• Sonuç bulunamadı

LİTERATÜR VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.5. Mülki İdare Sistemi ve Mülki İdare Amirliğ

2.5.8. Eğitim Sektörünün Yönetiminde Mülki İdare Amirlerinin Liderliğ

Eğitim sektörünün yönetiminde liderlik literatürü, eğitim kurumlarının kendi içindeki liderliği anlatmaktadır. Yani eğitim yönetiminde liderlik denildiği zaman genellikle anlaşılan eğitim yöneticilerinin öğretmenleri ve öğrencileri yönetmesidir. Bu kısımda mülki idare amirlerinin eğitim sektörüne liderliği üzerinde durulacaktır.

2.5.8.1. Demokratik Olma

Burada ilk olarak vurgulanacak liderlik vasfı demokratik liderliktir. Demokratik liderlik tarzının tercih nedeni insan haklarına, günümüz dünyasının temayüllerine ve

anayasadaki devletin temel niteliklerine uygun olmasıdır. Türkiye Cumhuriyeti “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak nitelenmekte ise, liderlerinin de demokratik olması gerekir. Demokrasi, merkeze halkı almayı gerektirir. Bu yol bizi temsili demokraside seçilmişlerin üstünlüğü, sivil idare ve iradenin üstünlüğüne götürmektedir. Demokratlıkla otoriterlik, şeffaflıkla kapalılık, yumuşaklılıkla sertlik birbirine zıt taraflarda bulunmayı ve bir tercihi gerektirir. Günümüz liderliğinde mülki idare amirlerinin tarafı bellidir ve bu taraf demokrasi, şeffaflık, yumuşaklık, hukuk, çözüm üretme ve halka dönüklük yönündedir (Göksu, 2006:7).

Demokrasi, içerisinde sivilliği barındırır. Halk ve onun sivil temsilcileri yani sivil otorite tüm kurumlar gibi eğitim sektöründeki kurumların da tepesindedir. Mülkiye kavramının tanımlarında da bu açıkça görülmektedir: “Asker olmayanlar sınıfı”. Bu iki tanım mülkiyenin sivil ve laik yönünü vurgulamaktadır. Demokrasilerde sivil otoritenin üstünlüğü sivillerin denetimi sözkonusudur. Sivil otorite bu hak ve yetkisine sahip çıkmak zorundadır. Çünkü doğa boşluk kabul etmez; boşluklar anında doldurulur. Siviller bu yetkilerini kullanmazsa sivil olmayanlar kullanır ki; bu da demokrasi ile bağdaşmaz. Demokrasilerde asıl olan sivil yönetimdir.

Devleti merkezde ve taşrada yöneten, temsil eden liderler demokratik-hukuki iradesini ortaya koymazsa; devlet otoritesi dışındaki oluşumlar devleti, siyaseti, kurumları rehin alır, onlara şantaj yapar. Bu noktada toplumun merkeze alınması, toplum merkezli yönetimin önemi ortaya çıkmaktadır. Yönetimler birey merkezli, toplum merkezli, ideoloji merkezli, örgüt merkezli olabilir. Demokrasilerde bireysel özgürlükler ve toplumun ortak iradesi öne çıkmaktadır.

2.5.8.2. Politika Üretme

Mülki idare amirleri kamu politikalarının oluşturulmasında önemli bir yere sahiptir. Eğitim sektöründeki sorunlara çözüm üretilmesinde demokratik-hukuki- rasyonel politikalar üretilmesi iyi bir mülki idare amirliği liderliğiyle mümkündür.

2.5.8.3. Çözüm Üretiminde Öğrenilmiş Çaresizliğin Rolü

Öğrenilmiş çaresizlik, bir işi yaparken birkaç hamleden sonra başarısızlık söz konusu olduğunda kişinin artık başaramayacağı, o işi beceremeyeceği düşüncesine kapılmasıdır. Son üç yüz yıldır Batı karşısındaki yenilgiler, geri çekilmeler Türkiye’de

“biz adam olmayız, bizden bir şey olmaz” algılamasını ortaya çıkarmıştır. Öğrenilmiş çaresizlik insanın zihnini kilitler, motivasyonunu kırar. Bu öğrenilmiş çaresizliğin ortadan kaldırılmasında mülki idare amirlerinin liderliğine büyük ihtiyaç vardır (Göksu, 2006:8).

2.5.8.4. Algı Yönetimi

İnsanların tutum ve davranışlarında algılamalarının önemi büyüktür. Liderler izleyenlerinin algılarını da yöneten kimselerdir. NLP (Neuro Linguistic Programming, beyin dilinin programlanması) anlayışı beynin programlanarak yönlendirileceği düşüncesine dayanmaktadır. Vizyon ve misyon oluştururken bir anlamda beyin dili programlanmakta ve algılar yönlendirilmektedir (Göksu, 2006:9). Eğitim çalışanlarına eğitimin toplum içindeki önemi ve rolünün algılatılması eğitim liderlerinin yanında, mülki idare amirlerinin görevidir.

2.5.8.5. Vizyon-Misyon

Liderler vizyon oluşturan, misyon belirleyen insanlardır. Genel olarak tüm vatandaşların, özel olarak ise eğitim sektörünün ufkunu açacak olan liderlerdir. Eğitim çalışanlarına verilecek demokratik vizyon ve misyon önemlidir. Mülki idare amirleri vizyon oluşturan, üst düzeyde karar alan liderlerdir. Mülki idare amirleri ve üst düzey eğitim yöneticileri vizyon ve misyon belirlemekte ancak bu vizyon ve misyonu tanıtan, yaşama geçirenler ise alt düzey yöneticiler ve özellikle de öğretmenlerdir. Dolayısıyla eğitim alanındaki vizyon ve misyonun topluma ulaşması noktasında onlara bunu iyi anlatmak gerekmektedir. Öğrenciler ve veliler üzerinde öğretmenler doğrudan etkide bulunmaktadır. Onların eğitimi ve onlara yapılacak liderlik de bu çerçevede düşünülmelidir.

2.5.8.6. Değişim

Tanzimattan beri modernleşme, değişme ve gelişme trendinde önemli görevler üstlenmiş mülki idare amirleri, yeni gelişme ve değişmelerde de öncü rolüne devam etmektedirler. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün yerleşmesinde vali ve kaymakamlara önemli görevler düşmektedir. Çünkü milli ve küresel gelişme çizgisini,

değişimin yönünü iyi okuyan liderlere ihtiyaç vardır (Göksu, 2006:9). Değişim liderliği, değişimlere, gelişimlere öncülük eden liderlere denmektedir. Özellikle son iki yüzyıldır mülki idare amirleri bu değişim liderliği rolünü üstlenmişlerdir. Modernleşmenin gelişmesinde, Cumhuriyet devrimlerinin benimsetilmesinde mülki idare amirlerinin rolü inkar edilemez. Eğitim sektöründe de değişim yöneticiliği yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu görev de eğitim liderleri ile birlikte bugünkü yetki ve sorumlulukları çerçevesinde mülki idare amirlerine düşmektedir.

2.5.8.7. Güven-Anlama

Liderler güven tesis eden kişilerdir. Demokratik yönetimler toplumuna, yönettiklerine güvenir. Türkiye’de de ciddi bir güven sorunu vardır. İnsanlar birbirine, bir grup diğerine, bir kurum bir başkasına güvenmemektedir. Bu güven bunalımı eğitim kurumlarında da mevcuttur. Özellikle eğitim kurumları arasındaki güvensizliğin toplumun devamlılığı açısından önemi aşikârdır. Bu nedenle gereken ciddiyet içerisinde bu güven sorununun aşılmasında da mülki idare amirlerinin liderliğine ihtiyaç duyulmaktadır.

2.5.8.8. Çalışanlarla ve Halkla İç İçe Olma

Liderlik bir etkileme süreci olduğuna göre, etkilemenin en iyi yolu yüz yüze ilişki kurmadır. Zaman zaman eğitim kurumlarına, okullara yapılan ziyaretler, eğitim çalışanlarıyla, öğretmenlerle sohbetler, onların dertlerini dinleme, mülki idare amirine ve onun liderliğine bağlılığı ve çalışanların motivasyonunu artıracaktır. Sadece teftiş ve denetim amacına yönelik ziyaretlerin etkisi sınırlıdır. Makama çağırıp görüşmelerde de hem etki hem de personel sayısı sınırlı olacaktır. Toplum liderliğindeki “halka inme” anlayışı “personele inme” şeklinde uygulanabilir. Makamda oturarak toplum yönetilmez, etkili liderlik yapılmaz.

Mülki idare amirleri bu ilişkilerde söz ve davranışlarına dikkat etmelidirler. Mülki idare amirinin mesajları topluma ve personele dönük olabilir. Her ikisinde de moral verici bir üslup gereklidir. İncitici dilin uzun vadede çözüm üretmediği görülmektedir. “Sus”, “kes sesini”, “ bak hala konuşuyor” tarzı bir davranış sorunu çözmez, bilakis çözümsüz bırakır. Mülki idare amirleri çalışanlarla ilgilenmekle toplam

kalite yönetiminin temeli olan dış müşteri memnuniyeti yanında iç müşteri memnuniyetini de sağlamış olur.

2.5.8.9. Adalet

“Adalet mülkün temelidir” sözü devletin geleceği için adil davranmanın önemini vurgulamaktadır. Hizmet sunulan halka (dış müşteriye) adil davranmanın yanında genelde tüm kamu kurumlarına ve konumuz itibariyle de eğitim kurumlarına karşı adil davranmak gereklidir. Mülki idare amiri açısından adil davranmamak; mülki idare amirinin otoritesinin hafife alınmasını, ciddiye alınmamasını, sıradan muamele görenin kırgınlık ve küskünlüğünü, dolayısıyla işe sarılmamasını, değer verilmeyenin bilgi akışını kesmesi, mülki idare amirini yanlış yönlendirmesi ve daha aşırı sabote edici eylemlere başvurması, sonucunu doğurabilir.

2.5.8.10. Alt Kültür

Liderler yönettiği kurumların alt kültürlerini iyi tanımalıdır. Memurlar amirlerine işi bilmiyor diye bakarlar. Eğitim çalışanları da muhtemelen vali ve kaymakamlar için böyle düşünmektedirler: “Eğitim bizim işimiz onlar ne anlar”.

Mülki idare amirleri detay ve teknik bilgileri bilmek zorunda değildir ama konulara yabancı da kalmamalıdır. “ Ben her şeyi bilirim ” anlayışına da kapılmamalıdırlar.

2.5.8.11. Eleştiri, Hassasiyet

Merkeziyetçi yapıda vali ve kaymakamlar diğer sektörlerde olduğu gibi eğitim sektörünün de yönetici liderleridirler. Eğitim sektörü hassas bir sektördür. Eğitim personeli görevini yaparken fedakârca çalıştıkları için en ufak eleştiriden dahi alınabilir. Mülki idare amirlerinin özellikle bu duruma dikkat etmesi gerekir. İnsanlar grup psikolojisi içerisinde kendi gruplarını eleştirebilir ama başkalarının gruplarını eleştirmesine karşı çıkabilirler. Eğitimcilik hassas ve stresli bir meslek olduğu için mülki idare amirlerinin moral bozucu davranışlardan da kaçınması gerekir.

2.5.8.12. Sorumluluk ve Denetim

Görev mahallinde lider konumunda olan mülki idare amiri; iyi yönetim, halka hesap verme, toplumu geliştirme konularından kendini sorumlu görmenin yanında eğitim çalışanlarına örnek de olmalıdır. “ Kişi kendi içinde yüz kuruşluk bir iş için bir kuruşluk düşünebilir ancak devlet işinde bir kuruşluk iş için yüz kuruşluk düşünmelidir” (Göksu, 2006:11).

Özellikle son dönemlerde yaşanan toplumsal değişimler de mülki idare amirlerinin sosyal sorumluluğunu idrak edip toplumda eğitim çalışanlarına ve eğitim kurumlarına güveni tesis etmede ne denli önemli roller üstlenmeleri gerektiğini göstermektedir. Dolayısıyla eğitim kurumlarının denetimi, üzerinde durulması gereken diğer bir husustur. Mülki idare amirlerinin önemli fonksiyonlarından birisi de emri ve gözetimi altındaki kurumları denetlemektir. Bu denetlenenler eğitim kurumları ise daha da hassas davranılmalıdır. Çünkü eğitim çalışanlarının inisiyatif kullanma gücü fazladır. Uygulamalarıyla öğrencilerin istek ve yeteneklerini rahatça kullanmasını sağlayabileceği gibi, sekteye de uğratabilir.

Yukarıda belirtilen hususları özet olarak vurgulamak gerekirse; doğa boşluk kabul etmez, boşluklar bir şekilde dolar. Mülki idare amirleri hak ve yetkilerini kullanmakta pasif davranırsa aktif davranan başkaları bu hak ve yetkileri kullanır. Mülki idare amiri sadece bir teknokrat ya da siyasal iktidarın uygulayıcı memuru değildir; taşrada en üst düzeyde “karar veren aktördür”. Bu nedenle de mülki idare amiri devlet örgütlenmesini ve devlet içindeki ilişkiler bütününü, başka bir deyişle hükümet etme sürecini iyi bilen, toplumsal eşitsizlik sorununa çözüm arayan kalkınma ve refaha odaklı, eşitlikçi, özgürlükçü, adil, etkili ve verimli, insan haklarına saygılı, halkın gereksinmelerine duyarlı, kamu kaynaklarını kamu yararına uygun biçimde kullanan çok yönlü bir lider olmalıdır (Karasu, 2001:285).

Vatandaşlar, tüm kamu personeli gibi eğitim çalışanları da mülki idare amirinin, çıkar çatışmalarının yoğun bir biçimde yaşandığı taşrada, bu çatışmaları kamu yararı ve kamu düzenine uygun bir biçimde yönetebilecek; geleneksel yönetsel işlevlerin yanı sıra eğitimsel hizmetlere de cevap verebilecek hızlı karar alan dinamik, inisiyatif sahibi ve girişimci özelliklere sahip bir kişi olması beklentisi içindedir.

Yapılan halk araştırmaları (Emre, 2003:118) vatandaşların kamu hizmetlerinin devlet tarafından yeterli ve nitelikli biçimde sunulmasına yönelik beklentilerinin hala

çok güçlü olduğunu ortaya koymuştur. Vatandaşlar ve kamu çalışanları bu beklentilerinin gerçekleştirilmesinde mülki idareye ve mülki idare amirlerine önemli görevler düştüğünü, yörelerindeki “en etkili devlet kurumu” sıralamasında ve devlet hizmetlerinin yürütülmesinde mülki idareye ilk sıralarda yer vererek ve onu taşrada “en önde gelen, en güçlü, en sözü geçen “ devlet kurumu olarak belirterek göstermişlerdir. Vatandaşların sıkça dile getirdiği “kaymakam buranın Cumhurbaşkanıdır” biçimindeki tanım da saygınlık, güç ve otorite açısından mülki idareye verilen önemi göstermektedir. Vatandaşların, yöresel hizmetlerin yürütülmesinde valiye ve özellikle ellerinde uygulayabilecekleri bir bütçe olmamasına karşın kaymakama verdiği değer, mülki idareye yönelik beklentinin yüksek olduğunun da bir göstergesidir.

Türk kamu yönetimi sistemi içinde yaklaşık yüz elli yıldır varlığını sürdüren mülki idarenin ve mülki idare amirlerinin, sistemin en temel öğelerinden biri olarak çok önemli işlevleri yerine getirdiği hemen herkesçe kabul edilmektedir. Mülki idare amirliği, Türk yönetim geleneğinin, farklı gereksinmeleri karşılamak amacıyla ortaya çıkmış köklü kurumlarındandır. Görüldüğü gibi, mülki idarenin, Türk yönetim yapısında çok önemli işlevleri vardır. “Hukuk devleti yaratma, etkili ve üretken bir yönetim geliştirme, bütün yörelere ve herkese eşit hizmet götürme” mülki idarenin temel işlevleri arasında yer almaktadır (Oktay, 1983:232).