• Sonuç bulunamadı

1.2. YAPILANDIRMACI EĞİTİM ANLAYIŞ

1.2.1. Yapılandırmacı Öğrenmenin Tanımı

İngilizce kökenli “constructivism” kavramıyla ilgili Türkçe kaynaklara baktığımızda bir uzlaşmanın henüz gerçekleşmemiş olduğunu görmekteyiz. Kimi araştırmacılar constructivism kavramına karşılık oluşturmacılık, terimini kullanırken kimileri de yapılandırmacılık, yapısalcılık, inşacılık, kurgulamacılık ve hatta birden fazla terimi bir arada yapısalcı (oluşturmacılık) önermektedirler. Bu anlaşmazlığı bir kenara bırakırsak, yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının en önemli özelliği, öğrenenin bilgiyi yapılandırmasına, oluşturmasına, yorumlamasına ve geliştirmesine fırsat vermesidir(Karadağ ve Korkmaz, 2007: 38).

Yapılandırmacılığa göre bilgi, duyularımızla ya da çeşitli iletişim kanallarıyla edilgin olarak alınan ya da dış dünyada bulunan bir şey değildir. Tersine; bilgi, bilen (öğrenen) tarafından yapılandırılır, üretilir. Bu nedenle yapılar kişiye özgüdür.

Yapılandırmacılık, gerçeğin dış dünyada bilenden ayrı olarak durduğu, bilginin doğru olması için gerçeğe uygun olması ve gerçeği yansıtması gerektiği gibi düşünceleri reddeder. Ancak bu, kuşkuculukta olduğu gibi doğrunun olmadığı,

solipsizmde olduğu gibi kendimiz dışında gerçeğin olmadığı anlamında değildir. Tersine; gerçek vardır, ancak ona yaşantılarımız ölçüsünde ulaşabiliriz. Bilen, gerçeği kendi yaşantılarına ve çevreyle etkileşimine dayalı olarak yaratır. Örneğin, genleşme olayı vardır. Bireylerde de mutlak gerçek olmasa bile bir model vardır. Bilgi ve yaşantılar ilerledikçe genleşme modeli de gelişmektedir. Von Glassersfeld, doğrunun gerçeğe uygunluğu yerine "yaşayabilirlik" üzerinde durur. Yaşayabilirlik; kavramların, modellerin, kuramların vb. yaratıldıkları bağlamda, yeterince kanıtlanmış olmasını gerektirir. Doğruyu temsil eden bilgi üzerinde değil, yaşayabilir bilgileri yapılandırma biçemleri üzerinde durulmalıdır(ak. Açıkgöz, 2003:61).

Yapılandırmacılık aslında bir eğitim kuramı olarak ortaya çıkmamış, bilme ve bilgiye ilişkin bir kuram olarak doğmuştur. Ancak günümüzde, bireyin zihninin işleyişini açıklamadaki gücü ve modern dünyada benimsenip öne çıkarılan değerlerle uyuşması sayesinde aile sağaltımından eğitime birçok alanda benimsenen bir teori haline gelmiştir. Bu teorinin özü; bilginin, bireyin zihninde ve bireysel özelliklerine göre anlamlandırıldığı, yapılandırıldığıdır(Açıkgöz, 2003: 60).

Yapılandırmacılığa göre bilgi sıralardaki öğrencilere masa başındaki öğretmen tarafından aktarılabilecek bir şey değildir. Birey, diğer birey, kitap vb. öğelerden bilgi elde edebilir ancak önemli olan bilgiyi elde etmesi değil; bu bilginin zihinde yapılandırılarak içselleştirilmesidir. Kısaca anlamlı bir öğrenmenin meydana gelmesi için öğrenci etkin bir şekilde yeni bilgiyi varolan zihinsel yapısının üzerine inşa etmelidir(Karaduman, 2005:26).

Strommen’e göre yapılandırmacılığın en temel dayanak noktası öğrencilerin kendi bilgilerini zihinlerinde yeni edinileni önceden edinilmiş olanla ilişkilendirerek yapılandırmasıdır. Yani öğrenme, izole, öğrencinin hiçbir rolünün olmadığı basit bir bilgi edinimi olmaktan çok daha anlamlı ve etkin bir süreç olarak görülmektedir(ak. Turgut, 2001:39).

Fosnot’a göre yapılandırmacılık, bilgi ve öğrenme hakkında bir teori olarak tanımlanmıştır(ak. Turgut, 2001:39). Savery’e göre ise, genel olarak yapılandırmacı

öğrenme yaklaşımı insanların, kendi davranışlarının niyetli ve amaca yönelik ajanları olduğu kadar bilginin ve anlamın pasif değil aktif yapıcıları olmasından yola çıkılarak türetilmiştir Yapılandırmacılık kendi başına bir öğrenme teorisi olarak görülemez, fakat anlamaya ya da bilmeye nasıl ulaşıldığıyla ilgili felsefi bir bakış olarak görülebilir. Bu bağlamda yapılandırmacılık eğitim açısından bir öğrenme kavramı ya da bir çerçevedir(ak. Karadağ ve Korkmaz, 2007: 39).

Brown’a göre yapılandırmacı öğretim, öğrenmenin, öğrencilerin pasif bilgi alıcılar olmaktan öte anlam ve bilgi yapılandırılması sürecinde aktif olarak katıldıkları aktarımlarda gerçekleştiği inancına dayanır. Öğrenciler anlam ve bilgiyi yapılandıranlardır. Bunun anlamı şudur ki; bisiklet kullanmayı öğrenmek istiyorsanız bu konu hakkında yazılmış kitaplar aramak yerine; bisiklete binmeniz ve kullanmayı öğrenene kadar çalışmanız gerekir. Deneyimlerin bilgiyi somut düzeyde anlamlandıracaklarını ve kavranılmasını paylaştıracağını ifade edebiliriz. Diğer taraftan "Yapılandırmacılık", bilginin bir öğretmen tarafından sıralarında oturan öğrencilere, sınıf içinde basitçe aktarılabilecek bir olgu olmadığı bacına dayanan bir öğretim yaklaşımıdır denilebilir. Bu öğretim yaklaşımında bilgi, öğrenciler tarafından aktif zihinsel gelişim sürecinde yapılandırılır; öğrenciler bilgi ve anlamın yaratıcısı, yapıcısıdırlar. Özetlemek gerekirse “yapılandırmacılık”, soruların değerlendirildiği ve farklı bakış açılarının sergilendiği öğrenme ortamlarında interaktif, indüktif ve işbirlikçi bilgi kazanımını tanımlar(ak. Turgut, 2001: 40).

Her ne kadar yapılandırmacılığın çeşitli yorumları varsa da bunlar bütünsel olarak aşağıda olduğu gibi özetlenebilir:

 Yapılandırmacılıkta bilgi parçalarından bir şey inşa etme yani ortaya çıkan yapı anlama olarak değerlendirilemez.

 Yeni bir anlayışla yazılmış olmasına karşın yapılandırmacı öğrenmenin temel fikri Piaget’in mevcut olan bilgi teorileri ve bilgi felsefesi konularını yetersiz bulması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Piaget çocukların çevre ile etkileşimindeki öğrenme sürecini tanımlamak için özümleme ve zihne yerleştirme kavramlarını literatüre kazandırmıştır.

 Öğrenme durumunda çocukların var olan zihinsel yapısı (şemaları) çevrede yeni deneyim ve bilgilerle işbirliği yapar. Daha sonra çocuğun düşünmesinde sayısal değişiklikler meydana gelir. Zihne yerleştirme yeni bilgilerin önceki bilgilerle bütünleşmesi ile meydana gelir. Bilişsel özümlemede yeni bilgi eski bilgi ile karşılaştırılması sırasında az ya da çok değişime uğrar. Eğer yeni yapı yeni ile uyumlu değilse daha uygun ve faydalı yeni yapı yaratılır ve çocuğun kafasında niteliksel değişmeler meydana gelir. Yeni bilgi ile uğraşılması çocuğun bilişsel gelişimi bakımından yeterli değildir, fakat özellikle anlamlı ve etkileşimli bağlamda süreç, karşılaştırmaları ve düzeltmeleri gerektirir(Karadağ ve Korkmaz, 2007: 39).

 Yapılandırmacı eğitimin en önemli özelliği, öğrenenin bilgiyi yapılandırmasına, oluşturmasına, yorumlamasına ve geliştirmesine fırsat vermesidir. Alışılmış yöntemde öğretmen bilgiyi verebilir ya da öğrenenler bilgiyi kitaplardan veya başka kaynaklardan edinebilirler. Ama bilgiyi algılamak, bilgiyi yapılandırmak ile eş anlamlı değildir Öğrenen, yeni bir bilgi ile karşılaştığında, dünyayı tanımlama ve açık ama için önceden oluşturduğu kurallarını kullanır veya algıladığı bilgiyi açıklamak için yeni kurallar oluşturur. Bir başka deyişle yapılandırmacılık çevre ile insan beyni arasında güçlü bir bağ kurmadır(Açıkgöz, 2003: 59).