• Sonuç bulunamadı

G. SİYASİ – İDARİ YARGISAL YOLSUZLUK

3. YARGISAL YOLSUZLUK

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9.maddesine göre, “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” O halde yargının en önemli özelliği bağımsızlıktır. Anayasanın 138. maddesinde bağımsızlığın anlamı ortaya konulmuştur. Buna göre;

“Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, Kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.

Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.

344 Ackerman, s.49.

345 Bu konuda halk arasında bir tabir kullanılmaktadır. “sivrisineklerle tek tek uğraşmak yerine bataklığı kurutmak gerekir.”Kamu Hukuku da yolsuzluk bataklığını kurutacak tedbirleri almak zorundadır.

Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.

Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Burada bağımsızlığı ifade eden temel kavramlar hiçbir organ ya da merci tarafından mahkemelere emir ve talimat verilememesidir.

“Kuvvetler ayrılığı ilkesi hukuk devletinin önemli unsurlarından birisidir. Hukuk devletinin varlığından söz edebilmek için bir yandan yasama fonksiyonunun, yürütmeden ayrı bir organ elinde bulunması, diğer yandan yargı fonksiyonunu ifa eden organın bağımsız ve tesirden uzak olması gerekir”.346

Yargı organı hem görev açısından hem de yetki açısından birden fazla organdan oluşmaktadır. Görev açısından idare mahkemeleri ile adliye mahkemelerinin baktıkları uyuşmazlıklar birbirinden farklıdır. Ayrıca, mahkemeler yer yönünden yetkili olurlar. Yine yargı mercileri ile idare mercilerin görevleri birbirinden farklılık arz eder.

“Yargı fonksiyonu çeşitli açılardan idare fonksiyonundan ayırt edilmeye çalışılmıştır. Bir görüşe göre bu fark, iki fonksiyonun amaçlarındaki aykırılıktan doğar:Yargı fonksiyonun amacı hukuk düzeninin korunması ve gerçekleştirilmesidir. Oysa idare fonksiyonu kamu yararının gerçekleştirilmesi amacına yönelmiştir. İkinci görüş, aradaki farkı işlemlerin maddi mahiyetleri arasındaki farkta görmektedir. Buna göre, yargıcın yaptığı iş, önüne getirilmiş olan olayla ilgili hukuk normunu tespit etmekten, yani bir mantıki kıyas işleminden ibarettir. Bu niteliği itibariyle yargısal işlem daima gösterici (declaratif) mahiyet taşır. Buna karşılık idari işlemde bir irade unsuru mevcuttur. Diğer bir değimle idari işlem, kural olarak, kurucu, inşai (constructif) nitelik taşır. Bundan doğan en önemli fark da, yargısal işlemelerin ‘kesin hüküm’ (muhkem kaziye) kuvvetini taşımalarına karşılık, idari işlemlerin kural olarak gerektiğinde değiştirilebilmeleri ve geri alınabilmeleridir.”347

Mahkemeler devlet örgütü ile kişiler arasında anlaşmazlıkların da çözüm mercidir. Bu anlamda yargı organının kişi haklarının ve özgürlüklerinin koruyucusu olma

346 Akyılmaz, s.77. 347 Özbudun, s.353.

özelliğinden de bahsedilebilir. Çünkü mahkemeler bu tür davalarda tarafsızlık ilkesi gereği ne devletin ne de kişilerin yanında yer alabilirler. “Mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim güvencesi ilk bakışta yargıya sağlanan özel yararlandırmalar (ayrıcalıklar) gibi görünmekle beraber, bu gibi düzenlemelerin asıl amacı kişilere devlet karşısında güvence sağlamaktır.”348

Yargı fonksiyonunu yerine getiren hakim ve savcılar ile yardımcı personel tarafından yolsuzluk yapılması söz konusu olabilir.349Zira hakim ve savcılar ile yardımcı personel, siyasal fonksiyon yerine getirmeyen ve özel hukuk hükümlerine tabi olmayan kamu görevlileridir.

İstanbul Barosu tarafından 1999'da gerçekleştirilen, "İstanbul Barosu Çevresi Adli Yargıda Yolsuzluk Araştırmasına” göre,

“İstanbul Barosu'nun araştırması, anket sonuçlarının ayrıntılı bir şekilde irdelenmesinin ardından, şu tespitlere de yer vermektedir: Avukatların %94.9'u adli yargıda yolsuzluğun bulunduğunu ve %63.1'i yolsuzluğun adliyenin temel sorunlarından birisi olduğunu söylerken, söz konusu yolsuzluk olaylarının yeterince ortaya çıkarılamadığı görüşünde olanlar da %96.1'e ulaşmaktadır.

Adli yargıda en yaygın yolsuzluk türleri rüşvet ve kayırmadır. Miktarı ve riski yüksek olanlarla yargıç ve savcılara verilen rüşvetlerde aracı kullanılmaktadır.”350

Yargı yerleri uyuşmazlıkların çözüm yeridir, bu arada yolsuzluklara ilişkin cezai müeyyidelerin uygulandığı mercilerdir. Yolsuzluklara tedbir getiren yargı mercilerinde meydana gelecek yolsuzluklar mahkemelerin de etkisiz kalmasına sebep olur.

“Endonezya’da hakimlerin rüşvetçi ve yetersiz olduğuna dair yaygın inanç sebebiyle mahkemeler etkisizdir.”351

Ülkemizde davaların geç sonuçlanması önemli bir itici unsurdur. Davaların geç sonuçlanmasının temel sebebi, iş yükünün fazlalığıdır. İş yükünün fazlalığı yolsuzluğa zemin oluşturmaktadır. Bu durum ise varlıklı kişilerin lehine sonuç yaratır. Çünkü zengin

348 Erdoğan, s.105.

349 Osmanlılar döneminde kadılar tarafından yolsuzluk yapılmak suretiyle verilen ilginç kararlar vardır. “1697’de Kudus’te bulunan Kutsal Mezar’da Ermeniler ile Rumlar arasında bir anlaşmazlık çıkmış ve kadı önüne gidilmiştir. Kadı her iki taraftan da 5000’er Taler para almış ve anlaşmazlık konusunun aynen devamını hükme bağlamıştır.” Mumcu, s.135.

350 Adli Yargıda Yolsuzluk, www.ideapolitika.com, 28.06.2004. 351 Ackerman, s.153.

kişiler işlerinin hızlandırılması karşılığında ödemelerde bulunabilirler; hatta belki bedelini ödeyerek kendi lehlerine sonuç alınmasını bile sağlayabilirler. O halde iş yükünü azaltıcı tekniklerin geliştirilmesi gerekir. Bu tekniklerin başında da adli sistemi bilgisayar teknolojisi ile donatmak gelmektedir. Bilgisayar sistemine geçiş kısa zaman önce adli ve idari yargı da gerçekleştirilmiştir.

H. 3628 SAYILI MAL BİLDİRİMİNDE BULUNULMASI, RÜŞVET VE YOLSUZLUKLARLA MÜCADELE KANUNU

3628 sayılı Kanun, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele yöntemi olarak hazırlanmış bir kanundur. Kanunda, kamu görevlilerinin mal bildirimlerinde bulunması yolsuzlukla mücadelenin etkin yöntemi olarak görülmüştür. Kanun önce mal bildirimi ve yöntemini belirledikten sonra, yolsuzluk suçlarının soruşturma usulünü düzenlemiştir. Kanuni hükümlere uygun olarak önce mal bildirimini daha sonra da soruşturma usulünü incelecektir.