurken karşılaştıkları bir dizi sorundan bahsetmiştir: bu sorunlar; öğrencilerin yetersizliği, politik çatışma, tecrübesiz öğretim personeli, düşük beklentiler, müfredat programının zayıflığı, öğretimsel tutarlılığın eksikliği, yüksek öğrenci hareketliliği, öğretmenler ve hizmet verdikleri öğrenciler arasındaki çarpıcı kültürel farklılıklar olarak ifade edilmiştir. Çalışmada bu tür sorunlara karşı geliştirilebilecek çözüm önerilerinden bahsedilmiştir. Gonzales, belediye başkanlarının neden eğitimde yer almaları gerektiğini şu şekilde özetlemiştir: bir belediye başkanının

eğitim alanındaki liderliği tüm toplumun okullara yardımcı olmak için bir araya gelmesine ve ailelerin okul yönetimine daha etkin ve istekli katılmalarını sağlayacaktır. Yenilikçi programlarla öğretmenlerin eğitim kalitesini korumaları ve eğitimin cazip hale gelmesi de sağlanacaktır. Belediye başkanının okul öncesine ve çocuk bakımı ortaklıklarının kalitesinin artırılması için yatırım yapmaları toplumdaki zenginliğe ve yaşanabilirliğe temel oluşturacaktır. Unutulmamalıdır ki yaşam kalitesi genç nesillerin üstlenecekleri yükümlülük ve yaratıcılığa bağlıdır. Okul sonrası etkili ve uygun etkinlikler düzenlemek, bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri ile velilerin eğitime katılımını desteklemek ve teşvik etmek de belediye başkanlarının eğitimsel liderliğine bağlıdır (Gonzales, 2006).

National Governors Association (Ulusal Yöneticiler Birliği)’nin 2006 Yılında Yaptırdığı Eğitim Reformu başlıklı çalışmada anaokulundan lise sona kadar eğitim hizmeti alan gençlerin günün değişen şartlarına göre ve iş yaşamında başarılı olmalarını sağlayacak bir eğitim verilmesinin gerekliliğine işaret edilmektedir. Eğitimin bir devlet politikası olduğu, bu politikayı şehirlerde valilerin yönlendirdiği, merkezi hükümetin de ilin ihtiyaçlarına göre destek vermesi gerektiği vurgulanmaktadır. Amerikan Kongresinin valilere aşağıdaki konularda destek vermesi önerilmektedir.

· Valilerin eğitim sürecindeki rolünün açıklanarak, bölgelerdeki eğitim çalışmalarında en önemli faktörün valiler olduğunun belirtilmesi.

· Eğitim sürecinin yaşam boyu eğitim kriterlerine uygun hale getirilerek, bu sürecin anaokulundan üniversiteye kadar uyum içerisinde devamının sağlanması.

· Ölçülebilir değerler kullanılarak faklı eyaletlerdeki eğitim çalışmalarının değerlendirilmesi.

· Bu sayede uygulanan reformların başarısının gözlenmesi.

Daley (2005) Eğitimde Alarm isimli çalışmasında Chicago belediye başkanının 1995 yılında uygulamaya başladığı eğitim reformunu ve sonuçlarını araştırmıştır. Reform ile birlikte okullara devam eden öğrenci sayısının, öğrenci başarısının ve mezuniyet oranının arttığı; bunun ise halkın ve iş çevrelerinin reforma katkı sağlamaları ile mümkün olduğu belirtilmektedir. Yazar, belediye başkanlarının 21.yy’ın koşullarına göre eğitime destek vermezlerse, yanlış yapmış olacaklarını, bir şehrin gelişmesi, ekonomik alanda kalkınması ve suç oranının azalması için eğitimin en öncelikli konu olarak ele alınması gerektiğini belirtmektedir. Öğrenme faaliyetlerinde özellikle okuma-

yazma ve matematik üzerinde durulmasının faydalı olacağı vurgulanarak, belediye başkanlarının eğitimin kalitesini artırmak için uygulamaları gereken çalışmalar şu şekilde önerilmektedir (Daley, 2005).

· Okul idaresi, öğretmen ve velilerin daha aktif hale getirilmesi.

· Okulların donanımlarının zenginleştirilmesi için yatırımlar yapılması. · Yeni okullar ve laboratuvarlar açılarak, ihtiyaçların giderilmesi.

Palmer (2006) Bir Belediye Başkanının Eğitimdeki Rolünü Seçme Kapasitesini Belirlemek isimli çalışmasında belediye başkanlarının halkın eğitime katkılarını nasıl sağlayabilecekleri üzerinde durmuş ve belediye başkanlarının eğitim sürecine dahil olmaları halinde neler yapabileceklerinden bahsetmiştir. Yapılan anket ve yüzyüze görüşmelerde belediye başkanlarının eğitime sağladıkları katkının derecesini belirleyen unsurlar olarak şu bilgilere ulaşılmıştır. Başkanın eğitime gösterdiği kişisel ilgi, halkın belediyenin eğitime katkı sağlamasına yönelik görüş, düşünce ve baskıları, şehrin ve okul sisteminin başkanlığın eğitim sürecine dahil olma isteğini kabul etmeye gönüllülüğü, mevcut idari yapıdaki imkan ve fırsatlar, eğitim sistemini değiştirmek için gerekli politik fırsatlar ve seçim etkinlikleri gibi koşullar başkanın eğitime katkı düzeyinin belirlenmesinde etkili olacaktır (Palmer, 2006).

Perez (2006) Sürdürülebilir Değişim İçin Yapısal Koşullar Yaratma isimli çalışmasında belediye başkanlarının eğitim sürecinin gidişatında başarılı olmalarındaki en önemli etkenlerden birisinin gösterecekleri liderlik vasıfları ve yetenekleri olduğunu ifade etmiştir. Belediye başkanının liderlik yeteneğinin gelişimi ve uzun vadede bu gelişimin sürdürülebilirliğinin eğitim kalitesinin artırılması açısından ne kadar önemli olduğu vurgulanmıştır. Eğitim hizmetlerinin yürütülmesi için uygun koşulların yaratılması, eğitimi tehdit edecek unsurlara karşı tampon oluşturulması, eğitimdeki farklı boyutların gelişiminin desteklenmesi, kulis faaliyetlerinin yürütülmesi, eğitim konusunda kamuoyunun oluşturulması gibi faaliyetler eğitim hizmetlerinde değişim ve gelişim sağlayan önemli liderlik faaliyetleridir. Sonuç olarak belediye başkanlarının eğitim sürecine sağladıkları katkıların yaşam kalitesi ve şehrin geleceği açısından çok önemli olduğu vurgulanmıştır (Perez, 2006).

Gonzales (2007) Bir Belediye Başkanının Halk Eğitiminin Gelişimine Katkı Sağlayabileceği 10 Yol isimli çalışmada okulların kalitesini artırmanın ve öğrencileri başarılı olmaya teşvik etmenin toplum genelinde ve iş dünyası üzerinde olumlu etkileri olduğu üzerinde durulmaktadır. Bir belediye başkanının en önemli görevinin çocukları

önceleyerek, daha iyi okullar kurmak olduğu; böylece geleceğin liderlerini yetiştirerek halka daha kaliteli bir yaşam sunulabileceği belirtilmektedir. Çalışmada örnek belediye çalışmalarına ilişkin veriler sunularak eğitim kalitesini artırabilecek öneriler 10 madde halinde sıralanmaktadır (Gonzales, 2007).

· Öğretmen dostu bir şehir olunması.

· Okul öncesi eğitim programlarına, kaliteli çocuk yetiştirmeye ve erken yaşta okuma-yazma öğrenmeye yatırım yapılması.

· Okulların güvenliğinin sağlanması ve devam ettirilmesi.

· Eğitim süresini uzatmak için okul sonrası kaliteli etkinlikler düzenlenmesi. · Halk eğitiminde yeniliklerin teşvik edilmesi.

· Gelişme gösteren okulların tespit edilmesi ve desteklenmesi.

· Velilerin çocukların eğitiminde daha aktif rol üstlenmelerinin sağlanması ve teşvik edilmesi.

· Okul ile bölge yöneticileri arasında sıkı ilişkilerin kurulması.

· Eğitim kalitesini artırmaya yönelik yürütülen çalışmaların desteklenmesi. · Fırsat bulundukça eğitim hakkında konuşulması.