• Sonuç bulunamadı

E. YOLSUZLUĞUN ETKİLERİ VE SONUÇLARI

2. YOLSUZLUĞUN OLUMSUZ ETKİ VE SONUÇLARI

Yolsuzluğun olumsuz etkilerini savunanlar çoğunluğu oluşturmaktadır. Yolsuzluğun ekonomik, sosyal ve hukuki bir takım olumsuz etkileri bulunmaktadır.

“Yolsuzluk Dünya Bankası’na göre, bir yönetim (governance) sorunudur ve kötü yönetimin bir belirtisidir. Dünya Bankası’na göre, yolsuzluk sürdürülebilir kalkınmayı engelleyen, yoksulluğu artıran, makroekonomik istikrarsızlıklara neden olan yabancı direkt yatırımları azaltan ve tüm toplumlarda görülebilen global bir

289 Wang Hongying/ Rosenau James N., Transparency İnternational and Corruption as an Issue of Global Governance, Global Governance,10752846, Jan-Mar 2001, Vol.7, Issue 1, http.//web24.epnet.com, s.5. 290 Leff Nathaniel, “Economic Development Through Bureaucratic Corruption”den aktaran Cingi/ Tosun/

Güran, s.3.

sorundur. Başka bir değişle, Banka’ya göre yolsuzluklar engellenmeden yoksulluğun azaltılması da mümkün olmayacaktır.”292

a. Ekonomik Etki ve Sonuçları

Yolsuzluk kamu görevlisinin şahsi menfaatleri uğruna kamu gelirlerinin azalmasına, yapılan harcamaların artmasına sebep olmaktadır. Kamu gelirlerinin tahakkuk ve tahsilinden sorumlu olan görevliler şahsi çıkarları karşılığında kamu gelirinin daha az toplanmasına yada hiç toplanmamasına sebep olabilir. Örneğin rüşvet alan bir polis memuru hatalı araç kullanan kişilere ceza yazmamak suretiyle devlet gelirlerinin tahakkuk ettirilmemesine sebep olabilir. Bu durumda kamu gelirinde bir azalma söz konusu olacaktır.

Yolsuzluk sebebiyle bir diğer ekonomik kayıp ise kamu harcamalarında olur. Yapılan ihalelerin anlaşmalı olarak müteahhitlere verilmesi halinde yaklaşık maliyetin kasıtlı olarak yüksek belirlenmesi suretiyle devlet zarara uğratılabilir yada mal ve hizmet alımlarında şartnameye uygun olmayan kabullerin yapılması halinde kamu zararı meydana gelebilir. Bu şekilde yolsuzluk ekonomiye büyük zararlar vermektedir.

Yolsuzluk kamu yatırımların artmasına sebep olmakla birlikte verimlilik kaybına yol açacaktır. Özellikle merkezi otorite tarafından yapılan yatırımlar bakanların seçim bölgelerine yönlendirilebilmektedir. Böylelikle ihtiyaç bulunmayan yerlerde büyük yatırımlar yapılmaktadır. Hemen her ilde yapılan hava alanları bunun tipik örneğini oluşturmaktadır.

Yolsuzluk olaylarının ekonomik etkisi sadece devletin gelirlerinin azalması, harcamalarının artması ile ilgili değildir. Aynı zamanda yolsuzluk sebebiyle serbest piyasa rekabeti olumsuz etkilenebilir. İhale mevzuatına uygun olmayan ve rekabet şartları oluşturulmadan verilen ihaleler verimliliğin düşmesine ve istihdamın azalmasına sebep olabilir. “Ülkede genel rekabet koşullarının zayıflıyor olması nedeniyle verim kayıplarının doğması kaçınılmazdır; sonuçta GSMH düşecek, toplam yatırımlar azalacaktır.”293

Yolsuzluğun kamuya en büyük maliyeti ise yoksulluk olarak yansımasıdır. Yolsuzluk yapılmak suretiyle kamu kaynaklarının verimsiz bir şekilde kullanılmasına yol açılarak, piyasa mekanizması bozulmakta ve kaynakların akış düzeni çarpıtılmaktadır. Bu şekilde yolsuzluk doğrudan yoksulluğu körüklemektedir. “Yolsuzluk endeksindeki 0,78 puanlık artış yoksul insanların yıllık gelirindeki artışı % 7-8 değerinde düşürmektedir.”294

292 Akçay Selçuk, Yolsuzlukla Mücadele Dünya Bankası’nın Rolü, AİD Eylül 2004, s.119. 293 Adaman/ Çarkoğlu/ Şenatalar, s.17.

Yolsuzluğun yoksulluğa sebep olduğu gerçeği bütün devletler ve ekonomiler için olumsuz bir etki olarak karşımıza çıkmaktadır.

“Yolsuzluğun yoksulluk seviyesini savunulamaz şekilde derinleştirmekte olduğunda şüphe yoktur. Çin’in Milli Hesapları Denetleme Bürosunun yakın zaman raporlarına göre, yolsuzluk hükümet tarafından yoksulluğu önlemek için konan fonun 1/5’ini emmektedir. 1997 ve 1999 yılının ilk yarısını kapsayan araştırma, yoksulluk fonu olarak ayrılan 519 milyon doların özel hesaplara gittiğini, bunun fonun % 20.4’üne karşılık geldiğini ortaya koydu. Çalınan paranın ¼’ünün üzerindeki miktarı mülk, araba alımı ve illegal finanssal yatırımlar için kullanıldı. Buna karşılık, 42 milyon Çin’li günde yaklaşık olarak bir dolar kazanarak yoksulluk sınırının altında yaşadı.”295

b. Hukuki Etki ve Sonuçları

Yolsuzluğun hukuk alanında meydana getirdiği bir takım olumsuz sonuçları vardır. Her şeyden önce hukuk devleti ilkesi zedelenmekte ve keyfilik kamu düzenine hakim olmaktadır. Bunun yanında yolsuzluk sebebiyle, vatandaşların kamu hizmetinden aynı şartlarda istifade edememesi söz konusu olur ki, hukukun temel ilkelerinden olan eşitlik ilkesi zedelenir.

aa. Hukuk Devleti İlkesinin Zedelenmesi

Yolsuzluğun hukuki alanda meydana getirdiği ilk olumsuz sonuç hukuk devleti ilkesinin zedelenmesidir. Hukuk devleti ilkesini uygulanamaması hukuk dışılığı getireceği gibi, aynı zamanda siyasal iktidarın meşruluğunun sorgulanması sonucunu doğurur.

“Hukuk devleti polis devletinin tersine, faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan, yönetilenlere hukuki güvenceler sağlayan devlettir. Başka bir deyişle, hukuk devleti sadece yönetilenlere uyulacak kuralları koyan devlet olmayıp, aynı zamanda koyduğu hukuk kurallarıyla kendini de bağlı gören devlettir.”296

“Hukuk devleti denilince, ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir.”297

295 TI Source Book 2000 Chapter 1. The Challenge of Renovation, http.//www.transparency.org/ sourcebook/01, 26.05.2004.

296 Günday, s.38. 297 Özbudun, s.114.

Hukuku olan, ama hukuk kuralları ile kendisini bağlı saymayan bir devlet anlayışı hukuk devleti değildir. Yolsuzluğun yaygınlaşmasına rağmen tedbirler üretmeyen devlet, bireylere devlet karşısında güvence sağlayamamaktadır. Oysa hukuk devletinde bireyler devlete karşı güvence altındadır. Bireyler devletin usulsüz davranışlarına karşı korunmalıdır. Ancak kamu görevlilerinin yapacakları usulsüz faaliyetler bireylerin devlete karşı korunma güvencesini ortadan kaldırır. Yolsuzluk halinde, kamu görevlileri haksız olarak yönetilenlerin sırtından kazanç temin ederler yada bir kamu görevine hak eden değil kayırılanlar girer. Kayırmacılık veya haksız menfaat temini suretiyle yolsuzluk yapılması yönetilenlerin devlete karşı korunması ilkesini ortadan kaldırır ve devlete olan güven sarsılır.

“Bütün bunların sonucu devlet yönetiminde keyfilik, gizli kapaklılık ve sorgulanamazlığın hakim olmasıdır. Hukuk dışı hareket eden veya yolsuzluk yapan kamu otoriteleri kendilerine eleştiri yönelmesi karşısında rahatlıkla resmi ideolojinin arkasına saklanabilirler. Yaptıkları gizli- kapaklı işleri resmi ideolojiyle örtmeye veya meşrulaştırmaya çalışabilirler. Böyle bir durumun bir hukuk devletinin manzarası olmayacağı açıktır.”298

O halde, yolsuzluk hukuk devleti ilkesini zedelemektedir. Yolsuzluğa karışan kamu görevlileri menfaatleri karşılığında kuralları uygulamak yerine görevlerini kötüye kullanmaktadırlar. Yolsuzluklar sebebiyle siyasal iktidarın meşruluk kaynağı tartışılır hale gelecek ve yönetilenlerin devlete olan inançları sarsılacaktır. Devlete olan güvenin sarsılması devlet örgütünün çökmesine sebep olabilecektir.

bb. Eşitlik İlkesinin Zedelenmesi

Yolsuzluklar hukukun genel ilkelerinden olan hukuk önünde eşitlik ilkesini zedelemektedir. Zira kamu hizmetleri satın alınabilir hale gelmekte ve satın alma gücü bulunan ile bulunmayan arasında hukuka aykırı olarak ayırım yapılmaktadır. Hatta yolsuzluklar suretiyle fırsat eşitliği sona erdirilmektedir.

“Hukuk önünde eşitlik, kamu otoritelerinin hiçbir ayırım gözetmeksizin herkese eşit muamele etmesi demektir. Bu bir yandan hukuk kurallarının genel olmasını, bir yandan herkese eşit davranılmasını gerektirir....benzer durumda olanların aynı kurallara tabi kılınmasını gerektirir. “299

298 Erdoğan, s.101.

Anayasanın 10. maddesi “Kanun Önünde Eşitlik” ilkesini düzenlemiştir. Buna göre;

“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.

Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”

Anayasanın bu genel düzenlemesinin konumuz açısından incelenmesi gereken hususu son fıkrasıdır. Bu fıkrada ifade edilen bütün devlet organlarının eşitlik ilkesine uygun davranmaları ve keyfi uygulamaya gitmemeleridir.

“Yasal düzenlemeler veya uygulama yoluyla bazı kişi ve grupların ‘keyfi olarak’ mağdur edilmesi yanında, ‘keyfi olarak’ bazı kişi ve grupların aynı durumda olan başkalarına göre avantajlı hale getirilmesi de hukuk önünde eşitlik ilkesine aykırıdır.”300

Bu şekilde “yolsuzluk nedeniyle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan eşitlik ilkesi çiğnenmekte, yurttaşların kamu hizmeti karşısında eşit durumda bulunmaları olanağı ortadan kalkmaktadır.”301

Yolsuzluklar, kamu kaynaklarından yararlanmada ve kamu harcamalarına katılmada eşitsizlik meydana getirdiği gibi, kamu görevine girişte de kayrılanlar lehine üstünlük meydana getirmektedir. Bu husus anayasanın belirttiği “Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez.”302 ilkesine de aykırılık meydana getirmektedir. Özellikle kayırmacılık suretiyle kamu görevine layık olmayanların istihdamı fırsat eşitliği ilkesinin ihlalinin en açık delilidir.

O halde yolsuzluk yapılmak suretiyle hukuk önünde eşitlik ilkesi ihlal edilmekte ve kamu hizmetlerinin sunumunda ve kamu görevine getirmede keyfi davranılmaktadır.

300 Erdoğan, s.106.

301 Adaman/ Çarkoğlu/ Şenatalar, s.17. 302 Anayasa m.70.

c. Sosyal Etki ve Sonuçları

Milletler bir kültürel değerler bütünüdür. Aksi takdirde herhangi şekilde bir araya gelmesi sağlanmış insan topluluklarından herhangi bir farkı kalmazdı. Ahlaki normlar da toplumları ayakta tutan değerler bütününden biridir. Toplumlar ahlaki değerlerini kaybetmeleri halinde toplumsal çöküş başlar. Bunun sonucu olarak ta toplum daha güçlü devletlerin güdümüne girerler.

Yolsuzluklar sebebiyle, toplumdaki bireylerin birbirine ve örgütlü yapıya güveni kalmayacağı için ahlaki değerlerin yerini menfaatler alacak ve ekonomik açıdan yada sosyal açıdan güçlü olanlar haklı olacaklardır. Bu durum ise ahlaki değerlerin, ekonomik veya sosyal güçle değiş-tokuşu anlamına gelecektir. Örneğin kamu görevlilerine verilen hediye ile rüşvet arasında çok ince bir çizgi vardır. Kural olarak kamu görevlilerinin hediye alması yasaktır.303 Bazen ekonomik değeri olmayan şeylerin, gelenekler sebebiyle verilen bahşişlerin yolsuzluk sayılmayacağı düşünülmektedir. Rüşvetlerin hediye niyetiyle kabulü, hele bunun toplumsal olarak benimsenmesi ahlaki zafiyetlerin doğmasına sebep olur.

Hatta yolsuzluk o hale gelir ki dürüst insanların hayatına mal olabilir: “Devlette rüşvetin alıp yürüdüğü Sultan İbrahim devrinin ilk Vezir-i Azamı Kara Mustafa Paşa pek çok meziyetlerinin yanı sıra rüşvetçi olmaması ile de meşhurdu. Ne yazık ki bu meziyeti onun aynı zamanda felaketi oldu ve Saraydaki türlü yolsuzluklara engel olmak istediği için 1644 yılında katledildi.”304

Dürüst ve faziletli insanların bu şekilde tecziyesi sosyal yapıyı zedeler. Bu yapı gelecekteki nesillerin de olumsuz etkilenmesine sebep olur. “Bu durum sadece bugünkü değil gelecekteki kuşakları da etkilemektedir: Dünyanın normal işleyişi budur zannederek yetişen yeni nesile böylelikle kötü bir eğitim verilmiş olmaktadır.”305

Yolsuzluğun sosyal olarak en büyük olumsuz etkisi ahlaki yapının bozulmasıdır. Ahlaki olmayan yapı hukuki yapının da çökmesine sebep olur.

303 657 Sayılı Kanun m.29: “Devlet memurlarının doğrudan doğruya veya aracı eliyle hediye istemeleri ve görevleri sırasında olmasa dahi menfaat sağlama amacı ile hediye kabul etmeleri veya iş sahiplerinden borç para istemeleri ve almaları yasaktır.”

304 Mumcu, s.113.