• Sonuç bulunamadı

G. SİYASİ – İDARİ YARGISAL YOLSUZLUK

1. SİYASİ YOLSUZLUK

Siyaset, ülke yönetiminde temel siyasal kararları almak olarak belirlenebilir. Bu anlamda siyaseti yasama organı ile yürütme organının birer fonksiyonu olarak görmek mümkündür.

O halde geniş anlamda kamu görevlisi kavramına devletin temel siyasal kararını alanlar, yani parlamenterler de girerler. Bunlar tarafından gerek ekonomik çıkar sağlanarak, gerekse siyasal kayırmacılık sebebiyle gerçekleştirilecek olan yolsuzluklara siyasal yolsuzluk denecektir.

“Politik yolsuzluk, politik liderler tarafından kendilerine bırakılan gücün, artan güç ve zenginlik hedefleri ile özel kazanç için kötüye kullanılmasıdır. Politik yolsuzluk paraların el değiştirmesini gerektirmez, politikayı zehirleyen veya demokrasiyi tehdit eden nüfus ticareti veya iltimas kabul etme şeklini alabilir.”331

Siyasal yolsuzluğun toplumsal ve kültürel alt yapısı bulunmaktadır. Toplumsal yapı politik yolsuzluğun seviyesini belirleyebilecektir. Bazı toplumlarda yolsuzluk olarak algılanan bir takım faaliyetler diğerlerinde yolsuzluk biçimi olarak görülmeyebilir. “Yolsuzluğun sebeplerini tartışmak kaçınılmaz olarak politik sisteme götürür, çünkü yönetim onunla çok yakından bağlantılıdır. Görüşüme göre, politik kültür ve politik kurumlar yolsuzluğun seviyesini belirler.”332

Demokrasiler temel siyasal kararları alanların seçimle iş başına geldikleri rejimlerdir. Ancak yapılan seçimlerde daha çok seçmene hitap edebilmenin bir maliyeti vardır. O halde seçim kampanyalarının bir şekilde finanse edilmesi gerekmektedir. Seçim finansmanını sağlayanlar seçim sonunda iktidarın elde edilmesi halinde kişisel çıkarlarının korunmasını bekleyeceklerdir.

“Seçim öncesi dönemde siyasi partilerle kişisel çıkar-oy alışverişine girişen çıkar grupları, destekledikleri siyasi partinin iktidara gelmesiyle birlikte çeşitli yollardan çıkar sağlarlar. Baskı grupları, siyasi iktidarı etkileyecek güçtedirler. Yani siyasi iktidarlar, baskı gruplarının isteklerini göz ardı etmeyi göze alamazlar. Bu durumun

331 Hodess Robin, Politik Yolsuzluk, TI Source Book 2000 Chapter 1. Political Corraption http.//www.transparency.org/sourcebook/01, 28.06.2004.

sonucunda küçük bir grup çıkar elde ederken, bunun faturası ve yükü diğer seçmenlere dağıtılır.”333

TESEV’in yaptığı ankette ilginç bir sonuç ortaya çıkmaktadır: “Görüşülen her dört kişiden yaklaşık biri ya kendisine ya da akraba, komşu ya da arkadaşlarından birine son yapılan Nisan 1999 seçimlerinde partilerden birinden oy karşılığında hediye, para veya bir menfaat teklifinde bulunulduğunu belirtmiştir.”334

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde yöneticiler seçimle iş başına gelirler. Ancak yönetilenler tarafından seçilmek her zaman en iyinin ve en dürüstün seçilmesine yol açmaz.

“Demokrasinin kurulması bir yolsuzlukla mücadele stratejisi midir? Yeniden seçilme isteği politikacıların hırslarını engeller. Genellikle demokratik seçim işlemleri tarafından takip edilen sivil özgürlüklerin ve serbest konuşmanın korunması açık ve saydam yönetimi mümkün kılar. Tersine, demokratik olmayan devletler özellikle yolsuzluk dürtülerinin şüphesi altındadır. Çünkü onun kuralları daha az frenler ve dengeler (checks and balances) sistemi ile yönetimi organize etme potansiyeline sahiptir...bugünkü rüşvet skandalları Meksika, İtalya, Kore ve Japonya’da seçilmiş politikacıları işaret eder. Yolsuzluk Fransa ve Almanya’da mahalli idarelerde yaygındır. Açıkça demokrasi biçimi her zaman yolsuzluğu kontrol etmeyi başaramaz.”335

Aynı zamanda siyasal destek sahiplerinin ya da iktidar partisinin taşra örgütünün de bir takım beklentileri olabilir. Seçimler ancak böyle bir örgütlü güç ile kazanılabilir. İktidarın devamının sağlanabilmesi bu beklentilerin karşılanmasına bağlıdır.

Siyasi yolsuzluk yalnızca rant transferi biçiminde değil, kollamacılık biçiminde de gerçekleşebilir. Bunun en açık örneği kamu görevinin paylaştırılması sırasında ortaya çıkmaktadır.336 Ancak bu kollamacılık aynı sistemde rant paylaşımı haline de gelebilir:

“Siyasal yöneticilerin, örneğin sözü geçerliliklerini kullanarak, siyasa-uygulama sürecinde yolsuzluğa karışabilmeleri olasıdır. Ancak, yasa koyucu ya da hükümetler yasal düzenlemelerde bulunurken zaman zaman uzman bürokratlardan

333 Gökdeniz İsmail / Seçkin Zeliha, Demokrasi ve İdari Ahlak (II) YYVD, Ekim 2001, C.6, Sy.10, s.36. 334 Adaman/ Çarkoğlu/ Şenatalar, s.70.

335 Ackerman, s.113.

336 Bu atama kararları o denli normal hale gelmiştir ki, atama ile ilgili bir görevi bulunmayan bir siyasi parti başkanı şunları söyleyebilmektedir: “...Partisi Y. İl Başkanı F. D yerel basına verdiği demeçte ‘Ben göreve atadığım (memur) her arkadaşa kefilim. Eğer bir yolsuzluk olur, şaibeye karışırlarsa bunun hesabını ilk önce ben sorarım’ demiştir. Bayer Yalçın, “Mafyanın Bayramı”başlıklı makale, 31.03.2005 tarihli Hürriyet Gazetesi.

yararlanmaktadırlar. Böyle bir durumda, yasal düzenlemelerden etkilenecek kişiler ya da kümeler, kendilerine daha «uygun» gelecek bir düzenlemeye yardımcı olması için bürokrat ile bir çıkar karşılığı anlaşırlarsa, söz konusu kamu yöneticisi siyasa- yapımı sürecinde yolsuzluğa karışmış olur.”337

Politikacılar bir yandan kendi bölgelerine yatırımları çekmeye çalışırken bir yandan da temin edilmiş olan bu yatırımların belli firmalara verilmesini sağlayarak bundan çıkar sağlayabilirler. Bu durumda hem kamu yatırımı gerçekleşmiş olur, hem de politikacı bundan menfaat sağlamış olur. Ancak rüşvet alınan yatırımla, rüşvet alınmadan yapılan yatırımın bazı farkları bulmaktadır. Rüşvet alınan yatırımın gerçekleşmesi halinde, ya kalitesi düşük olacaktır, ya da yatırımın kamu kuruluşlarına maliyeti yüksek olacaktır. Çünkü bu maliyetin ihaleyi kazanan firma tarafından bir başka yere yüklenmesi gerekmektedir. Daha kötü bir ihtimal ise yatırımın hiç gerçekleşmemesi halidir.338

Bir başka politik yolsuzluk riski ise politikacıların devlet veya kamu kurum ve kuruluşları ile iş yapan bir firmaya sahip olmaları halinde başlar. Bu durum kaçınılmaz olarak politikacıların devletten iş alma konusunda nüfuzunu kullanmasını gerektirir. “Çoğu olgunlaşmış demokrasiler seçilmiş politikacılar üstünde özel ekonomik çıkarların etkisini sınırlama ihtiyacını hissetmişler, en azından onlara finansal çıkarlarını rapor etme zorunluluğu getirmişlerdir.”339

Türk Hukuk sisteminde ise siyasi partilerin mali yapısı Anayasa ve 2820 sayılı Kanun’la düzenlenmiştir. Siyasi partilerin gelirleri 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 61. maddesinde belirtilmiştir. Anayasanın 68. maddesinin son fıkrasına göre ise “Siyasi partilere, Devlet, yeterli düzeyde ve hakça mali yardım yapar.”

Anayasanın 69. maddesine göre,“Siyasi partilerin gelir ve giderlerinin amaçlarına uygun olması gereklidir.” Siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun tespiti Anayasa Mahkemesi tarafından yerine getirilir. Anayasa Mahkemesinin bu denetim sonunda vereceği kararlar kesindir.

2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 75. maddesine göre, siyasi partilerin mal varlığı ve gelir giderlerinin denetimi evrak üzerinde yapılır. Kanuna uygun olmadığına karar verilen mal varlığı ile ilgili uygulanacak müeyyide aynı Kanunun 76. maddesine göre kanuna aykırı kısmın hazine adına irat kaydından ibaret olacaktır.

337 Berkman, s.17-20.

338 “Hükümdar A, hükümdar B’ye yeni köşkü ile gösteriş yapmaktadır. A, yeni yapılan bulvarı göstererek yeni evini açıklar. “% 30”der. Daha sonra A, B’yi daha fazla savurganlık yapılmış köşkünde ziyaret eder. Bunu nasıl finanse ettiğini sorar; B.Şu bulvara bak der. A şaşkınlıkla bakar, çünkü hiçbir bulvar göremez. “İşte can alıcı nokta bu” der B, “% 100”, Ackerman, s.122.