• Sonuç bulunamadı

D. YOLSUZLUĞUN SEBEPLERİ

3. SOSYAL SEBEPLER

Yolsuzluğun bir takım sosyal sebepleri vardır. Bunları hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme, eğitim yetersizliği olarak belirleyebiliriz.

“Yüksek nüfus artışının ve hızlı kentleşmenin yolsuzluğu arttırıcı bir etkisi bulunmaktadır; zira nüfus artışı ve kentleşme bir yandan kimi taleplerin daha da yoğunlaşmasını beraberinde getirmekte, öte yandan kapasitenin yetersizliği sorununu ağırlaştırmaktadır.”271

Bunların dışında olağanüstü dönemlerin getirdiği bir takım sebepler de bulunmaktadır. Savaş gibi olağanüstü dönemlerde yolsuzluklar ortaya çıkabilir. Savaş dönemi ile ilgili şöyle bir tespit yapılmıştır: “Biz Belçika, Almanya, Yunanistan ve Finlandiya’dan istatistiklere sahibiz. Savaş periyodunda yolsuzluk zirve yapmıştır. İtalya’da bu dönemde yolsuzluğun çoğunlukla devlet memurlarının özel firmalara katılımı ile bağlantılı olduğu anlaşılmaktadır.”272

Ancak bu çalışmada olağanüstü durumlara ilişkin sosyal sebepler inceleme dışı bırakılacak, sadece hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme ve eğitim yetersizliğine değinilecektir.

a. Hızlı Nüfus Artışı

Devleti oluşturan üç temel unsurdan birisi yaşayan insan topluluğudur. Bir alanda yaşayan insan unsuru yoksa devletin ve ülkenin oluşması mümkün değildir. O halde nüfus kavramı şöyle açıklanabilir: “Nüfus, bir bölgede belirli bir tarihte yaşayan toplam insan sayısıdır.”273

271 Adaman/ Çarkoğlu/ Şenatalar, s.18.

272 Tiihonen Seppo, Central Goverment Corruption in Historical Perspective, The History of Corruption in Central Goverment, IOS Press, 2003, s.27.

Her ne kadar bir toprakta yaşayan insan olmayınca ülke meydana gelmez ise de aşırı nüfus oluşumu o ülkedeki imkanların yetersiz kalmasına sebep olur. Çünkü ekonomik kaynaklar kıttır ve herkesin ihtiyaçlarının karşılanmasını mümkün kılmaz. Yine ülkemizde hızlı nüfus artışı vardır. “Türkiye'de nüfus hızlı bir artış göstermektedir. Nüfusun yılda % 2- 2,5 arası artması çok ciddi olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir.”274

Hızla artan nüfusa hızlı ve dinamik bir ekonomi gerekir. Nüfus artışına karşılık iş imkanları yeterince geliştirilemez ise toplumsal hoşnutsuzluklar meydana gelecektir. Bu durumda siyasi karar mercileri ya hoşnutsuz bir kitle ile karşı karşıya kalacaklar yada mevcut kamu istihdam imkanlarını şişireceklerdir. Bu arada yapay istihdam imkanları kendi yandaşlarına yada çıkar ilişkisi bulunan kişilere tahsis edilecektir. Bu şekilde meydana getirilen aşırı istihdam ücretleri düşürecek, düşük ücretle geçinemeyen kamu görevlileri yolsuzluk yöntemlerine müracaat edeceklerdir.

Hızlı nüfus artışı sebebiyle sunulan kamu hizmetlerinin kalitesi düşmektedir. Özellikle eğitim ve sağlık hizmetlerinde meydana gelen personel ve bina ihtiyacının karşılanamaması sebebiyle çeşitli çıkış yolları aranmaktadır. Okullarda yakıt ihtiyacının karşılanamaması, müşterek giderlere (elektrik-su gibi) dair faturaların ödenememesi gibi sebeplerle öğrenci velilerinden katkıda bulunmaları istenmekte ve bu hususta yeterli kontrol sağlanamaması halinde yolsuzluklara sebebiyet vermektedir. Sağlık hizmetlerinde ise kamu görevlisi durumunda olan doktorlar hastaları muayenehanelerinde muayene olmaya zorlamaktadırlar.

Kamu hizmetlerinin desteklenmesi amacıyla dernekler vakıflar kurulmak suretiyle iş sahiplerinden yardım adı altında paralar toplanmakta idi. Özellikle dernek harcamaları çoğu zaman denetlenmediğinden harcamalar istenilen biçimde yapılmakta idi. Bu hususları önlemek için 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları İle İlişkilerine Dair Kanun çıkarılmıştır. Bu Kanunun 2. maddesine göre dernek ve vakıflar, kamu kurum ve kuruluşlarının ismini alamayacak, bu kurum ve kuruluşların hizmet binaları ve müştemilatı içinde faaliyet gösteremeyecek ve bu kuruluşlara ait araç ve gereci kullanamayacaklardır. Yine dernek ve vakıflar kamu kurum ve kuruluşlarının sundukları hizmetlerle ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerden ücret, bağış, katkı payı ve benzeri adlar altında herhangi bir karşılık alamayacaklardır.

Görüldüğü gibi hızlı nüfus artışı yolsuzluğun sosyal sebeplerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

274 Yolsuzlukla Mücadeleye Yardımcı Olmak Maksadıyla Alınması Gereken Tedbirlere İlişkin İnceleme Raporu, Cumhurbaşkanlığı DDKB.Yayınları-2, Haziran 1996, s.8.

b. Hızlı Kentleşme

Hızlı kentleşme hızlı nüfus artışına paralel olarak artan bir sosyal vakıadır. Bir anlamda sanayileşmenin kentlere yakın yerlerde gerçekleşmesi işsizlerin kentlerde iş bulma ümitlerini artırmaktadır. O halde kent nedir? Bunu belirlemek gerekir: “Kent genel olarak nüfus yoğunluğu, nüfusu ve kapladığı alan belirli bir büyüklüğü aşan, ekonomik etkinliklerin yoğun olduğu yerleşmelere kent denir.”275

Kentler artık eskisi gibi zengin insanların yaşadıkları yerler değildir. Özellikle kent merkezleri insanların iş hayatını yürüttükleri birer iş merkezi haline dönüşmüşlerdir. İşyerlerinin kent merkezlerinde yer alması, sanayileşmenin kentlerde yoğunlaşması iş gücü potansiyelini kentlere yönlendirmiştir.“Türkiye’de kentsel bölgelerin nüfusu hızla artmaktadır. 1980’lerin başında Türk Vatandaşları’nın yaklaşık yarısı kentlerde oturmaya başlamıştır.... Kentli nüfusun büyük çoğunluğu kırdan kente göç eden ‘ yeni kentliler’ ya da ‘ kent göçmenleri’ dir.”276

Hızlı kentleşme ile birlikte öncelikle yerleşme problemi ortaya çıkmaktadır. Bunu legal veya gayri meşru bir şekilde çözenleri su ve kanalizasyon gibi alt yapı problemleri, yine hem kendilerini hem de aynı kenti paylaşanları çevre kirliliği problemleri beklemektedir.

“Kentsel nüfus artış oranının yüksek olduğu ülkelerde hızlı gelişmelere ayak uydurulamaması, yolsuzluğa neden olabilmektedir. Yeterli kentsel yaşam alanlarının yaratılamaması, bir yandan devletin arazilerinin işgaline, öte yandan söz konusu alanların alt yapı hizmetlerinin yapılması açısından devletin zarara uğramasına yol açabilmektedir.”277

Hızlı kentleşme yada çarpık kentleşme ile birlikte işe girmek isteyenler, kaçak yapılaşmaya göz yumulmasını isteyenler, altyapı sorunlarının çözülmesini isteyenler çeşitli yolsuzluk yöntemleri ile kamu görevlilerini yanlarına çekmeye çalışmaktadırlar.

c. Eğitimin Yetersizliği

Eğitim seviyesi ve eğitimde verilen müfredat yolsuzluk düzeyini belirleyici niteliktedir. Öncelikle hiç eğitim görmemiş yada az eğitimli kişilerin yolsuzluğa karşı duyarlığı fazla beklenti dahilinde değildir. DİE verilerine göre (Tablo:3), 15 yaşın

275 Temel Britannica, C.10, s.169.

276 Okutan Atakan, Türkiye’de Kentleşme ve Siyasal Yapı, Türk Demokrasi Vakfı, Ankara,1995, s.28. 277 Cingi/ Tosun/ Güran, s.87.

üzerindeki yetişkinlerin 2003 yılı itibariyle % 4.3’ü kadınların ise % 18.9’u okur yazar değildir.

Tablo 3 (278) Yetişkinler Okur Yazarlık Oranı

% - Yıl 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 Toplam 82.0 85.0 84.4 85.2 85.1 85.3 85.9 86.3 86.4 86.3 87.5 88.3 Erkek 92.2 93.5 93.4 94.0 94.0 93.9 94.4 94.6 94.5 94.5 95.3 95.7 Kadın 72.0 76.7 75.6 76.6 76.3 76.9 77.6 78.1 78.3 78.2 79.9 81.1

Çocuk yada genç yaştaki öğrencilere yolsuzluğun toplumdan neler götürdüğü anlatılamamakta ve dürüstlüğün erdemlilik olduğu yeterince öğretilememektedir. Artık okullarda eğitimden ziyade öğretime önem verilmekte öğrenciler bilgi yüklenen varlıklar haline getirilmektedir. Öğrencilere, adeta sınav kazanan yarışmacılar mantığı ile yaklaşılmakta toplumsal değerlerin önemi geri planda bırakılmaktadır.

“Ezbere dayalı eğitim sistemi, insanları üretimden uzaklaştırmakta; üretmeyen, ürettiğiyle yetinmeyen bireyler de ihtiyaçlarını karşılamak için kolaycı, ‘köşe dönmeci’ yöntemlerden medet ummaktadırlar.”279Kolay köşe dönme mantığının yerleştiği, ahlak ve dürüstlüğün öğretilmediği bir eğitim sistemi yolsuzluk kaynaklarından biridir.