• Sonuç bulunamadı

Yeni Stratejik Konseptin (New Strategic Concept)

2.2. NATO’nun Dönüşüm Süreci

2.2.1. Yeni Stratejik Konseptin (New Strategic Concept)

Soğuk Savaş sonrası gerçekleştirilen Londra’daki ilk NATO Zirvesinde,

yukarıda da değinildiği gibi, İttifakın değişen güvenlik ortamına uygun hale getirilmesi ve Doğu-Batı çekişmesinin sona erdirilmesine yönelik gerekli girişimlerin ortaya konulması kararı alınmıştı. Reformlar, gerçekleştirme yönünde alınan kararlardan sonra 7-8 Kasım 1991’de Roma’da üye ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanlarının katılımıyla gerçekleştirilen Zirve’de, durum daha da netleştirilmiş ve İttifakın gelecekteki yapısına yönelik kararlar alınmıştır. Zirvede, müttefiklerin kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlarını arttırması üzerinde yoğunlaşılmıştır.

60 Hasret Çomak, Avrupa’da Yeni Güvenlik Anlayışları ve Türkiye: Soğuk Savaş Sonrası Avrupa’da

Güvenlik Yapılanması ve Sorunları, İstanbul: Tasam Yayınları, 2005, s. 15

61 Rob de Wijk, NATO On The Brink Of The New Millennium: The Battle For Consensus, London:

Özellikle 1991’deki Körfez Savaşı’ndaki kitle imha silahlarının kullanımı gündeme getirilmiştir.62

Roma Zirvesi’nin en önemli sonucu, NATO’nun ilerleyen dönemdeki politikalarını belirleyecek olan, geniş tabanlı bir güvenlik politikası öngören Yeni

Stratejik Konsept’in belirlenmiş olmasıdır. Bu çerçevede NATO’nun gelecek

dönemde Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğine yönelik üstüne düşen görevleri yerine getirebilmesi için yapısal dönüşümün nitelikleri belirleniyordu.63

Roma Zirvesi’nde NATO’nun uygulamaya koyacağı yeni misyon dört ana noktada açıklığa kavuşturuldu. Bunlar;

• Avrupa’da demokratik kurumların gelişmesi ve anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümlenmesine dayanan; hiçbir ülkenin diğerinin üzerinde güç kullanma yoluyla egemenlik kuramayacağı istikrarlı bir güvenlik ortamının sağlanması,

• NATO’nun üyelerin güvenliğini sağlamak için risk oluşturabilecek muhtemel gelişmelere ve müttefiklerin ortak endişe alanlarına yönelik gerekli koordinasyonu sağlayacak Atlantik-ötesi bir forum niteliği kazanması,

• NATO’nun, üyelerine yönelecek herhangi bir saldırı tehdidine karşı ortak savunma ve caydırıcılık görevini yerine getirmesi,

• Avrupa içindeki mevcut bulunan stratejik dengenin korunabilmesidir.64

NATO yeni stratejisinin değişen yapısı genel hatları ile şu şekilde belirlenmiştir;

• NATO, “ilerden savunma prensibi” yerine “uygun olan yerlerde azaltılmış kuvvetlerde hazır olma” prensibini kabul etmiştir.

• Her yöne karşı savunulma anlayışı, bölgesel krizlere müdahale anlayışına dönüştürülmüştür.

• “Esnek Karşılık Stratejisi”, nükleer silahlara daha az güvenmek şeklinde değiştirilmiştir.

• Açıkça tarif edilmiş bir tehdide karşı geliştirilen “sabit takviye planlaması”ndan, “belirsiz bölgesel risklere karşı elastiki takviye planlaması”na geçilmiştir.

62 The Alliance’s New Strategic Concept, NATO Review, Vol:46, No:6, 1991, s. 26.

63 NATO El Kitabı: 50. Yıldönümü Sayısı, Brüksel: NATO Enformasyon Servisi, 1998, s. 74. 64 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik: Türkiye’nin Uluslararası Konumu, İstanbul: Küre Yayınları,

• Üye ülkelerdeki bütçe kısıtlamaları, asıl savunma kuvvetlerinde yapılan kuvvet indirimleri nedenleri ile daha küçük çaplı birlik ve karargahların teşkili benimsenmiştir.

• Belirli tehdide karşı hazırlanan NATO savunma planlarının yerini harekat planlama direktifleri almıştır.

• Yeni durumda, barışı koruma, kriz yönetimi ve takviye kuvvetleri konsepti belirlenmiştir.65

Bu bağlamda NATO’nun amacının; Washington Senedi ve Londra Deklarasyonu’nda da belirtildiği gibi, İttifak üyesi ülkelerin politik ve askerî bağlamda bağımsızlıkları ve güvenliklerinin korunması olduğu onaylandı. Ayrıca ortaklık ve idarî uyuşmazlıklar ile neden olduğu krizlerin ortaya çıktığı Avrupa- Atlantik alanında güvenlik ve istikrarın artırılmasına yönelik yeni taahhütler de ortaya konuldu. NATO bu bağlamda iki temel unsur üzerinde durdu. Böylece risk alanları ve İttifaka yönelik meydan okumaların önceden tespiti ile Akdeniz alanında stratejik çevrelemenin kapsamı düzenlenecek, ayrıca bütün Güney Akdeniz ülkeleri arasında barışçıl ilişkilerin tesisi sağlanacaktı.66

Yeni Stratejik Konsept’in açıklandığı metinde, İttifakın amacının tamamıyla savunmaya yönelik olduğu, savunma dışında hiçbir amaç için silah kullanılmayacağı ifadesi NATO’yu sıkıntıya sokmuştur. Konsept gereğince, üye ülkelerin topraklarına yönelik gerçekleştirilebilecek herhangi bir saldırının, müttefikler arasında askerî alanda yapılacak işbirliği ile bertaraf edilmesi öngörülüyordu. Bu bağlamda, müttefiklere yönelebilecek tehdit veya saldırıların engellenmesi NATO’nun amacı olarak belirleniyor ve NATO’nun yetki alanı üye ülkelerin toprakları ile coğrafî bakımdan sınırlandırılıyordu. Fakat NATO, Yeni Stratejik Konsept çerçevesinde, Washington Antlaşması’nın 5. maddesinde ifade edilen bu coğrafî sınırlamanın dışındaki krizlere giderek daha fazla müdahil olmaya başladı.67

Roma Zirvesi’yle gelen siyasî değişmelerin en önemlilerinden birisi, Sovyetler Birliği başta olmak üzere Orta Avrupa, Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri ile ilişkilerin arttırılmasıdır. Bir diğer değişme de, İttifakın Avrupa ayağının güçlendirilmesidir. NATO üyeleri Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi belirli bir

65 Çomak, Avrupa’da Yeni Güvenlik Anlayışları… ss. 20-21.

66 Fotios Moustakis, The Greek-Turkish Relationship and NATO, London: Frank Cass, 2003, s. 147. 67 Onur Öymen, “Yeni NATO Konsepti Sonrası Türkiye-NATO İlişkileri ve Muhtemel Gelişmeler,

düşmanla karşı karşıya değilseler de dağılan Sovyetler Birliği ile belirsizlik ortamının yaratacağı istikrarsızlık ve gerginlik, yeni risk alanları olarak NATO’nun karşısına çıkmaktaydı. Roma Zirvesi ile ortaya konulan yeni misyonla gelen değişiklikler nihaî değildir. Bu zirveden sonra, NATO’nun yeni misyonunun Avrupa savunma ve güvenliğindeki yerinin ne olacağı, hangi konulara müdahil olunacağı, hangi yeni programların ortaya konulacağı ve NATO’nun genişlemesini de içeren başka zirveler de gerçekleştirilmiştir.68