• Sonuç bulunamadı

yilik, ötülük ve ğitim

Belgede J J CQU U U‟ U F F YANSIMALARI (sayfa 103-108)

4.3. hlaksal ir arlık larak nsan oğası ve ğitimi

4.3.1. yilik, ötülük ve ğitim

İnsan doğasının iyi olduğuna inanan Rousseau, bu tezin temel savı olan “insan doğası görüşlerinin eğitim anlayışlarını derinden etkilemesi”ni kanıtlar nitelikte iyilik durumunu eğitim anlayışının temeline yerleştirmiştir. İyiliğin eğitime yansımalarını incelemek için, öncelikle iyilik tanımını hatırlamak gerekir. Bu durumda Rousseau‟nun insan doğası felsefesini gözden geçirmek yerinde olacaktır. Eğer insan doğası yaratılışından iyiyse, iyinin ne olduğu da insanın içinde saklı olmalıdır.

Rousseau da bu yönde bir açıklama yaparak iyinin ve kötünün duyumsama ile ayrıştırdığını ve insanın iyi diye hissettikleri iyi, kötü olarak hissettikleri kötü olduğunu belirtir64. Fakat iyi ve kötü ayrımını yalnızca duyumsamalara bırakmaz ve aklın da bu ayrımda oldukça etkili olduğunu savunur65. Bu noktada açıktan olmasa da hem hislere hem de akla misyon yükleyen Rousseau, iyiliği öğrenmede aklı sorumlu tutarken insanın düşünme yetisi gelişmeden yaptığı iyilikleri de insan doğasında bulunan iyiliğe bağlar. Ona göre insan bilmeden yaptığı iyiliklerde

62 Age, 320.

63 Irving Babbitt, Day Break: Thoughts on The Prejudices of Morality, ed. Maumarine Clark ve Brian Leiter (Cambridge: Cambridge University Press, 1997), 3.

64 Rousseau, mile a a ğitim zerine, 400.

65 Age, 52.

doğasındaki iyiliği açığa vurmakta; fakat bilmeden yaptığı kötülüklerde akıl edemediği için kötülük yapmış sayılmamaktadır.

Rousseau‟ya göre çocukluk döneminde akıl gelişmediğinden, insan iyiliği de kötülüğü de bilinçsiz bir şekilde yapar 66. Çünkü ona göre “çocukluk aklın uykusudur”67 ve çocukların hareketleri salt hareket etme ihtiyaçlarından başka bir amaç gütmez. Dolayısıyla da bir çocuğun yaptığı davranışın veya kendisinin iyi veya kötü olarak sınıflandırılması mümkün değildir. Nitekim Rousseau da ebeveyn ve öğretmenlere, çocukların iyi veya kötü olduklarını söylemeden önce sabırlı olmayı öğütler68. Yani bir çocuk hareket etmek istediğinden koşup zıplayacak, belki de etraftaki nesneleri kıracaktır. Bu durumdaysa çocuğa yaptığının kötü olduğunu söylemek Rousseau‟nun anlayışına göre yanlış olacaktır. Ona göre çocuklar doğalarına uygun hareket etmektedir ve bilinçli olmadıkları halde verdikleri zararların oldukça azdır. Çünkü ona göre Yaratıcı, onlara fazla güç vermeyerek kötülük yapmalarını engellemiş, onları doğalarına göre donatmıştır. Rousseau‟nun bu düşüncesi onun insan doğası felsefesiyle de örtüşmektedir. Hatırlanacaktır ki Rousseau insanın iyi olarak yaratıldığını savunur ve şunları ekler: “Tanrı insanı kötülük yapması için değil, seçerek iyilik yapması için yarattı”69. Bu yaratılış yalnızca insanın akıl edebildiği yetişkinlik dönemini değil, aynı zamanda aklının gelişmemiş olduğu çocukluk dönemini de kapsar.

İyilik ve kötülük yaparken bilinçli davranmayan çocukları sorumlu tutmayan Rousseau, elbette ki davranış geliştirmede bilinci ön planda tutmalıdır. Nitekim Rousseau‟ya göre çocuklarda davranış geliştirme yaptıkları işin özünün bilincinde olarak gerçekleşmelidir70. Ona göre çocuklara iyiliği öğretmek adına yaptırılan sembolik hareketler anlamsız olacak ve hiçbir işe yaramayacaktır. Örneğin Rousseau‟ya göre sadaka vermek, yardım etmek gibi davranışlar büyüklere özgüdür ve bu davranışların altındaki manayı ancak yetişkinler anlayabilir. Çocuklara göstermelik olarak yaptırılan sadaka verme taklitleri ise başarıya ulaşmaz, çünkü çocuğun dimağı henüz sadaka vermenin manasına erişemez. Bu yüzden de büyük paraları çok kolay sadaka olarak verebileceğin; fakat kendisi için değerli olan yiyecek, oyuncak gibi şeyleri vermekten kaçınacağını belirtir.

66 Age, 52-53.

67 Age, 115.

68 Age, 115.

69 Age, 391.

70 Age, 108.

Dolayısıyla, çocukların eğitimini bahsedilen iyilik ve kötülük çerçevesinde gerçekleştirmek ve onlarda aynı iyilik ve kötülük anlamlarını oluşturmak gerekir.

Ona yapılan iyiliğin değerini öğretmek ve müteşekkir olmayı aşılamak gerekir. Bu da onun her istediğini yerine getirmekle değil, yerine gelen isteklerinin kıymetini vurgulayarak olur. Çocuğu her şeyi elde etmeye alıştırmak, mutluluğunu elinden alarak onu sonsuz bir öfkeye bırakmaktır71. Her şeyi her istediğinde elde eden çocuk, doyumsuz olacağı gibi iyiliğin kıymetini de bilemeyecektir. Çocukları lükse alıştırmak çok büyük yanlıştır. Onlara basit ama kullanışlı gereçler ve basit oyuncaklar verilmelidir72.

Fakat iyi ile kötüyü ayırt edemeyen çocukların iyiyi tanıyıp ona yöneltilmesinde eğitim nasıl rol oynayacaktır? Rousseau nasıl bir eğitim anlayışı sunar ki çocuklar iyi ile kötünün hem ayrımını yapabilen zihin hem de iyiyi seçebilir erdeme ulaşabilsin? Çünkü onun insan doğası felsefesine göre insan, Tanrı‟nın verdiği yetilerle iyiliği seçmekle mükellef bir varlıktır73.

Rousseau bu soruların cevabını öyle karmaşık bir biçimde vermez, çünkü ona göre çocuğun iyiliğe yönelmesi için çok şey yapmaya gerek yoktur, çünkü çocuklar doğuştan iyiliğe eğilimlidir 74 . Bu noktada Emile Bojesen‟in de savunduğu

„Rousseau‟nun felsefesinde iyilik ve merhametin öğretilmemesi‟ durumu karşımıza çıkmaktadır75. Görülüyor ki Rousseau‟nun bu zor soruya yanıtı, insan doğasının kendinde çözülebilen yalın bir cevaba sahiptir. Eğitim anlamında yapılması gereken, çocuğun zayıf olarak yetişmemesini sağlamaktır ki buradaki zayıflık yalnızca bedensel değil aynı zamanda ruhsal anlamda da kullanılmaktadır. Çünkü Rousseau‟ya göre insanın kötülüğü, zayıflıklarından ileri gelmektedir; zayıf olan her şey kötüdür 76 . Burada Rousseau‟nun bu düşüncesinin doğal güce olan düşkünlüğünden ileri geldiğini hatırlamak gerekir. Ona göre gürbüz çocuklar en sağlıklı olanlarıdır. Çocuklar da zayıf olduklarından isteklerini yerine getiremeyecek ve bu yüzden hırçınlıkla etrafa zarar verecektir. Fakat zayıflıktan kaynaklanan bu kötülük, çocuğun doğasından ileri gelmez; çocuğa bakanların hatasından

71 Age, 82.

72 Age, 56.

73 Age, 391.

74 Age, 285.

75 Emile Bojesen, “The Primacy of Pity: Reconceiving Ethical Experience and Education in Rousseau”, Ethics and Education, (2016): 4, http://dx.doi.org/10.1080/17449642.2016.1160521 [05.06.2011].

76 Age, 51.

kaynaklanır. Nitekim zayıflığı engellemek yine annenin veya sütannenin elindedir.

Onlara düşen, gürbüz ve sağlıklı çocuklar yetiştirmektir.

Rousseau‟ya göre yapılması gereken çocukların deneyim kazanmalarına izin vermektir. Bu uğurda da kötülük yapmalarını yasaklamak değil, kötülük yapmalarını engellemek yeterlidir77. Çocukların kötülük yapacağı durumlardan uzak tutmak;

örneğin hareket ihtiyacı olduğundan etraftaki nesneleri kırabileceği düşünülerek ortadan kaldırılması gerekir. Çünkü Rousseau‟ya göre iyilik yapmak, kötülük yapmamakla mümkündür, aksi tehlikelidir78. Ona göre her insan iyilik yapar; fakat bir kez iyilik yapıp sonradan büyük kötülükler yapmış birçok insan da bulunmaktadır. İnsan doğası açısından bakıldığında da, bir insanın iyi olarak nitelendirilebilmesi için kötülüğün içinde olmaması gerekir ki Rousseau da insan doğasındaki iyiliği aynı şekilde açıklamıştır. Hal böyle iken insanların yalnızca iyiliklerine bakmak doğru bir yargıya götürmeyecektir. Rousseau hiç kötülük yapmamış bir insanın bulunmasının da oldukça zor olduğunu bilse de, ona göre insan doğasındaki iyiliğin gerçekleşmesi için kötülük çocuklara asla öğretilmemelidir.

Ancak bu sayede insan, doğasındaki iyiliği tamamlayabilir.

Hatırlanacaktır ki Rousseau‟nun insan doğası felsefesindeki iyiliğin temeli, merhamet duygusudur. Rousseau‟nun merhameti ele alışını inceleyen White, kendisinin bu konuda kapsamlı bir felsefe öne sürdüğünü savunur 79. Fakat Rousseau‟ya dair eleştirilerden birisi olan “manipülasyon”, White‟ın da dikkatini çekmiştir ve Emile‟ye iyiliği ve merhameti öğretirken düzmece senaryoların kurulması, Emile‟nin her hareketinin kontrol edilmesi ve sınırlı bir daire içerisinde eğitilmesinin doğru olmadığını savunur. White bu konuda kısmen haklıdır. Çünkü insan eğer hiç yapmadığı kötülüğe bir kez bulaşırsa, bunu farklı ve heyecanlı bulması, ya da en azından kolay ve faydacı bulması çok yüksek bir ihtimaldir. Bu sebeple de kötülüğe yönelmesi mümkün olacaktır.

Kötülükle karşılaşma konusunda ise Rousseau aynı derecede koruyucu değildir. Çünkü ona göre çocuğun “…büyük iyilikleri hissedebilmesi için küçük kötülükleri tanıması gerek”ir80. Kötülükle karşılaşıp acı çekmek, yalnızca kötüyü ve acıyı tanımalarını değil, iyiyi de takdir etmelerini sağlar. Öte yandan bir mutsuz

77 Age, 79.

78 Age, 111.

79 Richard White, “Rousseau and the Education of Compassion”, Journal of Philosophy of Education, c.42 s.1 (2008): 39.

80 Rousseau, mile a a ğitim zerine, 81.

prense dönüşecek çocuklar, hayatlarındaki iyiliğin ve güzelliğin asla farkına varamayacaklardır. Ayrıca bir çocuğun canının yanması, onun merhamet duygusunu da olumlu etkileyecek ve ona acımayı öğretecektir81.

Rousseau, insanın kötülükle karşılaşması konusunda başka bir noktaya daha dikkat çeker: İnsan, kendisine yapılan kötülüğü ancak o kişi kendisine de zarar verirse unutur82. İnsanın önce kendini düşünme durumu, burada da karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanında şu da açığa çıkmaktadır ki insan, iyilik ve kötülüğe kendinden bağımsız bir gözle bakamaz. White‟ın da bahsettiği Rousseau‟nun iyilik prensipleri, insanın kendine olan sevgisinin önüne asla geçmemektedir. İnsan öncelikle kendini düşünmekte ve diğer insanlara karşı merhametinin de ölçüsü yine kendisi olmaktadır. Bu durumun eğitim açısından bir tehlikesi vardır ki Rousseau‟nun eğitim anlayışının temeline koyduğu “öğretmene güven”i zedeleyebilir. Eğer çocuk öğretmenin ona zarar verdiğini düşünürse, çocuk onun da zarar görmesini isteyecek ve bunu yapabileceği en kolay yolla, onun sözlerine karşı çıkmakla yapacaktır. Öyleyse bir öğretmen, bir anne, ya da bir baba; asla çocuğa zarar verdiği izlenimini oluşturmamalıdır ki çocuk onlara güvensin.

Rousseau, insanın yalnızca kendinden daha kötü durumda olanların yerine geçmek istediğini belirtir83. Çünkü insan, bir zenginin mutluluğuna kıskançlık hissetmeden bakamaz ama çok acı çektiğini bildiği bir köylünün mutluluğuna yalnızca imrenerek bakabilir. Ayrıca insan, başka bir insanın mutsuzluğu ile hiçbir ilgisi ve sorumluluk durumu yoksa ona karşı acı duyar. Acıma duygusu, insanın çektiği acıya değil, o insanla olan bağa oranla hissedilen bir duygudur.

Rousseau‟ya göre çocuklara iyiliği öğretmenin diğer bir gerekliliği de onlara iyilik sevgisini aşılamaktır. Rousseau, iyiliğin ancak iyiliğe karşı bir sevgiyle yapılabileceğini savunur84. İyiliğe ve kötülüğe dair bu noktaya kadar doğal yolu seçmiş olan Rousseau, yine aynı yolu tercih edecek ve iyilik sevgisinin de vaazlarla değil, deneyimle verilmesi gerektiğini savunur. Fakat ona göre bu iyilik deneyimi, çocuklara iyilik yaptıklarında ödülle vermekten başka eylemleri gerektirir. Böylesine bir ödül sistemi, ancak iyilik yapma arzusunun insan doğasında hali hazırda var olmadığına inanan bir eğitim felsefecisinin düşüncesi olabilir. Çünkü ödül ve cezalar dışsal etmenlerdir ve insanın ruhuna nüfuz etmeleri zordur. Oysa Rousseau‟nun insan

81 Age, 81, 82.

82 Age, 334.

83 Age, 301.

84 Age, 406-411.

doğası felsefesinde insan doğasının iyiliği ve iyilik cezbediciliği mevcuttur. İnsan doğasındaki iyiliği ortaya çıkartmak için de Rousseau, öğretmenin yapması gerekeni çocukların iyilik yapmasına izin olduğunu belirtir. Böylece öğrenci doğasındaki bu eğilimi keşfedecek ve iyilik yapmak isteyecektir. Gerekli olan, insanın yargıları ve değerlendirmeleri bozulmadan bu eğilimi keşfetmesini sağlamaktır. Çünkü bunlar bozulduğu taktirde geri dönüşü yoktur, bu da insanın iyiliğe yönelmesini sonsuza kadar bile engelleyebilir.

İyiliğin insan doğasından ileri gelmesi, iyiliğin kibir ile çatışmasını da açıklar.

Rousseau‟ya göre iyilik yaparken alçak gönüllü olmak, gurur yapmamak gerekir85. İyilik gurura imkân vermemeli ise eğer, iyiliğin öğretiminin de bu yönde olması gerekir. Nitekim Rousseau da çocuklara kazandırılması gereken bir diğer özelliğin de alçak gönüllülük olduğunu savunur. Rousseau, bu özelliğin çocuklara „başkalarının görüşlerine göre davranmama‟yı öğreterek kazandırılabileceğini düşünür. Eğer bir insan eylemlerinde başkalarının ne düşündüğüne göre değil de, kendi değerlerine göre hareket ediyorsa; başka bir insanın övgüleri onun için anlamsızlaşacaktır.

Yapılan iyilik de, gurur kaynağı olmaktan çıkacaktır. Çünkü Rousseau‟ya göre

“hangi işte olursa olsun, kötüler asla iyi bir işe yaramazlar”86. Buna iyilik yapmak da dâhildir.

Belgede J J CQU U U‟ U F F YANSIMALARI (sayfa 103-108)