• Sonuç bulunamadı

LİTERATÜR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1.1. Yönetim Kuramları

2.1.1.1. Klasik Yönetim Yaklaşımı

Bugün, klasik yönetim yaklaşımı olarak bilinen, örgütlere ilişkin kavramlar dizisinin varlığı 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkmış ve 20. yüzyılın başlarında gelişmiştir. Klasik yönetim yaklaşımının etkisi çok büyük olmuştur ve hala da olmaktadır. Bu yaklaşımın etkisi, özellikle karmaşık örgütlerde görülmektedir. Bürokratik ya da başka bir biçimde de olsa, klasik yaklaşımın bazı öğelerine sahip örgütlerin varlığı binlerce yıl öncesine gitmektedir.

Klasik yaklaşımın çerçevesinde kuramlar, işin ve çalışanların yönetimi yanında bir bütün olarak örgütün nasıl yapılandırılacağı ile ilgilenir. Bu kuramlar, verimliliğin artırılması için bilimsel olarak kanıtlanabilecek ve uygulanabilecek evrensel ilkeleri belirlemek düşüncesinden yola çıkmıştır. Klasik yönetim kuramları kapsamında “bürokratik örgüt”, “yönetim süreçleri” ve “bilimsel yönetim” kuramları incelenecektir.

Bürokratik Örgüt: Bir örgüt ve yönetim biçimi olan Max Weber tarafından en etkili bir yönetimsel örgüt biçimi olarak nitelendirilen bürokrasi kavramı, günümüzde daha çok örgütlerde katılık, anlamsız kurallar, gereksiz evrak işleri ve verimsizliğe atıfla kullanılmaktadır. Hemen hemen her aksaklığın nedeni olarak bürokrasi gösterilmektedir. Oysa Max Weber çok sayıda örgüt üzerinde yaptığı karşılaştırmaların sonucunda, bürokrasiyi bir ideal örgütsel yapı biçimi olarak tanımlamıştır (Weber, 1991:51).

Bürokratik örgütün en belirgin özellikleri olarak şu noktalar gösterilmektedir: 1. Örgütün görevleri, konumlar arasında resmi görevler olarak paylaştırılmıştır. 2. Konumlar ya da bürolar, hiyerarşik bir otorite yapısı içinde örgütlenir.

3. Formal olarak saptanmış kurallar ve yönetmelikler sistemi, resmi karar ve eylemleri yönlendirir.

4. Görevlilerin, örgütteki diğer işgörenlerle ve örgütün hizmet sunduğu diğer insanlarla ilişkilerinde, nesnel bir tutum içinde olmaları beklenir.

5. Örgütte görev alma, bireyler için sürekli bir iş sağlar (Aydın, 2000:89). Weber'e göre, belirtilen bu örgütleyici ilkeler, akılcı karar vermeyi ve yönetimsel etkinliği en üst düzeye çıkarmayı amaçlar. Bürokratik örgüt yapısı aşağıdaki nedenlerden dolayı eleştirilir (Lunenburg ve Ornstein, 1991):

1. Aşırı derecede uzmanlaşma verimliliğin düşmesine neden olabilir.

2. Hiyerarşik yapılanma, iletişimin tek yönlü olması sonucunu doğurur. Karara katılmama, astların iş doyumunun ve performansının düşmesine neden olabilir.

3. Aşırı derecede resmilik iletişimi ve verimliliği engelleyebilir.

4. Aşırı derecede kurallara bağımlılık verimsizliğe ve durağanlığa neden olabilir. 5. Performansın ölçülmesi ve değerlendirilmesinin güç olduğu mesleklerde

terfiler performanstan çok kıdem ve itaate bağlıdır.

Yönetim Süreçleri: Klasik yönetim yaklaşımının ikinci bir öğesi, “yönetim süreçleri” kuramıdır. Bu kuram ile bürokrasi kavramı arasında benzerlik vardır. Her iki düşünce akımında da formal örgüt yapısı vurgulanır. Nesnellik, ussallık, belirlilik, hiyerarşi ve profesyonellik önem taşır. Belirtilen bu noktalarda benzer olan “bürokrasi kuramı” ile “yönetim süreçleri kuramı”, bir noktada birbirlerinden ayrılmaktadırlar.

Bürokrasi, “bir örgütün nasıl olması gerektiği” konusu üzerinde dururken; yönetim süreçleri kuramı, “böyle bir örgütün nasıl gerçekleştirilebileceği” konusunda ağırlık vermiştir. “Yönetim Süreçleri”, bir bütün olarak örgütün yönetimi üzerinde odaklanır. Bu yaklaşıma katkı sağlayan en önemli isim Henry Fayol ve Luther Gulick'tir.

Fayol'a göre yönetimin beş temel işlevi vardır: planlama, örgütleme, emretme, koordinasyon ve kontrol etme. Örgütün başarısı ve verimliliği bu işlevlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Fayol, yönetimi ilk kez bir süreç olarak değerlendirmiş ve bu sürece rehberlik edecek ondört ilke belirlemiştir. Fayol'un belirlediği ve örgütün yönetiminde rehberlik edecek ondört ilke şunlardır (Lunenburg ve Ornstein, 1991):

1. İş Bölümü 2. Yetki 3. Disiplin 4. Emir Birliği 5. Yön Birliği 6. Bireyin İkincilliği 7. Ödemenin Adil Olması 8. Merkezden Yönetim 9. Emir-Komuta Zinciri

10. Düzen 11. Adalet

12. Personelin Sürekliliği

13. Astların İşleri ile İlgili Girişimciliğini Teşvik 14. Birlik Ruhu.

Bilimsel Yönetim ilkelerine paralel olarak Luther Gulick ve Lyndall Urwick, verimliliğin sağlanmasında yönetimin işlevleri üzerinde odaklanmışlardır. Gulick ve Urwick, Fayol'un beş yönetim sürecini yeniden formüle ederek POSDCORB (Planning, Organizing, Staffing, Directing, Coordinating, Reporting, Budgeting) kısaltması ile ifade etmişlerdir. Gulick ve Urwick'in sınıflamasına göre yönetim süreçleri:

1. Planlama 2. Örgütleme 3. Kadrolama 4. Yöneltme 5. Eşgüdümleme 6. Raporlama 7. Bütçeleme'yi içerir.

Burada vurgulanması gerekir ki; Urwick, sadece örgütün yapısı ile değil, liderlik konusu ile de ilgilenmiştir. Liderlik konusuna daha çok ağırlık vermiştir. Liderlik rolüne ilişkin olarak şu noktaları vurgulamıştır (Aydın, 2000:102):

1. Lider, hizmet sunduğu örgütle özdeşleştiğini ve örgütü temsil ettiğini unutmamalıdır.

2. Lider, düşünceyi ve eylemi başlatmanın liderlik rolü olduğunu bilmelidir. 3. Lider, rutin işlerin, tarafından yönetileceğini de unutmamalıdır.

4. Yapılanların amacının ve anlamlarının başkalarına anlatılmasının da liderliğin bir işlevi olduğu lider tarafından bilinmelidir.

“Yönetim süreçleri” kuramının odak noktası uygulamalıdır ve uygulamanın geliştirilmesidir. Örgüte üstten, makro açıdan bir bakış sözkonusudur. Örgütlerin yapı ve işleyişlerinin betimlenmesinin de ötesinde, daha sağlıklı bir işleyiş için gerekli ilkeler üzerinde durulmuştur. Örgütteki güç ve yetkiye ağırlık verilmiştir. Güç ve yetki, örgütün temeli olarak kabul edilmiştir. Yönetim bir işlevler dizisi olarak görülmüştür ki, bu görüş, “yönetim süreçleri” kuramının en kalıcı katkılarından biri olarak kabul edilebilir.

Bilimsel Yönetim: Klasik yönetim yaklaşımını oluşturan halkalardan üçüncüsü “bilimsel yönetimdir”. Bu kuramın özü, insanların verimli makineler olarak programlanabilecekleri görüşüdür. Anahtar kavram “makine-insan” dır. İnsan, makine olarak algılanmıştır (Hoy, Miskel, 1991:3). Bilimsel yönetim düşünce sisteminin öncülerinden biri Frederick Winslow Taylor'dur. Bu nedenle “Taylorizm” olarak da bilinmekte ve kullanılmaktadır.

Taylor'a göre, verimliliğin sağlanması için yöneticilerin, bir işin en iyi ne şekilde yapılacağını bilimsel olarak belirlemeleri gerekir. Yönetimin temel hedefi, işçilerin refahını maksimize etmekle birlikte, işverenin karını ve refahını da maksimize etmektir. Bilimsel yönetimin temel varsayımı şudur: Eğer, maddi ödüllerle sarfedilen çaba arasında bir ilişki ve denge varsa, işgören tüm fiziksel gücünü işe verir. Bilimsel yönetimin temel ilkeleri altı başlık altında özetlenebilir (Campbell, Corbally ve Nystrand, 1983).

1. İş süresi araştırma ilkesi. 2. Parça başı ödeme ilkesi.

3. Performansın, planlamadan ayrılması ilkesi. 4. Bilimsel çalışma yöntemleri ilkesi.

5. Yönetsel kontrol ilkesi. 6. İşlevsel yönetim ilkesi.

Taylor'un yönetim görüşleri eğitimde de kolaylıkla kabul edilmiştir. Okulların başarılı olabilmesi için bilimsel yönetim ilkelerine göre yönetilmesi ve başarılı işletme uygulamalarının okula adapte edilmesi gerektiği görüşü ağırlık kazanmıştır. Sorumluluk, değerlendirme ve yeterliğe dayalı ödeme, ödül ve terfi uygulamaları ön plana çıkmıştır. Bilimsel yönetim ilkelerinden hareketle, eğitimde bilimsel yöntemlerle öğretmen seçimi, bilimsel denetim, iş başında yetiştirme ve iş analizleri uygulamaları başlatılmıştır. İşletmelerde kullanılan yeterliklere dayalı değerlendirme sistemi eğitimde de uygulanmıştır. Eğitim kurumlarında yeterliğe dayalı ödeme, ödül ve terfi uygulamaları ABD'de 1923 yılına kadar sürdürülmüş ve 1923'te Ulusal Eğitim Derneği'nin girişimleri sonucunda bu uygulamadan “tek maaş cetveli” uygulamasına geçilmiştir (Campbell, Corbally ve Nystrand, 1983).